Yeni Üyelik
15.
Bölüm

YENİ BAŞLANGIÇ

@burcu29

Merhaba Ateş, nasılsın'' karşımda o kadar güzel bir kadın vardı ki; upuzun sarı saçları, bal rengi gözleri; Ateş gözlerini dikmiş hiç konuşmuyordu. Şuan aklından geçenleri çok merak ediyordum.

 

'' Neden geldin?'' elimi sıkıca tutuyordu. Soruya cevap vermeden bize doğru yaklaşıp bana elini uzattı.

 

'' Merhaba Eylül ben'' bir süre uzatılan ele baktım sonra kendime gelerek elimi uzattım.

 

'' Mira '' dedim sadece, Asya arkamızdan geçerek Eylül'nün yanına geldi.

 

'' Ateş bir soru sordu sana , niye geldin Eylül.''

 

'' Eski dostlarımı görmek istedim, bir de Ateş'in yardımına ihtiyacım var. Merak etme Asya huzur bozmaya gelmedim.'' Ateş''in elini bırakıp ona döndüm, neden bırakıyorsun der gibi gözlerimin içine bakıyordu.

 

'' Asya ile eve geçelim biz,Mert götürsün. Sende işin bitince gelirsin.''

 

'' Mert'' diye bağırdı. Gözlerimin içine bakıp ne yapmak istediğimi anlamıştı.

 

'' Buyur abi.''

 

'' Mira ve Asya'yı eve götür yanına üç adam daha al. Dikkatli ol, gözün açık olsun en ufak bir şey hissettiğinde ara.''

 

'' Tamam abi merak etme.'' Sonra bana dönerek ellerini yanaklarıma koydu ve alnını alnıma dayadı.

 

'' En fazla bir saat sonra evdeyim güzelim. Dikkatli ol.'' Alnıma öpücük kondurup uzaklaştı. Eylül'ün yanında bunu yapması mutlu etmişti. Gülen gözlerle bakıyordum.

 

'' Tamam sende dikkatli ol. Hadi Asya'' dedim ve Eylül'e hiç bakmadan oradan çıktık. Kalbim sancı duyuyordu eskiden aşık olduğu kadınla başbaşa kalmıştı.

 

'' Neden gidiyoruz ki kalmalıydık Mira.''

 

'' Ne yapmamı bekliyorsun Asya, zaten benim için zor bir durum birde sen böyle konuşunca kendimi sorguluyorum.''

 

'' Peki'' dedi. Yarım saat sonra eve gelmiştik. Asya odasına çıktı. Bende kahvemi alıp balkona çıkarak bir sigara yaktım. Neden hep bir kaosun içindeydik. Niçin şimdi gelmişti de Ateş'in karşısına çıkmıştı. Sigaramı bitirip odaya çıktım. Üzerimi değiştirdikten sonra pencerenin önündeki koltuğa oturup Ateş'i beklemeye başladım. Onsuz uyumak istemiyordum. Aradan iki saat geçmişti ama hala gelmemişti. İçim içimi yiyordu, ne konuşuyorlardı, onunla başbaşa olmak ne hissettiriyordu beynimin içinde sürekli bunlar dönüyordu. Uykum artık iyice kendini gösterdiğnde yatağa geçerek cenin pozisyonunu alıp gözlerimi kapadım.

 

Birinin belimi sardığını hissettim. Aldığım koku ile geldiğini anladım. Yüzümü ona dönerek '' Ateş '' dedim.

 

'' Güzelim'' dedi ellerini yanağıma koyduğunda iyice yanağımı yasladım. Yorgun bakıyordu beki biraz da hüzünlü. Çözemiyordum.

 

'' İyi misin'' dedim bu sefer elimi ben yanağına koydum gözleri kapandı.

 

'' Şuan çok daha iyiyim. Çünkü senin yanındayım.'' Gülümsedim.

 

'' Konuşmak ister misin.'' dedim. Ne konuştuklarını çok merak ediyordum.

 

'' Sonra güzelim şimdi kokunda uyumak istiyorum. Yarın anlatacağım'' tamam anlamında başımı salladım. beni iyice göğsüne çekti ve ikimizde uykuya teslim olduk. Sabah uyandığımda Ateş yanımda yoktu,aşağıdan da Asya'nın bağırtıları geliyordu. Hızla işlerimi halledip odadan çıktım.

 

Salona geçmeden önce Asya'nın neden biz koruyoruz dediğini duydum. Herkes buradaydı Ahmet abi ve Eylül, onun burada olması kaşlarımı çatmama neden olmuştu. Ateş arkası dönük pencerenin önündeydi. Geldiğimi anlamış olmalı ki yüzünü bana dönüp gülümsedi.

 

'' Güzelim uyandın mı?'' yanıma gelerek belimden tutup saçıma öpücük bıraktı. Odaya baktığımda Egemen koltukta oturmuş sinirle ayağını sallıyordu. Cenk Asya'nın yanında öfke ile duruyordu. Ahmet abi de ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

 

'' Neler oluyor Ateş '' dedim.

 

'' Gel balkonda konuşalım biraz.'' diyerek elimden tutup balkona çıkardı. Bir şeyler vardı ve eminim hoşlanmayacağım şeyler söyleyecekti. Elimi çekerek kollarımı bağlayıp yüzüne baktım.

 

'' Evet ne oluyor.'' dedim.

 

'' Güzelim Eylül bizimle bu evde kalacak bir süre.'' dediği an afalladım. Ne diyordu bu adam eskiden aşık olduğu kadınla bizi bir arada mı tutacaktı. Silik bir gülümseme ile konuştum.

 

'' Anlamadım , neden bizimle kalıyor.''

 

'' Başında bir bela var ve benden yardım istedi bende yardım edeceğime söz verdim. ''

 

'' Kim bu kız Ateş geçmişten gelen biri ama kim bilmiyorum. Eksik anlatıyorsun Ateş. Bir şeyler saklıyorsun ve bu beni daha çok üzüyor.'' sinirle yüzüme baktı.

 

'' Şimdilik bu kadarını bilmen yeterli.'' demesi ile tüm umutlarımın tek tek kırıldığını anladım. Anlatmayacaktı.

 

'' Peki '' diyerek yanından geçerek çıktım. Peşimden geliyordu. Çok sinirlendim ve bu sinirle kavga edeceğimizi bildiğimden Asya ile dışarı çıkıp hayalini kurduğum pastane için dükkan bakmak en iyisi olacaktı.

 

'' Asya hadi gidiyoruz.''Salondaki herkes yüzüme bakıyordu.

 

'' Nereye '' dedi Ateş.

 

'' Senin olmadığın bir yere , ne zaman bana gerçek bir açıklama yaparsın o zaman gelirim. Şimdi bu evde durmak istemiyorum. İşlerim var .'' Kahkaha attı.

 

'' Ne saçmalıyorsun geç içeri. '' dedi.

 

'' Ben mi saçmalıyorum, Eylül kim Ateş .'' kimse bu soruyu beklemiyordu. Eylül bir ara konuşacaktı ona dönerek'' Sen karışma'' dedim. Patlamaya hazır bir bombaydım şuan. Ahmet abi yanıma gelerek ''Abicim sakin hadi çıkalım '' dedi.

 

'' Bırak abi , evet dinliyorum Ateş Eylül kim.'' Yine sinirden gözleri Kül rengi olmuştu. Cevap vermiyordu.

 

''Bende öyle düşünmüştüm.'' Başımı iki yana sallayarak portmantoya dönüp ceketimi ve çantamı alıp dış kapıyı açtım.

 

'' Mira '' dedi Ateş. Duymamazlıktan geldim. Asya'da arkamdan geldi. Ahmet abi ona bir şeyler söyledi ve peşimden gelmedi. Üçümüz asansöre bindik. Gözlerimi bir kez bile dönüp ona bakmadım. Ahmet abinin arabasına bindiğimizde kimseden ses çıkmıyordu. Hayal kırıklığı yaşıyordum. Bana anlatsa belkide bu kadar tepki vermeyecektim.

 

'' Nereye gidelim'' diye sordu Ahmet abi.

 

'' Benim birkaç kiralık dükkan bakmam gerek abi o yüzden bir kafe dur .'' dedim.

 

'' O nerden çıktı .'' dedi.

 

'' Uzun zamandır planlarımın arasındaydı bugüne kısmetmiş. Asya ne dersin .''

 

'' Harika olur derim.'' gülerek cevapladı. Asya'nın bildiği bir kafede oturup kiralık dükkan arıyorduk. Ahmet abinin telefonu çalınca gözüm oraya ilişti. Arayan Ateş di. Benim telefonum Asyalarda olduğu için arayamıyordu.

 

'' Efendim .'' dedi.

 

'' Evet yanımda , tamam '' dedikten sonra telefonu bana uzattı. Konuşmak istemedim. '' Hadi .'' dedi Ahmet abi, elinden alarak kulağıma götürdüm.

 

'' Efendim.''

 

'' Neden böyle yapıyorsun.'' duymayı beklediğim ses bu değildi. Korku ve tedirginlik ile çıkan ses bir an afallattı.

 

'' Ne yapıyor muşum ben'' dedim.

 

'' Güzelim lütfen mesafe koyma aramıza sadece geçmişten gelen biri o kadar.'' yine açıklamadan kaçamak cevaplar veriyor.

 

'' Madem bu kadar önemsiz o zaman neden geldiğini anlatman ya da gerçekten kim olduğunu söylemen de önemli olmamalı Ateş. Bu kadarını bilmeye hakkım var değil mi.''

 

'' Akşam Ahmet Uçuruma getirecek sizi dikkatli ol.'' diyerek suratıma telefonu kapattı. Şuan çığlık atmak istiyordum. Resmen kaçıyordu. Benim adım Mira ise Uçurum'a hiçbir kuvvet beni götüremeyecekti. O ayağıma gelecek.

 

Akşama kadar bulduğumuz kiralık dükkanlara baktık ancak içimize sinen hiçbir yer bulamadık. Yorgunluktan ve açlıktan ölecektik. Asya'nın bazen tek başına kaldığı eve gelip yemek sipariş vererek tıka basa yedik. Ama öncesinde Ahmet abiyle büyük savaş halindeydik. Ne kadar Ateş'in yanına götürmek istesede inatla direndim ve kazanan ben olmuştum. Asya'da bu durumu kabul etmiyordu. Televizyon izlerken kapı yumruklanıyordu. Kimin geldiğini çok iyi biliyorduk. Birbirimize bakıp güldük.

 

Kapıyı açmaya gittiğimde Asya'da arkamdaydı. Beklemeden kapıyı açtım. Karşımda kızgın boğa gibi bir Ateş duruyordu.

 

'' Buyur ''dedim. Hiçbir şey olmamış gibi. Tek kaşını yukarı kaldırdı. Bende aynı tavırla bakıyordum.

 

'' Gidiyoruz al ceketini.'' dedi hiçbir şey yaşamamışız gibi.

 

'' Gelmiyorum ben.'' dedim. Derince bir nefes aldı.

 

'' Hadi güzelim al ceketini gidelim tamam anlatacağım her şeyi zorlaştırma lütfen.'' dedi.

 

''Ne oldu da şimdi anlatmaya karar verdin. '' dedim.

 

'' Kadın sen benim aklıma zarar mısın. Hadi al ceketini aşağıda bekliyorum. Eğer beş dakika içinde aşağıda olmazsan ne olacağını biliyorsun.'' diyerek döndü gitti. Başımı yukarı kaldırarak derin bir nefes aldım.

 

'' Git hadi, kuzenimi iyi tanırım kimse için bunu yapmaz Mira.. Buraya kadar geldiyse seni sevdiğinden.''

 

'' Beni gerçekten seviyor olsaydı ilk başta Eylül'ün kim olduğunu anlatırdı Asya. Sude'si bitti Eylül'ü geldi. Lanet olsun. '' Asya bu cümleme gülüyordu.

 

Portmantodan ceketimi alıp, Asya ile vedalaştım. Aşağı indiğimde araba yaslanmış sigara içiyordu. Hiç yüzüne bakmadan yolcu tarafına bindim. Gülerek kafasını iki yana salladı. Sigarasını bitirip oda sürücü tarafına geçerek arabayı çalıştırdı. Kafamı pencereye çevirerek yüzüne hiç bakamadım. Kendimde bilmediğim yüzler çıkıyordu. Resmen kıskançlık yapıyordum. Belki de bana gerçeği anlatmadığı için kırılıyordum.

 

Araba da sessizlik hakimdi. Yan gözle baktım gözleri sadece yoldaydı. . Tek eli ile direksiyonu tutuyor. Diğer elini de cama yaslamıştı. Siteden içeri girdiğimizde caba Eylül burada mıydı diye düşünmekten aklım çıkıyordu. Onu beklemeden arabadan indim. O da arkamdan geliyordu. Asansörün gelmesini beklerken arkamda duruyordu. Kapıların açılması ile sağ köşeye geçip kafamı duvara yasladım. O da sol tarafa geçti. Sekizinci katın düğmesine bastıktan sonra, sanki hiç bitmiyor gibiydi. Kokusunu burnuma geldikçe tüm duvarlarım yok oluyordu. Geldiğimizi belirten sesle kapı açılıp çıktık. Anahtarla kapıyı açtığında içeri girdim. O esnada mutfaktan Eylül çıktı.

 

'' Ateş sen mi geldin.'' demesi ile dönüp Ateş'e baktım. Şaşkındı. Kafamı iki yana sallayıp merdivenlerden çıkmaya başladım.

 

'' Sana Cenk'in dairesine geçmeni söylemiştim. Ne işin var Eylül burada.''

 

'' Seni merak ettim. Mira ile aranızda benim yüzümden sorun çıkmasını istemiyorum.'' Kulak misafiri olduğum konuşmalar sadece güldürmüştü.

 

'' Sen bizi düşünme, Cenk seni bekliyor. '' dedi. Daha fazla ne konuştuklarını duymamak için hızla odamıza geçtim. Ceketimi çıkarıp, balkona çıkarak yıldızlarla dolu gökyüzüne kafamı kaldırdım.

 

Belimi saran kollarla gözlerim kapandı. Burnunu saçlarıma dayayıp, derin nefes aldı. Ağlamayacağım, senin yanında onun değil Mira dedim düşüncelerimin arasında.

 

'' Üşüyeceksin hava soğuk.'' dedi.

 

'' Sen bana böyle davrandığın için ben zaten üşüyorum.'' Beni kendine döndürüp ellerini yanaklarıma koyarak alnını alnıma dayadı. Bende ellerimi göğsüne koyup gözlerimi kapadım.

 

'' Anlatacağım ama bir daha aramıza bugün yaptığın gibi mesafe koymayacaksın. Sen benim nefesimsin ve benden uzaklaşınca nefesimi de alıp gidiyorsun. Yapma bunu bize. '' Allahım bu adam bir gün beni sözleri ile öldürecekti farkında değildi. Tebessümle gözlerimi açtım. Oda yüzümün her bir noktasını seyre dalmıştı. Gri gözlerinin içinde ışıltılar vardı mavi gözlerim o ışıltılarda boğuluyordu.

 

'' Tamam '' dedim.

 

'' Hadi gel içeride anlatacağım.'' elimden tutup koltuğa oturarak benide kucağına oturttu.

 

'' Eylül 5 yıl önce hayatıma dahil oldu. Asya'nın üniversiteden en yakın arkadaşıydı. Amcamlara gelir , sohbet ederdik. İlk başlarda bu kadar yakınlaşmasını önemsemedim. Ancak sonra bana iyi gelmeye başladı. Her an yanımdaydı. Beşinci yılın içinde onunla evlenmeye karar vermiştim. Hayatımda ömür boyu olmasını istediğim kadın olmuştu. Etrafımdaki herkes onu seviyor , saygı duyuyordu. 19 Mart 2017 sonum oldu. Evlenme teklifi etmeye gittiğim gece evinin kapısı açıktı. Çok korkmuştum ona bir şey olduğunu düşünüp içeri daldım hemen. Ama içerisi çok sessizdi. Düşmanım çoktu, birkaç defa suikaste uğramıştık. Ama ne olursa olsun onu korumayı başarıyordum. Hayatımın merkezi oydu. Sanki odasına çıkan merdivenler bitsin istemiyordum. Her adımda ayaklarım geri dön diyordu. Odasının kapısını açtığımda yatakta Egemen ve o vardı. Hiçbir şey yapmadan çıktım o evden. Üç gün dağ evinde kaldım. Cenk bir şekilde her şeyi öğrenmiş ikisine dünyayı zehir etmişti. Sonra yanıma gelip Eylül'ün son kez konuşmak istediğini söyledi. Kabul ettim. Niye biliyor musun gözlerinin içine bakıp bana neden yaptığını anlatmasını istedim.'' Gözlerim yaşlı dinliyordum. O ise yere dikmiş hiç yüzüme bakmadan anlatıyordu.

 

'' Cenk'e buraya getirmesini söyledim. Geldi. Karşımda tanıdığım Eylül yoktu. Bana şefkatle bakan kadın değildi. Nefret vardı o gözlerde. Bana beni hiç sevmediğini sadece Egemen'e yakın olmak istediği için hayatımda olduğunu ve aralarından çekilmemi rahat bırakmamı söyledi. O zaman anladım ben sadece olmasını istediğim kadını yaşatmışım diye. Sonra bir daha onu görmedim ta ki o geceye kadar. '' Sonra gözlerini bana çevirdi.

 

'' İnan ilk önce yardım etmeyeceğimi söyledim. Ama sonra ben Ateş Soykıran hiçbir zaman savunmasız bir kadını bu durumda bırakmaz dedim kendi kendime ve kabul ettim. Seni onunla karşı karşıya getirmek istemediğim için anlatmadım. Ama yanlış yaptığımı senin tavrını görünce fark ettim. Bir kez daha iyi ki sen dedim.'' Hiç tereddütsüz beklemeden boynuna doladım kollarımı. O kadar sıkı sarıyordum ki. Karşımda savunmasız çocuk , bende onu koşulsuz koruyan kadın

 

'' İyi ki sen '' dedim. Yavaşça kendimi geri çekip uzayan sakallarına ellerimi koydum.

 

'' Ben çok üzgünüm bunu yaşadığın için sen güzel bir adamsın Ateş bende bu güzel adamı çok seviyorum.'' dedim.

 

Beni kendine çekip dudaklarıma yapıştı. Yok olmaktan korkar gibi öpüyordu. Beni kucakladığı gibi yatağa götürdü. Sırtım yumuşak yatakla buluştuğunda onu kendime daha çok çektim. Elini kazağımın içinden geçirdiği an titredim. Dudakları yüzümün her yerini öpüyordu. Bulutlarda uçuyordum. Titreyen elimle kazağını çıkarmaya çalışırken beklemeden bana yardımcı oldu. İki elimi yatağa sabitleyip parmaklarımızı düğümledi. Dudaklarımı kulağına yaklaştırıp fısıldadım.

 

'' Bu gece tüm yaralarımla senin olmaya hazırım avcı'' dedim. Hızla başını bana döndü. Gözlerimin içine o kadar derin bakıyordu ki oradan da onay almak istiyordu. Gözlerimi bir kez kapatıp açarak istediğini verdim. Sonrası hayallerin en gerçeğiydi. Vücudumdaki her izi tek tek dudakları ile yok etti. Ben tüm benliğim ile Ateş'in olmuştum o gece. Kulağıma en son söylediği cümle '' İyi ki sen '' oldu. Kendimi onun sıcaklığında uykuya teslim ettim.

 

22 Şubat 2022 bizim miladımız oldu. Ben artık tamamen Mira Soykırandım. Sabahın ilk ışıkları ile gözlerimi açtığımda beni izleyen gri gözler vardı. Çok utanıyordum. '' Günaydın'' dedim.

 

'' Günüm şimdi aydı.'' dedi. Allahım sanırım kalbim durmuştu.

 

'' İyi misin ağrın var mı'' diye sorunca afalladım.Evet vardı ama beni zorlayacak kadar değildi.

 

'' Biraz '' dedim. Aniden yataktan kalkarak beni kucakladığı gibi banyonun yolunu tuttu.

 

'' Hey Ateş ne yapıyorsun indir lütfen beni.''

 

'' Karımı banyoya kadar taşıyorum belki biraz yaramazlık yaparız.'' Yine o sinsi sırıtması ile koluna vurdum.

 

'' Hey acıdı.'' dedi.

 

'' Acısın, indir beni tek başıma banyo yapacağım'' dedim ama nafile banyodan çıkışımız bir saati buldu. Yine yapmıştı yapacağını durmamıştı. Hazırlanıp merdivenlerden inerken mutfaktan konuşma sesleri geliyordu. İçeri girdiğimde Cenk ve Eylül masa da oturmuş. Asya da kahvaltı hazırlıyordu.

 

'' Günaydın.'' diyerek içeri geçtik. Cenk yine boşboğazlılıkla konuştu.

 

'' O çifte kumrular da uyanmış kalkmasaydınız.'' dedi

 

'' Cenk '' diye Ateş keskin bir dille uyardı. Balkondan çıkan Egemeni görünce mutlu olmuştum. Eylül'ün bir anda ortaya çıkmış olması onuda rahatsız ediyordu. Yine Ateş ile arasında duvar olmasından korkuyordu belki de.

 

'' Selam '' dedim.

 

'' Selam '' dedi. Ateş ile göz göze geldiklerinde korkmuştum. Ama korktuğum olmamıştı.

 

'' Hoşgeldin '' dedi Ateş. O da başı ile selam verdi. Gözlerim Eylül'e kayınca pür dikkat onlara bakıyordu. Kim bilir aklından neler geçiyordu. Beynimdeki düşünceleri rafa kaldırdım.

 

Asya'nın yanına geçip kahvaltıyı hazırlanmasına yardımcı oldum. Herkese omlet yaptım. Cenk özellikle istemişti. Kahvaltıya geçtiğimde kimseden ses çıkmıyordu.

 

'' Cenk istediğimi aldın mı '' diye bir soru yöneltti Ateş. Ama o omletini yemekle meşguldü.

 

'' Cenk '' diye sesini yükseltti.

 

'' Efendim abi ''

 

'' Diyorum ki dediğimi aldın mı, kafanı omletten kaldırıp kulak versen buraya.''

 

'' Ne yapabilirim senin karın da bu kadar güzel omlet yapmasın. Aldım içerde.'' O esnada Eylül bir soru yöneltti.

 

'' Karısı mı?'' Cenk hemen cevapladı.

 

'' Evet karısı sen ne sanıyordun.'' dedi sert bir ses ile.

 

'' Cenk'' dedim o da ne diye bir yüz ifadesine büründü. Sonra ayağa kalkıp içeriden bir kutu getirip Ateş'e verdi.

 

'' Bu senin güzelim'' dedi bana dönüp.

 

Kutuyu açtığımda içinde son model bir telefon vardı.

 

'' Ateş bu çok pahalı bu kadarına gerek yoktu. Benim telefonum zaten var, Asya'ların evinde bırakmıştım.''

 

'' Onu kullanmanı istemiyorum artık. Bu özel bir telefon güzelim içinde bir çip var nerede olduğunu bildiren. Bir daha aynı şeyleri yaşamak istemiyorum. Ne olursa olsun bu telefon hep yanında olacak anlaştık mı.''

 

'' Anlaştık adamım '' dedim gülerek. Herkes kahkaha atmıştı bu cevabıma. Bir tek Eylül gülmedi.

 

'' Kimin kardeşi seviyorum seni ufaklık .'' dedi Cenk

 

'' Ya Cenk çocukmuyum ben ufaklık diyorsun.''

 

'' Zevzek zevzek konuşma lan '' dedi Ateş.

 

'' Zevzek işte kuzenim ne yaparsın '' dedi Asya, Cenk sinirle ona bakıyordu. Egemen hiç konuşmuyordu. Ona üzülmüştüm. Hala kendini suçladığına emindim.

 

Gergin ortamı uzaklaştırmak için Ateş'e pastane işini söylemeye karar verdim.

 

'' Ateş'' dedim.

 

'' Söyle güzelim '' dedi.

 

'' Biz dün Asya ve Ahmet abi ile pastane için dükkan baktık.'' Elinde çatal öylece bakakaldı.

 

'' Bunu konuşmuştuk.'' dedi.

 

'' Evet konuştuk sende kabul etmiştin.'' dedim bende ısrarcı tavrımla.

 

'' Peki ayarlayacağım.''

 

'' Teşekkür ederim.'' diyerek yanağını öptüm.

 

'' Bizim bir dükkan var Beşiktaş'da iki katlı hem Uçuruma'a da yakın nedersin.'' dedi Egemen.

 

Gözlerim parıltıyla bakıyordu. '' Olur Asya ile bakalım oraya biz.''

 

'' Bakmaya gerek yok olur orası hesabına atarım bugün parayı.'' dedi Ateş.

 

'' Senden para isteyen mi var dostum. Siz gidin bakın bugün Mira beğenirseniz sizindir'' dedi Egemen.

 

'' Tamamdır. Teşekkür ederim Egemen.'' Kahvaltımız küçük sohbetler eşliğinde geçti. Bu esnada Eylül hiç konuşmadı sanki ağlayacak gibiydi.

 

Daha sonra Hepsi Eylül de dahil Uçuruma geçtiler. Bizde Asya'nın arabasına binip Egemen'in dükkanına yol aldık. Arkamızda da Mert ve yanında iki adam vardı. Dükkana geldiğimizde Asya'da bende çok beğenmiştik.

 

Arka tarafta küçük bir bahçesi vardı önünde de cadde geciyordu. O bahçeye neler yapabileceğimi düşünürken bir kızın çığlığını duydum. Karşıya baktığımda bir adam kızı duvara sabitlemiş bıçağı boynuna dayamıştı. Hiç düşünmeden elime bahçede duran sopayı alıp onlara doğru yol aldım. kızın gözleri bana dönünce sus işareti yaptım. Sessiz olmaya özen gösteriyordum. Beni fark etmemeliydi. Yaklaştım yaklaştım ve sopayı kaldırıp kafasına vurdum . Sendeleyerek kızın üzerinden çekildi o çekilir çekilmez kızı tutup arkama aldım. Sopayı da elimde tutuyordum hala. Bir iki adım uzaklaşıp tam karşısında durduk. Hala kafasını tutuyordu. Sonra bize döndü. Umarım Asya yokluğumu farkederde Mert'e haber verirdi.

 

''Sen kimsin lan.'' Bıçağı bize doğru tutarak.

 

'' Asıl sen kimsin de bu kıza bıçak çekmişsin. Bas git belanı benden bulma.'' dedim.

 

'' Lan bırak o benim kız arkadaşım.'' dedi. Kız arkamdan konuştu.

 

'' Lütfen bırakma sevgilim değil o, beni öldürecek.''dedi. Başımı hafif çevirip ''korkma bırakmıycam'' dedim. Sonra adama döndüm.

 

'' Hadi kardeşim git yoluna bak gitmezsen senin için hiç iyi olmaz.'' dedim.

 

'' Lan '' diyerek üstümüze gelince kızı itip ''git içeride ki kıza haber ver. '' Ne yapacağımı bilmiyordum.

 

Adam geldikçe sopayı ona tuttum. Bir anda bıçağı sallaması ile geriye çekilirken kolumu sıyırdı. Acı ile bağırdım ve yere çöktüm, kolumu tutarak saçıma asıldı. Çok iğrenç bir adamdı. Konuşurken tükürükler saçıyordu. Tiksintiyle gözlerimi kapadım. Serefsiz koparacaktı saçlarımı.

 

'' Seni öldürürüm orospu sen ne diye karışıyorsun.'' Sonra suratıma yediğim tokatla dudağımdan gelen kanın tadını aldım. Yüzümü çevirip gözlerine baktım. Tekrar elin kaldırdığında gözlerim kapandı. Gelecek darbeyi bekledim. Ama olmadı. Gözlerimi açtığımda.

 

Mert'in adamı yere yatırıp yumruklarını ardı sıra sıralıyorduı. Asya koşarak yanıma geldi. Bahçeye baktığımda kız korku ve yaş dolu gözlerle bakıyordu.

 

'' Mira Mira iyi misin.''

 

'' İyiyim kolumu yardı şerefsiz.'' dedim. Güçlükle kalktım. Sonra onu gördüm. Bahçe kapısından çıkışını bana gelişini bekledim. Yine kül rengiydi gözleri. İlk bana baktı ne kadar hasar aldığımı kontrol ediyordu. Sonra Mert'in dövmekden yüzü tanınmayacak hale gelen adama.

 

'' Depoya götürün.'' dedi ve bana doğru geldi. Kucaklandığım gibi başımı göğsüne yasladım. Eylül nefret bakışlarla bakıyordu. Egemen ve Cenk koşarak bahçeye çıktı.

 

'' Kız '' dedim.

 

'' Egemen kızı Uçuruma getirin'' dedi korkutucu sesi ile. Adamlardan biri arka kapıyı açtı benimle beraber arkaya oturdu. Başım hala göğsündeydi. Sinirle nefes alıyordu. Konuşmuyordu. Sessizlikle cezalandırıyordu beni.

 

Uçurum'a odasına geldik. Beni koltuğa oturtup sigara paketini çıkarıp bir tane yaktı. Yüzüme hiç bakmıyordu. Sonra kapı açıldı Ateş vurulduğunda onu ameliyat eden Oktay abi geldi.

 

'' Yaran çok derin değil. Sıyırmış sadece. Dikişe gerek yok. Temizleyip bu kremi sürüp saracağım. Sende iki güne bir kremi sürer sararsın. '' dedi. Başımı sallayarak onayladım. Oktay abi işini bitirip çıktı. Ateş hala bana bakmıyordu. Pencereden aşağı bakıyordu.

 

'' Bir şey demeyecek misin.'' dedim. Ağlamak üzereydim.

 

'' Neden seni her yalnız bıraktığımda başına bir şey geliyor. Şu haline bak niye Mert'i çağırmıyorsun niye beni aramıyorsun. '' diye bağırdı. Ayağa kalkıp karşısında durdum.

 

'' Bağırma bana böyleyim ben, ne yapsaydım kızı o şekilde bıraksa mıydım. Öldürecekti. ''dedim.

 

'' Lan şu dudağına , koluna bak. Ben sana karışmamı dedim. Sen müdahale etme sennnnnn.'' diye adeta kükredi odanın içinde. Haklıydı. Başımı aşağı eğip konuştum. Mert'i çağırsaydım bunlar olmayacaktı.

 

'' Özür dilerim.'' dedim. Gözlerim benden habersiz akmaya başlamıştı bile. Beni kendine çekip sıkıca sarıldı.

 

'' Aklım çıkıyor sana bir şey olduğunda, Alp arayıp anlatınca nasıl arabaya bindiğimi hatırlamıyorum bile. Yapma bana bunu. Korkuyorum görmüyor musun seni kaybetmekten korkuyorum. Kalbim duruyor. ''

 

'' Ah be adam sen benim mühürümsün bu kalp seni bırakır mı.'' Saçlarıma öpücük kondurdu. Bende tam kalbinin üstüne bıraktım öpücüğümü.

 

'' Hadi inelim kimmiş bu kız öğrenelim.'' Parmaklarımızı kenetlendirip aşağı indik. Loca tarafında oturuyorlardı. Asya kıza sarılmıştı.

 

Kız beni görünce hemen koşarak boynuma atladı. Koluma o an bir ağrı saplandı. Kimse anlamasın, Ateş daha çok sinirlenmesin diye gözlerimi kapadım. Ama canım arkadaşım Asya anlamıştı. O da kendi acısı gibi gözlerini yumdu.

 

'' Çok teşekkür ederim çok. Bu iyiliğini asla unutmam. Sana bir can borcum var.'' dedi.

 

'' Yok, kim olsa aynı şeyi yapardı.''dedim.

 

'' Yapmazdı , yapmadı da.'' dedi. Şaşırmıştım.

 

'' Adın ne .'' diye sordum. Güzel kızdı yeşil gözler , uzun simsiyah saçları vardı.

 

'' Buket '' elimi uzatıp, '' Mira ''dedim. Gülümseyerek elimi sıktı. Hepimiz locaya geçip oturduk. Eylül ortalıklarda görünmüyordu. Onu görmemem en iyisiydi.

 

'' Okuyor musun Buket.'' diye sordu Asya. Bende merak ediyordum.

 

'' Okuyordum ama .'' Başını aşağı eğdi.

 

'' Ama '' dedim.

 

'' Abim okumama izin vermedi. Bugün gördüğünüz o adamla evlendirmeye kalktı. Bende o yüzden kaçıyordum. Ama buldu beni ve gerisini biliyorsunuz zaten. ''

 

'' Şerefsiz.'' diye bir küfür savurdu Egemen ilk kez onu bu kadar sinirli görüyordum. Ateş'e baktım. Gözlerimin içine bakıp ne düşündüğümü çok iyi anlamıştı ve konuşmaya başladı.

 

'' Korkma artık sana birşey yapamazlar, okuluna da rahat rahat gidebilirsin. '' Asya hemen konuşmaya başladı.

 

'' Hem benimle kalırsın evde tek başına olmak çok sıkıcı. Belki Mira ile açacağımız pastanede bize yardımcı olursun. Okul saatlerinden sonra gelirsin.'' Buket hızla başını kaldırdı. Asya 'ya parlayan gözlerle bakıyordu.

 

'' Bencede bu çok iyi bir fikir. Ne Dersin Buket?'' dedim.

 

'' Ben ne diyeceğimi bilmiyorum, çok teşekkür ederim. Ama abim başınıza bela olur. Rahat durmaz. ''

 

'' O bela görmemiş gelsin bir bakalım bela nasıl oluyormuş bizzat göstereceğim. Korkma biz yanındayız.'' dedi Cenk.

 

Hepsinin gözlerinde gözlerim tek tek gezindi. Ne kadar güzel bir ailem oldu dedim içimden. Artık kimsesiz değilsin Mira...

 

Buket başını tamam anlamında salladı. Gece de böylelikle sonlandı. Hayatımıza yeni biri dahil olmuştu. Eve geçtiğimizde içimde farklı bir huzur vardı. İlk kez kendimi yalnız hissetmiyorum.

 

Diğer günler tam bir koşuşturma içinde geçiyordu. Buket'i sevmiştim. Asya da ben de onu küçük kız kardeşimiz yerine koymuştuk. Egemen'in ona olan bakışları ayrıca dikkatimizi çekiyordu. Buket ise hep çekingen tavır sergiliyordu. Buda bizi güldürüyordu. Ana sınıfı Öğretmenliği 2. sınıftaydı. Abisi sorun yarattı ama Cenk ve Egemen ona artık Buket diye bir kardeşi olmadığını bela niteliğinde gösterdiler.

 

Ateş'i göremiyordum. Bir haftadır geceleri geliyor sabahın ilk ışıklarında evden çıkıyordu. Sürekli Eylül ve başındaki belayı çözmeye çalışıyordu. Eylül yüzünden ciddi şekilde kavgalar ediyorduk. Bu şekilde on gün geçirdik. Artık pastaneyi açabilirdik. Tüm hazırlıklarımız bugün bitmişti. Haftasonu açılış yapmaya karar vermiştik. Bu süreçte Gülsen Hanımda bize destek olmuştu.

 

Son kontrolleri de yapıp eve erken gitmeye karar vererek Mert ile yola çıkmıştık. Ateş'i sorduğumda evde olduğunu öğrenmiştim. Neden bana haber vermemişti. İçimde yeşeren kötü his tohumları daha da arttı.

 

Eve geldiğimde, sessizce içeri girip salona yürüdüğümde Ateş ve Eylül'ün birbirine sarıldığını gördüm. Gözümden düşen tek yaş ile yine aynı sessizlikle evden çıktım. Korumalara yakalanmadan sitede her apartmanın altında bulunan bodrumundan çıktım. Beni bulmasını istemediğim için de telefonumu portmantonun üzerine bıraktım. Bir süre uzak kalmalıydım. Eylül'ün gelmesi bizi daha da kötüleştirmişti.

 

Bir marketin telefonunu kullanarak Ahmet abiyi arayıp beni gelip almasını istedim. Ama kimseye haber vermemesinin sözünü de alarak tabi. Özellikle Ateş'e

 

Yaklaşık yarım saat sonra Ahmet abi gelmiş ve kimsenin bilmediği evine getirmişti. Ne olduğuna dair hiçbir şey sormadı. Benim anlatmamı bekliyordu. Ama önce gördüklerimi sindirmem gerekti.

 

Üç gündür Ahmet abinin odasındaydım. Bir kez Asya ile konuşup ona haber verdim. Önce kızdı ve Ateş'in deli olduğunu. Başıma bir şey geldiğini düşündüğünü söyleyip durdu. Gördüklerimi anlattıktan sonra hak etmiş bırak sürünsün diyerek sessizliğime ortak oldu.

 

Dördüncü günün akşamında televizyon izlerken kapı yumruklanıyordu. Korkmuştum. Ahmet abi dikkat çekmemek için Ateş'in yanındaydı. Önce açmak istemedim. Sonra sesini duydum.

 

'' MİRAAAA aç kapıyı orada olduğunu biliyorum.'' dedi.

 

Yerimden kalkıp dış kapıya giderek kafamı dayadım. Bir kez görürsem tüm duvarlarımın yıkılacağını biliyordum.

 

'' GİT'' diye fısıldadım...

 

HERKESE MERHABA YENİ BÖLÜM İLE KARŞINI

ZDAYIM. UMARIM BEĞENİRSİNİZ. BOL BOL YORUM ve VOTE YAPMAYI UNUTMAYIN. SİZLERİ SEVİYORUM...

 

Loading...
0%