@burcu29
|
ATEŞ...
Onu orada öylece bırakıp mekana geldim.. Hala aklım yaşananlardaydı. Her yaklaştığımda ürkek bakışları ile gözlerime bakması, kokusunu solumak değişik hisler uyandırıyordu ne olduğunu çözemiyordum. Savunmasız olduğu her an herkesten korumak istiyordum onu. İçkimi yudumlayıp pencereden dolu mekanı izlerken kapının açılma sesi ile yüzümü kapıya doğru çevirdim.
'' Sevgilim'' diyerek Sude bana doğru gelerek kollarını boynuma dolayıp dudaklarını yaklaştırırken kollarından tutup uzaklaştırdım.
'' Ne işin var Sude burada, çağırdığımı hatırlamıyorum'' diyerek masama geçip oturdum.
'' Nişanlımı görmek için izin istendiğini bilmiyordum.'' Her zamanki şımarık tavırlarıyla karşıma geçip ayak ayak üstüne atıp oturdu.
'' İşlerim var Sude bir daha çağırmadığım sürece izinsiz gelme, çıkar mısın lütfen çalışmalıyım. '' dedim
''Allah aşkına Ateş neler oluyor sana bir haftadır; arıyorum açmıyorsun, mesaj atıyorum cevap yok, evine geliyorum orada da yoksun en son buraya geliyorum beni kovuyorsun. Unuttun galiba iki ay sonra evleniyoruz ve sevgilimi çok özledim hadi bana gidelim.''
'' Çık Sude dedim duymadın mı.'' Tam bir şey söylemek için ayağa kalkmıştı ki Cenk telaşla içeri girdi.
'' Ateş eve saldırmışlar, gitmeliyiz. '' Mira dedim korkuyla mekandan çıkıp arabama bindim. Hemen telefonumu çıkardım '' Ateş '' sesini duyduğum an biraz olsun rahatlamıştım.
'' Geliyorum güzelim beş dakika içinde oradayım'' dedim, sonrasında Miraya telefonu açık bırakmasını söyledim, iyi olduğunu bilmem gerekti. Saniyeler sonra telefondan Mira'nın çığlığı yankılandı, o sıra da gaza daha çok körükleniyordum. '' Mira, Mira lanet olsun orospu çocukları hepinizi öldüreceğim. Sesler kesildi. Cenk ve diğer adamlarla bahçeye giriş yaptığımızda arabadan inerek önüme gelene ateş ettim. Kapıdan içeri girdiğimde yerde kanlar içinde yatıyordu. Kıpırdayamıyordum, arkamdan Cenk gelerek yere çömeldi. Nabzını kontrol ediyordu bir yandan da bana sesleniyordu. Kulaklarım da delicesine bir uğultu vardı. Cenk Mira'yı kucaklayıp dışarı çıktı. Gözlerimi onun yattığı yerden ayıramıyordum. Birinin beni sarsması ile kendime geldim.
'' Ateş kendine gel, gidelim'' Başımı sallamakla yetindim. Apar topar hastaneye geldik. Mira'yı hemen ameliyata aldılar. Kendimi boşlukta hissediyordum. Benim yüzümden daha kaç kere daha zarar görecekti. Elim parçalanana kadar duvarı yumrukluyordum ki Cenk elim tuttu.
''Eline baktıralım.'' Dedi. Yakasından tuttuğum gibi duvara çarptım.
'' Eğer ona bir şey olursa önce seni öldürürüm Cenk önce seni.'' dedim.
'' Tamam sakinleş hiçbir şey olmayacak merak etme.'' Ameliyat kapısının açılması ile ikimizde o tarafa baktık. Bir hemşire koşarak yanımıza geldi '' A RH pozitif kana ihtiyacımız var acil.''
'' Ben veririm benim kan grubum uyuyor. ''
'' Tamam beni takip edin.'' Cenk ellerimi itip kadının arkasından gitti. Ne kadar süre geçti bilmiyorum, gözlerimi kapıdan çekemiyordum. Cenk'in yanıma geldiğini bile görmemiştim.
' İyi olacak , güçlü biri biliyorsun. Sana nasıl kafa tuttuğunu hatırla. Toparla kendini. Yemin ediyorum bunu yapanı bulup kendi ellerimle öldüreceğim Ateş.''
'' Hırpalamışlar, yüzünde tokat izi vardı. Davut hangi delikte ise bul. Depoya götürün. Beni beklesinler orda''
'' Onun yaptığını nereden biliyorsun.''
''Yalnız bırakma demişti, ondan başkası değil çünkü.''
'' Anladım tamam.'' Ameliyat kapısı açılarak doktor çıktı. Ayağa kalkıp karşısına dikildim.
'' İyi olduğunu söyle doktor.''
'' Kurşun karnında kalmış, şanslıyız ki organlara zarar vermemiş. Geldiğinde çok kan kaybetmişti. Kurşunu çıkarmayı başardık şuan durumu iyi Ateş Bey odaya alınacak birazdan görebilirsiniz. Sabahta kendine gelmiş olur. Geçmiş olsun.''
'' Bak gördün mü söylemiştim güçlü bir kız Mira.''
'' Asya'yı al diğer eve geçin. Amcam olayla ilgili soru sorarsa geçiştir.'' O kadar çok sinirliydim ki bütün hırsımı Cenk ten almak istiyordum. Bu kadar koruma ne işe yarıyordu. Konuşmasına izin vermeden Mira'nın alınacağı odaya doğru yürüdüm. İçeri girdiğimde hemşire serumunu takıyordu. İşini bitirip çıktıktan sonra odada bulunan koltuğa oturup yatakta masumca yatışını izlemeye başladım. Mavi gözlerini görmek istiyordum. '' Özür dilerim, bu şekilde hayatını zorlaştırmak istemezdim ama babanın da bana üç can borcu var Mira üç can..''
MİRA...
Gözlerimi zorlukla açtım. Hastane odasının beyaz duvarları ile gözlerim buluştu. En son vurulduğumda Ateş'in Mira dediğini hatırlıyordum. Yavaşça başımı yana doğru çevirdiğimde onu gördüm. Koltukta uyuyordu. Bir süre yüzünü izledim. Dakikalar sonra kapı açıldı ve hemşire elinde ilaçla içeri girdi.
'' Uyan mışsınız nasıl hissediyorsunuz Mira Hanım''
'' Ağrım var '' doğrulmaya çalıştım.
''Lütfen kalkmayın zor bir ameliyat geçirdiniz uzanmalısınız. Şimdi ağrı kesici sizi rahatlatacaktır. Doktor Bey de birazdan burada olur.''
Seruma ağrı kesici ekleyerek çıktı. Ateş uyumaya devam ediyordu. Yüzü o kadar güzeldi ki her kadın kolayca aşık olabilirdi. Ama çok da sinirli biriydi. Bunun yanında şefkatli ve korumacı tarafı da vardı. Gri gözlerine her baktığımda içine hapsediyordu. Ona kapılmaktan öyle çok korkuyordum ki. Düşüncelere dalmışken gözlerini araladı. Yerinden kalkarak '' Uyandın, nasıl hissediyorsun doktora haber vereyim ben.'' Telaşla çıktı. Gülümsedim. Bu hali çok garip geldi. Dakikalar sonra doktorla beraber geri geldi.
'' Nasılsınız Mira Hanım yaranızı bir kontrol edelim''
'' Ağrım dışında iyiyim çıkmak istiyorum.'' dedim
'' Yaranızın durumuna bir bakalım öyle karar verelim'' pansuman yerini açıp baktı. Ateş pür dikkat doktorun yaptıklarını izliyordu.
'' Evet gayet iyi görünüyor öğleden sonra çıkabilirsiniz ancak yazdığım ilaçları aksatmadan kullanacaksınız, pansuman yapılması da gerekiyor iki güne bir. Buraya gelirsiniz hemşireler yardımcı olacaktır.''
'' Gerek yok ben yaparım.'' Dedi Ateş. Şaşkın ifade ile yüzüne bakıyordum.
'' Peki Ateş Bey ilaçları da saatinde verin lütfen bir hafta sonra kontrole bekliyorum, dikişleri de alacağız. Geçmiş olsun.'' Diyerek çıktı.
Karşıma geçip yüzüme bakmaya başladı. Gözlerimi ona çeviremiyordum. Neden bu kadar dikkatli bakıyordu ki, bir şey söylemek istiyor da söyleyemiyor gibiydi. Her bakışında kalp atışım haddinden fazla hızlanıyordu. Dayanamadım gözlerimi yüzüne çevirdim. Tam bir şey söyleyecekti kapı tıklandı içeri Cenk girdi.
'' O küçük hanım uyanmış, nasıl hissediyorsun.''
'' İyiyim, sadece buradan çıkmak istiyorum.''
'' Tamam Cenk çıkış işlemlerini hallet, istediklerimi getirdin mi?''
'' Evet poşette. Aşağıda bekliyorum sizi'' Ateş kafasını salladı.
'' Hemşirelerden birini yolluyorum üstünü giymen için sana yardım etsinler sonra da çıkarız.'' Dedi. Başımı salladım. Çıkması ile içeri hemşire girdi. Poşetin içinde iç çamaşırı, elbise vardı. Bir çift de ayakkabı. İşlerimi hallettikten sonra duvara tutunarak kapıya doğru yürüdüm canım çok acıyordu.
Kapıyı açtığımda Ateşle burun buruna geldim. '' Ne yapıyorsun sen neden beklemiyorsun.'' dedi.
'' Yürüyebiliyorum, yardıma ihtiyacım yok.'' Demem ile beni kucaklayıp yürümeye başladı. Etraftaki herkes bize bakıyordu.
'' Ne yaptığını sanıyorsun sen , yürüyebiliyorum dedim sana duymadın mı indir beni lütfen''
'' Senin yerinde olmak isteyen çok kız var bence tadını çıkar .'' dedi sırıtarak.
'' Pislik, git o isteyenleri kucağında taşı'' dedim sinirle resmen dalga geçiyordu benimle. Arabaya geldiğimizde beni arka koltuğa oturtup kendi de yan tarafıma geçti. Cenk sürücü koltuğunda pis pis sırıtıyordu. Sinirle , '' Neye gülüyorsun sen '' dedim. '' Hiç hiç '' dedi. Ateş'e baktığımda o da sırıtıyordu. '' Manyaklar dedim ve pencereye dönüp dışarıyı izledim.
Lüks apartmanların olduğu bir siteye giriş yaptık. Sekiz katlı bir apartmanın önünde durduk. Ateş'in beni tekrar kucaklamasını istemediğim için hemen indim.
Yanıma geldiğinde '' sakın '' dedim. ikisi de gülmeye başladı. Aldırış etmeden asansörün yolunu tuttum. Arkamdan geliyorlardı. Birlikte asansöre bindik. Ateş sekizinci katın düğmesine bastı.
İndiğimizde kapıyı bir kız açtı. Ateş diyerek boynuna atladı. Sevgilisi mi acaba.
'' İçeri geçebilir miyiz Asya acaba.''
'' Ay pardon'' dedi. İçeri salona girdiğimizde vücudumu zorlukla koltuğa bıraktım. Ağrım giderek artıyordu. Kız yanıma oturarak elini uzattı, '' Asya ben, sende Mira olmalısın'' ne yani beni biliyor muydu. '' Evet'' diyerek gülümsedim. Tatlı bir kızdı. Gözleri çikolata kahve, saçları kıvırcık, küçük burnu ve kalın dudakları vardı. Karşımdaki gerçekten güzel bir kızdı. Tatlı bir tebessümle '' göz rengin gerçek mi'' diye sordu. Gülümseyerek başımı salladım.
'' Ateş, Sude yerine bu kızla evlenmelisin.'' Demesi ile tükürüğüm boğazıma kaçtı. Öksürmeye başladım. Cenk karşımda kahkayı patlattı.
'' Kes saçmalamayı Asya'' Ateş sinirle konuştu.
'' Ne var ya fikrimi söyledim. Sevmiyorum o kızı yılışık kadın.'' Ateş kafasını sallayarak merdivenlerden yukarı doğru çıktı. Cenk ile Asya birbirlerinin gözlerine sinirle bakıyordu. İlk Asya konuştu.
'' E niye hala buradasın sen, gitsene artık. ''
'' Sanane kızım ister giderim ister kalırım. ''
'' Bana kızım demekten vazgeç kaç kere söylemem gerek sana, zevzek''
'' Bak kızım şu kelimeden vazgeç kötü olacak.'' Dedi Cenk parmağını Asya'ya göstererek. Asya gülerek '' Zevzeksin işte yalan mı''
Cenk bir anda ayağa kalkarak Asya'ya doğru adım attı. Araya girmemin tam zamanı diyerek '' Cenk'' dedim sert bir sesle. Durdu. Bir kaç saniye Asya'nın gözlerinin içine baktı sonra dönüp balkona sigara içmeye çıktı.
''Kalacağım odayı gösterebilir misin acaba'' dedim Asya'ya. Oda düşüncelere dalmıştı.
'' A akıl mı bıraktı bu şu şahıs bende, kusura bakma Mira hadi gel koluma gir çıkalım yukarı. Sonra yemeğini getiririm ilaçlarını içer dinlenirsin biraz.''
'' Tamam, sonrada saçlarımı yıkasam iyi olur. ''
'' Yardım ederim sana merak etme'' dedi. Sevmiştim Asya'yı, kolay kolay arkadaşlık kurabilen bir insan değildim. Ama Asya eğlenceli ve komik bir kıza benziyordu. Yavaş yavaş merdivenleri çıktık.
'' İşte geldik burası, karşı oda da ben kalacağım koridorun sonundaki oda da Ateş'in.'' Onun odasının yerini neden bana söylüyordu ki. Duymamazlığa gelerek içeri girdim. İçerisi kocaman bir odaydı, yine beyazlar içindeydi. Bu adamanın beyazla ilgili takıntısı vardı. Büyük bir balkonu da vardı. Enazından banyo bu sefer odadaydı. Bir de kocaman kitaplık vardı. Kitaplığın olması beni gülümsetmişti.
'' Evet sen dinlen, bende yemeğin hazırlayıp gelirim birazdan yanına. İstediğin herhangi bir şey var mı''
'' Hayır teşekkür ederim yardımların için '' içten gülümsememi sundum ona.
'' Bir şey değil. Belli ki Ateş seni önemsiyor.'' Göz kırparak odayı terk etti. Aman ne önemseme hayatımı alt üst etti sadece. Odaya göz gezdirirken bir anda kapı açıldı.
'' İnsanların odasına kapı çalmadan mı girersin.'' Tek kaşımı kaldırarak meydan okudum ona. Yine o kendine özgü gülümsemesini sundu. Bu adam çok güzel gülümsüyordu.
'' Evet '' dedi. Yatağa doğru yürüdüm. '' ne istiyorsun, neden geldin.'' Onunla baş başa kalmak istemiyordum.
'' Bir kaç gün olmayacağım. Önemli bir iş için yurt dışına gitmem gerek.Asya seninle kalacak. Cenk de diğer dairede kalacak. Bir şeye ihtiyacın olursa ona söyle. Aradığım zaman ilk çalışta o telefona cevap verilecek. Olmayacağım için pansumanı Asya ya söyledim o yapacak. Döndüğümde yardımın konusunda detaylı konuşacağız. İlaçlarını ihmal etme sakın.'' dedi. Tabi bende her zamanki gibi duyacağıı düşünmeden konuştum .
''Kuklasıyım sanki.'' dedim.
'' Ne dedin duyamadım.''
'' Bitti mi dedim sahip. İzniniz olursa dinlenmek istiyorum. Malum yaralıyım da'' ufak bir kahkaha attı ve ben o gülüşünde takılı kaldım. Bu adam bende başka duygular oluşturuyordu. Kendime gelmem gerekiyordu.
'' Gerçekten tam bir kız çocuğusun.'' Diyerek odadan çıktı. Bense hala o kusursuz kahkahasını düşünüyordum. Yüzümün kızardığına emindim. Lanet olsun rezil olmuştum. Off Mira off. Yatağa oturduğumda çantam komidinin üzerinde duruyordu. İçinden sigaramı ve telefonu alıp balkona çıktım. Telefonumun kapalıydı. Sanırım o gün düşmenin etkisi ile kapanmıştı. Açmaya korkuyordum. Yine ondan mesaj ya da sesli mesaj olmasından. Numaramı nasıl bulmuştu hala aklım almıyordu. Derin bir nefes alarak açtım. Biraz bekledim mesaj yoktu aramada. Sigaramı bitirip içeri geçtim. Biraz uzansam iyi olacaktı ağrılarım gittikçe artıyordu.
Bir saat sonra Asya yemeğimi ve ilaçlarımı getirdi. Uykuya dalmam kolay olmuştu. Ama gecenin üçünde kabuslarla uyanmıştım her zaman ki gibi. Sigara içmeye karar verip balkona çıktım. İlaçlardan sonra kendimi daha iyi hissediyordum. Güneşin doğuşuna kadar balkonda oturdum.
Kabusların etkisinden kurtulmak için pasta yapmaya karar vererek mutfağa geçtim. Umarım istediğim malzemeler burada da vardır. Öncelikle en sevdiğim maydanozlu peynirli poğaçayı yapacaktım. Tabi ilk önce buzdolabını kontrol etmem gerekiyordu. Sessiz olmaya özen gösterdim Asya'yı uyandırmak istemiyordum. Aşağı indiğimde Cenk'in salonda uyuduğunu gördüm. Demek burada kalmıştı. Omuz silkip mutfağa yöneldim. '' Hadi bakalım Mira '' evet her şey buzdolabındaydı. İlk önce telefonumdan Sezen Aksu'nun en sevdiğim şarkısını Kurşuni Renkleri açtım. Poğaçanın hamurunu hazırlayıp mayalanması için dinlenmeye bıraktım. İçinin hazırlanması da bitirince. İkinci olarak cevizli kek yapmaya karar verdim. Kekimi de hazırlayıp fırına verdim. Tekrar poğaçamı hazırlamaya koyuldum. Bir yandan da şarkıyı söylüyordum. Üniversitede grubu olan bir arkadaşım vardı. Beni zorla sahneye çıkartırdı. O günler aklıma gelince yüzümde tebessüm oluştu. Evet her şey hazırdı. '' Bir kahveyi hakettin kızım'' dedim. Bir saat sonra hepsi hazırdı. Kapıya baktığımda Asya gözlerini ovarak içeri girdi.
'' Mira, ayakta ne yapıyorsun dinlenmen gerek. Masadakileri görünce. Aman tanrım pastamı yaptın. ''
'' Uyku tutmadı, özür dilerim izinsiz kullandım.''
'' Hey saçmalama sen böyle güzel pastalar yapıyorsan mutfak senin '' dedi poğaçanın tadına bakarken. Gülümsedim.
'' Beğendiğine sevindim.''
'' Beğenmek ne kelime bayıldım.'' '' Otur kahve yapmıştım kendime su sıcak sana da hazırlayabilirim.''
'' Olur hayır diyemeyeceğim.'' Kahveyi önüne bıraktıktan sonra birer dilim kek keserek bende karşısına oturdum. Konuşmadan tabağındakileri bitirdi.
'' Çok lezzetliydi , eline sağlık''
'' Afiyet olsun.'' Sessizliği bozan Asya'nın sorusuydu ve ben ne cevap vereceğimi biliyordum.
'' Ateşle nasıl tanıştınız?'' gözlerinin içine bakıp ne söylemem gerektiğine karar veremiyordum. '' Anladım'' dedi gülümseyerek.
'' Neyi anladın.'' dedim.
'' Eminim kuzenim bana anlatmamanı istemiştir.'' demek kuzenlerdi. Bu cümlesinden sonra Ateş' e sövmek istedim. Biraz düşündükten sonra ona bütün olanları anlattım. Şok içinde beni dinliyordu.
'' Ateş seninle hangi konu için anlaşma yaptı buna anlam veremiyorum. Benim kuzenim kimseyi hayatında zorla tutacak biri değil. Başka bir sebep olmalı. '' o da benim gibi sebebini düşünüyordu. O esnada Cenk '' Günaydın.'' Diyerek içeri girdi. İkimizde günaydın dedik.
Cenk masadaki pastaları görünce Asya'ya doğru '' sen pasta yapmayı biliyor musun ki kıvırcık'' eline poğaçalar dan bir tane alıp yemeye başladı. '' Aman tanrım bu çok lezzetli , aferin kıvırcık ilk kez bir şeyi becerebilmişsin'' dedi. Asya sinirlenerek ayağa kalktı. '' Pislik'' diyerek mutfaktan çıktı.
'' Ben ne dedim şimdi ya bu kadar sinirlendi.''dedi masumca.
'' Onları ben yaptım. Bir kızla nasıl konuşmanız gerektiğini bilmiyor sunuz'' dedim. Bende mutfaktan çıkıp Asya'nın odasına gittim. Kapıyı tıklattığımda ağlamaklı bir ses tonuyla '' Gel '' dedi.
'' Asya iyimisin.'' Odanın içinde bir ileri bir geri yürüyordu. '' Gerizekalı herif, pasta yapmayı biliyor muymuşum da yok aferinmiş de.''
'' Sen bakma ona otur hadi şöyle'' dedim.
'' off off deli ediyor Mira beni bu adam.''dedi.
'' Boşver şimdi onu hadi pansumanı mı yapalım sonrada saçımı yıkayıp ,dışarıya çıkalım biraz yürüyüş yaparız.
'' Çok özür dilerim Mira hemen malzemeleri alıp geliyorum. Sana iyi bakamazsam Ateş canımı okur.'' Pansumanım yapıldıktan sonra saçlarımı yıkanmasına yardım etti Asya sonra kendi odasına geçti. Bende hazırlanıp aşağı indim. Telefonumu mutfak da unutmuştum sanırım. Salona geçtiğimde Cenk biriyle konuşuyordu. Biraz sinirliydi. Acaba Ateş' e bir şey mi olmuştu. Elime kumandayı alıp televizyonu açtım.
'' Burada değil dedim Sude anlamadın mı. Hayır Amerika da beş gün sonra gelecek. Nereden bilebilirim telefonunu açmamasını. kapatmalıyım Sude işlerim var.'' Dedi ve kızın yüzüne kapadı. Hiç onu dinlemiyormuş gibi gözümü televizyondan ayırmadım. Demek Amerika da. O esnada Asya '' Ben hazırım Mira '' diyerek içeri girdi.
'' Tamam kalkalım.'' Cenk'in sorusu ile ikimizde olduğumuz yerde durduk.
'' Siz küçük hanımlar nereye gidiyor sunuz acaba sorabilirmiyim.'' Tam cevap verecekken mutfakta telefonumun sesi duyuldu, ikisini yalnız bırakıp mutfağa geçtim. Kim ki bu acaba Yağız mı. Korkarak elime telefonu aldım. Arayan Ateş di. Açmadım. Arama sonlanınca tekrar çaldı. Sonra sıraladığı cümleler aklıma gelince cevapladım.
'' Ne var'' dedim.
'' Sana o telefon ilk çalışta açılacak demedim mi ben.'' Diye öyle bir bağırdı ki yerimde sıçradım.
'' Ne bağırıyorsun be adam. Açtık işte. Hem ne bu ya kuklan mıyım ben senin de emirler yağdırıyorsun.'' onun bana bağırdığı gibi. Uzun bir sessizlikten sonra suratıma telefonu kapattı. Boş boş ekrana bakıyordu. '' Pislik herif'' cebime telefonu yerleştirdim. Asya'nın yanına geçtim.
'' Hadi Mira çıkalım.'' Koluma girerek kapıya yöneldik. Cenk arkamızdan korumaların da bizle olacağını söylüyordu.
Bir saat yürüyüş yaptıktan sonra eve gelmiştik. Ağrılarım çoğaldığı için odama çıktım. Asya da yemek hazırlayacağı için mutfağa geçmişti. Cenk evde değildi. Elimde ki kitaba bir türlü odaklanamıyordum. Sürekli Ateş'i düşünüyordum. Neden Amerika'ya gitmişti acaba. Koridorda Cenk'in sesini duydum. Ateş ile mi konuşuyordu. Kapıya kulağımı dayayıp dinlemeye başladım.
'' Evde diyorum Ateş, sen niye arayıp sormuyorsun da beni arıyorsun. Tamam tamam bir şey demedim gayet iyi merak etme. Yalnız bir pasta yapıyor çok lezzetli. Ne o kıskandın sanki sen. Sustum sustum kızma hemen.'' Daha fazla dinlemek istemedim. Gülümseyerek yatağa geçtim.
Ateş gideli dört gün olmuştu. Dört gün içinde Asya ile bolca vakit geçirdik. Cenk ile de konuşmaya başlamıştım. Asya'dan Cenk'in bana kan verdiğini öğrenmiştim. Bana karşı kötü bir tarafı yoktu aksine hep ilgiliydi. Beşinci günün gecesinde salonda televizyon izliyordum. Asya uyumaya gitmişti. Uykum olmasına rağmen uyumamak için savaşıyordum ama dayanamıyordum artık gözlerimin kapanması ile kendimi uykuya bıraktım.
Koltuktan havalandığımı hissediyordum. Biri beni yukarı odaya taşıyordu ancak gözlerimi açamıyordum. Göğsüne biraz daha sokulduğumda aldığım koku ile Ateş olduğunu anladım. Gelmişti. '' Ateş'' dedim sessizce. '' Benim uyu hadi'' dedi. Yatağa yatırılıp üstümün örtüldüğünü hissediyordum ama gözlerim bir türlü açılmıyordu. Görmek istiyordum onu. İtiraf etmek den korktuğum şey olmuştu. Özlemiştim onu. Kulağımda nefesini hissettim. '' Seni özledim küçük kız'' duyduğum cümle ile tebessüm ettim.
İlk kez sabaha kadar kabus görmeden uyumuştum.. Hem de ışık açık olmadan. Banyoya geçip rutin işlerimi hallettik den sonra aşağıya indim. Bugün dikişlerim alınacaktı. Mutfağa yaklaştığımda arkaları dönük Cenk ve Ateş'i gördüm. İçeri geçiyordum ancak Cenk'in sorduğu soru ile durdum. Duvara sırtımı dayayarak dinlemeye başladım.
'' Kabul etti mi teklifi''
'' Evet bu sabah imzayı attı, kutlama için yarın ki gece de olacak. Tabi ben olduğumu bilmiyor. İş yaptığı kişiyi Türkiye de yaşayan yabancı biri olarak biliyor. Oyun yarın akşam başlıyor Cenk sonunda.''
'' Peki Mira gelecek mi?''
'' Tabi ki Cenk o oyunun başrolü neden hayatıma aldım sende çok iyi biliyorsun.''
'' Ateş''
'' Yine aynı konuları tartışmayacağım Cenk konuştuk bunları. Onunla bir anlaşma yaptık. Unutma.''
''Peki'' dedi Cenk.
Duyduklarımla ayak da duramıyordum. Beni biri için kullanıyordu. Açık hedef haline gelmem onun suçuydu. Bu yüzden gitmeme izin vermiyordu. Seni korumalıyım diyordu. Gözümden bir damla yaş düştü. '' Peki Ateş Bey oyun başlasın bakalım kimle ne derdin var bende öğreneceğim. Gerçek oyun o zaman. başlayacak'' hiçbir şeyin planladığım gibi olmayışını acı ile öğrenecektim. Kendimi sakinleştirdikten sonra mutfağa geçip masa da duran paketten bir sigara alıp balkona çıktım. İkisi de bana bakıyordu.
Sigaramı söndürüp ayağa kalktığımda Ateş balkona çıktı. Mavi gözlerim gri gözlerine baktığında orada boşluktan başka hiçbir şey görmüyordum. Onun için avdım. Oda avcı. Yarın akşam avcı avını ortaya koyacaktı.
'' Merhaba dedi'' başımı salladım. '' Yarın akşam anlaşma yaptığım iş için bir gece düzenledim. Beraber gideceğiz, Asya sana bu konuda yardımcı olacak.'' dedi. '' peki'' dedim ve yanından geçip odama çıktım. Hazırlanıp Cenk'i bulmalıydım. Onunla gitmeyecektim dikişlerimi aldırmaya.
Aşağı indiğimde Asya gelmişti, üçü oturuyordu.
''Mira bende yanına geliyordum canım.''
'' Hoşgeldin dedim gülümseyerek. Sonrasında Cenk' e dönüp '' Dikişlerimi aldırmaya gidelim mi '' hepsi şok olmuştu. Ateş ayağa kalktı.
'' Hadi gidelim'' dedi.
'' Seninle gitmeyeceğim ben Cenk'e söyledim.'' Yine aynı sırıtışını sundu. '' peki buyurun gidin bakalım eliyle kapıyı gösterdi'' kızgın bir boğaya dönüşmüştü.
'' Tamam abi sakin biz bir saate gider geliriz merak etme hadi Mira'' arkamı dönüp kapıyı açtım. Cenk de peşimden geldi. Ateş'in küfürleri duyuluyordu. Asya ne yaptığımı anladığı için gülüyordu. Gidip geldiğimiz süre boyunca ne Cenk konuştu ne ben. Cenk beni eve bırakıp gitti. Asya dışında kimse yoktu. Demek gitmişti. Hemen kendini sevgilisinin kollarına atmıştır adi herif. Neler düşünüyordum ben böyle. Kafamda dönen düşünceler yüzünden kendime kızarken karşımda oturan Asya'nın anlattıklarını dinleyemiyordum bile. Ateş o gece eve gelmedi. Sinirimden uyuyamamıştım.
Ertesi gün sakin geçmişti. Gitme vakti yaklaşırken Asya ile odama çıktık. Asya'ya on dakikaya geliyorum diyerek banyoya geçtim. Vücudumdaki izleri kapatmayı öğrenmiştim. Önceleri de katıldığım iş davetlerinde bu kremi kullanıyordum. İşimi bitirince içeri girip hazırlanmaya başladım. Benim için çok güzel bir elbise seçmişti. Bende Mira isem Ateş'i deli edecektim bu akşam. Uzun siyah boyundan bağlamalı bir elbiseydi. Önden bakıldığında sade gibi görünse de sırtı tamamen açık ve derin bir yırtmacı vardı. Kendimi Asya'nın kollarına bırakmıştım. Eminim ki iyi iş çıkaracaktı. Tamamen hazır olduktan sonra ayna da kendime baktım. Bu ben olamazdım. Çok farklı biri olmuştum. Mavi gözlerim daha da belirginleşmişti. Olduğumdan bambaşka biriydim.
'' Mira çok güzel oldu. Ateş çıldıracak.''
'' Asya '' dedim. '' tamam be bir şey demedim.'' dedi.
''Ben ineyim aşağıdadır.'' Dedim.
'' Tamam canım orada görüşürüz.'' dedi.
'' Teşekkür ederim sana her şey için.'' Sarıldım.
Merdivenlerden inerken onu gördüm elinde içkisi pencereden bakıyordu. Siyah bir smokin giymişti. O kadar yakışıklı görünüyordu ki gözlerimi çekemiyordum. Salon kapısının önünde durup '' Ben hazırım '' dedim. Bana dönmesi ile '' Siktir'' diye küfür etti. Güldüm başımı sallayarak daha arka detayı görmemişti, bakalım ona ne diyecekti. Hiç beklemeden dış kapıya doğru döndüm.
'' Lan bu elbisenin geri kalan kısmı nerede'' diye adeta kükredi. Eminim Asya şuan yukarıdan gizlice bizi izliyordu. Bilerek bu elbiseyi seçtiğini anlamıştım. Ateş'in tepkisini görmek içindi.
'' Anlamadım ne dedin.'' Duymamış gibi.
'' Diyorum ki bu elbisenin sırtındaki kumaşı unutmuşlar.'' Bu haline kahkaha atmak istiyordum.
'' Yoo gayet güzel bir elbise. Bence bana da çok yakıştı demi Ateş'' dalga geçme sırası bendeydi. '' Hadi artık gidelim yoksa geç kalacağız gecene''
'' Ulan Asya ben sana soracağım.'' Dedi kendi kendine.
Gecenin yapıldığı otele geldiğimizde arabadan inmek istemedim. Dışarıda magazin ordusu bulunuyordu. '' İnelim'' Kapımı açıp indiğimde önümde flaşlar patlıyordu. Ateş yanıma gelip elimden tutarak hızlıca bizi içeri geçirdi. İçeri girdiğimiz an elimi çektim. Sinirle baktı. Balo salonuna geldiğimizde derin bir nefes aldım. Çok kalabalıktı. Herkes birbirinden şık giyinmişti. Bir anda bütün gözler bize döndü. Ateş'in elini belimde hissettiğimde yürümeye devam ettim. Yanından geçtiğimiz insanlar başları ile Ateş'i selamlıyordu. Bir masa da durduğumuz da karşımda gördüğüm kişi ile olduğum yere çakılı kaldım. YAĞIZ....
EVET DÖRDÜNCÜ BÖLÜMLE SİZLERLEYİM. ATEŞ'İN KISKANÇLIĞINI SEVDİNİZ Mİ ASYA VE CENK NASIL BULDUNUZ. VE YAĞIZ MİRA'YI BULDU SİZCE BU GECEYE NASIL KATILDI. VE O MASADA BAŞKA KİM VARDI. BEŞİNCİ BÖLÜMDE ÖĞRENECEĞİZ. BAKALIM NELER OLACAK. SİZLERİ SEVİYORUM. LÜTFEN OY ATMAYI UNUTMAYIN. OYLARINIZ BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ.
|
0% |