@burcu29
|
Odadan nasıl çıktığımı hatırlamıyordum. Ateş beni öpmüştü. Yüzündeki o ifade gözümün önüne geldikçe daha çok utanıyordum. Nasıl cesaret edebilmişti buna. O günün gecesi hiç uyumadım. Diğer iki günün de o günden pek bir farkı yoktu. Onunla karşılaşmamak için elimden geleni yapıyordum, yüzüne bakmaya cesaretim yoktu. Dudaklarıma dokundum hala sıcacıktı. '' Kendine gel Mira saçmalıyorsun. '' dedim kendi kendime.
Bu akşam nikahımız olacaktı. Evde hummalı bir çalışma vardı. Koruma sayısı artırılmıştı. Ateş'in karısı olmak mı bu düşüncelerde boğuşurken oturduğum balkon kapısı açıldı. Kafamı kaldırdığımda Asya'yı gördüm. Yerimden kalkarak içeri geçtim. Bana sinirle bakıyordu.
'' Ne '' dedim.
'' İki saatin kalmış , balkonda oturuyorsun. Bir şeyler var sende.'' dedi.
'' Sana öyle geliyor, hem neden istemediğim bir şey için hazırlık yapayım ki. Elbisem de hazır giyinip nikah saatinde aşağıda olacağım.''
'' Hadi giyin saçını, makyajını yapalım.''
'' Gerek yok.''
'' Hadi Mira lütfen benim için. '' derin bir of çekip yatağın üzerinde duran elbiseyi alıp banyoya geçtim. İlk olarak vücudumdaki izleri kapattım. Daha sonra elbiseyi giyinerek banyodan çıktım.
Asya kırmızı kalem bir elbise giyinmişti. Sırtı komple açıktı. Çok güzel görünüyordu. Benim elbisem ise ince askılı önü dökümlü gelen sırtı bele kadar açık kırık beyaz rengindeydi .. Elbiseye uygun olacağını düşünerek saçlarıma bukleler yaptık. Gözlerimin mavisini daha da ortaya çıkaran bir makyajla da her şeyi tamamlamıştık.
'' İşte bu kadar, çok güzel oldun. '' dedi. Ayağa kalkarak aynada ki yansımama baktım. Farklı görünüyordum. Kapının tıklamasıyla içeri Gülsen hanım girdi.
'' Mira canım müthiş görünüyorsun. Ateş gözlerini senden alamayacak. O da birazdan burada olur. Benim sana küçük bir hediyem var. '' Yanıma yaklaşıp elindeki kutuyu açtı. İçinde çok güzel melek figürü olan bir kolye vardı. Hemen boynuma kolyeyi taktı.
'' Bu Ateş'in annesinin hep şunu söylerdi. Oğlum evlendiğinde gelinime bu kolyeyi takacağım. O, kolyeyi boynundan hiç çıkarmazdı sende öyle yaparsan beni çok mutlu edersin." Dedi.
''Elimle melek figürüne dokundum. O an da gözümden bir damla düştü. Bunu hak etmiyordum. Kolyeyi Ateş'in gerçekten sevdiği kişinin alması gerekiyordu.
Asya beni görmüş olacak ki '' Evet anne biz çıkalım hadi Ateş şimdi gelir. Biz aşağıdayız tatlım.'' Dedi ve hızlıca odadan çıktılar. Aynadaki yansımama takılmıştı mavi gözlerim. Ateş'in geldiğini bile görememiştim. Arkama geçtiğinde gözlerimiz kesişti.
Çok farklı bakıyordu. Grileri her zamankinden fazla anlamlıydı. Elini belime koyarak kendine çevirdi.
'' Kolye yakışmış'' Elindeki kutudan iki alyans çıkardı. '' Titriyordum. Nefes alışlarım hızlandı. Alyansı parmağıma takarak '' Evet şimdi oldu. '' sonra cebinden bir kutu daha çıkardı. İçinden tek taş yüzük alıp alyansın önüne taktı. Bir öpücük kondurması ile hızla elimi çektim.
'' Bu oyunlara gerek yoktu. İkimizde neden evlendiğimizi biliyoruz. Sen boynumdaki ipi tamamen düğümledin. Bense o ipi bir gün tamamen çözüp hayatından çıkacağım. Şimdi inelim ve bitsin.'' diyerek kapıya yöneldim. Bıraktığım yerde durdu bir kaç saniye sonra yanıma gelip elimi tuttu. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım.
'' Masadan en güvendiğim adamlar aşağı da, evliliğimizin gerçek olduğuna inanmalılar. Gecenin sonunda bir sürprizim var sana.'' dedi ve merdivenlerden inmeye başladık. İndiğimizde Kudret Bey'in sinirli bakışları üstümdeydi. Bu adam beni korkutuyordu. Tanımadığım bir kaç yüz tebrik ederiz diye selam verdiler. Başımı sallamakla yetindim sadece. Nikah masasına geçtiğimizde benim şahidim Asya Ateşin ki de Cenk idi. Nikah memuru da yerine oturduğunda iyice gerilmiştim. Ateş'in kulağıma yaklaşıp; '' Oyun başlasın, bir misafirimiz var beni ne kadar sevdiğini göster sevgilim.'' dedi. Masanın altındaki ellerim yumruk olmuştu. Çünkü karşımda babam olacak adam duruyordu. Arkasında da Ateş'in iki koruması. gözlerimin içine öyle bir bakıyordu ki yapma bunu der gibiydi. Ateş zafer gülümsemesiyle ikimize bakıyordu.
'' Evet siz Mira Demir kimsenin etkisi altında kalmadan Ateş Soykıran ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz:? Nikah memurunun sorusu ile alayla gülümsedim. Bu gülüşün anlamını bu masadaki üç kişi çok iyi biliyordu. Bakışlarımı bir saniye bile o adamdan çekmeyerek güçlü bir sesle;
"Evet"dedim. Madem oyun başladı kuralına göre oynayalım.
'' Peki siz Ateş Soykıran kimsenin etkisi altında kalmadan Mira Demir ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?
'' Evet'' dedi Ateş o güzel gülümsemesi ile.
'' Sizler de şahit misiniz. '' Asya ve Cenk aynı anda evet dediler.
'' O zaman; bana verilen yetkiye dayanarak sizleri karı koca ilan ediyorum. İmzalarınızı atabilirsiniz.'' İlk Ateş imzaladı, defter önüme gelince bir iki saniye kalem elimde durdum. Esirliğe hazır mısın Mira dedim içimden. Titreyerek imzayı attım. Cenk ile Asya da atınca ayağa kalktık.
'' Tebrik ederim, buyurun evlilik cüzdanınız.'' Uzatılan defteri elime aldım. Prangalar bu sefer ellerime takıldı. Hiç çözülmeyecek şekilde hem de. Ateş bana dönüp belimden tuttu. Herkesin içinde öpmezdi demi. Dudaklarıma doğru yaklaşıp hafif bir öpücük kondurdu.
Asya ile sarıldım sonra da Cenk ile. Onlara ihtiyacım vardı. Ayak da zor duruyordum. Şuan herkesin içinde yeter diye bağırmak istiyordum. Gülsen Hanıma da sarılıp Kudret Bey'in elini sıkmakla yetindim. Ateş elini belime koyup,
''Sevgilim baban ile konuşmayacak mısın. O da tebrik etsin bizi hadi yanına gidelim.'' dedi.
'' Yapma Ateş yeter'' dedim. Kimse dediğimi duymasın diye Kulağına doğru yaklaşmıştım. Gülümsememi yüzümden yok etmemeye çalışıyordum. Bu gece en çok zorlandığım şeyden biri de buydu. Ama Ateş tabi ki de beni dinlemedi ve ona doğru yürüdük. Tam karşısına geçtiğimizde o da şaşkınca bize bakıyordu. Gözleri aynı benim gözlerimdi. Ama sadece gözleri.
'' Bizi tebrik etmeyecek misin Murat Kaya''
'' Kızımla konuşmak istiyorum, yalnız.'' dedi.
'' Hayhay buyurun çalışma odasına.'' dedi. O adamla yalnız kalmak istemiyordum. Adamlarına baş işareti yapıp çalışma odasına yöneldi. Ateş ile de biz de arkasından. Kapının önüne gelince Ateş konuştu.
'' Sadece on dakika sonrasın da senin ile biz konuşma yapacağız Murat Kaya.'' ne konuşacaklardı acaba şimdiden merak etmeye başlamıştım. İçeri adım atamıyordum. Bitsin bu kabus artık. Zorlukla içeri geçip kapıyı kapattım. Karşılıklı birbirimize bakıyorduk. İlk konuşan o oldu. Annemin ismini duyduğumda tırnaklarımı ellerimin içine batırıp yumruk haline getirdim.
'' Ayla 'ya çok benziyorsun. ''
'' Annemin adını ağzına alma bence çünkü yakışmıyor. '' dedim.
''Sana her şeyi anlatacağım, hiçbir şey düşündüğün gibi değil. '' bana doğru yaklaşıyordu. Elimi kaldırdım. '' Dur orada dedim.'' keskin sesle.
'' Lütfen beni dinlemek zorundasın kızım''
'' Kızım mı yirmi dört yıldır hayatımda var olmayan adam şimdi bana kızım mı diyor. Komik olma lütfen.'' Histerik bir kahkaha attım.
'' Yağız seni kurtaracak ve üçümüz buradan gideceğiz bizi kimse bulamayacak. O zaman her şeyi konuşup halledeceğiz.'' Yağız'ın ismini duymam ile nefes alışverişlerim hızlanmaya başladı. Ayakta duramıyordum. Yanımdaki koltuğa tutundum. Elim boynuma gitti. Nefes alıp vermeye çalışıyordum. Koluma dokundu '' Dokunma '' diye bağırdım. Kapı hızla açıldı, Ateş içeri girip babam olacak adama yumruk attı. Cenk içeri girip hemen tuttu onu.
''Sakin ol abi sakin.'' Cenk'in elini itip, yere düşen Murat'ı yakasından tutup '' Ne yaptın lan karıma '' diye kükredi. İçeri Kudret Bey, Gülsen Hanım, Asya ve ismini bilmediğim orta yaşlı bir adam girdi. Artık dayanamıyordum. Nefes alamıyordum. Asya yanıma gelip '' Mira iyi misin canım.'' başımı hayır anlamında salladım. Kudret beyin o keskin sert sesi oda da yankılandı ''Ateş Mira'yı çıkar buradan '' dedi. Saniyesinde yanıma gelip beni kucaklayarak odadan çıkardı. Asya da bizimle geldi. Salondaki koltuğa yavaşça oturttu.
'' İlacın nerede'' hala öfkeliydi.
'' O-dam-da , ko-mi-dinin içinde'' dedim güçlükle.
'' Asya hemen getir.'' dedi. Asya vakit kaybetmeden odama çıktı. Bir bardak su ile yanımıza gelip hemen ilacı uzattı. İlacı içip başımı koltuğa dayadım. Hala nefes almakta zorlanıyordum. İlacın etkisi on dakika sonra başlıyordu. Ateş'in bir anda ayağa kalkmasıyla elini tuttum. Bakışları bana döndü. Yine grileri ateş külüydü.
'' Gitme , beni odama götürür müsün.'' Asya'ya dönüp '' Cenk'e söyle, Murat'ı götürsün buradan geleceğimi de o şerefsize söylesin.'' beni tekrar kucaklayıp odamın yolunu tuttu. Ama kaldığım odaya değil kendi odasına götürdü. Sesimi çıkarmadım, şuan bunu düşünecek durumda değilim. Odanın içindeki koltuğa oturttu. Kendi de önüme çömelip ellerimi tuttu. İlaç etkisini göstermeye başlamıştı.
'' Ne yaptı , bir şey mi söyledi sana '' dedi. Gözlerinin içine baktım. Ağladığımı ellerimize düşen gözyaşımdan anlamıştım. '' Mira'' dedi. Emir veren sesi ile.
'' Yağız'ın beni senin yanından alacağını, üçümüzün buradan gideceğini ve kimsenin bulamayacağını söyledi. '' Gözyaşlarım giderek arttı. Bakışlarımı kenetlenen ellerimize sabitledim. Korkuyordum Yağız'ın beni almasından. Eliyle çenemi tutup ona bakmamı sağladı.
''Seni asla benden alamazlar buna izin vermem anladın mı? İzin vermem , vermem '' sürekli bunu tekrarlıyordu. Başımı salladım. Ona güveniyordum. Ne kadar beni babam için kullanıyor olsa da kimseye güvenmediğim kadar Ateş'e güveniyordum.
'' Şimdi ben aşağıya inip telefon görüşmesi yapacağım, sende odana gidip üzerini değiştirip buraya geri geliyorsun. Yarından itibaren Fatma hanım bizimle beraber olacak eşyalarını buraya taşırsın. Artık evliyiz ve bu oda da beraber kalacağız.
"Sakın itiraz etmeyi bile düşünme. '' Şaşkın bir yüzle bakıyordum. Ne saçmalıyordu. Aynı oda da kalmak ne demek . Asya ile Cenk olmayacaklar mıydı. Tam bir şey söylemek için ağzımı açmıştım ki işaret parmağını dudağıma koyup izin vermedi.
''Tartışmaya açık bir konu değil. '' Kaşlarımı çatarak bakıyordum. Yine o güzel gülümsemesini sunup odadan çıktı. Hızla odama geçip pijamalarımı giyindim. Banyoya geçerek yüzüme bir kaç defa soğuk su çarptım. Aynadaki yansımama baktığımda, yanaklarım kıpkırmızıydı. Daha fazla vakit kaybetmeden Ateş'in odasına geçtim. İçeride yoktu hala telefonla konuşuyor olmalıydı. Çok uykum vardı. Yatağın sol tarafında cenin pozisyonunda uzandım. Yavaş yavaş uykuya teslim oluyordum. Dakikalar sonra; bir elini belime diğer elini de boynumdan geçiren Ateş'i hissettim, gözlerimi açmamak için direniyordum. Sırtımı iyice göğsüne yasladı, nefesini de ensemde hissediyordum. Güzel kokusunu soluyarak uykuya daldım. Ateş ile ne zaman uyusam kabuslarım uğramıyordu.
Sabahın ilk ışıkları ile gözümü açtığımda yatak da tek başımaydım. Tam olarak nerede diye düşünürken banyonun kapısı açıldı. Belinde havlu ile oradan çıktı. Anında ellerimle gözlerimi kapadım.
'' Hey ne yapıyorsun sen çabuk geri gir banyoya'' dedim. bir yanda da yataktan kalkmaya çalışıyordum.
'' Utandın mı karıcığım. Bence seksi vücudumu görmen lazım.' dedi' ve ardından muhteşem kahkahasını attı.
'' Pislik'' arkamı dönüp odadan çıktım. Kendi odama geçip rutin işlerimi hallettim. Sonra da aşağıya inip mutfağa geçtim. İçeri girdiğimde diğer evdeki kadın oradaydı. Kahvaltıyı hazırlıyordu.
'' Günaydın'' dedim.
'' Günaydın kızım '' dedi gülümseyerek. Kısa boylu hafif tombul beyaz saçları olan tatlı bir kadındı. Elimi uzattım.
'' Mira ben'' dedim. Kadın şaşkınca yüzüme bakıyordu. Elini uzattı.
'' Fatma bende kızım. Kahvaltı beş dakikaya hazır olur. '' dedi.
'' Sen rahatına bak Fatma teyze, kahve alıp balkona çıkacağım.'' dedim. Kahvemi hazırlayıp balkona çıktım. Kasvetli bir hava vardı dışarda. Sigara paketinden bir tane çıkarıp sigarımı keyifle yaktım. Asya'nın evde olmaması beni boşluğa düşürmüştü. Ona çok alışmıştım. Bu evde Ateş ile tek başıma kalmak beni geriyordu. Bir yolunu bulup Asya'nın burada kalmasını sağlamalıydım. Bunu düşünürken ensemde hissettiğim nefesle yerimden sıçradım. Arkamı döndüğümde Ateş sırıtıyordu yine.
'' Neden sessizce geliyorsun'' kaşlarımı çattım.
'' Sessiz gelmedim, o kadar dalmışsın ki fark etmedin bile. Hadi gel kahvaltı hazır. Aç karnına sigara içmemelisin.'' elimdekini alıp küllükte söndürdü ve içeri girdi. Ayağımı sertçe yere vurup koca bir off çektim.
Masaya geçtiğimde canım bir şey yemek istemiyordu. Öylece tabağıma koyduklarımla oynuyordum.
'' Tabağındakilerle böyle oynamaya devam mı edeceksin. Hadi çabuk ye seni Asya'nın yanına götüreceğim. Gece de geç geleceğim. '' Duyduklarımla kocaman gülümseyip, tabağımdakileri yemeye başladım. Ateş ağzında bir şeyler geveliyordu. Sinirlenmişti Asya'yı göreceğim için sevinmeme. Umursamadan kahvaltıma devam ettim. Yarım saat sonra da yola çıkmıştık. Arkamızda iki koruma arabası vardı. Ateş önlemleri arttırmıştı yine.
Çok büyük bir araziye yapılmış villanın içine girdik. İçerisi o kadar güzeldi ki. Arkalı önlü bahçesi vardı. Bir tanede kış bahçesi . Arabadan indiğimden beri gözlerim etrafı keşfediyordu. Kapıya geldiğimizde boynuma atlayan bir Asya yı beklemiyordum. Gülsen Hanımda arkasında gülerek bizi izliyordu. Hemen bende kollarımı ona doladım.
'' Özledim, geleceğini duyunca bir sürü plan yaptım bugün için. '' Plan kelimesini duyunca olmaz dedim içimden. Asya'nın enerjisine yetişmek çok zordu.
'' Bende çok özledim. Ama bu planlar olayını çok merak ediyorum Asya.''
'' İzin versen de içeri geçseler kızım, kapıda kaldılar.'' dedi Gülsen Hanım hafif gülerek hafif sinirli bir şekilde.
'' Ben gelmeyeceğim yenge işlerim var, gece gelir alırım Mira'yı.'' dedikten sonra bana döndü.
'' Seni ararım, dışarı çıkarsanız haberim olsun. Korumasız çıkmıyorsunuz anlaştık mı karıcım'' diyerek yanağıma bir öpücük kondurdu.'' Dengesiz herif, utandığımı bildiği için böyle davranıyordu. Bende zoraki bir gülümseme ile cevap verdim.
'' Hiç merak etme kocacığım, emin ellerdeyim.'' Asya ve Gülsen Hanım mutlulukla bize bakıyorlardı. Bende onun gibi yanağına öpücük kondurdum. Ancak kokusu burnuma düştüğü an yerimde çakılı kaldım. Zorlukla geri çekilip içeri girdim. Yüzüne bakmadım. Şuan güldüğüne emindim.
Ev o kadar büyük ve ihtişamlıydı ki gözlerimi alamıyordum. Çok modern dizayn edilmiş salonu vardı. Tam Gülsen Hanımı yansıtıyordu. Kış bahçesinde kahvelerimizi içtik. Kudret Bey yoktu sanırım. Gerçi olmaması daha iyiydi. Beni rahatsız eden bir şeyler vardı o adamda.
'' Evet hadi kalk bakalım fıstığım gidiyoruz. Önce alışveriş, sonra gece alemleri.'' dedi. Gözlerimi devirdim. Çok yorucu bir gün beni bekliyordu. Aslında Cenk'i de özlemiştim onu görmek için akşam Uçuruma gidebilirdik.
'' Akşam Uçuruma gidersek tüm gün seninim, Cenk'i de özledim görmek istiyorum.'' dedim.
'' Aman ne özlüyorsun o zevzeği. Beni özle onu değil'' dedi. Kahkahamı tutamadım.
'' Asya çok ayıp kızım '' diye uyardı Gülsen Hanım , ama o aldırış etmeden ayaklandı. Neyse ki elbise giymiştim. Üstümü değiştirmeme gerek yoktu. Gülsen Hanım ile vedalaştıktan sonra , arabaya binip yola çıktık.
İstanbul'un en büyük alışveriş merkezinde gezmediğimiz yer kalmamıştı. Artık çok yorulmuştum. Asya'nın enerjisine yetişemiyordum. Sonunda bir yere oturup bir şeyler yemeye karar verdik.
O esnada telefonum çaldı. Bilinmeyen bir numara arıyordu. Ya Yağız ise diye düşünüp açmadım. Tekrar çalmaya başlamıştı.
'' Neden açmıyorsun''. dedi.
'' Tanımadığım numara '' dedim.
'' O pislik olabilir mi?'' dedi. Arama sonlandığında, birkaç dakika sonra mesaj gelmişti. Ellerim titreyerek mesajı açtım. Asya da dikkatle bana bakıyordu. Tahmin ettiğim gibi Yağız dı.
''Onunla evlenmiş olman bir şey değiştirmeyecek sevgilim. Sen benimsin. Yakında yanımda olacaksın. Beni özlediğini biliyorum. O Ateş denen adama söyle çok az kaldı.'' Korkum daha da artmıştı. Asya elimden telefonu alıp okumaya başladı.
'' Ne saçmalıyor bu pislik. Ateş'e söylemelisin bunu hemen. ''
'' Hayır Asya gelen mesajdan asla Ateş'in haberi olmayacak anlaştık mı? Asla.'' itiraz edecek oldu izin vermedim.
'' Hayır Asya bilmeyecek.'' Başını tamam anlamında salladı. Onunda morali bozulmuştu. Sonra elimi tutup.
'' Hep yanındayım tamam mı? Korkma hiçbir şey olmayacak.''
'' Umarım Asya umarım'' dedim. Yağız hasta bir adamdı. Asla vazgeçmezdi. Yemeklerimizi bitirdikten sonra birkaç kitap alıp Uçurum'un yolunu tuttuk. Mesajdan sonra, içime büyük bir sıkıntı düşmüştü.
Uçurum'dan içeri girdiğimiz de Cenk yine bar kısmında güzel bir kızla konuşuyordu. Asya ona sinirle bakıyordu. Bunların arasında kuvvetli bir çekim vardı. Ama ikisi de farkında değildi. Bizi gördüğü an yanımıza geldi.
'' Sizin ne işiniz var burada'' dedi sinirle.
'' Sana da merhaba Cenk. '' dedim bozulduğumu belli ederek.
'' Ben sana demiştim bu zevzeği görmene gerek yok diye.'' dedi Asya.
'' Haberim yoktu geleceğinizden şaşırdım ondan abicim'' dedi kollarını bana açarak. Telaşlı görünüyordu. Ateş neredeydi ki. Vakit kaybetmeden sarıldım. Başıma küçük bir öpücük kondurdu.
'' Ateş nerede '' dedi Asya. Benden önce davranıp beklediğim soruyu sormuştu canım arkadaşım.
'' IHHH şey yukarda odasında toplantısı var dedi.'' Şüphelenmiştim .
'' Toplantısı var ve sen burada şu kızla kırıştırıyorsun. Hiç inandırıcı değil .'' dedi Asya. İçimdeki sıkıntı daha da büyüdü sanki. Biranda kendimi Ateş'in odasına giden merdivenlerde buldum. Cenk arkamdan gelmeye çalıştı ancak Asya kolundan tutup engelledi.
Sanki o merdivenleri çıkmak asır gibiydi. İçimdeki ses gitme diyordu. Kapının önünde durup derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Açıp da karşımda gördüğüm manzara olmayacak bir şeydi. Ateş ve Sude öpüşüyordu. Nefes alamadığımı hissettim. Boğazımda bir yumru oluştu. Öylece durup onları izliyordum. Daha fazla bu görüntüye şahit olmak istemediğim için hızlıca arkamı dönüp kapıyı sertçe kapattım. Merdivenleri ikişer ikişer iniyordum. Sonra Ateş'in sesini duydu. Mira dur diye sesleniyordu.
Kendimi kalabalıktan zorla kurtarıp dışarı çıktım ve koşmaya başladım. Bir hayal kırıklığı daha dedim. Ne sanıyordun, seni sevebileceğini mi. Ağlıyordum. Arkamdan geldiğini biliyordum. Kimseler yoktu. Sadece O ve ben. Sonra bir el ateş sesi duyuldu karanlık sokak da. Arkama dönmeye cesaret edemiyordum.
Kulaklarıma sesler geliyordu. Ateş diyorlardı. Hızla arkamı döndüm. Ateş yerde kanlar içinde yatıyordu. Başında Cenk ve Asya vardı. Dudaklarımdan onun ismi döküldü. Vurulmuştu......
EVET CANLARIM 8. BÖLÜMLE Yİ NE BİRLİKTEYİZ. ÇOK GÜZEL YORUMLAR ALIYORUM. ŞARKIYI DA BÖLÜMÜ OKURKEN AÇMANIZI TAVSİYE EDİYORUM. LÜTFEN OY VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYALIM. SİZLERİ SEVİYORUM. EN KISA SÜREDE GÖRÜŞMEK ÜZERE.
|
0% |