Yeni Üyelik
14.
Bölüm

GEÇMİŞTEN GELEN KADIN

@burcu29

SİZE GİDİN DEDİM...

 

'' Duymadınız mı gidin. Durmayacak, bitmeyecek bu esirlik GİT ATEŞ .''

 

Ağlayarak konuşuyordum. Ölüm bir kez daha karşımda duruyordu. Kurtuluşum olmadığını ince ince kulağıma fısıldıyordu. Yağız'ı bu saatten sonra kimse durduramazdı. Yine gözümün önünde bir can almıştı. '' Baba '' bu kelimeyi çoğu kez söyledim ancak şuan yerde ölü olarak yatan adama ''Baba'' diyemedim.

 

'' Sus Mira.'' dedi Ateş.

 

'' Sevgilimi duymadın herhalde gitmeni söylüyor Ateş''

 

Pis pis gülüyordu. Kolu ile boynumu tutuyordu benim elimde kolunda aslı kalmıştı. Çünkü boğazımı sıkıyordu. Nefes almakta zorlanıyordum Ateş'e belli etmemeliydim. Yoksa onu kimse durduramazdi. Yağız'ı silahını çıkartıp düşünmeden vururdu

 

Cenk Ateş'in yanına gelerek kulağına bir şey söyledi. Başını yukarı kaldırarak gözlerini kapattı. Şuan ne yapacağını kestiremiyordu. Başını aşağı indirip konuştu.

 

'' Şimdi orospu çocuğu karımı bırakman için on saniyen var yoksa alnında dayalı kırmızı nokta ile beynin işaretimle patlatılacak''

 

'' Uvvvvv Ateş Soykıran klasiği ama unuttuğun bir şey var sen onay verdiğin an benden önce Mira ölür. Şimdi biz yavaş yavaş yürüyüp arabaya geçiyoruz. Eğer takip etmeye kalkarsan inan acımam Ateş kendimi de onu da öldürürüm.''

 

Geri geri yürümeye başladı. Diğer adamda Ahmet abiyi öne itti. Silahını onlara doğru tutuyordu. Adam bizimle gelmiyordu. Yağız beni ön koltuğa fırlattı. Kendi de hemen sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı. Arkamı dönüp baktığımda Ateş ve diğerleri arabalarına koşturuyordu. Yağız'ın adamını vurmuşlardı. Bir şey yapmalıydım. Öylece gidemezdik.

 

'' Neden öldürdün Murat Kaya'yı neden. Niye yapıyorsun bunu Yağız. Bak hastasın tedavi olabilirsin. Bu hepimize zarar veriyor görmüyor musun. Lütfen dur yanında olmaya hazırım beraber bunu aşabiliriz.''

 

'' Kes sesini, hepsi senin suçun arkadaşlarının ölmesi , babanın ölmesi hepsi senin suçun. ''

 

'' Benim suçum değil benim değil.'' Beynimde sürekli aynı cümle tekrarlanıyordu. Yağız arabayı çok hızlı sürüyordu. Ateş ve diğerlerinin arabası görünmüyordu. Durdurmanın bir yolunu bulmalıydım. Saniyeler sonra aklıma gelenle direksiyona elimi attım. Ne olacağı umrumda değildi.

 

'' Ne yapıyorsun Mira çek elini.''

 

Elimi çekmeye çalışıyordu, o an öyle bir güç gelmişti ki direksiyonu sağa sola cevirdim.. Arabanın savrulması ile ağaçlık alana girdik. Önümüzü zor görüyorduk. Gördüğüm ağaca doğru çevirmeye çalıştığımda arabanın takla attığını o an anladım. Kafamı cama vurmuştum. Yanağıma doğru kan akıyordu. Yağız da aynı şekildeydi. Sonrası karanlık..

 

'' Uyanıyor.'' Asya'nın sesini duyuyor gibiydim. Başımda felaket bir ağrı vardı. Gözlerimi açtığımda bembeyaz bir tavanla karşılaştım. En son kazayı ve Yağız'ın başından akan kanı hatırlıyordum. Ölmüşmüydü.

 

'' Ah'' diyerek elimi başıma götürdüm.

 

'' İyi misin Mira ağrın mı var.'' gözlerimi tam olarak açtığımda Asya önüme eğilmiş şekilde bana bakıyordu, diğer tarafa çevirdiğimde karşımda elleri cebinde Ateş yanında, Cenk , Egemen ve Ahmet abi vardı. Ateş'in gözleri gözlerime sabit hiçbir duygu barındırmıyordu.

 

'' İyiyim biraz ağrıyor.'' Doğrulmaya çalıştım.

 

'' Uyumalısın kalkma canım kötü bir kaza geçirdin. '' dedi Asya.

 

Ateş neden yanıma gelmiyordu. Bir şey olmuştu. Ateş diğerlerine bakıp;

 

'' Dışarıdayım ben doktorla görüşeceğim.'' Öylece kapıdan çıkışını izledim, gözümden bir damla düştü. Sonra Cenk'in sesini duydum.

 

'' Kendini öldürmeye çalıştığın için kızgın, hatta hepimiz kızgınız. Nasıl böyle bir şey yapabilirsin.''

 

'' Cenk '' dedi Asya sırası değil der gibi.

 

'' Neyse bende bir Ateş'e bakayım bir şey olursa çağırın.'' O da çok kızgındı. Egemen yanıma gelip.

 

'' Bakma ufaklık sen onlara katır inadı var onlarda. Sinirleri geçsin gelirler. Ama korkuttun Mira. Bu konuyu sonra konuşacağız. Biraz dinlen biz burdayız.'' Gülümsedim.

 

'' Teşekkür ederim.'' oda odan çıktı. Bu sefer gözlerim Ahmet abiye kaydı.

 

'' Sende mi kızgınsın.'' dedim. Küçük kız kardeş edası ile.

 

'' Evet ama neden yaptığını anlıyorum. O yüzden kızamıyorum. Dinlen birazdan doktor gelir. '' Eliyle saçımı okşadı. Bakışlarım Asya'ya döndü. Kollarını açtığı an düşünmeden sarıldım.

 

'' Çok korktum ve korktuk. Seni bulamayacağız diye çok korktuk. '' Hıçkırarak ağlıyordum. Ateş'in sarılmasına ihtiyacım vardı kokusunu soluyup uyumaya.

 

'' O nasıl yaşıyor mu.'' Yağız'ın görüntüsü aklımdan gitmiyordu. Ahmet abiye baktım ama cevap vermedi. Sorumu Asya cevapladı.

 

'' Bunu düşünme şimdi burdasın yaşıyorsun, yanımızdasın önemli olan bu. '' Kapının açılıp doktorun gelmesi ile arkasından Ateş göründü. Yüzüme hiç bakmıyordu.

 

'' Nasılsınız Mira Hanım ağrınız var mı''

 

'' İyiyim sadece hafif bir ağrı var.''

 

'' Normal kafanızı sert vurmuşsunuz. Sizin için ağrı kesici bir krem ve hap yazdım onlar iyi gelecektir. Bir hafta sonra da dikişler için gelirsiniz. Çıkış işlemlerinden sonra gidebilirsiniz geçmiş olsun. Ateş Bey iyi günler.''

 

'' Sağol Semih.'' dedi.

 

'' Asya Cenk kıyafet getirdi poşette giyinsin çıkalım.'' Sonra çıktı.

 

Asya masumca gülümsedi üzgünüm der gibi. Asya'nın yardımı ile kıyafetleri giyindim. Koluma girmek istediğinde gerek olmadığını söyledim. Sinirliydim. Bu şekilde davranmasına sinirliydim. Kapıyı açıp dışarı çıktığımızda hepsi duvara yaslanmış bekliyordu. Direk Ahmet abiye yönelip karşısında durdum. Hepsinde şaşkınlık vardı. Elimi koluna uzatıp,

 

'' Gidelim ''dedim. Gözleri Ateş'e kaydı.

 

'' Hadi abi.'' kafasını tamam anlamında salladı. Asya da yanımıza geldiğinde çıkışa doğru yol aldık. Arkadan Ateş'in söylemlerini duyuyordum. Egemen ve Cenk gülüyordu. Benimde yüzümde bir gülümseme oluştu. Asya'nın dürtmesiyle ona baktım.

 

'' Sen varya'' dedi gülerek. Omuz silktim. Dışarı çıkıp arabalara yöneldik. Asya ben Ahmet abi Ateş'in arabasına. Cenk ve Egemen Mert'in olduğu arabaya yöneldi. Arkaya binip başımı Asya'nın omzuna koydum. Ateş sürücü koltuğuna Ahmet abi yanına geçti.

 

Gözlerimi yumdum ama Ateş'in dikiz aynasından bana baktığını biliyordum. Yarım saat sonra kaldığımız siteye gelmiştik. Burayı özleyeceğim hiç aklıma gelmezdi. Asya ile önden asansöre bindik. Kapıda Gülsen Hanım karşıladı.

 

'' Mira kızım evine hoşgeldin.'' Çok içten sarılmıştı. Bir anne gibi. Umarım Kudret Bey yoktur diye geçirdim içimden. Bir yandan da gözlerim evi tarıyordu. Bir yerden çıkar mı diye. Kapıda durup Ahmet abiyi bekliyordum. Onunla konuşmam gerekiyordu, Yağız'a ne olduğunu öğrenmeliydim.

 

Ahmet abiyi görür görmez, '' Abi konuşalım'' diyerek çalışma odasına yöneldim. O da peşimden geliyordu. İçeriye girip kapıyı kapattı.

 

'' Yağız yaşıyor mu?'' Sessiz kaldı.

 

'' Abi yaşıyor mu?''

 

'' Arabanın içinde yoktu, Ateş'in tüm adamları etrafı dünden beri arıyor gidebileceği yerlere bakıyor ama hiç bir iz yok. Yaralı olmalı. Nasıl çıktı o arabadan bilmiyoruz. Bu saatten sonra daha dikkatli olmalıyız Mira.''

 

'' Yaşıyor lanet olsun yaşıyor.''

 

'' Korkma hepimiz yanındayız bir daha aynı şeyleri yaşamayacaksın. Sana söz veriyorum''

 

'' Bilmiyorsun onu tanımıyorsunuz hiçbiriniz. Ya o ölecek ya ben abi, başka yolu yok...'' diyerek odadan çıktım. Merdivenlere yöneldiğimde Gülsen Hanım seslendi.

 

'' Kızım sofra hazır hadi bir şeyler ye.'' Gözlerim mutfak kapısında duran Ateş'e kaydı. Yine soğuk bakışlar hakimdi. Gözlerimi çekerek Gülsen Hanıma baktım.

 

'' Aç değilim uyuyacağım teşekkürler.'' Merdivenleri tırmanarak özlediğim odanın yolunu tuttum.

 

Yine aynı Mira olmuştum. Korku içimde büyüyen korku. Titreyen elimle kapıyı açtım. Önce kokusunu soludum. Ateş kokuyordu. Sonra içeri adımlayıp etrafa baktım. Her şey aynıydı. Yatağa yönelip cenin pozisyonunu alarak uzandım. Gözyaşlarım kendiliğinden akıyordu. Ateş gelir diye bekledim ama gelmedi. Açlığım yavaş yavaş kendini gösterdi. Aşağı indiğimde mutfak da oturuyorlardı konuşmaları duyunca sırtımı duvara verdim.

 

'' Ne konuştunuz'' dedi Ateş.

 

'' Yağız'ın yaşayıp yaşamadığını sordu."

 

'' Ne söyledin.''

 

'' Yaşadığını. Korkuyor. Bana ya o ölecek ya ben başka yolu yok dedi. Onun için çok zor anlamaya çalış. Orada kaldığı süreçte ona çok direndi. Yağız'ın son yaptığı hamle direncini kırdı ve babasını gözlerinin önünde öldürmesi çok kötü oldu. Bunu düşünmesi normal. ''

 

'' Kendini ölüme sürükledi. Ya o arabanın içinde sağ çıkmasaydı. O pisliği yakaladığımız an öldürmeliydim.'' dedi Ateş.

 

'' O hasta Ateş ve Mira'ya saplantılı ne yapacağını bilemezsin.''

 

'' Sikeyim onun saplantısını.'' dedi. Daha fazla duymak istemediğim için içeri girdim. Tüm gözler bana döndü.

 

'' Acıktım bir şeyler yiyeceğim.'' Asya hemen kalktı. Gülsen Hanım gitmiş olmalıydı.

 

'' Otur sen canım ben şimdi hazırlarım.''

 

'' Yardım edeyim.''

 

'' Gerek yok otur hadi.'' Bir tek Ateş'in yanındaki sandalye boştu. Asya'nın kalktığı yere de oturamazdım. Bende tıpış tıpış oraya yöneldim. Asya önüme yemekleri koyunca kimse ile konuşmadan yemeye başladım. Ateş gözlerini bir an olsun üstümden çekmiyordu. Çorbamdan bir kaşık aldıktan sonra yüzümü ona döndüm.

 

'' Bir şey mi oldu sürekli bana bakıyorsun.?''

 

'' Düşünüyorum'' dedi.

 

'' Neyi '' dedim.

 

''Kendini bu şekilde nasıl kaybedip o kazayı yapmanıza sebep oldun.'' Derin nefes alarak kaşığımı masaya koydum.

 

'' Canın tartışmak istiyor anlaşıldı tartışalım evet dinliyorum ne gibi suçlamalarda bulunacaksın.'' Egemen araya girdi.

 

'' Hey gençler sakin olun sırası değil.''

 

'' Yooo konuşsun Egemen benim için sorun değil. Gönder gelsin bekliyorum.''

 

'' Aklım almıyor birleştiremiyorum Mira nasıl o kazaya sebep oldun. Ölebilirdin lanet olsun ölebilirdin.'' Sinirle ayağa kalktı ellerini saçlarına geçirip burnundan soludu.

 

'' Nasıl mı? , hiç düşünmeden direksiyonu sağa sola çevirdim. Sonrası arabanın takla atması ve başımı vurmamdan ibaret. On üç gün boyunca benim ne yaşadığımı bilmiyorsun Ateş. Yağız'ın neler yaptığını bilmiyorsun. A pardon bir tanesine şahit oldun zaten unutmuşum. Şimdi kalkıp bunu neden yaptığımı mı sorguluyorsun. Bence hiç gerek yok. '' Ayağa kalkarak dibine kadar girdim.

 

'' Sana bir sır vereyim mi benim ondan kurtuluşum nasıl olur biliyor musun. Ya o ölecek ya ben o zaman esirliğim sonlanacak. Eline sağlık Asya hepinize iyi geceler.'' Odamıza geçtim.

 

Başımı pencere dayayıp, kollarımı birleştirdim. Uzayan gecenin karanlığına kendimi bıraktım. Yaşlar ben istemeden kendiliğinden akıyordu. Kapı açıldı ama arkamı dönüp bakmadım çünkü biliyordum gelen kendisiydi. Tam arkamda durup burnunu saçıma gömdü. Gözlerim kendiliğinden kapandı.

 

'' Peki sen benim o on üç gün boyunca sensizliği nasıl yaşadığımı biliyor musun. Nefes alamadım çünkü nefesimi benden almışlardı. '' Sonra kollarını belimden geçirip beni huzur bulduğum göğsüne yasladı.

 

'' Seni kaybettim sandım o arabadan çıkardığımda nefes almıyordun. Cenk seni geri getirdi. O an benim için hayat durmuştu. Neden kızgın olduğumu anlıyor musun.'' kıskacından çıkarak yüzümü ona döndüm. Elim yanağına gitti o da başını yan yatırıp iyice yasladı.

 

'' Ben on üç gün boyunca sadece seni düşünerek nefes aldım avcı sadece seni. Çünkü bu yaralı kafesteki kuş senin avın olmaya çoktan razı.'' dediğim an iki elini yanağıma koyarak dudaklarıma yapıştı. Belimden tutarak beni kendine daha çok yasladı. Öyle bir öpüyordu elinden uçmamdan korkar gibi. Yavaşça kendimi çekip burnumu göğsüne yasladım. Kokusunu çektim. Oda burnunu saçlarıma koydu ve kokladı.

 

'' Uyuyalım mı yastığında ve kıyafetlerindeki kokular gitti onlar yok olduğundan beri uyumuyorum.'' Bir kıkırdama çıktı dudaklarımdan. Ateş de benimle beraber güldü. Huzur buydu işte onun yanında olmaktı. Olur anlamında başımı salladım.

 

Yatağa geçtik. Heyecandan kalbim duracaktı. Beni göğsüne çekip sıkıca sarıldı. Şimdi huzurla uyuyabilirdim. Kabus olmadan. Birkaç dakika sonra düzenli nefes alış verişlerinden uyuduğunu anladım. Sabaha kadar kokusunu soluyup kalbinin atışını dinlerdim. Sonra bende kendimi huzurlu uykuya teslim ettim.

 

Sabah yedide uyandım Ateş'i uyandırmamaya çalışarak yanından kalktım. Banyoda rutin işlerimi yapıp kahvaltı hazırlamaya karar verdim. Mutlu uyanmıştım. Güzel bir kahvaltı hazırlamaya koyuldum. Son olarak omletleri de tabaklara koyup herkesi uyandırmaya geçiyordum ki Ateş'in bağırarak ismimi söylemesini duydum. Neden bağırıyordu ki. Mutfaktan çıkarak merdivenlere yöneldim.

 

'' Mira Mira.'' Koşarak çıktım. Ahmet abi ve Egemen hemen arkamdaydı. Cenk ve Asya uykulu gözlerle odalarından çıkarak ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

 

'' Ateş neden bağırıyorsun.''

 

'' Neredesin sen uyandığımda yanımda değildin. Bir daha ben uyanmadan sakın odadan çıkayım deme.'' Bütün yüzümün kızardığına emindim.

 

'' Adam aşık'' dedi Cenk gülerek. Herkesin yüzünde bir gülümseme ben daha da kızardım. Ateş kolumu tutarak odaya geçirdi. Cenk'e de sinirli bakışlarını atmayı ihmal etmedi tabi.

 

'' Yaptın mı gördüğünü nasıl bakarım yüzlerine şimdi off Ateş.'' belimden tutup kendine çekti. Dudaklarımdan bir öpücük çadı.

 

'' Günaydın öpücüğü de aldım şimdi tamamdır.'' Ayağımı yere vurup '' OFFF Ateş.'' diyerek odadan çıktım.

 

Aşağı mutfağa geçtiğimde diğerleri masaya çoktan geçmiş kahvaltıya başlamışlardı. İlk Cenk konuştu.

 

'' Abicim omlet bu zamana kadar yediğim en güzeli. Eline sağlık.''

 

'' Afiyet olsun.'' kahvemi alıp bende yerime geçtim. Kahvaltıda çay içmek bana göre değildi. Ateş de gelip masaya geçti. O da benim gibi kahvaltıda kahve içiyordu. Bu durum hoşuma gitmişti.

 

Masa da kimseden ses çıkmıyordu. Aslında herkes buradayken Ahmet abiye annemi nereden tanıdığını sorabilirim diye düşündüm.

 

'' Ahmet abi, annemi nereden tanıyorsun?''

 

Herkesin gözleri bana döndü. Ahmet abide elinde çay bana bakıyordu. Bu soruyu beklemiyordu.

 

'' Öğrenmeden vazgeçmeyeceksin değil mi?'' Başımı hayır anlamında iki yana salladım.

 

'' Peki sözümü kesmeden hepinizin dinlemesini istiyorum. Çünkü Ateş bu konu senide ilgilendiriyor.'' Şimdi daha çok merak etmiştim.

 

'' On yaşındayken annem zatürreden öldü. O zaman Bursa'da yaşıyorduk. Babam artık bu şehirde olamayacağımızı söyleyerek İstanbul'a göçtük. Kalacak yerimiz, tanıdığımız kimse yoktu. iki gün sokakta kaldık. İki günün sonunda babam annenin hayatını kurtardı. Askerde iyi eğitim almıştı. Ama askeriyede kalmayı tercih etmedi. Deden ve Ateş'in dedesi bu masayı kurmuştu. Ama başta olan senin dedendi. İkisi çok iyi arkadaştı. Geçmişe dayanan bir ilişkileri vardı. Giderek işleri büyüttüler. Annen o zaman Hukuk bitirmişti. Deden bu işlerin içinde olduğu için mesleğini yapmama kararı aldı. Sonra babanla tanıştı. Deden evlenmelerini hiç istemedi. Ne var ki annen sana hamile kalmıştı. Mecbur deden de kabul etti. Babam annenin hayatını kurtardığı gün bizim tüm hayatımız değişti. Anne gibiydi. Beni okuttu. Bir sürü eğitimleri almam için herşeyi yaptı. Babamda annenin ve dedenin baş koruması oldu. Sonra Ateş'in dedesi bir suikasta uğrayarak öldü ve babası yerine geçti. Çünkü annen öyle istemişti. Ateş'in amcası daha büyüktü ancak annen ve deden Ateş'in babasını seçti. '' Ateş ile gözlerimiz birbirine tutuldu.

 

'' İki ay sonra da deden suikasta uğradı. Kimin yaptığını bulamadı babam. Annenin başa geçmesi gerekiyordu. Masanın tek başı oydu. Annen Ateş'in babası Mehmet ile kardeş gibiydi. Birbirlerinin her sorununda birlikte göğüslenirlerdi. Bu nedenle annen Ateş'in babasını tüm masanın başı yaptı. Tek güvendiği oydu çünkü. Ateş'in annesi ile annen üniversiteden yakın arkadaşlardı. Ateş'in babası ile o tanıştırmıştı onu. Aşık olup evlendiler. Baban annen ile evliydi zaten, çok iyi iki aile olmuşlardı. Annen masanın diğer koltuğuna kendini temsil etmesi için babanı getirdi. Sen doğmak üzereydin. Ateş o'zamanlar beş yaşındaydı. Bense on yaşında. Kız kardeşi daha doğmamıştı. Senin doğduğun gün annen beni yanına çağırdı. Daha on yaşındaydım. Bana dedi ki bir gün baban bu hayattan göçerse kızım sana emanet onu kaybedersen bul ve hep koru ayrıca Mehmet amcana da bir şey olursa ailesi sana emanet dedi. Hiçbir zaman bu sözlerini unutmam. ve neden böyle bir şey söylediğine anlam vermezdim. Ancak kilit sensin Mira. Geçmişte çok başka bir olay oldu bunu sadece dedeler , annen ve Ateş'in babası biliyordu. '' Donmuş bir şekilde dinliyordum. Ateş ile bir geçmişimiz vardı.

 

''Yıllar geçti ben on beş yaşına geldim. Ateş on yaşında sen beş yaşındaydın. Hiçbir sorun yoktu. 18 yaşında orduya katıldım. Uzun yıllar yurtdışında eğitim gördüm. Ama annen elini bir an olsun üstümden çekmedi.. Hep yanımdaydı. Sürekli fotoğraflarını gönderiyordu. Senin ne kadar çabuk büyüdüğünü söylüyordu. Meğer herşey çok başkaymış. Yirmi yaşındayken bir operasyon için Türkiye'ye geldik. Operasyon tamamlandıktan sonra evinize gittim. Ama her yer kapı duvardı. Ateş'lerin evi de öyleydi. Korkmuştum. Babamı aradım ama ulaşamıyorum. Bir şeyler olduğunu anladım. Araştırmaya başladım. Ordudan mazeretli olarak ayrıldım. Uçurum'a gittim ve neler olduğunu orada öğrendim.

 

Ayağa kalktım. '' Yeter daha fazla anlatma, gerisini duymak istemiyorum.'' dedikten sonra sarsak adımlarla odaya geçtim.

 

Kapıyı kapatıp kilitledim. Alnımı kapıya dayayarak ağlamaya başladım. Bu çok fazlaydı. Titriyordum. Kapı açılmaya zorlanıyordu.

 

'' Mira aç şu kapıyı.''

 

'' Yalnız kalmak istiyorum. ''dedim. Ellerimin titremesini bir türlü durduramıyordu. '' Dur artık lanet olası dur.''

 

'' Aç Mira yoksa kapıyı kıracağım.''

 

'' AAAAAAAAA RAHAT BIRAK BENİ '' bağırdım.

 

Gözlerimi oda da gezdirdim. Şifonyerin oraya doğru yürüyüp elime geçen herşeyi fırlattım. Sonra komidinin üzerinde olan sürahi görüp onuda alarak duvara attım. Ayağımı kesen camın bile ağrısını hissetmiyordum. Kapı kırılmaya zorlanıyordu. Durmadım bu kez giysi dolabını açıp tüm kıyafetleri yere attım.

 

'' Neden ben neden lanet olsun neden.'' elime hangi kıyafet gelirse atıyordum. Bir anda durup hızlı hızlı nefes aldım. Yüzüm kapıya dönüktü, kapı kırılıp Ateş hızla içeri girdi. Gözleri kırılan eşyalarda, yerdeki kayafetlerdeydi. Diğerleride kapıda durmuş izliyordu. Asya'nın gözleri korku doluydu.

 

'' Ayağın kanıyor.'' dedi Ateş bana doğru gelerek yere çömelip ayağıma baktı. Bakışlarımı ayağıma çevirdiğimde kahkaha atmaya başladım. O kadar çok gülüyordum ki gözyaşlarımda aynı anda akıyordu. Ayağa kalktı, yüzüme tokat attı. Yana düşen yüzümle gözlerimi sıkıca yumdum. Sonra beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Hıçkıra hıçkıra ağladım.

 

Ağlamalarım iç çekişlere döndüğünde beni kendinden uzaklaştırıp, ellerini yanaklarıma koydu. Sonra alnını alnıma dayadı ve konuşmaya başladı.

 

'' Zor olduğunu anlıyorum. Ama lütfen kendini kaybetme. Birlikte aşacağız, geçmişte ne olduğunu tüm gerçekliği ile öğreneceğiz sana söz veriyorum. Şimdi lütfen sakinleş ve biraz uyu; Gel Asya'nın odasına geçelim.'' Kendimi ona teslim etmiştim. Uyuşturucu alan biri gibiydim. Ruhsuz, duygusuz ve güçsüz.

 

Odaya geçerek beni yatağa oturttu. Ayağıma pansuman yapti. Sonra da bir bebekmişim gibi beni yatırdı, kendide yanıma uzanarak beni göğsüne çekti. Saçlarımla oynarken gözlerim kapandı.

 

Uyandığımda Ateş yanımda değildi. Akşam olmuştu. Sanırım gece on falandı. Daha sakinim ama sönüktüm. İçimden çekilen bir ruh var gibiydi.

 

Aşağı indiğimde salonun penceresinden elinde içki dışarıyı izliyordu. Geldiğimi anlamıştı. Bana dönmeden konuştu.

 

'' Bugün karşımda gördüğüm; tanıdığım hayatıma dahil ettiğim Mira değildi. Sen uyuduktan sonra düşündüm ve sonuç seni bu hale getiren benim. Oradan oraya savrulman, her gün yeni sırlarla yüzleşmen benim hatam.'' İçkisinden bir yudum alıp sehpaya koydu. Müptelası olduğum yüzünü bana çevirdi.''

 

Küçük adımlarla yürüyüp tam dibimde durdu. Bir çift mavi ve gri göz küllerin içinde birbirine değdi.

 

'' Ne var ki ben avcıyım ve avımı bırakmaya hiç niyetim yok. Çünkü benim içimdeki benliğim avım olmuş. Bugün bunu anladım.'' Hiç düşünmeden boynuna sarıldım. Oda sıkıca bana sarıldı.

 

'' İyiyim merak etme. Yoruldum normal bir hayatım olsun istiyorum.''

 

'' Olacak normal hayatımız olacak sadece koşulsuzca bana güvenmeni istiyorum.''

 

'' Güveniyorum '' dedim hiç düşünmeden. Alnıma bir öpücük kondurdu. Gözlerim kapalı karşılık verdim. Dudaklarının sıcaklığını hissetmek çok başkaydı.

 

'' Uçurum'a geçmem gerek hadi hazırlan çıkalım sende benimle geliyorsun.''

 

'' Ben gelmesem Ateş evde kalsam.''

 

'' Olmaz ben nereye sen oraya Yağız bulunana kadar lütfen güzelim sözümü dinle.''

 

'' Peki dediğin gibi olsun.'' odaya geçerek hazırlandım. Siyah boğazlı kazak, siyah pantolon ve postallarımı giydim. Üzerime de siyah deri ceketimi alarak aşağı Ateş'in yanına salona geçtim. İçki içiyordu hemde bu saatte.

 

Vakit kaybetmeden Uçurum'un yolunu tuttuk. Vardığımızda Mert kapıda bekliyordu.

 

'' Mira Hanım nasılsınız.''

 

'' İyiyim Mert seni gördüğüme sevindim.''

 

'' Var mı koçum bir sorun.'' dedi Ateş yanıma gelerek.

 

'' Yok abi. Masa aşağıda toplandı Cüneyt Üzer biraz önce geldi.'' Cüneyt Üzer ismini duyunca Sude' de burada olabilirdi. Elimi tutup içeri girdik. Barın önünde Asya oturuyordu Cenk ile ama tartışıyor gibiydiler. İkisine el atmanın zamanı gelmişti. Bizi görünce sustular. Asya boynuma sarıldı.

 

'' Konuşacağız seninle '' dedim. Ateş elini belime koyarak '' Burada kalın güzelim benim biraz işim var'' Alnıma öpücük kondurup Cenk ile beraber aşağı indiler. Gözlerim etrafta geziniyor, Sude'yi arıyordu.

 

'' Kime bakıyorsun sen.'' dedi Asya

 

'' Sude'ye bakıyorum burada mı diye. İki çift lafım var ona.''

 

'' Boşuna bakma o artık yok, Yağız'a yardım edenin o olduğunu öğrendik. Ateş'de Cüneyt Üzer ile anlaşma yaptı. Yurtdışına temelli gönderildi. Eğer gelirse Cüneyt Üzer her şeyini kaybeder. Bunu göze alamayacağı için ikisi de kabullendi. Çünkü para her şey demek onlar için. ''

 

'' İsabet olmuş ; eeee anlat bakalım Cenk ile neden kavga ediyordunuz biz gelince sustunuz.''

 

'' Gerizekalı çünkü efendim neymiş onların yanında şirkette çalışacak mışım. Zevzek sinir ediyor beni.''

 

'' Bu mu tüm mesele Asya''

 

'' Sende mi Mira yapma lütfen ben kendi şirketimi kurmak istiyorum Can diye bir arkadaşım var ortak bir yer açmak istiyoruz. Gel görelim beyfendi Can'ı sevmemiş izin vermiyor. E Ateş de kabul etmiyor bu durumda. Babam desen konuşmuyoruz hiçbirimiz, seni Yağız'a götürdü diye. Ateş ipleri kopardı onunla.''

 

''Benim yüzümden dedim. Babanın suçu değildi Asya ben istedim. Başka türlü seni alamazdık. Doğru olanı yaptı.''

 

'' Hayır doğru olanı yapmadı Ateş'e söylemeliydi. Neyse boşver sen düşünme bunları. ''

 

Sonra içkilerimizi yudumladık. İçerisi yavaş yavaş kalabalık olmaya başlamıştı. Gözüm garson kızda takılı kaldı. Bir grup erkek vardı gittiği masa da bir tanesi kızın saçlarına dokundu. Kız tepki gösterdi. Ama tacizine devam etti.

 

Bir anda barda duran boş bira şişesini alıp oraya doğru yürüdüm. Asya da arkamdan seslenerek geliyordu. Çok sinirlenmiştim. Mert de kapı tarafından bize doğru yürüyordu. Kızı kolundan tuttuğum gibi arkama aldım ve çocuğun kafasında şişeyi kırdım. Mekan bir anda sessizleşti, müzik durdu. Çocuk yere düştü. Arkadaşlarından biri bana doğru gelince Mert önüme geçti.

 

'' Yavaş gel aslanım.'' dedi. O sıra Ateş'in sesi duyuldu. Ona doğru döndüm. Tüm masa da olanlar arkasındaydı.

 

'' Güzelim bir sorun mu var.'' elimi yatan çocuğa doğru işaret ederek konuştum.

 

'' Evet bu pislik, dakikalardır garson kıza tacizde bulunuyor bende kafasında şişe kırdım. Bu yarma da arkadaşına vurdum diye üstüme yürüdü.'' Gözlerinde gurur vardı. Yaptığım şeye kızacağını düşünmüştüm ama o grurula bakıyordu.

 

'' Anladım güzelim iyi yapmışsın. Mert depoya götürün bunları. Cenk Egemen sizde'' Çocuklar götürülürken adeta yalvarıyordu. Bir daha yapmayacağız diye. Sonra garson kıza döndüm başı önde eğik duruyordu.

 

'' Kaldır o başını, sakın bir daha o başın eğilmesin. Sen bir şey yapmadın. Hadi işine devam et.''

 

'' Teşekkür ederim efendim.''

 

'' Bana efendim deme Mira benim adım. '' tamam diyerek arkasını dönüp yanımızdan uzaklaştı.

 

'' İşte benim karım.'' dedi Ateş. Güldüm. Masadaki mafya babaları da gururla bakıyordu. Hepsi Ateş'e selam verip çıktı. Bir tek Cüneyt Üzer'in gözlerinde nefret vardı.

 

'' Kızım o neydi öyle korkulur senden.'' Dalgın gözlerle Asya'ya baktım.

 

'' Dört yıl bunu yaşadım Asya tepkim o yüzden böyle.'' Yine sessizlik hakimdi. Ateş ağzının içinden küfürler ediyordu. Asya da üzgünüm der gibi bakıyordu.

 

'' Artık gidelim mi Ateş.''

 

'' Gidelim güzelim hadi.'' arkamızı döndüğümüzde karşımızda bir kadın duruyordu. Ateş'in '' Eylül '' demesi ile yeni bir sırra merhaba dedik....

 

Herkese merhaba yeni bölümle karşınızdayız. Sürpriz yaptım ve bölümü erken yükledim lütfen oy ve yorum yapmayı unutmayalım. Sizleri seviyorum.

 

Loading...
0%