Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@busra5864

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. İyi okumalar ......

 

Her şey tam bitti denildiği yerden tekrar başlar. Hayattın amacı da bu değil midir? Ömür için de bu böyleydi. Kardeşini bulma umudu her geçen gün azalıyordu. Bitti artık onu bulamayacağım dediği anda bir yardım eline ihtiyaç duyduğunu artık anladı. İşte tam burada umudu tekrar yeşerdi. Barış’ın yardım için uzanan eli onun yeni umuduydu.

Ömür Barış'a elinde ki dosyayı uzatarak " her şeyi ayrıntılı şekilde yazdım kaç yaşında ve niye yurtta kaldığımızdan ne zaman ayrıldığımıza kadar birçok şeyi senden tek istediğim başka kimsenin bu dosyayı görmesini istemiyorum. Benim için bu konuda dikkatli ol olur mu? " dedikten sonra ondan da bu konuda söz alarak vedalaştı. Yanından içinde yeniden yeşeren umut ile ayrıldı.

Ömür yarım saat içerisinde odalarındaki önemli eşyalarını Can ile topladı. Odanın kapısını iki anahtar ile de kilitledikten sonra otoparka indiler. Can'ın yeni taşındığı ev yolunun üzerinde olduğu için evine bırakacaktı.

Can ve Ömür eşyalarıyla arabanın yanına yürürken Ömür ileride Semih'i gördü. Uzun zamandır aklında olan ama henüz yapamadığı konuşmayı şimdi yapmaya karar verdi. Bu görevin hayatını değiştireceğini düşünüyordu ve kapanmamış hesap kalsın istemiyordu. Ömür kesinlikle bir konuda haklıydı. Bu görev onun hayatını tam anlamıyla başka yönlere sürükleyecekti.

Elindeki eşyaları arabaya bırakarak Can'a onu arabada beklemesini söyledi. Can ne olduğunu anlamsa da ortağını onayladı.

Ömür aldığı onaydan sonra adımlarını Semih'e yönlendirdi. Yanına giderken ne söylemesi gerektiğini kafasında tartıp duruyordu. Onu kırmadan üzmeden kendi konuşmalıydı. Eğer konuşmaya Semih başlarsa bir çıkmaza girmekten korkuyordu. Sonunda yanına vardığında sohbet etmeye başladılar. Konu genelde görevde dikkat etmesiydi. Semih bu görevin tehlikeli olduğunu biliyordu. O adam hiç tekin biri değildi o şirkette kimseye güvenemezdi.

Ömür'e bununla ilgili son uyarıları yaptıktan sonra ikisi de susmuştu. Ömür bu konuşmanın asıl sebebi için bir girişimde bulunarak " merak etme herhangi bir şeye ihtiyacım olduğunda arayacağım ilk ekip arkadaşım sen olacaksın " dedi.

Bu cümlenin altında yatan anlamı ikisi de çok iyi biliyordu. Bu anlam tam da şöyle idi. ‘ Sen benim için sadece arkadaşsın, fazlası olamaz bizden demekti’.

Semih bunu duyduğu zaman fazlasıyla üzüldü. Ama yüzüne duygularını yansıtmadı. Uzun zamandır içinde büyüttüğü bu sevgiye karşılık alamayacağını Ömür'ün onu kırmadan söylediği bu cümleden anladı. Onun arkadaşlığını da kaybetmemek için anladığını belirtir şekilde kafasını sallayarak onayladı. Konuşacak durumda değildi. Konuşsa ortada arkadaşlıkta kalmayacağı için sustu.

Ömür onun içindeki hesaplaşmayı gözlerinde görse de bir şey yapamayacağı için sessiz kaldı. Birkaç saniye sonra en azından kendisini açıklaması gerektiğini hissederek konuştu.

" biliyorsun bizim görevimiz ülkemizi korumak, içinde yaşanan her kötü olayı durdurmak ben bu mesleği seçerken duygularımı bir kenara koydum. Sadece dostlarım ve arkadaşım olsun istiyordum. Uzun bir süre daha bunun olmasını umuyorum. Bu arkadaşlığı bozmayalım olur mu? " dedi. Semih'in de onayı almak için konuşmasını bekledi.

Uzun sürmeden Semih iç hesaplaşmasını bitirmişti. Ömür'ün kendisine farklı gözle bakmadığını hep arkadaş olarak yaklaştığını uzun zamandır fark ediyordu.

Dayanamayarak içindeki duyguları söylemek istedi. Ömür ondan önce davranmasını, arkadaşlığını korumak istemesini de anlıyordu. Bunu arkadaşlıklarının bozulmasını istemediği için yaptığını bildiği için ona kızmadı. Aksine onun dostluğunu kaybetmediği için mutlu oldu.

Duygularını içine gömerek uzun yıllar sürecek olan dostluk ve arkadaşlıklarının temelini atmasını sağlayan bir konuşma yaptı.

" sana çok iyi dost, arkadaş olacağım. Böylesidir belki de doğru olan, artık bunu bozmamanın en iyisi olacağını düşünüyorum. Ne zaman bir dost yardımına ihtiyacın olursa tek bir telefon yeter yardımına koşmama bu sözümü unutma olur mu? ”

Ömür bu sözleri duyunca çok mutlu oldu. Biraz daha ayaküstü konuştuktan sonra vedalaşarak ayrıldılar. Artık ikisi içinde farklı yollar, aşklar, hayatlar olacaktı. Bugün bu konuşmayla ikisi de dostluklarını sağlamlaştırmıştı.

Ömür arabasına binerek otoparktan çıkış yaptı. Can ne olduğunu sormak istese de Ömür'ün hayatına karışma hakkına sahip olmadığını düşünerek sormaktan vazgeçti. Kısa süre sonra Can'ın evinin önündeydiler.

Ömür " Yarın eşyalarını getirip eve yerleşirsin, ben odanı ayarlamış olurum, dosyaları son kez kontrol etmemiz gerek açık vermemeliyiz" dediğinde Can’da onu onayladı. Yarın erkenden yerleşeceğini ardından çalışmaya başlayabileceklerini söyleyerek arabadan indi.

Ömür arabasını çalıştırarak evine sürdü. Can ile aynı evde kalma fikri Ömür'ün hiç sorun edeceği bir şey değildi. Onu sadece ortağı olarak görüyor Can'ın da aynı şekilde düşündüğünden hiç şüphesi yoktu. Böyle bir durumda dert edecek bir şey yoktu. Bir süre sonra evine ulaştı. Eve girdiğinde biraz Duman ile ilgilendi. Dinlenmek için odasına çıkarak duşa girdi..

Duştan çıkınca hafif müzik eşliğinde yemek hazırlamaya başladı.

Dolabında hazır dondurulmuş birçok çeşit yemek vardı. Uzun zaman önce ev yemeği yapan küçük mütevazı bir yerde çalışan bir kadından özel olarak ricada bulunup kendisine dondurucuya atabileceği birçok yemek çeşidi yapmasını istedi. Uygun bir ücret karşısında kadında bu isteğe karşı çıkamamış kendi için hazırlıyor gibi özenle yaparak paketlemişti. O günden beri her zaman dolabında yemek olurdu. Bunlardan bazıları mantı, pişmeye hazır doldurulmuş biber, kızartılmış patlıcan, tavada kızartmaya hazır hale getirilmiş köfteler gibi birçok şey vardı.

Dondurucudan çıkardığı köfteleri tava koyup pişirmeye başladı. İçine koyacağı ekmeği de kesersek hazırladı. Tavadaki köfteleri arada yanmaması için çevirip bir yandan da masayı hazırladı. Her şey hazır olunca önce Dumana yemeğini verdi. Sonra kendisi oturarak yemeye başladı.

Bir saat sonra karnı doymuş bir halde koltukta uzanıyor haldeydi. Televizyonda bulduğu filmi bakarken bir yandan da köpeğinin başını okşuyordu. Artık günleri daha sıradan geçecekti. İşe giderek çizim yapacak, saati dolunca eve gelecekti. Bir süre nöbet, koşuşturma tarzı bir hayatı kısa bir süre olmayacaktı.

Aklına gelen fikirle yerinde doğruldu. Yavaş hareketlerle kalkarak bodrum katın merdivenlerine ulaştı. Aşağı inerek çalışma odasına girdi. Ömür bu odada az zaman geçirmemişti. Gittiği her görevden önce eve geldiğinde bu odaya gelir tüm planı gözden geçirirdi. Yine yapacaktı bunu ama bu sefer tek başına değil Can ile beraber yapmalıydı. Bu görevde onunla birlikte çalışacaklarsa detayları onunla da incelemeliydi. Bu yüzden odaya başka bir sebeple gelmişti.

Odada kahverengi tonunda toplantı masası etrafında masa ile takım olduğu belli olan konforlu 6 kişilik sandalyeler vardı.

Odanın bir köşesinde bilgisayar, yazıcı ve birçok ofis gereci aynı zamanda bir duvarda asılı büyük boy mantar bir pano vardı. Onun üst kısmında yukarıda sabitli bir projeksiyon perdesi ve davanda asılı projeksiyon makinesi vardı.

Bunların haricinde odanın pek kullanılmayan köşesinde küçükçe bir evrak dolabı onun üzerinde kahve makinesi ve bir kaç kupa ve şeker vardı. Ömür bu odayı düzenlerken her şeyi düşünmüştü. Bu görev boyunca bu odada çalışacaklardı. Her zaman kapısı kilitli olacaktı. Böylece eğer iş yerinden biri gelmek zorunda kalırsa dosyaları ve diğer birçok şeyi görmeyecekti.

Aklında ki fikri hayata geçirmek için odaya girmişti ki dosyaları yukarıda unuttuğunu fark ederek almak için üst kata çıktı. Hızlıca alarak geri odaya döndü. Dosyaları masaya bırakarak içinden Bora Karadağ'ın dosyasını eline aldı.

İçindeki resmi çıkardığında mantar panoya iğne ile tutturdu. Diğer dosyalardaki resimleri de belli bir sırayla panoya astı. Sıra şu şekildeydi. En üste Bora'nın babası Alper, bir altta Bora onun altında belli aralıkla yan yana astığı Cenk ve Pelin'in resmi vardı.

Resimlerin yanlarındaki boşluklara ise masaya geçerek hepsinin ayrı ayrı kimliklerini ve özelliklerini yazdığı not kâğıtlarını da yanlarına astı. Artık her şey biraz daha düzenliydi. Uzun bir süre yazdıklarının ve dosyaların üzerinden geçerek panoya eklemeler yaptı. Bilgisayarını açarak sık gittikleri mekânları da bakıp not almayı da ihmal etmedi. Artık araştıracak bir şey bulamayınca etrafı toparlayarak odadan çıktı.

Saate baktığında geç olduğunu fark ederek adımlarını oturma odasından üst kata çıkan merdivenlere çevirdi. Duman ise her zaman ki gibi peşine takılmıştı.

Odasına girdiğinde kıyafet dolabını açtı. Yıllar önce bir kutuya koyup kaldırdığı annesinin ona emanet ettiği hatıraya bakmak istedi. Ömür şuan bilmese de bu hatıra onun hayatında birçok şeyi alt üst edecekti. Belki de bunu hiç öğrenmeyecekti. Bize ilerde neler olacağını zaman gösterecekti.

Kutunun içindeki kolyeyi çıkardı. Bu kolye annesinin ona verdiği kolye idi. O günden sonra kolyeye sadece bir yerden bir yere taşımak için dokunmuştu. Bu günden sonra takmak istiyordu. Kolyenin kutuda değil boynunda olmasını istiyordu.

Eline aldığı kolyeye dikkatlice baktı. Annesi ve babası için bu kolyenin önemini hala çözememişti. Kolyeyi boynuna takarak elindeki kutuyu dolabın içindeki eski yerine koydu. Saat geç olduğu için üzerini değiştirerek yatağına uzandı. Gün içerisinde olanları ve ileride olacakları düşünerek uykuya daldı.

****

Burası neresiydi, neden durmadan koşuyordu bilmiyordu. Önce peşinde birisi olduğu için koştuğunu düşündü. Ama daha sonra arkasından gelen bir ses duymadığını fark etti. Durmak istediğinde aslında hiç koşmadığını anladı. Biraz olsun sakinleştiğinde etrafına bakarak nerede olduğunu anlamaya çalıştı.

Issız bir alanda yolun ortasındaydı. Burada ne aradığını bilmiyordu. Ama onu bir şeylerin beklediğini hissedebiliyordu. Bir anda karşıdan gelen arabanın farları ile gözlerini kıstı. Hızla üzerine doğru gelen arabaya dikkatli bakınca bir değil, iki araba olduğunu gördü. Önde ki beyaz arkadaki ise siyahtı.

Siyah olan ilk fark ettiği araba beyaz arabayı yoldan çıkartmaya çalışıyordu. İşte o zaman yolun biraz ilerisinde keskin bir viraj olduğunu fark etti. Seslenerek uyarmak istedi ama konuşamadı.

Adım atmak istediğinde ayaklarının sanki yere sabitlenmiş gibi kıpırdayamadığını hissetti. Tekrar yola baktığında siyah araba beyaz arabayı viraj da sıkıştırıp kontrolünü kaybettirdiğini, saniyeler sonraysa beyaz araba takla atarak kaza yaptığını ve siyah arabanın ise hiç bir şey olmamış gibi yoluna devam ettiğini gördü.

Kendisini hareket etmeye zorladığında bu sefer biraz önce adım atamayan o değilmiş gibi rahatça yürüyordu. Takla atan arabaya doğru yürümeye başladı. Yaklaştıkça tanıdık hisler kaplıyordu dört bir yanını arabayı tanıyınca adımları koşmaya döndü. Arabanın yanına hızla ulaştı.

İçeriye dikkatli bakınca kalbi sıkıştı adeta, içindekiler annesi ve babasıydı yardım etmek istiyordu. Ancak üzüntüden ve korkudan kıpırdayamadı. Babası gözleri hafifçe açtı yemyeşil gözleriyle kızına baktı sanki gözleriyle özür diliyordu.

Sonra zorla çıkan ama eşsiz sesi ile konuşmaya başladı.

" Ömür kızım biz çok uğraştık olmadı koruyamadık sizi, ama sen bizim yerimize kendine ve kardeşine iyi bak koruyun birbirinizi "

Ömür onun neden böyle söylediğini anlamaya çalışırken hemen sonra babasının gözlerinde sert bir ifade oluştu. Ne olduğunu sormak isterken gözlerinin önünden babası ve annesi, ardından da araba kaybolmaya başladı.

Bir anda etraf karardı karanlık onu içine çekerken tekrar seslerini duydu. Bu sefer annesin sesi de var içinde " koruyun birbirinizi Ömür " diyerek aynı anda konuşuyorlardı.

°°°°°

Ömür aniden terler içinde sıçrayarak uyandı. Bu rüyanın ne anlama geldiğini bilmiyordu. Ailesini kaybettikten sonra onları çok fazla rüyasında görmemişti. Bu geceki gibi bir rüya görse kesin hatırlardı. Yatağa tekrar uzandı. Böyle bir rüyadan sonra uyku tutmayacağını biliyordu yine de gözlerini kapattı. Kısa bir zaman sonra tekrar uyanmıştı. Rüyanın etkileri devam ediyor her seferinde korkuyla uyanıyordu.

Yatakta biraz oturdu daha sonra terden ıslanmış kıyafetlerle rahatsız olup kalktı. Gerekli eşyaları alıp banyoya girdi. Ilık bir duştan sonra saçlarını kurutarak banyodan çıktı. Dolaptan bordo ince ceketini alıp üzerine giyindi. Odasından çıktında o katın lambaları açarak aşağı kata indi. Mutfağa girdiğinde kahve makinesini ayarladı.

Oturma odasına giderek kafasını dağıtacak bir komedi filmi seçti. Durdur düğmesine basarak hazır hale gelmiş kahvesini almak için mutfağa geçti. Yanına yeni aldığı sütlü çikolatadan koyduktan sonra odaya geri döndü.

Bu süre zarfında rüyasını düşünmemeye çalışsa da kafasında dolaşan düşüncelerine hâkim olamıyordu. Rahat koltuklarına oturup kahve kupasını eline aldı. Diğer eline de kumandayı alarak filmi başlattı.

Ömür kafasındaki düşünceleri komedi filmi ile dağıtmaya çalışırken, genç adam şehrin başka bir evinde derin uykusundan uyandı. Onu bu derin ve huzurlu uykusundan ne uyandırdı bilmiyordu. Yatağın başlığına yaslanarak yatakta oturur konuma geldi. Neden uyandığını düşündü bir süre, sonuca varamayacağını anlayınca boş verdi.

Yatağın sol tarafındaki resim çerçevesini eline aldı. Biraz gözleriyle sevdi resimdeki ailesini sonra parmakları harekete geçti üzerinde daireler çizdi. Bir süre çerçevedeki fotoğrafa baktıktan sonra biraz önce aldığı yere koydu. Sol gözünden firar eden yaşı sildi genç adam yorulmuş hissediyordu. Derin nefesler alarak kendini toparladı. Saatin kaç olduğuna bakmak için telefonu eline aldı.

Gece yarısını geçmişti uykusu da çoktan kaçmıştı. Tekrar uyuması biraz zaman alacaktı. Telefona sıkıldığında oynamak için yüklediği bir kaç oyun vardı. En sevdiğini açıp biraz oynadı ondanda sıkılınca galeriye girdi. Resimlere bakmaya başladı yakın zamanda çekilmiş az resmi vardı. Yavaş yavaş bakarak geriye doğru gitti bir resimde takılı kaldı.

Biraz önceki hüzünlü halinden eser kalmamış gözleri parlıyor mutlu hissediyordu. Kendine henüz itiraf edemese de seviyordu bu kadını hem de çok seviyordu.

Yakın zamanda anlayacaktı umarım anladığında çok geç olmazdı. Elindeki telefonu aldığı yere bıraktı yatağına uzandı. Genç adamın tekrar uykuya dalması bu sefer uzun sürmemişti. Yakında onun için her şey değişecekti. Belki iyi belki kötü bir gelecekti. Şuan bu genç adamın kimliği bir sır olsa da yakında her şey açığa çıkacak kimi mutlu kimi mutsuz olacaktı.

******

Ömür filmin yarısında kahve içmesine rağmen yorgunluğuna ve uykusuzluğuna yenik düşerek uyuya kaldı. Sabah boyun ağrısıyla uyandı. Saate baktığında 10’a geldiğini gördü. Yerinden doğrularak vücudunu esnetti, sonrasında etrafı toparlayıp odasına çıktı.
Spor kıyafetlerini giyerek bodrumda yarım saat spor yaptıktan sonra duş aldı.

Kahvaltıyı hazırlaması bitmek üzereyken kapı çaldı. Başta kimin geldiğini düşünse de ortağının görev için kendisinde kalacağı aklına geldiğinde kapıya varmak üzereydi.

Tahmin ettiği gibi Can gelmişti. Elinde bir büyük birde küçük bavul vardı. Onu içeri davet etti yardım etmek için küçük olanı da kendisi aldı.

" hoş geldin Can bende kahvaltıyı hazırlıyordum tam zamanında geldin. Bu arada sana geçen sefer kaldığın odayı ayarladım eşyalarını oraya koyalım kahvaltıdan sonra yerleşirsin ".

Can " teşekkür ederim her şey için görev yüzünden sana da yük oldum " diyerek hislerini dile getirdi. Bir yandan da harekete geçerek odaya doğru yürüdü.

" sorun değil Can, biz bu mesleği seçerken her koşulu hesaba katmadık mı? Ülkemizin sorunları için evimde kalman gerekiyorsa kalırsın. Benim için sıkıntı değil. Yükte olmazsın hadi gidip soğumadan yemeğimizi yiyelim ben gerçekten çok açım"

Bir daha bu konunun açılmasını istemiyordu. Sürekli aynı şeyleri konuşmak onun için gereksizdi. Can ortağının düşüncelerini hissederek bu konuyu bir daha açmamaya karar verdi. Beraber mutfağa girdiler Ömür her şeyi hazırladığı için sadece bardak ve çatal ekleyerek oturdular. Sessiz bir kahvaltıdan sonra Ömür etrafı toparlarken Can da Ömür'ün ricası üzerine eşyalarını yerleştirmeye odasına gitti.

Ömür bir an önce dosyaların üzerinden son kez geçmek istiyordu. Kendisi mutfağı toplarken Can'ı da bu yüzden yerleşmesi için yollamıştı. Bir saat sonra ikisinin de işleri bittiğinde Ömür'ün yolu göstermesiyle çalışma odasına indiler.

Can odaya girer girmez Ömür'ün düzenli biri olduğunu bir kez daha anladı. Odaya girdiğinde gözüne ilk önce pano çarpmıştı. Oraya doğru yürüdü tam panonun karşına geçti. Ortağının aldığı notlara ve resimleri dikkatlice okudu. Bu tabloya şirkete girdikten sonra eklemeler yapacaklarını düşününce, ortağının yaptığı düzeni sevmişti.

Ömür, Can odayı incelerken masada yerini aldığında, dün akşam masaya bıraktığı diz üstü bilgisayarını açarak araştırmasına devam etti. Şimdi ise adamın yanında çalışanların listesini açıp tek tek kontrol edeceklerdi.

Can da Ömür’ün yanında yerini aldı. Masanın üzerindeki dünden kalan not kâğıtlarını ve kalemi önüne çekti.

Ömür'ün listeden elediği isimleri bir kâğıda, detaylı araştırmak için seçtiği kişileri başka bir kâğıda not alıyordu.

Listedeki isimler kısa sürede iki gruba ayırdılar, önce elediklerini tekrar kendileri emniyettin veri tabanında araştırarak sonuçları çıktısını almışlardı. Sıra asıl listeye gelmişti. Bora Bey'in evinde ve holdingde, yakınında olan çalışanlarının ve yakın arkadaşlarının listesi.

Ömür araştırmasında çıkan verileri Can'ın yazması için sesli şekilde okuyordu. İlk olarak Bora Beyin evinde çalışan hizmetçiler ve evin bahçe işiyle uğraşan bahçıvandan başlamışlardı.

Gizem Turan 24 yaşında dört yıldır Karadağ ailesinin evinde çalışıyor liseden sonra okul hayatına devam etmeyip birçok işte çalışmış en son burada ki işe girerek uzun zamandır da çalışıyor. Onunla çalışan bir kaç hizmetli daha vardı. Bu kişiler patronlarının ne ile uğraştığından haberleri olmayan evlerine para götürmeye çalışan masum insanlardı.

Hasan Kuş 58 yaşında yıllardır bu ailenin yanında evin müştemilatında kalan bahçe işleriyle uğraşan emektar bir çalışandı. Belki bu adam her şeyden haberdardı. Kim bilir işin içinde bile olabilirdi. Daha sonra ise şirket ve yakın arkadaş çevresine geçiş yaptılar yazdıklarını panoya asmayı ihmal etmediler.

Şirkette çalışan Yağmur Deren 45 yaşında tanınmış bir iç mimardı. Uzun yıllardır Bora Bey için çalışıyor ve yönetim kurulunda söz sahibiydi.

Deniz Baran 57 yaşında Bora Beyin yakın arkadaşı ve şirkette ise muhasebe departmanın da çalışıyor aynı zamanda yönetim kurulunda olmakla beraber şirketinde %5 hisse sahibiydi.

Ve birçok kişi daha vardı.

Liste böyle uzayıp gidiyordu. En son olarak ise Burak Doğan, Bora Beyin yakın korumasıydı. Dört ay önce çalışmaya başlamıştı. Onun hakkında da derin bir araştırma yapmış ama bir şey bulamamışlardı.

Şimdi ise notların üstünden geçme zamanıydı. Bir kaç kez yazdıklarını okuyup hiç silinmemek üzere akıllarına kazıdılar bu görev hata kabul etmiyordu. Ufak bir hata çıkılmaz bir yola sürükleyebilirdi.

Akşama kadar yemek ve kahve molası haricinde dosyalar üzerinde çalıştılar. Akşamın geç saatlerinde çalışma odasından yukarı kata çıktılar. Ömür çıkmadan spor odasını da göstermeyi ihmal etmedi. Can da spor yapmak isteyebilir diye düşünüyordu.

Mutfakta bir şeyler atıştırarak odalarına çekildiler. İkisi de çok yorulmuş ve yarın için heyecanlıydı. Ömür duş alarak yatağına uzandı. Can ise odasında kısa bir telefon görüşmesi yaptıktan sonra uyudu.

Mutluydu yeni geldiği bu şehirde anlaştığı bir ortak ve henüz tam farkında olamasa da sevdiği bir kız vardı. Nasıl mutlu olmasın ki, çok ta huzurluydu bu huzur umarım uzun sürerdi.

Çünkü sancılı günler çok yakındı.

Loading...
0%