Yeni Üyelik
7.
Bölüm

KISKANÇLIK

@burcu29

Gözlerimi açtığımda salondaki üçlü koltuk da yatırılmıştım. Başımda Asya vardı. Elimi başıma kayup,

 

'' Ne oldu bana ''

 

'' Bayılmışsın; İyi misin ''

 

'' İyiyim Ateş nerede onunla konuşmalıyım. ''

 

'' Çalışma odasında neler oluyor Mira'' ayağa kalkıp çalışma odasının yolunu tuttum. Kapıyı çalmadan direk içeri girdim. Asya da hemen yanımdaydı.

 

'' Açıklama bekliyorum duyduklarım doğru mu?''

 

'' Öncelikle sakin ol otur şuraya. Öyle konuşalım.''

 

'' Sakin ol deme bana ne duyduğumu çok iyi hatırlıyorum. Açıkla '' Asya da yanımda ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

 

'' Peki; Dün Uçuruma bir zarf gelmiş. Cenk sabah getirdi. İçinde annenin ölüm sebebinin baban olduğu yazıyordu. Hepsi bu. Doğru olup olmadığını bilmiyoruz Mira oyun da olabilir. Araştırıyorum. Ayrıca kimin gönderdiğini de bilmiyoruz. ''

 

'' Ne gibi bir oyun olabilir ki. Bu kadarı da fazla, her gün acaba bugün ne olacak diye düşünmekten yoruldum. '' tekli koltuğa oturup ellerimi başıma dayayıp nefes almaya çalıştım. Asya önüme çömeldi.

 

'' Dışarı çıkmak ister misin canım. Ne dersin sana da iyi gelir. '' olur anlamında başımı salladım.

 

'' Hadi o zaman kalk bakalım hazırlanıp çıkalım.''

 

'' Dikkatli olun '' dedi Ateş. Umursamadan odadan çıktım.

 

Üstüme siyah t-shirt altıma da siyah bir tayt giyindim. Spor ayakkabılarımı da ayağıma geçirdikten sonra saçlarımı at kuyruğu yapıp aşağıya indim.

 

Evden hızlı bir şekilde çıkıp arabaya geçtik. Arkamızdan da korumalar geliyordu. Ateş bu sefer koruma sayısını arttırmıştı. Nereye gittiğimizi bilmiyordum. Sorgulamak da istemiyordum. Yol boyu hiç konuşmadık. Ateş ile ilgili sormak istediklerimi Asya'ya sorabilirdim. Özellikle Egemen' e olan nefretini. Bunu gerçekten çok merak ediyordum. Aklımda ki sorularla boğuşurken İstanbul'un çıkışına yakın olan bir yere geldik. O kadar güzel bir bahçesi vardı ki. Tüm gün burada kalabilirdim.

 

''Yalnız kalmak istediğimde hep geldiğim bir yer. Tahsin amcanın kahvaltısı meşhurdur. Bayılacaksın. Hadi geçelim.''

 

''Çok güzel gerçekten. Kuşların sesi bile yeter bana. Huzur verici'' dedim. Kısa boylu , hafif tombul, elli yaşlarında bir adam karşıladı bizi. Asya'yı görünce gülümsemesi büyüdü.

 

'' Ooo kimler gelmiş. Kıvırcık kızım hoş gelmiş. ''

 

'' Merhaba Tahsin amca. Bu arkadaşım Mira. ''

 

'' Hoş geldin kızım '' gülümseyerek karşılık verdim.

 

'' Siz geçin masanızı şimdi hazırlatırım.'' dedi. Asya'nın her zaman oturduğu masaya geçtik. İki arka masamıza da korumalar oturmuştu. Tahsin amca hiç yadırgamamıştı. Biliyordu sanırım. Etrafa göz gezdirirken Asya'nın konuşması ile yüzümü ona çevirdim.

 

'' E nasıl buldun burayı.''

 

'' Mükemmel bir yer. Çok beğendim. ''

 

'' Kahvaltısına da bayılacaksın '' dedi. Beş dakika sonra masa mükemmel görünüyordu. Bir süre sessizce kahvaltımızı yaptık. Babam olacak adamın gerçekten annemin ölümü ile bir ilgisi var mıydı. Beynimin içinde aynı şey sürekli dönüp duruyordu. Belki de anneannem biliyordu. Artık bir şeyden çok emindim. Yağız'ın hayatıma dahil olması tesadüf değildi.

 

'' Mira ne düşünüyorsun? Yani, annen ile ilgili öğrendiğin şey için.''

 

'' Kafam allak bullak Asya, bu kadarını yapmış olmamalı. Yaşadıklarımın bir rüya olmasını isterdim. İçimde ölen bir Mira var. Yaşıyor ama ölü olarak.''

 

'' Ateş'in dediği gibi, doğru olup olmadığından emin değiliz. Bırak Ateş araştırsın.'' dedi. Sessiz kalmayı tercih ettim.

 

'' Asya sana bir şey sormak istiyorum?

 

''Tabi''

 

'' Ateş'in Egemen'e olan bu nefretin sebebi ne.'' Bir süre gözlerimin içine baktı. Anlatmayacağını düşünürken konuşmaya başladı.

 

'' Beş yıl önce Ateş, Cenk ve Egemen çok iyi arkadaşlardı. O zamanlarda da Egemen'in masa da söz hakkı vardı. Ne zaman Ateş hayatına Eylül'ü aldı işte o zaman işler değişti. '' Eylül kimdi diye düşünürken Asya devam etti.

 

'' Eylül benim Üniversiteden çok yakın arkadaşımdı. Her günümüz beraber geçerdi. Ateş' e aşıktı. En azından ben öyle düşünüyordum. Ateş de zamanla Eylül'e yakınlaştı. İlk kez onu gülerken görüyordum. Eylül onu iyileştiriyordu sanki. Ta ki o geceye kadar. Bundan iki yıl önce Ateş yanıma geldi. Eylül'e evlenme teklif edeceğini söyledi. Çok mutlu olmuştum. Annemle babamda çok sevinmişti. Eylül yetiştirme yurdunda büyümüştü. O gün Ateş Eylül'ün evine gitmiş. Kapının açık olduğunu görmüş. Korkmuş, ona bir şey olduğunu sanmış. Düşmanları çoktu. İki kere suikasta uğramışlardı. Yine öyle bir şey diye düşünmüş. Ancak yatak odasına girdiğinde Egemenle onu yatak da çıplak bulmuş. O olaydan sonra Ateş'i toparlayamadık. Bambaşka biri oldu. Egemen sürekli yalanladı ancak Eylül Egemen'i sevdiğini Ateşe aralarından çıkmasını istediğini söyledi. Sonra bir an da ne olduysa Eylül gitti. Şuan nerede bilmiyorum. Egemen hala hatırlamadığını böyle bir şey yapmadığını söylüyor. Ancak Ateş kabul etmiyor. '' Şok olmuştum. Ateş'in aşık olduğu bir kadın vardı. Belki hala seviyordu. Kalbime biran da ağrı saplandı. Onun başkasını seviyor olma düşüncesi, nefesimi kesmişti.

 

'' Anladım. Benim Egemen' e bir teşekkür borcum var. Onu yemeğe çağırmak istiyorum. o gelmeseydi eğer şuan karşında oturamazdım.''

 

Asya sesli bir kahkaha attı.

 

'' Delirdin herhalde Ateş asla kabul etmez. Olmaz Mira ''

 

'' Ona soracak değilim madem yanında beni tutuyor. İsteklerimi de kabul etmeli. Belki de Egemen doğru söylüyordur. Neden dinlemiyor ki.''

 

'' Biliyor musun bende senin gibi düşünüyorum. ''

 

'' Tamam o zaman Egemen'in numarasını verir misin. Yarın akşam yemeğe davet etmek istiyorum.''

 

'' Mira yapma Ateş'i sinirlendirmek istemezsin.''

 

'' Ver Asya merak etme kabul edecek. Hatta o yemekte de olacak. Cenk bile'' Numarayı verirken konuşmaya devam etti.

 

'' Senin bu inatçılığını seviyorum. Ateş'i yola getirecek tek kızsın. '' dedi. Verdiği numarayı telefonuma kaydettim. Arama tuşuna bastım. Bir kaç çalıştan sonra açıldı.

 

'' Alo''

 

'' Egemen Merhaba Mira ben.''

 

'' Mira bir şey mi oldu. Ateş iyimi'' Ateş'i bu kadar düşünen bir adam bunu yapmış olamaz diye düşündüm.

 

'' İyi iyi merak etme. Ben aslında seni yarın akşam yemeğe davet etmek istiyordum. Sana bir teşekkür borcum var.''

 

'' Bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum Mira. İnan hiç gerek yok.'' dedi. Ne kadar İnatçı bir kız olduğumu bilmiyordu. Kabul edecekti.

 

'' Lütfen Egemen. Eğer sorun Ateş ise merak etme hiçbir sorun çıkmayacak. Güven bana.'' Bir süre ses gelmedi.

 

'' Peki o halde yarın akşam görüşürüz. '' demesi ile gülümsedim.

 

'' Tamam yarın akşam saat sekiz de bekliyoruz. '' dedikten sonra telefonu kapatıp dikkatle beni dinleyen Asya'ya döndüm.

 

'' İnanılmazsın gerçekten kabul etti, peki inatçı arkadaşım Ateş' e nasıl kabul ettireceksin. ''

 

'' Sen düşünme kabul edecek'' dedim. Sonrasın da göz kırptım.

 

'' Hadi kalkalım nikah için elbise de bakalım sana.''

 

'' Gerek yok istemediğim bir şey için hazırlık yapmayacağım Asya.''

 

'' Ama Mira '' dedi.

 

'' Asya lütfen kararım kesin. Hadi alışveriş yapalım yarın akşam için '' dedim ve ayağa kalktım.

 

Tahsin amcaya bir daha geleceğimizin sözünü verip oradan alışveriş merkezine geçtik. Alacaklarımızı aldıktan sonra eve geçmeye karar verdik. Ateş'e karşı güçlü durmam gerekiyordu. Yol boyu yarın akşamı nasıl kabul ettirebilirim diye düşündüm. Eve geldiğimizde bizi Cenk karşıladı. İlk olarak Cenkle konuşmalıydım. Sigara paketimi alıp balkona yanına çıktım.

 

'' Selam nasılsın'' dedim. Düşünceli görünüyordu. Bir şey mi olmuştu acaba. Sigarasından bir nefes çekip '' İyiyim '' dedi.

 

'' Bir sorun mu var Cenk. Düşüncelisin.'' dedim.

 

'' İşlerle alakalı sorun yok güzellik. Sen nasılsın peki. Biliyorum bu yaşadıkların bizim suçumuz özür dilerim.'' dedi. Sadece güldüm.

 

'' Bu konuları konuşmanın yeri değil ancak şunu söylemeliyim ki; sana kızgın ya da kırgın değilim. Senin suçun değil yapman gerekeni yapıyorsun. Aslında Cenk bir şey söylemek için yanına geldim. ''

 

'' Bir sorun mu var.''

 

'' Yok yok , yarın akşam Egemen'i yemeğe davet ettim.'' Yüzüme öylece bakıyordu. Şok olmuştu. Konuşmadık bir süre . Sonra Cenk gülmeye başladı.

 

'' Şaka değil mi bu söylediğin. '' Başımı hayır anlamında salladım.

 

'' Delirdin herhalde ne dediğinin farkında değilsin. Olmaz.''dedi.

 

'' Yapma Cenk, o adam hayatımı kurtardı teşekkür etmek istiyorum. Eğer sen kabul edersen Ateş'i ikna etmem zor olmaz.'' Başımı sol omzuma doğru dayayıp masum kedi bakışımla ona bakıyordum.

 

'' Bakma bana öyle. Ateş bunu asla kabul etmez. ''

 

'' Neyi kabul etmiyor muşum ben.'' diyen sesi duyduğum an korkudan sıçradım. İnsan bu kadar sessiz gelir mi. Cenk gözleri ile Ateş'i işaret etti. Hadi açıkla der gibi.

 

'' Evet sizi dinliyorum. '' dedi. Cenk hemen içeri kaçtı. Neden korkuyorum ki söyleyeceğim ve bitecek.

 

'' Yarın akşam Egemen'i yemeğe davet ettim. Sekiz de burada olacak.'' dedim hızlıca. Aynı Cenk gibi bir süre yüzüme baktı. Bir anda kahkaha attı. Bu adam gülmemeliydi. Gülüşü insanı yakıyordu.

 

'' Egemen'i yemeğe davet ettin. Evime o soysuzu davet ettin. Bana sormadan hem de.'' Ses tonu o kadar korkutucuydu ki. Yavaş adımlarla tam önümde durdu. Sol elini kaldırıp önüme düşen bir tutam saçı arkaya attı. Tüm vücudum titremeye başladı. Kalp atışlarımı duymamasını diliyordum şuan. Sonra kulağıma yaklaşıp '' Hayır '' dedi. Gözlerimi kapatarak kokusunu içime çektim. Hala aynı şekilde duruyordu. Kesinlikle uzaklaşmalıydı. Beklemeden ben uzaklaştım.

 

'' Evet gelecek ve sende o sofra da olacaksın'' diyerek içeri geçmek için adım atmıştım ki kolumdan tuttu. Gözlerimiz savaş halindeydi.

 

'' Beni sinirlendirme yoksa çok başka bir Ateş görürsün.'' Kolumu hızla çektim. Başımı kaldırıp iyice ona yaklaştım. Dudaklarımız birbirine değmek üzereydi.

 

'' Peki, arayıp dışarı çıkacağımızı söyleyim o zaman. Baş başa çıkmak daha iyi sanırım.'' Bir şey demesine fırsat vermeden odama çıktım. Kabul edecekti biliyordum. Beş dakika geçmemişti ki kapı hızla açıldı.

 

'' Sen onunla baş başa yemek yiyeceksin öylemi. Sana bu evden çıkmana izin vereceğimi düşündüren şey ne.''

 

'' Hiç bir şey. Ona bir teşekkür borcum var ve bende yerine getireceğim. ''

 

'' Mira '' dedi sinirle.

 

'' Ne Mira sadece bir yemek ve teşekkür. Ona karşı bu nefret niye. Sana ne yaptı ki bu kadar nefret dolusun Ateş.'' Bilmeme rağmen ondan duymak istiyordum neler yaşadığını. Eylül'ü hala seviyor muydu. onu kıskanıyordum ve bu durum hiç iyi değildi.

 

'' Seni ilgilendirmez''

 

'' Peki o zaman, benim de Egemen ile yemeğe çıkacak olmam seni ilgilendirmez. İzninle banyo yapacağım.'' Tam arkamı dönüyordum ki belimden yakalayıp kendine yasladı. Ellerimi omuzuna koyup itmeye çalıştım. Ama milim kıpırdatamıyordum.

 

'' Ne yapıyorsun Ateş bırak.''

 

'' İnatlaşmandan nefret ediyorum. Tamam lanet olsun gelsin. '' Alnını alnıma koydu. Gözlerini kapadı. Bende o güzel yüzünü izledim.

 

'' Sana karşı neden savunmasızım. Ağlamandan, zarar görmenden, üzülmenden nefret ediyorum.'' Bu sefer dudaklarını şakağıma dayayarak kokumu içine çekti. Her an bayılabilirdim. Ellerim omuzlarını sıkıyordu. Ona karşı koyamamaktan çok korkuyordum. Unutma Mira o avcı sende avsın.

 

'' Ateş bırak lütfen'' dedim titreyen sesimle. Saçıma küçük bir öpücük kondurup odadan çıktı.

 

Elimi kalbime koydum. ''Sus lütfen sus. Bu kadar hızlı atmamalısın.'' Banyoya geçip yüzüme bir kaç defa soğuk su çarptım.

 

Aşağıya inmemek için saatlerce kitap okudum. Ama yemek yemeliydim artık çünkü midemden siren sesleri geliyordu. Güzel bir tost iyi olur diye düşünüp mutfağın yolunu tuttum. Ateş mutfaktaydı elinde kahvesi bir kaç dosyayı inceliyordu. Dolaptan tost için kaşar, sucuk, ketçap ve mayonez aldım. Arkam dönük olsa da gözlerinin üstümde olduğunu hissediyordum. Tost makinesinin fişini takıp, tost ekmeklerini ayarladım.

 

'' Bana da yapar mısın, acıktım bende'' dedi.

 

'' Tamam '' dedim. Tostlar olurken kahve için su kaynattım. Dolaptan iki kupa bardak alarak kahveleri hazırladım. Ateş de kahvesini benim gibi sütsüz, şekersiz içiyordu. Tostlar da hazır olunca masaya geçerek yemeğimi yemeye başladım. Çok acıkmıştım.

 

'' Yavaş ye boğulacaksın.'' dedi. Hiç umursamadan devam ettim.

 

'' Cumartesi günü nikahımız var gelinliğini aldın mı?'' Paketinden bir sigara alıp yaktım. Derin bir nefes çekip dumanı yüzüne üfleyip konuşmaya başladım.

 

'' Neden ben, sence o adamın ölmesi ya da ona herhangi bir şey olması umurumda mı? Dur sen cevap verme ben söylerim. Hayır. Karın olduğumu öğrenmesi ne gibi bir sorun yaratır diye düşünüyorum ama cevap bulamıyorum. Hatta Yağız'ın hayatıma dahil olması bile onun suçu bu yüzden hiç beklemeden babamı öldürsen daha iyi. Eğer annemin ölümünden de o sorumlu ise senden önce onu ben bile öldürebilirim. Gözlerinin içine baktım. " Sana afiyet olsun.'' Sigaramı söndürüp odama geçtim. Sabah beşe kadar balkonda oturdum. Kabus görmemek için havanın aydınlanmasını bekledim. Olduğum yerde üç saat uyumuştum.

 

Sabah biraz oyalandıktan sonra uykusuz olmama rağmen istediğim tüm yemekleri hazırlamaya koyuldum. İki saatte her şeyi hazırlamıştım tabi biraz da olsa Asya'nın yardımı vardı. En son tavuğumu da fırına verip hazırlanmak için odaya çıktım. Kalem etek şeklinde gelen pembe bir elbise giyindim. Ayaklarıma da siyah topuklu bir terlik geçirdim. Elbisemin sırt dekoltesi vardı ama olsun kendimi beğenmiştim. Saçlarımın açıklığı ile biraz olsun dekoltem kapanmıştı. Hafif bir makyaj yapıp dudaklarıma açık pembe rujumu sürerken;

 

Sessizce içeri giren Asya'yı görünce şaşırdım.

 

'' Neden sessiz geliyorsun.''

 

'' Ateş sinir küpü. Aşağıda salonda kaç tane içti bilmiyorum. Acaba yanlış mı yaptın Mira.''

 

'' Merak etme güzel bir akşam olacak. Hadi inelim Egemen birazdan burada olur. '' Başını sallayarak aşağı indik. Salona geçtiğimizde Cenk koltukta oturmuş, elinde içkisi pencerenin önünde volta atan Ateş'i izliyordu.

 

'' Hoş geldin Cenk '' dedim. Geldiğimi belli etmek için. Asya da arkamda duruyordu. Yüzünü bana dönerek baştan aşağı süzdü.

 

'' OOO Mira hanımlar da sonunda geldi. '' Bana doğru yürüdü ve tam önümde durdu.

 

''Neyi farkettim biliyor musunuz. Tüm kadınlar aynı. '' dedikten sonra gitti. Ne demek istemişti. Beni Eylül'le bir mi tutmuştu o. Kan beynime sıçradı. Arkasından giderken Cenk beni durdurdu.

 

'' Mira zamanı değil. Onun için zor bir gece olacak.'' iki elimi de yumruk yapıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Hata mı etmiştim. Belki de şuan geçmişi yüzünden acı çekiyordu. Kalbim sızladı , pişman olmuştum. Zilin sesi ile kendime gelip kapıyı açmaya gittim. Cenk ile Asya masaya geçmişlerdi.

 

Egemen karşımda elinde de çiçek buketi vardı.

 

''İyi akşamlar, bunlar senin için.''

 

'' Teşekkür ederim zahmet etmişsin. Lütfen içeri geç.'' beraber yemek masasına doğru yürüdük. Cenk sadece bir baş selamı verdi. Asya ise hoş geldin dedi. Ateş yoktu. Pişmanlığım o an daha da artıyordu. Egemen de oturunca çorbaları servis ettim. Oda da çatal kaşık sesinden başka ses çıkmıyordu. Kimse konuşmuyordu. Aklım da Ateş de kalmıştı.

 

'' Ben sana teşekkür ederim o gün için Egemen. Kimse bunu yapmazdı. ''

 

'' Teşekküre gerek yok Mira söylemiştim sana. Ateş olmasa bile yapardım. '' Cenk ağzıyla bir şeyler geveliyordu. Asya da ona sus işareti yapıyordu. Hiç umduğum gibi geçmemişti yemek. Egemenle birkaç cümle dışında konuşmamıştık. Arada Asya konuşmuştu. Egemen de çok gergindi. Yemek biter bitmez işleri olduğunu söyleyip kalkmıştı. Kapıdan Asya ile yolcu ettik. Eylül meselesini bir de ondan dinlemeliydim. Hem de en kısa zamanda. Cenk Uçurumda işleri olduğunu söyleyip çıktı. Asya da uykusu geldiği için odasına çıkmıştı. Bende mutfağı temizleyip Ateş'in yanına gitmeye karar verdim.

 

Odasının önüne gelince elimi kaldırdım ama kapıyı çalamadım. Ne diyecektim ki. Titriyordum. Kendime bir kaç saniye verip, sonunda kapıyı çaldım. Gel sesini bekledim ama cevap alamadım. Uyumuş mudur acaba. Sessiz olmaya özen göstererek kapıyı açtım. Pencerenin önünde elli cebinde dışarıyı izliyordu.

 

'' Ateş '' dedim. konuşmadı. Sonra bana döndü.

 

'' Gitti mi önemli misafirin. '' Yüzüne bakamıyordum. Adım seslerini işittiğimde başımı kaldırdım.

 

'' Onun için mi giyindin ,onun için mi makyaj yaptın böyle, yaptığın yemekleri beğendi mi.'' Ağzım açık ona bakıyordum. Kıskanmış mıydı yani sebep bu muydu.

 

'' Konuşsana neden susuyorsun.''

 

'' Saçmalıyorsun Ateş, sadece teşekkür etmek içindi hepsi bu.''

 

'' Ondan hoşlandın mı''

 

''Sarhoşsun ne dediğini bilmiyorsun. Gelmiş bir de seninle konuşmaya çalışıyorum. Gitsem iyi olacak. '' Kolumdan yakaladı iki eli ile belimden tutarak hareket etmemi kısıtladı.

 

'' Ateş bırak '' kafasını hayır anlamında salladı. Yine aynı sırıtışla bakıyordu. Biranda, elini saçıma koyup beni kendine daha çok yaklaştırdı. Öpecek miydi. Gözlerimiz yine bir savaşın içindeydi. İlk kez bu kadar yakından görüyordum gözlerini. Yaklaştı yaklaştı. Gözlerimi kapadım.

 

'' Yapma '' dedim. ancak dinlemedi. Nefesini daha da yakınımda hissediyordum. Dudaklarıma değen sıcaklığı hissedince gözlerimi açtım. Öpüyordu. Üst dudağımı dudakları arasına aldığında kalbim durdu o an. Hiçbir tepki veremiyordum. Karşılık vermemi bekliyordu. Kalbimin sesi dışarıdan duyuluyordu buna emindim artık. Dudaklarım da biraz daha oyalandıktan sonra alnını alnıma dayadı.

 

'' Tahminimden daha güzeldi tadı. Sen benimsin bunu sakın aklından çıkarma. '' dedi sonra tüm gücümle onu itip yüzüne tokat attım..... Ben Ateş'e tokat atmıştım.....

 

HERKESE SELAM CANLAR

IM. ÖZLEDİNİZ Mİ MİRA VE ATEŞ'İ.

BU BÖLÜM BİRAZ KISA OLDU. ANCAK SEKİZİNCİ BÖLÜMÜ DE YAZMAYA BAŞLADIM. EN KISA SÜREDE YAYIMLAYACAĞIM.

SİZLERİ SEVİYORUM. LÜTFEN OY VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYINIZ.

HOŞÇAKALIN..

 

Loading...
0%