@busrauyanik
|
İyi okumalar. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın... Kader bir şekilde karşılaşması gereken insanları bir araya getirirdi. Yine öyle olmuştu. Yağmur bir aydır yanlarındaki evde yaşamasına rağmen denk gelmezlerken abisi ile karakolda karşılaşmıştı. Şimdi üç araba ile Yağız’ın evine giderlerken Yağmur’un aklında çok fazla düşünce vardı. En öndeki arabada Ayaz hemen ardında Yağız vardı. Yağmur’un arabasını Doruk kullanıyordu ve onları en arkadan takip ediyordu. Direksiyona Yağmur geçecekken Doruk onu durdurarak kendisi geçti. Yağmur için sorun değildi. Yeterince yorgun hissediyordu iyi bile olmuştu. Emniyetten çıkmadan önce yer tespiti için kullanacakları bilgisayarı da almışlardı. Doruk yanında sessizce dışarıyı izleyen kıza yandan bir bakış atarak yola odaklandı. “ hep böyle sessiz misindir? ” Yağmur, Doruk’tan gelen soru ile ona döndü. “ aslında birkaç sene önce böyle değildim. Sonra her şeyi içimde halletmeye alıştım. Fazla konuşmaz oldum. ” “ sebebini merak ettim” Yağmur buruk bir gülümseme ile Doruk’a baktı. “ anlatılamayacak bazı yaşanmışlıklar ve sırlar vardır. Sebep öyle bir yaşanmışlık ve sır ” Doruk her sorusuna açık cevaplar veren kıza kaşlarını çatarak bir bakış attı. “ her konuda bu kadar açık sözlü müsün? ” Yağmur yerinde biraz daha yan dönerek Doruk’a baktı. “ yalan söylesem kimi kandırmış oluyorum. Kendimi mi? Seni mi? Bence kendimi kandırırım. Sır başka, yalan ise bambaşka bir şey. Sırımı kimseye söyleyemem. Ama yalan söylememeye de dikkat ederim ” Doruk onun sözlerini haklı bularak başını salladı. Ardından yola odaklanarak arabaları takip etmeye devam etti. Uzun bir süre daha arabada sessizlik içindeyken Yağmur tanıdık sokağı gördüğünde sahte şaşkınlık ile konuştu. Abisi ile olan konularda maalesef hiç sevmese de yalan söylemek zorundaydı. Az önce de söylediği gibi sırrını açık etmemek için her şeyi yapardı. “ yok artık bu kadar da tesadüf olamaz” Doruk onun neden böyle bir tepki gösterdiğini merak ederek sorduğunda Yağmur işaret parmağı ile birazdan yanından geçeceklerini düşündüğü evi işaret etti. “ burası benim evim” Doruk’un şaşkınlık ile kaşları havaya kalktı. Gerçekten garip bir tesadüftü. Öndeki arabalar onlarının tahminlerinin aksine Yağmur’un evinin yanındaki evin bahçesine park etmişlerdi. “ Doruk abi sen devam et benim bahçeye girelim. İzliyor olabilirler arka bahçe kapısından gireriz” Doruk, Yağmur’un söylediğini mantıklı bularak diğer evin bahçesine park etti. Yağmur bu süre içerisinde emniyetten çıkmadan önce kaydettiği Yağız’ın numarasını aradı. “ Yağız Bey ben komiser Yağmur” “ neden oraya park ettiniz Yağmur Hanım” “ arka bahçe kapısını açabilir misiniz? Oradan gireceğiz” Yağız sorduğu soruya cevap alamamış olduğu için kaşları çatıldı. Daha fazla zaman kaybetmek istemediği için sorusunu tekrarlamadı. Yanında duran Ayaz’a içeri girmeleri gerektiğini baş hareketi ile anlatarak eve adımladı. Kapanan telefonu cebine atarak kapıyı anahtarı ile açtı. İki kardeş eve girdiklerinde Yağmur ve Doruk’ta arabadan indi. Yağmur kapıyı açmadan önce parmak izi ile alarmı kapattı. Ardından anahtarları ile kapıyı açtı. Eve girdiğinde Doruk’ta emniyetten aldıkları malzemeler ile onu takip etti. Yağmur Doruk’un eve girmesi ile kapıyı tekrar kilitledi. Önden giderek salona yöneldi. “ teknik olarak benim evime gelmiş olmasak da yinede ilk misafirimsin evime hoş geldin” Doruk, Yağmur’a hafif tebessüm ederek konuştu. “ hoş buldum. Evin bir kişi için büyük olsa da güzelmiş. Anladığım kadarı ile güvenlik konusunda baya titizsin” “ benim için ev büyük evet ama ailem yanıma geldiğinde rahat etmesini istedim. Babam ve annemde bu konuda benim gibi düşünüyordu. O yüzden bu eve karar verdik. Güvenlik konusunda kesinlikle haklısın seninde dediğin gibi aşırı titizim ” Doruk etrafa göz atarak genç kızı takip etti. Yağmur salonun bahçeye açılan kapısına giderek elindeki anahtarla açtı. Beraber dışarı çıktıklarında tekrar kilitledi. Ana kapı ve bahçe kapısına taktırdığı ekrandan parmak izi ile alarmı etkinleştirerek kapıdan uzaklaştı. Evin tadilatını yaptırırken alarm sistemine de eklemeler yapmıştı. Bu da onlardan biriydi. Beraber arka bahçeden çıkıp yan evin bahçe kapısından girerek eve ulaşmışlardı. Kendilerini bekleyen Yağız’ın yönlendirmesi ile diğerlerinin yanına vardılar. Doruk aile üyelerine doğru yaklaşarak kendini ve Yağmur’u tanıttı. “ Ben Doruk Arman ekip arkadaşım Yağmur Karakaya oğlunuzu bulmak için elimizden geleni yapacağımıza emin olabilirsiniz” Akif Bey ve Berna Hanım kısaca kendini tanıtarak yan yana oturmaya devam etti. Umut anne ve babasının aksine ayaktaydı. Ve gelen polislere dolu gözler ile bakıyordu. Umut sadece on sekiz yaşındaydı. O da henüz çocuk sayılırdı. Diğerlerinin aksine duygularını en açık yaşayan kişilerden biriydi. Yağmur onun dolu gözlerini gördüğünde yanına giderek sarıldı. “ bulacağız onu merak etme” Umut’a kendisine sarılan Yağmur’a sarılarak bir süre sessizce ağladı. Yağmur onun içini dökmesine izin vererek bekledi. Ağlaması iç çekişlere döndüğünde sarılmaya son vererek ayrıldı. Ellerini onun omzuna koyarak gözlerine baktı. Yüzünde güven veren bir gülümseme vardı. “ onu bulacağız ve sen Barış’a sıkıca sarılacaksın sana söz veriyorum” Umut, Yağmur’un kendisine verdiği sözü tutacağını gözlerinde görüyordu Ailesinden ve tanıdığı birkaç kişiden sonra ilk defa birine bu kadar çabuk güveniyordu. Yağmur Umut’a oturmasını ve sakince beklemesini söyledikten sonra kendisine dikkatle inceleyenleri umursamayarak salondaki yemek masasının üzerine bıraktıkları eşyaların yanına adımladı. Yağmur’un en sevdiği iş takip işiydi. Çantadan bilgisayarı çıkararak evdekilerin telefonlarında dinleme yapmak için hazırlandı. Hızla bilgisayarda sistemi kurdu. Ardından kendisine bakanlara hissetse de açıklama yapmadı. Hissediyordu onu en kısa sürede bulacaktı. Bilgisayarının başına oturduğunda ortamdan tamamen soyutlandı. Bir yandan emniyetten çıkmadan önce Berke’nin ona gönderdiği Selçuk KILIÇ hakkındaki bilgilere bakarken bir yandan da adamın üzerine olan depo ve evleri kontrol ediyordu. Doruk kendi halinde çalışan Yağmur’un yanındaki sandalyeyi çekerek oturdu. “ neye bakıyorsun yardım edeyim.” Yağmur bilgisayar ekranını ona çevirerek kısık sesle konuştu. “ Barış’ın depolardan birinde tutulduğunu düşünüyorum. Hangisi olduğunu bilmiyorum ama depo olduğuna eminim. Diğerlerinden haber var mı?” “ biraz önce mesaj attım birkaç eve ekip yollamışlar boş çıkmış. Artık polise haber verildiğini öğrenmişlerdir ” Yağmur da onun sözlerini başını sallayarak onaylayarak tekrar ekrana odaklandığında gözü saate takıldı. On iki yeni olduğunu gördü karnı biraz acıkmıştı. Ama idare edebilirdi daha uzun süre aç kaldığı olmuştu. Bir süre daha adresleri eleyerek Barış’ın olabileceği adresleri daraltmaya çalıştı. Tahmin yürüttüğü adresleri Doruk’a da göstermeyi ihmal etmiyordu. Aklına gelen fikir ile masada ki telefonu alarak ayağa kalktı. “ ben bir arkadaşımı arayacağım birazdan gelirim.” Salona göz attığında orada sadece Yağız’ın kaldığını gördü. Akif Bey ve Ayaz, yorgunluktan uyuya kalan Berna Hanıma odasına götürdükleri için salonda değillerdi. Umut’ta daha fazla orada duramamış odasına çıkmıştı. Salonda sadece Yağız kalmıştı. Ona hafif bir tebessüm ederek baktı. Yağız’ın da aynı şekilde karşılık vermesi ile salonun bahçeye açılan kapısından çıktı. Bahçeye çıktığında evden uzaklaşarak sesinin duyulmasını engelledi. Kimsenin duymayacağına emin olduğunda Devran’ın numarasının üstüne basarak aradı. …… Devran ailesinden kalan şirketi yönetmek tek başına zor olsa da üstesinden geliyordu. İşini seviyordu. Takı tasarımı yapmak onu hep rahatlatmıştı. Bir şeyler çizmeyi hep sevmişti. Denge Holding’in adının bu kadar duyulması Devran sayesinde olmuştu. Aile mirasının başına geçtiğinde batmak üzere olan bir şirketken şimdi binlerce çalışanı, birçok yatırımcısı olan bir şirketti. Devran uzun süren bir toplantının ortasındaydı. Yeni bir seri için yaptıkları çizimleri daimi müşterilerine anlatıyordu. Müşterileri bu sektörün tanınmış kişilerden biriydi. Uzun zamandır onlar ile iş yapıyordu. Tek sorun müşterisi olan Hakan Beyin kızıydı. Her toplantıda bulunuyor ve iş harici her konuda konuşuyordu. Bu konuşmalardan çoğu Devran ile ilgilendiğini belli etme çabaları olduğu için Devran fazlası ile sıkılmıştı. Bugünde o günlerden biriydi. Ama diğer günlerden en büyük farkı ise Hakan Beyin önemli bir işi çıkması sebebi ile toplantıya sadece kızının ve asistanının katılmasıydı. Böylece babasının yanında tavırlarına azda olsa dikkat eden kadın bugün iş harici her konuda konuşuyordu. En kısa zamanda kadını kendinden uzaklaştırmak için bir şeyler düşünmeye karar verdi. Devran hiçbir zaman kadınlar ile işi olmamıştı. Onun için sevgi, aşk ömürlüktü. Doğru kişiyi bulana kadar da kadınlardan uzak duracaktı. Devran toplantıyı sürekli sekteye uğratan kadına bir bakış atarak Beril Hanım dinlemese de anlatmaya devam etti. “ Devrancığım yorulmadın mı anlatmaktan beraber bir yemek yiyelim devam ederiz ” “ hiç yorulmadım Beril Hanım hatta bitti anlatacaklarım. Ayrıntıları Hakan Bey ile bizzat konuşacağım zaten ” Devran masaya dağıttığı çizimleri toplarken asistanı Baran’da ona yardım etti. Beril onun gitmesini istemediği için çizimlerden birini eline alarak konuştu. “ şu çizim için hangi taş uygun demiştiniz tam hatırlayamadım ” Devran onun ne yapmaya çalıştığını elbette biliyordu. Fakat en önemli müşterisi oldukları için sert çıkamıyordu. Yerine tekrar oturarak çizdiği küpe tasarımını anlatmaya başlayacakken çalan telefon ile dışarıdan belli etmese de sevindi. Masanın üzerine bıraktığı telefonu alırken diğerlerinin de ekrandaki isme baktıklarını gördü. Ekranda yazan “ Güçlü Kadın” yazısı onları meraklandırdığını gördüğünde Beril’den kurtulmanın bir yolunu bulduğunu düşündü. “ efendim Güçlü Kadın ” Yağmur kendisine arada bu şekilde hitap eden Devran’a aynı şekilde karşılık verdi. “ nasılsın Güçlü Adam ” İkisi de bu konuşmanın ardından duyanları kıskandıracak kadar güçlü ve samimi bir kahkaha attılar. İkisi birbirleri ile konuşurken etrafındaki herkesi unutuyorlar sadece birbirlerine odaklanıyorlardı. Yağmur’un etrafında onu dinleyen kimse yoktu ama Devran yanındakilerin kendisine daha fazla meraklı bakışlar attığını hissediyordu. Bu kişilerden birisi de Baran’dı. Devranın uzun süredir asistanı olan Baran, abisi gibi gördüğü adamın ilk defa bu kadar içten kahkaha attığını görüyordu. Ve karşısındaki kişi kesinlikle bir kadındı ve abisi ilk defa karşı cins ile bu kadar samimiydi. “ söyle bakalım benden ne istiyorsun. Ben seni sesinin tınısından tanırım söyle çekinme ” Yağmur direk konuya giren genç adam ile Barış’ı hatırlayarak eski üzgün haline geri döndü. “ Devran” Devran onun titreyen sesini duyduğunda yerinden hızla kalktı. Az önce ki neşeli hali yok olmuştu. Yanında kendisine bakan Baran’a masayı toplayarak gelmesini işaret etti. “ Yağmur güzelim ne oldu söyle bana ” “ Hani üç sene önce sana parkta bir çocukta tanıştığımı anlatmıştım. ” Devran ilk tanışmalarında ki konuşmalarını hatırlayarak onu cevapladı. “ Barış ” “ evet, Barış kaçırılmış. Ben gece gördüm ama o olduğunu bilmiyordum. Sabahta başka bir tane gördüm. O zaman göründü yüzü oydu ağlıyordu. Sonra iki abisi geldi karakola Selçuk Kılıç adında bir iş adamı kaçırmış. Babasının eski arkadaşıymış orası karışık biraz neyse” Yağmur biraz nefes almak için susarken Devran’da odasına yeni giriyordu. Beril ve asistanını Baran göndereceği için onları orada bırakarak çıkmıştı. “ devam et Yağmur” “ adam güçlü bir iş adamı olduğu için kesin kanıtlar gerek gelen notun o adamdan geldiği bile kesin değil. Her ihtimali düşünmüş Devran. Benim Barış’ı bulmam gerek sadece sen yardım edebilirsin bana” Yağmur ondan yardım isterken hala çekiniyordu. Devran’da yine çekindiğinin farkındaydı. Bunu zaman ile aşacaklarını bildiği için üzerinde durmadı. “ Barış’ı bulacağız sen merak etme güvendiğim adamlardan bir kaçını peşine takarım.” “ Teşekkür ederim Devran ” Devran kendisine sürekli teşekkür eden Yağmur’a artık alışmıştı. Sadece gülümsedi. “ yemek yedin mi?” Yağmur uzun süre önce yediği için aç hissediyordu. “ maalesef yemek yeme gibi bir fırsatım olmadı Doruk abi ile Barış’ın ailesinin evindeyiz ” Devran’ın beraber yemek yeme planı suya düştüğünde başka bir daha soru sordu. “ adresi verir misin? ” Yağmur neden istediğini sorsa da yanıt alamayınca mecbur verdi. Devran duyduğu tanıdık adres ile kaşları çatılsa da bunu sonra konuşmaya karar vererek sormadı. Kısa bir vedalaşmadan sonra telefonu kapattılar. Devran hemen aklındakileri yapmak için telefonundan en güvendiği adamlarını arayarak Selçuk Kılıç’ın peşine taktı. Saat başı ona rapor vermelerini de eklemeyi unutmadı. Ardından aklında olan diğer konu hakkında harekete geçti. …… Yağmur sonlanan konuşma sonrasında eve tekrar girerek yerine oturdu. O dışarıdayken Ayaz’da gelmişti. Yağız ile konuşuyor kafasını dağıtmaya çalışıyordu. Doruk uzun süre telefon konuşan Yağmur’un yanına oturması ile ona kısa bir bakış attı. Yağmur ona kısada olsa açıklama yapması gerektiğini düşündüğü için bir kısmını anlatmaya karar verdi. “ Doruk abi bir arkadaşımdan yardım istedim. Selçuk Kılıç’ı bir süre uzaktan takip edecek biliyorum riskli ama gözümüz üzerinde olmalı hala kesin kanıt yok o yüzden polis takibi söz konusu bile değil. ” “ Kendi başına iş yapman hiç doğru değil. Ama bir konuda haklısın gözümüz üzerinde olmalı o yüzden şimdilik bir şey demiyorum ama bunu baş komiserime söylemeliyiz ” “ bu iş bitsin ben anlatırım merak etme zaten sadece izleyecekler bir yere giderse haberimiz olacak müdahale falan yok ” “ anladım o zaman biz de işimize devam edelim” Yağmur’da onu onaylayarak bilgisayara geri döndü. Barış, Yağmur için diğer kurtardığı kişilerden daha önemliydi. Aynı parkta Barış ve arkadaşları ile oyunlar oynamış onu olmayan küçük kardeşi gibi benimsemişti. Şimdi kaçırılmış olması onunda canını yakıyordu. Yağmur, Barış ile geçirdiği birkaç günü düşünürken işini de yapmaya devam etti. Bir süre daha araştırma yaparak ihtimalleri daralttılar. Onların çalışmasını bölen zil sesiydi. |
0% |