@busrauyanik
|
İyi okumalar. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.... Bir insanın başka bir insanın sesini her gün duysa da özler miydi? Devran özlemişti. Daha dün konuştuğu kadının sesini öyle çok özlemişti ki bir an hayal gördüğünü sandı. Yağmur’un sesi telefondan değil hemen sol tarafından geliyordu. Devran da telefondan gelecek olan sesi beklerken yakınından gelen sese doğru döndü. Karşısında gördüğü kişi ile yüzünde kendisine en yakın olan asistanı Baran’ın bile şimdiye kadar görmediği bir gülümseme oluştu. Kendisine doğru gelen kadın ile o da adımlarını ona yöneltti. İkisi de karşı karşıya geldiklerinde hiç beklemeden sarılmışlardı. Tam bir haftadır çok az telefonda konuşmuş hiç bir araya gelememişlerdi. Etrafta onları izleyen çalışanlar onlar için şuan önemsizdi. İkisi birbirlerine sıkıca sarılmış özlemlerini giderdiklerinde Devran onu kendinden ayırmadan kolunu omzuna atarak az önce çıktığı asansöre doğru yürüdü. Yağmur hiç itiraz etmeden ona ayak uydurarak hala onları izleyen kişileri ikinci bir şoka soktu. Onlar ile birlikte asansöre tekrar binen diğer bir kişi de Baran’dı abisi gibi gördüğü patronunun bu halleri onu şaşkına çevirmişti. Gözlerini kocaman açmış hala kadının omzuna kolunu atmış olan patronunu izliyordu. Kısa sürede Devran’ın odasına ulaştıklarında hep beraber içeri girdiler. Yağmur Devran’dan ayrılarak karşılıklı koltuklara oturduklarında Baran’da sahte bir öksürük ile orada olduğunu belli etti. Devran ondan gelen sesi ile Baran’a bakarak konuştu. “ sizi tanıştırayım, Yağmur sana daha önce bahsetmiştim asistanım Baran ” Yağmur Devran’ın konuşmasının ardından söze girerek konuştu. “ memnun oldum Baran Bey, bende Yağmur Karakaya Devran’ın arkadaşıyım ” Baran arkadaştan fazlası olduğunu düşünse de bir şey söylemedi. “ bende memnun Yağmur Hanım ” Konuşmasının ardından oda da bulunan ve cam bölmelerle ayrılarak küçük bir oda haline gerilen odadaki masasına geçerek onları kendi haline bıraktı. Odanın kapısını kapatmayı ihmal etmedi. Devran çıkmasını isterse o zaman çıkardı. Biraz merakını giderse fena olmaz diye düşünüyordu. Yağmur Baran’da olan bakışlarını Devran’a çevirdiğinde onun kendisini izlediğini gördü. “ seni hangi rüzgar attı buraya söyle bakalım ” “ o günden sonra seni göremedim telefonda konuştuk ama seninle sohbet etmeyi özledim. Boş vakit bulunca gelmek istedim. Bazı konular da var tabi ama onu sonra konuşuruz ” Diğer konunun ne olduğunu merak etse de onu onaylayarak sohbet etmeye başladılar. Sohbet arasında açlıklarını gidermek için söyledikleri yemekleri de yemişlerdi. Yağmur doymasına rağmen hissettiği yorgunluk ile kaşları çatıldı. Bu hissi bir süredir yaşıyordu. Yorgunluktan olduğunu düşünmüştü ama öyle olmadığını şimdi fark ediyordu. Devran kaşları çatılmış bir noktaya bakarak düşünen kadına dikkatli bakıyor sorunu anlamaya çalışıyordu. “ sorun ne Yağmur bugün biraz fazla dalıyorsun ve solgun gibisin ” Yağmur onu başını sallayarak onayladıktan sonra Baran’ın onları dinleyip dinlemediğini kontrol etti. Masası odanın içinde olsa da cam bir bölme ile ayrılıyordu. Kapısı kapalı olsa da camdan net bir şekilde görünüyordu. Devran ona güveniyorsa o da güveniyordu. Ama anlatacağı konuyu bilmemesi gerektiğini biliyordu. Devran’a biraz daha yaklaşarak sessizce konuşmaya başladı. “ bu aralar kendimi iyi hissetmiyorum. Nasıl desem dinlenmeme rağmen yorgun ve bitkin hissediyorum. Ön görülerimden çıkmak ya da tekrar düşünmek çok zor oluyor. Başka bir konu ise Osman Koz’un hapisten çıkmış olması onun peşime düşeceğine eminim. Tabi bir de abimin durumu var ben ne yapacağımı bilmiyorum Devran ” Devran duydukları ile yerinden hızla kalkarak masasına yöneldi. Aynı hızla kilitli çekmecesini açtı. Baran onun bu ani hareketi ile ayağa kalktığında hala oturmaya devam eden Yağmur ile kaşları çatıldı. Devran’ın bu ani hareketlerine alışkın gibiydi. İkisinin arasındaki olayı hala çözemiyordu. İlk gördüğünde sevgililer diyebiliyorken ne konuştuklarını duymasa da iki arkadaşın sohbet etmesinden fazlası olduğunu düşünmedi. Aklı iyice karıştığında yerine tekrar oturarak onları izlemeye devam etti. Herkesin sakladıkları, sırları vardır. Bazıların ki ufak önemsiz bazılarının ise dünyayı yerinden oynatacak kadar büyüktür. Devran ve Yağmur’un sırrı birinci seçenek kadar önemsiz ve ufak değildi. Aksine dünyayı yerinden onatacak kadar büyüktü ve birinin bunu öğrenmesi demek tehlike demekti. Ama en büyük tehlike gücü kontrol edememekti. Devran en çok bundan korkuyordu. Kendi için değildi bu korku o küçük yaşta eğitim almış öğrenmişti kontrol etmeyi, korkusu Yağmur içindi gücünü kontrol edemezse öngörüsünün içine sıkışır kalırdı. Devran’ın en büyük korkusu buydu. Çekmecesine sürekli yedekte bulundurduğu kolyesini çıkardı. Masasına geldiği hızla Yağmur’un yanına döndüğünde Baran hala ikiliyi izliyordu. O sırada patronunun elindeki kolyeyi gördü. O kolyenin patronuna ait olduğunu ve onu takmadığı bir gün bile olmadığını biliyordu. Fazla onları izlememek için işine dönecekken kolyeyi Yağmur’a taktığını gördüğünde kaşları şaşkınlık ile kalkarken neler olduğunu merak etmeye başlıyordu. …… Devran elindeki kolye ile Yağmur’un yanına oturdu. Diğer kolyeyi çıkarmadan önce elindeki kolyeyi taktı. Yağmur onun ne yapmaya çalıştığını anlamasa da bir bildiği olduğunu düşünüyordu. Gözlerinde gördüğü endişe onu korkutmaya yetmişti. Boynundaki kendi kolyesini çıkardığında ise kendisini daha iyi hissettiğini fark etti. “ neler oluyor Devran ” Devran ona açıklama yapmadan önce birkaç soru sorması gerekiyordu. Bir yandan da kolyeyi incelemeye başladı. “ son zamanlarda ne sıklıkla öngörü görüyorsun ” Yağmur biraz düşündüğünde Barış’ı aradıkları zaman gün içinde üç kez gördüğünü hatırladı. O günden sonra bir hafta içinde sadece iki kez görmüştü. Onlarda basit hırsızlıklardı. “ son bir haftadır sadece iki kez gördüm ama Barış’ın kaybolduğu gün birkaç saat ara ile üç kez görmüştüm” Devran duydukları ile kolyeyi incelemeyi bırakarak hızla doğruldu. “ Yağmur bunu bana ne zaman söylemeyi düşünüyordun ” Sesi çok yüksek olmasa da Baran’ın duyacağı kadar yüksek ve sertti. Yağmur onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordu. Neden sinirlendiğini bile anlayamıyordu. “ neler oluyor Devran neden bu kadar sinirlendin anlamıyorum” “ Yağmur gerçekten bunun ne kadar önemli olduğunun farkında değil misin? Ölebilirdin” Yağmur ölebilirdin sözü ile titredi. Az önce Devran’ın yüksek sesinden korkmayan Yağmur, o an sanki ölümün soğuk nefesini ensesinde hissetti. Çok hassas bir insan olmamasına rağmen bazı konularda hassas olabiliyordu. Ölüm herkes için vardı ama o daha abisi ile doğru düzgün konuşamamıştı bile, ayrıca ailesine olanları henüz anlatmamıştı. Daha kurtaracağı çok insan vardı. Gözleri duydukları ile dolmaya başladığında Devran’da asıl kızması bağırması gerektiği kişinin kendisi olduğunu fark etti. Kalktığı yere yavaşça çökerken Yağmur’u göğsüne çekerek sarıldı. “ ben bilmiyordum gerçekten bilsem sana söylemez miydim? ” “ sesimi yükselttiğim için özür dilerim hepsi benim suçum sana daha fazla açıklama yapmalı dikkatli olmalıydım ” Yağmur onunda suçlu olmadığını biliyordu. Bu durum kendisi için ne kadar zor ise Devran için hem zor hem de yeni bir durumdu. Yağmur, küçük yaşta eğitilmiş biri olarak hiçbir şey bilmeyen bir yetişkini eğitmenin zor bir durum olduğunu düşünüyordu. Yerinden doğrularak Devran’a doğru döndü. “ Şimdi bunları konuşmanın zamanı değil benim işe gitmem lazım ama önce neden bu kadar endişelendiğini anlatır mısın? ” “ kolyen aşırı güçten dolayı kırılmış bir hafta kırık kolye ile dayanman bile bir mucize, benim sana verdiğim diğer takılardan birini yanında taşı yedek olarak gerekirse şimdilik iki tane tak ” “ tamam” “ ayrıca boş olduğun zamanlarda eğitime başlayalım bu kadar beklemem bile saçmalık zaten tüm hata benim, sen bu güçleri kazandığında bu eğitimi vermeliydim sana” “ uzun zamandır polis okulundaydım. Devran beni nasıl eğitmeyi düşüyordun zaten ama okuldan uzun süre ayrılamadığımı biliyorsun. Sen yine de her konuda uzaktan da olsa bilgi verdin bana kendini bir daha suçlamanı istemiyorum. Ayrıca zor zamanlarımda hep yardımcı oldun. Yine yardımcı olmaya devam edeceksin biliyorum ” “ yardımcı oldum evet ama sana güçlerini kullanırken dikkat etmen gerekenleri daha erken söylemeli seni bunlara hazırlamalıydım.” Yağmur hala kendisini suçlayan Devran’a baktı. Onun kendisini önemsediği kadar Yağmur’a onu önemsiyordu. Devran’ın sürekli kendini suçlaması Yağmur’u üzüyordu. Ona karşı hissettikleri arkadaşlıktan fazlası olduğunu biliyordu. İnsan kendi hisselerini bilemez miydi? Ona göre hislerinden emin olmayan insan kendini kandıran insandı. Yağmur, Devran’dan hoşlanıyordu. Ama bir aması vardı işte, hislerinden emindi emin olmasına ama güçlerinden emin değildi. Ona karşı hissettiği duyguların güçleri ile ilgili olup olmadığını bilmiyordu. Devran’a karşı güven, sevgi, saygı hissediyordu. İlk tanıştıkları zamanlar aralarında Devran’ın yardım ettiği ve güçlerini paylaştığı kişiye dayalı bir ilişli söz konusuyken bir süre sonra birbirleri ile konuşmadan duramıyor duruma gelmişlerdi. Her buluştuklarında sıkıca sarılıyor hasret gideriyorlardı. Onun yanında o kadar huzurluydu ki hiçbir kaygısı olmadan saatlerce yanında durabilirdi. İşte burada güçlerinin devreye girdiğini hissediyordu. Devran’dan bir parça olan güçleri onun yanındayken dingin bir deniz gibiydi. Gücünü baskılamak için kendini zorlamıyordu. Yormuyordu. İçindeki güç sakinlik ile duruyordu. Bunları düşünürken ellerinin kendinden bağımsız genç adamın yüzünü okşadığından habersizdi. O kadar dalmıştı ki düşüncelere kendisine sevgiyle bakan gözleri fark etmedi. Kendine geldiğinde parmakları ile genç adamın yüzünü son kez okşayarak elini çekti. “ benim artık gitmem gerek işe geç kalacağım. Eğitimi senin içinde uygunsa benim evde yapalım bahçe geniş rahatsız eden olmaz. Senden birkaç ricam olacaktı. Onu da konuşuruz” Devran, hala az önce yaşadıkları temasın etkisindeyken başını sallayarak onayladı. Yüzünde hoş bir gülümseme ile karşısında kendisinden gözlerini kaçıran kadını dinliyordu. Yağmur’un odadan çıkmak için kapıya yöneldiğini gördüğünde peşinden o da yürüdü. Arkalarında kafası daha da karışmış bir asistan bıraktıklarından habersiz beraber asansöre bindiler. Çıkışa indiklerinden kendilerine bakan insanlar Devran’ın umurunda değildi. Hemen yanında yürüyen Yağmur’u kendine çekerek elini tuttu. Yağmur onun bu hareketlerine artık alışkındı. Sadece oda da yaptığı şeyden dolayı çok utanıyordu. Devran’da bunun farkındaydı ve onu daha fazla utandırmak istemiyordu. Beraber dışarı çıktıklarında Devran Yağmur’a arabasına kadar eşlik etti. Yağmur üzerindeki utangaçlığı bir kenara bırakarak arabaya binmekten vazgeçti. Arkasında ki kendisine bakan adama döndü. Aralarındaki iki adımlık mesafeyi kapatarak kollarını ona doladı. Devran da aynı hızla Yağmur’a sarıldığında ikisi de konuşmaları gereken bir konunun daha olduğu kanısına çoktan varmışlardı. İkisi de birbirlerinin kokusunu içlerine çekerken belki de son kez sarıldıklarının farkında değillerdi. Yağmur arabasına binerek yola çıktığında Devran’da yüzündeki gülümseme ile şirkete geri döndü. Yapması gereken birkaç işi kalmıştı ardından evine geçecekti. Devran işlerini biterek evine geçtiğinde yorgun olduğu için kısa bir duş alarak yatağına uzandı. Bugün birçok toplantıya girmiş, yeni koleksiyon için çizimler yapmıştı. Gözleri uykuya yenik düştüğünde göreceklerinden sonra bir kez daha ona geç kalmamayı dileyecekti. Saat gece 01.00’ i sadece saniyeler geçiyordu. ……. Genç adam gözlerini karanlık bir sokakta açtığında yine bir öngörü gördüğünü anladı. Yıllardır bu güçler ile yaşıyordu artık alışkındı. Boynundaki kolyesini sıkıca kavradı. Artık bulunduğu sokak daha gerçekçiydi. Nerede olduğu pek anlamasa da tehlikenin kol gezdiği karanlık sokakta birazdan hiç istemeyeceği olayları göreceğini biliyordu. Ama içinde anlamlandıramadığı bir sıkıntı kol geziyor nefesinin daralmasına neden oluyordu. Bu hisse yıllar önce tatmış ardından çok sevdiği anne ve babasını kaybetmişti. Kendisine biraz olsun gelmek için derin nefesler alarak yavaş yavaş bıraktı. İçindeki histen kurtulamasa da artık öngörüsüne odaklanabiliyordu. Hemen arkasından gelen adım sesleri ile o tarafa bakmaya çalıştı. Saniyeler içinde yanından koşarak geçen genç kız ile peşinden gitmeye hazırlanırken onun peşinden koşan iki adamda yanından geçti. Devran onları takip etmeye başladığında etrafa dikkatli bakıyor bir ipucu arıyordu. İki el silah sesi boş karanlık sokakta yankılandığında bu sese genç kızın acı feryadı eşlik etti. Devran hızla sesin geldiği yöne koşmaya devam ederken siren sesleri duyulmaya başladı. Devran rahat bir nefes almak yerine içine çöken sıkıntının artması ile henüz hiçbir şeyin bitmediğini anlıyordu. O sırada gözüne çarpan tabela ile içine umut doğdu. Tabelada “Karanlık Bar’a Hoş geldiniz” yazıyordu. Görüşü yavaş yavaş kaybolurken son duyduğu birkaç el daha silah sesinin ardından hiç duymaması gereken birinin acı inleyişiydi. …… Devran hızla yattığı yerde doğruldu. Hala gördüklerinin etkisi ile elleri titriyordu. Yanı başındaki sudan bir bardak su doldurdu. Zorlanarak içtiği su bile içindeki yangını söndürmeye yetmedi.
|
0% |