Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@busra5864

Ömür ertesi gün kuyumcudan saati alarak kardeşi için aldığı diğer hediyelerin yanına yerleştirdi. Kuyumcunun dediklerini ise bir süre düşünmemeye karar vermişti. Önce içinde bulunduğu görevi bitirmeliydi.

İki gün hızla geçti parti günü gelip çattı. Ömür ve Can için bir ay boyunca yaptıkları planın meyvesini bugün alacaklardı. Bu parti sadece bilgi toplama olsa da çok önemliydi. Ufak bir hata her şeyi mahvederdi. Dün gece Ayhan Müdürden aldıkları habere göre içeriye ekibin garson kılığında girmesi sağlanmıştı.

Yeni gelen ekip arkadaşları da bu görev de olacaktı. Ancak ismini dâhil kim olduğu konusunda bir bilgileri yoktu. Ömür ve Can için isimin pek önemi yoktu önemli olan güvenilir olmasıydı. Ayhan Müdür onu göreve dâhil ettiyse ikisine de söz düşmezdi. Çünkü o yaş tahtaya basmazdı.

Ömür ve Can şirkette son gelen projenin çizimleriyle ilgileniyordu. Her ne kadar Ömür çiziyor olsa da Can da ortağına kahve takviyesi yapıyor arada muhabbet ediyorlardı.

İlerleyen saatler de Ömür kendini çizimine kaptırdı. Çizim yapmayı seviyordu. Yaptığı hesaplamalar düşünceler ile boğuşmayı bir süreliğine bırakmasını sağlıyordu. Projenin taslağı neredeyse bitmek üzereydi.

Ömür çizim yaparken kendini dışarıya o kadar kapatmıştı ki Can onun dikkatini dağıtmamak için sessizce masasında oturuyordu. Bu görevden fazlası ile sıkılmış olsa da şu anlık kafa dinlemek için sakin bir görevdi.

Uzun zamandır Esra ile konuşmaya fırsat bulamamıştı. Bazen ikisinden birisi aradığında konuşmaları ufak tefek sohbetlerden ileriye gitmemişti. Can zamana bırakmıştı bazı şeyleri, sonuçta zaman her şeyin ilacı değil miydi?

Ömür ve Can mesai saatleri dolduktan sonra beraber şirketten ayrıldı. Eve geçerek kıyafetlerini giydikten sonra planın üzerinden bir kez daha geçtiler. Daha sonra Ömür saçını ve makyajını yaptıracağı için evden beraber çıktılar. Yakın bir kuaföre gittiklerinde Can ortağını arabada beklemeye başladı. Kuaförde işleri bittiğinde partinin yapılacağı otele doğru yola çıktılar.

Plan Bora Karadağ'ın biriyle görüşme yapıp yapmayacağını ve yapacaksa kim ile ve ne hakkında görüşme yapacağını öğrenmekti. Daha önce de Ayhan Müdürün belirttiği gibi bugün sadece bilgi toplamak için uygun bir gündü. Görevin asıl kısmı bugün edinecekleri bilgiler belirleyecekti.

Ömür ve Can bir saat sonra partinin yapılacağı otelin önündeydiler. Sade ama şık kıyafetler giymişlerdi. Ömür fazla taşlı kıyafetler seven biri olmadığı için ilk beğendiğini almış ve içine sinmişti.

Arabadan inmeden önce ikisi de son kontrolleri yaparak Ayhan Müdürden onay aldılar. Ömür dışarıyla iletişim için mini kulaklık ve elbisenin altında bacağına sabitlenmiş bacak kılıfında küçük bir silahı vardı. Can’da ise taktığı aksesuar gözlüğü ile ceketin de bulunan ses kayıtlı mini kameralar vardı.

Her ihtimalle karşı iki tane kamera yerleştirmişlerdi. Can şirkette bulundukları süre boyunca bazı zamanlar bugüne hazırlık amaçlı gözlük taktığı için gözlük takması da dikkat çekmeyecekti. Şirkette yaptıkları her davranış ve hareket planın birer parçasıydı.

Beraber arabadan inerek yavaş adımlarla otelin kapısına doğru yürüdüler. Kol kola girmeyi de ihmal etmemişlerdi. Kapıda ki görevliye davetiyelerini teslim ederek içeriye girmişlerdi.

Bora Bey her ihtimalli düşünmüştü. Davetiyeler sayılı ve kişiye özeldi. Partiye gelen herkesin davetiyesi ve kimlik bilgileri teyit ediliyor sonrasında içeri alınıyordu. Dışarıdan birinin girmesini önlemek için bunun gibi fazlasıyla önlem alınmıştı.

Bu kontroller her sene yapıldığı için hiç kimse sorun çıkarmıyordu. Can ve Ömür sonunda hafif müzik eşliğinde dans edenlerin veya kendi aralarında sohbet edenlerin bulunduğu büyük salona girdikleri anda flaş patlamıştı.

Partiye gelenlerin giriş fotoğrafları çekiliyordu. Sözde böyleydi tabi, gerçek ise yine bir tedbirdi. Can da Ömür de gece boyunca bunun gibi birçok şeyle karşılaşacaklarını biliyorlardı. Beraber boş bir masaya geçtiler masa kokteyl masalarındandı. Açık mavi ve beyaz tonlarla süslenmişti. Masanın üstünde tam ortasına gelecek şekilde ayarlanmış kokulu mumlar vardı. Her masada da yanan mumlar geniş ve büyük alanın havasını değiştirerek güzel kokmasını sağlıyordu.

Bulundukları partide sadece şirket çalışanları değil Bora Beyin ve babasının yıllardır çalıştığı şirket sahipleri de vardı. Bu onlar için büyük bir fırsattı çalıştıkları kişileri araştırmışlardı. Gelen davetlilerde araştırmadıkları biri olduğunda bu kişiler sadece Bora Karadağ'ın özel davetlileri olabilirdi.

Can ve Ömür dikkat çekmemek için sohbet etmeye başladı. Can aynı zamanda kamera ile yavaş yavaş salonu tarıyordu. Yanından geçen garsondan içecek istemek için seslendi. Müzik kısık sesle çaldığı için bağırmasına gerek kalmadan sesini duyurmuştu.

Bayan garson sesi duyunca yine ne istiyorlar diyerek kısık sesle söylendi. Bugün ki işi bitene kadar oldukça yorgun düşeceğini davetlilerin gelmeye başlamasından itibaren gayet iyi anlamıştı. Bir an önce günün bitmesi için dua ediyordu.

Sabır dileyerek sesin geldiği yöne döndü yavaş adımlarla masaya yürüdü. Elinde ki tepsi ve üzerinde ki bardaklar düşmesin diye ona odaklandığı için masadakilere bakmadı. Can ve Ömür garsonun yanlarına geldiğini görünce etrafa bakmayı bırakarak ona odaklandılar. Can baktığı anda donup kalmıştı. Gözlerine inanamayarak kapatıp geri açtı.

Onun burada bu kıyafetlerle ne işi vardı. Hem İstanbul'da olduğunu kendisine neden haber vermemişti. Garson kız elindeki tepsiye odaklı olan gözlerini masadakilere çevirdiğinde elindeki tepsiyi neredeyse düşürecekti. Neyse ki Ömür bunu fark ederek tepsiyi hızla tuttu.

Ömür dikkatleri kendilerine çekmemek için Can'ı kolunu tuttu. Can onun temasıyla kendine geldiğinde yüz ifadesini toparladı. Tepside bulanan içeceklerden iki tane istedi.

Can'ın bu kadar şaşırmasına sebep olan kişi Ankara'da ki ortağı Esra'ydı. Yeni ekip üyesi de ondan başkası değildi. Can aklından geçen soruların cevabını her ne kadar öğrenmek istese de şuan yeri ve zamanı değildi.

Esra da bu tesadüfe onun kadar şaşırmıştı. Aynı şehirde çalışacaklarını hatta aynı birimde olacaklarını biliyordu. Fakat aynı ekipte olmak, işte bu gerçekten büyük bir tesadüftü. Can'ın sessiz kalmasının sebebini bildiği için yaptığı işe geri döndü. Biraz önce tepsi düşmesin diye tutan Ömür'e kısa bir bakış atarak tepside ki içecekleri masaya bıraktı, yanlarından sessizce ayrıldı.

Can ortağının açıklama beklediğini bildiği ve etraftaki insanlardan birinin duymaması için Ömür'ün kulağına yaklaşıp " kendisi Ankara'da ki ortağım Esra, bizim ekibin yeni üyesi gibi görünüyor evde anlatırım " diyerek Ömür'ün kulaklık olan kulağını göstererek duymalarını istemediğini belirtti.

Ömür özel olduğunu anlayarak daha fazla soru sormadı. Kulaklıktan da Esra'nın yeni ekip üyesi olduğu teyidi gelince içi rahatlamıştı. Bir süre sonra müzik tamamen kesildiğinde bulundukları mekânın bir köşesine ayarlanmış olan sahnede Bora Karadağ görünmüştü.

Ömür ve Can'ın onu canlı olarak ilk görüşüydü. Yaşına rağmen epey dinç görünüyordu. Dedesinin ve babasının şirketi ne zorluklarla kurduğundan ve büyüttüğünden başlayarak kendisinin yönetime geçtiğinde neler yaptığına kadar kısa bir konuşma yaptı.

O anlattıkça sahnenin arka kısmında ve mekânın sağ ve sol tarafında bulunan dev ekranlardan anlattıklarının da görselleri oynuyordu. Yarım saat sonra konuşmasını bitirdiğinde davetlilere iyi eğlenceler diledi.

Bütün davetliler her sene bu tarz bir konuşma dinledikleri için artık alışmış olsalar da Can ve Ömür sıkıntıdan patlamıştı. Yine de göz hapsini bırakmaya niyetleri yoktu. Dinledikçe adamın sesi Ömür'e tanıdık gelmiş içinde kötü hisler uyandırmıştı. Oysa hiç görmemişti. Şu ana kadar sesini dahi duyduğunu hatırlamıyordu. Bora Karadağ'ın her hareketini izliyorlardı. Fazla tutulan göz teması veya fazladan bir el kol hareketi bile bir ipucu olabilirdi.

Neyse ki konuşmayı bitirdiğinde derin bir nefes almışlardı. Bora Karadağ sahneden inince yakın korumasıyla beraber iş yaptığı adamlarının yanı geçerek sohbet etmeye başladı. Yakın koruması onu bir kaç adım geride bekliyor aynı zamanda etrafı kontrol ediyordu.

Kısa bir süre sonra yüksek müzik bir dans parçasıyla değişti. Can ve Ömür için bu bulunmaz bir fırsattı Can Ömür'ü dansa davet ettiğinde Ömür bu teklifi memnuniyetle kabul etti. Can dans edenlere uyarak Ömür'ün beline elini koyduğunda, Ömür’de Can'ın omzuna ellerini bırakarak yavaş ritim de dans etmeye başladılar.

Dans ederek Bora Karadağ'ın bulundukları masaya doğru yavaş yavaş yaklaşmışlardı. Çok yaklaşarak dikkat çekmemek için belli bir mesafede dans etmeye devam ettiler.

Can ceketindeki kameranın açısına uygun şekilde kendisini ayarladı. Konuşmaları duyamasalar da daha sonra kayıttan izleyerek bir sonuç çıkarmaya çalışacaklardı.

Ömür ve Can şarkının sözsüz bir anında Bora Karadağ'ın birazdan parti alanından ayrılacağını konuşmalardan ayırt etmişti. Ömür ve Can planın diğer kısmı için müzik değiştiğinde dans etmeyi bırakarak yerlerine geçmek için hareketlendi. Ömür alçak bir sesle Can'a makyajımı tazeleyip geliyorum diyerek yanından geçtikleri bir kaç kişinin duymasına izin verdi.

Can mesajı almıştı. Ömür masadan el çantasını alarak yanından geçen bir garsona yolu sordu. Oysa kafasının içinde konuşan Barış'ın tarifiyle her yeri öğrenmişti. Ama mekânda ki kameralar izlendiği için hiçbir açık vermek istemiyorlardı. Ömür Bora Karadağ'ı takip etmeye giderken Can ise parti alanında Ömür'ün yokluğunu hissettirmemeye çalışacaktı.

Önce Barış’ın tarifiyle lavaboya girdi. Makyajını ve üzerini düzeltti. Daha sonra Barış'ın Bora Karadağ'ın parti alanından ayrıldığı ve kameraların uygun olduğu onayı gelince çıktı.

Takip etmeyecekti Barış çoktan otelin sistemine sızmış adamı adım adım takip ediyordu. Ömür görüşmenin bulunduğu yere gittiğinde ise kameraların kayıtlarını eski boş kayıtlarla değiştirecekti.

Aynı saat aralıklarını yerleştirecek kayıt izlense de kopma olmayacağı için sorun kalmayacaktı. Ömür ve ekip boşuna Barış'a ekibin beyni demiyordu. O olmasa hiçbir görevde bu kadar başarılı olamazlardı.

Ömür Barış'ın tarifiyle otel odalarının bulunduğu koridoru dönmek üzereydi. Her ihtimale karşı kontrol etmek için durdu. Oda giriş kattaydı büyük ihtimalle çalışanların kaldığı odalardan biriydi. Barış aklından geçenleri onaylamak ister gibi çalışanların dinlenme odası olduğunu söyledi.

Odanın kapısının önünde yakın koruması bekliyordu. Oda kamera açısından kör nokta olduğu için bundan sonrası Barış Ömür'e yardım edemeyecekti.

Tek yardım edebildiği Bora Karadağ'ın bulunduğu odanın yanındaki odanın malzeme odası olduğunu söylemek oldu. Korumaya belli etmeden girmesi imkânsız gibiydi. Sessiz koridoru bir anda telefonun sesi doldurdu.

Ömür panikle çantasını açarken ilerde kapının önünde bekleyen korumanın alo diyen sesini duyunca sessizce bir nefes verdi.

Her duyguyu hayatımızda yaşadığımız zamanlar vardır. Korku, heyecan, panik Ömür ise şuanda tüm bu duyguları aynı anda yaşıyordu. Yakın koruma telefon konuşarak kendisine doğru adımlıyordu. Ömür nefesini tutarak onun gelişini bekliyordu. İçinden geçirdiği tek şey ise kendisini görmemesiydi.

Barış kameralardan bu olanlara şahit olduğunda Ömür'ü tehlikeye atmamak için sessizce bekliyor neler olacağını izliyordu. Yakın koruma Ömür'ün olduğu yere çok az bir mesafe kala geri döndü. Geldiği yönden giderek diğer koridora döndü.

Ömür hiç bir görevde yakalanmaya bu kadar yaklaştığını hatırlamıyordu. Sakinleşmek için sessizce bir kaç kez nefes alıp verdi.

Barış'ın devam etmelisin uyarısıyla kendine gelerek sessizce onayladı. Korumanın biraz önceki kapısında beklediği oda büyük ihtimalle görüşmenin yapılacağı odaydı.

Barış " biraz önce koruma sadece sana yaklaştığı zaman kameralarda göründü. Yani o koridor kör nokta büyük ihtimalle kameraların yönlerini değiştirdiler bu da görüşmenin orada yapılacağının kanıtı Ömür"

Ömür " haklısın koridorda iki tane oda var planlardan bakar mısın ne için kullanılıyor "

Barış hızlıca bilgisayarından mekânın krokisine bakarken bir yandan da onayladı. Saniyeler sonra " daha önce söylediğim gibi odalardan birisi malzeme odası diğerinin ise çalışanların dinlenme odası " diyerek bilgi verdi.

Ömür koridorda henüz kimse yokken malzeme odasına girmek için hareketlenerek Barış'a bilgi verdi. Aldığı onay ile hızlı adımlarla kapıya ulaşarak kilitli olmayan malzeme odasına girdi. Başka birinin odaya giremeyip kapının kilitli olduğunu düşünmesi için odada bulunan eski bir sandalyeyi kapıya dayayarak kendini garantiye aldı.

Odanın lambasını açamadığı için ay ışığı ile hareket etmeye çalışacaktı. Bugün dolunay olmasına şükretti. Oda yeterince ay ışığı alıyordu.

Tekrar Barış'a bilgi vermek için konuştuğunda karşı taraftan herhangi bir ses gelmedi. Bir kaç kez daha denedi aynı sonucu alınca telefonunu çantasından çıkardı. Sinyalin olmadığını gördüğünde görüşme konusunda haklı olduklarını anladı. Otelin bu bölümünde sinyal kesici kullanmışlardı.

Artık tek başına hareket etmeliydi. Ömür, derin bir nefes alarak mini kulaklığı çantasına koydu ve düşünmeye başladı. Bir yandan da etrafı kontrol ediyordu. Odada bulunan bir kaç temizlik eşyası eski bir dolap masa ve sandalye vardı. Odanın camını açarak dikkatlice etrafa baktı. Bulunduğu oda giriş katta olduğu için ne yapması gerektiğine henüz karar verememişti.

Elinde hala tuttuğu çantasını ve telefonuna baktı odada bulunan masanın üstüne çantasını bıraktı. Telefonunu aldı sadece, çok zamanı kalmadığını hissediyordu. Cama tekrar yaklaştı diğer odanın olduğu yöne bakmaya başladı. Binanın camlarının dış kısımlarına baktı tüm odalar birbirine bağlıydı. Bir insanın yürüyebileceği kadar genişti büyük ihtimalle camlar kolay siline bilsin diye bilerek tasarlanmıştı.

Ömür üzerindeki kıyafete bakarken yan odanın kapısın açıldığını duydu. Tahmin ettiği gibi çok zamanı kalmamıştı. Neyse ki Ömür her ihtimali düşünerek adım atan biriydi. Elbisenin altına sporcu atleti ve deri tayt giymişti siyah giyinmesinin asıl sebebi de buydu. İçinden giydikleri belli olsun istememişti.

Elbiseyi hızlı ve dikkatlice çıkardı çantasının yanına bıraktı. Telefonunda video oynatıcıya açtığında sadece başlata basma kısmı kalmıştı. Odada bulunan sandalye yardımı ile camın dışına çıktı. Yan odanın camına kadar ilerledi.

Odadan seslerin geldiğini duyunca video kayıt kısmına bastı. Şuan ne kaydederse kar olarak düşünüyordu. Cama doğru dikkatlice eğildiğinde perdelerin çekili olduğunu gördü. Bu Ömür için daha iyiydi biraz daha yaklaşa bilirdi.

Odanın yanan lambaları bir anda söndüğünde Ömür neler olduğunu anlamadı. Bora Karadağ'ın bu olayda da bir parmağı olduğunu düşünüyordu. Ömür onu hiçbir zaman hafife almamıştı, almayı da düşünmüyordu. Bunca zaman yakalanmadıysa çok zeki olduğu içindi biliyordu. Ama kendisi de onun kadar zeki ve vazgeçmeyen biriydi. Bu şuan bulunduğu halinde de durumdan da anlaşılıyordu.

Sessizce içeriden gelen her sesi dinledi. Kayıt etmeye devam etti. Telefonu mümkün olduğunca cama yakın tutmaya çalışarak içeriyi dinledi. Bora Beyin içeride camın önündeki koltukta tüm heybetiyle oturduğunu hissedebiliyordu. Ona bu kadar yakın olduğunu hissetmek tüylerini diken diken ediyordu.

Neydi bu adamda Ömür'ü bu kadar korkutan, o da diğer yakaladığı suçlular gibi içeri atılması gereken bir suçluydu. Şuan Ömür hiçbir zaman korkmadığı kadar bu adama yakınken korkuyordu.

İçeriden duyduğu kapı sesi ile kendini azda olsa toparlayarak dinlemeye başladı. Bora Karadağ'ın ayağa kalkarak gelen kişiyi karşıladığını duydu.

" Hoş geldiniz sizi daha iyi bir yerde ağırlamak isterdim ama durumları biliyorsunuz "

Ardından Ömür karşı taraftan gelen bozuk aksanlı Türkçe konuşan adamı duydu.

" Elbette biliyorum umarım gereken tedbirleri de almışsındır "

" Aldım hiç merak etmeyin "

" benim için hiç sıkıntı yok Bora Karadağ asıl endişelenmesi gereken sensin "

" bu ne demek şimdi "

" şu demek kimliğin açığa çıkmış diye duyumlar aldım senin haberin olmaması şaşırtıcı "

Ömür duydukları ile gelecek cevabı beklemeye başladı. İçerideki adamın sesini duydukça sinirleri bozuluyordu.

Bora Karadağ " biliyorum hakkımda bilgi sızdıran adamı da ortadan kaldırdım yani aleyhime konuşacak kimse kalmadı. Kimse buna cesaret edemez kimliğim açığa çıkması bunu kanıtlayabilecekleri anlamına gelmez "

" pekâlâ, senin dediğin gibi olsun. Ama ucu bana dokunursa neler yapabileceğimi çok iyi biliyorsun "

Ömür onun yutkunduğunu cam kapalı olmasına rağmen hissetmişti. Daha önemli konulara geçmeleri için sabırsızlıkla bekledi. Bir süre daha tehdit dolu cümleler kurduktan sonra konuşma sevkiyata geldiğinde Ömür derin bir nefes aldı.

" sevkiyat için tüm önlemler alınmaya başlandı. Sadece yer belirtmeniz kaldı. Teslimatın yapılacağı yeri 7/24 kontrol altına alacağız hiçbir sorun olmaması için "

" sevkiyatın yapılacağı yer ve tarih sevkiyattan bir gün önce haber verilecek. Bu son olanlardan sonra bu kadar erken yer belirtmemi beklemiyorsun herhalde "

" tabi istediğiniz zaman bilgi verebilirsiniz işinize karışmak benim haddim değil "

" aynen öyle bu kimsenin haddi değil hele senin hiç değil "

Ömür, Bora Beyin bu aşağılayıcı sözler karşında ses etmese de sinirlendiğini hissedebiliyordu. Ömür nedenini bilmiyordu ama ona söylenen her sözden zevk aldığını hissetti. Dikkatini içeriye vererek dinlemeye devam etti.

Yabancı aksanlı adam " bu kadar boş konuşma yeter. Ben sana zamanı geldiğinde yeri ve zamanı haber vereceğim o zamana kadar hazırlıklarını yap sorunsuz bir teslimat olsun istiyorum. Herhangi bir sorun çıkarsa başına neler gelebileceğini biliyorsun. Normalde buraya bugün gelmemeye düşünüyordum ama seni uyarmak için geldim. Sakın kendi hatalarını benim işlerime bulaştırmaya kalkma yoksa sen zararlı çıkarsın " son sözlerini söyleyerek odadan çıktı.

Ömür duyduğu adım seslerinden adamla beraber iki kişinin de onla beraber ayrıldığını anladı. Ömür ses kaydını adam odadan çıkınca konuşma bitti kapattı. Odadan gelen seslerle Bora Karadağ’ın sinirli bir şekilde yanındaki bir şeye vurduğunu duydu. Bir şeye vurma sesini duyduktan sonra dikkatli bir şekilde malzeme odasının camından içeri girdi.

" Bu duruma düşecek adam değilim ben, bende Bora Karadağ isem peşimde birileri varsa onları bir şekilde bulur ortadan kaldırırım tıpkı yıllar önce yaptım gibi "

Bora Karadağ’ın son sözlerini kayda alamamış, aynı zamanda kendisi de duymamıştı. Ömür tüm konuşmaları kayıt altına aldığı için mutluydu.

Çıkardığı elbisesini dikkatli ve ses çıkarmamaya özen göstererek giydi. Kulaklığını tekrar taktıktan sonra bulunduğu malzeme odasından çıkmak için fırsat kolluyordu.

Bir an önce bu gecenin sorunsuz bitmesi için elinden geleni yapmaya çalıştığı su götürmez bir gerçekti. Yan odadakilerin teker teker çıkıp koridorda küçük bir ses bile duyulmadığını ana kadar bekledi. Daha sonra kendisi de sessiz adımlarla gidenlerin aksi yönünde oradan uzaklaştı.

Koridor bir yere kadar karanlık olduğu için duvara tutunarak seri adımlarla parti alanına gitmeye başladı. Parti alanına yaklaştıkça kulaklıktan Barış'ın sesi gelmeye başladı. Ömür etrafta biri olması ihtimaline karşı Barış'a onu duyduğu konusunda bir bilgi vermeden yürümeye devam etti.

İki koridor kadar mesafe kalmıştı ki ışıklar yanmaya başladı. Gözleri ışığa alışsın diye bir iki kez kapatıp açtıktan sonra yoluna devam etti. Son koridoru dönmüştü ki kendisini yerde buldu. Düşüşün etkisi ile ağzından ufak bir çığlık kaçtı. Ömür üstünde hissettiği ağırlık nedeniyle panik ile kapattığı gözlerini açtı. Karşısında gördüğü kişi Burak Doğan'dan başkası değildi.

Loading...
0%