Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@busrauyanik

 

Yağmur günler sonra huzurlu bir uykudan uyandı. Kendini günlerdir hiç bu kadar dinlenmiş hissetmemişti. Ayrıca içinde anlamlandıramadığı bir his vardı. Sanki bugün bir şeyler olacak gibiydi. Ama iyi mi kötümü emin olamıyordu.

Alarmı çalan telefonu kapatarak yavaşça yataktan doğruldu. Okula geç kalmamak için yataktan kalktı. Duşa girmek için banyoya yöneldiğinde girmeden önce kıyafetlerini almayı ihmal etmedi. Güzel ve rahatlatıcı bir duş aldıktan sonra bornozunu giyerek saçlarını kurutmak için aynanın karşısına geçti.

O dakikaya kadar aynaya bakmadığı için kendindeki değişikliği fark etmemişti. Saçlarındaki havluyu çıkardığında aynada omuzları düşsen siyah saçlarının daha canlı göründüğünü fark etti. Kendisine aynada daha dikkatli baktığında yüzünün de diğer günlere göre parladığını düşünüyordu. Bu değişikliği gece boyunca rahat bir uyku uyumasına yorarak üstünde çok durmadı. Okula da geç kalmamak için hızlıca hazırlanmaya başladı.

Saçlarını inceleyerek kurutmaya başladı. Saçlarının canlı görünümünü sevmişti. Hızlıca üzerini giyindi okula geç kalmak istemiyordu. Saçlarını kapatmak için en sevdiği beresini taktı saçlarını da içine hapsetti. Arada sabahları duş alınca takardı beresini o yüzden dikkat çekmiyordu. Merdivenlerden inip kahvaltı masasına oturdu. Annesi ve babası çoktan yerlerini almışlardı.

“günaydın anne, günaydın baba”

Anne ve babasından da beklediği yanıtı aldıktan sonra kahvaltısına başlayacakken babasının sözleri ile ona odaklandı.

“ kızım, sabah psikolog randevusunu aldım iki gün sonra gideceksin”

Yağmur babasın neden bahsettiğini başta hatırlamasa da sonra geceki verdiği sözü hatırladı. Ailesini üzmek istemiyordu. “ tamam, baba giderim” diyerek gülümsedi. Ayhan Bey ve Semra Hanım kızlarının kabul etmesi üzerine mutlu oldular. Hep beraber güzel bir kahvaltı yapıp ardından evden ayrıldılar.

Yağmur arabasına binerek kısa sürede okula geldi. Arabasını her zaman park ettiği yere bırakıp arabadan çantasını alarak indi. Etraftaki öğrenciler ona kısa süre baktıktan sonra sohbetlerine geri döndüler. Yaşadığı muhitte saygın bir özel okuldu burası herkes kendi işine bakardı. Arada zenginliğin verdiği şımarıklığı kullanan insanlarda okulda yok değildi. Ama onları hiç takmıyordu Yağmur, en azından kendisi ile uğraşmadıkları sürece.

Sessiz ve sakin adımlarla sınıfına girdi. Çantasını sırasına bırakarak camın önüne yöneldi biraz hava almak isteyerek camı açtı. Ekim ayında olmalarına rağmen havalar henüz soğumaya başlamamıştı. Kafasındaki berede saçlarını terlettiği için çıkarmaya karar vererek elini kafasına götürdü. Bu sırada zil çoktan çalmış yerine oturmak için sırasına yönelmişti. Beresini çıkarırken sınıfta yavaş yavaş dolmaya başladı.

Yağmur etraftakilerin bakışları üstünde hissettiğinde yerinde kıpırdandı. Sınıfa her giren öğrencinin kendisini ilk defa görüyor gibi bakması hem sinirlerini bozmuş hem de bu durumdan zevk almıştı. Duygu karmaşası yaşarken beyninde yankılanan sesleri işte o an duydu.

" saçlarına bakım yaptırmış galiba farklı görünüyor, ...dikkat çekmek için boyatmıştır kesin, ... Teneffüste yanına gidip nerede bakım yaptırdığını sorsam mı ?" gibi daha niceleri beyninde yankılanıyordu.

Yağmur'un panik olup etrafına bakmasının sebebi ise hiç kimseden ses çıkmamış olmasıydı. Sınıfta tek bir kişi dahi konuşmuyordu ve Yağmur bu sesleri nereden duyuyordu bilmiyordu. Delirmeye başladığını düşünüyordu. Bir yandan da kafasındaki sesleri susturmaya çalıştı.

Önce derin bir nefes aldı sonrada seslerin kesilmesini diledi. Sesler biraz daha devam ederse beyninin patlayacağını düşünüyordu. Sınıftaki tüm herkes sanki aynı anda konuşuyordu.

Yaptığı nefes egzersizi işe yaramış seslerin bir kısmı sanki azalıyordu. Şimdi daha fazla odaklanıp diğer sesleri de durdurmalıydı. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Sadece içgüdülerine güveniyordu. O sırada telefonuna gelen bildirim sesini duydu. Normalde okuldayken kapalı olması gereken sesi açık unuttuğu için tüm sınıfta yankılandı. Neyse ki öğretmen henüz gelmemişti yoksa özel okul olsa dahi bu yüzden ceza alabilirdi. Telefonu cebinden çıkararak sessize aldı. Merak edip mesajı açtığında gelen mesajın gizli numaradan olduğunu gördü. Merak ve biraz korku ile okumaya başladı.

" derin bir nefes al ve seslerin sustuğunu düşün sadece hayal et ve yap, eğer duymak istiyorsan odaklan ve kendini çok yorma Yağmur. "

Defalarca okumuştu gelen mesajı bununla beraber sınıftaki herkesin sesini de duymaya devam ediyordu. Mesajda yazılanları uygulamaya başladı. Az öncekinden daha sakin ve düzenli bir derin bir nefes aldı içine sonrada seslerin tek tek yok olduğunu hayal etti. Ve işe yaramıştı sesler sanki balon söner gibi bir bir söndü. Mesaj kimden gelmişti bilmiyordu. Ama içinden o kişiye teşekkür etti.

O sırada bir mesaj daha geldi. Bu sefer sessizde olan telefonun sadece yanan bildirim ışığı sayesinde sınıfın odak noktası olmamıştı. Mesajı açtığında okudukları ile bugün bir kez daha şoka girdi.

Mesajda “seninle en kısa zamanda tanışacağız şimdilik benden haber bekle ” yazıyordu.

Yaklaşık bir haftadır kendisine olanları hala çözememişken şimdide bu gizemli mesajlar çıkmıştı. Şimdilik kendisine bir zararı dokunmayan gizemli kişinin kim olabileceğini düşünürken açık olan sınıf kapısından öğretmenleri girdi.

Kendisini derse vererek kırk dakika boyunca notlar alarak dersi dinledi. Artık eski haline dönmenin zor olduğunu düşünse de en azından güzel bir üniversite kazanmak istiyordu. Ailesi ile Antalya’da yaşıyorlardı. Buranın tanınmış zenginlerindendiler ve Yağmur doğduğundan beri çıkmadığı bu şehirden çıkıp İstanbul da okumak istiyordu.

Bu hayali gerçekleştirmek için artık kendine gelmeye karar verdi.

Gün boyunca derslerini dinledi teneffüslerde ise sabah çantasına koyduğu testi çözdü. Okul bittiğinde uzun zamandır yaptığı gibi kimse ile muhatap olmadı. Çıkışta da hiç kimse ile konuşmadan okuldan çıktı. Zaten yeterince ses duyuyordu. Bir de gerçek anlamda konuşmalarını duymak istemiyordu.

İlk derste yaptığı sesleri kapatma eylemini gün boyunca neredeyse on kez yapmıştı. Her yapışında sanki enerjisi emiliyor gibi hissediyordu.

Arabasının yanına geldiğinde kapıyı açarak binmek üzere iken gözleri karardı. Son anda arabaya tutunmasa yere düşmek üzereydi. Gözlerinin önünden sahneler geçmeye başladı. Gördüğü görüntüler aynı geceki kâbusunda olduğu gibiydi. Ama bu sefer küçük bir kız çocuğunun kaçırıldığını gördü. Onun korkusunu iliklerine kadar hissetti.

Saatler önce bu gördüklerinin gerçek olduğuna emin olmasa kafayı yediğini düşünebilirdi. Ama her yaşadığı ve gördüğü bir gerçekti. Birkaç saniye sonra kendine geldiğinde yanında birkaç gün önce yakın arkadaşı olan Pelin’in varlığını hissetti. Kendisine seslendiğini algıladığında sesini toparlayarak “ iyiyim” diyebildi.

“ pekiyi görünmüyorsun Yağmur hastaneye gidelim mi?”

“ gerek yok Pelin iyiyim gerçekten”

“ tamam, arabaya binmene yardım edeyim en azından”

“ teşekkür ederim”

“ saçmalama Yağmur arkadaşız biz”

Pelin’in yardımı ile arabaya bindi. Gözlerinin kararması ve baş dönmeleri yavaş yavaş hafifliyordu. Pelin aslında onun en yakın arkadaşıydı. Uzaklaştırdığı arkadaşlarından biriside oydu. Onun sözleri üzerine burukça gülümsedi. Arkadaşlarını kendinden uzaklaştırarak bu güne kadar iyi bir şey yaptığını düşünmüştü. Ama anlaşılan onlar kendisinden vazgeçmemişti.

Ama artık eskisi gibi olamayız diye düşünüyordu. En başta buna günlerdir yaşadıkları engeldi. Onların yanında kendini rahat hissedemeyeceğini biliyordu.

Sadece bir an önce buradan gitmek istiyordu " tekrar teşekkür ederim Pelin biraz daha iyiyim sanırım tansiyonum düştü. Yemek yememiştim eve gidince dinlenirim bir şeyim kalmaz"

" peki, sen öyle diyorsan kendine iyi bak görüşürüz yarın "

Yağmur da " görüşürüz " diyerek arabasını çalıştırdı. Aslında eve gitme gibi bir düşüncesi yoktu. Sahile gidip biraz deniz havası almak ve kendine gelmek istiyordu.

On dakika sonra bu isteğini yerine getirmek için bir banka oturdu. Kısa süre önce gördüklerini düşündü kaçırılan küçücük bir kız çocuğuydu. Kim bilir ne istiyorlardı ondan ne çıkarları vardı. Üstelik çok korkmuştu Yağmur onun korkusunu hissetmişti, ona yardım etmek istiyordu. Ama nasıl yapacaktı bilmiyordu.

Polise gitse kim inanırdı ona kendisi bir şeyler yapmalıydı. Ne gördüğünü hatırlamaya çalıştı. Çok fazla bir şey hatırlamayınca belki kendini zorlasa tekrar göreceğini düşünüyordu. Ama önce eve gitmeliydi burada bayılıp kalmak istemiyordu. Geldiği gibi acele ile kalktı banktan arabasına binerek eve sürdü. Kısa sürede eve ulaştı. Sahil yakındı zaten evlerine, arada yürüyerek bile giderdi.

Eve girince hızlıca odasına çıktı önce üzerini değişti, sonrada yüzünü yıkayarak yatağına uzandı. Kendisine neler olduğunu bilmese de kendisine verilmiş olan bu yeteneği iyi amaçlar için kullanmak istiyordu. Aptal biri değildi birine bunu anlatmaya kalksa neler olabileceğini tahmin edebiliyordu. Ama doğaüstü olayların olabileceğine inanan biriydi.

Birde sabah kendisine gelen mesajları düşündü birisi ya da birileri kendisinin ne ile uğraştığını biliyordu ve belki şimdilik yardım etmeye çalışıyorlardı. Kim ya da kimler olduklarını bilmese de kendisine zararları dokunmadığı sürece onları düşünmeyecekti. Bu aralar birçok konuyu düşünmeyi sonraya bıraktığını biliyordu. Ama düşünse de bir sonuca varamayacağını bildiği için kafasını çok meşgul etmek istemiyordu. Sonuçta bugün kendisine çok yardımcı olmuştu. Mesajı atan kişinin onu izlediğini düşünüyordu.

Şimdi asıl amacını dönerek küçük kızı kurtarmaya odaklanması gerektiği için kafasını boşalttı. Derin bir nefes alarak odaklandı okulun bahçesindeki gördüklerini hatırlamaya çalıştı. Tek yapması gerekenin sadece küçük çocuğu düşünmek olduğunu hissediyordu. Ve yaptı da onu yanındaki adamları kaçırılırken ki korkusuna odaklandı. Gücünü böyle kullanması gerektiğinden bile emin değildi ama bir içgüdü ile yapacaklarını biliyor gibi hissediyordu.

İlk denemeleri hüsran ile sonuçlansa da vazgeçmedi.

Bir süre sonra sanki oradaymış gibi hissetmeye başladı. Yavaş yavaş her şey netleşti küçük kızı anaokulunun kapısında servisi beklerken kaçırdıkları anı görmeye başladı. Küçük kız öğretmeninin yanında bekliyordu. Öğretmen yanına gelen biri ile konuşmaya başlıyor sonrada küçük kıza bir şeyler söyleyerek gelen kişi ile okula giriyordu. Küçük kız ise beklemeye devam ederken okulun önüne hızla gelen siyah bir araba ile korkarak geri geri gidiyordu. Arabadan inen bir adamın onun bağırmaması için ağzını kapatarak arabaya bindirmesi ile kaçırılıyordu.

Yağmur burada göreceklerinin bitmiş olduğunu düşünürken karanlık boş bir odada buldu kendini önce, sonra oda aydınlandı eşyalar görünmeye başladı. İlk önce koca yatakta küçücük kalmış kız çocuğunu gördü. Bacaklarını karnına çekmiş cenin pozisyonda içli içli ağladığını gördüğünde içi parçalandı. Çocukları çok severdi ve bir çocuğu böyle görmek ona bunu yaşatanlara karşı öfke duymasını sağlamıştı. İçinde taşan öfke güçlerini daha iyi odaklanmasına sebep oldu. Artık küçük kızın iç çekişlerini de duyuyordu.

Hislerini bir kenara bırakarak nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Bir ipucu bulmayı umdu ama sanki yerinden kıpırdayamıyor gibiydi. Bu düşüncenin saçma olduğunu hemen fark etti hem orada hem de orada değildi tabi ki kıpırdayamayacaktı. En azından küçük kızın iyi olduğunu öğrenmişti yani şimdilik iyiydi. Bir süre sonra ne halde olacağını kimse bilemezdi.

Bir ipucu bulamayacağını anladığında geri dönmek için gözlerini kapatmıştı ki kapıdan giren adam ile ona baktı. Adamın yüzündeki derin yara izi dikkatini çekti. Konuşmaya başlaması ile ona odaklandı.

“ ağlamayı kes artık baban istediğimizi yaptığında seni alacak. O zamana kadar buradasın alışsan iyi olur küçük kız”.

Adamın sesindeki tını Yağmur’un korkmasına neden oldu. Söylediklerine tezat konuşma tavrı hiçte küçük kızı geri verecekleri göstermiyordu. Yağmur bir an önce onu kurtarmayı düşünürken odaya başka bir adam daha girdi. Elinde tuttuğu telefonu, daha önce gelen yüzü yaralı adama vererek “ Ferit Bey arıyor efendim” demişti.

Yüzü yaralı olan adam ise sinir ile kasılan yüzü ile “ bey deme şu adama elimde olsa gözümü kırpmadan öldüreceğim adama birde bey diyorsun çık odadan nöbetine devam et” diyerek gürlemişti. Yağmur o an gerçekten o odada olsa korkudan bayılabileceğini düşünmüştü. Küçük kıza baktığında onunda kendisi kadar korktuğunu görmüş ve hissetmişti.

Yağmur orda daha fazla durmak istemeyerek gözlerini kapatmıştı.

Aynı zamanda yatağında gözlerini açarak doğruldu. O an burnunda hissettiği ıslaklık ile elini burnuna götürerek dokundu. Elini çekip baktığında bunun kan olduğunu gördüğünde gözleri kararmaya başladı. Kalktığı yatağa bu sefer bayılarak geri düştü.

Zonklayan başına rağmen gözlerini zorlayarak açtığında saate baktı uzun süredir baygın olduğunu fark ettiğinde kendisini çok zorladığını anladı. Burnunu kontrol ettiğinde kanamasının durduğunu gördü. Lavaboya giderek yüzüne su çarptı, kendine gelmeye çalıştı. Ama bunun işe yaramadığını anlayınca bir şeyler yemek için odadan çıkıp mutfağa girdi.

Kendisine atıştırmalık hazırlayıp yemeye başladı. Saatlerdir açtı ve gün boyunca yaşadığı duygu geçişleri kendisini aşırı derecede yormuştu. Odasına gidip uyumak istese de kurtarması gereken bir çocuk olduğunu biliyordu.

Dün gece yaşadığı tecrübeye dayanarak gördüklerinin yaşanmadığını düşünüyordu. En azından öyle hissediyordu. Yemeğini bitirince odasına çıktı. Çalışma masasındaki bilgisayarı açarak son dakika haberlerine bakmaya başladı. O sırada aklına gördüğü küçük kızın başka şehirde olabileceği geldi. İçinden bunun olmamasını dileyerek aramasına devam etti.

Haberlerden bir sonuç bulamayınca anaokulunun adını düşündü hatırlamaya çalıştı. Hatırlayamayacağını anladığında şehirdeki tüm okulların resimlerine bakmaya başladı. En azından nasıl bir okul olduğunu hatırlıyordu. Görünce tanıyacağını biliyordu.
Bir saat kadar aramasının ardından gözüne çarpan bir resmi daha açtı. Şehir olarak arasa da araya giren başka resimler olduğu için uzun sürmüştü ama sonunda bulmuştu.

Saate baktığında yediye geldiğini gördü. Ailesinin gelmek üzere olduğunu fark edince not kâğıtlarından birini alıp arkadaşında kalacağını ve ödev yapacaklarını yazarak bilgisayarını ve ceketini alarak odadan çıktı. Evden çıkmadan önce notu buzdolabına tutturmayı ihmal etmedi. Bunu bir süre önce defalarca yaptığı için ailesinin yadırgamayacağını biliyordu. Onlar gelmeden arabasına binerek anaokulun adresine gitmek için yola çıktı.

Evde kalsaydı ailesinin yanında araştırma yapmayacağını yapsa dahi evden çıkamayacağını biliyordu. O yüzden onlar gelmeden çıktı. Yağmur anaokulunun kapısına geldiğinde gördüğü yerin burası olduğuna emin oldu. Hava kararmaya başlamıştı etrafta pek kişi yoktu.

Arabadan inerek okulun kapısına yöneldi henüz kapanmadığını görünce sevindi. Birilerinin içeride olması işine gelirdi bir iki soru sormaktan zarar gelmeyeceğini düşünüyordu. Yavaş, adımlarla içeri girdi.

" merhaba kimse yok mu? " diye seslenirken bir yandan da içerideki kişiden gelecek cevabı bekleyerek sınıfları gezmeye başladı. Koridordaki panolara bakmayı ihmal etmiyordu. Küçük kız hakkında herhangi bir ipucu çok işine yarayacağını bilerek dolaşmaya devam etti.

" kimsiniz "

Beklemediği bir anda gelen ses ile boş bulunup yerinde sıçradı.

Loading...
0%