@burcu29
|
Koşarak yanına çömeldim. Vücudunu tarayıp kurşunun nereye isabet ettiğini bulmaya çalıştım. Fakat gözyaşlarım o kadar çok akıyordu ki bir türlü bulamıyordum. Hemen yanımızda bir araba durdu. Elini bırakmadım o şekilde arabaya taşıdılar. Başını kucağıma koyacak şekilde oturdum. Cenk sürücü koltuğuna Asya'da hemen yanına geçti. Gözleri açıktı. Elini kaldırıp gözyaşımı sildi.
''Ağ-la-ma, iyiyim sadece sıyırdı. '' dedi zorlukla. Ağlamamı durduramıyordum.
'' Çok kan var, nasıl sıyrılmış olabilir. '' konuşmaya başlayacaktı susturdum.
'' Sus konuşma hastaneye varmak üzereyiz iyi olacaksın. Sende beni bırakmayacaksın. Bir kez daha kimsesiz kalmayacağım. Söz verdin bana seni bırakmam dedin.'' Ağlayarak Ateş den cok kendime söylüyordum bu sözleri. Hastaneye gitmeyi beklerken iki katlı bir binanın önünde durduk.
'' Hey burası hastanede değil Cenk neden geldik buraya '' dedim.
'' Hastane olmaz zaten sadece sıyrık, kimin yaptığını bilmiyoruz. Ateş'i ve sizi riske atamam. Oktay abi doktor onunla ilgilenecek merak etme. Mert gel koçum yardım et.'' Kaçırılma olayından sonra ilk kez Mert'i görmüştüm. Hızla arabadan çıktım.
'' Saçmalık bu neden hastane yerine bu lanet olası eve geldik Cenk'' bana aldırmadan Ateş'i kapıdan içeri geçirdi. Asya'nın koluma dokunmasıyla ona sarılıp hıçkıra hıçkıra ağladım.
'' Şşşş iyi olacak merak etme. O çok güçlü biri hem Cenk'in dediği gibi sadece bir sıyrık hadi sil göz yaşlarını içeri girelim.'' Başımı sallayıp beraber içeri girdik. Kapı girişinde Mert bekliyordu.
'' Neredeler '' dedim.
'' Yukarı çıkardılar Mira Hanım'' dedi vakit kaybetmeden merdivenlere yöneldim. Holün sonunda olan odanın kapısı açıktı. O tarafa doğru yürüdüm. İçeri girdiğimde Ateş sedyeye yüz üstü yatırılmıştı. Gözlerimiz direk birbirini buldu. Ona bakmayı kesip gözümü karşımda duran orta yaşlı gözlüklü adama çevirdim. Cenk de diğer tarafta eline eldiven geçiriyordu. İçeri de bir sürü ameliyat aletleri vardı.
'' Böyle olmaz dedim başımı iki yana sallayarak.'' Oktay denen adam elindeki iğneyi seruma geçirerek ilacı aktardı. Bir iki saniye sonra Ateş'in gözleri kapandı. Bu olanları izleyecek gücüm olmadığından odadan çıktım. Merdivenleri koşarak inip kapıdan dışarı kendimi zorlukla attım. Sanki herşey üstüme geliyordu. Ateş'i o halde kanlar içinde görmek canımı yakmıştı. Kafamı sağıma çevirdiğimde Mert sigara içiyordu.
'' Bana da bir tane verir misin'' dedim. Cebinden sigarasını çıkarıp bir tane uzattı çakmağı elinden alıp yakmasına izin vermedim. Kimsenin sigaramı yakmasına izin vermezdim. Ateşi vuran Yağız dı. Çok iyi biliyorum Yağız dı. Attığı mesajla bunu yapacağını belirtti. Bu düşüncelerle boğuşurken Mert içeri girdi. Aklıma gelen fikirle Egemen'i aradım. Bana yardım edebilecek tek kişi oydu. Bir iki çalıştan sonra cevapladı.
'' Mira '' dedi
'' Yardımına ihtiyacım var , yarım saat sonra Yeniköy sahilinde buluşabilir miyiz.''
'' Tamam da ne oldu'' dedi
'' Gelince konuşuruz kapatıyorum dedim ve kapattım. Kimseye görünmeden gitmeliydim. Şanslıyım ki koruma yoktu etrafta. Bir taksi çevirip Yeniköy sahiline doğru yol aldım. Çok geçmeden sahile varmıştım. Kendime boş bir bank bulup Egemen'i beklemeye başladım. Telefonum sürekli çalıyordu. Ardı ardına Cenk ve Asya arıyordu. Duymamak için telefonumu kapadım.
Yaklaşık on beş dakika sonra Egemen geldi.
'' İyi misin, bu gömleğinde ki kan kime ait, Ateş'e bir şey mi oldu.'' Çok telaşlıydı. İstemeden şu cümleyi kurdum.
'' Sen Ateş'e ihanet etmiş olamazsın.'' Şok içinde gözlerimin içine bakıyordu. Olanları bildiğimi anlamıştı. Gömleğimin kan olduğunu o söyleyene kadar farketmemiştim.
'' Ateş vuruldu, merak etme şuan iyi, bir evde, Oktay denen doktor ilgileniyor. Beni Murat Kaya'nın yanına götürmeni istiyorum. Bir tek sana güvenebilirim. ''
'' Neden gitmek istiyorsun. Ateş ya da Cenk 'in haberi var mı? Onları başıma sarma.'' dedi.
'' Peki onlardan korkuyorsan tek giderim. Affedersin bu kadar korktuğunu bilmiyordum.'' dedim. Egemen gözlerime dik dik baktı. Tam arkamı dönüp gidecekken; '' Düşündüm de seni tek gönderdiğimi öğrenirlerse daha büyük bela olacaklar. Hadi gidelim.'' dedi. Cevap vermeden arabasına doğru yürüyüp ön koltukta yerimi aldım, Egemen de sürücü koltuğuna geçip, arabayı çalıştırdı.
Bir şeyden emindim, Murat Kaya'nın nerede kaldığını biliyordu. Bu nedenle sessizce yolun bitmesini bekledim. Arkamızda da iki araba daha vardı. Egemen'nin korumaları olmalıydı. Yol boyunca hiç konuşmadık.
Yarım saat sonra da bir villanın önünde arabayı durdurdu.. Dışarıda bir sürü silahlı adam vardı. Bu kadar mı korkuyordu, histerik bir gülümseme oluştu yüzümde. İkimizde arabadan indik. Korumalarda arkamızda karşılarına geçtik.
'' Murat Kaya ile görüşeceğim. '' dedim. Karşımdaki adam bir adım önüme geçti. Egemen önüme geçecekti ama elimi kaldırıp izin vermedim.
'' Kimsin '' dedi.
'' Ateş'in karısının geldiğini söyle '' dedim kendimden emin bir şekilde. Telefonu ile birini aradı sonrasında önümden çekilerek, geçmemiz için dış kapıyı açtı. Egemen korumalarına dönüp; '' Üçünüz burada kalın siz ikiniz bizimle gelin.'' dedi.
Bahçeden içeri girdiğimiz de etrafı tarıyordu gözlerim sanki bir yerden Yağız çıkacakmış gibi hissediyordum. Kapı tarafına baktığımda merdivenin başında elleri arkasında babam olacak adam bizi bekliyordu. Yanıma gelmesini istemediğim için konuşmaya başladım.
'' Yağız'a söyle artık ondan korkmuyorum. Beni Ateş'in yanından alamayacaksınız ,Ateş'i vurarak çok büyük bir hata yaptığını da ona söyle. Ha bir de ona de ki artık kabuslarla boğuşmuyorum. Sana gelince 24 yıldır kızın değildim, şimdiden sonra da olmayacağım. Bunu iyice anla.'' Egemen'e dönüp gidelim dedim.
'' OVVV şuan karşımda tam da Ateş'in karısı vardı. '' Sinirle gözlerine baktım. Parmağını dudaklarına götürüp sustum işareti yaptı. Ancak sırıtmaya devam ediyordu. Arkamı dönüp arabaya doğru yürümeye başladım. Arkamdan geldiğini ayak seslerinden anlıyordum. Yolcu koltuğuna geçtim eve vardığımda Cenk'in sorularına ne cevap vereceğimi düşünmeye başladım. Egemen ısrarla Ateş'in olduğu eve bırakmak istedi. Benim için yaptıklarından sonra hayır diyemedim. Eve vardığımızda Mert telefonla konuşuyordu.
Arabadan indiğimiz de bizi görüp hemen yanımıza geldi. Egemen'e öfke ile bakıyordu.
'' Nerdesiniz Mira Hanım Cenk abi çıldırdı. '' dedi
'' Geldim işte uzatmayın.'' diyerek yanından geçip kapıya yürüdüm. Egemen'in gelmediğini anladığımda arkamı döndüm aynı yerinde duruyordu.
'' Hadi gelsene ne bekliyorsun.'' dedim.
'' Ben gelmesem daha iyi sen beni Ateş'in durumdan haberdar edersin. '' dedi.
'' Peki. Teşekkür ederim bugün için.'' dedim. Sorun yok diyerek arabasına binip gitti. İçeri girmeden derin bir nefes aldım.
Salona girdiğimde sinirle bana bakan Cenk ile gözlerimiz kesişti. Asya tekli koltukta oturuyordu. Onda da aynı bakışlar vardı.
'' Neredeydin sen, haber vermeden gitmek ne demek Mira '' diyerek adeta evin içinde kükredi. Bu sefer sessiz kalmak yok Mira dedim içimden.
'' EEEE yeter be ne bu Ateş bir yanda sen bir yanda anca bağırıyorsunuz. Geldim işte sapsağlam karşınızdayım. Bir işim vardı hallettim. Merak etme tek değildim Egemen de yanımdaydı.'' Asya'nın yanındaki koltuğa attım kendimi.
'' Egemen vardı yanımda diyor ya delireceğim. Kızım dua et ilaçlar Ateş'i uyutuyor. Yoksa sende Egemende şuan yaşamıyor dunuz.'' dedi. Duymamazlıktan geldim. Sinirle mutfağa geçti.
'' Nereye gittin.'' dedi Asya
'' Murat Kaya'nın evine''dedim.
'' Ne '' diye bağırdı.
'' Kızım sus duyacak şimdi. Bir şey yok. Söyleyeceklerim vardı söyledim geldim. Uzatmayın bu kadar.'' Başını iki yana sallayarak telefonuna döndü.
Bir anda bambaşka biri olmuştum. Kendimi hiç bu kadar güçlü hissetmemiştim. Artık kimsenin beni kullanmasına izin vermeyecektim. Ateş'i merak ettiğim için yerimden kalkıp kaldığı odanın yolunu tuttum. İçeri girdiğimde yatakta yatıyordu. Uyurken o kadar masum görünüyordu ki. Sırtındaki dövme dikkatimi çekmişti. Yanına yaklaşarak dövmeye baktım.. Bir ejderha dövmesi vardı, dört taraftan oklar çizilmişti. Ejderha dövmesinin altında bir kadın yüzü vardı, sanki kapatmak için yapılmış gibiydi.. Eylül'ün yüzü olmalıydı. Tüm vücudumu kıskançlık sardı. Bu kadar çok mu seviyordu onu.
'' Hoşuna mı gitti.'' dedi. Uyanmıştı. Sorduğu soruyu duymamazlıktan gelerek cevap verdim.
'' Nasılsın, ağrın var mı?'' dedim. Yataktan kalkmaya çalıştı. Kolunu tutup sırtını yatak başlığına dayadım. Bir yandan da söyleniyordum.
'' Neden kalkıyorsun, gerçekten sinir bozucusun '' dedim. Elini uzatıp '' Yanıma gel'' dedi. O eli tutmalı mıyım. Bir gözlerine bir eline bakıyordum. Eğer tutarsam her şeyin bambaşka olacağını biliyordum ama ne olursa olsun o eli tuttum. Çünkü onun kokusuna ve sıcaklığına ihtiyacım vardı. Beni göğsüne yatırıp saçlarımı okşamaya başladı.
'' Yorgun görünüyorsun ve o kadar masumsun ki gözlerine her baktığımda o küçük kızı görüyorum. Sana bir açıklama borçluyum. Sude'nin döndüğünü bilmiyordum. içeri girdiğini fark etmemişler. Sadece konuşmak ve özür dilemek istediğini söyledi. Beni öpecegini düşünmedim. Sende tam o esnada geldin.'' Sustum neden mi çünkü cevap verirsem aşağıda göstermiş olduğum Mira olmazdım.
'' Açıklama yapmana gerek yok. Unutma ben senin avınım.'' Bu sefer susan o oldu. Cevap vermesini bekledim ancak ikimizde konuşmadık. Saçlarımı okşamaya devam ediyordu. Ben ise pencereden dışarıdaki gökyüzünü izliyordum. Keşke bir yıldız olsaydım, geceleri tüm evreni parlatan bir yıldız. Ne kadar süre o şekilde duruyorduk bilmiyorum. Yavaş yavaş göz kapaklarım ağırlaşmıştı. Bir kaç dakika sonra uykuya teslim oldu.
Ertesi gün Ateş iyi olduğunu ve eve gitmek istediğini söylediği için eve geldik. Eve gelir gelmez ilk iş kendimi duşa atmak oldu. Ateş'e Yağız olayını söylemek ya da söylememek arasında gidip geliyordum. Murat Kaya olayını da benden duyması daha iyi olacaktı. Aşağı indiğimde salonda oturmuş televizyon izliyordu . Çorba yapmak için mutfağa geçtim. Bir kaç günlüğüne Fatma Hanıma izin vermişti. Yarım saat sonra çorba hazırdı. Hemen bir tepsi hazırlayıp salona geçtim. Yanına oturduğumda elinde kumanda öylece beni izliyordu.
'' Neden öyle bakıyorsun'' dedim.
'' Sen bana çorba mı yaptın.'' dedi. Güldüm.
'' Daha önce de yemek yapmıştım Ateş bunda garipsenecek ne var.'' dedim. Yüzünü çevirip bir şeyler söyledi ancak anlamadım.
'' İçebilir misin yoksa yardımcı olayım mı?'' dedim.
'' Lütfen sen içirir misin. Eğilirken ağrım oluyor '' Başımı sallamakla yetindim. Kaşığı uzatırken elim titriyordu. Gözlerine bakmamaya çalıştım. Çorbasının tümünü içip bitirdiğinde sırf bana gıcıklığından begenip begenmediğini söylemedi. Tepsiyi mutfağa götürüp geri geldiğimde onunla konuşmak istediğimi söyledim.
'' Senin vurulduğun gece Egemen ile Murat Kaya'nın evine gittim. Ona söyleyeceklerim vardı ve söyledim. Bir de; Seni Yağız vurdu. Asya ile dışarıdayken bana mesaj attı. Sana çok az kaldığını söylememi istedi. '' Hiçbir tepki göstermiyordu. Mavilerime o kadar derin bakıyordu ki.
'' Bir şey söylemeyecek misin .'' dedim. Susmasını istemiyordum çünkü.
'' Neden Egemen ile gittin.'' Ağzım açık bakıyordum. Egemenle gitmemi sorguluyordu sadece.
'' Ne yani Murat Kaya , Yağız dedim sen Egemen ile gitmiş olamama takılıyorsun. '' Başını evet anlamında salladı. Şuan karşımda o sert adam değil masum bir çocuk duruyor gibiydi vereceğim cevaptan korkan bir çocuk.
'' Çünkü ona güveniyorum '' dedim.
'' Ona güveniyorsun demek peki deyip '' ayağa kalktı. Onunla beraber bende kalktım. Merdivenlere yöneldiği sırada '' Hey nereye gidiyorsun'' ,
'' Uyumaya '' dedi ve odasına çıktı.
Bu neydi şimdi ne oldu da bu tepkiyi gösterdi. Sigara içmek için balkona çıktım. Yaklaşık yarım saat oyalandım. Aklım Ateş de kalmıştı. Koca bir OFFFFFF çekip yukarı yanına gittim. Kapıyı çaldım.
'' Gel'' dedi demek uyumuyordu. İçeri girdiğimde gömleğini giyiyordu. Nereye gidiyordu şimdi.
'' Yaralısın nereye gidiyorsun. ''
'' Uçuruma gitmem gerek işlerim var ve gayet iyiyim merak etme.'' dedi.
'' Peki bende geliyorum o'zaman.'' dedim.
'' Tamam git hazırlan'' dedi. Vakit kaybetmeden giysi dolabından giyeceklerimi alıp banyoya geçtim. Siyah dar bir elbise giyindim. İçeri girdiğimde oda da değildi. Sinirlendirmemek için hızlı hareket ediyordum. Hemen aşağı indim ve çıktık.
Araba yolculuğumuz sessizlik içinde geçti. Araba Uçurum'un önünde durdu. Bu mekanı seviyordum. Ateş beni beklemeden içeri geçti. Bu tavrına iyice sinirlenmiştim. Gerçekten çocukça davranıyordu. İçerisi her zamanki gibi kalabalıktı. Etrafa göz gezdirirken Cenkle Ateş barın önünde konuşuyordu. Yanlarına gidip Cenk selam verdim. O da baş selamı verdi.
'' Abicim sen yaralısın neden geldin ben buradayım zaten. Anlamıyorum ne işin var ki. '' dedi. Gülmemek için kendimi zor tuttum.
'' Uzatma Cenk işim var geldim. '' Cenk iki elini hava kaldırıp karışmıyorum dedi. Sonra yanıma yaklaşıp Ateş'e göstermeden.
'' Ne oldu neyi var '' dedi.
'' Bilmiyorum '' dedim. İkisi içkilerini içerken bende etrafda çılgınca dans eden insanları izliyordum. Sonra sahne arkasında gözlerim birine takıldı. Buraya bakıyordu. Şapka takmasından ve loş ışıktan dolayı yüzünü göremiyordum. Tavanda dönen ışık onu gösterdiğinde nefesim kesilmişti. Çünkü o Yağız dı buraya kadar girmişti.
'' Ateş '' dedim titreyen sesimle, ikisi de bana döndü. Eliyle yüzümü avuçladı.
'' Ne oldu Mira güzelim iyi misin?'' İşaret parmağım ile sahne arkasını gösterdim. Gözlerini çevirdiğinde onu çıkarken gördü.
'' Burada Yağız burada Ateş '' dedim.
'' Cenk Miray'ı hemen yukarı çıkarıyorsun iki kişi kapıda beklesin. Tüm çıkışları da kapat.'' Elini tuttum.
'' Gitme lütfen korkuyorum'' Alnımı öpüp on dakika sonra yanındayım diyerek beni Cenk'e teslim etti.
Yukarı Ateş'in odasına geçtim. Kapının dışında üç adam vardı. Ama ben yinede korkuyordum. Çünkü Yağız Uçurum'un içine girmeyi başarmıştı, buraya girmesi de kolay olurdu. Yarım saat geçti ama hala ne Ateş ne de Cenk gelmişti. Odanın içinde bir ileri bir geri gidip duruyordum.
''' Allahım lütfen ona bir şey olmasın lütfen.'' tam o esnada kapı açıldı, Ateş içeri girdi. Koşarak boynuna atladım.
'' Çok korktum sana bir şey oldu sandım. On dakika sonra geleceğim dedin .'' Artık gözyaşlarımı durduramıyorum.
'' HIŞŞŞ geldim işte. Bana bak '' dedi. Ellerimi boynundan çözdüm. Gözyaşlarım akmaya devam ediyordu. Yüzümü avuçlayıp alnını alnıma dayadı. Gözlerim kendiliğinden kapandı. Yanımdaydı bir şeyi yoktu. İçimden sürekli bunu tekrar ediyordum. İki elimi göğsüne dayadım.
'' Bana güveniyor musun .'' beklemediğim soru karşısında alnımı alnından çekip gözlerimi açtım. Gri gözlerde hüzün vardı. Güvenmiyorum dersem sönecek olan hüzün.
'' Ben kimseye güvenmediğim kadar sana güveniyorum avcı.'' dedim. Dudaklarıma yapışması ile ne yapacağımı şaşırdım. Ellerim hava da öylece duruyordum. Yavaşça kollarımı boynuna dolayıp beklediği karşılığı verdim. Çünkü ben Ateş'e aşık olmuştum.....
MERHABA ARKADAŞLAR 9. B ÖLÜMLE KARŞINIZDAYIM ALEV ALDI BU BÖLÜM. UMARIM BEĞENİRSİNİZ. SİZLERİ SEVİYORUM. LÜTFEN YORUM YAPMADAN VE OY VERMEDEN GEÇMEYELİYİM. GELECEK BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE.......
|
0% |