Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15. Bölüm

@buldumseni_19

Merhabalar efendim. Nasılsıniz iyimisiniz?


Çok uzatmadan bölüme geçelim


Bol bol yorum yapmayı unutmayınnnn


İyi okumalar🌸


##


2 saat önce;


Uyanmak istemiyordum! Ama güneş uyumama müsade etmiyordu. Gözlerimi biraz araladığımda güneş gözlerimi rahatsız ettiği için tekrar kapattım. " Yaz!" Bu Oğuzun sesiydi. Gözlerimi hemen açtığımda yatağımın ucunda olduğunu gördüm. Derin bir nefes alarak tebessüm etti. Artık daha iyiydim, acım yoktu. Başımı yumuşak yastıktan kaldırıp yatakta oturur pozisyona gelip isyan ettim. "Sen neredeydin? Dün gece neden uyandığımda yoktun? Ne halt yedin Oğuz?"


Oğuz ellerini kaldırarak "Sorguda olunması gereken kişi sensin ben değil!" Tam ağzımı açacaktım ki parmağını dudağına koydu susmam için. Eğilip elini yatağın altına soktuğunda ne yaptığını anlamıyordum. Geri ayağa kalktığında elindeki ses kayıt cihazını gösterdi.


Yine mi?


Ne oluyor burda?


Kim koydu bunları buraya?


Dudaklarını oynatarak 'Daha iki tane var yangın ve psikopat hakkında hiçbirşey söyleme.' Başımı 'tamam' anlamında sallayıp, dudaklarımı oynatarak 'kamera?'dedim.


Başını hayır anlamında sallamıştı. Demek ki kamera yoktu.


Elindeki ses kayıt cihazını bir tuşa basarak kapattı ve yatağın üzerine attı. Perdenin yanına geçip alt kısmından ikinci ses kayıt cihazını çıkarkıştı. Gördüğüm kadarıyla perdenin ucunda cep gibi birşeyin içinden almıştı cihazı. Onu da yatağın üzerine atıp arkamdaki tabloyu indirdi. Arkasındaki kağıtı yırtıp sonuncu cihazı çıkardı.


"Bukadarlar."


"Oğuz sen bunları nasıl buldun?"


Soruma cevap vermeyip konuyu değiştirdi." Hastanede katilin adamları var. Odaya cihazları koyup birşeyler öğrenecekti. Büyük ihtimal polisler tarafından gerçekleştirilecek sorgu için koydurttu."


"Sen bunları nasıl buldun Oğuz?"


"Tek derdin bu mu?"


"Evet!"


"Perdeyi açarken farkettim."dedi gözlerini benden kaçırarak. Oğuz ne zaman yalan söylese gözlerimize bakamaz.


"İnanmadım! Hemen bana doğruyu anlat!"


"Yaz!"


"Hemen dedim Oğuz Alparslan!"


Gözleri kocaman açılmıştı. Yataktan yavaşça kalkarak karşısına geçtim. "Unutma ki benden kolay, kolay birşey saklanamaz."


"Nasıl?"


"Babamın nasıl biri olduğunu unutma. Ben onun kızıyım birisine onun ismini verdiğim an birisinin hayatını,soy adını, gerçekleri bulmam zor olmaz." Keşke katili de bukadar kolay bulabilsem ama olmuyor işte. Şerefsiz kendini çok iyi gizliyor!


"Tek anlamadığım şey neden gerçekleri bizden gizledin?"


"Korkuyordum."


"Neyden?"


"Size zarar verilmesinden. Ben sizin yanınızda olduğum sürece başımızdan bela eksik olmayacak. Belki senin şu durumda olmanın sebebi dolaylı yoldan benimdir?"


Kaşlarımı çatıp elini tuttum" Oğuz bu senin suçun değil. Ve korkma ben ölmek istemediğim sürece bana birşey olmaz. Hep direndim şimdi re direniyorum. Hem hayatımda siz varsınız. Belki bir gün herşey bitecek, belki bende biterim ama sırf siz buradasınız diye yaşama çabam olacak."


Ellerimi omzunun üzerine koyup " Sen benim hayatımdaki şanslardan birisin seni kaybetmek istemem. Ne ben seni kaybedeyim ne de sen git. Bana söz ver asla gitmeyeceğine dair bir söz"


Bana sarılıp kulağıma fısıldadı" Söz veriyorum asla gitmeyeceğim her zaman sizin yanınızda olacağım." Sımsıkı sarıldım ona. Özlemiştim sarılmayı. Başımın üzerine bir öpücük kondurdu, bunu çok seviyordum. Babam hayattayken bol bol başımdan öperdi beni. İyice kokusunu içime çektikten sonra ondan ayrıldım.


"Şimdi kendini toparlayıp Mevsim'in yanına gidiyorsun" Kaşlarını 'neden dercesine kaldırdı. "Ona açılman gerekiyor Oğuz. Bunu yapmalısın, yapmazsan herşey için çok geç olacaktır."


"Bu çok zor. Biliyorsun ya red ederse?"


"Belki sana bunu söylediğim için sağlam bir dayak yerim ama değer. Mevsim seni seviyor Oğuz. Her nekadar sen onu seviyorsan o da seni seviyor. Siz birbiriniz için yaratıldınız. Sadece içinde bir korku var. Bir gün herkesin gideceğini düşünüyor. Ve en başta sen varsın bu düşüncesinde. Senin gideceğinden çok emin. Onu gitmeyeceğine ikna etmelisin yoksa sana karşı duygularını belli etmez."


Bunları söylediğimde tebessüm etmişti" Asla gitmem. Ancak beni ölüm ayırır sizin yanınnızdan"


Gülümseyip"O zaman istikamet Mevsim'in kalbi" aynı şekilde gülümseyip "Teşekkür ederim Yaz, herşey için teşekkür ederim"


Son defa ona sarılıp gitti.


Umarım herşey güzel olur. Onları mutlu görmeyi çok istiyorum.


Yatağımdaki cihazlara baktım. Büyük ihtimal ben uyurken yerleştirildiler.


Bunların icabına bakmalıydım.


Şimdiki zaman:


"Tutsak olmanı"


"Ne diyorsunuz siz?"diye öne atıldı Oğuz. "O psikopatı bulmak için arkadaşımı alet edemezsiniz!"


"Oğuz lütfen dur sakin ol!"


Boğazımı temizleyip "Ne yapmam gerek?"


"Yaz!"


Mevsim'e yalvarırcasına baktım. Oğuzun koluna girerek zorla odadan çıkarttı. Oğuz yine açılmayı ertelemişti hastaneden çıkmamızı bekliyordu.


"Evet sizi dinliyorum, ne yapmam gerekiyor?"


Benimle konuşan takım elbiseli adam tekrar konuştu " Kabul mu ediyorsun yani?"


"Madem soru sordum demek ki kabul etmişim. Duymadınız mı yoksa?"


Öndeki iki memur gülmemek için zor duruyorlardı. Adam onlara uyarırcasına baktığında kendilerini toparladılar. "Çıkın dışarı!" Polisler bu emiri alıp odadan çıkmışlardı. Bu insanların karşısında bir hastane kıyafetiyle olmak beni biraz rahatsız ediyordu ama yapacak birşey yoktu.


"Bir tanıdığımız var. Katilin yerini tespit edebilecek kadar ona yakın. Bize yardım edecek"


"Bu bir oyun olabilir. Ona yakın biri yerini söyleyeceğini pek sanmıyorum."


"Zeki birine benziyorsun. Düşündüğün bir ihtimal evet."


"Bir ihtimal ise neden riske giriyorsunuz?"


"Bir şeyler elde etmek için risk alınmalı Yaz"


Haklılardı evet bende istediklerimi elde etmek için binlerce risk almıştım.


"Tamam diyelim ki adam size gerçek bir yardımda bulunacak. Peki ben planın tam olarak neresindeyim?"


"Sen katille yakınlaşacaksın."


"Ne?" Bunu zaten yapacaktım ama tutsak olarak.


"Duyduğun gibi. Onun tarafına geçeceksin. Zaten ailenin katilini arıyordun. Bunu kullanarak onunla yakınlaşabilirsin."


Bu riski almalıyım. Kesinlikle almalıyım.


"Kabul"


Adamın yüzünde kocaman bir gülümseme açtı "Baban gibi cesursun. Şaşırmadım ilk bakıldığında bile babanın kızı olduğun belli."


Dediğine şaşırmıştım" Babamı tanıyormusunuz?"


"Elbette tanımazmıyım. Zamanında babamla beraber çalışmıştı. Bende onu çalıştığımız görevden tanıyorum."


Arkasında duran adam kulağına birşeyler fısıldıktan sonra boğazını temizleyip oturduğu yerden kalktı. "Benim gitmem gerek. Akşama evine güvendiğim birini göndereceğim. O sana detaylıca yapman gereken şeyleri anlatacak. Ona güvenebilirsin iyi biridir." Başımı onaylarcasına salladım. Eline tokalaşmamız için uzattığında geri çevirmeyip tokalaştık. "Sorgu işini ben halledeceğim, benden kimseye olanları anlatmana gerek yok. Ayrıca arkadaşların da bilmesin kendi kararın olduğuna ikna etmelisin"


"Biraz zor olur ama hallederim"


"Bu arada adınız ne?" Rahat rahat soruları soruyordum çünkü onlar gelmeden önce bir arkadaşımı çağırmıştım. Bir şekilde cihazları bilgisayarına bağlayıp istediğim zaman durduruyordu


"Demir Sezgin"diyip odadan çıktılar.Balkon kapısına yaklaşıp orman manzarasını izledim. Kar yağıyordu. Bem beyaz kar taneleri uçuşuyordu etrafta. Kar'ı ve kış mevsimini sevmiyordum. Bu mevsimde iki mezar kapılmıştı. İki tabut toprağın altına gömülmüştü.


Gözlerimi sımsıkı kapatıp göz yaşlarımı serbest bıraktım. İçimdeki acı asla dinmeyecekti, benimle mezara gelecekti buna emindim.


Derin bir nefes alıp akan göz yaşlarımı sildim.


Saat kaç olmuştu annem hâlâ ortada yoktu. Bana yazdığı mesajdan anladığım kadarıyla bir davete gitmişti. Evet bir sikimsonik davet benden daha önemliydi! Bunu yıllar önce belli etmişti zaten şaşırmamam gerekiyordu.


Çıkan sesle irkilip geriye doğru adım attım. Bu da neyin nesiydi?


Sesten cama taş atıldığını düşündüm. Yutkunarak ilk camdan dışarıyı baktım hiç kimse yoktu. Aşağıdan da biri taş alamazdı camı kezleyeceğini düşünmüyordum çünkü 19.kattaydım.


Balkonun kapısını açarak balkona çıktım. İlk önce sağ,sola baktım. Balkonlar vardı belki balkondan atılmıştı ama niye?


Yere baktım ne atılmış diye. Ayağımın kenarında garip bir şey vardı. Eğilip ne olduğuna baktım. Kağıda sarılmış küçüj bir taş.  Kağıdı alıp taşı hastane kıyafetimin cebine soktum.


Bir not yazıyordu kağıtta;


Geçmiş olsun glayör. Az daha yanıyordun. Belki bana inanmayacaksın ama ben yine söyliyeyim; o yangını ben çıkarmadım. Sen belki yakında ortağım olacak kadınsın. Ortağıma zarar vermem, veremem. Asıl sana zarar vereni yakarım seni değil. Yarın gece seninle buluşmak istiyorum yüz yüze. Konuşacaklarımız var. Yarın sana yeri ve zamanı bildiririm.Seninle buluşacağım için çok heyecanlıyım. İyi günle diliyorum glayör


                   Sevgilerle glayör psikopat katilin.


Loading...
0%