Yeni Üyelik
16.
Bölüm

PARÇALANAN UMUTLAR

@burcu29

Aç şu kapıyı konuşacağız.'' dedi.

 

'' Konuşmak istemiyorum , git lütfen. '' dedim.

 

'' Mira kıracağım kapıyı aç dedim.'' Çok sinirliydi. İlk kez bu ses tonunda konuşuyordu benimle. Elim titreye titreye anahtara gitti. Kapıyı yavaça açıp kenara çekildim. Yüzüne bakmıyordum. Hızla içeri geçti. Kapıyı kapatıp bende geçtim.

 

Mavi ve Gri gözler çatışıyordu. Derin derin nefesler alarak sinirini yatışırmaya çalıştığını biliyordum. Artık onu çok iyi tanımıştım.

 

'' Dedim ki o telefonu yanından ayırmayacaksın, sen ne yaptın telefonu bırakıp ortadan kayboldun. Lan aklım almıyor ya almıyor. '' Adeta kükredi. Odanın içinde bir ileri bir geri gidip geliyordu.

 

'' Ne yapmamı bekliyordun, Sen o kadınla bizim evimizin salonunda sarılıyordun Ateş sarılıyordun. Söylesene hiçbir şey olmamış gibimi davranacaktım. Üzgünüm ben o insan değilim. On gündür yüzünü bile görmüyorum. Sürekli onun yüzünden kavgalar ediyoruz. Neler olduğunu anlatmıyorsun bile. Şimdi kalkmış bana hesap mı soruyorsun. Bence yapma. '' Bende bağırmıştım.

 

Yanıma gelerek kolumu tuttu. '' Gidiyoruz hadi.'' Hızla kolumu elinden kurtardım. Yaşadığımız her kavga da olduğu gibi kaçıyordu. Bu sefer susmayacaktım. Kaçmayacaktım. Ne olacaksa olsun.

 

'' Gelmiyorum ben.'' dedim.

 

'' Gelmiyorsun, demek gelmiyorsun.'' dedi. Başımı evet anlamında salladım. Sonra gözlerimi gözlerine sabitlediğimde karşımdaki gri gözler kırgınlıka bakıyordu. Çatırdayan bir çift gri göz vardı.

 

'' Peki '' dedi ve gitti. Ağlamayacağım, ama yaşlar ben istemeden zaten akmaya başlamıştı bile.

 

'' Abicim.'' Ahmet abi gelmişti. Hızla ona dönüp sarıldım ve ağladım. O da abi şevkati ile saçlarımı okşuyordu.

 

'' Ağlama, o da ne yaptığının farkında sadece seni kaybettiğini düşündüğü için ne yapcağını bilmiyor. O senin kocan Mira bu şekilde sessiz kalıp aradan çekilemezsin. Nerede benim herkese kafa tutan, inandığı , sevdiği insanları kaybetmemek için savaş veren kardeşim. Belki kısa süredir birbirimizi tanıyoruz, ama sen çok güçlü bir kadınsın Mira. Ateş seni çok seviyor. O kadında çözemediğim şeyler var biliyorum sende bunun farkındasın. Ateş'i tekrar kazanmak için mücadele veriyor. Peki sen ne yapıyorsun, kaçıyorsun. Bu şekilde mi olacak. '' Ahmet abinin söyledikleri beni kendime getirmişti. Ateş'i suçlamak çözüm değildi. Eylül onu kaybetti ama ben kaybetmeyeceğim. Savaş başlasın.

 

'' Beni evime götürür müsün abi.'' dedim gülerek.

 

'' İşte benim güçlü kardeşim. Hadi çıkalım.''

 

Apartmandan içeri girip asansöre bindiğimizde hala tedirgindim. Kapıyı çaldık. Asya açtı.

 

'' Mira canım.'' İkimizde sarıldık.

 

'' Geleceğini biliyordum. İyi misin.''

 

'' İyiyim '' dedikten sonra salona geçtim. Hepsi buradaydı. Egemen , Buket ve Cenk yanıma gelip sarıldı. Ateş umutlu gözlerle bakıyordu ama hala sinirinin geçmediği açıkça belliydi. Eylül oturduğu yerden ayağa kalkıp karşıma dikildi.

 

'' Mira sen o gün bizi yanlış anladın. Benim aranıza girme gibi bir amacım yok. Ben onun için geçmişte kalan biriyim sadece. '' Açıkça bana meydan okuyordu. Söylediklerinden anlaşılıyordu.

 

'' Bak Eylül seninle ilk ve son kez konuşacağım. Senden hoşlanmıyorum. Neden biliyor musun. Geçmişte benim sevdiğim adamın duyguları ile oynadığın için. Şu duruma da açıklık getirelim, sen bizim aramızda en ufak bir mesele haline bile gelemezsin. Çünkü ben Ateş'e güveniyorum ve onu çok seviyorum. Bizim aramızdaki düğümlenen bağı kimse koparamaz hele sen hiç koparamazsın. Senin başındaki bela bitince yine geçmişten gelen o kadın olarak kalmaya devam edip hayatımızdan çıkacaksın. Şimdi lütfen bizi yalnız bırakır mısınız.'' dedim.

 

Eylül ve diğer herkes şok olmuş gözlerle bakıyordu. Ateş'e baktığımda o gözlerde bambaşka bir duygu vardı. Çözemedim. İçerideki herkes teker teker çıkıp gitti. Bu akşam eminim ki bambaşka bir Mira görmüşlerdi.

 

'' İyi geceler , eski odamda kalacağım.'' diyerek merdivenlerden çıktım. Hala kırgınlığım vardı ve kolay kolay affetmeyeceğim dedim kendi kendime. Biraz sürünmesinden zarar gelmezdi.

 

Sabah uyandığımda kendi odamıza girdim. Ateş belinde havlu giysi dolabının önündeydi. Allah'ım bu adamın vücudu bir gün sebebim olacak. Hiç yüzüne bakmadım. Kendi tarafıma yönelerek giyeceğim kıyafeti seçmeye koyuldum. Biraz sinir etsem fena olmaz diyerek sinsi bir gülümseme oluştu. Bana baktığını biliyordum. Elimi kıyafetlerin üzerinde gezdirerek, gördüğüm pileli siyah mini eteği aldım. Üstüne crop gözlerimle aynı renkte kazağı ,üzerine de siyah blazer ceketi. Elimdeki kıyafetlerle banyo tarafına döndüğümde sinirle bana bakıyordu. Tek kaşım havada ne var diye baktım ve yürüdüm.

 

'' O eteği giymeyeceğini söyle bana.'' dedi. Arkam dönüktü. Güldüm. İstediğimi almanın mutluluğu vardı. Kafamı ona dönüp.

 

'' Yoo giyeceğim. Bugün bir toplantım var. Bir şirketin sahibi ile. '' Son darbemi de vurup hızlıca banyoya girip kapıyı kitledim. Sert kapanan dolabın kapağı ile kıskandığına emindim. Son olarak makyajımı da bitirip çıktım. Giyinmiş bir şekilde yatağa oturmuş bekliyordu. Gözleri baştan aşağı kayarak en son gözlerimi buldu.

 

'' Ne toplantısı ve kiminle .? dedi. Beklediğim soruda gelmişti nihayet. Aynaya doğru yönelip parfümü aldım. Görüşmediğimiz on gün içinde ilk işimizide almak için toplantı ayarlamıştık. Tabi kendi yanımda olmadığı için gelişmelerden haberdar değildi.

 

'' Soydan şirketler grubu CEO'su Tamer Soydan. Şirketinde yapılacak tüm toplantılar için bizim pastane ile anlaşmak istiyor. Bugün pastanede görüşeceğiz. Bir iki tadım yapacak. '' dedim. Arkamda durdu. Aynada gözlerimiz buluştu. Yine gözler kül rengiydi.

 

'' Sen o soysuz ile pastanede bu kıyafetlerle görüşeceksin..'' dedi sinirle gülerek.

 

'' Evet de kıyafetimde ne varmış'' dedim bende biraz daha sinir etmek için.

 

'' Ulan Eteğin geri kalanı yok tüm bacakların göz önünde. Yemin ederim bir gün kısa olan her kıyafetini tek tek yakacağım. Hadi çıkar başka bir şey giy. Bu halde asla seni pastaneye götürmem.'' dedi.

 

''Saçmalama ne var kıyafetimde gayet de güzel oldu. Çıkarmayacağım. Geç kaldım eğer götürmeyeceksen Mert'e söyleyeceğim.'' dedim yanından geçip kabanımı ve çantamı alarak odadan çıktım. Küfürlerini net bir şekilde duyuyordum. Kıskandığını hissetmek şuan beni öyle mutlu ediyordu ki. Sen daha dur Ateş Soykıran ben sana neler yapacağım. Sinirle evden çıktık.

 

Pastanenin önünde araba durunca kendide indi.

 

'' Sen nereye .'' dedim.

 

'' Ne demek nereye o toplantıya bende katılacağım tabiki. Yürü hadi.'' dedi.

 

'' Saçmalıyorsun Ateş.'' dedim. Ama dinleyen kim elini belime koyarak içeri yürümemizi sağladı.

 

İçeri girdiğimizde Asya ve Buket şaşkındı. '' Kuzenim hayırdır sen buradasın.'' dedi Asya.

 

'' Toplantıya bende katılacağım ''dedi. Asya gözlerini bana çevirip ne diyor der gibi baktı. Omuz silktim. Vedat ustanın yanına geçtim. Son hazırlıklara bakmak için.

 

'' Herşey hazır mı Vedat usta Tamer Bey birazdan burada olur .''dedim.

 

'' Hazır kızım tabaklıyoruz.''

 

'' Tamamdır elinize sağlık toplantıdan sonra açılış için menüyü belirleyelim.'' dedim.

 

'' Olur kızım.'' dedi. Vedat usta oğlu Okan ile tesadüfen tanışmıştık. Vedat ustanın eskiden fırını varmış. Ama elinden gidince fırını ortada kalmışlar. Bende bizim ile çalışmasını teklif ettim kabul etti.

 

İçeri girdiğimde Egemen,Cenk ve Ahmet abi de buradaydı. Asya 'da yanlarındaydı. Masa da oturmuş konuşuyorlardı. Selam vermek için yanlarına gittiğimde Kudret Bey'in ismini duymuştum. Ben gelince sustular.

 

'' Hoşgeldiniz .'' dedim. Hepsi tek tek selam verdi. Kapının açılma sesi ile. Tamer Bey göründü. Asya da yerinden kalkıp Tamer Bey'e doğru yürüdük. Ateş gibi iri vücutlu yakışıklı bir adamdı. Ama tanıştığımız günden beri hiç yanlış bir tavrı ile karşılaşmamıştım.

 

'' Elimi uzatıp; '' Hoşgeldiniz.'' dedim. Asya' nın da elini sıktı.

 

'' Hoşbulduk Mira Hanım. Asya Hanım.'' dedi. Ateş de yanımıza gelip elini uzattı.

 

'' Hoşgeldin Tamer .'' dedi.

 

'' O Soykıran ve dostları. Merhaba.'' dedi. Değişik ses tonu ile elini uzattı.

 

Uzayıp giden bakışların önünü kesmek için konuştum. Masa hazırdı.

 

'' İsterseniz önce tadımlara bakalım sonra detayları konuşuruz.'' dedim. Masaya doğru yürüdü. Tadımları yaptıktan sonra masaya geçtik. Ateş bir an olsun yanımızdan ayrılmıyordu. Bir kaç defa sinirle yüzüne bakmıştım ancak hiç oralı olmadı.

 

'' Nasıl buldunuz Tamer Bey beğenmediğiniz bir sunum var mı?''

 

'' Her şey mükemmel Mira Hanım, sizinle çalışmak bizim için bir onur. '' diyerek elini uzattı. Gülümsedim.

 

'' Bizim içinde öyle'' dedim.

 

'' Fiyatta konuştuğumuz gibi eğer sizin için uygunsa.''

 

'' Elbette sözleşmeyi imzalaya biliriz.'' dedim.

 

'' Tamamdır bugün öğleden sonra avukatımla size yollarım tekrar okur onaylarsınız.'' dedi. Elimi uzatıp ayağa kalktım.

 

'' Peki öyleyse hayırlı olsun iki taraf içinde.'' O da ayağa kalkıp tek tek ellerimizi sıktıktan sonra çıktı. İlk işimizi almanın mutluluğu vardı. Sonra Ateş'e döndüm.

 

'' Evet artık gitseniz mi işlerimiz var açılış için.'' Tek kaşı havada gözlerime bakıyordu.

 

'' Akşam almaya gelirim. Beni bekle.'' Tamam anlamında başımı salladım. Sonra gittiler. Bizde açılış menüsünü hazırlamaya başladık. Akşama kadar vaktin nasıl geçtiğini anlamamıştım. Taki Ateş gelene kadar.

 

Arabaya bindikten sonra, eve gitmediğimizi anladım. Hiç sesimi çıkarmak istemedim. Hala kırgın ve kızgındım. Denize sıfır bir restoranın önünde durduk.Yüzüne bakmadan arabadan çıktım. O da aynı şekilde, yanıma gelerek elini belime koyup kapıya yönlendirdi. İçeri girdiğimizde gözlerim etrafı taradı hafif loş bir ışık vardı. Kimseler yoktu. Yerlere serilmiş kırmızı güller , hafif bir müzik çalıyordu. Tam ortada iki kişilik bir masa hazırlanmıştı. Gözlerimi yavaşça Ateş'e çevirdim, o zaten bana bakıyordu.

 

'' Ateş '' dedim mutlu sesimle.

 

'' Bugün seninle baş başa yemek yemek istiyorum. Kimse olmadan. Seni özledim. '' Beni kendine çekip alnını alnıma dayadı. Ellerim kendiliğinden kaslı kollarına tutundu. Kokusunu solumak tüm kırgınlığımı alıyordu.

 

'' Burası çok güzel olmuş. Sizinle baş başa yemek yemek benim için bir zevktir bayım. '' dedim gülerek. Seyre dalıp gideceğim gülüşünü paylaştı benimle.

 

'' Hadi geçelim.'' Sandalyemi çekerek oturmamı sağladı. Bir garson gelip şarap servisi yaptı, sonra yemeklerimizi servis etti. O kadar mutluydum ki. Sessizce yemeklerimizi yedik. Ateş elinde içkisi bana bakıyordu. Liseli sevgililer gibi utanıyordum. Güldüm.

 

'' Neden öyle bakıyorsun.''

 

'' Karımı izlemeyi seviyorum.'' dedi gülerek.

 

'' Ama sen bu şekilde bana baktığında utanıyorum.''

 

'' Utanma sadece alış, sev ve güven. Bana koşulsuz güvenmeni istiyorum. Biliyorum yaşadıkların hiç kolay değil, Eylül'ün gelmeside bir parça kanadımızı kırdı. Ona karşı hiçbir duygum yok Mira, o akşam sadece savunmasız bir kadın vardı benim için. Sarılmam o yüzdendi. Biliyorum seni yalnız bıraktım ve çok kırdım. Az bir süre kaldı hayatımızdan tamamen çıkacak. O akşam Eylül' e söylediklerin sürekli beynimin içinde dönüp duruyor ve hep aynı sonuca varıyorum. İyi ki sen diyorum. Beni başka bir adama çeviriyorsun. Kendimde yarattığım sert adam sana gelince çözülüyor. Seni kaybetmek beni çok korkutuyor.Kırıp dökmeden nasıl sevmem gerektiğini senin davranışlarınla öğreniyorum. O gün seni bulamayınca aklımı kaybettim. Eylül'ün başındaki bela sana bulaştı dedim. Seni koruyamamaktan öyle korkuyorum ki, bocalıyorum Mira, senin gözlerin gözlerimde olduğunda huzur duyuyorum. Yanımda iyi bir şeyi yok diyerek sürekli kendimi avutuyorum. Lütfen bir daha bir sorun olduğunda benden kendini mahrum edip saklama inan bağır çağır kır dök ama yok olma. '' Gözümden bir damla yaş düştü.

 

Başımı sadece salladım. Konuşamadım. '' Hadi yemeğimizi yiyelim .'' dedi.

 

Yarım saat sonra içeri bazı adamlar girdi. Ellerinde silah bize doğrulttular. Başlarında da uzun boylu bir adam, sarı saçlı, mavi gözlü olan masamıza kadar geldi.

 

'' Merhaba Ateş ,Güzel bayan'' dedi. Yabancı biriydi ama Türkçesi çok iyiydi. Ateş ellerini yumruk yapmış adama bakıyordu. Adam ilerleyerek arkamda durdu. Ateş ayaklanınca başımda namlunun ucunu hissettim. Yerimde sıçradım. Gözleri bana kayınca o griler korkma diyordu. Gözlerimi bir kere kapatıp açtım. Korkmadığı belirtmek istercesine.

 

'' Sakin ol Soykıran, ne istediğimi çok iyi biliyorsun. Eylül'ü ve benden aldıklarını istiyorum. Bana onları ver ki bende karına zarar vermeyim. '' Eli saçımı kenara çekince titredim.

 

'' Çek o elini karımın üzerinden Tom. ''

 

'' Hımm gerçekten dedikleri kadar varmış Soykıran, karın eşsiz bir güzelliğe sahip. Düşmanlarından nasıl koruyorsun onu merak ettim doğrusu. Neyse konumuza dönelim, Şimdi sana bir kere söyleyeceğim Eylül'ü bana teslim edeceksin onda bana ait bir şey var. O kadın çok sinsi Ateş, koruyarak hata yapıyorsun. Sen onu korumaya devam ettikçe karına daha çok zarar vereceksin.'' Yavaşça silah başımdan çekildi ve Ateş'in karşısında durdu.

 

'' Dört günün var dört gün sonunda istediklerimi alamazsam ,'' gözeri bana döndü. '' Bir bakmışsın karın yok olmuş.'' Ateş sinirle adamın yakasını tuttu. Bende yanına geçerek eline tutundum.

 

'' Bana bak orospu çocuğu ona değen gözlerini tek tek oyacağım , saçına dokunan sol elinde kırılmadık bir parmak bırakmayacağım. Beni hafife alma Tom. Şimdi al leşlerini siktir çık burdan.'' Bir anda içeri Ateş'in adamları, Ahmet abi, Cenk ve Egemen girdi.

 

'' Yanlış cevap Soykıran yanlış cevap.'' dedikten sonra adamlarına baş işareti yapıp çıktı. Ateş sinirle masayı ayağı ile devirdi. Cenk bir anda konuştu.

 

'' Sen yanında Mira varken nasıl koruma olmadan çıkarsın Ateş, Alp haber vermezse ne yapmayı planlıyordun. Bu adam diğerleri gibi değil Mira'yı gördü. Karın olduğunu biliyor. Aklım almıyor nasıl açık hedef haline getirirsin. '' diye adeta kükredi.

 

'' Yeter '' diye bağırdım. '' Yeter Cenk lütfen yeter.'' ağlamaklı ses tonuyla.Başımın döndüğünü hissettim. Elim başıma gidince Ahmet abi, '' Mira'' yanıma geldi. Ateş bana dönerek elini belime koydu. '' İyi Misin.''

 

'' Evimize gidelim lütfen.'' dedim. Hep beraber yola çıktık. Cenk'e kızmıştım. Belki haklıydı ama Ateş'e yüklenmesi ve bağırması hoşuma gitmemişti. Sadece baş başa olmamızı istemişti.

 

Eve geldiğimizde Ateş çalışma odasına geçti. Kendini suçluyordu. Peşinden gittim. Hızla kapıyı açtım ellerini cama koymuş duruyordu.

 

'' Ateş.'' dedim.

 

'' Sonra güzelim lütfen.'' dedi. Dinlemedim ve ona doğru yürüyüp kollarımı arkasından beline doladım.

 

'' Senin suçun değil, sırtını dönme bana. Korkmuyorum kimseden. Neden biliyor musun; ne olursa olsun sen beni korursun. Bununda üstesinden ikimiz geleceğiz. Koşulsuz güven dedin bana avcı bende koşulsuz güveniyorum sana. Lütfen sarıl bana sarıl ki tüm sızılar bitsin.'' demem ile beni kendine çekti. Bende kollarımı sıkıca boynuna sardım.Dudaklarını kulağıma yanaştırıp '' Seni seviyorum.'' iki kelimeyi duyduğum an kilitlendim. Bu cümleyi ondan duymak tüm vücudumu titretti. Kendimi geri çekip dudaklarına ben yapıştım bu sefer. Belimden tutup yukarı kaldırdı bende bacaklarımı beline sardım. Çalışma odasında olan üçlü koltuğa yatırdı. Tüm gece bedenlerimiz birbirine bağlandı. Yaşadığımız geceyi unutturdu. Her soluğunda ona daha çok tutuldum. Her soluğumda bana daha çok tutuldu.

 

Sabah beni pastaneye bırakıp Uçurum'a geçti. Ateş saatli bir bombaydı. Eylül'ün ondan sakladığı şeyleri öğrenmek canını daha çok sıkmıştı. Tom'un Amerika'da yaptığı uyuşturucu işinden aldığı parayı kendi almış ve buraya geldiğini öğrenmesi Ateş'i yere çakmıştı. Bunu öğrendiğimde Eylül'den daha çok nefret etmiştim. Gelerek Ateş'in başını daha çok belaya sokmuştu.

 

Buket , Asya , Eylül ve ben Uçurum daydık. Loca oturuyorduk. Ateşler Eylül'den öğrendikleri yüzünden aşağıda tüm masa ile plan yapıyorlardı. Eylül sanki başımızda kötü olaylar yokmuş gibi davranıyordu. Artık emindim bilerek Ateş'in yanına gelmişti.

 

'' Bilerek buraya geldin'' dedim. Asya ve Buket'in gözleri bana döndü.

 

'' Anlamadım'' dedi.

 

'' Neyini anlamadın. Ateş'in sana yardım edeceğini gayette biliyordun. Bu adamı başımıza sen sardın. Ateş ile evli olduğumuzu da öğrenince Tom dan kaçırdığın parayı da söylemedin. Çünkü Tom'un Ateş'i en zayıf noktasından vuracağını biliyordun. Ben. Sen sandın ki Ateş seni görünce ve başında bela olduğunu öğrenince seni yeniden hayatına dahil edeceğini. Ama işler planladığın gibi olmadı. '' Sinirle ayağa kalkıp konuştu.

 

'' Ne saçmalıyorsun sen.'' Gayet sakin olarak sırtımı koltuğa yaslayıp ayak ayak üstüne attım.

 

'' Hadi inkar etsene yine duygu sömürünü yapsana. Sana acıyorum biliyor musun. Hep birilerinin yanında kendini kullandırarak yaşamaya çalışmışsın. Yazık.'' dedim.

 

'' Peki sen '' dedi. Tek kaşım havada bakıyordum.

 

'' Ateş'in ailesini öldüren adamın kızısın ve sanıyorsun ki Ateş seni seviyor. Ama bilmediğin çok şey var. Sen Ateş'in o zamanlar daki nefretini hiç görmedin. Senin yaşadığını öğrenince seni öldürme planlarını bilmeden. Ateş'in karısı oldun. '' Hışımla ayağa kalkıp saçından yakalayarak onu locadan indirdim. Asya ve Buket sakin olmamı söylüyorlardı. Ama gözüm dönmüştü. Eylül'ün acıyan saçlarını tutup bırak demesi tüm mekan da yankılanıyordu.

 

'' Seni öldürürüm yemin ederim öldürür leşini de Tom'un önüne atarım''. Saçını daha çok çekip bana bakması için başını kaldırdım.

 

'' Kulaklarını aç ve beni iyi dinle Eylül. Ateş senin için bitti. Bunu o ufacık beynine kazı ve bizi sakın geçmişle sınama anladın mı beni.'' diye tüm mekanı inlettim. Sonra Ateş'in sesi duyuldu.

 

'' Mira '' Eylül'ün saçını bırakıp ittim. Yüzümü Ateş'e döndüm.

 

'' Ne yapıyorsun.'' Bu sözü beklemediğimden afalladım. Başımı dikleştirip. Karşısına geçtim.

 

'' Eski sevgilinin beynine bizi kazıyorum. Ne oldu üzüldün mü saçlarından tutup yere ittiğim için. '' dedim.

 

'' Mira '' dedi sinirle.

 

'' Ne Mira ne Mira. Bilerek senin yanına geldi. Bilerek bu adamı başına sardı. Çünkü seninle eskisi gibi olmak istiyordu. Hala farkında değil misin sen ya. Neden hala Tom'a istediğini vermiyorsun Ateş parayı ver ve bu kızı hayatımızdan çıkar artık. Beynim almıyor ya siz neyin planını yapıyorsunuz. ''

 

'' Mira yeter sinirlisin sakinleş.'' Histerik bir kahkaha attım.

 

Asya ve Buket'e dönüp '' Duydunuz mu sakinleş diyor.'' Asya yanıma gelip '' Hadi eve gidelim.'' dedi. Başımı havaya kaldırıp derin bir nefes aldım. Önce yerde ağlayan Eylül'e sonra Ateş'e döndü gözlerim.

 

'' Değmezsiniz.'' diyerek çıkışa yöneldim. Ateş'in yanından geçerken koluma dokunmak için elini uzatınca;

'' Sakın .'' dedim ve eli hava da gözleri gözlerimi delip geçti. Asya ve Buket arkamdan geliyordu. Ahmet abide bizimleydi. Tam kapının kolunu tutunca Cenk'in '' Haklı.'' dediğini duyup mekandan çıktım. Soğuk havayı içime çekerek arabaya yöneldim.

 

Yaşanan son olaydan sonra Ateş ile köşe kapmaca oynuyordum. Yüzünü görmek istemiyordum. Ama o her gece odaya gelip bana sarılarak özür diliyor ve beni sevdiğini söylüyordu. Eylül'ün söyledikleri her geçen gün beynimde daha çok yer ediyordu. Tom'un verdiği süre yarın bitiyordu.. Açılışımız da yarın akşam olacaktı. Ateş güvenlik önlemlerini daha da arttırmıştı. Masa ile koordineli çalışıyordu. Onlar da bu durumdan hiç memnun değillerdi. Ahmet abi bir an olsun yanımdan ayrılmıyordu. Ayrıca bu sıralar kendimi çok halsiz hissediyordum. Yaşananlar benliğimi yoruyordu. Ne zaman güzel bir şeyler olsa hep bir felaketi beraberinde getiriyordu.

 

Ahmet abi ile kafede oturmuş kahve içiyorduk.

 

'' Sen ne düşünüyorsun o gece olanlar için.'' dedim.

 

'' Haklıydın Ateş de haklı olduğunu biliyor sadece söz konusu sen olduğun için nasıl davranması gerektiğini bilmiyor.'' Gözlerim dışarı kaydığında üç siyah araba durdu ve içinden Tom indi. Silahlar çekildi. Ayağa kalkıp dışarı yöneldim. Ahmet abi de arkamdan kalktığında ona dönerek;

 

'' Karışmıyorsun Ahmet abi neden gelmiş öğrenelim.'' dedim.

 

'' Ama .'' dedi. '' Abi sakın'' dedim ve dışarı çıkıp Tom'un karşısında durdum

 

'' Mira Hanım nasılsınız.'' dedi.

 

'' Ne istiyorsunuz.'' dedim. Ahmet abi ve adamlar her an tetikteydi.

 

'' Güzel mekan bir kahvenizi içmek isterim.''

 

'' Sizinle kahve içebileceğimizi düşündüren nedir inanın çok merak ettim.''

 

'' Oooo tam da Ateş'e yakışan bir kadın. Beni kendinize hayran bırakıyorsunuz her karşılaşmamızda.''

 

'' Uzatmayın neden geldiğinizi söyleyin ve gidin.''

 

'' Sadece bir hatırlatma yarın süre bitiyor eşinize iletmenizi rica ediyorum. İyi günler.'' dedikten sonra arkasını dönüp arabasına binip gittiler. O sıra da asfaltta ani fren sesi ile iki araba durdu. Ateş tüm iştihamıyla görüş alanıma girdi. Arkasında da Cenk ve Egemen.

 

Yanıma gelip beni göğsüne çekti. '' İyi misin bir şey yaptı mı?.'' Kıskacından çıkarak karşısında durdum.

 

'' Bir şey yapmadı sadece hatırlatmak istemiş sürenin bittiğini. Konuştuk. İyiyim gidebilirsin.'' dedim ve arkamı dönerek içeri girdim. Gözleri içeride Ahmet abi ile konuşuyordu. O sıra da Cenk içeri girdi.

 

'' Abicim''. Hiç düşünmeden ona sarıldım. '' Yoruldum bitsin artık.'' dedim.

 

'' Bitecek merak etme seninle gurur duyuyorum böyle güçlü olduğun için. '' Sarılışıma son verip tebessüm ettim.

 

Gözlerimi dışarı çevirdiğimde Ateş ellerini yumruk yapmış bize bakıyordu. Sonra arkasını dönerek arabasına binip gitti.

 

'' Üzülme sinirli sen ona böyle davrandığın için.'' Başımı salladım sadece.

 

Cenk de gittikten sonra Ahmet abiye beni Asya ve Buket'in yanına götürmesini istedim. Tüm gece üç kız konuştuk. Sabah onları uyandırmadan evden çıkarak pastanenin yolunu tuttuk korumalarla. Ateş'e haber verdiklerini biliyordum. Pastanenin sokağına giriş yaptığımızda içimde bir sıkıntı oluştu. Tam önünde durduğumuz da , pastanenin tüm camları kurşunlanmıştı. Koşarak içeri girdim, Mert ve diğerleri de arkamdaydı. Tüm masalar yerde, süsler parçalanmış herşey yerle bir olmuştu. Gözüm tezgahın arkasındaki duvara yazılan yazıya kaydı.

 

'' Sırada ki sensin Sevgilerle Tom.'' yazıyordu.

 

Herkese merhaba yeni bölümle karşınızdayız. Biraz geciktim kusura bakmayın. umarım beğenirsiniz. Bol bol yorum ve oy atmayı unutmayın. Sizleri seviyorum...

 

 

Loading...
0%