5. Bölüm

5. Bölüm

bukiz_yazmayiseviyor
bukiz_yazmayiseviy

 

 

Narin parmaklarınızla yıldızları parlatmayı unutmayın💖

 

Bismillahirrahmanirrahim

 

*********************

 

Bayramlar vardı bizi çocukluğumuza götüren . Bayramlar vardı küsleri barıştıran...

 

Bayramlar vardı içinde mutluluk ve hüzün barındıran. Bayramlar vardı aşkı iliklerine kadar yaşayanların kavuştuğu.

 

Bayramlar vardı sevgi dilinin olduğu. İnsanları bir araya getiren , insanları kavuşturan. Özlemleri gideren , sevenin sevdiğine kavuştuğu hasretin bittiği bayramlar.

 

Demir için Ramazan Bayramı sevdası ile bir ömür demekti. Sevdası aynı çatının altında nefes alırken ,sevdasının bulunduğu evde sabaha uyanmaktı.

 

Melek için hiç tanımadığı insanların evinde uyanmak ve yeni hayata merhaba demekti. Korku vardı içinde . Gece yarısı gelmişlerdi konağa. Roza ile kalmaları için Hanzade Hanım misafir odasına göndermişti Mizgin ile. Mizgin evin çalışanından ziyade evin kızı gibiydi.

 

Mizgin giymeleri için kıyafet verip gitmişti. Roza ile aynı yatağa yatmışlardı. Demir ve Hanzade Hanım ne kadar ısrar etse de ayrı odaya gitmemişlerdi. Koskoca konak kim bilir başlarına ne gelirdi burada. Kızlar korkuyla sabaha kadar beklemiş sonra uykuya yenik düşmüşlerdi.

 

Sabah ezanı ile Melek uyandı. Kuş tüyü kadar yumuşak olan yatakta uyumak çok güzeldi. Onların evlerinde yattıkları yataklar sertti. Tahtadan yapılma sedirlerin üzerinde bulunan yataklarda uyuyorlardı. Bu konakta yatak o kadar yumuşaktı ki bulutların üzerinde uyumak gibiydi.

 

Melek kıkırdadı . Bulutların üzerinde uyumayı hayal ederken şimdi yaşıyordu. Hayalleri gerçek olmuştu. Yine de bu hayalde olmaması gerekenler vardı. Aklına gelenle yutkundu. Demir ağa ile evlenmek .

 

Çok korkuyordu. Bir ağa karısı nasıl olurdu. Her şey çok farklıydı. Kaldığı odada bulunan eşyalar dahi onların tüm evde bulunan eşyadan çoktu. Çoğu eşyanın ismini dahi bilmiyordu. Odanın içinde bulunan banyoya gidip duş aldı. Yine korkuyla etrafına baktı izleyen birisi var mı diye.

 

İşleri bitince Mizgin'in verdiği kıyafetlerden giydi. Evin çalışanı dahi çok güzel giyiniyordu. Kenarda duran kendi entarisine baktı. Kumaşı dahi o kadar kalitesizdi ki bir an utandı. Bu ağa bu kıyafetlerle mi ona sevdalanmıştı.

 

Rozayı uyandırıp birlikte konağın avlusuna indiler. Roza üzerindeki kıyafetlerden gayet memnundu. Eğer rüya görüyorsa bir daha uyanmamayı diledi. Uyanırsa bu rüya biterdi ve bir daha bu kıyafetleri rüyasında dahi göremezdi.

 

Hanzade Hanım Bayram namazı için camiye gidecek oğlu ile konuşuyordu. Demir sevdiğini görünce yutkundu. Melek çok güzeldi şimdi ise prensesleri kıskandıracak bir halde idi.

 

Hanzade Hanım oğlunu gördükçe gülmemek için kendini durduruyordu. Meleğin yanında eli ayağına dolanan oğlu çok komik görünüyordu. Kızlar aynı anda '' Sabahın hayrı üzerinize olsun '' dedi.

 

Hanzade Hanım kızları yanına çağırıp oturmalarını söyledi. Demir '' Sabahım hiç bu kadar güzel aymamıştı '' dedi Meleğe bakarak.

 

İnsan sevdiği ile aynı çatı altında uyanmak kadar güzel bir şey yoktu. Hava yeni yeni aydınlanıyordu. Melek utanmıştı. Gitmesi gerekiyordu , gitmezse bu adam onu göz hapsinde tutarak kalp krizi geçirmesine sebep olacaktı.

 

Hanzade Hanım durumun ciddiyetini anlayınca Demiri evden gönderdi. Hem ahali beklerdi evde beklemesi uygun olmazdı.'' Ah deli oğul ah '' dedi. Duaları kabul olmuştu. Gidip iki rekat şükür namazı kılmaya karar verdi. Geceden beridir kıldığı kaçıncı şükür namazıydı kendisi de bilmiyordu. Kızlara '' artık burası sizin eviniz istediğiniz gibi davranın '' deyip Mizgin'e seslendi .

 

Mizginden daha önce hazır etmesini istediği eşyaları getirip Meleğe vermesini söyledi. Sonrasında odasına çıkmak için merdivenlere yöneldi. Sedirde oturmuş kızlar ayaklarını sallıyorlardı. Hanzade hanım yine Meleğe ne verecekti diye merak başlamıştı.

 

Kısa süre sonra Mizgin elinde kağıt çantalarla geldi. Evin diğer çalışanları masayı hazırlıyorlardı. Oradan oraya koşturan kadınlar vardı. Şimdi kendi evlerinde babaları suratsız bir şekilde uyanır ve bayramı burunlarından getirirdi. İkisi bir an burada ne kadar mutlu olduklarını düşündü.

 

Mizgin '' Hanımım kızlar bayram için hazırlansınlar dedi. (Elindeki çantaları verip ) burada kıyafetler var. Sizin için sabah buranın en ünlü butiği özel olarak getirdi. Misafirler gelir birazdan, burası sizin mahalleye benzemez ona göre hazırlanın ''dedi bilmiş bilmiş.

 

Melek ile Roza korkarak birbirine baktılar. Melek '' Biz kimseye görünmesek olmaz mı ?'' dedi korku içinde.

 

Roza '' Ben odadan dışarı ayak atmam. Yada sizin yanınız da kalırım '' dedi beklendi içinde Mizgin'e bakarak.

 

Mizgin '' Oldu ben de canıma susadım ya. Ağam alsın canımı, beni karıştırman ne haliniz varsa onu görün, ama benden söylemesi size söyleneni yapın gerisine karışmayın. Zaten yeterince olay çıkacak bir de siz üstüne tuz biberi olmayın '' deyip gitti.

 

Denileni yapmak , yapınca ortalık karışması bunlar ne demekti. En iyisi gidip hazırlanmaktı. Kaldıkları odaya gidip hazırlandılar. Melek güzeldi güzel olmasına, kaç gündür hastane odasında yüzü solmuştu. Roza çantadan çıkan makyaj malzemeleriyle ablasını hazırladı. Şimdi hanım ağa gibi görünüyordu.

 

Dışarıdan gelen sesler ile ikisi de birbirine bakmıştı. Demir yanında başka ağalarla eve gelmişti. Şimdi ikisi de ne yapacaklarını düşünmeye başladı. Kapının çalınması üzerine Mizgindir diye '' gel'' dedi Melek.

 

Gelen Demir ağadan başkası değildi. Etrafta Meleği göremeyince gitmiştir korkusuyla Meleğin kaldığı odaya koşmuştu. Ağalar varmış yokmuş bir önemi yoktu. Eğer korktuğu başına gelirde Melek gitseydi gidip tekrar geri getirecekti. Neyse ki korktuğu olmamış Melek evdeydi. Odadan gel sesi üzerine kapıyı açıp içeri girdi.

 

Rozaya çıkması için gözüyle işaret etti. Roza odadan çıkınca gidip Meleğe sarılmak için hamle yaptı. Melek kendini geriye atınca ani hareketle Demirin elleri havada kaldı.

 

Demir: Ağanın elini öpmek yok mu ''dedi beklenti içinde. Melek bayram için elini öpecekti, kendisi de Meleği.

 

Melek : Neden elinizi öpeyim ki '' dedi. Anlamamıştı bu adam neden bahsediyordu.

 

Demir : Bayram da siz el öpmez misiniz ? dedi bir adım daha Meleğe yaklaşarak.

 

Melek : Büyüklerimizin elini öperiz ama bize namahrem olan birinin elini öpmeyiz '' dedi bir adım daha geri giderek.

 

Demir Meleğe yaklaşıp '' benim evleneceğim tek kadın sensiz '' dedi. Meleğin namahrem kelimesine karşılık.

 

Melek :Öyle mi diyorsun, peki benim bundan neden haberim yok ? deyip bir adım Demire doğru attı. Demir kelime oyunu yapan sevdiğine aynı karşılıkla karar vermeye karar verdi.

 

Demir: Haberinin olduğunu bilmediği mi nereden çıkardın. Evlilik teklifini kabul eden sen değil miydin ? dedi annesinin kabul etti kelimesi üzerine.

 

Melek: Bana gelip seni seviyorum dışında başka bir şey demedin '' diyerek bir adım daha atar. Demir geri geri gidiyordu ve bu durum hoşuna gidiyordu. Nefesleri bir birine karışıyordu. Her kelimesinde Meleğin nefesini hissetmek çok güzeldi.

 

Demir: Söylemedim mi ? Söyleyelim o zaman'' deyip Meleğin dudaklarına yönelmişti. Melek kendini geri atınca dengesini kaybedip tam düşecekken, Demir ani hareketle Meleği tutmuş ve sıkı sıkı sarılmıştı.

 

Melek : Bu kadar yakın olmamız uygun değil '' dedi .Biraz önce adamın dibinde kendi değilmiş gibi.

 

Demir : Neden kaçıyorsun , biraz önce gayet güzel konuşuyorduk ve benim sana söyleyeceklerim vardı '' dedi.

 

Melek bu kadar yakınlıktan eli ayağına dolaşmış bir şekilde '' şey'' dedi sadece.

 

Demir amacına ulaşmış olmanın mutluluğuyla '' ney '' dedi.

 

Melek '' sizin işiniz yok mu Allah aşkına '' deyip kendini Demir'in kollarından kurtarmayı başarmıştı. Demir hala beklenti içinde elini uzattı. Melek elini öpecekti başka çaresi yoktu.

 

Melek el mecbur elini öptü. Bu adam başka türlü onu rahat bırakmazdı. Demir Meleğin alnından öpüp çıkmıştı. Melek elini alnına götürdü. Roza kapıda onları dinliyordu. Demir ile karşılaşmak kötü olmuştu.

 

Demir bir şey demeden gitmesi üzerine almayı unuttuğu nefesi ciğerlerine çekmişti.

 

Hanzade Hanımın çağırması üzerine ikisi de aşağı indi. Tüm gün Melek Demiri görmemişti. Aslında doğruyu söylemek gerekirse merakta etmiyor değildi. Hanım ağalar Meleğe küçümser bir şekilde bakmışlardı.

 

Hanzade Hanım bu durum karşısında gelininin elini hepsine öptürmüştü. Ağalarının karısına böyle davranamayacaklarını hepsi anlayacaktı. Hepsi bu yaptığının bedelini ödeyecekti.

 

Meleğin kim olduğu değil, şimdi ne olduğu önemliydi. Bazıları maraba kızı olmalarına rağmen böyle davranamazlardı. Kan davası ve berdel karşılığında ağalarla evlenen kadınlarda vardı aralarında.

 

Akşam Korkmaz aşiret ağası ve karısı gelmişti. Mirhan'lar tüm aşiretler ağalarının üzerinde söz sahibiydi. O yüzden büyük küçük demeden hepsi gelirdi. Agir ağa oğlu Mirza ve Araf ile yan yana oturmuş Demir ağa ile konuşuyordu. Misafir odası gayet şık döşenmişti.

 

Hanzade Hanım ,Melek , Roza Dilşad hanım ile sohbet ediyorlardı. Hanzade hanım neşeli olan bu kadını çok seviyordu.

 

Gece yarısına doğru Korkmazlar gitmek için ayaklandılar. Agir ağa Demire '' Allah tamamına erdirsin ağam , gelinimiz de çok güzelmiş'' dedi. Yaşça Demirden büyük olan Agir ağaya Demir ''amin '' deyip elini uzattı.

 

Agir ağa kadınların dışarı gitmeleri üzerine Demir ağaya '' Bu durumun sonuçlarını bilirsin değil mi? '' dedi. Demir : Bilirim elbet akşama kadar hepsi itiraz ettiler. ( Ensesini kaşıyıp konuşmasına devam etti ) neymiş kız kurusu marabanın kızını hanım ağa olarak kabul etmezlermiş '' dedi.

 

Agir ağa: Onlar sevdadan ne anlasın . Dilşad evin neşesi olmadıktan sonra ağa olsam ne olur, olmasam ne olur '' dedi Dilşad hanıma bakarak.

 

Demir : Melek olmadan nefes dahi alamazken ağalık kimin umurunda '' diye devamında ekledi.

 

Agir aga : Arkandayım ağalık kimseye düşmez. Alacak başka kimse de yok . Ortalık kan gölüne düşer. Yalnız unutma bir yıl sonra kız yada erkek evladı kucağımıza vereceksin '' dedi.

 

Demir hastanede beklerken Agir ağa gelmiş ağaların bu durumu kabul etmediğini Hanzade Hanıma ve Demire açık açık söylemişti. Çocuk olunca Melek kısır değildir diye ağaları oyalayacaklardı. Demir bu durumu Meleğe nasıl açıklayacaktı.

 

Agir ağa: Bilirim zordur , unutma sen bize yardımcı olursan bizde sana yardımcı oluruz . Sevdiğinin üzerine kuma getirmek istemezsin her halde . Ağalığı bıraktım diye bırakamazsın Demir. '' demişti uyarır tonda.

 

Demir : Bir yıl sonra Allah nasip ederse çocuk olacak bu konuyu kapalım '' deyip Agir ağayı kapıya yönlendirdi. Misafirleri yolcu ettikten sonra içeri girdiler. Melek hızla müsaade isteyip odasına gitti.

 

Demir giden sevdasının ardından iç çekerek baktı. İçinden '' kaç bakalım nereye kadar kaçacaksan '' dedi.

 

Sevda her şeyi geriye itip unutturmuyor muydu? Demir her şeyi unutmamış mıydı? Üç gün geçmişti. Meleğin ailesi gelmişti bu sürede. Eve hayran hayran bakan kumalar ve kızlar Meleğe imrenerek bakmışlardı.

 

Dildar kadının ikinci kuması Zozan Berfeye gitmek için göz işareti yapmıştı. Rozanın küçüğü Şilan kafaya koymuştu ağa karısı olmayı. Ablası çok şanslıydı ona göre.

 

Hanzade Hanım bu arada Mahmut ağaya yüklü para verip Esmayı boşatmıştı. Kızı ile Esma da konağa gelmişti. Düğünden sonra Esma İstanbul'a gidecekti. Dildar kadın bir taraftan mutluydu, diğer taraftan üzgündü. Kızı kurtulmuştu ama diğeri kendini feda ediyordu.

 

Demir ağa ona öz annesi gibi davranıyordu. Bir ara'' Dildar daye'' dediğini duymuştu. Koskoca ağa kendisine daye demişti. Yarın kına vardı ve kızı kendi evlerinde değil de konaktan gelin oluyordu.

 

Bu üç gün de bunlar olmuştu. Düğün hazırlıkları devam etmiş gelinlik dikmek için terziler gelmiş Meleğin üzerine uygun kimse de olmayan gelinlik dahi dikilmişti. Kuyumcular gelip ellerindeki en özel parçaları göstermişlerdi. Mağazalar en güzel kıyafetleri getirip sergilemişlerdi.

 

Masallarda dahi olmayan bir hazırlık şöleni vardı. Hassit Merene etkinliği hazırlıkları da devam ediyordu. Sekiz gün sürecek etkinlik Demir ağanın düğünüyle şenlenecekti.

 

Hanzade Hanım, Dildar kadın ve kumalarına özel kıyafetler göndermişti. Azat dahi unutulmamıştı. Takım elbiseyi üzerine giyip aynanın karşısında kendine bakıyordu. Kızlar ayakkabısını unutan külkedisi gibi bu masalın bitmemesini umut ediyordu.

 

Kına için avlu sabah yıkanarak başlanmıştı hazırlıklar. Melek ve kızlar için gelen kuaför sırası ile saçlarını yapmış, kızlar birbirine bakıyordu. Esma gözleri dolu dolu izliyordu belki kızı bunları yaşar diye ümit etti.

 

Demir önce duş almış , şimdi aynanın karşısında losyonunu sürüyordu. Akşam kına yarın düğün vardı. Heyecanlandı, Melek bu üç gün kaçmış o kovalamıştı. Yaşadığı şeyler bir taraftan komik diğer taraftan çok güzeldi. En son kış bahçesinde yakalamıştı Meleği.

 

Melek yine eli ayağına dolaşmıştı. Demir karşısında ki ürkek kızın üzerine gidip duvar ile arasına almıştı.

 

Tam Meleği öpecekken Melek bacak arasına tekme atıp kaçmıştı. Bu adam devamlı onu öpmeye çalışıyordu . Olacak iş miydi evlenmeden. Giderken '' bu zenginlerde ne edep kalmış , ne haya '' demişti.

 

Demir aklına gelenle gülümsedi '' Kaç bakalım düğün gecesi de kaçacak yerin kalacak mı Melek hanım '' demişti.

 

Melek üzerindeki altın işlemeli bindallıya baktı. Çok güzeldi. Yalnız düğün gecesi nasıl kaçacaktı. Oturmuş kara kara onu düşünüyordu. Kimse bu durumda bir şey demiyordu.

Akşam olmak üzere Demir işlerini bitirince konaktan çıkmak üzere odasından çıkmıştı. Konaktan çıkmadan Meleğin odasına gitmişti. Kızlarla oturan Melek korkudan tırnaklarını yiyordu.

 

Demir odanın kapısını çalıp içeri girdi. Kızlar odadan çıkacakken Melek '' ağam kızlarla işlerimiz vardır malum akşam kına var '' demişti bilmiş bilmiş.

 

Demir : İşler beş dakika sonrada yapılır '' deyip kızları odadan çıkarmıştı. Kızlar kikir kikir gülerek odadan çıkmışlardı.

 

Melek '' benim işim var '' deyip banyoya gidecekken yine Demir ile duvar arasında kalmıştı. İçinden '' Allah'ım sana geliyorum ,bu adam ne laf anlamaz çıktı '' diye kendi kendine kızarken bir anda alnında sıcaklık hissetmişti.

 

Demir , Meleğin içinden kendine sövdüğünü düşünüp bir anda Meleğin alnından öpmüştü. Bu kadının her halimi güzel olurdu. Melek her hali ile güzeldi.'' Şimdi gecem aydı '' deyip Meleğin yanından gitmişti. Daha fazla üzerine gitmeyecekti . Zaten düğünden sonra çok fazla kaçmak için zamanı olacaktı.

 

Melek kaçar oda kovalardı artık. Demir odadan çıkınca kızlar odaya tekrar girdiler . Kızlar ''Demir ağa ne dedi '' diye Meleği köşeye sıkıştırmış ağzından laf almaya çalışıyorlardı. Mizgin gelince Melek aşağı inmişti. Kızların sorularından kurtulmuştu. Aşağı inmişti inmesine ama yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştu. Kadınlar Meleğe bir taraftan imrenerek diğer taraftan küçümseyerek bakıyorlardı.

 

Bu daha kötüydü. Kız kurusu adamın kızına yapılan düğün çok fazlaydı. Kadın sanatçı gelmiş şarkı söylüyordu. Kızlar orta da şarkı eşliğinde oyunlar, danslar ediyordu.

 

Kına zamanı gelince Melek ortaya alındı. Sanatçı şarkı söylemeye devam etti. Kürtçe söylenen kına şarkısı Meleği kısa sürede ağlatmıştı.

 

Hinê bînin li teştê kin

Şîr û şerbetê çêkin

Kevçî bi kevçî hûn lêkin

Bînin li destê zavê kin

Bînin li serê bûkê kin

 

Şarika bûkê heftreng e

Dayê rabe dereng e

Dawet hate ber derî

Dawet hate ber malê

Bêhna zavê pir teng e

Bêhna bûkê pir teng e

 

Berbû hatin bermalê

Rabe bûka delalê

Ha dîlan dîlan dîlan

Stran lîlan û dîlan

Çi bûkekî delal e

Zava bû xwedî malê

 

Türkçesi

 

Kınayı getirin leğene koyun

Süt ve şerbet yapın

Kınayı kaşık kaşık yapın

Getirip damadın eline sürün

Getirip gelinin başına sürün

 

Gelinin duvağı yedi renklidir

Anam kalk vakit geçtir

Düğün gelmiştir kapıya

Düğün gelmiştir evin yanına

Damadın canı sıkılır

Gelinin canı sıkılır

 

Düğün alayı gelmiştir kapıya

Kalk güzel gelin

Ha düğün düğün düğün

Şarkı, zılgıt ve düğün

Nede güzel bir gelindir

Damat artık ev reisidir.

 

Hanzade hanım ''zılgıt ''dediği an şarkıcının ayağa kalkıp zılgıt çekerek Mardin semalarını inletmişti. Kabul edeceklerdi başka çaresi yoktu. Melek ağalarının karısı idi. Bu durumun artık geri dönüşü yoktu.

 

Gidip ağlayan gelinin eline Reşat altın koydu. Kadınlar için bu da kabul edilir bir durum değildi. Çeyrek altın dahi fazlayken Hanzade Hanım Reşat altın koymuştu. Dildar kadın bu durumda memnun ve başı öne eğikti. Damadına takacak çeyrek altın dahi zor almışlardı.

 

Reşat altın nasıl takardı. Kına yakılınca Demir anlamış gibi arkadaşları ile kınayı basmıştı. Meleği ortaya alıp Keyfa min ji tere te şarkısı ile dans etmeye başlamışlardı.

Hanzade Hanım gözleri dolu dolu izliyordu. Melek bu adama yakın olmamak için her şeyi yaparken her defasında neden kendini kollarında buluyordu.

 

Demir : Seni sevdim ilk gördüğüm andan itibaren '' dedi kulağına eğilip. Melek duyduğu sözler karşısında şaşırdı. Demir : şarkı bizi ifade ediyor sadece dinle '' dedi.

 

Melek şarkıyı dinledikçe bu adam gerçekten bu kadar seviyor mu diye düşünmeden edemedi.

 

Demir önünde eğilip '' Melek tüm Mardin şahidim olsun ki seni gördüğüm andan itibaren seviyorum. Nefes dahi alamam sen yoksan. Benim sevdam dağları delen Ferhat'ın aşkından az değildir. Benim sevdam aşkı için şiirler yazan Mecnun'un aşkı gibi fazladır. İzin ver kendi masalımızı yazalım. Benimle evlenir misin Melek Hazan '' demiş ve ayağa kalkıp beklenti içinde Meleğe bakıyordu.

 

Melek duyduğu sözlerle önce şaşırmış , sonra '' kabul ediyorum '' diye bağırmıştı. Demir Meleğe eğilip : Kabul ettin bir daha sakın kaçma benden , evlilik teklifi de tamam sevgilim '' deyip Meleği kendi etraflarında döndürmüştü.

 

Melek önce anlamamış sonra konuştukları aklına gelmişti. Bu adamla işi vardı ama kaçma işi; işte ona söz verememişti. Kaçan kovalanır hesabı Demir Mirhan bir süre daha kendini kovalasın bir şey kaybetmezdi.

 

Aşk vardı üç kelime bir cümle olan. Aşk sadece aşık oldum demek değildi. Sevdiğinin kim olduğunu umursamadan insanların içinde onun şanını yüceltmekti.

 

Aşk sevdiğine nefes olmaktı. Aşk sevdiğine can olmaktı. Aşk ; işte onu ne şiirlerin anlatmakla bitirebildiği, nede hikayelerin yazmakla bitirdiği bir konuydu.

 

Allah hepimize gerçekten kalbiyle seven insanları nasip etsin. Aşkı en derinler de yaşayan, kim olduğumuzla değil , sadece kalbinin gördüğü ile seven insanlar. Aşkı en derinlerden yaşamak dileğiyle.

 

Bölüm sonu

 

Bölüm nasıldı?

 

Mirza Korkmaz'ı hatırlayan oldu mu ?

 

Melek yerinde siz olsanız nasıl davranırsınız?

 

Bir sonraki bölüme kadar kendinize iyi bakın💕

 

Bölüm : 27.12.2024 01:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...