
Başarı elde edilen en güzel şeydi. Başarmak mesela, size ne ifade ediyordu?
Mirza için geçmişi ile yüzleşip, çocukluğunu elinden alanlara, hesap sormaktı.
Bahar için aşkı için yanmaktı. Bahar ölümle bütünleşince başaracağını düşünüyordu.
Mirza aşirette söz sahibi olunca başardığını düşündü.
Demir öfkesine yenildi, kızını kaybetti. Melek sustu, evladını kaybetti.
Kaybetmek, sahi neydi? Ölmek tek kayıp mıydı?
Hayatta yaşarken de Yusuf misali kuyuya düşüp yaban ellere gitmekte kaybetmekdi.
Yakup a.s yıllarca evladını öldü bildi. "Yusuf, Yusuf "diye diye dökmediği gözyaşı kalmadı, en sonunda gözlerini kaybetti. Diğer evlatları kardeş kıskançlığı sonucunda Yusuf a.s mı, kuyuya atmadı mı?
Araf için de Mirza kuyuya atıldı. Benzetme olmasın. İnsan oğlu her daim geçmişin esaretine boyun eğdi.
Berham ağa verdiği kararların hükmü altında kaldı. Demir ağalığı merhametle yönetirken, yolsuzluğa boyun eğmeyendi.
Agir sorun çıkmasın diye üstünü örtendi. Şimdi on ağa Parezli konağında, bodrum katında elleri bağlı sıralarını bekliyordu.
Mirza elinde satırla yanlarına geldi. Amacı korkutmaktı. Siyah gömleği ve siyah pantolonu ile gayet ürkütücü görünüyordu.
Yusuf ağa: Etme eyleme Mirza, kulun, köpeğim oluyum acı bana" dedi yalvararak.
Mirza baş silkeledi. Bunlardan adam olmazdı.
Ahmet ağa: Mirza canımı bağışla tüm mal varlığımı sana veriyim" dedi korku içinde.
Ah ahh insan oğlu ne kadar da korkaktı. Korktuğu kadar, aklını başına alsaydı keşke.
Mirza elindeki satırı iş aletlerinin olduğu masanın üzerine bıraktı. Arkada korku filmi müziği çalmaya başladı.
Ağalardan biri: Bu ne lan, korku filmi gibi. Yeminle altıma s* çac*ğım." dedi.
Hepsi aynı anda yutkundu. Mirza elektrik düzeneğini kurmaya başlayınca ağalardan bazıları korkudan altına kaçırdı.
Elalemin evladını öldürürken kolaydı. Şimdi ölümden korkuyorlardı.
Üç kuruş fazla kazanacağım diye, her türlü şerefs*zl*ği yapmışlardı.
Mirza hepsini kudurta, kudurta hesabını soracaktı.
Mirza adamına: Ateşi yaktınız mı?. dedi.
Korku içinde adamlardan biri: Mirza bizi yakacak mısın yoksa?.dedi.
Mirza pis pis gülümsedi. Sonra adamlara dönüp: Izgara köfte yapacaktım. İsterseniz sizden kızartmaya başlayım" dedi.
Diğer ağa: Ağam size afiyet olsun, biz sıramızı bekleriz. Sen bizi düşünme ". dedi korku içinde.
Mirza ağalara baktı. Hepsi kan ter içinde kalmıştı.
Mirza: Acelem var ki önce sizden başlayacağım. Acelem olmasa dahi yine ilk sırada siz varsınız". dedi.
Ağalar korkudan altına kaçırdılar. Mirza: Bebek misiniz lan siz. Kokudan öldürecek misiniz hepimizi. (Adamlarına dönüp) Hasta bezi getirip, bezleyin bunları." dedi.
Adamlar hasta bezi getirmeye gittiler. Ağalar korku içinde: Ağam biz daha çok pisletiriz. Sen git biraz hava al ağam."diye yalvarıyorlardı.
Mirza: Ben leş kanı ile beslenmeye alışığım. İt boku yemeye alıştık, bunlar daha ne ki. Siz daha hiç bir şey görmediniz ağalaaaar." dedi.
Ağalar korku içinde yutkundu. Mirza bu kadar korkunç olamazdı.
Adamlar hasta bezi ile gelip adamların kafalarına bağladılar.
Mirza gidip birinin duvardaki ipini kesip masaya yatırdı. Adam korkudan nasıl yalvaravağını şaşırdı.
Arka fonda korku müziği çalıyordu. Mirza adamın ağzını bağlayıp mutfak ropotunu çalıştırmaya başladı.
Yusuf ağa: Mirza bizden ızgara olmaz. Yalvarırım bizi bırak deyince, Ahmet ağa: Benim etim gartımıştır Mirza. Benden köfte olmaz oğlum." diye yalvardı."Mirza oyun oynuyordu. Adamlar canını yaktıkları kadın ve çocukların hepsinin hesabını vereceklerdi.
Mirza kendinden emin çıkan ses tonu ile: Ben et ayırmam Ahmet ağa. Senden ızgara olmazsa kavurma olur merak etme. Sen de kavurmayı yağlı sert kısmından seversin". deyince Ahmet ağa korku içinde yutkundu.
Sırayla ipten aldıkları adamları masaya yatırıp ağzını kapattılar. En son Yusuf ağa ve Ahmet ağa kaldı. Yılanın başı ikisiydi.
Mirza adamlarına gözlerini açmaları yönünde talimat verdi ve oradan ayrıldı. Her yer kan içindeydi. Robotta gerçekten et çekildiği için et parçaları vardı. İneğin kanını getirip göstermelik dökmüşlerdi.
İki ağa ortalığı öyle görünce korku içinde birbirine baktılar.
Mirza: Yemek hazırdır , gidip karnımı doyuruyum". dedikten sonra yanlarından ayrıldı.
Adamlarına ortalığı temizlemelerini söyleyip oradan ayrıldı.
Sekiz ağa dışarda korku içinde bekliyorlardı. Mirza hepsini korkutmuştu. Şimdi sırada ne vardı.
Mirza acıkmış ağaların önünde, ızgara köftesini yiyordu.
Korkusuz, acımasız ağa olarak bilinmek için adamları bağırtmıştı.
Konağın etrafından geçenler korku içinde oradan hızlı adımlarla uzaklaştılar.
Mirza dedikodu çanlarını bu şekilde değerlendirdi. Demir ağa'nın da dediği gibi, kendi konağında adamların pis kanını dökmeyecekti.
Her şeyin adabı vardı. Adabı muaşeret öğrenmişti. Acı çeke çeke öğrenmişti.
Aklına sevdası geldi. Havalimanından vedalaştıkları an geldi. Sarılmak isteyip de kollarının boş kaldığı an.
"Ahhh Bahar ahhh. Şimdi yanımda olsaydın da içim bu kadar yanmasaydı."
Baharın yokluğu içinde sızı idi. Ne olursa olsun gidip Baharı görecekti. Onu mutlu görünce içindeki sızı dinecekti.
Tek derdi Bahardı. Tek aşkı Bahardı.
Adamlarına işaret etti. Sekiz adamı konaktan götürdüler. İkisi de bodrum katta hâlâ bağırıyordu.
Mirza adamlardan birine: Uçağı hazırlayın" dedi.
Uçakla İstanbul'a, sevdiğini görmeye gidecekti.
Başka oluru da, çaresi de yoktu.
***
Agir ağa, Parezli konağının yan tarafında bekledi. İçerden gelen sesler hiç hayra alamet değildi. Oğlu ne zaman bu kadar bencil ve acımasız olmuştu.
Gelen telefonu açtı: Buldunuz mu?" dedi.
Karşı taraf: Bulduk ağam, İstanbul'a kaçmış" diye cevap verdi.
Agir : Onu buraya getirin " deyince...
Mirza'nın konaktan ayrıldığını gördü. Adamına takip etmesini söyleyip, konuşmasına devam etti.
Agir: Ne olursa olsun, ölüsünü de, dirisini de getir. Aşiret'de ortalık karışık.
Karşı taraf: Etme eyleme ağam. Evladınıza nasıl kıyacaksınız. Bize zaman verin. İkna edip getirelim".
Agir de anlayış gösterecek ne sabır, ne de takat kalmamıştı.
Agir: Kır kemiklerini gelmez ise. Benim dayanacak gücüm kalmadı. Elaleme rezil olduk. Biri mafya olur. Öbürü evden kaçar." dedi sitem ederek.
Araf yaban eller de mutlu olamayacaktı.
Mardin onun da esareti olmuştu. Boynuna asılan ağalık yılarından kurtulamazdı.
Mirza sevdi, sevdası yarım kaldı. Araf korktu, aşirete kurban oldu.
Agir kendine yapılan haksızlığı iki evladına yaptı. Ağalık esareti iki evladını elinden aldı.
***
Dilan okul çıkışı Ömer ağanın yanına geldi. Ömer ağa Mirhan konağında sınavlarına çalışıyordu.
Evin tek oğlu olduğu için, konak ona emanetti.
Çalan kapı konağın çalışanı tarafından açıldı. Dilan avluda ders çalışan Ömer ağanın yanına geldi.
Ömer salına salına gelen Dilan'a baktı. Oturduğu yerden ayağa kalktı. Tüm asaleti ile" Hoş geldin" dedi.
Dilan: Hoşbuldum" dedi.
Ömer ağa oturması için sediri gösterdi. Dilan sırtındaki çantayı sedire bırakıp oturdu.
Ayşe yanlarına gelip, bir şey isteyip istemediklerini sordu.
Ömer Asaf ilk defa bir kızla bu kadar yakındı.
Dilan şımarık olsa da, burada olduğuna pişman olmuştu.
İkisi de aynı anda konuştu. İkisi de aynı anda güldü. Ayşe elinde kahve ile ikilinin yanına geldi.
Ömer teşekkür edip Ayşe'yi gönderdi.
Dilan: Kahve iyi geldi. Ömer biliyor musun, ben aşka inanmam. Aşk bana çok saçma geliyor, bak ablan ve ağabeyim ne halde" dedi kahvesinden bir yudum alırken.
Ömer: Aşk iki insanı birbirine bağlar. Aşk iki aileyi birleştirir. Leyla ile Mecnun yada Ferhat ile Şirin mesela, Ferhat sevdiği için dağı delmedi mi? dedi.
Dilan: İkisi de çok acı çekti. Tıpkı ağabeyim gibi. Bahar gitti, ağabeyim konaktan ayrıldı." dedi acı çekerek.
Ömer: Ablam gitti ama mutlu mu sanırsın. Koskoca konakta kimse kalmadı. Ablam hasta" deyince Dilan panikle: Neyi var Bahar ablanın?" dedi.
Ömer:Bilmiyorum, durmadan bayılıyormuş. Dayem bu olaylardan kendini sorumlu tutuyor demişti. Bu olayda yanan ablam oldu Dilan" dedi.
Dilan: Ağabeyimden intikam almaya kalkmayacaksın değil mi? dedi korku içinde.
İki aşiret düşman oluyordu. Oysa onlar Mardin’in en sadık aşiretleriydi.
Şimdi iki tarafta acı çekiyordu. Dilan: Annem durmadan ağlar Ömer ağa. Babam dersen ağabeyim konağa dönsün diye aşireti topladı. Araf ağabeyim konaktan kaçmış" dedi acı çekerek.
Ömer: Araf ağabey konaktan mı kaçtı dedin?
Dilan: Kimseye söylemeden pılını pırtını toplayıp gitmiş. Ömer ağabeyim geri dönsün. Ağalığın canı cehenneme, ağabeylerim konağa gelsin. Bahar abla geri gelsin. Yalvarırım eskiden olduğu gibi her şey düzelsin. (Hıçkırıkları arasında) Ben eski günlerimizi özledim" dedi.
Ömer Dilan'ı kendine çekip sarıldı. Dilan da aynı sevgi ile karşılık verdi. Uzun süre döktü gözyaşlarını. Tüm konak çalışanları onlarla ağladı. Oysa bir kaç gün önce ne kadar mutlulardı. Şimdi hüzün sarmıştı konağın dört tarafını.
*Mirza havalimanına geldi. Uçağı hazırdı.
Arabasından inip pist alanına doğru yürüdü.
Çalan telefonu açtı. Karşı taraf: Ağam adamlar tamam. İzleri yok ettik. Söylediğin gibi yaptıkları yanlarına kalmadı" dedi.
Mirza olumlu anlamda adamına cevap verip telefonu kapattı. Mutlu bir şekilde Mardin'den ayrılacaktı.
Agir ağa seslendi: Mirzaaaaa" diye .
Mirza arkasını döndü ve öfke içinde gelen babasına baktı.
Agir: Araf konaktan kaçtı. Anan evde perişan mutlu musun haaaa" dedi.
Mirza: Agir ağa burası yeri değil. İşlerim var sonra konuşuruz " dedi sakin bir şekilde.
Agir : Oğlum moğlum demem. Gebertirim lan seni" dedi.
Mirza: Fesuphanallah" deyip sakalını kaşıdı.
Agir : Acelesi varmış. Kimin yanına gidiyon. Bahar ölmüş oğlum. Şimdi ne yapacaksın bakalım. Mafyacılık Baharı aldı. Ağalıkta ananı alacak bu gidişle.
Mirza kulağında çınlayan cümleleri anlamaya çalışıyordu. Tekrarladı: Bahar ölmüş" dedi acı içinde.
Agir zafer kazanmışcasına: Bahar öldü Mirza. Gözün aydın kurtuldun esaretinden...
Bölüm Sonu...
İ
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.69k Okunma |
251 Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |