Yeni Üyelik
19.
Bölüm

19. Bölüm

@busrauyanik

İyi okumalar. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın....

Bazı anlar vardır konuşmak, anlatmak istersin ama yapamazsın. Susar kalırsın uzun bir süre, sonra bir bakarsın o gün konuşmadığın için bir daha konuyu açamazsın. Sonra o mesele senin önüne gelir ve daha önce anlatmadığın için çok pişman olursun. Ancak her şey için çok geç kalmışsındır.

Yağmur içinde bu aralar düşünceleri hep bundan ibaretti. Bir şeyleri anlatmak için çok geç kalmak istemiyordu. Ama yapamıyordu işte bazı konulardan emin olmalıydı. Bu yüzden önce o eve girmeliydi. Barış’ın içinde olsa gördüğü aile hakkında bir fikir sahibi olamadı. Kafası o kadar doluydu ki onların düşüncelerini bile okumayı akıl edememişti.

Barış’ın kurtulmasının üzerinden sadece bir gün geçmişti. Bu süreçte çiftlik evinde yakalanan tüm adamlar sorguya alınarak konuşturularak kayıt altına alındı. Selçuk Kılıç’ta tüm suçunu itiraf etti. Etmese de Barış’ın tutulduğu odadaki kamera kayıtları her şeyi açıklıyordu. Yağmur verdiği ifadeyi hatırladığında tekrar sinirlendi.

…….

Bir gün önce:

Selçuk Kılıç’ın sorgusuna Baş Komiser Çağan ve Demir girdi. Çağan ve Demir kendilerine ayrılan sandalyelere oturarak karşılarındaki elleri masaya kelepçeli Selçuk’a baktılar. Sorguyu Çağan yapacaktı. Demir gerekli yerlerde araya girecekti.

“ Tüm adamların yaptıklarını itiraf etti. Emirleri senden aldığını söylediler anlayacağın inkâr etmenin bir anlamı yok o yüzden biz sormadan en başından sen anlatmaya başla ”

Selçuk o gece yakalandığında bunların olacağını biliyordu. Ama yaptıklarından çok yapmadıkları için pişmandı. İnsanın içindeki kötülük kolay kolay geçmiyordu.

“ lise zamanlarımız da ben ve Akif çok yakın arkadaştık. Sonra aramıza Berna katıldı. Ben ona ilk görüşte aşık oldum. Ona ne kadar yakın davranırsam o benden daha uzak durdu. Oysa biz arkadaş değil miydik? Neden uzaklaşıyordu benden, benden uzaklaştıkça Akif’e yakın olmaya başladı. Bu benim canımı sıktı. O zamanın toyluğuyla Akif’e iftiralar atmaya başladım ama o bir şekilde işin için sıyrılıyordu. Sevgili oldular onları görmek bana acı veriyordu. Bende başka bir okula geçtim. Uzaklaşmış olmam onlara nefretimi kinimi söndürmedi. Akif ve Berna ile uğraşmaya devam ettim. Bir süre yurt dışına gitmem gerektiği için rahatlamışlardı. Yurtdışında uzun yıllar kalmak zorunda kaldım. Babamın kesin emriydi dönemedim. Sonra duydum ki evlenmişler hatta bir bebekleri olmuştu. Öfkelendim çocuğu kaçırmaya çalıştım babam duyunca her şeyi elimden almak ile tehdit etti. Zengin hayatımı kaybetmek istemediğim için yıllarca sessiz kaldım. Her şey bana kaldığında tekrar takip ettirmeye başladım. Dört çocukları olmuştu mutlulardı. Ben ise sevmediğim bir kadınla evlenmiştim. Onları öyle gördükçe içim nefret ile doldu. En küçük çocuklarını kaçırdım. Siz gelmeseniz öldürecek mutluluklarına gölge düşürecektim.”

Çağan ve Demir karşısındaki adamın gözlerindeki nefrete konuşması boyunca tanık olmuşlardı. Her şeyi itiraf ettiği için başka bir soru sormalarına gerek kalmadı. Bundan sonrası mahkemenin işiydi. Çağan ve Demir odadan çıktıklarından iki polis sorgu odasına girerek Selçuk Kılıç’ı nezarethaneye geri götürdü.

……………

Yağmur hatırladığı o anları kafasından uzaklaştırarak emniyetten ayrıldı. Gece boyunca sorgularla ilgilenerek raporları hazırladı. Diğerleri de kendi raporları ile ilgilenmişti. Mesai saatleri sonunda bittiği için mutluydu. Birkaç gündür çok yorulmuştu. Yarın akşama kadar izinliydi. Güzel bir uykuya ihtiyacı vardı. Ardından Barış’ı görmek için yanına gidecekti. Onu çok merak ediyor olsa da fırsat bulup hastaneye gidemedi. Duyduğuna eve dönmüşlerdi. Dinlendikten sonra görmeye gidecekti.

Eve girdiğinde dolaptan bir şeyler atıştırdı. Uyumadan önce ailesi ile konuşarak kapattı uykudan uyandırılmak istemiyordu. Bodrumdaki odasına girdiğinde üzerini hızlıca değiştirerek kendisini yatağına bıraktı. Derin bir uykuya daldı. Uykuya dalar dalmaz etrafında koruma kalkanı oluştu. Ama bu seferki kalkan diğerlerinden daha zayıftı ve titreşiyordu. Yağmur bu durumun ileri ki günlerde ona neler getireceğinden habersiz uyumaya devam etti.

……..

Yağmur dinlenmiş bir şekilde uyandığında saate baktı akşam olmak üzere olduğunu gördü. Bu kadar saat uyumayalı uzun bir süre olmuştu. Kendisini dinlenmiş hissediyordu. Yataktan kalkarak rahatlatıcı bir duş aldı. Kot pantolon ve siyah bir tişört giydi. Boynundan hiç çıkarmadığı kolyesini tişörtün üzerine çıkardı. Saçlarını kurutarak düzleştirdi.

En sevdiği parfümünden bir fıs sıktıktan sonra hazır olduğuna kanaat getirdi. Akşam serin olduğu için üzerine dolaptan ceket alarak giyindi. O geceden sonra yine sadece kolyesini takıyordu. Şuan kendisini çok sade hissettiği için kasadan yüzüğünü tekrar çıkardı. Parmağına taktığında sanki içindeki bir boşluk doldu. Hissetti bu duygu ile kaşları çatıldı. Bu sonra düşünmeye karar vererek evden çıktı.

Yan evin bahçe kapısına geldiğinde ilk defa gördüğü iki koruma onun önünü kesti.

“ kim için gelmiştiniz ”

Yağmur görevini yapan insanlara her zaman saygı duyuyordu. Polis kimliğini göstermek yerine ismini ve gelme sebebini söyledi.

“ ben Yağmur, Barış’ı ziyarete gelmiştim. Akif Bey veya Yağız Bey evde ise adımı söylerseniz beni tanır.”

Korumaların içeri ile kurduğu kısa süreli bir iletişim sonrasında Yağmur onlara baş selamı vererek bahçe kapısından içeriye girdi. Kısa sürede ulaştığı kapıyı çalarak açılmasını bekledi. Açılan kapı ile karşısında gördüğü Ayaz’a baktı. Kendisine merak ve soru dolu bakışlar atan adama samimi bir şekilde gülümsedi.

“ merhaba Ayaz Bey Barış’ı görmek için gelmiştim. Durumunu öğrenmek için hastaneyi aradığımda çıktığını söylediler daha önce gelemedim kusura bakmayın”

“ Yağmur Hanım olur mu öyle şey buyurun lütfen”

Beraber içeri girdiler Yağmur genç adamı takip ederek birkaç gün önce saatlerini geçirdiği salona girdiler. Yağmur gördüğü kişiler yanlış zamanda geldiğini anladı. Tüm aile buradaydı aynı zamanda misafirleri de vardı. Anlaşılan misafirliği daha kısa tutmaya çalışacaktı. Abisi ve ailesi ile aynı yerde önce de bulunmuşlardı. Ancak o zaman iş için buradaydı. Şimdi ise başka insanlarda var ve herkesin gözü üzerinde olacaktı.

Akif Bey ve Berna Hanım kapıdan giren Yağmur ile ayağa kalktılar.

“ hoş geldin kızım”

“ hoş buldum Berna Hanım. Çok geçmiş olsun. Rabbim bir daha yaşatmasın. ”

Yağmur’un sözlerine oda da bulunun herkes âmin dedi.

Yağmur kendisine gösterilen boş yere oturarak Berna Hanım’a hitaben konuşmaya devam etti.

“ ben aslında Barış’ın iyi olduğunu kendi gözlerim ile görmek için gelmiştim ”

Akif Bey karşısında ki Yağmur’u inceliyordu. Ona bir can borcu vardı. Diğerlerinin aksine o gün neler olduğunu öğrenmişti.

“ Yağmur kızım benim sana bir can borcum var. Duyduğuma göre hayatını tehlikeye atarak oğlumu sen kurtarmışsın.”

Diğerleri duyduklarının şaşkınlığını yaşarken Yağmur oturduğu yerde rahatsızca kıpırdandı. O sadece görevini yapmıştı ve bu şekilde düşünülmesini istemiyordu.

“ Akif Bey ben sadece görevimi yaptım. Oraya ilk ben girdim ben müdahale ettim. Ekip arkadaşlarımdan biri girmiş olsa yine aynı şeyi yapardı. Dediğim gibi ben görevimi yaptım. Lütfen bu konuyu kapatalım.”

Berna Hanım ve Akif Bey için o ne derse desin oğlunu Yağmur kurtarmıştı. Yine de başını sallayarak Yağmur’u onayladılar. Yağmur aldığı onay sonrasında odadakilere göz gezdirdi. Ayaz diğerlerini tanıtmak için yalancı bir öksürük ile dikkati üzerine çekti.

“ Bizi tanıyorsun zaten Nehir ve Murat Aydemir, diğer koltukta oturan gençler ise çocukları Aras, Kağan ve Anıl ”

“ tanıştığıma memnun oldum”

Diğerleri de memnun olduklarını söyleyerek aralarında konuşmaya başladılar. Aras ile Yağız, Kağan ile Ayaz, Anıl ile Umut yaşıttı. Yağmur kendisine sorulan birkaç soruyu cevaplarken kapıdan gelen ses ile oraya dikkat kesildi.

İçeri giren Umut’u gördüğünde ona gülümserken Onun arkasından gelen Barış’ı gördüğünde gülümsemesi daha da genişledi. Onu ayakta görmek iyi hissettirmişti. O gün yetişememiş olsa olacakları düşünemiyordu.

Oturduğu yerden ayağa kalkarak Barış’ın onu fark etmesini bekledi. Kendisini tanıyacağından pek emin değildi. Üç yıl geçmişti. Barış büyümüş birazda uzamıştı. Ama o hala onun gözünde günlerce parkta oyunlar oynadığı, olmayan kardeşi yerine koyduğu o çocuktu. Onun sayesinde içindeki kardeş özlemini biraz olsun dindirmişti.. Bu yüzden Barış’ın yeri onda hep ayrı kalacaktı.

Barış kaçırıldıktan sonra içine kapanmıştı. Gerekmedikçe konuşmuyor odasından pek çıkmıyordu. Bugünde Umut abisinin zoru ile çıkmıştı. Ama her an geri dönebilirdi. Ailesi onun üzerine giderek daha kötü hissettirmek istemediği için ses etmiyorlardı. Yakın zamanda çocuk psikiyatrisine götüreceklerdi. Sadece çocuklarına biraz zaman tanımışlardı.

Barış abisinin arkasından salona girdiğinde içeriye göz gezdirdi. Tanıdığı insanları gördüğünde ne zaman tuttuğunu bile bilmediği nefesini bıraktı. Onlar ile fazla göz teması kurmadan baktıktan sonra orada başka birinin daha olduğunu gördü.

Barış’ın gözleri Yağmur’a değdiğinde kaşları çatıldı. Onu bir yerden tanıdığını hatırlıyordu. Ama nereden olduğunu bilemiyordu. Gözleri boynundaki kolyeye takıldığında onunla nerede karşılaştığını hatırladı.

Yağmur kendisine dikkatli bakan Barış’ın düşüncelerini okumuştu. Gülümsemesi mümkün olduğunca genişleyerek şimdiye kadar kimsenin fark etmediği gamzesi ortaya çıktı. Bir elini hafifçe havaya kaldırarak konuştu.

“ merhaba Barış ”

Barış onun sesini duyduğunda doğru hatırladığından emin olu. Ayakta dikilmeyi bırakarak hızla ona doğru koştu. Yağmur kendisine gelen Barış’a kollarını kocaman açtı. İkili birbirine sıkıca sarılırken diğerleri neler olduğunu anlamamış şaşırıp kaldı. Barış ilk defa gördüğü birine sarılacak biri hiçbir zaman olmamıştı. Son yaşadıkları onu insanlardan daha da uzaklaştırmıştı. Yağmur üzerinde hissettiği bakışlar ile Barış’a sarılmaya devam ederken onlara baktı.

“ Barış ifade için geldiğinde tanıştık.”

Aslında Yağmur ve Barış bu güne kadar hiç karşılaşmamışlardı. İfade için karakola geldiğinde Yağmur görevde olduğu için dışarıdaydı. Ama daha önce tanıştıklarının bilinmesini istemiyordu.

Geçmiş ikisinin arasında sır olarak kalacaktı. Barış onu daha önce görmemiş olsa da “ evet o gün tanıştık ” diyerek onayladı.

Sarılmaya son verdiklerinde Yağmur kalktığı koltuğa otururken Barış’ta hemen yanında ki boşluğa oturdu. Biraz çekinse de Yağmur’un yanında kendisini güvende hissettiği için kollarını beline sararak başını göğsüne yasladı. Yağmur’da her gün yapıyormuş gibi doğal bir hareketle onun omzuna kolunu sararak saçlarını okşamaya başladı.

Hem Barış’ın ailesi hem de diğerleri karşılarındaki manzara karşısında çok şaşkındı. Daha birkaç gün önce tanıdıkları bir polis memuru şuan çocuklarına onlardan daha yakındı. Bu durum onları elbette mutlu ediyordu. Sadece bu kısa sürede bu kadar yakınlaşmaları tuhaf geliyordu.

Berna Hanım oğlunun mutlu olduğunu gördüğü için diğerlerinin dikkatini üzerine çekti.

“ hiçbirinizi bir yere göndermiyorum bugün akşam yemeğinde beraberiz”

Yağmur itiraz etmek için ağzını açıyordu ki Barış ondan önce davrandı.

“ gitmeyeceksin değil mi Yağmur abla”

“ sen istersin de gider miyim ben”

Yemek hazır olana kadar herkes kendi aralarında konuşmaya başladı. Kısa sürede hazırlanan yemekler ile masaya geçtiler. Yağmur masanın en sonuna oturmak istese de Barış onun elinden tutarak çekmişti. Barış’ın yönlendirmesi masanın ortalarına oturdu. Başköşeye Akif Bey oturmuştu. Onun sol tarafına sıra ile Berna Hanım, Ayaz, Yağmur, Barış, Umut oturdu. Akif Beyin sağ tarafına Murat Bey, Nehir Hanım, Yağız, Aras, Kağan ve Anıl oturdu.

Yağmur karşına denk gelen Yağız ile yutkundu. Geldiğinden bu yana göz teması kurmamaya çalışmıştı. Şimdi ise karşısında oturuyor arada kendisine baktığını hissediyordu. Herkes yemeğini yemeye başladığında bile hissettiği bakışlar azalmadı.

Akif Bey sessizce yemeğini yiyen genç kıza baktı. Onu daha yakından tanımak istiyordu. Ailesi için yaptıkları ne kadar mesleği gereği olduğunu bilse de yaptıkları için minnettardı.

“ Yağmur kızım ailen ne iş yapıyorlar ”

Yağmur kendisine sorulan soru ile elindeki çatal ve bıçağı masaya bırakarak Akif Bey’e baktı. Odağı Akif Beyde olsa da diğerlerinin bakışlarını hissediyordu.

“ babam ve annem aile şirketimizi yönetiyorlar efendim ”

Akif Bey kadar diğerleri de duydukları karşısında meraklanmışlardı. Murat Bey diğerlerinin merakını gidermek ister gibi araya girerek ikinci soruyu sordu.

“ baban ve annenin adı ne kızım belki tanıyoruzdur.”

Yağmur, Murat Bey’in sorusu ile ona döndü.

“ Ayhan ve Semra Karakaya, Karakaya Holdingi biliyorsunuzdur. Antalya merkez olmak üzere birçok şehirde şubelerimiz var. ”

Murat Bey, karşısındaki kızın konuşmalarını bir baş hareketi ile onaylarken bu sefer konuşmaya Yağız devam etti.

“ yanlış anlamazsan bir şey sormak istiyorum”

“ tabi sorabilirsiniz”

“ aile şirketiniz de çalışmak yerine neden polis olmayı seçtiniz. Aileniz için sorun olmuş olmalı ”

Yağmur böyle bir soru bekliyordu elbette ama bu kadar erken olacağını düşünmemişti. Az öncekinin aksine artık soru soran kişinin gözlerine bakmıyordu. Gözlerini yarısı yenmiş tabağına indirdi. Masadaki odak noktasının sadece kendisi olduğunu hissettiğinde cevap vermek için uzun süre beklediğini fark etti. Düşüncelere o kadar dalmıştı ki bir an soruyu bile unutmuştu. Yağız’a tekrar baktığında kendisinden hala cevap beklercesine baktığını gördü.

“ hayatıma devam etmek için bu mesleği seçmem gerekiyordu. Seçmeseydim eğer daha zor bir hayatım olacaktı. Düşündüğünüzün aksine meslek seçimim yüzünden ailem ile aramda hiçbir sorun olmadı. Aksine beni hep desteklediler hala da öyleler ”

Masadakiler duyduğu cevap ile akılları daha çok karıştı. Ama daha fazla soru sorarak Yağmur’u sıkmak istememişler başka sohbet konuları açmışlardı.

O sırada açık kalan televizyondan gelen haber sesi ile masa da sessizlik oluştu. Akşam haberlerinde son dakika haberi girilmişti. Televizyon Yağmur’un arkasında kaldığı için alt yazıyı ve gösterilen resmi görmedi. Fakat duyduğu isim ile az önce eline aldığı çatal elinden kayarak tabağına sert bir şekilde düşerek sessiz ortamda büyük bir yankı bıraktı.

Herkesin dikkati yine ona döndüğünde bu sefer tek odağı televizyondan gelen haber sesi olduğu için umursamadı. Hızla yerinden kalkarak arkasını döndüğünde gördüğü resim ile rengi attı.

 

Haftalık bir bölüm şeklinde yayınlamayı planlıyorum. Umarım anlayış ile karşılarsınız.

​​​

Loading...
0%