@busrauyanik
|
İyi okumalar. Yorum yapmayı ve oy vermeye unutmayın... Hayat insanı hiç tahmin etmediği yerden yaralıyordu. Yağmur şuan farkında değildi ama bu operasyon bittiğinde en çok kendisinin kapanmaya yüz tutmuş bir yarası kanayacaktı. Savcıdan alınan tutuklama kararı hastanede çalışan tüm personel için geçerliydi. Tutuklama sonrasında sağlık bakanlığının görevlendirdiği birkaç doktor ve hemşire hastane de bulunan hastaları muayene ederek başka hastanelere sevkini gerçekleştirmeye başladı. Her şey o kadar hızlı gelişiyordu ki tutuklama için gelen polisler bile tam olarak neler olduğunu kavrayamıyordu. Ama işlerini sorgulamadan yapmaya devam ettiler. Yağmur o karmaşanın arasında başhekimin odasına koyduğu dinleme cihazını da sorunsuz almayı başardığında odaya girdiğinde gözüne çarpan bir defteri de içgüdüsel olarak alıp çıktı. Nedense o defteri orada bırakırsa ortadan kaybolacağını hissetmişti. Yağmur bu zamana kadar hislerine güvenmişti ve güvenmeye de devam edecekti. Tüm hastane personelinin tutuklanmasının üzerinden tam tamına bir hafta geçti. Orhan Leyla’ya her şeyi açıklayarak ondan daha önce söylemediği için af diledi. Leyla kocasına ne kadar kendisine anlatmadığı için kızgın olsa da nedenini elbette anlıyordu. Leyla kocasını her zaman anlardı. Bir hafta önce yaptıklarını da anlıyordu. İkisi için de bu yaşananlar kötü günler olarak zihinlerinde kalacak uzun bir süre etkisinden çıkamayacaklardı. Hala Leyla uykuya daldığında sıçrayarak uyanıyor kızını kontrol ediyordu. Orhan eşinin bu haline çok üzülüyordu. Fakat bu günleri de atlatacaklarına emindi. Yağmur ise bu süreçte ekip arkadaşlarına ve müdürlerine birkaç şikâyet dosyasını incelerken durumu şüpheli bulduğunu geçmişe yönelik şikâyetlere baktığını söyledi. Eski dosyalarda da benzer durumlar görünce araştırma yapmaya başladığını dile getirdi. Müdürleri kendi başına iş yaptığı için ona kızsalar da büyük bir operasyon yapmalarını sağladığı içinde gurur duyuyorlardı. ……. Yağmur ve ekip üç haftadır neredeyse karakolda sabahladılar üstlerini değiştirmek kısa da olsa bir duş almak dışında eve uğradıkları olmadı. Bu mesleği iyisiyle kötüsüyle seçmişlerdi ve bu durumdan şikâyetçi değillerdi. Sorgular sonrasında bu işte parmağı olan birçok doktor, hemşire, hasta bakıcı ve hatta bir kaçta şirket yöneticisi tutuklandı. Yağmur bu süreçte başhekimin odasından aldığı deftere bakma fırsatı bulamadı. Kimseye defterden bahsetmediği için kötü hissetse de bir şey onu durduruyordu. Şimdi ise o yorucu geçen haftaların ardından ilk defa dinlenmek için evine gidiyordu. Arabasını evinin önüne park ederek arabadan indi. Uzun zamandır annesini ve babasını da görememişti. Aslında ikisini de görmek için yanlarına gitmek istese de çok yorgundu ve aklında aldığı gizemli defter vardı. Ailesinin yanına gitmeyi sonraya bırakarak evine adımladı. İçeri girdiğinde evinin huzur veren havası şimdiden dinlenmiş hissetmesini sağlıyordu. Hemen duş almak için adımlarını odasına yönlendirdi. Dinlendirici uzun bir duşun ardından dolaptaki hazır yiyeceklerden ısıtarak yedi. Annesi her hafta gelir dolabı yemeklerle doldururdu. Bu konuda annesine bir kez daha teşekkür ederek sıkıca sarılmayı düşünüyordu. En sonunda kendini dinlenmek için yatağa bıraktığında aklına yine defter düştü. Yatağın yanındaki komedinin çekmecesine uzanarak defteri eline aldı. Nedense elindeki defteri açtığında hayatında birçok şeyin değişeceğini hissediyordu. Bu durumdan biraz korksa da defterin ilk sayfasını açmadan duramadı. Defterde başhekimin yaptığı tüm suçlar yazılıydı. Bebekleri ne zaman değiştirdiği, gerçek anne babası ve verdiği kişiler her şey not edilmişti. Yağmur bu defteri bir an önce emniyete götürmesi gerektiğini biliyordu. Fakat defterin kendisinde ne işi olduğunu açıklaması çok zordu. Resmen delili kendi elleri ile saklamıştı. Bu konuyu sonra düşünmeye karar vererek defteri incelemeye devam etti. Bir yandan da evinde bulunan fotokopi makinesinin olduğu odaya doğru ilerledi. Elbette defteri bir şekilde verecekti. Ama kendisinde de bir kopyasının olması gerektiğini hissediyordu. Defteri incelemeyi bırakarak kopyasının almaya başladı. Birkaç dakika sonra elinde bir defter ikide kopya vardı. Neden iki çıkardığını bilmiyordu bir anda iki tane çıkarmak mantıklı gelmişti. Artık bazı hareketlerini, hislerini sorgulamayı bıraktı. Güçlerini kazandığından beri hisleri onu hiç yanıltmadı. Yanıltacağını da düşünmüyordu. Elindeki kâğıtlarla odada bulunan çalışma masasına oturdu. Kopyaları kenara bırakarak defteri incelemeye devam etti. Defter yüzden fazla sayfa içeriyordu ve her isime tek tek bakmak baya zaman alacağa benziyordu. Masaya oturduğunda defteri baştan sona tekrar incelemek için ilk sayfayı tekrar açtı. Birkaç sayfa geçmişti ki çevirdiği sayfanın kalınlığı dikkatini çekti. Daha dikkatli baktığında iki sayfanın birbirine yapışmış olduğunu gördü. Bunu kasıtlı olarak yapıldığını düşünmüyordu. Çünkü bir şeyleri saklamak istese hiç deftere yazma gereği bile duymayacağını biliyordu. İki sayfayı birbirinden dikkatlice ayırdığında yazılanlardan önce kâğıdın her yerine bulaşmış şeker kristallerini gördü. Bazıları uzun yılların ardından eriyerek kâğıdı birbirine yapıştırmış olmalıydı. Kâğıtta yazılanları okumaya başladığında bedeni buz kesti. Aldığı nefes ciğerine batarak canını yaktı. Biyolojik Aile Ø Semra Karakaya Ø Ayhan Karakaya Ø Erkek bebek adı bilinmiyor Verilen Aile Ø Akif Aydemir Ø Berna Aydemir Ø Kendi bebekleri öldü Yağmur öğrendiklerinin ağırlığı ile olduğu yere çökerken hıçkırarak ağlamaya başladı. Bundan sonra ne yapacağını bilmiyordu. Yıllar önce doğumda öldü sandığı abisi yaşıyordu. Öğrendiğinde canı ne çok yanmıştı. Bir abisi ya da küçük bir kardeşi olmasını o kadar çok istemişti ki küçükken annesi sonunda dayanamamış onun anlayacağı dilde kızına bunun mümkün olmadığını abisini ise doğumda kaybettiğini söylemişti. Günlerce her yatağa girdiğinde sessizce ağladığını hatırlıyordu. Küçük kalbinin abisinin öldüğüne alışması uzun zaman sürdü. Şimdi ise hem abisinden yıllarca ayrı kalmasına hem de anne ve babasının bu zamana kadar çektiği evlat acısına ağlıyordu. Ağlaması bir an bile dinmezken oturduğu yerden kalkarak yorgun ve bitkin bedenini yatağa bıraktı. Göğsüne bastırdığı defter ile ağlayarak uykuya daldı. ........... Yağmur bazı konularda hep hassas bir insan olmuştu. Söz konusu ailesi, tanıyıp tanımaması fark etmeksizin bir bebek ya da çocuk ise elinden gelen her şeyi yapmaya hazırdır. Gecen haftalarda Orhan’ın bebeğinin başına gelecek olanlardan dolayı duygulanması da bu yüzdendi. İşine duygularını karıştırmak istemese de içindeki vicdana ve yufka yüreğine söz geçiremiyordu. Şuan ki konu ise en hassas noktası olan ailesiydi. Hem de yıllarca ailesin yasını tuttuğu, öldüğünü sandığı için günlerce ağladığı keşke olsa dediği abisiydi. Ondan duygularını bastırması beklenemezdi. Beklenmemeliydi. Yağmur ağlayarak uyuduğu uykusundan telefonunun sesi ile uyandı. Kendisini çok yorgun ve bitkin hissediyordu. Hala öğrendiklerinin gerçek olup olmadığını sorguluyor hem gerçek olmasını istiyor hem de ailesinin o kadar acıyı boşa yaşamamış olmasını diliyordu. Kafası o kadar karışıktı ki dakikalarca çalan telefona dalıp gittiğini telefonun tekrar çalması ile fark etti. Arayana baktığında annesi olduğunu gördüğünde dinlendikten sonra yanlarına gideceğini hatırladı. Sesini toparlamak için bir kaç kez öksürdü. Sesinin normal çıkmasına dikkat ederek telefonu cevapladı. “ efendim anne ” “ kızım kaç kere aradım neden açmıyorsun? ” Yağmur annesinin endişeli sesini duyduğunda tekrar ağlamamak için dudağını ısırdı. Ona öğrendiklerini nasıl anlatacaktı. Konuşmayı kısa kesmenin en doğrusu olduğuna karar vererek annesinin sorusunu cevapladı. “ özür dilerim anne eve gelir gelmez uyudum telefonun sesini duymamışım. Birazdan hazırlanır gelirim eve ” Semra Hanım kızının sesinden anlamıştı ters giden bir şey olduğunu ama o anlatmadan sormak onu sıkmak istemedi. “ kızım ben yemekleri hazırlamaya başlıyorum. En sevdiğin yemekleri yapıyorum sende erkenden gel özledik seni ” “ gelirim anne bir saate oradayım” Yataktan kalkarak elini yüzünü yıkadı. Kendini birazda olsa dinlenmiş hissediyordu. Ama öğrendiği gerçekler omuzlarında bir yüktü. Ne yapması gerektiğini sakin kafayla düşünmesi gerektiğini biliyordu. Ailesine hiçbir şey belli etmemesi gerekiyordu. Annesinin sesinden yanlış giden bir şeyler olduğunu anladığını tahmin ediyordu. Bu düşünceyi yok etmek için her zamanki gibi hazırlanması gerekiyordu. Bu yüzden aynanın karşısına geçerek hafif bir makyaj yaptı. Ardından saçlarına da maşa yaparak hazırlandı. ……… Yağmur ailesinin evinin önünde arabasını park ettiğinde içinden bir süre inmedi. Biraz daha arabada kalırsa annesinin onu fark edeceğini biliyordu. Daha fazla beklemeden arabadan indi. Kendine evden çıkmadan önce söz vermişti. Bugün her şeyi unutacak normal davranacaktı. Her şeyin doğruluğundan emin olmadan ailesine bir şey anlatmayacaktı. Hem ailesine ne diyebilirdi. Yıllar önce öldü sandığınız oğlunuz yaşıyor olabilir sizi kandırmışlar mı? Diyecekti. Bunu yapamazdı annesinin de babasının da kalbi dayanmazdı böyle bir gerçeğe bu sebeple susacak her şeyi doğrulayınca anlatacaktı. Evin önüne geldiğinde anahtarlarını çıkararak kapıyı açtı. “ anne, baba ben geldim” Semra Hanım kızının sesini duyunca elindeki bezi tezgâha bırakarak hızlıca kapıya yöneldi. Anne kız birbirlerine hasretle sarılırken Ayhan Beyde kenarda ufak bir tebessüm ile onları izliyor sıranın kendisine gelmesini bekliyordu. “ kızımmm ne kadar özledim seni bir bilsen” Yağmur annesinin sözleri ile kollarını biraz daha sıkılaştırdı. “ bende sizi özledim anne, ama biliyorsun bu ara işler yoğundu sizi ihmal etmek istemezdim” Semra Hanım kızı daha fazla üzmemek için sarılmayı bırakarak çekildi. “ biliyorum kızım sen bana bakma ana yüreği işte” Ayhan Bey ortamdaki kasvetli havayı dağıtmak için araya girerek kızını kendine çekip sarıldı. “ ana kız yine beni dışlıyorsunuz. Hiç babama sarılayım özledim diyen yok kızıyorum ama artık” Ayhan Bey bu şekilde konuşuyor olsa da sesinde kızı ve karısı ile uğraştığına dair izler vardı. Semra Hanım kocasının her zamanki hallerine alışkın olduğundan saçlarını savurarak mutfaktaki işinin başına geri döndü. Ayhan Bey karısının yaptığını görmemiş olsa da Yağmur tüm bu anlara şahit olarak gülmemek için yanaklarının içini ısırdı. Babası ile de sarılarak hasret giderdikten sonra annesine yardım etmek için beraber mutfağa geçtiler. Kısa bir süre sonra sofra hazır olmuş ailecek bol sohbetli güzel bir akşam yemeği yediler. Aynı şehir de olsalar da bir aydır doğru düzgün görüşememişlerdi. Hatta telefonda dahi fazla konuşamıyorlardı. Yağmur son yaptıkları operasyondan dolayı çok meşguldü. Birkaç kez Yağmur’u bile sorgulamışlardı. Olayı nasıl öğrendiğine dair üstleri şüpheye düşmüştü. Neyse ki Yağmur böyle durumlara artık alışmış çok kolay gerçekçi yalanlar söyleyebiliyor kanıtlarla da yalanlarını destekliyordu. Yağmur da insanları kandırmak istemezdi ama mecburdu bu yüzden yapacağı pek bir şey kalmıyordu. Annesi ve babası kızlarındaki durgunluğun elbette farkındaydı. Ama o anlatmadan sorarak canını sıkmak istemiyorlardı. İşlerden dolayı olduğunu da varsayarak konuyu hiç açmayarak kızlarını iyiyim rolüne devam etmesine müsaade ettiler. Yemekler yenmiş kahve içiyorlardı. Semra Hanım kızının dolaba koyması için yaptığı yemekleri hatırladı. “ kızım söylemeyi unutuyorum. Buzluğa koyman için börek, köfte, mantı falan yaptım hazırladım. Giderken unutmayalım dolabın boşalmıştır. Aç kalma ben bittikçe yaparım” “ ellerine sağlık anne giderken alırım. Bu ara evde yemeğe fırsatım olmuyor ama eve geçtikçe yiyorum sayende aç kalmıyorum.” Semra Hanım kahve yapmak için mutfağa geçerken Ayhan Bey ve Yağmur’da sohbet etmeye devam ettiler. Ayhan Bey kızını kolunun altına alarak kendine biraz daha çekti. Ne çok özlemişti. Kızının mesleğini severek yaptığını biliyordu. Ama korkmadan da edemiyordu. Sürekli tehlike içinde olduğu bir meslek seçmişti. Başlarına kötü bir şey gelmesin diye her gün kızı ve diğer polisler için dua ediyordu. “ anlat bakalım kızım bu durgunluğunun sebebi ne” Yağmur oturduğu yerde biraz doğrularak babasına baktı. Elbette hissetmişlerdi ama bu zamana kadar onun anlatmasını bekledikleri için sormamışlardı. Anlaşılan durgun hali babasının gözünden kaçmamıştı. “ işler ile ilgili baba son günlerde birçok operasyon yaptık aklım orada o yüzden biraz durgunum ” Ayhan Bey kızının söylediklerinden sonra içi biraz olsun rahatladı. Kızını biraz daha kendine çekerken Yağmur’da başını babasının göğsüne yasladı. Abisinin varlığını öğrendiğinden beri kalbi deli gibi çarpıyordu. İçten içe yalan olmasından korkuyordu. Salonun kapısından gelen ayak sesleri ile annesinin salona girmesini beklerken hiç istemese de babasının göğsünden başını kaldırarak doğruldu. Annesinin uzattığı kahveyi alırken telefonuna gelen mesaj ile elindeki fincanı orta sehpaya bıraktı. Eline aldığı telefona baktığında mesajın Devran’dan geldiğini gördüğünde hızla okumaya başladı. Merhaba Yağmur telefonda bir süredir doğru düzgün konuşamıyoruz. Antalya’dayım seninle haftalar öncesinde kararlaştırdığımız sohbeti müsaitsen bu akşam aynı yerde yapalım mı? Yağmur yazanları okuduğunda yüzünde bir gülümseme oluştu. Dertlerini anlatabileceği tek kişi aynı zamanda hayatındaki yerini kimsenin dolduramayacağı, Devran’ın geldiğini öğrendiği için çok mutluydu. Hemen mesajı yanıtlarken gülümsemesi hala yüzündeydi. Kendisine merak ile bakan anne ve babasına dönerek gülümsemesini genişletti. “bir arkadaşım kısa bir süreliğine buraya gelmişte. Benimle buluşmak istediğini yazmış ” Ayhan Bey ve Semra Hanım bu arkadaşın kim olduğu merak ederek birkaç soru sordu. Yağmur anne ve babasına liseden bir arkadaşı olduğunu söyledi. Aslında yalanda sayılmazdı kendisi liseye giderken tanışmışlardı. Çok fazla soru sormalarını engellemek için kendisi onlara soru sorarak konuyu kapattı. İçten içe heyecanlı olsa da dışarı yansıtmamaya çalışıyor ailesinin ilgisini o konudan uzak tutuyordu. Akşama kadar ailecek hem sohbet ederek güzel vakit geçirmişlerdi. Beraber geçirdikleri bugüne ne kadar ihtiyaçları olduğunu her biri net bir şekilde hissetti. Akşamın ilerleyen saatlerinde Yağmur daha fazla onu bekleyen kişiyi bekletmemek için ailesi ile vedalaşarak ayrıldı.
|
0% |