@busrauyanik
|
Acınası olan bizlerin güvensizlik duygusu değil aslında acınası olan bazı insanların diğer insanlara olan güven duygumuzu yok etmeleri ..... …… Hayal ülkesinin, memleketinin yemekleri o kadar çok özlemişti ki, karnını tıka basa doyurduktan sonra orta şekerli kahve istedi. Kızının da keyfi yerindeydi. Yeni yeni açtığı koyu ela gözleri ile etraftaki insanlara bakıyordu. Tam olarak göremese de bu durum ona garip geliyor etrafındaki ışıkları dikkatle izliyordu. Hayal kahvesini bitirdiğinde kızı ile beraber Mayıs ayının ilk haftalarını yaşayan İstanbul’un sahilinde yürüyüşe çıktı. Akşamın ilerleyen saatleri olduğu için sahil biraz sakindi. Bebek arabasını belli bir ritim de iterek yürüyor, denizin muhteşem kokusunu içine çekiyordu. Biraz yorulunca gözüne çarpan boş bir banka yöneldi. Banka oturarak bebek arabasını karşısına gelecek şekilde ayarladı. Rüya ile ilgilenirken onun çok sevdiğini düşündüğü çocuk şarkılarını mırıldanıyordu. ......... Genç adam bir haftadır her gün yaptığı gibi yine yürüyüşe çıktığında sahil boyunca yürüyerek deniz kokusunu içine çekti. Daha sonrada her zaman oturduğu banka yöneldi. Bugün de diğer günler gibi bankın boş olduğunu düşünüyordu ama şuan görüyordu ki yanılmıştı. Yine de yönünü değiştirmeden banka adımladı. Bankın arka tarafından dolanarak boş olan diğer ucu oturmak için genç bayana " rahatsız etmiyorsam oturabilir miyim " dedi. Hayal genç adamın sorusuna " tabi ki oturabilirsiniz " diyerek genç adama izin verdi. Bank tüm insanlar için yapıldığını oturma deme hakkının olmadığını düşünüyordu. Kızı ile ilgilenmeye devam etti. Emir denizi izlerken gözleri sürekli bankta ki bayanın kızı ile oynayışına takılıyordu. Ardından da kendini onları seyrederken buluyordu. Genç kadını rahatsız etmemek için tekrar denize bakmak istedi. Fakat genç bayandan gelen soru ile ona odaklandı. Hayal genç adamın sürekli kendilerine baktığını elbette hissediyordu. Kızını sevmek istediğini düşünerek " sevmek ister misiniz " demişti. Kendisinden biliyordu bebekleri sevmek apayrı bir duyguydu. Genç adamın da bunu istediğini net bir şekilde hissetmişti. Emir içinden geçen ama diline dökemediğini, karşı taraftan duyunca mutlulukla onlara biraz yaklaştı. Minik tatlı mı, tatlı kız ile oynamaya başladı. Minik kız parmaklarını sıkıca tuttuğunda içinde oluşan huzur onu afallattı. Bu duygu neydi böyle bilmiyordu. Ama daha önce böyle huzurlu hissettiğini dahi hatırlamıyordu. Minicik bebek içinde nasılda böyle duygular oluşmasına sebep olmuştu. Emir mutluluk kırıntıları barındıran sesi ile genç bayana dönüp " ismi nedir küçük hanımın " diye sordu. Emir ona çok yakışan ve güzel bir ismi olduğuna emindi. “ ismi Rüya o benim en güzel rüyam ” Emir aldığı cevap ile emin oldu. Bu tatlı kıza gerçekten yakışan bir ismi vardı. Emir'in ağzından istemsizce " eşiniz çok şanslı çok tatlı güzel bir kızı ve ailesi var " sözleri çıktı. Hayal onun sesindeki hüznü hissetti. Cevap vermesi gerektiği için, hiçbir duygu kırıntısı göstermeyen yüz ifadesi ile " biz ayrıldık " diyerek fazla ayrıntıya girmedi. Emir bu sözün üzerine daha fazla soru sormaması gerektiğini anladı. Hayal bir süre daha oturup genç adamın kızı ile ilgilenmesini izledi. Saatine baktığında gece yarısı olmak üzere olduğunu gördü. Emir de genç bayanın saate baktığını gördüğünde geç olduğu için kendisini kırmadan kalkmanın bir yolunu aradığını hissetti. Emir ondan önce " saat geç oldu ben kalkayım iyi geceler " diyerek kalkmak için hareketlendi. Hayal " iyi geceler " diyerek genç adamın kalkmasının ardından kendisi de kalktı. Bebek çantasını kızının bebek arabasının alt kısmına yerleştirerek geldiği istikamette otele geri döndü. Genç adam ise Hayal banktan kalkmadan önce seri hareketlerle oradan uzaklaşmıştı. Hayal otele döndüğünde asansör ile odasının bulunduğu kata çıkarak odasına girdi. Kızının ihtiyaçlarını gidererek uyuttu. Gündüz uzun bir uyku çektiği için kendisinin henüz uykusu gelmediği gibi yürüyüşten sonrada biraz karnı acıkmıştı. Otel telefonundan yemek sipariş verdi. Yemek gelene kadar kısa ve hızlı bir duş aldı. Duştan çıkmış üzerini giymişti ki kapı çaldı. Saçında havlu ile açmak istemediği için havluyu yatağa bırakmış saçlarını tepesinde topuz yaptı. Kendisi kapıyı açtığında karşı odanın kapısı da eş zamanlı açılmıştı. Hayal de, genç adamda bu tesadüf karşısında şaşkındı. Hayal gelen yemeğini görevliden alırken genç adamda sipariş verdiği yemeğini görevlinin vermesini bekliyordu. Bir yandan da karşı odanın kapısında duran Hayal’e belli etmeden onu inceliyordu. Bir saat önce bir bankta bebeğini sevdiği genç kadının, şimdi kaldığı otelde hatta karşı odada kalması onun için büyük bir tesadüftü. Hayal yemeğini aldığında içeri girerek kapıyı kapattı. Ama Emir hala kapıya bakıyordu. Görevlinin sesi ile daldığını fark ederek kendisini toparladı. Emir de yemeğini alarak odasına döndü. Neden genç kadını bu kadar kafaya taktığı anlamıyordu. İnsanları hele ki bir bayanı rahatsız etmek hiç ona göre değildi. Kısa bir süre sonra Hayal yemeğini bitirdi. Kızının yanına uzanarak onu izlemeye başladı. Kızı doğduğundan beri yaptığı gibi gözlerini ondan alamıyordu. Kızından vazgeçmemesinin önemli bir sebebi daha vardı. Bir yıl önce öğrendiği hastalığı, kasıklarındaki sancı yüzünden hastaneye gitmişti. Yumurtalıklarında sorun olduğunu ve hamile kalmasının zor bir ihtimal olduğunu öğrenmişti. Birkaç ay sonra ise hamile olduğunu öğrendiğinde sanki dünyalar onun oldu. İşte birazda bu yüzden kızının dünyaya gelmesini çok istemişti. Böyle bir durum olmasa da isterdi ama etkisi de büyüktü. Kızı yine açıkmış ve uyanmak üzereydi. Uyandığında onu doyurmuş biraz oynamışlardı. Daha sonra minik kızı o çok sevdiği uykuya geri döndü. Hayal o otelde bir kaç gün dese de üç hafta kaldı. Bu süre zarfında Emir ile birçok kez karşılaşmışlardı. Arada havadan sudan sohbet etmeyi de ihmal etmiyorlardı. Üç hafta içinde çok iyi anlaşmışlar arkadaş olmuşlardı. Birbirlerine sadece isimleri dışında hiçbir kişisel soru sormuyor, ikisi de bu konularda konuşmaktan kaçınıyorlardı. Emir normalde bir hafta önce evine dönmeyi düşünürken, bir hafta daha kafasını dinlemek için kalmaya karar verdi. En azından kendisini böyle olduğunu düşünmeye zorluyordu. Hayal ile yaptığı sohbetler ise ons tarif edilemez bir mutluluk veriyordu. Onunla belli bir konudan konuşmuyorlardı. O an akıllarına ne gelirse konuşuyorlar ikisi de hayatları hakkında tek kelime dahi soru sormuyorlardı. Emir sormak istiyor ama onun gözlerindeki, o bilindik kırgınlığı gördüğünde susuyordu. Rüya ile arası ise çok iyiydi. Emir'in kendisi ile ilgilenmesi onu mutlu ediyordu. Bazen ağladığı zamanlar genç adamın ilgilenmesiyle sustuğu bile oluyordu. Dolu dolu geçen üç haftanın ardında ikisinin de artık otelden ayrılma zamanı gelmişti. Ertesi sabah otelden ayrılmaya ikisi de kendi içinde karar verdi. Hayal ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Ailesi ile karşılaşma zamanı gelmişti. Birkaç hafta ertelemiş olsa da daha ne kadar burada kalacaktı. Abisinin aramalarını dahi açmaması onu endişelendirdiğine emindi. Yatağında kızının yanına uzanarak her zamanki gibi yine onu izliyordu. Elini uzatıp yanağını okşamaya başladığında kızının terlediğini fark etti. Kızı her zaman terlerdi ama bu kadar sıcak olduğunu hatırlamıyordu. Yanağındaki elini alnına götürdüğünde ateşinin çıktığını anladı. Sabah kızındaki halsizliğini uykusundan uyandığı için olduğuna yormuş üzerinde durmamıştı. Şimdi ise ne kadar yanlış davrandığını anlıyordu. Çok kötü ve vurdumduymaz bir anne olduğunu düşünüyordu. O kadar paniklemişti ne yapması gerektiğini bilmiyordu. İlk defa hastalanmıştı kızı, aklına Ada geldi telefonu alarak arasa da meşgul çalıyordu. Aklına gelenle kızının üstünde ki kıyafetleri çıkararak daha da ateşlenmesini engelledi. Bir an önce hastaneye gitmeliydi. Belki de normal bir ateşti ama içindeki korku onu esir almıştı. Odadan çıkarak karşı odanın kapısını çaldı. Emir yarın eve döneceği için erkenden uyumuştu. Derinden gelen sesler onu uyandırdığında neler olduğunu anlamaya çalıştı. Kapının alacaklı gibi çalındığını fark edince, yataktan acele ile kalkarak kapıya ulaştı. Açtığında ise üzerinde sade gri pijamaları ile Hayal'i görmeyi beklemiyordu. Hayal kapı açılır açılmaz panik halinde konuştu. " Emir kızımın çok ateşi var ben ne yapacağım bilmiyorum. Hastaneye gitmemiz gerek bizi götürebilir misin? ". " Tamam, sen odaya dön hızlıca giyinip geliyorum ben" Hayal odaya geri döndüğünde kapıyı açık bıraktı. Şuan kendisini ne halde olduğu umurunda değildi. Tek düşündüğü içli içli ağlayan kızıydı. Hayal hazırladığı çantayı koluna taktıktan sonra kızını kucağına alarak dışarı çıktı. Kapıyı kapatmak üzere iken Emir de kendi odasından çıktı. Emir, Hayal’in zorlanmaması için kolunda takılı olan çantayı alarak sadece bebeğini taşımasını söyledi. Rüyanın içli içli ağlaması Emir'i de çok etkileyerek daha hızlı davranmasını sağlıyordu. Asansöre doğru acele ile ulaştığında düğmeye bastığında gelmesini sabırsızlıkla bekliyorlardı. Gece yarısı olduğu için otelde çoğu insan uyuduğu için asansörde diğer katlarda durmadan hızlıca geldi. Emir ve Hayal beraber asansörden indiklerinde seri adımlarla arabaya ulaştılar. Hayal arabanın arka koltuğuna oturarak kızını kucağına aldı. Emir ise sürücü koltuğuna oturduktan on beş dakika sonra arabayı otele yakın bir hastanenin önüne park etti. Hayal kızının hasta olmasından ve ağlaması yüzünden yeterince üzgündü. Kendisini çok dikkatsiz bir anne olmak ile suçlamayı da ihmal etmiyordu. Öyle kendini kızmak ve suçlamak konusunda fazla kaptırmıştı ki bazen dışından da konuştuğu oluyordu. Emir'in de duymaması imkânsız hale geliyordu. Emir onunla bu konuda daha sonra konuşup bunların doğru olmadığını söylemesi gerektiğini fark etti. Şimdi öncelik Rüya’nın neyi olduğunu öğrenmek ve iyileşmesini sağlamaktı. Yanından geçmekte olan hemşireyi gördüğünde durdurdu. " Hemşire hanım bebeğin çok ateşi var yardımcı olabilir misiniz? " " şurada ki odaya geçin doktor beyi orada bulabilirsiniz " diyerek koridorda ki kapısında nöbetçi doktor yazan odaya gösterdi. Kendisi de yarım kalan işini yapmak için koridordan sola dönerek gözden kayboldu. " Hayal biraz sakin ol artık lütfen, birazdan doktor muayene edecek ateşini düşürmek için elinden geleni yapacak eminim" Hayal onun sözleriyle biraz olsun endişesinden arınmaya çalıştı. " Haklısın tamam sakin olmaya çalışacağım. Yanımda olduğun için çok teşekkür ederim Emir, çok teşekkür ederim " Hayal söylediklerinden sonra doktorun odasına girdiğinde Emir de hemen arkasından girmişti. Doktor Rüya’yı muayene ederken sorduğu sorulara cevap veren Hayal'i dinliyordu. Muayene sonrasında odada bulunan Hemşireye serum takılması söylediğinde Hemşire ile beraber odadan ayrılarak başka bir odaya geçtiler. Kısa süre sonra Hayal kızının yattığı yatağın yanındaki, tek kişilik koltukta kızının huzur içinde uyumasını izliyordu. Emir ise doktor ile konuşmak için çıkarak Hayal'i kızı ile yalnız bıraktı. Hayal bu gece kaçıncı kez yaptığı gibi kızının alnına elini koyarak bir kez daha ateşini kontrol etti. Neyse ki bir süre önce verilen ilaçlar etki etmiş ateşi düşmüştü. Kızının acı çekmesinden hiç hoşlanmıyordu Hayal. Emir doktor ile görüştüğünde hava değişimine bağlı soğuk algınlığı olduğunu öğrendi. Doktor serum bitince gidebileceklerini söyleyerek gerekli ilaçları yazmıştı. Emir, ilaçları hastanenin yakınında ki nöbetçi eczaneden aldıktan sonra odaya geri döndü. Odanın kapısı açık olduğu için sessizce içeri girdi. Sessiz girmek istemesinin sebebi Rüya'nın uyanmaması olsa da odaya girdiğinde Hayal'in de kızının yatağına başını yaslayarak uyuya kaldığını gördü. Onun bugün kızı ile beraber ağlamaktan yorgun düştüğünü biliyordu. Emir elindeki ilaç poşetini odadaki koltuğa bıraktıktan sonra odada bulunan dolaptan bir battaniye çıkardı. Katlı halde olan battaniyeyi açarken Hayal'in yanına yürüyordu. Üzerine dikkatlice uyandırmadan örttü. Eline çekmek üzere iken genç kadının saçlarına eli değdiğinde hızla elini çekerek bir kaç adım geriledi. Kalbi deli gibi atıyordu. Kendisine yanlış anlaşılmaktan korktuğu için olduğunu söylese de içindeki kalp bunu yalanlamaya çoktan hazırdı. Aynı hisleri tekrar yaşamak isteyen eli ise seğiriyor yanlış anlaşılmaktan ölesiye korkuyordu. Kısa zamanda alıştığı genç kadın ve kızını kendi düşünceleri yüzünden kaybedemezdi. Kendisi de yatağın diğer tarafında bulunan tek kişilik koltuğa oturmadan önce Rüya'nın ateşini de kontrol etmeyi ihmal etmedi. Bugün canı çok yanan ve çok ağlayan Rüya'nın durumuna Emir de fazlasıyla üzülmüştü. Rüya'nın yüzünü izlemeye derinlerden gelen telefon sesi ile ara verdi. Sesin nereden geldiğini anlamak için kulak kabarttı. Dikkatli dinleyince sesin bebek çantasından geldiğini fark etti. Bu saatte kimin aradığını merak ettiği için kendine de kızmayı ihmal etmiyordu. Hayal'i uyandırıp uyandırmamak arasında kaldığı sırada, Hayal içindeki çelişkileri duymuş gibi gözlerini açarak etrafa bakmıştı. Emir onun kendisini gördüğünde derin bir nefes aldığını gördüğünde dudaklarında sıcak bir tebessüm oluştu. " Telefonun bir süredir çalıyor bak istersen. Bu saatte aradığına göre önemli olmalı " diyerek ortamdaki sesin sebebini dile getirdi. Hayal genç adamın açıklamasını dinledikten sonra çantasına uzanarak telefonu çıkarttı. Ekranda Ada’nın ismini görünce hastaneye gelmeden onu aradığını hatırladı. Arkadaşını geri aramak yerine mesaj kısmına girdi. Şuan konuşsa o anları hatırlayarak yine kendisini yıpratacağını çok iyi biliyordu. Açıklayıcı bir mesaj yazdığında daha sonra arayacağını ekleyerek yolladı. Telefonu yatağa bırakmak üzere iken telefon yine çalmaya başladı. Bu sefer arayan arkadaşı değil abisiydi. Gün içerisinde birçok kez aramasına rağmen açmadığı için hala yurt dışında olduğunu düşündüğüne emindi. Saat farkından dolayı bu saatte araması da bu yüzden gayet doğal oluyordu. Emir arayanın kim olduğunu merak etse de sormaya çekiniyordu. Neden sormak istediğini kendisine dahi açıklayamazken Hayal’e nasıl açıklayacaktı hiç bilmiyordu. Hayal artık söylediği yalanlarla dolu bir girdabın arasında boğuluyor gibi hissediyordu. Elini boğazına koyarak ovalıyor boğazında ki yumruyu yutkunmaya çalışıyordu. Hala aramaya devam eden abisine ne demesi gerektiğini bile bilmiyordu. Ama artık telefonu açması gerektiği için öksürerek sesini toparladı. Karşında Emir'in oturduğunu ise telefonu kulağına götürdüğünde gördü. Yanında konuşmak istemese de kızının yanından ayrılmak istememesi daha ağır bastığından konuşmaya başladı. " Alo abi " " Hayal kaç gündür seni arıyorum, neden açmıyorsun? " Hayal abisinin daha fazla kızacağını bilse de, " İşlerim vardı " diyerek yine yalan söyledi. " Ne işleriymiş onlar, sen Türkiye'ye dönmüyor musun? İşten çoktan ayrılmış olman gerekiyordu. Hatta senin şuan burada olman gerekmiyor muydu." diyerek sesini daha da yükselterek Emir'in dahi duymasını sağladı. Ayaz artık sinirlerine hâkim olamıyor konuştukça sesini yükseltmeye devam ediyordu. Kardeşinin kendisinden sakladığı her ne ise bugün şimdi öğrenmekte kararlıydı. Hayal abisinin sinirlerini bir nebze yatıştırmak için makul bir şeyler bulmaya çalıştı. En sonunda aklına gelen ilk şeyi söyledi, "Haklısın, abi ayrılacaktım. Ama sözleşmedeki maddeler yüzünden hala istifamı kabul etmediler. 15 gün önceden bildirmem gerekiyormuş benim dikkatimden kaçmış. Bir yandan da evde ki eşyaları elden çıkarmaya çalışıyordum. Dün sattım. Süre bitene kadar bir arkadaşımda kalacağım sonrada döneceğim söz veriyorum " diyerek abisine yarın değil 15 gün sonra geleceğini söyledi. Bunca yalanı söylerken Emir'in olduğu yöne bakmamaya özen gösteriyordu. Kendisini yalancı biri olarak tanımasından endişe ediyordu. Ayaz kardeşinin söylediklerinden sonra ona bu kadar kızdığı için üzüldü. " Özür dilerim kardeşim sana iyi misin? Diye sormadan direk kızmaya başladım. Ama seni çok özlediğimden " diyerek kardeşinin gönlünü almaya çalıştı. Fakat ne kadar başarılı olduğu tartışılırdı. Hayal abisinin kızmakta haklı olduğunu bildiği için " Önemli değil abi sen nasılsın " diyerek konuyu kapattı. Çünkü biliyordu ki gerçekleri öğrendiğinde daha fazla kızacak belki de onu affetmeyecekti. Bu konuşma onunla son normal konuşma olduğunu biliyordu. Tüm hücrelerinde hissediyordu. Biraz daha konuştuktan sonra abisine onu çok sevdiğini söylemiş ve telefonu kapatmıştı Hayal. Gözleri konuşma boyunca dolu doluydu. Telefonu kapattığı anda yanaklarından gözyaşları damla damla aktı. Konuşma kendisini sıktığı için hıçkırıkları boğazında düğümlenmiş bir yumru oluşturmuştu. O yumru ağlamaya başladıktan sonra daha da büyüdüğünde nefes alamaz oldu Hayal. Emir genç kadının konuşmasının her kelimesini dinlemişti. Bu yanlış bir şeydi ama kendine mani olamamıştı. Hayal'in neden yalan söylediğini bilmiyordu. Ama önemli bir gerekçesi olduğunu düşünüyor yargılamıyor hatta onu çok iyi anlıyordu. Sonuçta kendisi de Türkiye'ye döndüğünü kimseye söylememiş telefonlara cevap vermemişti. Emir genç kadının konuşması sonlandıktan sonra, ağlamaya başlaması üzerine durumun düşündüğünden daha mühim olduğunu anladı. Rahatlaması için ağlaması gerektiğini düşünüyordu. Hayal'in ağlamakta bile zorlandığını fark ettiğinde acele ile koltuktan kalkarak yanına yaklaştı. Yatağın kenarına genç kadının karşısına gelecek şekilde oturduğunda omuzlarından tutup kendisine odaklanmasını sağladı. " Hayal bana bak derin derin nefes al ver hadi benim gibi " diyerek nefes almakta zorlanan Hayal’i bir nebze kendisine getirmeye çalıştı. Hayal, genç adamın yardımı ile derin bir nefes aldıktan sonra Emir'in göğsüne kafasını yaslayarak hıçkırıklar ile ağlamaya başladı. Emir ise onun ağlayıp rahatlaması için hiç sesini çıkarmadan ağlamasının dinmesini bekledi. Hayal'in durumuna üzülmesinden mi? Yoksa kendi kalp kırıklıklarını hatırlamasından mı? Bilinmez sol gözünden bir damla yaş süzülmesine mani olamadı Emir. Emir hiçbir zaman sert bir yapıya sahip değildi. İnsanların duygularını paylaşma konusunda babasına çekmişti. Annesi özünde iyi bir olsa da ona göre ailesi ilk önce gelirdi. Yorgun, kırgın ve kızgındı iki kalpte biri sevdiği adamın tarafından kandırıldığına yüz üstü bırakıldıktan sonra yaşadığı ve yaşayacağı zorlukların ağırlığına ağlıyor. Bir diğeri bir yıl önce yaşadıklarından sonra kadınlara olan güvensizliği yüzünden, artık bir ilişkiye tekrar başlamaya gücü olmadığına ağlıyordu. Oysa ne çok seviyordu onu ya da sevdiğini düşünüyordu. Kalp yorgunluğu geçer mi? Bu acılar diner mi? Kırgınlıkların arasında, Mahsur kalmışlık biter mi? |
0% |