34. Bölüm

32. Bölüm

Merve Altuntaş
bukiz_yazmayiseviy

Hayaller yarım...

Sevdalar eksik...

Kelimeler yetersiz...

Cümleler eksik...

Aşk esaret...

Esaret yarım kalmışlık...

Severken acı çekmek. Acı çekerken sevmek...

Bir rüya, bir hayal...

Belki boş vermişlik, belki kaybetmek...

Mirza kaybeden oldu. Her defasında yarım bırakılan.

Bazen yıkıldı, belli etmedi. Bazen içinde koskoca tufan koptu. Yine kadere yenilmedi.

Güçlü olmak zorundaydı. Hayat zayıf olanı kabul etmezdi. Güçünü her daim kullandı.

Sevdiği ile göz göze geldi. Gelmez olaydı. Karşısında Bahar değil, Ayşe vardı.

Sevdiği en güzel anlarını dahi çok görmüştü. Gözlerinden ateş fışkırdı.

Ne vardı yani, hayatında bir kez mutlu olaydı. Mutlu olmak bu kadar zor olmamalıydı.

Ölmek istedi. Doğduğu güne lanet etti. Hayat insana darbe vurur muydu? Mirza'ya vurmuştu.

Mirza her defasında güçlü durmayı başarmıştı. İçinde bir ukte kaldı. İstemeyi kendine çok görenler, düğüne mahkum kalacaktı.

Her hatanın bedeli vardı. Her bedelin pişmanlığı.

Elini öfke içinde kaldırıp tepsiye vurdu. Ayşe korku içinde geriye sendeledi.

Tepsi yere kapaklandı. Kahve etrafa döküldü.

Demir ağa: Mirza bu ne saygısızlıktır?" dedi.

Agir ağa kıs kıs güldü. Dilşad hanım böbürlenerek yerinde oturdu.

Mirza öfke içinde, Ayşe'nin peçesini çekip aldı.

"Asıl saygısızlık bana yapıldı Demir ağa" dedi.

Demir ağaya bir adım yaklaşıp: Ben verdiğim sözleri tutarken, kızınız verdiği sözleri tutmayarak en büyük saygısızlığı bana yaptı." dedi.

Hanzade hanım: Oğlum sakin ol, bana zaman ver çözelim bunu." dedi.

Mirza'nın sabrı kalmadı: Ben sabreden tarafı mı çoktan kaybettim. Sakin olmaya çalıştıkça alay konusu oldum. Şimdi sabırsız halimle karşılacaksınız. Töre ortada. Oğlun bacımı kaçırdı. Aşiret karşılığında berdel dedi. Oğlun iç güveyi olmayı kabul etti diye, ben onu konağımda barındırmam biiiiirrrrr."

Dilşad hanım: Oğlum konak benim. Kızım Dilan'ın her zaman başımın üstünde yeri vardır." dedi.

Mirza : Konak benim, konağa hanım ağalık yapamayıp, evlatlarını dağıtan kadın mı, konak benim der!" dedi öfke içinde.

Agir ağa: Oğlum sakin ol. Konak sizin tabi ki, yalnız Dilan'da konakta kalacak." dedi endişe içinde.

Hazır Demir ağa eline düşmüşken, bu fırsatı geri çeviremezdi.

Mirza: Kızım demeyi biliyorsan, elinin altındaki kıza sahip çıkacaktın. Çıkamadıysan eğer, benim hükmüme boyun eğmek zorunda kalırsın." dedi öfke içinde tıslarken.

Dilan, Mirza'nın ayağına kapanıp ağlamaya başladı. İstenmediği konakta kalamazdı.

Demir ağa: Benim oğlum yok Mirza. Bacısına sahip çıkmayan adama kız mız vermem." dedi.

Mirza: Kız isteme bitti. Kızınız bana tepsi ile yerimi bildirdi. Senin yanın hizmetlinin yanı. Benim yanım değil dedi. Şimdi ise benim hizmetlim olarak yaşacak. Ben istedim ki, ailem olsun, yuvam olsun. Evimin bekçisi olsun. Bahar beni hiç bir zaman sevmedi. Sevdası her zaman yalan üzerineydi. Her defasında beni, bir bahane bulup red etti. Şimdi kaderine boyun eğecek." dedi.

Demir ağa: Ağır ol Mirza. Ne demek hizmetli olacak. Ne demek kaderine razı olacak. Ben Ömer'i sildim. Berdel bozuldu. Benim kızım kimsenin kölesi olamaz. Bu böyle biline." dedi kesin bir dille.

Mirza umursamaz tavrı ile: Ağa bensem hüküm benimdir "

Demir ağa: Kes Mirza. Ağa sensin anladık. Kızımı sana vermiyorum. Kızım da seni istemez anla bunu." dedi öfke içinde.

Mirza, Demir ağaya yaklaşıp: Demir ağa verilen hüküm belli. Ben dönek adamım, töreyi tanımam dersen. İlk kan dökülür. Korkmaz aşireti ağası olarak ilk senden mi başlayım, yoksa oğlundan mı?" dedi kararlı bir şekilde.

Hanzade hanım: Oğul sakin ol. Kan davası nesiller boyu devam eder. Bunun bedeli size de bize de ağır olur." dedi üzgün bir şekilde.

Mirza duracak gibi değildi.

" Benim kaybedecek bir şeyim yok Hanzade hanım. Benden sonra kalanlar düşünsün olacakları. Ben her zaman kötü olandım. Acımasız olandım. Şimdi ise sevdası için kendini feda eden olacağım." dedi.

Dilşad :Oğul sen ne dersin. Kan davası ne demek. Ben yıllardır evlat acısı çekerim. Şimdi de bu mu çıkacak. Olan oldu, sakin ol kızı isteyip gidelim. Bahar cahillik yaptı. Kızıp öfkelenecek bir durum yok. Bahar'da öğrenir örfü adeti. Yeter ki sen sakin ol." dedi.

Melek " Ben bu kadını yolarım." dedi.

Esma kenara çekip durdurdu.

Yusuf ağa olaya müdahil oldu.

"Ağalar sakin olun. Kan davası çıkarmak kolay. Korkmazları bir gece de sileriz. Korkmazlar da bizi. İki aşiretin de gücü ortada. Bahar, Mirza'yı sever. Yıllarca bu sevdaya gözlerimle tanık oldum. Tek isteği Mirza'nın mafya babası olmayı bırakması. Hiç bir kadın kocasının bilmediği bir işte çalışmasını istemez." dedi.

Mirza inanmayarak: Ben bahsettiğin sevdayı bir kez dahi hissetmedim. Bir kere hissetmiş olsaydım ağalığı da bırakırdım. Babalığı da." dedi.

Demir ağa: Hastane köşesinde Bahar'ı görmedin mi Mirza?" dedi.

Mirza düşündü. Yıllar önce Bahar çok acı çekmişti. Yıllarca uzaktan sevdi. Bahar'da Allah var yanına kimseyi yaklaştırmadı.

Peki duygular değişmez miydi? Bir kere olsun Mirza'yı merak etmedi.

Bir kere dahi arayıp sormadı. Mesleğini eline aldığı gün Mirza kendini cezaevinde buldu.

Aşk gerçekten acı çekmek miydi? Severken iğne batar gibi canının yanması mıydı?

Mirza her defasında ölen oldu. Ruhu darma duman olmuştu. Ciğeri artık yanmıyordu.

Bahar ile kavuşacağı gün yine yarım kalmıştı.

"Yusuf ağa, Demir ağa bana engel olmayın, alıp Bahar'ı götüreyim. Yada oğlunun canını alıyım. Bahar'ı bir ömür odasına hapsedeyim. Ben severken ölmeye alışkınım. Bahar da bir kere benim için yansın." dedi.

Demir ağa, Mirza'nın donuk ve soğuk kanlılıkla söyledikleri ile dona kaldı.

"Mirza severken ölmek erkek adamın işi. Kızımı berdele kurban etmem. Benim oğlum yok. Ömer bizi ailesini düşünmeden karar verdi. Beni yok sayan adamı tamımam." dedi.

Ömer ağa başını öne eğdi. Sesi dahi çıkmadı. Dilan ağabeyinin ayaklarına yapışıp ağlamaya başladı.

Mirza: Dilan bir ağabeyin olduğu şimdi mi aklına geldi?" dedi.

Dilan timsah gözyaşları ile: Ağabey etme eyleme. Mirhanlar beni istemez. Ben ölmek için çok genç biriyim. Affet bizi ağabey cahillik ettik. Önce sana gelmemiz gerekirdi. Affet beni yalvarırım." dedi.

Mirza, Dilan'ı kendinden uzaklaştırdı.

"Ağalar kararınız nedir?" dedi belindeki silahı çıkartırken.

Demir ağa, Yusuf ağaya baktı.

Agir ağa: Oğul sükunet ile çözelim. İndir silahını. Şeytan doldurur." dedi.

Mirza kahkaha attı.

"Şeytan benim. Dolduracak kişi de benim. Zaten dolu merak etme. Boş taşımam." dedi sinsi sinsi gülerken.

Yusuf ağa araya girip: Mirza silah çekmek kolay. İndir konuşarak çözelim meselemizi!" dedi.

Mirza havaya iki el sıktı. Tavanın süslemsinde iki delik açıldı. Kadınlar korku içinde çığlık attı.

Dilan ve Dilşad yalvararak ağlamaya başladı. Melek kızını düşündü. Oğluna bir şey olmazdı. Demir izin vermezdi, peki kızının akıbeti ne olacaktı?

Hanzade hanım elindeki bastonu yere vurdu.

"İstediğin kansa durma ateş et. Ciğerin yanar. Yanan ciğere kız emanet edilmez Mirza." dedi.

Mirza: Bana ailem güvenmedi ki siz güvenin. Sevdiğim güvenmedi ki beni anlayın. Ya Bahar'ı alır giderim, yada kan dökerek giderim." dedi.

İki seçenek vardı. İkisi de kor ateşten bir parçaydı.

"Ağa bensem hüküm benimdir. Töre de nizam da belli. Bahar benimle gelecek. Ömer burda kalacak. Tek kelime edeni, hiç düşünmem canını alırım." deyip salondan çıktı.

Bahar camda öfke içinde odasına gelen Mirza'yı gördü. Eli ayağına dolaştı.

Ne yapacağını bilemedi. Görültü ile açılan kapı sesinden irkildi. Geriye doğru gitmeye başladı.

"Mirza sakin ol." dedi.

Mirza sakin olamıyordu.

"Mirza korkuyorum yalvarırım sakin ol." dedi.

Mirza yavaş adımlarla Bahar'a yaklaştı.

"Ben sadece oyun oynamak istedim." dedi.

Mirza: Kurduğun oyun bana biçtiğin değerdi." dedi.

Bahar sesi kısık ve ağlamaklı bir şekilde: Mafya olmanı istemediği mi kaç kere söyledim. Babalık hoşuna gitti. Her defasında öldü mü kaldı mı diye düşünecek olan benim. Her defasında ölecek olan benim. Ben bu evliliği istemiyorum." dedi.

Mirza kapıda onları dinleyenleri umursamadan Bahar'ı kolundan tutup konaktan çıkardı.

"Kimse önüme durmasın. Cesareti olan da mezarını kendi elleri ile kazsın." dedi.

Demir ağa önüne geçti. Mirza soğuk ve donuk ifade ile baktı.

"Mirza canımı almadan kızımı hiç bir yere götüremezsin." dedi.

Mirza, Demir ağanın ayağına sıktı. Melek koşarak geldi sevdiğinin yanına. Ayağa kalkıp: Kızımı bırak Mirzaaa. Kızımı bana geri ver. Yalvarırım kızımı bırakkk." dedi ağlayarak.

Bahar Mirza'dan kurtulmaya çalışsa da olmadı. Bileği artık acımaya başladı. Yalvarıyordu duyan olmuyordu.

Kapıya şoför arabayı getirdi. Mirza, Bahar'ı arabaya bindirdi. Yusuf ağa, Mirza'nın kolundan vurdu.

Agir ağanın sesi dahi çıkmadı. Mirza kolundaki kurşunu umursamadan bindi arabaya.

Arabanın camını açıp: Bana karşı gelmeniz demek, ölmeniz demek. Çıkacak kan davası umrumda değil. Oyun kumarhane de olur. Bir dahakine hedef şaşırtmayın." dedi ve şoför arabayı körükleyip son surat Mirhan konağından ayrıldı.

Bahar korkudan ne yapacağını bilemedi. Arabanın kapısını açıp atlamayı düşündü.

Mirza sadece önüne bakıyordu. Bir an olsun Bahar'a bakmadı. Acı çekiyordu. Ciğeri yanıyordu. Yandığı kadar yakmaya kararlıydı.

Bahar arabadan atlamak için arabanın kolunu kaldırdı ve kapı açıldı.

Mirza, kapının açılması ile, Bahar'on kolundan tuttu. Şoför arabayı yavaşlattı.

Bahar: Bırakkkk beni yalvarırım bırak. Ben gelmek istemiyorum bırak gideyim Mirza. " diye yalvarıyordu.

 

Mirza istifini bozmadan: Şoför kapıyı kapat ve devam et." dedi.

Bahar ne kadar çırpınırsa çırpınsın fayda vermiyordu.

Mirza Parezli konağına gelince arabayı durdurdu. Bir süre sessizce bekledi. Hayal ettiği gibi olmamıştı.

Şoföre: Devam et." dedi ve araba çalıştı.

Bahar şaşkın şaşkın baktı. Mirza biliyordu ki Mirhanlar buraya baskın verirdi. Çatışma olmadan bu işi tamamlamak istiyordu.

Cami imamının evine geldiler. Bahar etrafa boş boş baktı. Mirza belinden silahı çıkardı.

"Bahar burası imamın evi. Şimdi nikah kıyılacak."

Bahar istemediği belli ederek: Ben seninle evlenmek istemiyorum." dedi.

"Ben seninle evlenmek istiyorum ne yapacaksın Baharrr. Şimdi kendi rızanla ineceksin ve evlenmek istediğini söyleyeceksin. Aksi taktirde ailenden kimse sağ kalmayacak." dedi Mirza.

Bahar korku içinde evlenmek istemediği tekrarladı.

Mirza sakalını öfke içinde kaşıdı.

"Benim şakam yok Bahar. Kararını ver. Ne yaptığı belli olmayan adam, babana, kardeşine, anana neler eder bi' düşün." dedi.

Mirza arabadan indi ve beklemeye başladı. Elindeki silahı beline geri koydu.

Adamı Bahar'a: Hanımım kan davası dahi çıkmaz gerisini artık sen düşün." deyip arabadan indi.

Bahar ellerini ısırdı. Tırnaklarını yedi. Korku içinde çözüm aradı. Sağa baktı, sola baktı. Kendini öldürecek bir şey aradı yoktu.

En son çaresizce arabadan indi.

"Kabul " dedi. Ölümüne kabul dedi.

Ailesi için kabul etti. Babası için kabul etti. Başka seçeneği yoktu. Kabul etmekten başka çaresi yoktu.

Mirza elinden tutup imamın evine girdi. Bir süre sonra kapı çalındı.

Demir ağa adamları ile kapının önünde bekliyordu.

Açılan kapıdan gözleri yaşlı Bahar ile soğuk ifade ile Bahar çıktı.

Demir ağa öfkeden kudurmuş halde: Kızımı bana ver Mirza." dedi.

Mirza, Bahar'a baktı ve gözüyle işaret yaptı.

Bahar elindeki yazılı belge ile: Biz imam nikahı ile evlendik baba." dedi.

Bölüm sonu.....

 

 

Bölüm : 27.11.2025 17:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...