
Aşk, esaret iki kelime bir insanın hayatını nasıl değiştirir.
İki kardeş de sevdi. Biri ağabeyini, diğer kız kardeşi.
Biri sevdiği adamı kurtarmak için cezaevine attı. Diğeri sevdiğini karanlığa mahkum etti.
Cahillik en üst devredeydi. Yapılan hata kim bilir kaç kişinin esareti olacaktı.
Mirza her şeyden habersiz koğuşta oturuyordu. Söz konusu Bahar olmasaydı kesinlikle koğuşta kalmazdı.
Demir kapının mazgalı gıcırdayarak açıldı. Gardiyan Yusuf'un yorgun, çizgili yüzü göründü. Yusuf, Mirza'ya her zamankinden daha farklı, daha kaçamak bir bakış attı.
Mirza hafif bir şaşkınlıkla: Ne oldu, Yusuf Ağa? Bu saatte? Tek kişilik koğuşta bile beni rahat bırakmayacak mısınız?
Yusuf, mazgalı tamamen açmadı. sadece göz hizasında tuttu. Sesi alçak, neredeyse bir fısıltıydı.
"Mirza... sana bir haberim var. Dışarıdan."
Mirza'nın vücudu aniden gerildi. Bir haberin bu şekilde, bu saatte gelmesi iyiye işaret değildi. Gecenin yarısı gelen haberden hayır beklenemezdi.
Mirza: (Sesi sertleşir ve endişe içinde) Ailemden mi? Babam mı yine haber saldı? Söyle hemen gardiyan Yusuf?" dedi.
Gardiyan, endişe içinde: Baban bundan sonra içeri haber salamaz. Yalnız kız kardeşin." dediği an...
Mirza, öfkesinden deliye dönmüş bir şekilde kapıya yöneldi ve kapıya vurmaya başladı.
"Ne haberi gardiyan. Kız kardeşimden nasıl haber gelir lan. Seni gebertirim duydun mu beni? Bacımın adını ağzına alamazsınız." dedi öfke içinde..
Gardiyan: Ağam sakin ol. Dilan iyidir. Sen beni yanlış anladın.
Mirza, öfkesine yenip düşüp kapıya vurdu: Neyi yanlış anladım lan. Adam gibi anlat. Dilan'a ne oldu? dedi.
Gardiyan: Ağam sakin ol, duyacaklar bizi. Dilan hanım kaçmış! dedi endişe içinde.
Mirza: Kime kaçmış lan. Nasıl kaçar. Agir ağa gözünün önündeki kıza sahip çıkamamış mı? dedi öfke içinde.
Gardiyan: Ağam seni çıkartacağız. Aşiret sabah toplanacakmış. İhsan ağa, Agir ağa başımıza başka iş açmasın diye bu emri verdi. Kim olduğuna gelirsek Ömer Asaf Mirhan'a kaçmış." dedi tek nefeste.
Mirza duraksadı. Aklında durmadan tekrarlıyordu. İhsan ağa neden çıkarmak istesin diye düşündü. Mirza'nın içerde olması işlerine gelirdi.
Mirhanlar bu işe ne demişti. Gardiya kısık sesli : Elini çabuk tut. Ne gerekiyorsa hemen yapın. Sabah Mardin'de olacağım. Duydun mu beni?" dedi.
Gardiyan mazgalayı kapatıp gitti. Kısa süre içinde elinde anahtarla geldi. Yanında savcı da vardı. Gerekli işlemleri yapıp şartlı tahliye ile Mirza koğuştan çıktı.
Parası olan adalet işlemiyordu. Adalet fakir -fukaraya uygulanıyordu. Mahkemeden dayın olsun yeter diye atalarımız boşuna denemişti. Nice canlar alınmıştı. Nice hayatlar son bulmuştu. Şimdi ise şartlı tahliye ile bir katil dışarı salınıyordu.
Ne için öldürd*ğü değil. Belki haklıydı. Belki zaaflarına yenik düşmüştü. Canı veren değilken, can almaya hakkı olduğunu düşünmüştü.
"Adalet terazi de ağır basmasın diye, vicdanını susturmuştu.
Bir çete üyesi" Cezaevi bizim ikinci evimiz, girer çıkarız, içeridekiler yabancı değil" demişti.
"Rabbim iyi insanları bunlardan korusun"
Sabahın ilk saatlerinde Yusuf ağa, kaçak gençler ile özel uçakla Mardin'e geldiler. Bahar ve Esma hanımda gelmişti.
Demir ağa özel araçlar gönderip havalimanında karşılamaşlardı. Melek avluda dört dönüyordu.
Hanzade hanım perişan bir şekilde sedir de oturuyordu. Melek içinde yaşadığı acıya dayanamayıp ağıt yakmaya başladı.
"Ömeeer Allah seni bildiği gibi yapsın Ömer. Canımı yaktın. Bacına bunul nasıl yaparsın. Oğul hiç mi düşünmedin. Hiç mi bizi düşünmedin Ömeeer" dedi gözyaşları arasında.
Açılan kapıdan bir ses duyuldu.
"Özür dilerim daye, bir anlık cahillikle yaptım. Bir anlık hataydı." dediği an Dilan delirdi.
Dilan: Hata olduğunu düşünüyorsun, öyle mi Ömer? dedi öfke içinde.
Ömer oflayarak: Seni sevmem hata değil Dilan. Kaçmamız hataydı. Ailemizi zor duruma düşürdük. Offff Allah'ım bunu nasıl düşünmedim been." dedi başını tutup oflarken.
Dilan isyan edeceği sırada Melek: Susun artık. Olan oldu. Son pişmanlık fayda etmiyor Ömer. Bu işten nasıl kurtulacaksınız, siz önce onu düşünün. " dedi parmağı ile ikiliyi gösterirken.
Demir ağa: Agir ile antlaşma yapacağız. Başka kurtuluşu yok bu işin." dedi.
Hanzade hanım: Ne istiyorsa ver sussun Demir. Bu iş kapanıp gitsin." dediği an kapı açıldı ve yanları siyah takım elbiseli Azat ağa geldi.
Demir ağa ile selamlaştı ve direk: Üzgünüm gelişi ziyaretimin amacı, gençlerin yaptığı hatadan dolayı aşiret toplandı. Sizi bekliyorlar. Agir ikna olmadı Demir." dedi üzgün bir şekilde.
Demir ağa: Bu işten kurtuluş yolu bulunsun Azat. Bu konakta, berdel olmaz!" Benim kurban edecek evladım yok." dedi.
Azat ağa, umutsuzca başını eğdi.
" İhsan ağa elinden geleni yaptı. Agir lafa, söze gitmez. Aşirete haber salmış. Biz de Mirza'yı içerden çıkardık." dedi.
Bahar araya girdi: Ne demek Mirza serbest kaldı? Suçlu biri nasıl serbest kalabilir anlamış değilim." dedi.
Demir ağa: Kızım tek sorunumuz bu mu sence? Agir ağa kan ister, bende istediğini vereceğim." dedi.
Azat ağa: Sakin ol Demir. Bu işi tatlıya bağlayacağız. Hazırlan cımhat toplantısına gidelim. Aşiret ağaları bizi bekler." dedi.
Demir ağa odasına çıktı. Çekmeceden silahını çıkardı. Belindeki pantolonun kemerine silahı taktı.
Ceketini dolaptan alıp, giydi. Yanına gelen Melek hanım ile ellerini şifonyere sertçe vurdu.
Melek: Şiiişşşşt böyle yapma. Seni böyle görmeye dayanamıyorum." dedi üzüntü içinde.
Demir ağa, Meleğin yüzünü avuçları arasına aldı.
" Biz ne günah işledik Meleğim. Allah bizi evlatlarımızla sınar. Ben hangi evladımı ateşe atacağım? Hangisini kurban edeceğim? " dedi gözyaşları arasında.
Melek, Demir ağanın gözyaşlarını parmağı ile sildi.
" İkisi de bizim parçamız. Ömer hata yaptı. Ona karşı içimde hayal kırıklığı var. Acı var. Kızımı ateşe atmaktan korkuyorum Demir. Biz ne yapacağız, hiç bir fikrim yok. Ne olursa olsun, sen iyi ol. Sen güçlü ol ki, evlatları mı, bizi kimse yıkamasın." dedi.
Demir ağa, Meleğin ellerini elleri arasına hapsedip: İyi ki sen yanımdasın Meleğim. Elimden geleni ardıma koymam. Evlatları mı ateşe atmam." dedi.
Meleğin ellerini öpüp odadan ayrıldı. Azat ağanın yanına gidip konaktan ayrıldılar.
Dilan dayanamayıp, patavatsızlığını yine yaptı.
"Siz nasıl ev sahibisiniz yahu. Acımdan ölüyom. Hiç kimse de kızım gel yemek ye demiyor. Misafire böyle mi davranılır. Siz olmamışsınız." dedi.
Bahar, sabrını zorluyordu. Dayanamayıp, Dilan'ın saçlarından tuttu.
"Yeter ya, sen ne ahlaksız kadın olmuşsun. Bir de misafirperver değilmişiz. Şimdi yoluyum saçlarını da gör sen. Nasıl misafir ağırlıyoruz şimdi görürsün." dedi öfke içinde.
Ömer ağa": Bahar kızı bırak. Sadece açıkmış. İnsan acıkabilir. Yaptığın yanlış." deyip Bahar'ın kolundan tuttu.
Bahar öfke içinde Ömer'i itti.
Hanzade hanım odasından çıkıp: Ömer kızlara dokunma. Bahar, gerekeni yapıyor. Bu kız geldiğinden beri çok oldu. Terbiye almamış kızın sonu böyledir."
Ömer: Heda dayak çözüm mü?"
Hanzade hanım: Değil. Ama Bahar'ı düşünmeden karar verdin. Bahar sonuna kadar haklı. Senin kefenin mezarda olur. Bahar'ın kefeni hayatta olacak. Bunun nedeni ikinizin hatası." dedi.
Dilan, Bahar'ın ellerinden kurtulup: Biz sadece sevdik. Bahar ağabeyi mi hapse atmasa kaçmazdık." dedi öfke içinde.
Ömer: Dilan ile evlenmemize Agir ağa izin vermezdi. Üzgünüm böyle olsun istemezdim." dedi.
Bahar kahkaha attı. Melek hanım araya girip hepsini susturdu. Kavga etmenin anlamı yoktu.
Demir ağa, hayır mı, şer mi, ne kararla geleceği belli değildi?
***
Korkmaz konağında aşiret toplanmış, Demir ağa'nın gelmesini bekliyordu.
İhsan ağa baş köşedeki koltukta yerini aldı. Yanında Agir ağa oturuyordu.
Ağalar salonun sağındaki ve solundaki koltuklarda oturuyordu.
Yıllar önce Hanzade hanım için toplandılar. Kan davası uğruna, Hanzade'yi kurban ettiler.
Sonra Demir ve Melek için kuma istedikleri için toplandılar. Demir ağalığı bıraktı.
Sevdiğinin üzerine başka kadın istemedi.
Şimdi kızı Hanzade Bahar için toplandılar. Cellat gibi hepsi sırasını bekliyordu.
Nizam terazisi kuruldu. Hak mı, adalet mi kazanacaktı belli değildi.
Demir ağa korku içinde Korkmaz konağına geldi. Yusuf ağa yanında destek için gelmişti.
Adamları arkalarından destek için gelip konak kapısında yerini aldı.
Azat ağa arabasından inince, Demir ağa da indi.
Yusuf ağa ile göz göze geldiler. Asıl mesele şimdi başlıyordu. Adamlar konak kapısını açınca yıllardır gelmedikleri konağa adım attılar.
İki dost aşiret iken şimdi düşman olmuşlardı.
Toplantı salonuna gitmek için merdivenlere yöneldiler.
Kimseden çıt dahi çıkmıyordu. Altın varaklı kapıdan içeri girdiler. Ağalar ayağa kalktı. Demir ağa sözü keskin bir adamdı.
Ağa olmasa da düzeni sağlıyordu. Baş eğeni, yücelten. Baş kaldıranı kesen adamdı.
Racon neyse kuralına göre hareket ediyordu.
İhsan ağanın elini öptü. Ağalara baş selamı verdi. İhsan ağanın yanında ki yerine oturdu.
Agir huzursuzca yerinde kıpırdandı.
İhsan ağa sözüne başladı.
" Ağalar hoş geldiniz. Bugün burada bir karar vereceğiz. İnşallah iki taraf içinde hayırlı olan olur. " dedi kapıya bakarken.
Mirza gelmemişti. Havalimanındaki adamı uçağın indiğini söyledi. İhsan ağa, özellikle toplantıda Mirza'yı istiyordu.
Agir ağa söz alıp: Bu işte hayır yok. Onurumuz ayaklar altında. Töre neyse o olacak. Ya ölüm, ya da berdel." dedi.
Demir ağa: Benim kızım, oğlumun hatasını ödemek için bir eşya gibi alınıp verilmeyecek. Bu toplantıda, bir daha berdel lafı getirmeyin. Benim aşiretim, bu çağ dışı geleneğe boyun eğmeyecek." dedi.
Agir ağa: Demir Ağa, onurumuz zedelenmiştir. Kızımıza karşılık, sizin ailenizden bir kız alıp bu işi tatlıya bağlarız. Töre budur." dedi.
İhsan ağa araya girip: Ağalar sakin olun. Başka yolu vardır elbet. Berdel yada kan istemiyorum." dedi.
Agir ağa yerinde huzursuzca kıpırdandı.
"Madem kız vermiyor, o zaman kan dökülür!" dedi.
Demir Ağa'nın bu kararı, her iki aşireti de ikiye böldü. Kimi, Demir Ağa'nın onurlu duruşunu takdir etti, kimi ise aşireti kan davasına sürüklediği için onu suçladı.
Agir ağa ortalığı karıştırıp, Demir ağayı gözden düşürmek istiyordu.
Demir Ağa, artık tek bir yol kaldığını biliyordu: Aşkın bedelini, kan yerine parayla, toprakla değil, Ömer'in kendi onuruyla ödemekti
"Ömer, bu işi sen başlattın. Töreye karşı duruşumu biliyordun. Şimdi bedeli sen ödeyeceksin." dedi kendi kendine.
" Ağalar kızım karşılığında verilen maddi bedelin beş katını vermeye razıyım. Yurt dışındaki tırlarınıza ambargo uygulanmasın diye elimden geleni yapacağım." dedi.
İhsan ağa: Ben de Demir ağaya destek veririm. Agir mehir olarak ne kadar istersin?" diye sordu.
Agir ağa: Kızıma karşılık, berdel isterim. Araf ile Bahar berdel olacak. Aksi takdirde kan isterim." dedi.
Demir ağa öfke içinde: Kan mı istersin? Öyle ise kızından başla. Ben Ömer'in kanını kızım için dökmeye razıyım." dedi.
Agir ağa: Kan senin konağında,senin silahınla dökülecek" dedi.
Demir ağa belindeki silahı çıkartıp, Agir ağaya doğrulttu.
"Bir zamanlar dostum sandığım ağa, masamda yediğim, içtiğim yılanmış. Ben boyun eğmem bilirsin. Boyun eğerim Agir ağa." dedi.
Agir ağa, silahını çekip: Benim elim karpuz toplamaz Demiiiir. Ben var ettim seni, şimdi de ben yok edeceğim." dedi.
İhsan ağa iki el silah ateş etti. Ağalar ayaklandı.
" Ağalar kan dökmek ne demek? Mehir olmuyorsa töre yerini bulur. Siz böyle yaparsanız, aşiret ağaları ne yapsın. Ortak yol bulalım, yada töreye uyalım." dedi.
Demir ağanın sesi kısıldı. Yusuf ağa, Agir ağa'nın karşısına geçti.
" Mehir almayı kabul et. Araf ile Bahar olmaz. Biz kabul etsek ağanız Mirza kabul etmez. Taş taş üstünde bırakmaz. Oğlunu benden daha iyi tanırsın." dedi öfke içinde.
Agir ağa geri adım atmadı: Araf ile Bahar berdel olacak. Mirza'da töreye boyun eğmesini öğrenecek." dedi.
Demir ağa: Berdel Mirza ile Bahar arasında olacak. Araf ile Bahar kardeş gibiler." dedi.
Ağalardan biri: Geçmişte kızın genç ağa Mirza, aşiretin başına geçsin diye ayarttı. Sence namus temizlemek için geç kalmadın mı?" dedi.
Demir ağa duydukları ile kaskatı kesildi. Beyninde namus kelimesi durmadan yankı yapıyordu.
Pervasızca konuşan ağanın yanına gidip suratına yumruğunu geçirdi.
Burnu kırılan ağa geri sendeledi.
Agir ağa olanları yüzündeki pis sıratma ile izliyordu.
Öyle hamle yapacaktı ki aşiret Araf ile Bahar diyecekti.
İhsan ağa, Demir ağanın elinden adamı aldı.
Agir ağa: Bahar namussuz değil. Kızım gibi bu konakta büyüdü. Mirza ile aralarında Rıfat ağanın dediği gibi bir şey yaşanmadı. Araf ile kardeş gibi olabilirler. Demir sende yıllarca Araf damadın olsun istedin. Aşirete kan döken değil, huzur getiren biri lazım. Bu sebeple berdel Araf ile Bahar arasında olacak." dedi.
Ağaların hepsi bu kararı onayladı.
Demir ağa kızının namusu için sessiz kaldı.
Geçmiş çıban gibi bulaşmaya hazırdı. Bahar adı için Araf ile evlenecekti.
Berdel Bahar ile Araf arasında yapılacaktı.
Bölüm sonu....
Bölüm hakkında yorumlarınız neler?
İyi geceler🥰
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.69k Okunma |
251 Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |