Yeni Üyelik
27.
Bölüm

25.Bölüm

@busra5864

 

Evin kapısını açtıklarında onları derin bir sessizlik karşıladı. Ömür evdeki tuhaflığı girdiği anda fark etmişti. Burak içeri girmek için adım atacakken Ömür onu kolundan tutarak durdurmuş dudaklarına parmağını koyarak, sessiz olmasını için uyardı. Ardından elinde tuttuğu çantasından dışarı çıkmadan önce aldığı silahını çıkardı. Çantasını ses çıkarmamaya özen göstererek yere bıraktı. Burak onun elindeki silahı gördüğünde kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı. Onun silah kullanabildiğini bile bilmiyordu. Bunları daha sonra ona soracaktı ama şimdi neler olduğunu öğrenmeliydi. Konuşmak için ağzını açacakken kendisini tekrar susturan Ömür ile bir şeylerin ters gittiğinden artık emindi. Kendi belindeki silahı da çıkararak sessizce anlaştılar beraber içeriye girdiler. Etrafın halini gördüklerinde eve birilerinin girdiği kesinleşmişti.

Ömür dikkatli sessiz adımlar ile üst kata çıktığında kendi odasının da dağılmış olduğunu gördü. Kalbi korku ile atarken kardeşinin odasının kapısının önünde durdu. Onun orada olmadığını hissediyordu. Yine de içeride olması için dua ediyordu. Burak ise onun hemen arkasından kapıyı açışını izliyordu. İçeri girdiklerinde odadaki eşyaların dağıtmış birçoğunun kırılmış olduğunu gördüler. Ömür odaya kontrol ettikten sonra silahını yavaş hareketlerle indirdi. Burak’ta onunla beraber silahını indirdi.

“ Ömür, neler oluyor bana bir açıklama yapar mısın? Artık”

Ömür Burak’ın sorularına daha fazla cevapsız bırakmayarak kendisi hakkındaki gerçekleri açıkladı. Genç adam öğrendikleri karşısında şaşkındı. Aynı görevde çalıştıkları için birazda sevinmişti. Bugün tüm bu yaşananlar olmasa Ömür’e işten ayrılması bile söylemeyi düşünüyordu.

O adamın yanında çalışarak zarar görmesini istemiyordu. Ama şimdi aynı amaç için çalıştıklarını öğrenmişti. Buna her ne kadar mutlu olsa da belli edemedi. Ortada büyük bir sorun olduğu evin halinden belliydi. Ömür bu durumdayken sevinemezdi.

“ evde bir boğuşma olmuş Can ve kardeşin evde miydi? ”

Ömür dağılmış eşyaların arasından yürüyerek yatağa oturdu. Kardeşinin kaçırıldığını nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. Kalbi sıkışıyordu Ömür’ün, evden hiç çıkmamış olmak istiyordu. Belki o zaman onun yanında olabileceğine inanıyordu.

“ Burak, aslında benim kardeşim Can ve adı Ömer ”

Burak durumu yeni anlamaya başlıyordu. Bu yüzden aralarında farklı bir bağ olduğunu hissetmişti. Belki de bu yüzden Can’ı hiç kıskanmamıştı. Ne zaman onları yan yana görse Can’ın bakışından tavrından farklı bir sevgi olduğunu hissediyordu. Ömür’e yaklaşarak yanına oturdu. Genç kadını kendisine çekerek sarıldı. Ömür kendisine sarılan genç adamın omzuna başını yasladı. O sıra da tuttuğu gözyaşları yanaklarından süzülmeye başladı. Bağıra çağıra ağlamak istiyordu

Bir yandan gözyaşı dökerken bir yandan da Burak ile konuşuyordu.

“ ona daha yeni kavuştum Burak, tekrar kaybedemem keşke evden hiç çıkmasaydım. Onu tek başına bırakmasaydım”

Burak sevdiği kadının ağlamasına dayanamazken, içini dökmesi gerektiğini biliyordu. Genç kadının dinlerken bir yandan da saçlarını okşamaya başladı.

“ ev dağılmış, her şey kırılmış etrafa saçılmış, kardeşim çok direnmiş Burak. Burada olmalıydım ablası olarak onu korumalıydım. Ben yine onu yalnız bıraktım ”

Burak onun daha fazla kendisini yıpratmasına istemiyordu. Kendisine bakması için biraz uzaklaştı.

“ onu bulacağız tamam mı? Hem Can kendisini koruyamayacak biri değil ”

Ömür Burak’ın söyledikleri ile biraz olsun duygularını bir kenara bırakarak mantıklı düşünmeye çalıştı. Aklına gelenler ile Burak’tan ayrılarak ayağa kalktı.

Odadan çıkarken bir yandan da peşinden gelen genç adama neler olduğunu anlatmaya çalışıyordu.

“ görevle ilgili evraklar bodrum katta bir kasadaydı. Onları kontrol etmem ve sonra Ayhan müdürü aramam gerekiyor”

Burak ile beraber bodrum kata indiler, oranında dağılmış olduğunu görmüşlerdi. Ömür kasanın bulunduğu spor odasına girerek odadaki dolaba yaklaştı. Dolabı zorlanmadan kaydırarak arkasındaki hala kilitli olan kasayı açtı. İçindeki evraklar koydukları gibi durduğunu gördüğünde az da olsa rahatladı. Bir süre önce çalışma odasında işleri bittiğinde, tüm belgeleri bu kasaya koymaya karar vermekle çok doğru bir şey yapmışlardı. Şimdi sıra kardeşini bulmak için elinden geleni yapmaya gelmişti. Dolabı geri yerine çekerek kapının yanında duran Burak’ın yanına gitti.

“ evraklar yerinde şimdi sıra kardeşimi bulmakta”

Burak genç kadının kendisini bu kadar çabuk toparlamasını hiç beklemiyordu. Ama bu duruma çok sevinmişti Can’ı ancak böyle bulabilirlerdi.

“ güzel şimdi sen ara, bende evi tekrar kontrol edeyim bir ipucu var mı bakıyım”

Ömür, genç adamı onaylayarak çalışma odasına girerken Burak’ta üst kata çıktı. Ömür odaya girdiğinde Ayhan Müdürü arayarak açması için beklemeye başladı.

“ alo”

Ömür ağlamaktan çatallaşmış sesi ile konuştu.

“ Müdürüm”

Ayhan müdür genç kadının ses tonundan bir şeylerin ters gittiğini anladı.

“ sorun ne Ömür, bu gece ikinci arayışın”

Ömür, söylemekte her ne kadar zorlansa da eve girildiğini ve Can’ın kaçırıldığını söylemek zorunda kaldı. Ayhan Müdür duydukları ile ekibi göndereceğini evden ayrılmamasını ve dikkatli olmasını söyledi. Bir süre sonra kendisinin de İstanbul’da olacağını da ekledi.

“ tamam, müdürüm bekliyorum”

……

Burak üst kata çıktığında önce Ömür’ün odasını kontrol etti, sonrada Can’ın odasına girdi. Orada da herhangi bir şey bulamadığınca aşağı kata indi. Önce mutfağa bakmak için oraya girdiğinde bahçeye açılan kapıdan sesler geldiğini duydu. Silahını belinden çıkararak yavaş adımlarla kapıya yaklaştı. Cam olan kapıdan gelen sessin sahibini gördüğünde, kaldırdığı silahı hızlıca indirdi. Kapıya yaklaşarak açtı. İçeriye hızla giren köpeğin peşine takıldı. Onun bodrum kata indiğini görünce Ömür’ün yanına gittiğine düşünüyordu. Dumanı eve geldiği zamanlarda görmüştü. Ömür’e olan bağlılığını da çok iyi biliyordu.

Ömür, Duman yanına gelene kadar yokluğunun farkında değildi. Nefes nefese kalmış olan sadık dostunun başını okşarken odanın kapısından giren Burak’a sorarcasına baktı.

“ bahçedeymiş mutfak kapısına vuruyordu. İçeri alınca hemen sana geldi”

Ömür, Burak’ın söyledikleri ile evden çıkmadan önce onu bahçeye çıkardığını hatırladı. Kafasında o kadar fazla düşünce dolanıyordu ki çok değil bir saat önce ne yaptığını bile unutmuştu.

“ ben çıkarmıştım bahçeye evden çıkarken ”

Burak anladığını belirtir şekilde kafasını salladı.

“ aradın mı? Ne dediler”

Ömür yorgun ve bitkin bedenini hemen yanındaki sandalyeye bırakırken konuştu.

“ ekip birazdan burada olur ve senin evde olmaman gerek görevimiz tehlikeye girebilir. Tabi artık bir görev kaldıysa, ben açığa çıktığımızdan şüpheleniyorum ”

Burak onun söylediklerinde haklı olduğunu biliyordu. Ama onu nasıl yalnız bırakabilirdi. Üstelik kaçırılan kişi öz kardeşiydi. Ömür’ün dirayetli görüntüsüsün altında üzgün, mutsuz ve kardeşinin başına kötü bir şey gelmesinden korkan bir abla olduğunu görebiliyordu. Titreyen elleri, dolu dolu olan gözleri onu ele veriyordu. Yanına yaklaşarak, dizlerinin üstüne çöktü. Sevdiği kadınla konuşurken göz teması kurmak istiyordu. Ömür’ün titreyen ellerini kendi ellerine hapsederek yanında olduğunu hissetmesini sağladı. Ardından konuşması ile yanında olduğunu sözlü olarak dile getirdi.

“ seni bu halde bırakıp nasıl gidebilirim. En azından arkadaşların gelene kadar yanında kalacağım. Canım lütfen kendini bırakma onu bulacağız hem de en kısa zamanda ”

Ömür, o yanında olduğu için kendisini daha güçlü hissediyordu. Onun sayesinde kardeşini bulacağına inancı vardı. Sadece geç kalmaktan çok korkuyordu. Onu kaçıran kişinin kim olduğunu biliyordu bilmesine ama kardeşini daha fazla tehlikeye atmamak için gidip o adama hesap soramıyordu.

Bir insan, yorulduğunu tükendiğini ne zaman anlar. Umutsuzluk ve karamsarlığa nasıl sürüklenir. Tüm bu hisleri bir insan aynı anda nasıl hisseder. Şuana kadar hiç düşünmemişti Ömür. Ayhan Müdür ile konuşmasının üzerinden sadece yirmi dakika geçmişti. Ömür tüm bu hisleri bu yirmi dakika içinde yaşadı. Burak ile beraber ekip arkadaşlarını beklerken, aklında sadece kardeşi ve onun yaşadıkları vardı.

Kapı çaldığında koltuktan kalkacak kadar gücü zor buldu. Kapıyı açtığında karşında polis üniformalarını giyinmiş ekip arkadaşlarını gördü. Görevin gizliliği için bu şekilde giyindiklerini biliyordu. En önde Okan vardı ona doğru yaklaşarak adını fısıldadı.

“ Okan abi”

Okan, Ömür’ü böylesine yıpranmış görmeyi beklemiyordu. Cenk yüzünden kaçırıldığı zaman bile, eve döndüğünde onu böyle görmemişti. Kardeşi gibi gördüğü genç kadını kendisine çekerek sarıldı.

“ onu bulacağız merak etme”

Sarılmaları son bulduğunda bir yandan konuşurken bir yandan da onu içeri yönlendirdi.

“ Semih, Esra siz etrafı inceleyin Barış sende kamera kayıtlarını kontrol et”

Semih her ne kadar Ömür’e destek olmak için yanında kalmak istese de, Okan’a karşı gelemedi incelemeye başlamak için önce üst kata çıktı. Esra ise daha fazla dayanamamış odaya girmek üzere olan Ömür’ün önüne geçerek canının acısı ondan çıkarmak istedi.

“ ben anlamıyorum sen evdeyken onu nasıl kaçırabilirler, sen buna nasıl izin verirsin. Oysa sen kaçırıldığında, Can seni bulmak için neler yaptı, ne kadar endişelendi. Ama sen ona onun sana değer verdiği kadar bile değer vermiyorsun”

Okan ve Barış genç kadını uyarsalar da hiç dinlememiş, bağırarak konuşmaya devam etmişti. Ömür ise Esra’ya bazı konularda hak verdiği için sesini çıkaramamıştı. Ama son söyledikleri sabrını taşırdı.

“ öz kardeşime değer mi vermiyorum. Onu kaçırdıklarında eğer burada olsaydım canımı bile verirdim anladın mı? Beni. Ben onu yeni buldum. Tekrar kaybetmeyi göze alabilir miyim sanıyorsun”

Esra öğrendiği gerçeğin şoku ile birkaç adım gerilerken Barış, Okan ve üst kattan bağrışmaları duyarak inen Semih’te bir o kadar şaşırmıştı. Burak odada tüm bu olanlar yüzünden Ömür’ün hak etmediği suçlamalar karşısında, titreyen bedenini ayakta tutmaya çalıştığına da şahit oldu. Ömür’ü diğerlerinin arasından çekip alırken, her birine sert bir ifade ile bakarak konuşmayı ihmal etmedi.

“ kavga etmek için mi geldiniz. Yoksa Can’ı bulmak için elinizden geleni yapmaya mı?”

Okan karşısında ki adamı daha önce gördüğünü hatırlamıyordu.

“ sen kimsin”

Barış, Okan’ın sorusunun Burak’tan önce yanıtladı. Ömür ile bir saat önce paylaştığı bilgiyi diğerleri ile de anlattı. Onlar kendisi hakkında konuşurken Burak, Ömür’ün koltuğa oturması için yönlendirdi. Diğerleri de bir süre sonra onlar gibi koltukta oturuyordu. Yeni öğrendikleri bilgiler ile kafaları fazlasıyla karışmıştı. Ömür’den bir açıklama bekliyorlardı. Ömür ekip arkadaşlarına yaşananları eksiksiz anlattı. Onlardan sır saklayamazdı.

Eğer her şeyi anlatmazsa kardeşine yardımda edemezdi. Olanları öğrenen Esra, Ömür’den özür dilemişti. Ön yargılı davrandığı için çok pişmandı. Sadece o sözleri acı çektiği için söylemişti. Hiçbir sözü gerçeği yansıtmıyordu. Ömür’ün, Can’ı ne kadar sevdiğini ve değer verdiğini çok iyi biliyordu.

Ömür’de genç kadının üzgün olduğu için o şekilde konuştuğunu biliyordu. Bu yüzden ona söylediklerini çoktan unutmuş olduğunu söyledi. Daha sonra herkes kendi işinin başına geçti. Semih ve Esra, Okan’ın söylediği gibi evi incelemeye başladı. Barış ise yanında getirdiği bilgisayarını odada bulunan masaya yerleştirdi.

Arkadaşları işlerini yaparken, Ömür’de oturduğu yerden onları izliyordu. Ne kadar yardım etmek istese de o gücü kendisinde bulamıyordu. Aklına düşen bir ayrıntıyla hemen yanındaki Burak ile konuşmaya başladı.

“ kardeşimi Bora Karadağ’ın kaçırdığına eminim ama neden kaçırdı”

Burak’ta Ömür gibi bunu merak ediyordu.

“ sizi öğrenmiş olabilir mi?”

Ömür bir süre genç adamın söylediklerini düşündü. Şirketteyken Can’ın bir konuşmaya şahit olduğunu hatırladı. Belki de bir tuzaktı bu konuşma, ancak emin olamıyordu. Sonuçta Can’ın onların konuşmasını dinleyeceğine bilemezlerdi. Ama daha sonra kamera kayıtlarından, ya da dinlediğini gören biri sayesinde öğrenmiş olabilirlerdi. Ömür’e göre büyük olasılıkla böyle olmuştu.

“ Burak senin buradan gitmen gerek eğer biz açığa çıktıysak, seni bizim yanımızda görmemeliler”

Burak her ne kadar sevdiği kadının yanında kalarak ona destek olmak istese de, haklı olduğunu biliyordu. Daha fazla onun yanında kalamazdı. Eğer kalırsa hem kendisini, hem de Ömür’ü tehlikeye atardı. Artık Bora Karadağ’a yakın olan tek kişi kendisiydi. Bu işi onların yapıp yapmadığını öğrenmekte, onun görevinin bir parçasıydı.

“ haklısın gitmem gerek, Ama bu olaydan Bora Karadağ’ın sorumlu olduğuna emin olmamız lazım. Sabah ilk işim neler olduğunu öğrenmek olacak ”

Ömür, Burak’ın söylediklerini dinlediğinde ona hak verdi. Gitmek için kalkan genç adama kapıya kadar eşlik etmek için kalkarken, onun söyledikleri ile tekrar oturdu.

“ kalkma ben giderim. Sen sadece kendine çok dikkat et söz ver bana”

Ömür, genç adamın isteğini geri çevirmedi.

“ söz, dikkat edeceğim”

Burak, Ömür’den aldığı söz sonrası dudaklarını alnına bastırmış, kokusunu içine çekmişti. Kalbi kaybetme korkusuyla hızlı hızlı çarpıyordu. Ömür’e belli etmemek için gülümsedi. Diğerlerine de Ömür’e iyi bakmalarını söyleyerek evden çıktı. Evin izlenmediğinden emin olmak için etrafı kontrol ederek siteden ayrıldı.

Genç adam Ömür’ün ailesinin başına gelenlerin, iki kardeşinde başına gelmesinden çok korkuyordu. Ömür öğrendiklerini anlatırken onu acısını, kendi yaşamış gibi hissetmişti. Burak için birini sevmek acısını da, sevincini de paylaşmak demekti. Genç adam arabasının yanına ulaştığında gelen telefon ile arabasına binerek oradan hızlıca uzaklaştı.

Ömür, görevin tehlikeye girdiğini düşünse de, devam etmesi gerektiği için Cenk’i aradı. Ona olanları gerektiği gibi anlatmış, yarın işe gelemeyeceğini söylemişti. Cenk yanına gelmek istediğinde polislerin evi incelediğini, kimseyi içeri almadıklarını söyleyerek gelmemesini istedi. Cenk sabah geleceğini söyleyerek telefonu kapatmıştı. Ömür genç adam ile konuşurken verdiği tepkileri dinlemişti. Yapmacık davranışları o kadar belli oluyordu ki, herhangi birisi bile bunu açıkça anlayabilirdi. Nasıl oldu bilmiyordu ama açığa çıkmışlardı. Ne öğrendiklerini bilmese de devam etmesi gerektiğini düşünüyordu. Kardeşini bulmak için kendisini toparlamalı ve işini yapmalıydı. O bir ablaydı, kardeşi için her şeyi yapabilecek güçteydi.

Loading...
0%