@burcu29
|
' Hoşgeldin küçük kız''... demesi ile yavaşça ona doğru döndüm, gözlerim gri gözlerle buluştu o an kalbim öyle hızlı atmaya başladı ki sanki sesini kendi bile duyuyormuş gibiydi. Sadece birbirimizin gözlerine bakıyor, konuşmuyorduk. Acı kahve gibi kokuyordu, o kadar etkileyici bir kokusu vardı ki içime çekip gözlerimi kapadım. Sonra ne yaptığımın farkına varıp bir iki adım uzaklaşarak konuşmaya başladım.
'' Neden beni böyle bir yere çağırdın, ne anlaşmasından bahsediyorsun'' dudaklarını bir şeyler söylemek için araladığın da buna izin vermeyerek konuşmaya devam ettim.
'' Bak benden uzak dur tamam mı? Senin de dediğin gibi o geceyi yok saydım. Bugün ki karşılaşmamız tamamen tesadüf bunu sende çok iyi biliyorsun. Eğer peşimi bırakmazsan gerçekten polise gidip her şeyi anlatacağım. Anlaşma falan da yok , seni tanımıyorum bile '' yerimde dönüp duruyor ve ona bakmadan konuşuyordum. Lanet olsun, o sokağa dönmemiş olsaydım başıma bunlar gelmeyecekti. Konuşması ile mavi gözlerim gri gözlerle buluştu.
'' Bitti mi '' dedi. '' Şimdi beni iyi dinle küçük kız'' araya girip '' Bana küçük kız demekten vazgeç benim bir ismim var Mira Mira!!!'' artık iyice sinirlenmeye başlıyordum ve bu yüzden sesimin yükselmesine engel olamadım. Gülümseyerek konuşmasına devam etti. Söylediklerimi hiç önemsemeden devam etti.
'' Sarp'ın şirketinden ayrılacak, benim evimde yaşayacaksın, ben ne yapmanı istersem onu yapacak benim kurallarıma göre yaşamına devam edeceksin.
Bir anda kahkaha atmaya başladım, '' Sen delirmişsin , evet evet delirmişsin bunun hepsi bir rüya birazdan uyanacağım...''
'' Anlaşmaya uyacağını ikimizde biliyoruz, değil mi? Mira Kaya'' gerçek soyadımı söylemesi ile yerimden korku ile sıçradım.
'' Sen bunu nasıl biliyorsun''
'' Seninle ilgili her şeyi biliyorum. Anneni altı yaşında kaybettiğini anneannen tarafından on yaşına kadar büyütüldüğünü, babanı hiç görmediğini, kim olduğunu bilmediğini, Daha devam etmemi ister misin bence pekala istersin dinle; anneannen ölünce yetiştirme yurduna verildin. Üniversiteyi Ankara 'da okudun. Okurken çalışmaya başladın kendine küçük bir ev kiraladın, yaşamına devam ederken de ne olduysa İstanbul'a yerleştin ve Sarp'ın yanında işe başladın. Ankara'yı neden terk ettiğini araştırıyorum, bulmama çok az kaldı.. Sarp'a bir ailen olduğunu ve kendi ayaklarının üstünde durmak için İstanbul'a geldiğini söyledin. Tanımadığın insanları ailen olarak tanıştırdın. Sarp ile tanışmanın tesadüf olması büyük bir şanstı senin için böylelikle hayatına kaldığın yerden devam ettin. Şimdi sana hiçbir seçenek sunmuyorum, kabul edeceğini ikimizde biliyoruz. Sarp'ı ve ailesini hayal kırıklığına uğratmayı istemeyiz değil mi Mira? Seni yok ederim hiç bir yerde yaşayamazsın bunu yapacağımı da anlamış olmalısın. Sadece iki günün var; Sarp'a Ankara'ya dönmen gerektiğini artık orada yaşayacağını söyleyip istifa edeceksin. İki gün sonra evinin önünde bekleyen arabaya binecek ve benim hayatıma dahil olacaksın. Korkma sadece bir sure böyle olacak istediğimi alınca hayatına kaldığın yerden devam edebilirsin. Küçük bir yardım olarak gör bunu...''
Bir anda üstüne atladım '' Seni öldürürüm, uzak dur benden, hiçbir dediğini yapmayacağım'' ellerimi yumruk yapıp göğsüne vuruyordum, ama o elleri cebinde milim yerinden kıpırdamadı. Artık göz yaşlarımı durduramıyordum. Ellerini cebinden çıkartıp iki kolumu tutup ona bakmamı sağladı. Ağlıyordum, canımı o kadar çok acıtıyordu ki sesimi çıkartamıyordum. Çünkü ondan korkuyordum.
'' Bak sadece bir sure yardımına ihtiyacım var sende bana yardım edeceksin.'' Başımı iki yana sallayıp titreyen sesimle konuştum.
''Yapamam, lütfen bırak gideyim, yapmak istemiyorum. Benim sana ne gibi bir yardımım olabilir ki. ''
''Zamanla öğreneceksin, İki günün var Mira, sadece iki gün... Cenk buraya gel.'' Tutuşu gevşeyip bıraktı. Tüm vücudum titriyordu. Nasıl bir durumun içindeydim. Karşıdan Ateş kadar iri yapılı bir adam geldi.
'' Evet patron; ''
''Mira Hanımı evine bırak ve iki tane adam görevlendir, kapının önünde beklesin.''
''Tamamdır patron.'' Cenk denilen adam bana doğru yürüyüp, kolumu tutarak beni arabaya doğru sürüklüyordu. Ateş yüzüme bakmıyordu, gözlerini karşıya sabitlemiş öylece duruyordu.
Yanından geçerken ''Senden nefret ediyorum Ateş Soykıran, duydun mu beni nefret ediyorum'' diye bağırdım.
Cenk beni arabanın ön koltuğuna oturtup kapımı kapatarak kendi de sürücü koltuğuna yerleşti. Gözlerim Ateş'in sırtına sabitlendi, Ateş hafifçe yan dönüp bana baktı. Sabitlenen yerden gözümü kaldırmadım ta ki oradan uzaklaşana kadar. Bir süre sonra yüzümü Cenk'e doğru çevirdim, uzun saçlarını at kuyruğu yapmış , fazlaca iri yapılı biriydi. Gözleri yeşilin en koyu haliydi. Ama gri gözler kadar korkutucu değildi. Ona bakmayı bırakıp başımı cama yasladım ve ağlamaya devam ettim. Cenk bir ara su ister misin diye sordu , cevap bile vermedim. Arabanın durması ile evime geldiğimizi anladım.
Benimle ilgili her şeyi bilen insanların evimi bilmemesi aptallık olurdu. Yavaşça kapımı açarak apartman kapısına doğru yalpalayarak yürüdüm. Cenk telefonla konuşuyordu , kapıya yaklaştığımda evet patron dediğini duydum. Çantamdan anahtarı çıkarıp kapıyı açmaya çalıştım ama ağlamaktan önümü göremiyordum. Kapıyı sonunda açtığımda içeri geçerek yavaşça koltuğa oturdum , sabaha kadar hıçkıra hıçkıra ağladım. Artık ağlamalarım iç çekişlere dönünce odama geçerek hazırlandım. Sarp beyle nasıl konuşmam gerektiğini hala bilmiyordum.
Kapıdan dışarı çıkmam ile önüme iki tane adam çıktı; ''Sizi iş yerinize biz götüreceğiz Mira Hanım, Ateş Bey'in kesin talimatı var. ''
''Çekilin'' Hala önümden duruyorlardı. ''Size çekilin dedim.'' O esnada adamlardan birinin telefonu çaldı bir kaç saniye karşı tarafı dinledikten sonra telefonu kapatıp yana kayarak geçmeme izin verdi.
Yüzlerine bakmadan yürüdüm. Karşı sokağın sonunda bulunan taksi durağına gidip arabaya bindim. Yolda Sarp Bey'i arayarak bir saat gecikeceğimi bildirdim ve kız kulesinin oradaki sahilde bir banka oturup düşünmeye başladım. Ne yapacağım şimdi, nasıl böyle bir duruma düştüm. Sarp Beyle nasıl konuşacağımı durumu nasıl anlatacağımı bulamıyordum. Peki ya küçük Selinim onu nasıl bırakıp gideceğim. Upuzun düz saçlarını her geldiğinde örmemi istemesini, minicik burnunu öpmeyi, tatlı tatlı konuşmalarını.. Başıma neler gelmişti böyle. Onları çok özleyeceğim. Kimsesizliğimi unutturan ailem olan insanları nasıl bırakacaktım.
Bunları aklımdan geçirirken kalkma vaktim çoktan gelmişti. Tam bir adım atmıştım ki başımı kaldırmam ile karşı kaldırımda Ateş'i gördüm. Elleri cebinde beni izliyordu. Öylece dururken bana doğru yürümesini izledim. Tam karşımda durduğunda konuşmasına fırsat vermeden ben konuştum.
''Ne oldu, korktun mu kaçarım diye'' yüzümde acı bir gülümseme ile. ''Merak etme istediğini yapacağım Ateş Soykıran, şunu sakın aklından çıkarma bu yaptığına pişman olacaksın. Antalya da yapılacak otelin projesini Sarp Bey'e vereceksin. Benim de küçük bir isteğim olsun değil mi'' cevabını beklemeden onu ardımda bırakıp yürümeye başladım.
İşe, işlerin yoğunluğundan Sarp Beyle konuşma fırsatı bulamadı bu yüzden akşam Selini görme bahanesi ile onlara gitmek istediğini söyledi. Tam çıkmak üzerelerken Sarp Bey odasından çıktı.
''Mira işi aldık , iş bizim diyerek sarıldı.'' Gözümden bir damla yaş düşerken konuştum.
''Bizim olacağını biliyordum bu iş de çok iyisiniz zaten diyerek gülümsedim''.
''Hadi çıkalım hep beraber bunu kutlamalıyız. Sen ağlıyor musun.''
''Mutluluktan diyerek gülümsemeye çalıştım. '' Adamların beni takip ettiğini biliyordum. Nereye gittiğimi Ateş'e söyleyeceklerini adım gibi biliyordum.
ATEŞ......
Ateş ofisinde elinde içkisi Mira'yı düşünüyordu. Hafif çekik mavi gözleri, küçük burnu, menekşe kokusunu aklından bir türlü çıkartamıyordu. Düşüncelerinin arasında boğuşurken Cenk telaşla odaya girdi.
''Abi, Egemen Sönmez gelmiş aşağıda seni görmek istiyor.
''Ne istiyormuş''
''Söylemiyor abi Ateş ile konuşmam lazım demiş . Çocuklar içeri almamış ama kapıda bekletiyorlar şerefsizi''
''Gidelim bakalım ne karın ağrısı varmış'' odadan çıkarak beraber aşağıya indiler. Ateş barın kapısını açarak elleri cebinde Egemenin karşısında durdu. Cenk de hemen arkasında.
''Bu mekana gelebilmen büyük cesaret Sönmez umarım beni ayağına getirmenin geçerli bir sebebi vardır''
''Sana da merhaba dostum.''
''Kes zırvalamayı da konuş neden geldin''
''Bulmuşsun Murat'ın kızını , işte Ateş bunu duymayı beklemiyordu elleri ile Egemen'in yakasından tutup;
'' Seni şurada öldürürüm orospu çocuğu sen nereden biliyorsun bunu.''
Egemen Ateş'in ellerini çekip '' Sakin ol şampiyon seni uyarmaya geldim. Tüm düşmanların onu bulduğunu öğrendi ve peşine düştüler bile. Şuan Mira tehlikede.''
Ateş o kadar öfkeliydi ki içinde bir korku oluştu. Mira ya bir şey olabileceği korkusu kalbini hızla çarptırıyordu. Başını Cenk 'e çevirip;
'' Cenk Mira'nın peşindeki adamları ara onu eve getirsinler hemen. Lanet olsun!!''
''Abi Mira Hanım Sarp Beylerde onu şuan oradan alamayız. Yine küfür ederek telefonunu cebinden çıkartıp Mirayı aradı. Telefon çaldı çaldı ama açan olmadı. Bilerek açmıyordu ama Ateşin ne kadar ısrarcı olduğunu da bilmiyordu.
''Arabamı getirin hemen. Bu burada bitmedi Sönmez seninle konuşacağız.''
'' Her zaman Ateş bekliyorum mekanıma hadi görüşürüz Ha bu iyiliğimi de unutma sakın. Dikkat et kızına bir şey olmasın.'' Arkasını döndü ve gitti.
Vakit kaybetmeden arabasına bindi. Sarpın evinin yolunu tuttu bir yandan da telefonla Mirayı arıyordu ama açan yoktu. '' Aç Allah'ın cezası şu lanet telefonu aç'' diye bağırdı. Sonunda telefon açıldı.
'' Ne var ne istiyorsun. Bu ısrar ne Allah aşkına Ateş''
''Hemen çık o evden on dakika sonra kapıdayım.
''Delirdin herhalde sen , çıkamam ne bu böyle gel Mira git Mira yeter ya gelmiyorum bir yere bir gün sonra görüşürüz.
'' Sana o evden hemen çık Mira dedim. Ateş telefonda öyle bağırmıştı ki Mira sessiz kaldı.
''Çık çabuk.''
''Tamam çıkıyorum lanet herif yüzüne kapattı telefonu.'' Son sürat arabayı sürmeye devam etti. Bir şey olmadan ulaşmalıydı.
Villanın önüne vardığında tam aracın kapısını açıyordu ki büyük bir gürültü koptu. Sarpın evi alevler içinde yanıyordu. Mira'nın oraya doğru koştuğunu gördüğünde hızla koşup onu kollarından yakaladı. Kızın acı dolu sesi ile '' Seliiiinnnnnnnnn!!!'' diye bağırması tüm dengesini bozmuştu.
''Bırak, bırak beni onları kurtarmalıyım. Selin , Aysun abla, Sarp abi orada kaldı kurtarmalıyım. ''
''Gitmeliyiz Mira hadi güzelim.''
''Hayır hayır onları kurtar Ateş lütfen kurtar.''
''Öldüler Mira hadi.'' Ateş kolları arasındaki Miraya öyle sıkı sarılmıştı ki sonrasında HAYIRRRRRRRR diye bir haykırış koptu....
HERKESE SELAMLAR. İKNCİ BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ. SARP VE AİLESİNİN ÖLÜMÜ ŞAŞIRTTI DEĞİL Mİ? SİZCE KİM YAPTI? TAHMİNLERİNİZ VAR MI. ? BAKALIM MİRA BUNDAN SONRA ATEŞE NASIL DAVRANACAK. PEKİ YA ATEŞ?UMARIM BEĞENİRSİNİZ. LÜTFEN BOL BOL MESAJ ATALIM YORUMLARINIZ BENİM İÇİN ÖNEMLİ. OYLARI DA UNUTMAYALIM LÜTFEN. SİZİ SEVİYORUM. HAFTAYA GÖRÜŞMEK ÜZERE CANLARIM. BU ARADA MEDYA DA ATEŞ VE MİRA VAR TEMSİLİ.
|
0% |