Yeni Üyelik
24.
Bölüm

BİLE BİLE YANMAK

@burcu29

Odadan çıkana kadar Asya'nın babasına olan sözlerini duyuyordum. Üstümden bir yük daha kalkmıştı. Kudret'in yaptığı tüm pis işler bomba etkisi yaratmıştı herkes de. Arabama binerek uzaklaştım. Gideceğim yer belliydi. Gizli evden içeri girdiğimde kapıda Yasemin karşıladı beni. Gözlerimin içine bakarak neler olduğunu çözmeye çalışıyordu.

 

''İyiyim sorun yok hadi içeri girelim. Dedem uyudu mu?''

 

'' Evet, sana kahve yapmamı ister misin?'' başımı evet anlamında salladım. Birkaç dakika sonra elinde kupalarla salona geldi.

 

Elindeki kupayı uzatıp '' Seni böyle gülümseten nedir?'' dedi.

 

'' Bir yükümden daha kurtulmanın sevinci diyelim.''

 

'' Ne kadar süre burada kalacağız Mira yanında olmak istiyorum bu şekilde kendimi işe yaramaz görüyorum.''

 

'' Sizin güvende olmanız benim için önemli olan. Seni ikinci kez kaybediyordum, bir kere daha olmasına izin vermem. Hem dedemin yanında senin olman en büyük güven.

 

" Hadi kalk uzun zamandır beraber yemek yapmıyoruz, şöyle güzel bir sofra hazırlayıp en güzel şarabımızı açarak hep birlikte yemek yiyelim.''

 

Yerimizden kalkarak mutfağın yolunu tuttuk. Bir kolumu boynuna dolayıp saçlarına öpücük kondurdum. Ne kadar Ateş'in ölü sandığı kardeşi olsa da o benim umudumdu. Beni bu bataklıkta çıkartan kız kardeşimdi.

 

İki saatlik hazırlıktan sonra güzel bir sofra hazırlamıştık. Tahir, dedem, Mira ve ben eski günlerdeki gibi eksikliklerle dolu bir sofradaydık. İçimizin burukluğu ile güzel bir yemek yemiştik. Güzel bir gecenin ardından uyumak için odalarımıza geçmiştik. Diğer geceler gibi huzursuz bir uyku geçirmiştim. Geçmişin acımasız dikenleri hala batıyordu.

 

Çalan telefonumun sesi ile yataktan kalktım. Ahmet abi acil Uçurum'da görüşmek istiyordu. Bir saat sonra Uçurum'dan içeri girdiğimde herkes oradaydı. Ateş sabah sabah içmeye başlamıştı. Onu her görüşümde kalbim özleminden yanıyordu.

 

'' Hayırdır sabah sabah hepiniz buradasınız. Evet Ahmet abi neden çağırdın beni.'' Dedim Ateşin karşısındaki koltuğa oturarak.

 

'' Hey barmen sert bir kahve alabilir miyim?'' Paketimden bir sigara çıkartıp yaktım.

 

'' Evet dinliyorum sizi.'' Umursamaz bir şekilde konuştum.

 

'' Küba'daki sevkiyatta sıkıntı çıkmış, Pablo görüşmek istiyor. Sadece seninle konuşmak istiyor.'' dedi Cenk.

 

Ateş'in küfrünü duyunca gözlerim ona kaydı. Oda bana bakıyordu. Ne cevap vereceğimi bekliyordu.

 

'' Sebep'' dedim. Egemen söze girdi.

 

'' İstediği silahların gönderdiklerimizin olmadığını söylüyor. Sevkiyatı bizzat ben hazırlayıp gönderdim. Herhangi bir yanlışlık olamaz. Derdi başka bir şey seninle görüşmek istemesinden belli.'' Dedi.

Kahvemden bir yudum alıp, Bakışlarımı Berk ile Kevin'a çevirdim.

 

'' Teklif eline ulaşmıştır. '' dedi Kevin

 

'' Emanet de istediğin kişiye teslim edildi.'' Dedi Berk

 

'' Umarım sınırların dışına çıkmamışsınızdır.'' Dedim. Diğerleri konuştuğumuz konuyu anlamaya çalışıyordu. İkisi de hayır anlamında başını salladı.

 

'' Yine ne yaptın '' diye bir soru yöneltti Ahmet abi.

 

'' Güzel şeyler.'' Dedim gülerek. Ateş hala konuşmamakta ısrarcıydı. Bu halim onu fazlası ile zorluyordu. Elim telefona gidip Sezen ve Cihan ile görüştüğüm özel telefonun numarasını tuşlayıp hoparlöre aldım. Birkaç çalıştıktan sonra telefon Cihan'ın sesi ile açıldı.

 

'' Evet patron.'' dedi.

 

'' Durum ne Cihan.'' Dedim.

 

'' Emanet güvende Büşra onunla , Pablo sabahtan beri numaranı arıyor kapalı gösteriyorum. Ne yapalım. Sezen bilgisayarlarına giriş yaptı istediğin görüntüler telefona yüklendi. Yalnız.'' Dedi.

 

'' Evet yalnız.'' Dedim.

 

'' Mira bu görüntüler korkunç o çocuklara yaptığı şeyler çok kötü. Ayrıca Küba'ya giriş yapsan bile çıkış yok, adamı bir ordu koruyor.''

 

Şimdi Ateş'in dikkatini çekmiştim. Bakışlarını telefona döndürüp dikkatle dinlemeye başlamıştı. İki elimi yumruk yapmıştım. Pislik herif; Cengiz ve Kudret ona çocuk pazarlıyordu. Asya'nın önüne dün bu belgeleri sunmamıştım. Babasının bunu da yaptığını bilmesini istemedim. Amacım adamı öldürmek. Bu olayı öğrendiğimde yıkılmıştım.

 

'' Orasını bana bırak. Bana Pablo'yu bağla ama sende hatta kal Sezen 'de yerimizin sinyalini karmaşıklaştırsın. Eminim hackerler da işe kurulmuştur. Yerimi bulmak için.'' Dedim.

 

'' Tamam, bana birkaç dakika ver.''

 

'' Hatta hazır mısın?'' Dedi.

 

'' Evet.'' Dedim.

 

'' Sevgılı Mıra .'' dedi Türkçeyi konuşmakta zorlanıyordu.

 

'' Merhaba Pablo benimle görüşmek istiyor muşsun.'' Dedi.

 

'' Sende bana ait bir şey var. Onu bana getireceksin bizzat sen getireceksin.'' Bir kahkaha attım.

 

'' Ne zamandan beri benimle bu şekilde konuşma yetisine sahip oldun merak ettim doğrusu. Ve emanete gelecek olursak inan bana oğluna çok iyi bakılıyor. Yalnız ben yanına geldiğimde sende ölmüş olacaksın orospu çocuğu.'' Diyerek bağırdım. Gülüyordu.

 

'' Mıra Mıra ben Küba'nın sahibiyim ben izin verirsem bu ülkeye girebilirsin ve ben istersem sağ olarak çıkabilirsin. Şimdi iki gün sonra buraya geleceksin oğlumla beraber unutma oğlumla.'' Diyerek telefonu kapadı.

 

'' Orospu çocuğu'' dedim.

 

'' Ne yaptığını sanıyorsun ,adamın oğlunu kaçırmak nedir. Aklını mı kaçırdın '' Diye bağırarak ayağa kalktı Ateş.

 

'' Oyun mu sanıyorsun sen bu işleri; delireceğim ya delireceğim. Kafayı yedirteceksin kızım sen bana kafayı.'' Diyerek önümde bağırıp duruyordu.

 

'' Sakin ol ne yaptığımı biliyorum ayrıca adamın ne yaptığını bilmiyorsun bilsen benden önce adamı sen öldürürsün ama üzgünüm o benim bu zevki sana vermem.'' Gülerek cevap verince daha da çıldırdı.

 

'' Miraaaaaaaaa'' dedi.

 

'' Tamam sakin ol anlatacağım ama önce sakinleş.'' Dedim.

 

Herkes pür dikkat anlatmamı bekliyordu. Asya'nın olmayışı içime su serpmişti. Eminim Buket onu yalnız bırakmıyordur. Bu nedenle içim biraz rahattı.

 

'' Amcan ve Cengiz silah sevkiyatlarında ayrıca gizli olarak buradan çocuk pazarlıyordu ona. Küçücük çocuklar kız erkek fark etmeksizin. O nedenle silahların hatalı olduğunu söylüyor. Orospu çocuğu kendi de dahil diğer ülkelere para karşılığı satıyordu. Kendi oğluna bile bunu yapıyordu anlıyor musun kendi oğlu. Ve biz bu adama silah satmaya devam mı edeceğiz izin vermem anladın mı izin vermem. O çocuğu ona vermeyeceğim. Beni görünce yüzündeki bakışı görmeliydin. Adeta yalvarıyordu beni ona verme diye. Baba ya baba lanet olsun.'' Gözümden akan yaşa engel olamadım.

 

Ateş kolumdan tutup kendine çekerek bana sarıldı. Kokusunu soluduğum an huzur buldum.

 

'' Tamam ağlama ne olur ağlama yıkma şu kalbimi taptığım kadın.'' Saçlarımın arasından fısıldıyordu.

 

Kimse duysun istemediğinden.

Cenk söze girdi biz hala birbirimize sarılırken. Onun sesi beni kendime getirmişti.'' Plan ne .''dedi.

 

Ateş'in sarılışından kendimi zorlukla çekmiştim. Hala kalbim ona müptelaydı. Tek bir dokunuşu tüm hücrelerimi yakmaya yetiyordu. Ellerimle gözlerimden akan yaşları silip Cenk'e cevap verdim.

 

'' Plan belli oraya gideceğim ve onu öldüreceğim. Bu kadar basit.'' Dedim. Sonra Ateş konuştu.

 

'' Ben, Mira, Ahmet ve Egemen gideceğiz.'' Dedi. Beni tek göndermeyeceğini biliyordum. Cenk bozulduğunu belli eden ses tonu ile konuştu.

 

'' Bütün vurdulu kırdılı olaylara siz gidin bizde burada kalalım oh ne güzel. Çok sevgili patronum Ateş Bey; ben ve Berk neden gelemiyoruz acaba.'' Dedi. Herkes gizliden gülmeye başladı.

 

'' İkinizin burada kalması lazım sizden başka güveneceğim kimse yok çünkü. Kızların yanında olmalısınız.'' Bu cümle Cenk'i susturmaya yetmişti.

 

Gözlerim Kevin'a dönmüştü. Yalnız konuşmak istediğimi anlamıştı.

 

Onunla ayrı bir bağımız vardı. Cengiz kardeşini öldürdükten sonra tanışmıştık. Ama karşılıklı güven duygumuz çok fazlaydı. Arkasını dönüp bar tarafına yürüdüğünde bende Ateş'in yanından geçip; yürüyeceğim an kolumdan tutuldum. Gözlerim kolumu tutan elin üstündeyken yavaşça bakışlarımı gri gözlere kaydırdım.

 

'' Nereye'' hızla elimi çekip '' Kevin ile konuşmalıyım. '' dedim.

 

'' Çok yakınsınız ve bu durum canımı çok sıkıyor. '' dedi. Silik bir gülümseme sunup konuştum.

 

'' Seni ilgilendiren tarafı nedir.'' Dedim.

 

'' Mira , beni çıldırtma unutma hala karımsın.'' dedi.

 

'' Şimdilik.'' Dedim onu daha da sinirlendirerek arkamı dönüp yürüdüm. Ama o hala konuşmaya devam ediyordu.

 

'' Aklından boşanma işini çıkart; asla izin vermem.'' Dedi. Duymamazlıktan gelip Kevin'in karşısında durdum.

 

'' Biliyorum burada kalmak istemiyorsun ama bir kez daha yardımına ihtiyacım var. Eminim Küba ya kolaylıkla bizi geçirip çıkartacak bağlantın var. '' dedim.

 

'' Seni kardeşime benzetiyorum. Onun gibi savunmasız ama güçlü, zekisin Mira hem de fazlası ile. Ne yapmak istediğini de çok iyi anlıyorum. Dedelerinizin kurduğu bu imparatorluğu bitirmek istiyorsun.''

 

Bakışları Ateş'e kaydı eminim Ateş de buraya bakıyordu. Benim gözlerim bir kez bile Ateş'e dönmedi. Sonra sözlerine devam etti.

 

'' Onunla normal bir hayat yaşamak istiyorsun. Gözlerinde kırgınlık var fakat kalbin kırgın değil. Hala o diye atıyor. Kalbindeki o olmasaydı seni kazanmak için her şeyi yapardım. Onunla bile savaşırdım. Şimdi sana hayranlık duyuyor ve küçük kız kardeşim olarak görüyorum. Senin yanındayım Mira istediğim için yanında olacağım. Sizinle de geleceğim ben olmadan oradan çıkamazsınız. Akşam hepiniz gizli evde olun. Planını orada söylersin. '' dedikten sonra kolumdan tutup bana sarıldı.

 

Şoktaydım, kıpırdayamıyordum.

 

Aniden biri tarafından çekilince kendime geldim. Ateş Kevin'a yumruk atmıştı. Dudağından gelen kanı eliyle silip konuştu.

 

'' Güzel; bu duygu onu orada koruman için yeterli. Akşam görüşürüz. Bağlantıları ayarlamalıyım.'' Hala arkasından bakıyordum.

 

'' Sana sarıldı o herif sana sarıldı. Sende izin verdin.'' Çıkmam lazımdı buradan. Kevin bütün duygularımı gün yüzüne çıkarmıştı. Beynimdeki her duygu tekrar canlanmıştı. Ateş'e cevap vermeden yürüdüm.

 

Birkaç adım atışmıştım ki; '' nereyeeee'' diye bağırdı. Kevin'ın bana sarılması onu yıkmıştı. Hissediyordum çünkü.

 

'' Cehennemin dibine.'' Dedim aynı ses tonu ile.

 

'' Mira Soykıran o kapıdan bir adım daha atmayacaksın.'' Bıçak gibi kesildi adımlarım. Hızla dönerek ona doğru yürüdüm.

 

'' Sanane lanet olsun Ateş sanane rahat bırak beni. Bitti anladın mı biz diye bir şey yok artık. Mira yok tükendi, yandı küllerini de sana saçtı. Boğuluyorum anlıyor musun boğuluyorum. '' dedim

Diğerleri sessiz sedasız çıkmışlardı. Bu konuşmanın bir gün olacağını biliyorlardı.

 

'' Sen değil miydin beni terk eden. Sen değil miydin benim hayattaki tek ailemi benden alan. Konuşsana. Savaşında ben yokum demedin mi. Özgürsün kafesteki kuşum demedin mi bana. Şimdi bu vazgeçememe nedir. Yapma, benim savaşım bitmedi senle ya da sensiz. '' dedim.

 

'' Vazgeçemiyorum senden vazgeçemiyorum. Korkağın tekiyim ben. Korkak duydun mu. Ne senle ne sensiz. Saçının bir teline zarar gelecek diye ödüm kopuyor. Bu haline alışamıyorum. Karşımda ölüm meleği duruyor ve ben bu kadına tapıyorum. Şimdi kalkmış tanımadığım bir adamın sana sarılmasına izin veriyorsun. Ulan sen Cenk'e bile gülsen ben onu bu dünyadan silmek istiyorum. Saplandım sana bu kalbim sana saplı kimse seni oradan çıkartmaz. Boşanmayacağız. Tüm günahlarımla beni affetmen için her şeyi yapacağım. '' dedi.

 

'' Saçmalık inanmıyorum sana bu kalbim o gece tercih yaptığın an seni çıkardı oradan. Sapladığın ok hala yerinde saklı duruyor. '' dedim.

 

Yaşlarım akmamak için zorluyordu.

 

'' Kokunu özledim. Sana sarılıp uyumayı. Evimize gidemiyorum. Çünkü yoksun. Evin içindeki adım seslerin yok. Ben uykunda bile sana yanıyorum taptığım kadın. Yapma bize bunu.'' Dediği an son darbesini indirmişti. Ellerimin ikisini de kulaklarıma bastırdım.

 

'' Sus, sus konuşma. Duymak istemiyorum hiçbir şey.'' Artık ağlıyordum.

 

Ellerini ellerimin üstünde hissettiğimde son olduğunu biliyordum. Kalbim yenilgiyi kabul etmişti. Ona yenilmiştim. Yavaş yavaş ellerimi çekti. Sonra iki elini yanaklarıma koydu. Gözyaşlarıma sıcak dudakları değdiği an titredim.

 

''Yapma Ateş.'' Dedim fısıltıyla.

 

Yüzümün her yanını öpüyordu bir tek dudaklarıma değmiyordu kor ateşleri.

 

'' Çok özledim çok.'' Dedi.

 

'' İzin ver yalvarırım bize izin ver. Kalbinin her atışını duyuyorum. Biz diye atıyor. Vazgeçmedin bizden taptığım kadın.'' Dudaklarımda hissettiğim sıcaklıkla saldığı küller kor ateş olmuştu. Özlemle öpüyordu. Uçup gitmemden korkarak öpüyordu.

 

Hızla boynuna doladığım kollarım ile öpüşüne karşılık verdim.

 

Biliyordum bu yenilgi bizim sonumuz olmayacaktı. Sadece başlangıçtı... Bile bile yanan kor ateşti bizim küllerimiz......

 

 

 

Herkese merhaba yeni bölümle sizlerleyim. Umarım beğenirsiniz. Sizleri seviyorum.lutfen oy ve yorum yapmayı unutmayınız. Gelecek bölümde görüşmek üzere.

 

Loading...
0%