Yeni Üyelik
16.
Bölüm

16.bölüm

@buldumseni_19

İnanmalımıydım?

 

Notunda yangını onun çıkarmadığını söylemişti ama eminim ki o çıkarmıştı. Başka kim yapabilir ki bunu. Başka kim yangından korktuğumu bilebilir?

 

Anlamadığım bir şekilde Giray onun yapmadığını söylemişti. Ama eminim ki o yaptı.

 

Ailemi bir yangında kaybetmiştim her nekadar inanmasam da. Babamın bedenini yangından çıkartırken gördüm. O günden beri artık büyük ateşlerden korkuyordum. Bunu bir şekilde öğrenmiş olmalı. Beni yangınla korkutmaya çalıştı.

 

Ama şunu bilmiyordu ben kendimi yakarak öldürmeye çalıştığım gün bu korkumu yenmiştim.

 

Elindeki kozları kullanmaya çalışıyordu ama başarısız oluyordu. Çünkü karşında ben vardım Yaz Atalar.

 

Beni korkutmaya çalıştı belkide. Ölümle. Beni ölmümle korkutmaya çalıştı. Yaz Atalar'ı asla ölümle korkutamazdı.

 

Elimdeki kağıdı avuç içimde buruşturdum. Ellerimi balkon trabzanının üzerine koydum ve etrafa bakındım hiç bir canlı göremiyordum. Başımı gök yüzüne bakmak için kaldırdım. Minik kar taneleri yağmura dönüşüyordu. Küçük yağmur damlaları başıma değdiğinde gözlerimi sımsıkı kapattım. Yağmuru seviyordum.

 

Küçükken babam bana gök yüzündeki yıldızlar ve melekler sevdiklerini özlediğinde yağmur yağar derdi. Tabi o zaman ona inanmıştım. Şimdi doğru olmadığını biliyordum ama inanmak istiyordum.

 

Baba beni mi özledin?

 

Bende sizi çok özledim.

 

Merak etmeyin yanınıza gelicem. Az kaldı. Başlangıcı atıyorum baba. Sen söylerdin bir şeye temelli atığındq çabuk finale yaklaşırsın. Sen söylediğin için bunu inanarak yapıyorum. Sen benim güvendiğim adamlardan birisin baba. Ben bi tek üç erkeğe güveniyorum ve eminim ki bu sayı asla değişmeyecek..

 

Derin bir nefes alıp kendimi toparladım. Akşam evime gidecektim. Demir sezgin evime birini gönderecekti. Umarım iyi bir planları vardır.

 

Son defa etrafa bakıp içeri girdim. Islanmıştım. Dolaba Mevsim'in bıraktığı çantadan kıyafet alıp lavaboya üzerimi değiştirmek için girdim. Üzerimi değiştirdiğimde odadan çıktım Oğuzun sesi geliyordu odaya gelmişlerdi.

 

Beni görür görmez sorguya başladı "Ne istediler onlar?" Bıkkınlıkla nefes verip yatağıma oturdum. " Hiç birşey." Gözlerini gözlerime dikti"Yaz!"

 

"Ne?"

 

"Beni delirtmeyin. Ne istedi?"

 

"Bir şey istemelerini vakit kalmadı. Onları dinlemeden red ettim ve yolladım"

 

Arkadan Mevsim kaşlarını çatmıştı. Bu dediğime inanmamıştı. Ama Oğuzun inanması gerekiyor.

 

"Benden inanmamı bekleme."dedi sert sesiyle.

 

"Senden inanmanı bekliyorum çünkü doğruları söylüyorum Oğuz"

 

Mevsim araya girerek "Uzatma Oğuz 'doğruları söylüyorum'diyor işte."

 

Oğuz gülüp " Yaz tanıdığımız en yalancı kadın. Hatırlarsan bir sene önce sırf annesi ona dışarı çıkmasını izin vermediği için eline makyajla yara yapıp kendini hastaneye götürtüp kaçmıştı." Ufak bir tebessüm etmiştim. Evet böyle şeyler yapmıştım.

 

Mevsim beni korumaya devam ederek "Ama bu konuda yalan söylemez" Ah bi bilse yalan söylediğimi.

 

"Ayyy"diye çığlık attim. İkiside korkuyla bana baktı. "İçimi şişirdiniz be. Siktirin gidin başımdan. Vallahi sizi polise şikayet ederim başımdan öyle alırlar sizi."

 

Oğuz 'sen manyaksın' bakışlarını atarken Mevsim koca bir kahkaha patlatmıştı.

 

Tam onları koyacakken kapı açıldı. Bir doktor ve hemşire gelmişti. "Gördüğüm üzere gayet iyisiniz Yaz hanım. Sizi burda tutmamizda bir mana yok. Taburcu ediyorum sizi. Ama astımınızla dikkat etmelisiniz."dediğinde gözlerim kocaman açılmıştı. "Ne?" Odaya bir kaç kere hemşire ve doktor gelmişti ama kimse bana astım'a dağir tek bir kelime etmemişti.

 

"Pardon söylemedim çünkü arkadaşlarınıza bırakmıştım. Onlar da mı söylemedi?"diyip Oğuz ve Mevsim'e döndü.

 

Siktir ne oluyor burda?

 

Mevsim'in güler yüzünden hiç bir eser yoktu. Gözleri dolmuş bir şekilde bana bakıyordu.

 

Benden bunu saklamışlar. Bunu bana söylemediler. Oğuz tedirgin bir sesle"Söyleyecektik sadece doğru zamanı bekliyordum sende biliyorsun söyleyenedik."

 

Gözlerim hafiften dolmaya başlamıştı. "Yaz hanım, kendinize çok dikkat etmeniz gerekiyor. Bu hastalık sizinle hayatınız boyunca olacak. Koşup kendinizi yormamanız gerekiyor,sigara içemezsiniz,küçük dar yerlerde kalmamayı dikkat edin."

 

Dedigi şeyler ile gözümden bir damla yaş süzüldü. Hayır ben Mavisiz atımsız yapamam ki.

 

Doktor'a "At? At'a binebilirmiyim?"doktor başını salladı."Sadece dikkatli binin. Ve kendinizi çok yormayın"başımı tamam anlamında sallayıp derin bir nefes aldım. Benim için tek önemli şey atıp Mavi'ydi. Diğerleri pek önemli değildi. Zaten sigara içmiyordum.

 

Mevsim ve Oğuzu anliyordum bunu söylemek zordu üstelik zamanları olmamıştı. Acı bir gülümseme ile "Artık buradan gidelim."

 

                           🥺

 

Yüzüme çarpan soğuk rüzgarın eşliğinde dalgalanan denize bakıyordum. Telefonumu gelen ard arda bildirimler beni sinir etsede duymazlıktan geliyordum. Şu anonim. Iki gündur yazıyordu ama mesajlarina cevap vermiyordum.

 

Eve gittiğimde annem yoktu. Evde değildi. Ona mesaj atmıştım ama dönmemişti. Nekadar da iyi bir anne... Ne de güzel merak ediyordu kızını..

 

Başını ağrıtan kızı hastanedeydi sonuçta. Güzel,güzel kafasını dinliyordur.

 

Şundan artık emindim; anneme karşı hiç bir duygu beslemiyirdum. Ne sevgi,ne nefret.

 

Çalan telefonumla daldığım düşüncelerden çıktım. Telefonuma baktığımda kaydetmediğim bir numaranın aradığını gördüm. Açtıktan sonra bir şey demeden kulağıma koydum.

 

"Merhaba Yaz. Ben Demir Sezgin."

 

"Merhaba."dedim sakince.

 

"Neredesin?"

 

"Cehennemin dibindeyim. Gelmek istermisiniz?"dedim alaycı sesimle.

 

Kahkaha atıp " Ben zaten hep oradaydım. Bir gün birbirimizi görürüz orada."

 

"Mutlaka bir görüşme ayarlarım."dediğimde güldü.

 

"Şakayı bir yana bırakalım ve nerede olduğunu söyle. Konuştuğumuz gibi sana detaylar için birini gönderecektim. "

 

"Evet"dedim bıkkın çıkan bir sesle.

 

"Bana yerini söyle. Onu sana yönlendireceğim."

 

"Birazdan kendi evime geçeceğim. Konum atarım."

 

"Tamam."

 

"Yarın detayları öğrendiğinde konuşacağız. Müsait olduğum zaman seni alırım."

 

"Ben müsait değilsem?"

 

"Olmak zorundasın!"

 

"Size müsait olduğum zaman haber veririm."diyip telefonu kapattım.

 

Bu kendini ne zannediyordu?

 

Müsait olunca beni alacakmış. İnsan bir sorar 'Müsait isen gelip seni alırım'diye ama yok.

 

Derin bir nefes alıp oturduğum banktan kalktım. Hava soğumuştu baya üşümüştüm. Saat 10'a geliyordu.

 

Arabama geçip çalıştırdım ve eve sürmeye başladım.

 

**

 

Yarım saat sonra evime gelmiş üzerimi değiştirmiştim. Telefonumu alıp mutfağa inmiştim. Evim iki katlı, küç,güzel bir evdi. Evin dekorasyonu beyaz,gri ve kahve ağırlıklıydı.

 

Mutfak dolapları ve tezgahları beyazdı. Mutfağın ortasında ocağın olduğu bir tezgah vardı. Hem yemek pişiriyordum hem yemek yiyordum bu tezgahta. Eve üzün zaman gelmediğim için tozlanmıştı. Yarın bir alışverişe çıkmam gerekiyordu evde hiç bir şey kalmamıştı. Her şeyden en önemli işim okulumu dondurmakti. Biraz ara versem fena olmaz bir kaç ayım kalmıştı mezun olmaya ama okula gidecek halim kalmamıştı.

 

Zaten okumak istemediğim bir şeyi okurken yüzümde gülücükler ile okula gidemezdim. Annemin isteyi üzere hukuk okuyordum ama ben psikoloji okumak istiyordum. Yine ve yine hayalim olan şey annem tarafından engellenmişti.

 

Mutfakta bahçeye açılan kapıyı açıp bahçeye çıktım. Çok soğuktu ve kar yağıyordu. Dışarıda durmaktan vazgeçip içeri girdim. Kahve makinesini açıp kendime sert bir kahve yaptım.

 

Telefonumu elime alıp Oğuz ile konuşmalarımıza girdim.

 

Ben: Her şey yolunda mı?

 

Başımın belası: Hayır.

 

Ben:Neden?

 

Başımın belası:Her şeyi söyledikten sonra donup tepki vermedi. Sonra ise koşup kendini tüvalete kapattı.

 

Başımın belası: Yaz anlamıyorum. Neden böyle oldu?

 

Ben:Söylediklerini sindirmeye çalışıyor. Biraz bekle illaki çıkacak. Çıkmazsa onu sakin bir şekilde ikna etmeye çalış.

 

Başımın belası: Ya ikna olmazsa?

 

Ben:Olacak sadece şuan ufak bir şok yaşıyor. Biliyorsun Mevsim her şeyi kolay sindiren biri değil

 

Başımın belası:Evet biliyorum bilmez miyim

 

Ben: Hâlâ tuvalette mi?

 

Başımın belası: Evet

 

Ben:Sen neredesin?

 

Başımın belası: Tüvalet kabinin önünde çıkmasını bekliyorum.

 

Ben:Sadece bekliyormusun?

 

Başımın belası:Evet.

 

Ben:Oğuz!

 

Başımın belası: Ne?

 

Ben: Onu oradan çıkarmayı düşünüyormusun? Yoksa orada öyle bekleyecekmisin?

 

Başımın belası: Çıkarayım mı?

 

Ben:Yok çıkarma kalsın orda sende hiç bir zaman Mevsimle olma!

 

Başımın belası: Gidip çıkarayım!

 

Ben:Çabuk!

 

Kahkaha atıp telefonu kapattım. Konu Mevsim olunca aptallaşıyordu.

 

Umarım çıkarmaya başarır..

 

Kahve bardağımı alıp salona geçiyordum. Kapı zili çalınca yönümü kapıya çevirdim. Derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Karşımda duran adamla göz göze geldik. Gözlerine dikkatlice baktığımda kaşlarımı çattım. Siktir!

 

Sarhoş olduğum gece gördüğüm gözlerdi bunlar. Evet! Bunlar o gözlerdi.

 

Yutkunup ona bakmaya devam ettim. Eminim oydu, gözleri aynıydı.

 

"Merhaba. Ben Göktüğ Alparslan"

 

 

Veee kestik.

 

Merhaba canlarım, aşklarım. Nasılsınız?

 

Ben hem iyi, hem kötüyüm.

 

Malum wattpad olayları. Ben rahatça girip yazabiliyorum. Ama okuyucularım,aşklarım giremezken zevksiz, tatsız, tuzsuz oluyor buralar 😭

 

Umarım wattpad geri döner en kısa zamanda. Çünkü aklımda o kadar çok plan var ki. Bir sürü sahne yazdım aklımda. Onları oturup yazmak istiyorum. Ama siz yoksunuz benim de canım yazmak istemiyor. Geli gelin bana moral verin ve yazmaya devam edeyim.

 

Bu arada aklımda bir kurgu var. Size bir soru.

 

Aklımdaki kurguyu sırlar kitabının sezon finalinden sonra yazayım mı,yoksa Gitme veya Deniz kızı kitabına devam mı edeyim, yoksa sırlar kitabını bitirip başka bir kurguya mı geçeyim?

 

Çok seviliyorsunuz Sizi öpüyorum 😘 kendinize cici bakın.

 

Ig:meldos.19

 

 

Loading...
0%