@busrauyanik
|
Kimseyi küçümseyecek kadar büyük değilsin. Çünkü gün gelir, Küçümsediğin her şey için önemsediğin bir bedel ödersin. TOLSTOY
Hayal ismi gibi yaşadıklarının da hayal olmasını diliyordu. Ama olmayacak kadar da gerçekti. Sevdiği adamdan onu artık sevmediğini duymuştu. Belki de hiçbir zaman sevmediği düşünüyordu. Ne yapacaktı şimdi ülkesine, bir telefon haricinde haber vermeden kaçtığı ailesinin yanına gerimi dönecekti. Yoksa onlardan uzakta, onlara yaşattığı acıların bedelini mi ödeyecekti. O kim miydi? Hayal Yalçın 22 yaşındaydı ailesinin tek kızıydı. Bir abisi ve bir de erkek kardeşi vardı. Annesi ve babası yufka yürekli olsalar da onlara okumak için yurt dışına gidiyorum demişti. Bunca zaman bir adam ile yaşamıştı. Bu yaşadıklarını duydukları zaman Hayal onların kendisini eskisi gibi kabul etmeyeceğini çok iyi biliyordu. Tarık, 25 yaşındaydı dalgalı sarı saçları, mavi gözü, uzun boyu ile üniversite de ve özel hayatında birçok kızın peşinde koştuğu biriydi. Hayal’de ondan hoşlanan kızlardan biriydi. Diğerlerin aksine uzaktan izlemekle yetiniyordu. Onunda kendisiyle ilgilendiğini öğrendikten bir süre sonra sevgili oldular. Sonrası ise yaşanmaması gereken birçok yanlış seçimdi. Bir yıl önce başvuru işlemlerini tamamladıktan sonra, telefonda okulunu yurt dışında okumak istediğini söyleyerek sevdiği adamla yani Tarık Şahin ile adeta kaçarak Amerika’ya gitti. Ailesiyle çok az konuşur oldu. Bu bir yıl içerisinde okuluna da devam etmeyi ihmal etmedi. Hayal'in üniversite hayatı geçen ay bitmişti. O artık Peyzaj Mimarıydı. Aklı bir karış havada olan yaptığı seçimlerin birçok hayatı etkileyeceğini düşünmeden hareket eden bencil biriydi. En azından kendisi böyle biri olduğunu düşünüyordu. Birkaç günler geçmeyen mide bulantıları yüzünden hastaneye gittiğinde hamile olduğunu öğrendi. Belki kendi durumunda başka bir olsa sevinmez aldırmak isterdi. Ama o bebekleri çok seviyordu ve anne olmaya hep hayal eden biriydi. Sevinç içinde eve geldiğinde Tarık'ta evdeydi. Onun evde olduğuna sevinmişti. Bu mutlu haberi onunla da paylaştı. Ama duyduğu sözler hiç tahmin edemeyeceği sözlerdi. Tarık " kendin fazlalık olmuyormuş gibi bir de başıma bebek mi çıkardın. Senin yüzüne bile zor dayanıyorum. O çocuğu da senide hayatımda istemiyorum. Seni hiç sevmedim sadece gönül eğlendirdim. Aldırır mısın? Doğurur musun? Ne yaparsan yap döndüğümde seni bu evde görmek istemiyorum " demişti. Tarık söylediklerinden sonra çekip gitmişti. Sevdiği adamın sözlerinden sonra yıkıldı. Hayal bu sözlerin ağırlığından sonra o evde kalamayacağını biliyordu. Nasıl olur da böyle konuşabilir diye düşünmekten kendisini alamadı. Bir yıldır aynı evde yaşamışlardı. Her şey bir oyun muydu? Hayır, bu söyledikleri doğru olamazdı. Tüm o yaşananlar oyun olamazdı. Ona dokunuşu söylediği sevgi sözleri, bunların hepsi yalan olamazdı. Hayal’in içi yanıyor kavruluyordu. Bugüne kadar beraber kullandıkları odaya girerek bavulunu çıkardı. Kendine ait bütün eşyaları topladı. Birde bebeğini aldırmasını söylemişti. Öyle bir şeyi asla yapmayacaktı. Kendisine henüz itiraf edemese de sevdiği adamın bencil ve çıkarcı biri olduğunu, beraber yaşadıkları bir yıl içerisinde çok iyi biliyordu. İlerde çıkarı için çocuğunu kullanmasını istemiyordu. Bunun için bir yol bulmalıydı. Hala içinde ona sevgi besliyor olsa da bundan sonra onun için Tarık diye biri yoktu. Canından bir parçayı aldırmasını istemesi onun silmek için en büyük sebepti. Bebeğine nasıl kıyardı kendi suçlarının cezasını ona nasıl keserdi. Bebeğini doğuracaktı yaşı belki anne olmak için küçüktü. Ama bugün bu yaşadıklarından sonra fazlasıyla olgunlaşmıştı. Kendisine ait tüm eşyalarını büyük bir bavula yerleştirerek hayallerinin yıkıldığı o evden ayrıldı. Sevmiyorum diyen bir adamın peşinden koşacak kadar daha düşmemişti. Nereye gittiğini bilmeden yollarda bavuluyla uzun zaman dolaştı. Etrafına baktığında gördüğü küçük şirin pansiyona doğru yürüdü. Pansiyona ulaştığında girişini yaptırarak odasına girdi. Şirin bir pansiyondu bir süre burada kalacaktı. Kaldığı süre boyunca kullanacağı birkaç parça eşyayı odadaki küçük sayılabilecek tek kişilik kıyafet dolabına yerleştirdi. Odada çok bir eşya yoktu tek kişilik yatak ve dolap yatağın yanında bir çekmeceli komodin üstünde gece lambası vardı. Oda da bulunan bir kapı daha vardı orası da banyo ve lavabo olmalıydı. Dolaptan kişisel eşyalarını çıkararak yatağın üstüne bıraktı. Banyoya yaparak rahatlamak istiyordu. Bugün fazlasıyla üzüldüğü ve ağladığı için kasları da kendi de çok gergindi. Yüzünde kurumuş tuzlu gözyaşları artık rahatsız ediciydi. Bedenine sıcak bir duş iyi gelecekti. Banyoya girdiğinde etrafa bir göz attı. Banyonun da içerisi kadar temiz olduğuna kanaat getirdi. Pansiyon sahibinin odalarla özel ilgilendiği belli oluyordu. Tekrar odaya dönerek kıyafetlerini aldıktan sonra banyoya girdi. Kısa ama rahatlatıcı bir duştan sonra yatağına uzandı. İşte dayanma süresi buraya kadardı. Gözlerinden damla damla yaş akarken ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Tekrar gidip onunla konuşmalı mıydı, hayır bunu yapamazdı o kadar gurursuz değildi. Ama bebeği için bunu yapmalı, onunla son kez konuşmalıydı. Ağlaması iç çekişlere döndü. Sonra da, kâbusların dolu bir uykuya daldı. Sabaha kadar kâbuslarla savaştı, sabahın erken saatlerinde uyandı. Daha fazla uyumak istemiyordu. Akşam yemek yemediği için acıkmıştı. Midesi boş olduğu için karnı ağrıyordu. Bir anda büyük suçluluk hissetti nasıl bir anneydi. Bebeğini aç bırakacak kadar mı kendi hayatının sorunlarına dalmıştı. Gözleri dolu dolu bir şekilde yataktan kalktı. Sık sık duygu değişimleri yaşamaktan Hayal mutlu mu olsa, üzülse mi bilemedi. Bebeğinin katkısı olduğu için mutlu olması gerektiğine karar verdi. Yataktan kalktıktan lavaboda işlerini hallettikten sonra üzerini giyindi. Ardından odadan çıkarak resepsiyona yöneldi. Kahvaltı servisinin kaçta başlayacağını sorduğunda sabahın erken saatlerine rağmen, erken kalkan konuklar için kahvaltı servisinin açılmış olduğunu öğrendi. Tıka basa karnını doyurduğunda içi rahatladı. Yemek yediği süre boyunca bir eli karnından nadir ayrıldı. Sanki bir gün de olgunlaşmıştı. Hayal artık adımlarını sağlam ve planlı atmaya karar verdi. İlerde o adamın peşine düşüp bebeğini almasından korkmuyor da değildi. Evet, Hayal için artık Tarık o adamdı. Bir gecede ona olan sevgisi de aşkı da kalmamıştı. Onunla artık bir araya gelmezdi. Ama birazdan pansiyondan ayırıp onunla son kez konuşacaktı. Eğer yine aynı şeyleri söylerse yıkılsa da aklında olan planı uygulayacaktı. Yemekten sonra odasına çıkarak üzerini değiştirdi. Eşyaların arasında bulunan içinde sadece birkaç tane boş kâğıt olan dosyayı eline aldı. Kol çantasına dosyayı özenle yerleştirdi. Sıra düne kadar sevdiği güvendiği, bugün ise nefret dahi beslemediği adamın yanına gitmek kaldı. Otelden çıkmadan önce resepsiyon görevlisine bir gün daha kalacağını söylemeyi de ihmal etmedi. Bir taksiye binerek dün gece ağlayarak ayrıldığı o eve geri döndü. Ama bu sefer o aşktan gözü kör olmuş hiç bir şeyin farkında olmayan Hayal değildi. Taksi evin önünde durduğun da parayı ödeyerek indi. Evin kapısına ulaştığında zile basacakken çantasında anahtarı olduğu aklına gelince kapıyı anahtarla açtı. Ev sessiz gibi gözükse de salona girdiğinde etrafa dağılmış kıyafetleri gördü. Gördüğü erkek ve kadın kıyafetleri, içinde bir parçanın daha kırılmasına sebep oldu. Bu dağınıklığın nedenini az çok biliyor olsa da düne kadar kendisini sevdiğini söyleyen adama konduramıyordu. Beraber kaldıkları odaya yöneldi. Kapı aralıktı içeriye bir kez bakması yetti. Artık onun için Tarık diye biri kalmamıştı. Bir yıl önce onun sözlerine kanıp buralara gelmişti. Hem de ailesini arkasında bırakıp. Biraz önceki sahnenin etkileri bedenini sarsıyor ağlama isteği uyandırıyordu. Ama ağlamayacaktı. Bu adam için döktüğü tek gözyaşı kâğıdı imzaladığında olacaktı. Tekrar salona döndü dağılmış odada tek oturmayı düşündüğü yer yemek masasının sandalyesiydi. Bir saat boyunca orada sessizce bekledi. Ne yapması gerektiğini hangi adımları atması gerektiğini düşündü. İçeriden gelen tıkırtılardan sonra salon kapısının önünden mutfak bölümüne geçen Tarık'ı gördü. Kendini belli etmek için bir harekette bulunacakken gözüne çarpan karaltıya çoktan dönmüştü Tarık. Yüzünde önce şaşkın bir ifade varken daha sonrasında sinirli ve kızgın bir ifadeye dönüştü. Tam bağırıp neden burada olduğu için hesap soracakken Hayal içinde bir kırıklık daha istemediği için önce davranarak kısık sesle konuştu. " otur karşıma Tarık, buraya ne yalvarmak için ne de hesap sormak için geldim. Sadece bir soru soracağım cevabımı alıp gideceğim ". Tarık ondan böyle bir konuşma beklemediği için şaşırmış olsa da bir yandan da mutlu oldu. Sonunda kurtulacaktı ondan başına birde çocuk çıkarmıştı. İyice kendinden soğutmuştu. Zaten onunla ilişkisi çoktan bitmiş olmalıydı. Sevmiyordu sadece bir zamanlar gönül eğlendirmişti ve artık işi bitmişti. Madem kendi isteğiyle hayatından çekip gidecekti. O zaman pekâlâ sessizce dinleyebilirdi. Hayal'in karşısındaki sandalyeye oturdu ve konuşmasını bekledi. Hayal onun oturmasıyla konuşmaya nereden başlayacağını düşünüyordu. Önce asıl konuyu sormalıydı, sonra gerekeni yapacaktı. Derin bir nefes alarak konuşmaya başladı. " sana tek bir soru soracağım ve tek bir cevap istiyorum. Bu bebeği gerçekten istemiyor musun? " Karşısındaki adamın tereddüt edeceğini düşünüyordu. Kendi kanından bir bebeği olacaktı. İnsan bebeğinden bu kadar çabuk vazgeçmez diye düşünüyordu. Ama Tarık yine onu şaşırtmış bir saniye bile duraklamadan sorduğu soruyu cevapladı. " istemiyorum senin ile alakalı hiçbir şey beni ilgilendirmiyor, anladın mı? Şimdi çık git evimden bir yıl boyunca sana yeterince dayandım. Artık yüzünü dahi görmek istemiyorum ". Hayal karşısındaki adamın bu yüzünü bunca zaman nasıl fark edemediğini düşünüyordu. Kendini geçmişti de, ama canından kanından bir parçayı nasıl istemezdi. Kesinlikle bunca zaman kör olmuş onun gerçek yüzünü görememişti. Hayal onun bu sözleri üzerine çantasındaki dosyayı çıkardı. Yavaş hareketlerle dosyadan bir tane boş bir kâğıt aldı. Kalem ile beraber kâğıdı Tarık'ın önüne uzattı. “ söylediklerimi yaz ve imzala, imzaladığın an ne senin bir daha karşına çıkacağım. Ne de bebeğimin üzerine bir hakkın kalacak sende bunu istemiyor musun zaten ” Hayal karşısında oturan merhametten yoksun adamın karşısında dik durmaya çalıştı. Tarık duyduklarıyla mutlu oldu. Kâğıdı ve kalemi alarak Hayal’in söylediklerini harfiyen yazıp imzaladı. Hem ne malumdu çocuğun ondan olduğu kendisi onu kandırarak birçok geceyi dışarıda geçirmişti. O da yapmış olabilirdi. Hem kendi çocuğu olsa dahi bu kadından bir çocuk istemiyordu. Daha gençti önünde uzun zamanlar vardı. Hayal onun imzaladığını görünce burukta olsa sevindi. Artık bebeğini ondan alma ihtimali kalmamıştı. Kâğıdı ve kalemi elinden aldı. Dosyaya özenle yerleştirdikten sonra oturduğu yerden kalktı. " artık karşına dahi çıkmayacağım yakında buralardan gitmiş olurum. Eğer bir gün olur da karşılaşırsak yüzüne dahi bakmayacağımı bilmelisin. Bu seninle son konuşmam. Hayatında umarım beni kırdığın kadar kırılırsın, bu da sana bir anne olarak ilk ve tek bedduam olsun ” Hayal eve girerken kullandığı anahtarı masaya attı. Ardından geldiği gibi sessizce ayrıldı. Tarık ise onun sözlerini kulak asmadı. Sadece bir daha karşılaşmayacağı için mutlu oldu. Nereye gideceği bebeği aldırıp aldırmayacağı da umurunda bile değildi. Oysa yıllar sonra bu güne dönmeyi çok isteyecekti. Ama her şey için artık çok geçti.
Sizleri Gece Mavisi kitabıma da bekliyorum.... |
0% |