@busrauyanik
|
İyi okumalar. Yorum yapmayı ve vermeyi unutmayın.. “ Hiçbir şey yapmazsak, hiçbir şey değişmeyecek ” -Anonim- Devran ile buluşmalarının üzerinden birkaç gün geçmişti. Ruh hali eskisinden on kat daha iyiydi. İşine kolayca odaklanıyordu. Ekip arkadaşları ile bol bol sohbet ediyor artık kendisini onların yanında rahat hissediyordu. Devran ile birkaç kez telefonda konuşmuşlardı. İstanbul’a döneceğini öğrendiğinde üzülse de artık kendi hayatına devam etmesi gerektiğini biliyordu. Ekip arkadaşları Yağmur’da ki değişimin elbette farkındaydılar. Bu değişimin sebebini merak etseler de iyi yönde bir değişim olduğu için çok üstünde durmadılar. Ama biri vardı ki aklından bir düşünce hiç çıkmıyordu. Halil, Yağmur ekibe geldiği günden beri ondan hoşlanıyordu. Sürekli kendisinden ve diğer ekip arkadaşlarından uzak durması onunla konuşmasını engelliyordu. Onun kendisinden daha da uzaklaşacağını düşünüyordu. Bir süredir Yağmur’un hastane tanıştıkları Devran ile telefonda sürekli konuştuğunu görüyordu. Mesele biri ile konuşması değil gözlerinin içi parlayarak konuşmasıydı. Hayatında biri olduğuna neredeyse emindi. Yine de duygularını ona açmak için geç olmadığını düşünmek istiyordu. Nihayet cesaretini toplayarak bugün konuşma kararı aldı. …….. Yağmur ve ekip arkadaşları hırsızlık ihbarı yapılan evden döndüklerinde yerlerine oturdular. Geldikleri görev hakkında raporları tamamlamak için bilgisayarlarını açarken bir yandan da ihbar hakkında konuşuyorlardı. “ sizce de basit bir hırsızlık demek için ev biraz fazla temiz görünmüyor muydu? ” Yağmur da aynı Derya gibi düşünüyordu. “ Derya’ya katılıyorum sanki alacakları eşyaların yerini biliyor gibilermiş” Halil ve Tayfun’da ikisini onayladı. Tayfun yine de ekip lideri olarak olayı profesyonelce ele aldı. “ basit hırsızlık diye bir şey yoktur. Bir parça eşya bile çalınsa hırsızlık hırsızlıktır. Bu olayı etraflıca araştıracağız unutmayın. Rapor işi bitince şüpheliler listesi hazırlamaya başlayalım. Bu işi de kimseyi atlamadan herkesi eleyerek çözelim” Tayfun’un sözlerinden sonra hep beraber işe koyulmuşlardı. Bir süre sonra yanlarına gelen memurun sesi ile dikkatlerini ona verdiler. “ Yağmur, Müdür seni odasına çağırıyor ” “ neden çağırdığı hakkında bilgi verdi mi? ” “ maalesef sadece acil olduğunu söyledi” Yağmur’un kaşları diğer arkadaşları gibi çatılırken ayağa kalktı. Rütbeli kişi olarak Tayfun’a bakarak konuştu. “ ben daha fazla bekletmeden gideyim gelince konuşuruz ” Arkadaşlarına konuşma fırsatı tanımadan odadan çıktı. Hakan Müdürün odasına doğru giderken acil olan konunun ne olduğunu merak ediyordu. Yağmur Müdürün odasının önüne geldiğinde derin bir nefes alarak kapıyı çaldı. Odaya girerken tüm düşüncelerini dışarıda bıraktı. " Müdürüm beni çağırmışsınız" " gel Yağmur otur konuşacaklarımız var" Yağmur gelen komut ile az ilerisindeki koltuğa oturarak Müdüründen konuşmasını bekledi. " Yağmur son operasyondaki katkından dolayı terfi alıyorsun tebrik ederim. Bu sana iyi haberimdi. Bir de kötü haberim var aslında çok kötü de sayılmaz. Rütben yükseleceği için burada seninle aynı rütbeye sahip normal sayıdan fazla kişi olacak bu yüzden tayininin çıkması talimatı verildi. Elimden geldiğince durdurmaya çalıştım ama kurallara da maalesef karşı gelemem. Sana yapabileceğim tek yardım istediğin bir şehre gitmeni sağlamak olacak gerçekten yardımcı olamadığım için üzgünüm " Yağmur bu odaya gelirken kesinlikle beklediği konuşma bu değildi. Yine de bir şey söyleyemedi. İtiraz etmedi zaten etse de işe yaramazdı. Müdürü bir şey yapamamışken ne diyebilirdi. " Müdürüm verilen terfi için çok mutlu oldum. Buradan gitmek beni de çok üzecek. Ama bu mesleği seçerken neresi olursa olsun görevi en iyi şekilde yapacağıma olan güvenim tamdı. Hala öyle doğu, batı veya herhangi bir bölge fark etmez benim için ama yapmam gereken çok önemli bir şey var. O yüzden İstanbul’a gitmek istiyorum Müdürüm. " Hakan Müdür aldığı yanıt ile karşısındaki genç memura gururla bakıyordu. Son söyledikleri ile kaşları çatılsa da duyduğu gurur değişmedi. “ seni İstanbul’a göndermeleri için elimden geleni yapacağım. Sana yardım edebileceğim bir şey var mı?” Yağmur en azın defter konusunu Müdürüne söylemesi gerektiğini düşünüyordu. Güçleri ile karşısında kendisine gururla bakan adamın düşüncelerini okudu. Kötü niyetli bir düşünceye rastlamadı. Burada çalışmaya başladığı zaman herkesi kontrol etmeyi ihmal etmediği için Müdürünün iyi bir insan olduğunu biliyordu. “ Müdürüm aslında benim size söylemem gereken önemli bir konu var” “ söyle bakalım” Yağmur yerinde huzursuzca kıpırdandı. Nasıl söyleyeceğini bilemediği konuya direk girmenin doğru olacağına karar verdi. “ geçen ki operasyonda emniyete teslim etmediğim bir delil var. Başhekimin odasını kontrol ederken buldum ve başta önemli bir defterdir diye yanıma aldım. İçine bakınca önemli olup olmadığını anlayınca gerçekten getirecektim. Ama deftere bakmam biraz zaman aldı. Birçok kişi ve bende dâhil sürekli sorgu da olduğumuz için birkaç gün önceye kadar fırsatım olmadı. Unutmuştum zaten defterin bende kaldığını baktığımda içinde bebeklerin gerçek ailesi ve verildiği aileler yazıyordu.” “ Yağmur delili hemen teslim etmen gerekiyordu. Ya sorgularda bebekleri kimlere verdiklerini söylemeselerdi. Ya o bebekler ailelerine daha geç kavuşsaydı. Bu büyük bir sorumsuzluk” “ biliyorum Müdürüm gerçekten neler ile sonuçlanacağını biliyorum. O an o defteri alırken orada kalırsa ortandan kaybolacağını hissettim. Polis içgüdülerim almam gerektiğini söylüyordu. Defterde yazmayan çoğu kişinin ailesine ulaşarak bu olayı çözdük. Defterde yazan kişiler önemli kişiler bazıları tutuklandı. Ve suçlarını itiraf ettiler birkaç kişi kaldı.” “ defteri hemen bana getir ben diğerleri hakkında araştırma yapmaya başlayım. Bir daha böyle bir şey olmasın Yağmur” Yağmur elbette defteri teslim edecekti. Ama abisini kendisi bulmak istiyordu. Abisini düşündükçe gözleri dolarken karşısında kendisine kızgın halde Hakan Müdürüne baktı. “ Müdürüm” “ Yağmur bana anlatmadığın başka bir daha konu var değil mi?” Yağmur kendisini ağlamamak için sıkarken sadece başını sallayarak onayladı. Buna rağmen gözlerinden akan birkaç damla yaşa mani olamadı. Hakan Müdür Yağmur’un o halini görünce konunun düşündüğünden daha derin olduğunu anladı. Karşısındaki genç memur için üzüldü. Elinden gelen yardımı yapmaya hazırdı. Yağmur biraz olsun kendine geldiğinde her şeyi anlatmasının vakti geldiğini biliyordu. “ özür dilerim Müdürüm. Bu konu açılınca kendimi tutmakta zorlanıyorum. Öğrendiğimden bu yana kaç gün geçti hala kabullenemiyorum. Size anlatacağım tek bir konu kaldı. Defterdeki ailelerden biri de benim ailem” Hakan Müdür duyduklarının şokunu ile birkaç saniye donup kaldı. “ ne” “ benim bir abim vardı. Doğumda kaybetmiş annem. Geçen gün öğendim ki yaşıyor başka bir aileye, Onların ölü doğan bebeğini de bize vermişler. Abimi bulmam lazım Müdürüm. Aileme söylemeden önce doğru olup olmadığını, abimin gerçekten yaşayıp yaşamadığını öğrenmem lazım. Bu yüzden İstanbul’a gitmem gerekiyor. Diğer ailenin orada yaşadığını öğrendim ” Hakan Müdürün biraz önceki şaşkınlığı geçmeden üstüne duydukları daha da şaşırdı. “ nasıl yani senin ailenin de mi bebeğini alarak başka bir aileye vermişler. Hemen o aile için tutuklama kararı çıkarmalıyız” Yağmur, Hakan Müdürün söyledikleri ile endişelendi. Eğer o aile şimdi tutuklanırsa ailesi de her şeyi öğrenirdi. “ Müdürüm şimdi olmaz aileme daha anlatmadım. Doğruluğunu teyit etmeden bu açığa çıkar ve ailem duyarsa yıkılırlar. Onlar çok acı çektiler bir kez daha olmaz. Ya ben yanılıyorsam ya sadece isim benzerliği ise bunu araştırmam lazım Müdürüm. Belki o ailenin de haberi yoktur. Araştırma yaparken buraya bir davet için kısa bir süreliğine geldiklerini öğrendim. Kadının doğum sancısı tutmuş ve burada doğum yapmış. Yani sadece tesadüf de olabilir. Araştırmadan insanların hayatını karartamam polisim ben, önce soruşturmam lazım. Kendi meselem olsa bile delilsiz ve kanıtsız kimseyi suçlayamam bana bu öğretildi. Lütfen bu konuda bana güvenin” Hakan Müdür karşısındaki genç polisin sözlerinden sonra ona hak verdi. Bu konuda acele davranarak suçsuz insanları suçlu duruma düşüremezdi. “ peki, bu konuda sana hak veriyorum. Araştır suçluyu adalete teslim et sana güveniyorum.” “ sağ olun Müdürüm. Ben defteri size teslim ederim. İçindeki diğer kişiler ile iletişime geçersiniz” Hakan Müdür başını sallayarak Yağmur’u onaylarken artık gidebileceğini söyledi. Yağmur odadan çıkarak arkadaşlarının yanına doğru yürüdü. Az önce ağladığı için gözleri kızarmış olması onun için şuan önemli değildi. Üzerinde gerçekleri anlatmanın verdiği rahatlama vardı. Buradan gitmeden önce o defteri teslim etmesi gerektiğini biliyordu. Bunu sonunda yapacaktı. |
0% |