31. Bölüm

29. Bölüm

Merve Altuntaş
bukiz_yazmayiseviy

Kader iki kelime ile belirlenmemeli idi.

Ol deyince olduran Rabbim, doğmadan kaderimizi yazmamış mıydı?

Töre adı altında, nice can yanmıştı. Nice hayat son bulmuştu.

İki kişi sevdi diye ortalık karışmıştı. İki dost aşiret, düşman olmuştu.

Kan davası dökülmesin diye verilen karara boyun eğildi.

Demir başı önde ayrıldı Korkmaz konağından. Kızı için elinden, hiç bir şey gelmemişti.

Yıllar önce olduğu gibi töreye boyun eğmişti. Oysa Mirza ve Bahar'a söz vermişti.

Yusuf ağa çözüm yolu arıyordu. Cebinden telefonu çıkardı.

Mirza ile konuşup bu kararı bozacaktı. Mirza'nın numarasını bulsunlar diye adamlarına talimat verdi.

Demir ağa ile arabasına binip Korkmaz konağından uzaklaştılar. Demir ağa yol boyunca sessizdi. Çalan telefon sesinden sonra ortamdaki sessizlik bozuldu.

Yusuf ağa telefonu açtı. Karşı taraf Mirza'nın numarasını verdi. Bir süre daha konuşup kapattı.

Demir ağa: Mirza ile konuşunca çözülür mü?" dedi umutsuzca.

Yusuf ağa: Ağa bensem hüküm benimdir, demekle olmuyor. Asıl şimdi görelim ağalığını. Bizim elimiz kolumuz bağlı. Gelsin aşiretine sahip çıksın. Agir bu gidişle başımıza daha çok iş açacak." dedi kesin bir dille.

Demir ağa: Numarayı ver, ben ararım. Kararı benden duysun." dedi.

Yusuf ağa, ikiletmeden numarayı, Demir ağaya verdi.

Demir ağa, numarayı telefona yazıp, çaldırdı.

İlk çalma da karşı taraf: Demir ağa sen beni arar mıydın. Hayırdır?" dedi.

Demir ağa: Gevezeliği bırak Mirza. Durumlar karışık. Nerdesin sen? Acil konuşmamız gerek." dedi.

Mirza: Aşiretin Bahar adına verdiği karar hoşunuza gitmedi galiba. Bırakın evlenelim. Öyle yada böyle biz evlenip, mutlu olacağız." dedi hoşnut bir şekilde.

Demir ağa: Keşke düşündüğün gibi olsa. Aşiret berdeli Araf ile Bahar adına verdi. Konağa gel konuşalım." dedi.

Mirza delirdi. Nasıl böyle karar verilirdi.

"Anlamadım, Araf ile Bahar sevdanızın da, sizinde taaa geçmişine ben." dediği an, Demir ağa sözünü kesti.

" Mirza baban verdirdi bu kararı. Huzur içinde aşireti yönetmek istiyormuş. Konağa gel konuşalım. Ağaları da topla, ne yapıyorsan yap. Ben arkandayım. Huzur değil, kızım mutlu olsun bu saatten sonra yeter bana." dedi.

Telefonu kapattıktan sonra, konağa ağzında tek kelime çıkmadan gitti.

Mirhan konağında Dilan huzuru bozmuştu. Bahar artık dayanamayıp, üzerine yürüdü.

Dilan ortalığı dağıtmaya başladı. Ömer ne yaptıysa durduramadı. Laf söz anlamıyordu.

Yaptığı şeylerin haddi hesabı yoktu. Hanzade hanım dayanamayıp, korumaları çağırdı.

Dilan'ın kolundan tutup misafir odasına götürdüler. Kadın çalışanlarda kapıda nöbet tutuyordu.

Melek hanım, umutsuzca salondaki koltuğa oturdu. Kaç saattir yemek yememişlerdi.

Esma hanım elinde kahvaltı tepsisi ile yanına geldi.

Hemen ardından Hanzade hanım ve Bahar geldi. Ömer sevdiğinin kapısında umutsuzca oturmuş bekliyordu.

Ayşe elinde kahvaltı tepsisi ile yanına geldi.

"Ağam açıkmışsınızdır. Buyrun bir şeyler yiyin. Hanzade hanım, Dilan hanımda yesin. Bugün tek sorun dahi istemiyorum dedi. Bilginiz olsun." dedi.

Ömer: Kapı kilitlidir. Açmalarını söyle." dedi.

Ayşe çalışanlara kapıyı açmalarını söyleyip gitti.

Ömer içeri girince, Dilan eline aldığı vazoyu Ömer'e doğru attı.

Vazo duvara çarptı ve parçalara ayrıldı. Sesler üzerine Melek hanım ve Hanzade hanım koşar adımlarla yanlarına geldi.

Bahar: Yeter artık. Bu kızı ben yolarım teyze. (Boğazını işaret ederek) aha da buraya kadar doldum. Patlarım ama ne zaman Allah bilir." dedi.

Esma hanım: Kızım sakin ol. Konağa bir deli yetiyor. Gözünü seveyim bir de sen başlama." dedi.

Dilan, Hanzade hanıma bağırınca Bahar koşarak yanlarına gitti.

" Kızım beni delirtme. Babaannen yaşındaki kadına bağıramazsın. Terbiyesiz anandan hiç mi terbiye görmedin. Ben de senin sülalene saydırsam hoşuna gider mi? Ayağını denk al. Seni gebertirim." dedi öfke içinde.

Dilan tüm hırsını, kinini kusar gibi, Bahar'a bir adım attı.

"Gelsene kim kim gebertiyor. Ben anamdan çok da güzel terbiye gördüm. Yıllarca anasından ayrı kalan Bahar hanım mı bana terbiye verecek?" dedi.

Melek hanım bu kadar küstahlığa dayanamayıp: Dilan yeter. Geç (kenarda duran koltuğu gösterip) şuraya otur. Bir daha haddini aşarsan kendini de, Ömer'i de kapıda bulursun. Yettiniz gayrı. Ne laftan anlıyon. Ne sözden anlıyon. Geldiğinden beri huzur muzur bırakmadın. Saygısızlık istemem. Konağın hanımına böyle konuşamazsın." dedi.

Ömer: Daye bana hiç acımaz mısın? Evet kabul ediyorum. Kaçarak hata yaptık. Bunca kini, öfkeyi hak etmiyoruz." dedi üzüntü içinde.

Dilan koltuğa gidip oturdu. Hanzade hanım: Hatan hepimize mââl oldu. Özellikle kardeşini cehenneme attın. Şimdi bizi anlayın demeye hakkın yok. Seni anlama mı istiyorsan geç köşene otur. Ağzını bu saatten sonra açma." dedi kesin bir dille.

Ömer, sevdiğine baktı. Bu yola ikisi çıktı. Şimdi ikisi de mutsuzdu. Mutlu olmak bu kadar zor muydu?

Bahar sevdiğine kavuşacaktı. Malum kendi başına bunu yapamamıştı. Kapı açıldı.

Demir ağanın sesi tüm konakta yankılandı.

"Ömeeeer, Allah'ın cezası. Başımıza nasıl iş açtın. Dua et çözülsün. Aksi takdirde seni ülkeden sürerim." dedi.

Konak ahalisi avluya telaş içinde indi.

Hanzade hanım merakla: Oğul hayırdır inşallah. Aşiret ne karar verdi?" dedi.

Bahar endişe içinde babasının söyleyeceklerini bekledi.

"Araf ile Bahar berdel olacak. Agir ağa huzur içinde aşireti yönetmek istermiş. Özür dilerim kızım. Yaşlı babanın elinden hiç bir şey gelmedi." dedi gözyaşları içinde.

Ömer araya girip: Mirza ağabey ile Bahar olmalıydı. Araf ağabey burda bile değil. Aşiret nasıl böyle karar verir?" dedi merak içinde.

Melek hanım: Bahar'ın hayatı hakkında plan kurmak sizin haddinize miydi? Bu saatten sonra benim Ömer diye oğlum yok. Bu saatten sonra ailesini, bacısını düşünmeyen adam benim oğlum olamaz Demir. Ne gerekiyorsa onu yap.Ömer bu konakta kalmayacak. Duydunuz mu beni, Ömer bu saatten sonra bu konakta kalmayacak?" dedi gözyaşları arasında.

Habil ile Kabil gibi iki kardeşten biri diğerini ateşe atmıştı.

Ömer ellerini başı da birleştirdi. Babası destek olurdu. Dilan, gözlerini Ömer'den ayırmadı.

Hanım ağa olacaktı. Şimdi ırgat olmazdı. Ömer'i bırakıp ailesinin yanına giderdi.

Bahar öfke içinde konaktan ayrıldı. Korkmaz konağını Agir ağanın başına yıkacaktı.

Bahar arabasını çalıştırıp gitti. Mirza, Mirhan konağına geldi.

İki sevdalı bir birini görmedi. İkisi de aşırı derece öfkeli idi. Öfkeleri tüm cihanı yakıp kavuracak türdendi.

Mirza tüm asaleti ile yıllar sonra Mirhan konağına geldi. Hemen ardından İhsan ağa ve Azat ağa geldi.

Birlikte korumalara baş selamı verip içeri girdiler.

Demir ağa gelen misafirlerini salona aldı. Mirza aşireti topladı diye düşündü ama başka gelen olmadı.

Gözleri Agir ağayı aradı. Mirza, Demir ağaya yaklaşıp: Başka gelen yok. Beni tanımayan ağaları yanımda tutmam. Onlar kaşındı. Şimdi biz meselemizi çözelim." dedi.

Demir ağa tebessüm ederek: Görmeyeli değişmişsin. Karşımda toy ağa değil, asil ağa var. Sanırım artık seni yanımda tutabilirim." dedi.

Mirza: İstemesen de bu saatten sonra tutmak zorundasın. Aksi halde kapıma gelemezsin." dedi gülerek.

Demir ağa yüzünü astı.

" Sen hiç bir zaman adam olmazsın. Ben berdel işini bir kez daha düşünsem iyi olacak. Kızım senin yanında heba olacak bu gidişle." dedi.

Mirza: Nabza göre şerbet vermeyi seviyorum. Bence aklından geçenleri geri it. Ben Bahar'ı almadan bu konaktan ayrılmam." dedi.

İhsan ağa: Ağalar atışmanız bitti ise, asıl meseleye gelsek mi, ne dersiniz?" dedi.

Mirza kendinden emin bir şekilde: Mesele yok ortada. Ağa bensem hüküm benimdir. Kararda belli. Allah'ın emri ile kızın Bahar'ı kendime isterim. Demir ağa ve İhsan ağa baban atan yok sana nasıl kız verelim derseniz, ben ağalık meraklısı olan ailemi kendi işlerime karıştırmam." dedi.

İhsan ağa: Mirza tüm aşireti karşına alamazsın." dedi.

Mirza: Karşıma alalı yıllar oldu. Güçleri yetiyorsa yüzüme konuşsunlar." dedi.

Demir ağa tebessüm ederek: Kızım Bahar'ın fikri önemli. Eğer seni istemezse tüm sülalen gelse yine vermem, bilesin." dedi.

Konak çalışanlarına seslenip, Bahar'ı çağırmalarını söyledi.

Mirza, elinde olmadan heyecanlandı. Yıllarca uzaktan sevdiği kadın, evlilik teklifine ne diyecekti.

İçi içini yiyordu. Olmaz, istemiyorum derse ne yapacaktı. Yıllar önce olduğu gibi arkasını dönüp gidecek miydi?

Bu sefer atardı sırdına giderdi. Okul derse okumuştu. Üstüne hapse dahi girmişti. Şimdi Bahar hanım, başına gelecekleri düşünsün diye aklından geçirdi.

Çalışan yanlarına geldi. Demir ağanın kulağına bir şeyler söyledi. Azat ağa, İhsan ağaya: Durumlar karışık, Bahar yanımıza dahi gelmez. Belki de Mirza'yı istemez." dedi.

Demir ağa: Bahar ne zaman gitti. Bir Allah'ın kulu görmedi mi?" dedi.

Mirza: Nereye gitti?" dedi.

İhsan ağa ve Azat ağa birbirine baktı.

Çalışan bildiği kadarını anlattı. Mirza koşar adımlarla yanlarından ayrıldı.

Korkmaz konağını bu sefer Agir ağanın başına yıkacaktı. Sevdiği bir daha üzülmeyecekti.

Bahar, Korkmaz konağına geldi. Öfke içinde arabasından indi.

Kapıdaki çalışanlara kapıyı açmalarına söyleyip içeri girdi.

Dilşad hanım ve Agir ağa salonda kavga ediyordu.

Bahar avluda: Agir ağaaa, çık karşıma. Agir ağaaa. Dilşah hanım korkak mısınız, çıkın karşıma?" diye bağırdı.

Mirza bu sırada arabasını son sürat sürüyordu.

Bahar hala öfke içinde bağırıyordu. Çalışanlar izlemekle yetindiler.

Sesler üzerine Agir ağa salondan çıktı. Dilşad hanımda hemen arkasından.

"Kızım, sakin ol. Gel şuraya oturup konuşalım." dedi Dilşad hanım.

Bahar: Konuşmak için geç kalmadınız mı?" dedi.

Agir ağa: Kızım terbiyesizlik yapma. Karşında büyükler var. Gel oturup konuşalım. Biz senin iyiliğini isteriz." dedi.

Bahar kahkaha atarak: Allah biliyor ya terbiyeyi kızından gördük sağolsun. Siz önce kendi kızınıza terbiye öğretin. Sonra ben nasıl olsa öğrenirim." dedi.

Dilşad hanım öfke içinde: Benim kızım nerede nasıl konuşur iyi bilir. Onu ben yetiştirdim. Saygısızlık yapma Bahar. Biz senin iyiliğini düşünürüz. Senin bize ettiğin lafa bak." dedi.

Bahar istifini bozmadan: Ben ailemin başını öne eğdirmedim. Namusuma iftira atıldı. Başımı öne eğdim. Yıllarca yapmadığım şeyler yüzünden sürgün edildim.

Yıllarca sevdiğim adamı görmedim. Şimdi bana gel kardeşi ile evlen. Biz senin iyiliğini düşünürüz diyemezsiniz. Benim iyiliği mi düşünseydin Dilşad hanım, oğlun Mirza yabancı birinin konağını evi bellemezdi.

Mirza ağa olmasın diye, benimle iş birliği yapıp hapse attırmazdınız mesela. Yetmedi kızın kardeşime kaçtı. Sizce bu kadar olayın üstüne Dilan niye Ömer'e kaçtı?" dedi.

Mirza kapıdan dinledi. Bir süre bekledi. Demir ağa da yanına geldi. Mirza el işareti ile Demir ağaya dur işareti yaptı.

Agir ağa: Mirza senin bizimle iş birliği yaptığını duysa zaten seni istemez. Bahar verilen karar belli. Araf ile evlenip konağa telin ile duvağınla gelin geleceksin. Aksi halde Mirza her şeyi öğrenir. " dedi tehdit ederek.

Bahar: Ben yanlış bir şey yapmadım. Beni boşuna tehdit ediyorsun. Baba olsaydın oğlun konağında olurdu. Ben Mirza'nın yaptıkları yanlış olduğu için hapse attım. Siz de sözünüze gitmediği için onu dışladınız." dedi.

Dilşad hanım: Oğlumun iyiliğini bırak da biz düşünelim. Sana dediğimizi yap, gerisine karışma." dedi emri baki bir şekilde.

Bahar: Ben berdeli kabul etmiyorum. Aşırı saygılı, terbiyeli kızınız kaçmadan önce sonuçlarını da düşünseydi. Şimdi bana yapılan iftiralar ayağınıza dolaştı. Temizleyin de görelim. " dedi.

Agir ağa elini kaldırdı. Tam Bahar'a tokat atacaktı ki, Mirza: İndir elini. Sakın böyle bir şeye cesaret etme Agir ağa. Bedeli sana ağır olur ödeyemezsin." dedi.

Bölüm sonu...

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 01.11.2025 19:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...