8. Bölüm

8. Bölüm

bukiz_yazmayiseviyor
bukiz_yazmayiseviy

Hepinize merhaba

 

Bismillahirrahmanirrahim

 

Bir umut vardı. Bir mutluluk vardı. Bir sevda vardı ilk görüş gibi.

 

Melek hamavi şal ile dünyanın en güzel kızıydı. Şimdi ise dünyanın en iyi annesi olacaktı. Demir doktorun dediği cümleleri aklında tartıp düşündü. Nasıl yani şimdi baba mı olacaktı?

 

Melek hala duyduklarına inanamıyordu. Bu kadar çabuk mu oluyordu bebek diye düşünüyordu. Hala kocasına alışamamıştı. Demir Meleği kendine alıştırmak için bir an yanından ayrılmıyordu.

 

Üç hafta geçmişti düğünlerinden. Melek hala utanıyordu. Şimdi duyduklarının heyecanını yaşıyordu. Demir sevdiğine bakıyordu.

 

İkisi içinde çok hızlı olmuştu. Aklına çarşıdaki asi halleri geldi Meleğin. Eğer kızı olursa annesi gibi olsun istiyordu. Asi ve kendine güvenen bir kızı olsun istiyordu. Melek ilk öptüğü andaki gibi bu sefer masaya gözlerini dikmiş inceliyordu.

 

Acaba istemiyor mu diye düşünmeden edemedi. Doktor ikilinin şaşkın haline anlam veremedi. Normal de hastalar '' babaa oluyorum, anne oluyorum'' diye hastaneyi ayağa kaldırıyorlardı. Demir bey de eşi de böyle bir hareket yapmamıştı. Normal şartlarda tüm Mardin duyması gerekirdi.

 

Demir '' Bu güzel sonuçlar için benden istediğiniz bir şey var mı? dedi doktor hanıma.

 

Doktor: Sağlıcakla kucağınıza alın , başka bir şey istemem Demir bey'' dedi memnuniyetle.

 

Demir: Duyduğum kadarıyla uygun fiyata ev ararmışsınız, size bugün oturmanız için ev tahsis edilecek'' dedi.

 

Doktor: Bunu kabul edemem Demir bey, ben görevimi yapıyorum'' utanarak ve istemediğini belli ederek söylemişti.

 

Demir: Bize dünyaları verdiniz, daha fazlasını vermek isterim, bu sadece başlangıç, bundan sonra benim himayemdesiniz'' dedi Meleğe bakarak. Melek hala masaya bakmaya devam ediyordu. Demir korkuyordu, Meleğin bebeği istememesinden korkuyordu. Melek eğer sevinseydi şimdi tüm Mardin'i ayağa kaldırırdı.

 

Doktor kabul etmediğini söylese de Demir kesin dille kendine karşı gelinmesinden hoşlanmadığını söyleyip Meleği oturduğu yerden kaldırıp doktora '' size kolay gelsin'' deyip odadan çıkıp hastanedeki kendi odasına gitmişlerdi.

 

Karşı duvarın kenarında duran koltuğa gidip önce Meleğin oturmasını beklemişti. Melek oturunca kendi de Meleğin yanına oturmuş konuşuyorlardı.

 

Demir: Melek neden böylesin'' dedi merak içinde.

 

Melek : Nasılım ki ''dedi merak içinde. Acaba yanlış bir hareketi mi olmuştu, korku içinde Demir ağaya bakıyordu.

 

Demir: Hamile olduğunu duyduğun andan itibaren...( bir süre düşünüp devam etti) düşünceli ve mutsuzsun'' dedi. Meleğin ben bebeği istemiyorum demesinden korkuyordu.

 

Melek gözünden akan yaşa engel olamayıp: Ağam ben daha evli olduğuma alışamamışken şimdi nasıl anne olacağım'' dedi korkarak. Her şey çok hızlı olmuştu. Önce intihar etmişti, sonra anlaşmalı evlenmişti. Tek şansı Demir ağa çok seviyordu Meleği. Demir ağaya yeni yeni bir şeyler hissederken hamile olduğunu öğrendi.

 

Demir sevdiğini kolları arasına alıp: ben yanındayım korkma, ben inanıyorum ki sen çok güzel anne olacaksın'' dedi güven veren sesi ile.

 

Melek Demir ağaya sıkı sıkı sarıldı. Korkusunu bu kollar arasında unutuyordu. Sevildiğini bu kollar arasında hissettiği gibi.

 

Demir : Ben inanıyorum sen dünyanın en güzel annesi olacaksın'' dedi en şirin hali ile. Melek kıkırdadı. Bu adam bazen çok komik oluyordu.

 

Melek bir an boş bulunup: Demir ben de inanıyorum ki sen dünyanın en iyi babası olacaksın, bebeğimiz çok şanslı ''demişti.

 

Demir : Ne dedin sen'' dedi bir daha duymak ister gibi.

 

Melek : Dünyanın en iyi babası olacaksın dedim, yanlış bir şey mi dedim Demir'' dedi korku içinde.

 

Demir: Sonra ne dedin'' dedi. Melek: bir şey demedim ki ''dedi.

 

Demir: bebeğimiz dedin Melek. Bizim bebeğimiz Melek, bu sözü senden duydum ya ne kadar mutlu oldum bilemezsin'' dedi.

 

Melek utanarak yere bakmaya başladı. Bu hareketi alışkanlık olmuştu, ne zaman utansa yere ya da başka bir eşyaya bakıyordu.

 

Demir: Çok korktum Melek ( Meleğin karnına elini koyarak konuşur) bebeğimizi istemiyorsun diye ne kadar korktum anlatamam'' dedi. Melek gerçekten böyle mi düşündürmüştü. Bebeği istiyordu ama korkuyordu.

 

Melek: Ben bebeğin bu kadar hızlı olduğunu bilmiyordum Demir'' dedi korku içinde.

 

Demir: Ben de bilmiyordum ''dedi gülerek.

 

Melek: İçimde bir insan var ve ben onu nasıl doyurup ihtiyaçlarını gideririm diye korkuyorum'' dedi.

 

Demir sevdiğinin sözünden sonra kahkaha atmaya başladı. Melek anlamsızca bakıyordu. Acaba yanlış bir şey mi söylemişti. Ya da komik bir şey mi. Aklında düşünüp tarttı , kesinlikle komik bir şey söylememişti.

 

Demir: Melek hayatım( gülmesini durdurmaya çalışarak) doğana kadar sen hiç bir şey yapmayacaksın. Bebeğimiz karnında kendi ihtiyaçlarını karşılayacak '' dedi bu işlerden sanki çok anlar gibi.

 

Paranın bolluğundan yatırım yapmak için yer ararken hastanenin satıldığını öğrenip almıştı. Arada gelip görünüyordu o kadar.

 

Melek: Nasıl yani ''dedi merak içinde.

 

Demir: sen hiç hamile kadın görmedin mi'' dedi merak içinde.

 

Melek: Gördüm ''dedi.

 

Demir : Onlar ne yapıyorlardı'' dedi.

 

Melek : Gidip şu bebenin karnını doyuruyum diyorlardı'' dedi hatırladığı kadarıyla. Demir şaşkınlıkla '' nasıl yani'' dedi.

 

Melek '' karnılarını tutup gidipte ben bebeğimin karnını doyuruyum''diyorlardı dedi.

 

Demir anladım der gibi başını salladı. Meleğin ellerinden öpüp : Bebeğimiz sen karnını doyurunca o da doyacak. Sen dinlenince o da dinlenecek. Sen ihtiyaçlarını giderince onun da ihtiyaçları gidermiş olacaksın , sen sadece hamile olmanın keyfini çıkar. Canın bir şey isterse bana söyle gidip alır getiririm. Sen istediklerini söyle tüm çalışanları seferber ederim. Kitaplar var bu konuyla ilgili gidip alır okuruz birlikte'' dedi. Melek kendine roman yazarak konuşan kocasına anladım diye başını sallar.

 

Demir bir süre sonra çalışma masasına geçip, tüm hastaneye müjdeli haberi vermek için anons yaptı. Melek şaşkın şaşkın bakıyordu. Bilmediği ne kadar da çok şey vardı. Demir son olarak '' tüm çalışanların bu ay maaşları iki maaş olarak yatacak'' deyip kapattı.

 

Sevdiğinin yanına gidip ellerinden tutup odadan çıktılar. Tüm hastane çalışanları ve hastalar bu haberle mutlu olmuştu. İkiliyi gören tebrik ediyordu. Melek hamile olunca insanların sevindiğini ilk defa görüyordu. Kuma dayeleri hamile olunca babası doğana kadar kimseye söyletmezdi . Demir tüm hastaneye söylemişti. El ele hastaneden çıkıp arabanın gelmesini beklediler. Bir dakika sonra şoför arabayı getirdi.

 

Demir ilk olarak sevdiğinin binmesini bekledi. Sonra kendi de binip konağa gitmeye başladılar. Şoför konağa gelince arabadan inip Melek hanımın kapısını açtı. Melek inince Demir ağanın kapısını açmak için koşarak Demirin oturduğu tarafa gitmişti ama Demir heyecandan arabadan inip Meleğin elinden tutup konağa girmişti bile.

 

Konağın avlusunda '' Baba oluyorum. Babaaaaa oluyoruuum'' diye bağırmaya başladı.

 

Hanzade Hanım kış bahçesinde gelininden gelecek güzel haberleri bekliyordu. Bir taraftan korku diğer taraftan endişe içinde ikiliyi bekliyordu. Çiçekleri ile konuşarak Demir ve Meleğin eve gelmesini bekliyordu.

 

Oğlunun bağırma seslerinden sonra hızla elindeki eldivenleri çıkartıp masaya bıraktı. Koşar adımlarla gidip'' Sen ne dedin oğul'' dedi. Demir tekrar dayesine : Heda ( babaanne) oluyorsun daye, evimize minik biri daha katılacak. Baba oluyorum daye, oğlun baba oluyor'' deyip annesine sarıldı.

 

Hanzade hanım gözleri yaşlı oğluna aynı sevecen hali ile karşılık veriyordu. Bir süre sonra ikili ayrılıp Hanzade Hanım onları izleyen gelinine gidip sarıldı. Melek de kaynanasına aynı samimiyetle sarıldı. Ayrılınca kaynanasının elini öptü.

 

Hanzade hanım: Allah senden razı olsun kızım, evimizi geldin şenlendirdin. Yuvamıza neşe katsın. Rabbim sağlıcakla kucağımıza almayı nasip etsin'' dedi. Çalışanlara dönerek: Bu akşamda, bundan sonra ki akşamlar da Melek kızımın sevdiği yemekleri yapıp hazır edin. Hanım ağanız ne derse ikiletmeden yapın, işini düzgün yapmayan kendine başka iş bulsun'' diye uyarmayı da ihmal etmedi.

 

Çok mutlulardı. Akşam hep birlikte güzel yemek yemişlerdi. Hanzade Hanım dünürlerini de çağırmıştı. Melek dayesi ve kardeşleri ile çok mutlu bir akşam geçirmişti. Azat kırıkları yüzünden gelmemişti. Aslında Demir ağadan korkuyordu. O yüzden gelmek istememişti.

 

Güzel akşamın ardından Melek huzurla yatağa girip uyumuştu. Demir sevdiğini kolları arasına alıp '' SENİ DÜŞLEMEK'' şarkısını söyleyerek uyutmuştu.

 

 

Yaşadıkları hayal edilemeyecek kadar güzeldi. Huzurla gözlerini kapattı. Sabahın seher vaktinde huzurla gözlerin açtı. Melek kokuyordu her tarafı. Huzur kokuyordu her yanı. Sevdasını uyandırmadan gidip banyoda rutin işlerini halletti. Eşofman takımını giydikten sonra odadan çıktı.

 

Önce konağın arkasında bulunan koşu alanında spor yapmaya başladı. Konağa gelince bu sefer kahvaltı hazırlanana kadar odasında çalışmaya karar verdi. Çalışma odasında çalışırken aklına Meleğin uyanmış olma ihtimali geldi.

 

Sandalyesini geriye doğru itip ayağa kalktı. Odadan çıkmak için kapıya yöneldi. Kapıyı açıp kendi kaldıkları kata çıkmaya başladı.

 

Melek uyanmış Demir ağanın olmayışından dolanı kendini banyoya atmıştı. Demir ağanın yanında gidip de banyo yapmıyordu. Evlilikleri gerçek olsa da utanma duygusu yakasını bırakmıyordu.

 

Demir ağanın işe gitme ihtimali ile pembe bornozuyla birlikte banyodan çıktı. Yanına kıyafet almamıştı. Nasılsa Demir ağa evde değildir diye düşünmüştü. Dizlerinin altında biten bornozu ile banyodan çıktığı an odanın kapısı açılmıştı.

 

Demir ağayı kesinlikle görmeyi beklemiyordu. Bi' an boş bulunup çığlık attı. Demir sevdiğini bu şekilde beklemiyordu. Melek birlikte zaman geçirdiklerinde dahi duştan kıyafet giymeden çıkmazdı. Üzerindeki şaşkınlığı bir tarafa bırakıp hızla üzerini giyinmek için hamle yapan sevdiğinin önüne geçti.

 

Demir: Şişştt sakin ol bakalım, selam vermeden nereye gidiyordun'' dedi Meleğe yaklaşarak.

 

Melek: Demir nereye gidebilirim bu halde, önümden çekilsen de üzerimi giysem kahvaltı için bizi beklerler'' dedi yana çekilerek.

 

Demir: Ben de onu diyorum ya bir yere gitme hep burada kal bu şekilde'' dedi beklenti içinde.

 

Melek: Bir yere gitmiyorum , istesem de gidemiyorum( Demir Meleğin saçlarına öpücük kondurur) nasıl gidebilirim bu haldeyken'' dedi utanç içinde.

 

Demir: Benim de uykum gelmişti, benimle uyumak ister misin ? diye sordu. Aslında niyeti bam başkaydı.

 

Melek: Benim uykum yok, sana iyi uykular'' deyip yan taraftan kendini kurtarıp elbise dolabının yanına gitti. Demir giden sevdasının arkasından gülümseyerek baktı.

 

Demir önce duş almak için banyoya girdi. Melek rahat bir şekilde hazırlansın diye düşünmüştü, onun için duş alırken Melek rahat bir şekilde hazırlanacaktı. Melek Demir'in banyoya girmesi ile hızlı bir şekilde hazırlandı. Demir için bordo renkli ceket , mavi pantolon ve beyaz göleği daha önceden topladığı yatağın üzerine bıraktı.

 

 

 

Bu şekilde hayal edin.

 

İç çamaşırlarını da yanına bırakıp odadan çıktı. Kendi de bordo renkli bir elbise giymişti.

 

 

 

Meleğin kıyafeti

 

Saçlarını açık bıraktı. Topuklu ayakkabı riskli olur diye krem renkli babet ayakkabı giymişti. Merdivenlerden avluya indi. Mizgin samimiyetle yanına gelip '' Günaydın hanım ağam'' dedi.

 

Melekte ona aynı samimiyetle '' günaydın'' dedi. Diğer çalışanlara da aynı samimiyetle karşılık verdi.

 

Hanzade hanım elinde kutu ile geldi. Meleği yanına alıp karşıda duran sedirlere gidip oturdular.

 

Hanzade Hanım: Kızım dün beni ne kadar mutlu ettin bilemezsin'' dedi. Melek utançla yere bakmaya başladı. Hanzade Hanım Meleğin çenesinden narince tutup kendisine bakmasını sağladı.

 

Hanzade Hanım: Oğlumun yüzü güler Melek, senin yüzün yere sakın düşmesin, sen mutlu ol ki oğlumu da mutlu et'' dedi. Mutlu olmayan kadınlardandı kendisi. Kaynanası erkek çocuktan sonra karşısına az alıp konuşmamıştı. ''Botan'ı mutlu et ki o da seni mutlu etsin ''diye.

 

Hanzade hanım bir kez dahi Botan ağaya yakın davranmamıştı. Melek oğlu ile gerçekten mutluydu. Tam anlamıyla Demir kadar sevmese de Melek bu evde huzurluydu.

 

Hanzade hanım elindeki kutuyu Meleğe verir. Melek elindeki kutunun ne olduğunu anlamaya çalışır. Meraklı gözlerle Hanzade Hanıma bakar.

 

Hanzade Hanım: Bu senin kızım'' der.

 

Melek: Bu nedir jimom'' meraklı bir şekilde sorar.

 

Hanzade Hanım: Bu kutuyu bana dayem ben Demir'e hamileyken vermişti.( Melek anlamamış gibi bakar) Bana bir gün senin de torunun olursa ona ver demişti. Ben de torunumun annesine veriyorum, sen de kızına verirsin'' demişti.

 

Melek bu evde kız çocuklarının hor görülmemesine çok mutlu oluyordu. Melek elindeki kutuyu açtı. Kutunun içinde çok güzel elmas yüzük vardı. Kaynanasına bunu alamayacağını söyledi. Allah korusun kaybolur falan nasıl bir daha bakardı kaynanasının yüzüne.

 

Hanzade Hanım kesin dille ret ettikten sonra yüzüğü Meleğin parmağına taktı. Melek : teşekkür ederim jimom'' deyip ayağa kalkıp kaynanasının elini öptü. Demir hazırlanıp avluya inecekken karısı ile dayesini izler. Melek saygılı bir kızdı. Onun bu hallerine daha fazla aşık oluyordu.

 

Yanlarına gidip Meleğin belinden sarılır. Melek uygun olmaz diye kendini çekmek ister. Demir kulağına yaklaşıp'' utanmana gerek yok, rahat ol sevgilim'' dedi ikisinin duyacağı şekilde.

 

Demir: Kahvaltımızı yapalım daye, sonra ahıra gidip bebeğimiz adına sığır kesmelerini söyleyeceğim. Sadece büyük başların kaç tane kesilmesi konusunda kararsız kaldım'' der.

 

Melek : buna gerek yok ki'' dedi.

 

Demir: Olmaz mı, Rabbim böyle güzel hediye vermiş bize de sadakasını vermek düşer Melek'' deyip dayesine bakar.

 

Hanzade Hanım: Doğru dersin oğul, kasaba sor fakir fukara , tüm Mardin'e ayırt etmeden dağıtınca kaç büyükbaş giderse ona göre kestir'' deyip masadan gitmek için ayağa kalkar.

 

Melek ikiliye şaşkın şaşkın bakar. Bu kadar çok fazla değil miydi diye düşünmeden edemez.

 

Kahvaltı yaptıktan sonra Demir kesimhaneye gider. Hanımlar evde oturmuş sohbet ederler. Dilşad sabah Agir ağayı ikna edip Melek ile alışverişe gitmek için konağa gelir.

 

Kapıyı çalıp çalışan kızlardan birinin içeri buyur etmesi ile konağa girer. Hanzade Hanımdan onay alıp Meleği Avm'ye götürmek ister. Hanzade Hanım onay verince Melek Demir ağayı arayıp onay aldıktan sonra Mizgin ile birlikte kendi arabalarıyla Avm'ye giderler.

 

Kızlar o mağaza senin bu mağaza benim durmadan alışveriş yaparlar. Melek almak istemese de Dilşad yöresel kıyafetler alması gerektiğini söyleyip üzerine yakışan bir kaç parça beğendiği modellerden alır.

 

Yorulup ayakları ağrımaya başlayınca hep birlikte yemek yemek için Avm'nin girişte bulunan kafesine girerler. Mizgin hanım ağalarla alışveriş yapmanın keyfini çıkartır. Melek başta yanındaki Mizgin olmak üzere evdeki herkese ayrı ayrı hediyeler alır. Demir ağayı da unutmaz tabi.

 

Birlikte yemeklerini yedikten sonra evlere gitmek için otoparka giderler. Dilşad bir şey unuttuğunun dalgınlığını yaşar. Ne unuttuğunu bir türlü bulamaz. Mirhanların şoförü arabaya eşyaları koyup binmelerini bekler ve yola çıkarlar.

 

Her güzelin bir sonu vardır derler ya. Su uyur düşman uyumaz demiş eski büyükler. On yıl önce Demir ağanın ağa olmamasını isteyenler bugün kendini göstermek için plan kurarlar.

 

Düşman ağa: Oğul her şey hazır mı?

 

Oğlu: Hazırdır baba. Demir bir daha toparlanamayacak.

 

Düşman ağanın karısı: Hanzade bugünlerini mumla arasın, önüme engel olamayacak hale getir oğul'' dedi kin duyarak

 

Düşman ağanın oğlu: Merak etme daye ağalık bizim hakkımızdı. Şimdi hakkımız olanı alınca Hanzade karısı bir daha karşında konuşamayacak''

 

Düşman ağa: Melek ölsün bugün, cesedi dahi tanınmasın oğul , hemen hamile kaldı. Riske atamayız ,oğlu olursa Demir' i bir daha durduramayız'' dedi endişe içinde.

 

Oğlu: Bugün bu iş bitecek, aklın kalmasın , eserimle gurur duyacaksın'' deyip Tofaş arabaya binip Mirhanların konağının önünde bekler. Bilerek eski model araba seçmiştir. Bir kaç adamı ile bir kaç gün Meleğin konaktan çıkmasını beklerler.

 

Alışveriş için Melek konaktan çıkınca peşlerine takılıp Avm'ye gelirler. Otoparkta şoför tuvaleti gelmesi üzerine oradan ayrılır.

 

Hemen gidip arabanın altına bomba yerleştirirler. El freninin kablosuna da zarar verip oradan ayrılırlar. Konağa giden ıssız yolda beklemeye başlarlar. Mirhanların arabasını görünce ellerindeki uzaktan kumandayla arabayı patlatırlar.

 

Tarla da çalışan marabalardan biri korkuyla Demir ağayı aradı. Demir arayan marabanın telefonunu merakla açtı. Tarlada bir sorun olduğunu düşünür ama düşündüğü gibi olmayacaktır.

 

Maraba: Her şey bir anda oldu ağam, sizin arabalardan biri gözümün önünde patladı.'' dedi korku içinde.

 

Demir: Nasıl araçtı , rengi nasıldı konuşsana adam ,doğru düzgün anlat'' dedi korku içinde.

 

Maraba gördüklerini anlatır. Bu araç sabah Meleği alışveriş merkezine götüren arabanın ta kendisidir.

 

Ambulans çağrılır. Demir elini yüreğine kor ve olay yerine gider. Ambulans ve jandarma olayın nasıl olduğunu anlamaya çalışırlar. Demir hızlı bir şekilde olay yerine gelir. Arabadan bir kadın sedyeye konulur . Demir onunla birlikte hastaneye gider. Yüzü yanmış bedeni yanmış karısının ellerini sıkıca tutar. Nefes dahi alamadığını hisseder.

 

Hastaneye gelir ve hastalar hızlı bir şekilde içeri taşınır. Demir koşar adımlarla takip eder. Bir kaç dakika sonra müşahede odasından doktor çıkar.

 

Doktor üzgün bir şekilde Demir ağanın yanına gelir. Demir sandalyede bitmiş bir şekilde oturur.

 

Doktor: Demir bey bunu siz nasıl söyleyeceğimi inanın bilmiyorum'' dedi. Demir korku içinde doktorun ne diyeceğini beklemeye başlar.

 

Doktor kendi ile konuşmayan Demir'e ağzının içinde lafı geveleyip konuşmaya başlar: Hasta geldiğinde tüm bedeni yanmıştı. Organları zarar görmüştü. Nefes alışverişleri dahi çok yavaştı'' der korku içinde. Demir takati kalmayan bedenini sandalyeye bırakır. Duymak istemiyordu , duyması da gerekiyordu. Doktora bitirmesi için'' devam edin, şimdi durumu nasıl'' dedi duyacaklarından korkarak.

 

Doktor: Üzgünüm Melek hanımı kurtaramadık'' dedi.......

Bölüm sonu..

.

Bölüm nasıldı?

 

Melek öldü , bundan sonra Demir ağayı neler bekliyor?

 

Gizli düşmanlar kim olabilir?

 

Gelecek bölüme kadar Allah'a emanet olun.

 

O narin parmaklarınızla yıldızları parlatmayı unutmayın .

 

 

 

 

Bölüm : 27.12.2024 02:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...