Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Hallederiz

@busra_sila

 

Medya: lale ve uğur

 

 

"Uçak geliyor. Kocaman aç bakalım ağzını hammm. "

 

 

Anne olunca anlarsın ne ağır ve ne kadar doğru bir kelime. Anne olunca anladım.

 

 

Anne olmasaydım büyük ihtimal dün geceden sonra yatağımda, yorganımın altında depresyonda olurdum.

 

 

Fakat ben sabah kalkmış ağlaya ağlaya evi temizlemiş ve oğlum için çorba bile yapmıştım.

 

 

Şuan ise oynaya oynaya uğurum'un karnını doyuruyordum. Oğlumda halimden anlıyor gibi güzelce yemeğini yiyordu.

 

 

Şuan bana yapılanın değilde bundan sonra nasıl olacağının derdine düşmüştüm. Babamın yanına gitsem ayrı, bu evde murat'ın himayesi altında kalsam ayrı eziyetti. Biri ben ve uğur için eziyet diğeri ise sadece benim için eziyetti.

 

 

Peki ben uğur için bu fedakarlığı yapabilecek kadar güçlü ve gurursuz muydum?

 

 

Uğur'un mama sandalyesinden masaya ellerini uzatmasıyla kendime gelip masaya döndüm. Ekrana düşen aramayı görmemle hafif eğilerek kimin aradığını baktım.

 

 

"Nesrin anne" kaynanamın adını görmemle telefonun ekranını kapatıp oğluma döndüm.

 

 

"Bu serverler dün gece ki olayla birlikte bizde olan kotalarını doldurdular değil mi annecim?" Dediklerime alkış yapan uğurla kahkaha atıp iki elini tutup kokulu öpücükler bıraktım.

 

 

"Sende bana katılıyorsun değil mi aşkım? Bunlar ailecek kafayı sıyırmış. Bende bazen kendime kızıyorum böyle bir hata nasıl yaptım diye. sonra seni görünce en güzel hatam olduğuna karar veriyorum. Senin için bir daha yaparım." Gülerek mırıl mırıl sesler çıkaran güzel oğlumla sohbetimizi kesen kapının çalma sesi oldu.

 

 

Çorbasını bitiren uğuru kucağıma alıp kapıya yöneldim. "Oğluşum misafirimiz mi var bizim? Yoksa ablalar seni sevmeye mi geldi?" Boynuma sarılarak kafasını omzuma koyan oğlumla kapıyı açtım.

 

 

Karşımda denizleri görmeyi beklerken hamiyet teyzeyi görmek beni üzmüştü. Oğlumda benimle aynı fikirde olmalı ki kafasını arkaya doğru çevirerek omzuma geri koydu. Keşke bende kafamı geri çevirip Merakla bana bakan bu kadından kurtulabilseydim. Ama işte bazı isteklerimiz olmuyordu ne ben 20-25 santimdim nede hamiyet teyze görülmeyecek kadar küçüktü.

 

 

"İçeri almayacak mısın Lale kızım?" Kapının kenarına geçip elimle içeriyi göstererek " O nasıl söz hamiyet teyze buyur geç." Dedim. İçeriye geçerken söylenmeye de devam ediyordu "iki saat yüzüme bakınca almayacaksın sandım. Zaten gecenin köründe kocasına o kadar bağıran kadından ne bekliyorsam." Son dedikleriyle kaşlarım hızla çatılmıştı.

 

 

Bu ne terbiyesizlikti. Hem evime geliyor hem de saygısızca sözler ediyordu.

 

 

Salona giren kadınla derin bir nefes aldım. "Allah'ım sen bana sabır ver çünkü bende bu kadına kadarlık sabır kalmadı." Oğlum Dediklerime gülüp boncuk Gözlerini yüzüme dikti.

 

 

"Gül sen gül. Bende zamanı gelince sana güleceğim."

 

 

"Lale yanıma gelsene neden kapıda bekliyorsun. Beni evinde mi istemiyorsun. Sen? "

 

 

Gözlerimi devirip salona girdim. Anladığı halde gitmemesi de ayrı bir olaydı. Sözde utanmaz olan bendim.

 

 

"Olur mu öyle şey hamiyet teyze. Sana ne yapsam diye elim ayağım birbirine girdi. Düşüyordum az kalsın."

 

 

"Aman kızım dikkat et kucağında çocuk var. Kahve yapsan yeter bana."

 

 

Gözlerimi devirip uğuru oyuncaklarını yanına indirdim. İnanması da ayrı ironiydi. Birde zeki bir kadındı sözde.

 

 

"Ben kahve yapayım. Teyze bir gözün uğurda olsun ağzına falan bir şey koymasın aman dikkat et." Diyerek masanın üstündeki boş çorba kasesini aldım.

 

 

"Şuna bak hele ben kaç çocuk büyüttüm akıl edemiyor muyum da uyarıyorsun beni?" Daha fazla muhatap olmak istemediğim için "haklısın teyze kusura bakma" Diyerek mutfağa yöneldim.

 

 

Kahveyi makineye koyup düğmesine basacakken çalan kapıyla basmadan kapıyı açmaya gittim. İçimden İnşallah denizler gelmiştir diye dua ediyordum. Bu kadınla çok yalnız kalmak istemiyordum. Oğlumuda yalnız bırakmak istemiyordum.

 

 

"Ben size demiştim işte geç kaldık. Cadoloz karı gelmiş bile. Lale'min başının etini yiyecek. Yememiş içmemiş hemen koştur koştur gelmiş. Bu kız şimdi bu kadına saygıdan cevapta veremez." Asya'nın ağlamaklı sesini duyan Lale gülerek kapıyı açtı.

 

 

"Tam zamanında geldiniz asyacım daha geleli 5-10 dakika falan oldu. Kahve yapıyordum bende."

 

 

"Ben sana demiştim asya. Biraz sakin ol. Artık kadın bir şey söylerse ağzının payını verirsin."Deniz ablanın sözlerinin bitmesiyle ayakkabıları çıkaran asya hızla içeri girmişti. "Tabiki ağzının payını vereceğim. Minnoş nerede uyumuyor değil mi?" "Yok uyumuyor salonda hamiyet teyzeyle beraber." Lafımı bitirmemle asyanın yüksek sesli nidasını duymamız bir oldu. " hıııı! Ne demek hamiyetle birlikte? Sen kafayımı yedin? o kadın minnoşu tek lokmada yer." Salona koşan asyadan Gözlerimi çekip biz konuşurken ayakkabılarını çıkararak içeri giren deniz ablayla, sedefe baktım.

 

 

"Hoşgeldiniz"

 

"Hoşbulduk. Asya ablanın kusuruna bakma abla uğuru göreceğiz diye heyecanlandı biraz."

 

Açıklama yapan sedefe gülümseyerek baktım.

 

 

"Biliyorum ve bu durum beni çok mutlu ediyor. Bu aralar böyle dolu dolu sevgilere çok ihtiyacımız olacak."

 

 

Bu üç kıza çok minnettarım. Oğluma verdikleri koşulsuz sevgi yeter artardı bile.

 

 

Eliyle arkasında kalan Salonun kapısını göstererek "içeridekiler kavga etmeden yanlarına gitsem iyi olur." Diyen sedefle gülerek suratına baktım. Bu zamana kadar seslerinin çıkmaması çok şaşırtıcıydı zaten.

 

 

" tamamdır içeri geçin siz. Bende kahveleri yapıp getireyim."

 

 

Deniz abla sedefe dönüp " Sen içeri gir bende laleye yardım edeyim." Sedef bir şey söylemeden hemen salona gitti. Sedefin arkasından bakmayı bırakıp bana bakan deniz ablaya döndüm.

 

 

"Abla sende içeri gir zaten hamiyet teyzeyle içeceğiz diye herşeyi hazırlamıştım." Kafasını iki yana sallayıp söylediklerimi reddetti. "olur mu hiç? yanına geleyim hem ben bugün uğuru değil seni görmeye geldim."

 

 

Mutfağa doğru yürürken konuşmasına devam etti. "Nasılsın Lale?" Raflardan fincan çıkarırken sorusunu cevapladım. "İyiyim abla sen nasılsın." Makineye kahve, su ve şeker ekleyip tuşuna bastım. "Bende iyiyim. Ama gerçekten nasılsın diye soruyorum Lale. Beni geçiştirme lütfen." Elimi fincanlardan çekip tezgaha tutundum. Sabah ki neşem ve güçlü halim gitmişti. Acı bir gülümseme oluştu yüzümde bir soruyla bu kadar kolay yıkılırsam nasıl güçlü olup oğluma bakacaktım.

 

 

"Bilmiyorum abla bilinmezlik beni o kadar korkutuyor ki? Arkamda kimsenin olmayacağı ve tahmin edebildiğim tepkiler canımı yakıyor. Düşünürken bu kadar üzülüyorsam yaşarken mahvolurum. Yıkılma gibi bir lüksüm yok benim. Bakmam gereken biri var."

 

 

"Biz yardım ederiz Lale. Hep beraber bir çaresine bakarız. Kendini üzme demiyorum tabi ki üzüleceksin. Bir şekilde halledeceğiz ama." Kendimi tutamayıp alaycıl bir şekilde güldüm. Hallederiz kolay bir kelimeydi. nasıl halledecektik hiç bir fikrim yoktu. Dolu Gözlerimi deniz ablanın yeşillerine diktim.

 

 

"Abla halletmesi gereken siz değilsiniz yada arkamda durması gerekenler. Bu görevler aileme ait. Ben kendi salaklığım yüzünden bir ihtimal arkamda duracakları varsa da kaçarak elimin tersiyle bu ihtimalide ittim. Tabi oda bir ihtimaldi."

 

 

" Lale kız, kahveler nerede? bir getiremedin." Hamiyet teyzenin sesiyle kendimize geldik. Bir yandan da iyi oldu derdimi anlatmaya halim bile yoktu.

 

 

Deniz abla makinede ki kaynamış kahveyi fincanlara dökmeye başladı. Derin bir nefes alıp Gözlerimi sildim. elimle hava yaparak kızlarıklığı elimden geldiğince geçirmeye çalıştım.

 

 

" getiriyordur teyze. Acelen mi var beklesene biraz. Acelen varsa biz seni tutmayalım ama git işini gör." Asya'nın hamiyet teyzeyi göndermek için hevesli hevesli konuşan sesini duyan Lale gülmeden edemedi.

 

 

" Sen beni göndermeye mi çalışıyorsun? " hamiyet teyzenin sorusuyla tepsiyi alan deniz abla hızla içeri gitti.

 

 

Asya asla alttan almaz evet derdi büyük ihtimalle.

 

 

Bende içeri girip deniz ablanın kahveyi dağıtmasını beklerken oğlumun yanına gidip oturdum. Asya uğurun yanına oturmuş kaşları çatık hamiyet teyzeye bakıyordu.

 

 

"Yok teyzecim sen yanlış anladın." Deniz abla hamiyet teyzenin kahvesini verip yerde oturan asyayla benim kahvemi orta sehpaya koydu. Uğurun yanında içemezdik çünkü benim oğlum meraklı minik bir adamdı. Elini atabilirdi kahveye.

 

 

Asya uğurun yanağından öpünce beraber kalkıp koltuklara geçtik.

 

 

Kahvemi alıp bir yudum içtim. " ee Lale kızım daha daha nasılsın?" Kahvesi elinde Merakla bana bakıyordu. Neden geldiği başından beri belliydi. Bu kadar beklemesi bile şaşırtıcıydı. " İyiyim hamiyet teyze sen nasılsın?" Elindeki kahvesinden bir yudum alıp arkasına yaslandı. " İyiyim valla. Evde huzurum da var. iyi olmamam için bir sebep mi var?"

 

 

"Hah" ses çıkararak yerinde kıpırdanan asya ile elimde ki kahveyi sehpaya bıraktım. Kesinlikle dayanamayıp cevap verecekti. Elimi dizine koyarak susturmaya çalıştım. Asya cevap verdikçe konu uzadıkça uzayacak, hamiyet teyzede daha fazla terbiyesizleşecekti.

 

 

 

Hamiyet teyze ile uğraşacak ne halim ne de mecalim vardı. " ya ne güzel Allah huzurunuzu eksik etmesin." Asya elimin üstüne elini koydu "Aman dertte vermesin yoksa başkalarının hayatını nasıl takip edeceksiniz." Yandan yandan gülüp hamiyet teyzeye bakmaya devam etti. " terbiyesiz, hadsiz büyükleri ile nasıl konuşacağını da bilmiyor. Lale seninde başına gelenler bu kızlarla takıldığın için geliyor." Hamiyet teyzenin sözleriyle kaşlarım çatıldı. " Ne alakası var teyze? kızlara karışmasana. Muratın yaptığı şeylerden ne ben ne de başkası sorumlu. Yaşadığımız her şey muratın karaktersizliğinden kaynaklanıyor."

 

 

Sert sesimle affalayan hamiyet teyze bir süre suratıma baktı. Benden bu çıkışı beklemiyordu aslında kızlar bile beklemiyordu. Hepsi şaşkına suratıma bakıyordu. Hamiyet teyze bir kaç kere ayıplarcasına cık cıkladı. "Bunlar senin kafanı bulandırıyor beni yanlış anlama kızım ama böyle yaparsan elinden kaçırırsın kocanı. Kaçırmışsın zaten bari 3-5 yıl olsaymış. Huyuna git biraz sesin çok çıkıyor. Erkekler sesi çok çıkan kadını sevmezler." Şimdi ben ne diyecetim bu lafların üstüne. Murat bana diyecek ne bırakmıştı. Murat yapıyordu, her boku yiyordu lafı yiyen bendim. Bu revamıydı. Ben bu kadına ne desem boştu.

 

 

Zaten sesim çok çıkıyor diye kocam beni aldatmamışmıydı. Tek beni de değil uğuruda aldatmıştı. Susup oturmam gerekiyordu.

 

 

" Ne diyorsun sen. Artık haddini aşıyorsun. Bizim yada bu kızın ne suçu var. Bütün suç murat şerefsizinin olmasına rağmen neden laleyle konuşuyorsun? muratı karşına alıp konuşsana teyze. Sözde büyük olan sensin." Asya'nın yüksek çıkan sesiyle kendime gelip ne zaman ayağa kalktığını anlamadığım denizin kolundan tuttuğu asyaya baktım.

 

Çabasının boşa olduğunu bilmeden savunması beni o kadar mutlu ediyordu ki.

 

 

"Bak asya, senin için demesi kolay bu kızın bir çocuğu var. Kaçarak evlendi. Babasının evine giderlerse görecekleri muammeleyi biliyor musun sen? Tabi ki bilmiyorsun. Bekara boşa demek kolaydır kızım. Yapmayın etmeyin." Dediklerinden sonra koltuğun kenarından destek alarak yerinden kalktı. " kızım bunlara bakma sen. Anasın sen oğlunu düşün. En iyisi koca evidir. Çocuk babasının evindeyken kimse bir şey diyemez." Asyanın hareketlendiğini anlayınca kapıya doğru gitmeye başladı.

 

 

Asya söylenirken deniz abla, sedefi kapıya kadar hamiyet teyzeye eşlik etsin diye gönderdi.

 

 

" görüyor musun abla? Ne diyor? Yok boşama. Kocanın dizinin dibinde otur. Birde aldattı diye teşekkür etsin. Yok artık."

 

 

"Sakin ol biraz asya. Kız zaten üzgün." Kapıdan bize bakan sedefe döndü. " Sedef tatlım. Uğurun uykusu gelmiş. Yaptırabilir misin acaba?" Sedef, deniz ablanın sözleriyle Gözlerini ovuşturan oğlumu kucağına aldı.

 

 

"Tamam abla. Minik adam senin uykun mu geldi? Yatalım olur mu? " gözden kaybolana kadar sedefin omzuna yatmış bana bakan oğlumdan gözlerimi ayıramadım.

 

 

Kesinlikle anneme ihtiyacım vardı. Hallederiz merak etme demesine çok ihtiyacım vardı. Annem beni omzuna yatırıp hallederiz kızım demezdi ki. Ne yapacaktım kime gidecektim. Yalnız olmak çok zordu. Sorsalar yalnız değildim annem ,babam kardeşlerim vardı.

 

 

Dizlerimde hissettiğim ellerle yerimden sıçrayıp kendime geldim. Asya ellerini dizlerime koymuş üzgün gözlerle bana bakıyordu. Acıyordu bana. Acımada diyemiyordum. Bende kendi halime acıyordum. Kendim yapmış, belamı da kendim bulmuştum.

 

 

"Üzgünüm lale öyle demek istemedim." Buğulu gözlerimle gülümsedim ne kadar gülümseyebilirsem. "Sen neden üzülüyorsun. Gerçekleri söyledin aldatıldım. Zaten canımı yakan bu da değil ki hamiyet teyze bir yerde haklı. Babamın evine gidersem ne olacağı beni çok korkutuyor. İnsan suçsuz olduğu halde annesinden babasından korkarmı ben korkuyorum. Kesinlikle kollarını açıp beklemeyecekler beni."

 

 

"Korkunun ecele faydası yok. Ailenle konuş sen. olmadı biz bir çaresine bakacağız. Sen tek başına değilsin biz varız." Asya kafasını sallayarak deniz ablayı onayladı. "Evet küçük adam ve sen yalnız değilsiniz biz varız. Ailen olmasa da biz arkandayız."

 

 

"Teşekkür ederim. İyi ki varsınız."

 

 

"Lale abla uğur uyudu. Beşiğine yatırdım." Göz yaşlarımı silip koltuktan kalktım.

 

"Teşekkür ederim. Hiç halim yoktu çok sağol"

 

"Rica ederim abla."

 

 

Ortamda oluşan sessizliği deniz ablanın sesi bozdu. " burayı toplayalım." Fincanlara doğru giden deniz ablaya bakarak " Yok abla iki fincan zaten. Siz evinize gidin yıkarım ben." Dedim.

 

 

" olur mu hiç? Yardım edelim."

 

" olur. Hemde bal gibi olur." Diyerek elindeki fincanı alıp kenarda ki tepsiye koydum.

 

 

"Tamam o zaman biz gidelim sende işine gücüne bak." Kafamı sallayıp. "Tamam sizi geçireyim ben"dedim. Ayakkabılarını giyip çıkana kadar kimse konuşmadı merdivenlerden inmeden önce son kez deniz abla döndü " dediklerimizi unutma Lale. Biz hep yanındayız. Halledeceğiz bir şekilde" Benim annem babam yanımda değil siz ne kadar yanımda olabilirsiniz ki? diyemedim.

 

 

Gülümseyerek kafamı salladım. "unutmam" Diyerek merdivenlerden inmelerini izledim.

 

 

Gözden kaybolunca kapıyı kapatarak içeri yöneldim. Fincanları toplamaya başladım.

 

 

Ne yapacağımı düşünmem gerekiyordu. Düşünmeyi biraz erteleyip uğurun güzel kokusunu alarak yanında yatsam ne olurdu ki bence hiç bir şey olmazdı.

 

 

Fincanları sonra yıkamaya karar verip tezgaha bıraktım. Yatak odasına gidip uğurun yanına uzandım. Boynuna kocaman kokulu bir öpücük bırakıp "güzel bebeğim. Ben senin yanında olacağım hep." Diyerek oğluma sarıldım derin ve güzel bir uyku çektikten sonra karar verecektim artık yapacak bir şey yoktu.

 

***

 

Selamlar arkadaşlar

 

Nasılsınız?

 

Bölüm bir hafta geç kaldı. Grip oldum ondan dolayı.

 

Bundan sonra bölümleri daha düzenli atmaya çalışacağım.

 

Yorum yapar fikirlerinizi belirtirseniz çok mutlu olurum.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%