Yeni Üyelik
20.
Bölüm

20. Bölüm

@busrauyanik

İyi okumalar. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın....

Yağmur için gün güzel başlasa da maalesef devamında güzel devam etmiyordu. Masadaki herkes ona neler olduğunu anlamak için bakarken onun kulaklarında ise hala tekrarlanmaya devam eden haber yankılanıyordu.

“ sayın seyirciler haber akışımıza bir son dakika haberi ile ara veriyoruz. Geçtiğimiz yıllarda çocuk kaçırma, alı koyma ve tehdit suçlarından tutuklanarak ceza evine gönderilen ünlü iş adamı Osman Boz an itibariyle serbest bırakıldı. Suçlamaları her dava duruşmasında reddeden ve tehdit ile yıllar önce itirafta bulunduğunu beyan etmekteydi. Osman Boz’un avukatlarınca açılan temyiz davasının son duruşması bugün sabah saatlerinde başladı. Uzun saatler devam eden dava, hâkimin Osman Boz’u suçsuz bulması ile sonuçlandı. Birazdan bir basın açıklaması yapacağını bildirdiği de gelen haberler arasında çok kısa bir aradan sonra tekrar görüşmek üzere ”

Ayaz hala ayakta duran ve televizyona bakan Yağmur ile endişelendi.

“ Yağmur Hanım iyi misiniz? ”

Yağmur zorla da olsa başını sallayarak kalktığı sandalyeye yavaşça oturdu. Yüzü hala bembeyaz olan genç kız ile endişelenmişlerdi. Yağız doktor olmasının verdiği sakinlik ile yerinden kalkarak Emre’den tansiyon aletini getirmesini istedi. Ardından hızlıca genç kızın yanına gitti.

Yağmur yanına gelen Yağız ile kendini toparlamaya çalıştı.

“sizi de endişelendirdim kusura bakmayın. Ben gitsem iyi olacak ”dedikten sonra ayağa kalkmıştı ki Yağız onu geri kalktığı yere oturttu.

“ önce tansiyonunu ölçelim iyi olduğuna emin olalım sonra gidersin ”

Yağmur fazla ısrar etmemek için sadece başını salladı. Aslında abisinin onun için endişelenmesi içten içe mutlu ediyordu. Kısa sürede ölçülen tansiyonu ile Yağız tekrar konuştu.

“ tansiyonun çok düşük herhangi bir hastalığın var mı? Bir doktora görünmen gerekiyor ”

“ kısa süre önce vitamin ilaçları kullanmam dışında bir hastalığım yok en kısa zamanda hastaneye giderim. Teşekkür ederim ”

Her ne kadar içinde bulunduğu durum yüzünden mutlu olmasının zamanı olmasa da abisinin ilgisini içini mutlulukla doldurdu. Yağmur’u mutlu etmek işte bu kadar kolaydı.

“ sen yine de bizim hastaneye gelip birkaç test yaptır.”

“ tamam en kısa zamanda gelirim.”

Yağmur konuşmasını bitirdikten sonra kendisine endişe ile bakan diğerlerinden günlerini berbat ettiği için özür dileyerek ayağa kalktı. Hemen yanında oturan ve kendisine dolu gözler ile bakan Barış’a sarılarak konuştu.

“ korkacak bir şey yok ablacım sadece tansiyonum düşmüş sende duydun zaten dinlensem hemen düzelirim sonra yine yanına uğrarım tamam mı? ”

Bu sözlerden sonran Barışın içi rahatlayarak ablası gibi gördüğü Yağmur’a sıkıca sarıldı.

“ tamam Yağmur abla”

Yağmur, Barış’tan ayrıldıktan sonra diğerleri ile vedalaşarak kapıya yöneldi. Yağız’ın içi hiç rahat etmediği için diğerlerine birazdan geleceğini söyleyerek genç kızın peşinden çıktı.

“ Yağmur Hanım bekleyin sizi evinize bırakıyım”

Yağmur sadece yalnız kalmak istiyor olsa da abisini kırmak istemeyerek kafasını salladı. Beraber dışarı çıktıklarında Yağız’da arabasını anahtarını çıkararak kapıların kilitlerini açtı. Yağmur çıkan ses ile daldığı düşüncelerden çıkarak ona baktığında o an fark etti ki henüz yan evde oturduğunu kimse bilmiyordu.

“ arabayla gitmemize gerek yok, aslında sizinde gelmenize de gerek yoktu kendim giderdim. Zaten hemen ya-”

“ yakınsa yürürüz sorun değil. İyi değilsin seni bu halde gönderemem ”

Yağmur onun sözleri ile içten bir şekilde gülümsedi.

“ peki ”

Beraber yan yana bahçe kapısına doğru yürümeye başladıklarında Yağmur hala gülümsüyordu. Abisinin onu tanımasa da önemsediğini bilmek iyi hissettiriyordu.

“ aslında bana Yağmur diye bilirsiniz sizden yaşça küçüğüm Yağmur Hanım demeniz garip hissettiriyor.”

Öyle seslenmek Yağız’a da onun kadar tuhaf geliyordu.

“ peki sen nasıl istersen sen de bana Yağız ya da Yağız Abi diyebilirsin istersen ”

Yağmur duyduğu abi kelimesi ile olduğu yerde durarak yanında onunla beraber duran Yağız’a döndü.

“ gerçekten mi? ”

“ gerçekten”

Yağmur bir çocuk gibi yerinde zıplamak istiyordu. Aşırı tepkisini açıklayamayacağı için kendisini tuttu. Yüzünde oluşan büyük gülümseme gözlerine dahi ulaşmış parlıyordu. Yağız onun aşırı sevinci karşısında şaşırsa da sesini çıkarmadı. Bir süre onun sevincine gülerek ortak oldu. Tekrar yürümeye başladıklarında bir dakika bile olmadan Yağmur’un adımları tekrar durdu.

“ geldik ”

Yağız önce ona sonrada önünde durdukları bahçe kapısına baktı. Kaşları çatılırken aklındaki soru dilinden de döküldü.

“ nasıl yani burada mı oturuyorsun ”

“ evet bende Barış için buraya geldiğimiz de şaşırmıştım. Aslında biraz önce söylemeye çalıştım ama sözümü kesip yürürüm dedin”

Yağız onun haklı olduğunu bildiği için üstelemedi.

“ o zaman sen eve gir ve biraz dinlen en kısa zaman da bizim hastaneye bekliyorum. Seni ben muayene edeceğim”

Yağmur onu başını sallayarak onayladı. Ardından vedalaşmak için söze girdi.

“ Her şey için teşekkür ederim Yağız Abi görüşürüz ”

Yağmur eve girdikten sonra dinlenmek için yatağına uzandı. Aklında hala hapishaneden çıkan Osman Koz olsa da şuan düşünmek istemiyordu. Saat henüz akşam sekiz olsa da kendisini yorgun bitkin hissediyordu. Biraz uyumak için gözlerini kapattı. Yağmur derin bir uykuya dalarak etrafını saran mavi ışık birkaç kez titreşerek soluk bir hale geldi.

…….

Yağmur aralıksız bir uykunun ardından çalan alarm sesi ile uyandı. Kendisini dinlenmiş dinç hissediyordu. Akşam iş başı yapacaktı. Bugün biraz kendisine zaman ayırarak gezmek istiyordu. Bir süredir Devran ile de buluşamamış sohbet edememişti. Onun yanına da uğramaya karar verdi.

Hızlıca hazırlanarak evden ayrıldı. Önce bir kâffeye giderek kahvaltı yaptı. Ardından oradan alışveriş merkezine geçerek birkaç kıyafet ve ihtiyaçlarını aldıktan sonra elektronik eşyalar satan mağazaya girdi. Birkaç gündür aklında olan malzemeleri alarak çıktı. Müsait bir zaman da aldığı malzemeler ile yapacaklarını bile planlamaya çoktan başlamıştı. Yapacaklarını düşünürken yanından geçtiği bir mağazada dikkatini çeken kolye bileklik setinin fotoğrafını çekti.

İşlerini bitirip arabasına bindiğinde çoktan öğle saatleri olmuştu. Devran’ın şirketine gitmek için yola çıktı. Kısa süren yolun ardından otoparka giriş yaparak arabasını park etti. Kendisini sabaha oranla yorgun hissediyordu. Bu durumu aç olmasına yordu. Hızlı adımlar ile şirkete girerek danışmaya vardı. Daha önce şirkete gelmediği için Devran’ın odasını bilmiyordu. Sürpriz yapmak istediği için aramakta istemiyordu.

“ merhaba, Devran Demir ile görüşmek için gelmiştim ”

Danışmadaki kadın hafif balıketli hoş bir kadındı. Kendisi ile konuşan kişiye sıcak bir gülümseme ile bakarak her gelen kişiye uyguladığı prosedürü uyguladı.

“ hanımefendi randevunuz var mıydı? Bu aralar meşgul olduğu için randevu olmadan alamıyoruz ”

Yağmur bunu hesaba katmadığı için gülümsemesi soldu.

“ hayır randevum yok ama kendisi arkadaşım sürpriz yapmak istemiştim. Yardımcı olamaz mısınız ?”

Danışmadaki kadın Devran Bey’in kadınlar ile iş harici bir ortamda samimi olduğunu hiç görmediği için Yağmur’un söyledikleri karşısında şaşırmış olsa da pek inanmadı. Bu yüzden tedbiri elden bırakmayarak olumsuz yanıt verdi.

Yağmur aldığı olumsuz yanıt ile anladım manasında başını sallarken bir adım geriye çekilerek çantasından telefonunu çıkardı. Devran’ın adını tuşlayarak açmasını beklerken etrafına baktığında kendisini izleyen birçok çalışan gördü. Onlara kaşları çatık bir şekilde bakarken asansörün açılma sesi ve Devran’ın telefondaki sesi aynı anda duyuldu.

“ Efendim Yağmur ”

Yağmur hem telefondan hem de sağ tarafından gelen ses ile hızla o tarafa döndü. O an insanların kendisini izlediğini bile unuttu. Telefonu kulağından indirerek konuştu. Bir yandan da ona doğru yürüyordu.

“ Devran ”

Loading...
0%