
İyi okumalar yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın...
Ada yorgunluğunu gece boyu deliksiz uyku çekerek atmıştı. Sabah sekize kurduğu alarm çaldığında yataktan kalkarak hazırlandı. Bugün Hayal’in yanına gidecekti. Artık burada yaşayacağından, hatta geleceğinden bile haberi olmayan dostuna sürpriz yapmak istiyordu. Hayal’i özlemişti ama en çok birkaç ay önce canlı olarak görebildiği Rüya’yı özlemişti. Nasıl özlemesin eline doğmuştu. Telefonda yaptıkları görüntülü konuşmalar bile bu özlemi dindirmemişti.
Hazırlanarak otelden ayrıldı. Kahvaltıyı Hayal ile yapmayı planlıyordu. Taksiye binerek bir gün konuşurken sohbet arasında Hayal’in söylediği adresi verdi. Belki bir gün gelirim diyerek adresini sorduğu için mutluydu.
Taksi müstakil evin önünde durduğunda ücreti ödeyerek indi. Dostunu uzun zaman sonra göreceği için heyecanlandı. Elini uzatarak zili bir kez çaldı. Kapının açılmasını sabırsızlıkla beklerken açan kişinin Hayal olması için içinden dualar ediyordu. Ailesine durumu anlatırken sürprizinin bozulmasını istemiyordu.
….
Yalçın ailesi az önce kahvaltı için masaya oturmuşlardı. Çalan zil ile şaşırdılar kimseyi beklemiyorlardı. Bir yandan da gelen kişinin Emir olduğunu düşünüyorlardı hatta eminlerdi. Dün akşam biraz daha kızı ve karısının yanında kalmak için uydurduğu bahanelerin hepsi farkındaydı. Hakan Bey bu duruma hem sinirleniyor hem de mutlu oluyordu. Kızını onlar kadar düşünen ve seven birinin olması, mutlu olmasını sağlarken biri ile paylaşmak sinir bozucu geliyordu. Bu duyguları evin diğer erkek üyeleri de yaşıyordu.
Kerem masanın kapı tarafında olduğu için zil çaldığında kalkarak kapıya yöneldi. Emir’in gelme ihtimali onunda aklında olduğu için kaşları çatıktı. Zaten ablası bir süre sonra onunla yaşamak için gideceği için canı sıkkındı. Bir de sürekli gelip duran eniştesi canını daha çok sıkıyordu. Sinirli bir ifade ile kapıyı açtığında karşısında yirmili yaşlarda kıvırcık saçlı bir kadın görmeyi beklemiyordu.
Ada karşısındaki gencin yaşadığı şaşkınlığı fırsat bilerek işaret parmağını kendi dudağının üzerine koyarak sessiz olması için uyardıktan sonra fısıltı ile konuştu.
“ ben Hayal’in arkadaşıyım ona sürpriz yapmak istemiştim ”
Kerem karşısındaki kişiyi tanımasa da samimi ve sıcak bir sesle konuşması ile kafasını sallayarak onu anladığını belirtti. Kapı mutfağın yakınında olduğu için konuşmadan onaylamak daha mantıklı gelmişti.
“ ben ablamı kapıya göndereceğim şimdi ”
Ada’da onu başını sallayarak onayladığında Kerem az önce çıktığı mutfağa geri dönerken yüzüne yine sinirli bir ifade yerleştirerek içeri girdi. Madem ablasının arkadaşı buraya kadar gelmişti. Yardım etmeden olmazdı.
“ abla yine gelmiş bu adam ablanı çağır diyor başka bir şey demiyor. Ya sen gönder ya da ben yapacağımı biliyorum artık ya ”
Hayal kardeşinin sözlerinden sonra kaşları çatık bir şekilde ona bakıyordu. Tamam, kardeşi hatta abisi Emir’den biraz hoşlanmıyordu. Ama hiç böyle sözler edecek biri de değillerdi.
“ ben bir bakayım otur sen, ama sonra senle biraz konuşalım Kerem bey ”
Kerem gülecek gibi olsa da ifadesini zorda olsa sabit tutmaya çalıştı. Ablası mutfaktan çıktığında ailesinin kendisine kaşları çatık sinirli bir şekilde baktıklarını gördü.
“ bakmayın öyle ”
Kerem hala aynı şekilde bakan ailesine göz devirerek mutfaktan çıktı. Bu sahneyi kaçıramazdı. Peşinden gelen ailesi ile adımlar hızlandı.
Hayal mutfaktan çıkarak kapıya ulaştığında gördüğü arkadaşı ile olduğu yerde donup kaldı. Onu görmeyeli aylar olmuştu. Her gün olmasa da sık sık konuşuyorlardı. Ama şimdi karşısında canlı kanlı görmek hiçbir şeyin yerini tutmadığını anladı. Onun omzunda yaşadıklarına ne çok ağlamıştı. Ne çok dertlerini paylaşmışlardı. Birbirlerine arkadaştan öte dost, kardeş olmuşlardı. Bebeğini kaybettiğinde yeni tanışmışlardı. İlk yakınlıkları en büyük acısı olan evlat acısını yaşadığında olmuştu. Her şeyini bilirdi Ada her şeyini.
Kendisine kollarını açmış bekleyen dostunu daha fazla bekletmemek için koşarak kollarına girdi. Kendisi de onun gibi sımsıkı sardı.
“ Ada geldiğine çok sevindim. Sen işlerim var falan deyince gel diyemedim. Ama yanımda olamayacaksın diye içim hep buruktu ”
“ saçmalama seni mutlu gününde yalnız bırakır mıyım? ”
Hayal dostundan bir adım uzaklaşarak gözlerine baktı.
“ bırakmazsın ne sen beni yalnız bırakırsın ne ben seni ”
Ada’da onun sözlerini onayladığında tekrar sıkıca sarıldılar. İkisi de uzun süre sarılarak hasret gidermek isteseler de gelen ses ayrıldılar.
“ kızım bizi tanıştırmayacak mısın? ”
Hayal ailesine döndüğünde onlara gülümsedi. Emir ve kızının yanında olması haricinde kendisini uzun zamandır bu kadar mutlu hissettiğini hatırlamıyordu. Ailesi bu mutluluğun içine katmaması onların yanında zaten hep mutlu olduğu içindi.
“ İngiltere’den arkadaşım Ada ”
“ hoş geldin kızım geç hadi içeri kapıda kaldın ”
“ hoş buldum efendim ”
Hayal arkadaşını salona doğru yönlendirirken diğerleri de arkasından geliyordu.
“ geldiğine hala inanamıyorum”
Ada arkadaşının şaşırmış hali karşısında ona gülerek bakıyordu.
“ geldim tabi seni mutlu gününde yalnız bırakır mıyım? ”
Hayal de onun gibi gülümserken onayladı.
“ bırakmazsın ”
Ada diğer aile üyeleri ile tanışarak bir süre sohbet etti. Çok özlediği Rüya’yı hala görememişti. Onu aylardır canlı olarak göremiyordu.
Hayal ile yaptıkları görüntülü görüşmelerde görmüş olsa da kucağına almak onun için bambaşka bir duyguydu. Elime doğdu tabiri onun için sadece öylesine bir söz değil tamamen gerçek bir olaydı. Aralarında oluşan o bağ hiçbir zaman kopmayacaktı.
“ Rüya nerede Hayal onu çok özledim ”
Hayal özlem ile sesi titreyen arkadaşına tebessüm ederek ayağa kalktı. Birazdan geleceğini söyleyerek odasına yöneldiğinde dolan gözlerini kırparak ağlamamak için kendini zorladı. Ada onun için çok önemli bir insandı. Kızına olan düşkünlüğü onu mutluluktan ağlama noktasına getiriyordu. Kendisi kadar kızı içinde önemini bilmek onu hem mutlu ediyor hem hüzünlendiriyordu.
Aldıkları küçük beşikte uyanmış kendi ayağı ile oynayan kızını gördüğünde gülümsedi. Zaten çok bile uyumuş olduğunu düşünüyordu. Kızı onu yanıltmamıştı. Kendisini görünce ayaklarını bırakıp elini emmeye başlayan kızını kucağına alarak yatağa oturdu. Ada’ya kızını vermeden önce karnını doyursa iyi olacaktı. Yoksa arkadaşından fırsat bulup bir daha karnını doyuramazdı. Kızının kendine göre uzun Rüya’nın minik midesine göre kısa sürede doyduğunda teyzesine gitmek için hazırdı.
Rüya tokluğun verdiği neşe ile kendi kendine sesler çıkarırken annesinin kucağında salona vardı. Rüya’yı gören Ada hızla ayağa kalkarken Hayal’de ona yaklaştı. Kızını arkadaşına uzattığında dolan gözleri ile kucağına aldığını gördüğünde kendi gözlerinin de dolmasını engelleyemedi. Her ne kadar telefonda görüşmüş olsalar da ikisi de geçen zamanın farkındaydı.
“ kocaman olmuşsun sen ”
Rüya telefon ekranında gördüğü Ada’ya alışkın olduğu için kucağında hiç sesini çıkarmadan duruyordu. Akşama kadar Rüya çok nadir Ada’nın kucağından indi. Yalçın ailesi Ada ile Hayal’in tanışma hikâyelerini dinledi yaşadıkları zor ve güzel günleri öğrendi. Bir süre sonra yapılacak olan isteme için ise tüm hazırlıklar hız kesmeden devam etti.
…..
Hayal hiç olmadığı kadar heyecanlıydı. Son zamanlarda hayatımda bu kadar heyecanlanmamıştım derken daha fazlasını yaşıyordu. Gün boyunca akşam yaşayacağı anları düşünerek zaman geçirirken heyecanını baskılamaya çalıştı. Şimdi ise gün boyu düşündükçe hissettiği heyecanın on katını yaşıyordu.
Böylesine mutlu ve heyecanlı olmalarını ailelerine her şeye anlatmış olmalarına borçluydu. Daha fazla düşünceler ile boğulmadan kendini toparladı. Artık geçmişi düşünmenin bir anlamı yoktu. Şimdi mutlu olma zamanıydı. Çalan kapı ile yerinden heyecanla kalkarken kendisine buruk bir gülümseme ile bakan ailesine kocaman bir gülümseme ile karşılık verdi.
Hayal çok mutluydu. Ailesinin de artık mutlu olma zamanıydı. Ada ise arkadaşına onun gibi kocaman bir gülümseme ile bakıyordu. Kucağında ise geldiğinden beri hiç bırakmadığı Rüya’yı tutuyordu.
Hayal üzerini bir kez daha düzelterek kapıyı açmak için hareketlendiğinde kalbi yerinden çıkacak gibi atıyor eli ayağı titriyordu.
Üzerine giydiği açık mavi renginde ince askılı midi elbise belden aşağı doğru bollaşarak iniyordu. Dalgalandırarak şekil verdiği saçları ile uyum içindeydi. Makyaj yapmayı pek sevmediği için Ada varla yok arası birkaç dokunuş yapmıştı.
Kapıyı açarken diğerleri de yanına gelmişti. Kapıyı açtığında karşısında Aslı Hanım ve Mehmet Bey vardı. Onların arkasında da Emir ve Barış duruyordu.
“ Hoş geldiniz ”
Hayal Aslı Hanım ve Mehmet Beyin elini öptükten sonra Barış’a da hoş geldin dedi. Onlar diğerleriyle sıra ile tokalaşıp sarıldıktan sonra içeri geçerken gözlerini Emir’in gözlerini buldu. Hayal gözlerini onun gözlerinden alamazken Emir’in de ondan fark yoktu. Adım daha yaklaşarak elindeki çiçek ve çikolatayı uzattı.
“ çok güzel olmuşsun ”
Hayal aldığı iltifat ile kızarırken gülümsedi.
“ teşekkürler sende yakışıklı olmuşsun ”
Emir yanakları kızaran Hayal’i daha fazla utandırmamak için ona sıkıca sarıldıktan sonra içeri geçti. Onu çok özlemişti ama yeterince kapıda oyalanmışlardı. Hakan Beyi kızdırmaya gerek olmadığını düşünüyordu. Hayal de arkasından salona girdiğinde Rüya’nın Emir’in kucağında olduğunu gördü. Birkaç saniye fark ile salona girmişlerdi ve hangi ara Rüya’yı kucağına aldığını anlamadı.
Emir’in, Rüya’ya olan düşkünlüğünü gördükçe içini huzur kaplıyordu.
İki ailede Emir ve kızının haline küçük bir tebessüm ettikten sonra aralarında sohbet etmeye başladı. Ada gelenler ile kapıda tanıştığı için sohbete pek dâhil olmasa da sorulan sorulara cevap veriyordu.
“ sen ne iş yapıyorsun kızım ”
“ doktorum Mehmet amca ”
Mehmet Bey karşısındaki Ada ile biraz daha sohbet ettikten sonra Hakan Bey ile olan sohbetine geri dündü. Barış ise Ayaz ve Kerem ile Emir’den daha iyi anlaşmıştı. Bu durum Emir’in içinde kıskançlığa sebep oluyordu. Yaptıkları sohbet aralarında Barış’ın gözleri ara sıra Ada’ya değiyor hızla geri çekiyordu. İçten içi sebebini bilse de bilmezden gelemeye kararlıydı.
Bir süre daha havadan sudan sohbetlerle geçen zamandan sonra Hayal annesinin işareti ile kahve yapmak için mutfağa geçti. Ada da hemen peşinden onu takip etti. Mutfağa girdiklerinde Hayal heyecandan titreyen elleri ile fincanları hazırlarken Ada’da kenarda sırıtarak onu izliyordu.
“ Ada ben çok heyecan yaptım ya elim titrerde üstlerine dökersem ”
“ yok dökmezsin merak etme yalnız eniştem gözlerini senden alamadı ”
Hayal elindeki son fincanı da tepsiye bırakarak hızla arkadaşına döndü.
“ gerçekten mi? ”
Ada arkadaşının neşeli sesi ile sorduğu soruya kısık sesle bir kahkaha atarken Hayal’e sıkıca sarıldı.
“ tamam sakin ol şimdi kahveleri yapalım hemen akşam senle bol bol sohbet edeceğiz bakalım Emir Bey benim arkadaşımın kalbini nasıl çalmış ”
Hayal’de kendisine sıkıca sarılan Ada’ya aynı şekilde karşılık verdi. Ada yurt dışındayken de eve geldiğinde de bu konu hakkında uzun uzun konuşmuşlardı. Ama yaptıkları sohbetlerin hala Ada’ya yeterli gelmemesi karşısında güldü. Arkadaşı hiç değişmemişti bu tarz olayları kaç defa dinlerse dinlesin bir daha dinlemek isterdi.
“ tamam tekrar anlatacağım hadi kahveyi yapalım ”
İkisi beraber ocağın başına geçtiklerinde iki cezve ile hızlıca kahveyi yaparak fincanlara döktüler, Emir’e verilecek olan fincanın kulpunda kurdele bağlı olduğu için hemen fark edildiği için karışması imkânsız hale geliyordu.
“ tuz atacak mısın? ”
Hayal adettendir diye sevdiği birine böyle güzel bir günde tuzlu kahve içirmek yerine bol şekerli kahve içirmeyi tercih ediyordu. Dolaptan çıkardığı baldan da bir çay kaşığı alarak ekledi. Emir’in tatlı olan her şeyi sevdiğini biliyordu. Bu özel günde içtiği kahvenin tadını kötü hatırlatmak yerine sevdiği bir tat ile hatırlamasını istiyordu.
“ tuz atmak istemiyorum. Bol şekerli ve ballı olacak ”
Ada arkadaşının sevdiğine kıyamamasına imrenerek bakarken böyle bir sevginin kendisini de bulması için içinden dualar ediyordu. Hayal bir tepsiyi alırken tepsiye sığmayan diğer fincanları koydukları tepsiyi de kendisi aldı.
Hayal önce Mehmet Bey ve Aslı Hanıma kahveleri verdi. Ardında anne ve babasına verdiğinde tepside kalan son iki kahve ile heyecanı daha da artmıştı. Abisinin de kahvesini alması için beklerken gözlerinin dolduğunu gördü. İçindeki heyecan bir anda hüzne dönüşecekken Ayaz’ın gülümsemesi ile içi biraz olsun ferahladı.
Son kalan kahve fincanını heyecandan dökmemeye dikkat ederek Emir’e yöneldi. Emir kahveler gelmeden önce kucağında uyuya kalan kızını odaya bırakıp geldiği için heyecanını bastıracak Rüya’da kucağında yoktu. Hafif titreyen elleri ile fincanı alarak önüne sehpaya bıraktı. Cebinden çıkardığı nadir bulunan ve “ sen benim için çok özelsin ” anlamı gelen mavi gülü Hayal’in gözlerine bakarak tepsiye bıraktı. Aralarındaki bakışmayı Ayaz’ın yalandan öksürüğü ile bölünse de kalpleri o anda kaldı.
Ada, arkadaşı diğerlerine kahvelerini verirken önce Barış sonra Kerem’e vererek yerine geçmişti. Barış’ın kahvesini alırken kendisine olan bakışını şimdi düşünmek istemeyerek ana odaklandı. Eğer düşünmeye kalkarsa işin içinden çıkamayacağını biliyordu.
Diğerleri kahvelerinden bir yudum aldıklarında Emir’de Hayal’e bir bakış atarak kahvesini içti. Ağzına kahveden çok şeker ve bal tadı geldiğinde gülümsemesini bastıramadı. Sevdiğinin ona kıyamaması onu mutlu etmişti.
Mehmet Bey bir aldığı kahve fincanını önündeki sehpaya bırakarak sahte bir öksürükten sonra konuşmaya başladı.
“ Sebebi ziyaretimiz malum. Çocuklarımız bizden habersiz bir hata yapmışlar insan bu beşer şaşar, bize de çocuklarımızı affetmek mutluluklarını paylaşmak düşer. Uzun lafın kısa Allah’ın emri peygamberin kavliyle Hayal kızımızı, oğlumuz Emir’e istiyoruz. ”
Hakan Bey buruk bir tebessüm ile dünürünü dinliyordu.
“ haklısın Mehmet, insanoğlu hatalar yapar her hatadan bir ders çıkarır yoluna devam eder çocuklarımızın da bu yaptıklarından çıkaracağı en büyük ders her koşulda ailelerine birbirlerine güvenmek, yalansız dolansız bir hayat sürmeye çalışmak. Asıl konuya dönersek kızımın gözlerindeki mutluluğu görmeyi bana nasip eden oğlunuz artık benim oğlum kızım sizin kızınızdır ”
Mehmet Bey mutluluk ile başını sallarken diğerlerinin de ondan farkı yoktu. Emir ve Hayal sıra ile ailelerinin ellerini öptükten sonra gençlerle de sarılmış toklaşmışlardı. Sevinçleri paylaşacak kimse kalmadığında salonun yüzükleri takmak için boşaltılan kısma geçtiler.
Emir ve Hayal yan yana geçtiklerinde heyecandan kalpleri hızla çarparken birbirlerine gözleri parlayarak bakıyorlardı. Onların bakışmasını bu sefer yüzüklerin bulunduğu tepsiyi tutan Ada ile bölündü.
Mehmet Bey yüzükleri Hakan Beyin takmasını isteyerek bir adım geri çekilmişti. Hakan Bey onun takması için ısrar etse de Mehmet Beyin kabul etmemesi ile yüzükleri Emir ve Hayal’in parmağına geçirdi. Makası tepsiden alarak kesecekken duyduğu sesler ile duraksadı.
“ makas kesmiyor damat bey ”
İki ayrı ses aynı cümleyi kurması diğerlerinde de şaşkınlık yaşatmışken konuşan kişiler için ayrı bir şaşkınlıktı. Ada ve Barış birbirlerine bakarken Hayal gülmemek için yanaklarının içini ısırdı. Arkadaşı yine yapmıştı yapacağını ama Barış konusunda o da şaşırmıştı.
Emir arkadaşının ve Ada’nın yaptığına devirerek cebinde hazır tuttuğu beş tane iki yüzlüğü tepsiye bıraktı. Barış’ın itiraz etmek için konuşacağını gördüğünde kaşlarını kaldırarak önce o konuştu.
“ hele bir itiraz et ben senin nişanında neler yapıyorum gör bakalım ”
“ aman be bir şey demedik ”
Ada yanında küskünce konuşan adamın söyledikleri ile gülmemek için dudağını ısırdı.
“ makas artık kesiyor mu gençler ”
Hakan Beyinde onlara uyması ile herkesin yüzündeki gülümseme daha da büyüdü.
“ kesiyor Hakan amca ”
Ada’nın konuşması ile Barış ona baktı. Kendini toplu olsa da tokadan çıkan kıvırcık saçlarının açık halini merak ederken buldu. Bakışlarını ondan kaçırarak tekrar arkadaşına çevirdi.
“ hayırlı olsun ”
Hakan Bey elindeki makas ile kurdeleyi keserek tepsiye bıraktı. Emir ve Hayal bir sarılma ve el öpme faslından sonra resim çekildiler. Uykusundan yeni uyanan Rüya’da onlara katıldığında büyük bir aile fotoğrafı ile günü sonlandırdılar. Bir hafta sonraki düğün için hazırlıklara başlanacağı konusunda da anlaşmışlardı. İki ailede tüm tanıdıklarına haber verme konusunda ısrarcı olmalarına Emir ve Hayal itiraz edememişti. Zaten onların gönlünü almak ve yeni hayata mutlu bir başlamak için bir adım atmışlardı. Her şey ailelerinin istediğine uygun olacaktı. Zaten kendileri içinde bir sıkıntı söz konusu değildi. Bu anlar onlar için ilerde hatırlayacakları mutlu bir anıydı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |