Yeni Üyelik
20.
Bölüm

18. Bölüm

@busra5864

Final Bölümüne son 8 bölüm. İyi okumalar yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.....

Can veterinerde işi bittikten sonra oradan ayrılarak şirkete gitmek için yola çıktı. Telefonuna gelen bildirim ile arabayı sağa çekerek durdurdu. Mesaja baktığında Ömür’den geldiğini gördü. Merak ettiği için yazmış olabileceğini düşünüyordu. Haber vermediği için kendisine kızdı. Gelen mesajı okuduğunda az önce toplantı için şirketten Cenk ile çıktığı öğrendi. Can o adamın Ömür’den hoşlandığını biliyordu. Kendi yokluğunu fırsata çevirdiğini biliyordu. Cevap yazmak yerine şirkete gitmek için arabayı çalıştırdı.

Kısa süre sonra şirketin otoparkına giriş yaptı. Arabadan inerek girişe yöneldiğinde gelen başka bir mesaj ile yine durmak zorunda kaldı. Mesajda yazanları okuduğunda bir an ne yapması gerektiğini bilemedi. İçini bir korku kaplamış nefes almasına engel olmuştu. Arabaya geri döndüğünde yaptığı ilk şey güvenli telefonu alarak Ayhan Müdürü aramak oldu Ömür’ün mesajda yazdıklarını anlatırken arabaya çalıştırdı. Ömür’ün yazdığı adrese gitmek için otoparktan çıktı.

“ Müdürüm Ömür’den bir mesaj aldım. Birkaç arabanın Cenk ile bulunduğu aracın önünü kesmeye çalıştıklarını yazmış onu bulmalıyız”

“ Barış’tan hemen sinyal takibi istiyorum sen eve geç benden haber bekle”

“ ama müdürüm yardım edebilirim”

Ayhan Müdür sabır çekerek emrini tekrarladı.

“ Can sana eve geç dedim. Senin orada görünmemen gerek ”

Can arabaya binerek eve giderken Ayhan Müdürde odasından çıktı. Okan ve Barış’ın kullandığı odaya girdi. Ayhan Müdürün hızla odalarına girmesi ile Okan ve Barış bir sorun olduğunu anlamışlardı.

“ Barış bana Ömür’ün telefon sinyalinin nereden geldiğini bul hemen”

Barış, Ayhan müdürün istediği ile kafası karışsa da soru sormayı sonraya bırakarak hızlıca bilgisayarın tuşlarına basmaya başladı.

“ hemen buluyorum müdürüm”

“ bir sorun mu var Müdürüm, Ömür’ün telefonunu neden izliyoruz?”

“Cenk ve Ömür’ün bulunduğu aracın önünü kesmişler. Büyük ihtimalle Cenk ile ilgili bir mesele ama Ömür’ü de almış olabilirler onları bulmalıyız”

“ Can onun yanında değil miymiş?”

Okan’ın sorusu ile Ayhan Müdür de ortada neler döndüğünü anlamadığı için düzgün bir cevap veremedi.

“ bilmiyorum Okan, bana Can haber verdi. Ama neden onun yanında değildi bilmiyorum, bunu daha sonra konuşacağız”

Okan ve Ayhan müdür aralarında konuşmasını Barış’ın heyecan ile bağırması böldü.

“ buldum müdürüm sinyal şuan sabit tenha bir yol kenarında olduğu görünüyor adresi hemen yazıyorum”

Ayhan Müdür, Barış’tan aldığı adres ile o civarda bulunan karakola haber vermelerini ve hızlı olmalarını söyledi. Diğerlerine de haber verdikten sonra hazırlanarak merkezden ayrıldılar. Ekip araca biner binmez yola çıktıkları için diğerlerine olanları bildikleri kadar anlattılar.

Sinyalin olduğu yere geldiklerinde polis araçlarının çoktan olay yerine geldiklerini gördüler. Ekip tanınmamak için maskelerini indirerek araçtan indi. Araçtan inen tek normal giyinen kişi Ayhan Müdürdü.

Ayhan Müdür yetkili olan komiserin yanına giderken, diğerleri de ipucu aramak için etrafa dağıldı. Yolun kenarındaki toprak alandaki ayak izlerinin yoğunluğu ve sürtünme sonucunda oluşan izlerden bir boğuşma olduğunu anlamışlardı. Okan gördüğü kan lekeleri ile yere eğilerek, cebinden çıkardığı poşetin içindeki çubuğu kan lekesine değdirdi.

Kandan aldığı örneği poşete dikkatlice yerleştirdi. Cebine geri koyarak polislere seslendi.

“ burada boğuşma olmuş kan lekeleri var etrafını şerit ile çevirin ” dedikten sonra işine devam etti. Esra, Okan’ın söylediklerinden sonra kan izi olan kısmı daha dikkatli incelemeye başladı. Kan izinin biraz ilerisinde, otların arasında gördüğü parlama ile oraya adımladı. Gördüğü telefonun Ömür’e ait olduğuna emindi. Can için onun ne kadar önemli olduğunu biliyordu. Sebebini bilmese de bu duruma artık alışmıştı. Genç kadının başına bir şey gelmemesi için içinden sürekli dua ediyordu.

Bulduğu telefonu peçete yardımı ile tutarak Okan'a götürdü. Okan telefonu alarak Ayhan müdürün yanına gittiğinde bir süre konuştuktan sonra araca binmek için giderken diğerlerini de çağırdı.

" burada işimiz bitti toplanın gidiyoruz "

Ayhan Müdürün de araca binmesi ile Ömür'ün evine yola çıktılar. Bunlar yaşanırken Can çoktan eve gelmiş haber beklemeye başlamıştı. Şirketten geldiğinden bu yana oturduğu koltuktan kalkamadı.

Yarım saatin ardından kapının çalması ile daldığı düşüncelerden çıktığında koşarak kapıyı açtı. Gördüğü kişiler ile korktuğu soruyu sordu.

" Ömür nerede? "

Ayhan Müdür ve diğerleri ona cevap vermek yerine içeriye geçti. Can’da onların peşinden salona girdiğinde cevap almak için tek tek yüzlerine baktı.

Ayhan Müdür onun umut ile cevap beklediğini görüyordu. Ekibinden birine hele de kızı gibi gördüğü Ömür’e bulamadıklarını söylemek canını sıksa da açıklama yaptı.

" sinyalin olduğu yere gittiğimizde çoktan kaçmışlardı. Sadece Ömür'e ait telefonu bulduk Barış'ın şifresini kırmasını bekleyeceğiz belki bir ipucu bırakmıştır "

Barış bir yandan bilgisayarını ayarlamaya çalışırken "şifreyi kısa sürede kırarım merak etmeyin "

Can duydukları ile eve sağ sağlım döneceğine olan umudu sönerken, kendisini koltuğa bıraktı. Telefonun şifresini açabileceği aklına geldiğinde Ayhan Müdüre bakarak konuştu.

" telefon nerede Müdürüm"

Ayhan Müdür onun neden sorduğunu anlamasa da cebinden çıkardığı içinde telefon olan poşeti uzattı. Can hızlıca ayağa kalkarak telefonu alarak şifreyi girdi. İlk denemede açılan telefon ile dolan gözlerini saklamak için kapattı. Biraz olsun sesini bulduğunda telefonu Ayhan Müdüre uzatırken konuştu.

" telefonu açtım bakabilirsiniz"

Odada bulunan herkes bu durum karşınında şaşkındı. Şifrenin 4 hane değil 8 haneden oluştuğunu biliyorlardı. Telefonu bulduklarında bakmışlardı. Tahmin edilebilecek rakam sayısı değildi.

" sen şifreyi nereden biliyorsun sana söylemiş miydi? "

Can buruk bir gülümseme ile " hayır söylemedi. Sadece ufak bir tahminde bulundum" dedi. Evet, ufak bir tahminde bulunmuştu. İçindeki şüpheleri de bu sayede yok etti. Odada ki kimseye daha fazla açıklama yapmak istemediği için Barış'ın yanına oturdu. Ayhan Müdür elindeki telefonu kurcalamaya başladığında sadece şifreli bir dosya buldu. Yerinden kalkarak telefonu Can'a uzatarak açmasını istedi.

" şifreyi gir "

Ayhan Müdür, Can’ın çelişkili davranışları olduğunu düşünüyordu. Ömür için fazla endişeliydi göze batacak kadar üstelik. Hala neden ortağının yanında değildi soramamıştı. Şimdilik sormayı düşünmese de ilerleyen zamanda bunu öğrenecekti.

Can, Ayhan müdürün kendisine sert davranmasını yadırgasa da, aynı şifreyi tekrar girdi. Ancak bu sefer açılmayınca aklına gelen başka bir şifreyi denedi. Bu sefer açıldığında dosyada bulunan resimleri ilk gören kişide kendisi oldu. Resimlere dikkatli bakması diğerinin de dikkatini çekti.

" sorun ne Can dosyada ne var"

Can ne demesi gerektiğini bilmediği için bir süre bekledikten sonra düz bir ses ile cevaplamıştı.

" önemli değil bir kaç resim ilk defa görünce şaşırdım sadece"

Ayhan Müdüre telefonu verdikten sonra bir süre sessiz kaldı.

" artık Ömür'ü bulabilir miyiz? Başına her an bir şey gelebilir "

" endişeni anlıyorum ancak Ömür böyle durumlarda sürekli kalmış biri bulacağız hiç merak etme, o başının çaresine bakar bulunana kadar. Üstelik bu durum görev içinde önemli ikinizin açığa çıkma riskini göze alamayız "

Can aldığı cevap karşısında hiç tatmin olmamış olsa da, tamam demekten başka çaresi yoktu bekleyecekti.

" peki, müdürüm"

Bir süre daha Ayhan Müdür orada kaldıktan sonra Semih ve Okan ile evden ayrıldı. Barış bilgisayarın tuşlarına olabildiğince hızlı şekilde basarak, araştırma yapmaya devam ediyordu. Olayın olduğu yere yakın tüm kameraların görüntülerine ulaşmaya çalışıyor, ulaşabildiği görüntülere tarama yapıyordu.

Can tuş seslerine daha fazla dayanamayarak odadan ayrıldı. Esra’da onun peşinden odadan gitti. Can'ı merdivenleri çıktığını gördüğünde onu durdurarak sarıldı. Saatlerdir bunu yapmak istese de ancak diğerlerinin yanında mümkün değildi.

" onu bulacağız senin için değerli olduğunu göre biliyorum. Kavuşacaksın ona hiç merak etme "

Can, Esra'nın sarılışına karşılık verirken bir yandan da onu dinliyordu. Evet, Ömür onun için kimsenin anlamayacağı kadar değerliydi.

" ben biraz üst kata çıkacağım, sen Barış'ın yanında kal bir gelişme olursa seslenirsiniz"

" tamam "

Esra odaya geri dönerken Can’da üst kata çıkarak Ömür’ün odasına girmek istedi. Ancak yanındaki odanın kapsının sürekli kilitli olduğu aklına gelince oraya yöneldi. Kapıyı açmaya çalıştığında yine kilitli olduğunu gördü. Artık hayatında sır istemiyordu. Bugün her şey açığa çıkacaktı çıkmak zorundaydı. Anahtarı bulmak için tekrar Ömür'ün odasına girdi. Çekmeceleri karıştırmaya başladı. Üçüncü çekmeceyi açtığında anahtarı orada buldu.

Bulduğu anahtar ile kapıyı açarak odaya girdi. Ömür’ün odasının bir eşi olan ancak mobilyalarının tonlarının kahverengi olduğu bir odayla karşılaştı. Odanın kilitli olmasına rağmen temiz olması Can’ı düşündürdü. Hafta sonları belli zamanlarda Ömür’ün üst kata çıkarak saatlerce gelmediğini hatırladı. O sıralarda bu odayı temizlediğini şimdi fark ediyordu. Odaya girerek kapıyı kapattı. Yatağın üstüne oturduğunda odaya göz gezdirdi. Burada ne bulmayı beklediğini bilmese de, yatağın yanındaki komedinin çekmecesini açtı. Boş olduğunu görünce geri kapattı.

Ayağa kalkarak dolaba yöneldi kapısını açtığında, hiç tahmin edemeyeceği bir manzara ile karşılaştı. Oysa dolabında çekmece gibi boş olduğunu düşünüyordu. Ancak dolabın tüm rafları ve askılar, kıyafetler ve hediye paketleri ile doluydu. Hediye paketlerinin içinden birisini alarak dikkatlice açtı. İçindeki kutuyu çıkardığında küçük kâğıda yazılmış bir not ve şık kol düğmeleri ile karşılaştı.

Notta “ 20. Doğum Günün Kutlu Olsun Kardeşim” yazıyordu. Can notu okuduktan sonra diğer paketleri açmaya başladı. Her açtığı paketi yatağın üstüne bırakıyor notları okuyordu. Gözlerinden akan yaşlar ile son paketi de açarak kenara bıraktı. Son paket 27. doğum gününe ait bir hediyeydi.

Elindeki notlar ile ayakta Ömür’ü düşünürken aşağıdan gelen zil sesini duydu. Elindeki kâğıtları yatağa bırakarak odadan çıktı. Kapıyı tekrar kilitledi. Bu sefer anahtarı Ömür’ün odasına bırakmak yerine cebine koydu. Alt kata indiğinde Okan’ın geldiği gördü.

Okan merdivenlerden hızlıca inen Can’ı odaya girmek üzereyken gördüğünde yanına gelmesini bekledi.

“ bir haber var mı? Okan abi”

Okan, genç adama cevap verecekken onun gözlerinin kızarmış olduğunu fark etti.

“ sen ağladın mı?”

“ sorunumuz bu değil abi Ömür’den bir haber var mı? ”

Okan fazla kurcalamasa da neden ağladığını merak ediyordu. Yine de sorusunu yanıtsız bırakmadı.

“ şu anlık bir ipucu yok adamların Bora Karadağ ile iletişime geçmesini bekliyoruz”

Can’ın hiç hoşuna gitmese de kafası ile anladığını belirterek onunla beraber odaya girdi. Bir süre sessizce oturduktan sonra Barış sıkıntı bir sesle konuştu.

“ keşke şu anda Bora Karadağ’ın ne yaptığından haberimiz olsaydı. Belki bulmuştur bile oğlunun yerini ”

Can onun söylediklerine hak verdi. Onları kimin kaçırdığını bile bilmeden bir çıkış yolu bulamıyorlardı. Can, Cenk ve Ömür’ün yerlerini ya da kimin kaçırdığını bilip bilmediklerini öğrenmek için ne yapması gerektiğini düşünüyor ancak bir sonuca varamıyordu. Kafası ellenin arasına alarak son bir haftayı düşündü. Sonra aklına Ömür’e âşık mısın? Diye sorduğu gün geldi. Yüzünde hüzünlü bir gülümseme ile o günü hatırlarken diğerlerinin kendisini izlediğinin farkında değildi. Ömür’ün kime âşık olduğunu az çok tahmin ediyordu. Onu bulmak için son şansının o kişi olduğunu da, artık çok iyi biliyordu.

İç çekerek kafasını kaldırdığında onu izleyen üç çift göz gördü. Onlara ne olduğunu sorduğunda, Okan’dan soru ile karşılık aldı.

“ Ömür ile aranda ne var? Ayrıca bugün onun yanında neden değildin”

Can ne cevap vermesi gerektiğini düşünürken, bir süre önce artık sır istemiyorum diye düşündüğünü hatırladı. Ama önce Ömür’ü bulmaları gerekiyordu sonra her şeyi anlatabilirdi.

“ Ömür’ün köpeğini veterinere götürdüm. Daha sonrada şirkete dönerken Ömür’den toplantı için ayrıldıklarını yazan bir mesaj geldi. Bende onu beklemek için şirkete geçtim. Çünkü Ömür birimizin şirkette durması için birçok toplantıya tek başına gider. Şirkette gittiğimde bir mesaj daha geldi. Bende okuduktan sonra Ayhan Müdüre haber verdim bu kadar”

Okan’ın ve diğerleri Can’ın anlattıklarını dinlediklerinde Ömür’ün yanında neden olmadığını öğrendiler. Ancak Can diğer sorunun cevabını vermedi. Soruyu cevaplamaktan kaçındığını anlamış olmalarından dolayı üzerinde çok durmadı. Şuan önemli olan tek şey Ömür’ü bulmaktı. Onun bu durumla baş edebileceğine emindi, ancak içinin rahat etmesi için onu bulması şarttı.

Hem ne söyleyecekti ki en iyisi o soruyu es geçmekti. Öyle de yaparak sehpanın üzerindeki Ömür'ün telefonunu aldı ve hala aklında olan şifreyi girerek rehberi açtı. Kendi telefonunu da cebinden çıkararak Burak'ın numarasını kendi telefonuna kaydettikten sonra, Ömür'ün telefonunu aldığı yere bıraktı.

Okan’ın ona seslenmesi ile yapmak üzere olduğu işi ara vererek söyleyeceklerine odaklandı.

" ne yapıyorsun? Bir ipucu mu buldun"

" bize içerden bilgi verecek birini tanıyor olabilirim"

" nasıl yani kim o kişi"

Can, Okan’ın sorusunu bir yandan Burak'ı ararken cevapladı.

" Ömür'e değer veren birisi eminim onun için elinden gelen her şeyi yapacaktır "

Can söyledikleriyle Okan ve diğerlerinin kafasını daha da karıştırdı. Onları daha sonra bilgilendireceğini söyleyerek konuşmak için odadan ayrıldı.

“Alo”

“ Merhaba Burak, ben Can”

“ Merhaba Can ”

“ Müsait misin seninle konuşma gereken önemli bir konu var”

Burak, şimdiye kadar kendisi ile hiçbir muhabbeti olmayan Can’ın, önemli bir konuda konuşmak istemesine şaşırdı. Sabah patronunun evine gelmiş kapıda evden çıkacağı saati bekliyordu. Can’ın isteği üzerine karşı tarafa “ bir dakika " dedikten sonra yanında bekleyen diğer korumaya döndü. Kısa bir süre yerine bakmasını isteyerek biraz uzaklaştı.

Can Burak’ın kendinden istediği süre ile sessizce beklerken, telefonun diğer tarafından gelen sesleri dinliyor ne konuştuklarını anlamaya çalışıyordu. Tek duyabildiği şey ise kısa bir süre yerine bakmasını istediği oldu. Anlaşılan patronunun kapısında nöbet tutuyordu ve diğer korumaya söylemişti.

Karşı taraftan gelen Burak’ın sesi ile sessizliğini bozarak konuşmaya başladı.

“ dinliyorum bu kadar önemli olan konu nedir”

“ konu Ömür”

Can onun tepkisi merak ettiği için bu şekilde bir cümle kurmayı seçti. Tepkisine göre konuşmaya devam etmeyi düşünüyordu. Aldığı tepki ise tahmin ettiği gibiydi. O kişi Burak’tan başkası değildi. İçinde oluşan kıskançlık duygusunu bir kenara bırakarak karşı tarafı dinledi ve cevapladı.

“ Ömür mü? Ne oldu ona iyi mi? ”

“ bilmiyorum Burak”

“ ne demek bilmiyorum her an yanında olan sensin nasıl bilmezsin”

Haklıydı Burak, sürekli yanında olan Can, bugün onu yalnız bırakmıştı. Ama yine onun içindi. Ömür için bir şeyler yapmak istemiş ama onu kaybetmişti. Bundan sonra bir dakika dahi yanından ayrılmayacak onu koruyacaktı. Can kendi içinde hesaplaşmasını daha sonraya bırakarak, Burak’ın söylediklerini dinledi. Onun sadece Ömür'e ne olduğunu merak ettiğini fark ettiğin de, olanlardan henüz haberlerinin olmadığını anladı. Onlara herhangi bir arama gelmemişti. Bu hem kötü hem iyi haberdi.

“ Ömür’den bir mesaj aldım. Cenk Bey ile toplantıya giderken arabalar yolu kesmiş büyük ihtimalle Cenk Bey ile ilgili bir durum. Onun yüzünden Ömür’de kaçırıldı. Ona kötü bir şey olmasına izin veremem Burak”

Burak, Can’dan duydukları karşısında ne yapması, nasıl davranması gerektiğini bilemedi. Ömür’ün başına kötü bir şey gelme düşüncesi bile onu çok kötü etkilemişti. Cenk’inde bu olayın içinde olması, ne yapması gerektiğini düşünmesini zorlaştırıyordu. Patronuna bundan bahsetmeli ve sevdiği kadını kurtarmalıydı.

“ Can sen benden haber bekle ben bunu Bora Beye bildireyim, onu bulacağız sen hiç merak etme sen sadece aramamı bekle”

Burak telefonu kapatarak evin kapısından girdi. Aceleyle patronunun bulunduğu çalışma odasına çıkarken Can ise yüzüne kapanan telefona bir süre bakıp kaldı.

Loading...
0%