33. Bölüm

31. Bölüm

Merve Altuntaş
bukiz_yazmayiseviy

Hayaller gerçek olsaydı keşke. Hayatlar yalan üzerine kurulmadan. Bahar heyecanla kalktı yataktan.

Mirza ile kavuşacaktı. Yapması gereken bir şey vardı. Aşiretin verdiği karara asla boyun eğmeyecekti.

Sevdiği onun gönlüne taht kurmuşken, berdel kabul edilir bir şey değildi.

Boyun eğen değil, boyun eğdiren olacaktı. Töreye kurban edilen nice hayata, nefes olacaktı.

"Sevdiğimin beyazı olacağım. En güzel gelinliğimle kraliçelere taş çıkartırım yalnız ama dur, berdel ile değil. Bugün olmaz Bahar. Bugün töreyi yıkma günü. Mirza ile töre, örf, adet olmadan, esaret olmadan evleneceksin. Duydun mu beni? Mirza ile Bahar olduğun için, Mirza'nın güzel gözlüsü olduğun için evleneceksin." dedi.

Aynanın karşısında suretine baktı. Güzel yüzü, saçları özenle yaratılmış gibiydi.

"Mirza güzel gözlün sana sürpriz yapacak. Biliyorum kızacaksın. Hatta bağıracaksın. Beni seviyorsan durulacaksın. Ben ne yaptığını bilmediğim adamla evlenmem. Aşkımdan ölsem de evlenmem. Ya yola gelir vazgeçersin babalık sevdandan, ya da benden vazgeçersin." dedi.

Camın kenarına gidip, perdeyi açtı. Camı da açıp, sabahın verdiği temiz havayı ciğerlerine çekti.

Dışarı da yağmur çiseliyordu. Toprak kokusu buram buram odayı doldurdu.

Sonbahar ayı Mardin'de serin ve gezmeye elverişliydi. Turizm en çok Ekim ve Kasım ayında yapılırdı.

Üzüm hasatı ve nar mevsimi etkinlikleri yapılırdı. Mirza soğuk, Bahar sıcaktı.

İkisi bir birini durdurmaya yetecek kadar güçlü ruha sahipti.

Biri bahar, diğer sonbahardı. Ateş ve su misali, aşkın en muntazam haliydi.

Bahar camın kenarında bekledi. Avluda masanın üzerinde bulunan eksi vazoda gözleri takılı kaldı.

Bahar, tozlanmış, kenarı hafif ezik, minik vazoyu bir süre izledi. Vazo, ustalıkla işlenmiş geometrik desenlerle doluydu ama parıltısını kaybetmişti.

"Eski günler," diye mırıldandı, "Sadece tozu kalmış bir hatıra."

Sonra odanın şifonyerin de süs eşyası olarak duran eski aynaya baktı.

"Bu ayna... Hedam'dan kalma. Yüzyıllık bir hikayesi var. Eskiden, düğünden önce gelinler sadece bu tür aynalara bakarmış. İnanca göre, ilk bakışta sadece kendi ruhlarını görmeleri gerekirmiş ki, hayatlarına saf bir başlangıç yapsınlar."

"Ve ben hayatıma ikinci şansı verecek bir adım atmayacağım. Avukat olduğum süre de, hayat insana ikinci şansı vermiyor. İkinci şansa sahip olanlar da çok nadir. Ben kendi masalı mı yazacak güce ve inanışa sahibim." dedi.

Dolabına yöneldi ve kapağını açtı. İçinden eşofman takımı çıkardı. Pudra renkli çok şık ve sportif bir eşofman takımıydı.

Üzerini değişti.

"Bir kadının hayatı, bir erkeğin eline bırakılmayacak kadar değerli. Aşiret haddini bilecek. Kanun da yeri olmayan, adeti uygulayamaz." dedi.

Üzgündü. Nice hayat, en başta babaannesi törenin kurbanlarındandı. Şimdi kendi bu zinciri kıracaktı.

Odasında ki lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı. Bir süre sonra avludan sesler gelince odadan dışarı çıktı.

Merdivenlerden koşar adımlarla indiği gün geldi aklına. En güzel zamanlarıydı belki de.

Mirza ile bayramda sarıldığı zamanlar. Bir gün "seni seviyorum" diye haykırmayı beklediği zamanlar.

Beyazın, siyahı olacağı zamanlar. Attan düşüp, bacağını incilttiği zamanlar.

Sevdi yarım kaldı. Yıllarca bedel ödedi. Ailesinden hayatından uzak kaldı. Avukat oldu. Amacına ulaştı. Yine yarım kaldı.

Yine mahkum edildi. Asi kızdı. Asi olmak töreye karşı gelmedi. Terastan avluya baktı.

Ömer ve Dilan'a gözleri asılı kaldı. Ellerinde valiz ve kimsesiz gibi ayrıldılar konaktan.

"Değmez." dedi umutsuzca.

Umudunu kaybeden, huzurunu da kaybediyordu.

Merdivenlerden inip, mutfağa Ayşe'nin yanına gitti.

Ayşe yeni uyanmış, uykulu gözlerle kahvaltı hazırlıyordu.

"Günaydınnn. Öğlen oldu sen ayakta uyuyorsun." dedi şaka ile karışık.

Ayşe: Uyumak, uyanmaktan dahi iyi Bahar. Ben her gün uyanmamayı diliyorum. Her gün yeni kurban seçiliyor ve benim ağrıma gidiyor. Uyumak, her şeyi unutturuyor." dedi üzgün bir şekilde.

Bahar, tereddütle: Biliyorum, bu sana ağır gelecek. Ama akşam Mirza Ağa geldiğinde, yüzünü örtmeni istiyorum." dedi.

Ayşe: Bunu yapmam Bahar. Sen delirdin herhalde. Olacak iş değil. Canımı sokakta bulmadım ben." dedi korku içinde.

Bahar: Korkunu, endişeni anlıyorum. Töreye kurban olmak istemiyorum. Mirza ile esaret olmadan evlenmek istiyorum. Bu ikimizin sırrı olacak. Lütfen beni kırma." dedi.

Ayşe endişe içinde: Ben neden yüzümü örtüyorum. Benim has yüzüme meraklı değildir herhalde. Seni istemeye geliyor, beni değil." dedi.

Bahar, çocuksu heyecanla: Beni isteyecek zaten. Aklından bile geçirme. Senden isteğim, peçe takıp kahve fincanını götürmek. Sonrası bende merak etme. Ben emri bakileri sevmem. Güzel gözlüm demekle de olmuyor. Mirza ayağıma gelir, beni aşiret olmadan ister. Aksi takdirde düğün, mügün olmaz." dedi.

Ayşe: Sonra da, Bahar mezara, Ayşe kapının önüne konulur değil mi?" dedi.

Bahar: Seven adam sevdiğine kıyamaz." dedi.

Ayşe: Sevdiği adamı çıldırtınca işler değişir ama!" dedi.

Bahar kahkaha attı.

" Ne güzel işte. Zaten deli. Biraz da ben delirtiyim. Korkma bir şey olmayacak. Lütfen teklifimi red etme." dedi.

Ayşe: Başıma bir şey gelirse sorumlusu sensin. Yeminle Mardin çarşısında Bahar, Mirza'ya deliler gibi aşık diye bağırırım." dedi tehtid ederken.

Bahar kahkaha attı.

" Mirza'da seni duyar ve beni kaçırır." dedi.

Ayşe: Vallaha kaçın gidin kurtulun. Yeminle yerinizi bilsem de kimseye demem. Aşirette işine baksın. Biz kime berdel kararı vereceğiz diye kara kara düşünsünler. " dedi.

Bahar: Ömer kız kaçırırken iyi. Ben de intikamı mı almış olurum değil mi?" dedi.

Ayşe: Tövbe Allah'ım. Biz ne konuşuyoruz kızım. Annem kaçan kızın ailesi olmaz derdi. Kız kaçınca ailesine, ben sizi tanımam dermiş. Ailesi de onu tanımazmış. Ailem önemli Bahar. Telimle duvağımla sevdiğim gelin çıkarsın beni. Sen de telinle duvağınla gelin çık konaktan. Gel etme, eyleme. Aileni üzme." dedi.

Bahar: Mirza babalığı bırakmadı. Ben ne iş yaptığını bilmediğim adamla evlenmem. Aşkımdan ölsem de evlenmem." dedi.

Ayşe peçe takmayı kabul etti. Mirza karar verecekti. Bahar verilen kararı bekleyecekti.

Ayşe kahvaltı hazırlamaya devam etti. Bahar'da yardımcı oldu. Kahkahalar içinde kahvaltı hazırladılar.

Ayşe kahvaltı masasına örtüsünü sermeye gitti. Bahar'da tepsi ile kahvaltılıkları götürdü. Bu durum karşısında aile büyükleri şaşkındı. Hiç birinden çıt dahi çıkmadı.

Esma hanım, Melek ile göz göze geldi. 4 yıldır kendi kızı gibi yetiştirmişti.

Melek memnuniyetle bu durumu karşıladı. Kızı yıkılmadan, ayakları sağlam bir şekilde konağa dönmüştü.

Yusuf ağa ve Demir ağa sohbet ediyordu. Hanzade hanım içinde kopan fırtınalar ile sabaha uyanmıştı.

Gece gördüğü rüyalar hayra alamet değildi. Akşam sorunsuz geçmesini istiyordu.

Kahvaltı bitti. Melek konağa göz gezdirdi.

Melek hanım çalışanlara: Avluyu yıkayın. Konağı güzelce temizleyin. En güzel örtüleri serin. Korkmazlar, Mirhanların gücünü tekrar hatırlasın. Mirhan aşiretine boyun eğdiremeyeceklerini tekrardan görsünler." dedi.

Ayşe başıyla onayladı. Mutfakta annesi ile akşama kadar hazırlık yaptı.

En güzel yemekler hazırlandı. Altın işlemeli tabaklar çıkartıldı. Konak bugün her zamankinden daha ihtişamlı gözüküyordu.

Melek hanım fistanını giydi. Hanzade hanım fistanını giydi. En pahalı takılar takıldı.

Bahar fistan giyip Mirza'nın gelmesini bekledi.

Demir ağa: Her şey hazır mı?" dedi.

Melek: Hazır." dedi.

Hanzade hanım: Agir'de, Dilşad'da kimlerden kız aldığını asla unutmayacak." dedi.

Demir: Kızımın gözünden akan yaş, canlarına maal olur. Buna cesaret edemezler. " dedi.

Hanzade hanım: Ömer'i konağa almışlar mı?" dedi.

Demir: Almamak gibi seçeneği yok." dedi kesin bir dille.

Melek: Sağı solu belli olmaz onların." dedi.

Hanzade hanım bir müddet sessiz kaldı.

"Akşam sükûnetinizi koruyun. Ne yaşanırsa yaşansın fırsat vermeyin. Bahar mutlu olsun diye fırsat vermeyelim. Geldikleri gibi gitsinler." dedi.

Melek: Boş gelirler, dolu gidecekler. Keşke geldikleri gibi gitseler. Adağım var, bu iş sorunsuz bitsin, yetimhanedeki kızlara yardımcı olacağım." dedi.

Hanzade hanım: Hayırlısı ile her şey yoluna girecek. Yeter ki herkes sakin olsun. Bugün bazı şeylerin yeri değil. Yarın ne olur Allah kerim." dedi.

Bahar lila renginde giydiği fistanı ile yanlarına geldi.

"Babaanne bugün ben peçe takacağım. Size karşı saygısızlık yapmak istemem. Yalnız bir konu var." dedi elleri ile oynarken.

Melek araya girip, tereddütle: Kızım Mirza sana bizim bilmediğimiz bir şey mi söyledi?" dedi.

Bahar: Hayır hayır korkmayın, Mirza bana her hangi bir şey söylemedi. Ben çakma ağamızı, şanına yakışır karşılamak isterim." deyince Demir ağa kahkaha attı.

Demir ağa: Allah iyiliğini versin kızım. Sen beni güldürdün, Allah,ta seni güldürsün. Benden izin peçe takabilirsin. Mirza izin vermeseydi. Aklından geçen ne bilmiyorum ama, sen Demir ağanın kızısın. Arkanda aslan gibi baban var." dedi güven verircesine.

Bahar tebessüm edip, babasına sarıldı.

" Ayşe peçe takıp kahve getirecek. Mirza yıllarca güzel gözlüm dedi. Bakalım sözünde ne kadar samimi." dedi bilmiş bilmiş.

Hanzade hanım: Kızım bu dediğin olmaz. Tamamen saygısızlık. Sevginin değeri böyle ölçülmez." dedi korku içinde.

Bahar: Değer ölçmek gibi derdim yok hedam. Ben mafya babası ile evlenmem dedim. Hadi ağa olmasında sakınca yok diyelim, mafya kılıklı birine nasıl güvenirim. Sevdamdan ölsem de, bugün kahveyi ben getirmeyeceğim." dedi.

Demir ağa kızını onaylayınca konu kapandı.

Bahar kapının çalmasıyla koşar adımlarla odasına gitti.

Odasının camından olan biteni izleyecekti.

Ayşe kapıyı açtı. Demir ağa, Melek hanım ve diğerleri gelenleri karşıladı.

Agir ağa, Ömer ağayı iç güveyi almanın verdiği gururla geldi konağa.

Ömer başını öne eğdi. Bir yabancı gibi doğup, büyüdüğü konağa gelmek ağır gelmişti.

Dilan aynı patavatsız hali ile Melek hanımın önünde durdu.

" Kaynana hoş geldin demez misin bir tanecik gelinine. Siz düğün kurmazsanız babam düğün kurar kızına. Siz de büyüğümüz olarak davetlisiniz." dedi.

Melek yüzünü buruşturdu. Hanzade hanım araya girdi.

" Hoş geldin kızım. Müsait olursak tabiki geliriz. Zaman ne getirir bilinmez. O yüzden sizi Rabbim bir yastıkta kocatsın. Bizim sana diyeceğimiz bu kadar." dedi.

Dilşad hanım kızının dışlanmasını kaldıramadı.

"Bahar yok mudur?" deyince Mirza gözleriyle etrafta Bahar'ı aradı.

Melek hanım dünürüne: Bahar hazırlanır. Birazdan yanınıza gelecek, Dilşad hanım." dedi.

Mirza Yusuf ağa ve Demir ağa ile selamlaşıp salona girdi. Hemen ardından diğerleri de salona gelmişlerdi.

Demir ağanın karşısına oturdu. Gözlerini bir an kapıdan ayırmadı. İçinde kopan fırtınaları aldırış etmeden, sevdiğini bekledi.

Bahar, odasında yıllarca bugünün hayalini kurduğu için dayanamayıp, beyaz elbise giyip yanlarına gitti. Planını uygulayacaktı.

Sevdası, öfkesinin önüne geçti. Mirza beyaz elbise ile yanlarına gelen sevdiğini görünce heyecandan eli ayağına dolaştı.

Melek hanım, gururla kızına baktı. Peçe olayından vazgeçti diye içten içe sevindi.

Hanzade hanım memnuniyetle torununa baktı. Bahar, Ömer ile Dilan dışında misafirlere hoş geldin dedi.

Sıra Mirza'ya gelince, sesindeki titremeye engel olamayıp: Hoş geldin" dedi.

Mirza, gözlerindeki tutku ile: Hoş buldum güzel gözlüm." dedi.

Bahar yüzünün kızarmasına engel olamadı. Dilşad hanım, kızı mutlu değilse Bahar'da mutsuz olsun istedi.

"Kızım kapıda karşılamanı beklerdim. Ben şahsen hiç hoş bulmadım." deyince Mirza öfke içinde dayesine baktı.

"Daye insanlık hali, önemli olan yanımıza gelip, gülen yüzüyle bizi karşılaması." dedi.

Hanzade hanım: Gençler, heyecandan ne yapacaklarını şaşırdılar Bugün onların en mutlu günü. Biz büyükler onların mutlulukların da yanlarında olmalıyız. Öyle değil mi Dilşad hanım." dedi.

Bahar, duygularına engel olmadığına bin pişman oldu.

Bahar buruk sesi ile: Kusura bakmayın. Ben hazırlanırken zaman nasıl geçti anlamadım. Evimize gelen misafiri en güzel ağırlamam gerekirdi. Ne de olsa töre bunu gerektirir." dedi.

Mirza yutkundu. "Töre bunu gerektirir." kulağında durmadan yankı yaptı.

Bahar sözüne devam edip: Özür dilerim Dilşad hanım. Ben size layık gelin değilim. Neyse müsadeniz ile ben kahve yapmaya gideyim." dedi.

Demir ağa kızını bu şekilde görmeye dayanamadı.

"Kızım müsade senin. Unutma kimse sana görgü kuralı öğretemez. Yıllarca evladına sahip çıkamayanlar, benim kızıma terbiye veremez." dedi.

Hanzade hanım "öhö öhö" deyip ortamı yumuşatmaya çalıştı.

Mirza söze girdi: Yıllarca bir garip Mirza idim. Kusura bakmayın Demir ağa, aile diye yanımda getirdiklerim en mutlu günümü paylaşır sanmıştım. Hata bende." dedi.

Dilşad konuşacakken, Demir ağanın gözlerindeki öfkeye şahit olan Agir ağa devreye girdi.

" Kızım sen kahvelerimizi yap. Tatlı yiyip, tatlı konuşalım. " dedi.

Bahar gözleri yaşlı yanlarından ayrıldı. Mutfağa gitti.

"Ben bu kadını mahvederim. Bana saygı öğretiyor. Sen kimsin ya kimsin. Önce kendi kızına terbiye öğret. Sonra gel bana terbiye öğret." dedi öfke içinde.

Öfke şeytandandır. Ayşe destek olmak için kahveleri yaptı.

Bahar sinirle bir oraya bir buraya gitti. Kendi şaka yapmak istemişti. Şimdi intikam almak istiyordu.

Sonra Mirza'nın söyledikleri geldi. Hayatı boyunca yalnız kaldı. Hayatı boyunca tek başına mücadele etti.

Bahar: İçimde bir şey var. Biz yanlış yapıyoruz diye. Ayşe bilmiyorum. Peçe takmak ne kadar doğru." dedi.

Yanlarına Dilan gelince ikisi de sustu.

Dilan: Bahar kahveleri nasıl yaparsın diye bakmaya geldim. Ne de olsa sen buraların adetini unutmuşsundur." dedi.

Bahar: Konakta bunca çalışan varken kahve yapmak bana düşmez. Dilan sizin konakta sen yapıyorsan bilemedim artık." dedi.

Dilan: Sen konağımıza gelince anam sana öğretir. Biz de gelin dururken, konağın kızı çalışmaz." dedi.

Ayşe'nin annesi araya girip ortamı yumuşatmaya çalıştı.

Dilan, Bahar'ın damarına damarına basmaya devam etti.

En son" Sen haklısın Dilan. Bize müsade edersen, kahveleri getireyim. İçerden seni beklerler. Görümce olarak en baş köşeye otur. Sana tavsiyem bana çok bulaşma." dedi.

Dilan: Neyse ben içeri gidip, anamı doldurayım. İki kardeş de Korkmaz konağında. Bundan sonra hayatım gayet eğlenceli olacak zaten." deyip yanlarından ayrıldı.

Bahar: Ben bu kızı yolarım. Siz çok beklersiniz Bahar'ı." dedi.

Ayşe siyah elbise giydi. Yüzünü kapatan peçe taktı. Sadece gözleri açıktı.

El mi yaman, bey mi yaman hepsi görecekti.

Bahar masaya memnuniyetle oturdu. Korkmazlar kiminle dans ettiğini henüz bilmiyordu.

Ayşe kahve tepsisini aldı. Bahar ile göz göze geldiler.

Plan başarı ile uygulanıyordu. Ayşe, Demir ağa da bildiği için öz güvenle salona gitti.

Bahar'ı siyah elbise içinde gören misafirler şaşkındı. Biraz önce beyaz elbise giyen kız ne ara siyah giymişti.

Yüzünde peçe ile garip görünüyordu.

Dilan: Mutfakta beyaz elbisesi üzerindeydi ana. Hangi ara değiştirdi, hiç bilmiyorum!" dedi.

Mirza gözlerini bir an Bahar'dan ayırmadı. Ayşe titreyen elleri ile Mirza'ya kahve tepsisini uzattı.

Mirza, sevdiği ile göz göze geldi.

Bölüm sonu...

 

 

 

 

 

 

 

​​​​​

 

 

Bölüm : 11.11.2025 15:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...