Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@busrauyanik

Hayatın bize neler getireceğini kestiremeyiz. O yüzden hiçbir önlemde alamayız. Yağmur’da birkaç hafta öncesine kadar normal bir hayat yaşarken, hayat onu bir yola sokmuştu. Bunu yolun ne zaman biteceğini bilmiyor ama bu yolda gitmek konusunda ısrarcıydı. Yağmur hep gerçekçi bir olmuştu. Bu yaşadıkları onun başına geldiğiyse bir sebebi olmalıydı. Ve bu sebebin, insanlara yardım etmesi gerektiği olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden Yağmur bunu yapmak için elinden geleni yapacaktı.

Sesin geldiği yöne döndüğünde gördüğü kişi tatlı tonton bir teyzeydi. Eli kalbinin üstünde kalp atış hızının yavaşlamasını beklerken bir yandan da kendisini farklı bir isimle tanıttı.

" merhaba ben Aslı "

" merhaba kızım burada bu saatte kimi arıyorsun bakayım" Yağmur gelen soru ile birkaç saniye düşünerek aklına ilk gelen yalanı söyledi.

" şey efendim ben küçük kardeşim sırasında bir şeyini unutmuşta onu almaya geldim "

" anladım kızımda sabah okul var bekleyemez miydi bu saatte okul kapalı " aldığı karşılık ile yalanlarına bir tane ekleyerek devam etti,

“ haklısınız ama kardeşimin inadı tuttu ağlayıp duruyor”

“ peki, bu seferlik al ama bir daha böyle bir şeye müsaade etmem” Yağmur aldığı izin ile gözleri parladı. Aklına gelen fikir ile “ aslında kardeşimin nerde oturduğunu bilmiyorum tarif etsem sırasını söyler misiniz?" dedi.

Görevli kadın onun bu isteğini normal karşıladı. Yağmur birkaç saat önce gördüğü kızı tarif etti küçük kızın ismini bilmediği için kadın soru sormasın diye lafa tutmayı da ihmal etmedi. Kadın onun tarifi ile “ sen Peri’nin ablasısın sanırım”

Yağmur açık vermemek için “ ah evet Peri’nin ablasıyım aceleden ismini söylemeyi unutmuşum kusura bakmayın” diyerek son anda toparlamaya çalıştı.

Görevli kadın küçük kızın sırasını göstererek sınıftan işine devam etmek için çıktı. Yağmur kızın ismini öğrendiği için orada daha fazla durmanın bir anlamı olmadığı biliyordu. Oyun bölümündeki küçük bir oyuncağı alarak görevli kadını görürse sıkıntı yaşamak istemedi.

Kadını göremeyince seslenerek oyuncağı bulduğunu ve gideceğini söyleyerek aldığı oyuncağı sınıfa geri bırakıp hızlıca oradan çıkarak nefes nefese arabasına bindi. Arabayı çalıştırmak için anahtarları çevirecekken yan koltuktaki kutu dikkatini çekti. Korku ile etrafa bakarken kapıları kilitleyerek sakinleşmeye çalıştı. Ardından telefonuna gelen mesaj ile yerinde sıçradı. Arabasını kilitlediğini hatırlıyordu. Birinin kapıyı açabileceğini hiç düşünmemişti. Biraz sakinleşince cebinden telefonunu çıkararak gelen mesajı açtı.

“ kutuyu aç ve oku” yazıyordu Yağmur arabasına giren kişinin yazdığını anladı. Yavaş hareketlerle kutuyu kucağına çekti çok büyük bir kutu sayılmazdı. Korkarak açtı kutuyu önce içindeki kâğıdı açarak okumaya başladı.

“ Korkma! Arabana izinsiz girdiğim için özür dilerim seni korkutmak istemezdim. Bir süre seni koruyamayacağım ve bu yüzden sana senin yanından hiç ayırmaman gereken bir hediye bıraktım zamanı gelince tanışacağız ve bilmen gereken her şeyi anlatacağım o zamana kadar hiç kimseye sırrını açık etme. Kolye güçlerini dengeleyerek onları kontrol etmeni sağlayacak. Hiç kimseye gereğinden fazla güvenme ve doğru olduğuna inandığın, hissettiğin zaman güçlerini kullan. Sahip olduğun her güç zaman ile seni bulacak onları kullanmayı ve onlarla yaşamayı öğrenmeye çalış. Benden şimdilik bu kadar zamanı geldiğinde karşılaşacağız. Kendine iyi bak hoşça kal.

…..

Okuduklarının ne anlama geldiğini çok anlamasa da içi biraz rahatladı. Nedenini bilmiyordu ama kendisine yardım eden kişiye güveniyordu. En azından kendisine tehdit mesajı falan bırakmamış diye düşünüyordu. Aklına küçük kızın durumu gelince hızlı hareketlerle kâğıdı katlayarak kutudaki asıl önemli olan şeyi çıkardı. Kutudan çıkan kolye ile büyülenmişti adeta, gözlerini kolyeden alamadı.

Uzun zincirin ortasında bulunan ne küçük ne büyük bir ebatta taş vardı. Taşın içinde yeşil, mavi ve kırmızı da vardı ama taşın büyük bir kısmı Gece Mavisiydi. Zincire etrafını çevreleyen teller ile tutturulmuş ve şekil verilmişti. Arabanın içinde adeta parlıyordu.

Dikkatlice boynuna taktı Yağmur, işte o anda içinde bir şeylerin tamamlandığını hissetti. Sanki bu güne kadar yarımdı şimdi tamamlanmıştı. Elini kolyeye götürerek okşama dürtüsüne engel olamayarak elinin içine hapsetti taşı, o sırada küçük kızı tekrar gördü.

Bu sefer daha net bir görüydü. Küçük kızı kaçıran yüzü yaralı olan adam daha önce gördüğü şekilde odaya giriyor yine aynı sözleri söyledikten sonra odadan telefonu açmak için çıkıyordu. Yağmur içinden devamının gelmesini dilerken adamın odadan çıktıktan sonra çalışma odası gibi bir odaya girdiğini gördü. Adam telefonu açıp konuşmaya başladığında Yağmur can kulağı ile dinlerken bir yandan da gözleri ile odayı tarıyordu.

Adam bir kaç kez boğazını temizleyerek sesini toparlamaya çalıştı. Hala çalmaya devam eden telefonu açarak kulağına götürdü.

" Efendim Ferit"

" kızımı kaçırdılar Osman abi" adam karşıdan duyduğu sözler ile yüzünde sinsi bir gülümseme oluştu. Yinede belli etmemek için sesine şaşkınlık ekleyerek konuşmaya devam etti.

" ne! kızını mı kaçırdılar kim kaçırdı"

" bilmiyorum okulun önünde beklerken alıp gitmişler" derken Peri’nin babasının içi yanıyordu evlat acısı onun için çok zordu. Hem daha kızı küçücüktü anaokuluna daha yeni başlamıştı. Kim ne istemişti ondan gelip kendisi ile dertleri ne ise halletselerdi.

" bende bir sorup soruşturayım kim yapar bunu" dese de tabi ki araştırmayacaktı.

Sadece bir süre oyalasa yeterdi. Son raddeye geldiğinde istediğini alacaktı Ferit denen adamdan şimdi sadece suyuna gitmeli onu rahatlatmalıydı.

" bende seni bu yüzden aramıştım Osman abi senin elin uzundur yardım et bana "

" ben araştıracağım sen polise haber verdin mi? Bak benden haber alana kadar bir şey söyleme "

" hayır, daha aramadım polisi kaçıranlar kızıma bir şey yapar diye" bunun olma ihtimali bile onu korkuttuğu için polisi arayamadı.

Bu cevap üzerine adam " benden haber bekle " diyerek telefonu kapattı. Yağmur kulakları ile duyduklarına inanamıyordu. Bu adam Peri'nin babasını tanıyor, tanımakla kalmıyor birde zavallı adamın ilk yardım istediği kişi bu adamdı.

Bu işi hiç sevmemişti Yağmur. Kendisini tekrar arabanın ön camına bakarken bulduğunda kolyesi tutmayı bıraktı. Ona bu kutuyu kim veya kimler bıraktı ise içinden onlara teşekkür etti. Nasıl oluyordu bilmiyordu ama teşekkürünün ona ulaşacağına emindi.

Arabasını çalıştırarak okulun önünden ayrıldı. Bir süre sonra evine yakın bir sokaktaki park yerine girdi. Yanına aldığı bilgisayarını açarak İzmir’de ki önemli iş adamlarını arattı. İçinde hızlı olmasını söyleyen hisse kulak vererek başka bir sekmede de Osman adındaki kişiyi bulmaya çalıştı. Eğer bu adamlar ünlü iş adamları ise bir sonuca ulaşacağını düşünüyordu.

Osman denen adamı bulamasa da Ferit Beyi buldu. Hatta ailesi ile çekilmiş fotoğrafına dikkatli baktığında şuan ki halinden bir iki yaş kadar küçük Peri'yi tanıması da zor olmadı. Küçük kız hiç değişmemiş gibiydi sadece biraz daha küçüktü.

Yağmur adamın tam ismini ve iş yerini öğrendikten sonra evinin adresini bulmaya çalıştı. Zorda olsa da birçok haber sitesine bakarak buldu. Zengin bir ailenin evi de saklı kalamazdı hep göz önünde olmak mahremiyeti bitiriyordu. Yağmur'un içinde bu durum avantaj oldu.

Yazan adrese doğru arabasını çalıştırarak yola çıktı. Bir saatin sonunda gözlerden uzak bir alanda bulunan villanın büyük geniş kapını görebileceği bir yere park etti.

Yorulmuş ve uykusu gelmişti. Saatlerdir dışarıdaydı ve aşırı derecede acıkmıştı. Bir an önce ne yapacaksa yapıp eve dönmeyi karar verdi. Ama ne yapması gerektiğini bilmiyordu gidip söylemeye kalksa kaçıran kişilerden bir olduğu düşünülebilir hatta Osman denen adam kendisine zarar verebilirdi. Kutudan çıkan kâğıtta da sırrını açık etme yazıyordu. Zaten bu riski göze alamazdı.

Şuan küçük kıza hiçbir yardımı olmayacağını anladığında eve geri döndü. Sessizce odasına çıkarak hemen üzerini değiştirerek kendisini yatağına bıraktı.

…..

Sabaha kadar deliksiz uyudu Yağmur. Sabah her gün çalan alarm sesi ile değil annesinin sesiyle uyandı. Kendisini gelerek zorla gözlerini açtığında annesini karşısında buldu.

“ günaydın anne ”

“ günaydın kızım kahvaltı hazır hazırlan da gel ”

Yağmur annesi odadan çıkmak için arkasını dönecekken “ anne” diye seslendi. Kendisine dönen annesine içinden geçenleri dile getirdi.

" anne bir süredir sizi üzdüm kızdırdım biliyorum ama söz veriyorum daha dikkatli olacağım sizi üzmeyeceğim "

Semra Hanım kızının sesindeki hüznü hissettiğinde onu daha fazla üzmek istemeyerek konuştu.

" evet, bizi bir süredir üzüyorsun ama bunu isteyerek yapmadığını biliyorum. Artık yapmayacağına da eminim."

Semra Hanım hem otoriter hem de kızını üzemeyecek kadar çok seven bir anneydi. Orta yolu hep bir şekilde bulurdu. Beraber güzel bir kahvaltı yaparak evden çıktılar. Semra Hanım kocasının yanına şirkete giderken, Yağmurda arabasına binerek Ferit Beyin şirketine geldi.

Kahvaltı boyunca düşünerek bir plan yaptı. Şimdide bunu uygulamaya koyma zamanıydı. Evden çıkmadan önce parmak izi bırakmamaya özen göstererek bildiklerini bir kâğıda yazarak zarfa yerleştirmişti. Asıl plan şimdi başlıyordu. Yoldayken bir mağazaya uğrayıp bir peruk, eldiven ve gözlük aldı.

Aldıklarını dikkatli ve özen içinde taktı doğal durması için elinden geleni yaptı. Bu işte çok başarılı oldu. Sanki gerçek hali şuandı. Yan koltukta duran zarfı alarak arabadan indi şirketin az ilerisinde olan çocuk parkına giderek etrafı gözleri ile taramaya başladı. Bulduğu bir banka oturak düşünmeye başladı.

Yağmur önce bir çocuk ile zarfı göndermeyi düşündü. Kendisi veremezdi kimliği açığa çıksın istemiyordu. Bir çocuğun vermesi daha doğru olur diye düşünüyordu. Ama fark etti ki onu tehlikeye atamazdı. Ferit Bey çocuğu bulsa dahi yardımcı olduğu için sorun çıkmayacağını bilirken, diğer adamın bulması demek tehlikede olacağı anlamına geliyordu. Bir çocuğu kurtaracakken diğerini tehlikeye atamazdı.

Küçük bir çocuğu bu olaya dâhil etmekten vazgeçti.

Düşüncelere dalmış bir halle bankta otururken yanına gelen 7 veya 8 yaşındaki bir çocuğun sesini duydu.

“ şey topu alabilir miyim? ”

Yağmur ona sorarcasına bakarken çocuğun bankın altını işaret ettiğini gördü. Yağmur onun gösterdiği yere baktığında bankın demirine sıkışmış topu gördüğünde alarak çocuğa uzattı.

“ al bakalım topunu küçük bey”

“ teşekkür ederim abla”

Yağmur küçük çocuğun tatlı hallerine dayanamadı. Aynı boyda olmak için dizlerinin üzerine çöktü.

“ benim adım Yağmur senin adın ne canım”

Küçük çocuk söyleyip söylememek arasında kalmış sonrada söylemeye karar vermiş olacak ki “ Barış” dedi.

“ ismin çok güzelmiş Barış ”

Barış duyduğu iltifat ile gözleri parlarken gülümsedi. Yağmur’da ona gülümserken çocuk kendisini çağıran arkadaşlarının yanına gitti.

Yağmur onun gidişiyle çöktüğü yerden kalkarak verdiği kararı uygulamak için yürümeye başladı. Hızlı adımlar ile şirketin kapısındaki güvenliğe yaklaştı. Güvenlik kendisine yaklaşan kadına bakarak baştan aşağı süzdü. Kahverengi uzun saçları ile kafasında sıcaktan korunmak için taktığı büyükçe bir şakası vardı. Gözlerini korumak için taktığı büyük ama yüzüne yakışan gözlüğü ile yirmili yaşlarda bir kadını andırıyordu. Herhangi bir tehdit oluşturmadığına ikna olduğunda kadının konuşmasını duydu.

“ merhaba Ferit Bey için bir emanetim var umarım bu iyiliği unutmaz ”

Yağmur değiştire bildiği kadar değiştirdiği sesi ile konuşurken küçük çantasındaki zarfı çıkarak adama uzattı. Adam eline aldığı zarf ile kaşları çatılırken tekrar kadının sesini duydu.

“ son olarak zarfı getirdiğim için benim peşime düşmek yerine içinde yazanlara odaklanın kolay gelsin ”

Yağmur adamın şaşkınlığını fırsata çevirerek hızlı adımlar ile oradan uzaklaştı. Arabasının yanına gitmeden önce birkaç sokak değiştirerek izini kaybettirdi. Bu sırada gördüğü küçük bir mağazaya girerek bir tişört ve pantolon alarak üzerini değiştirdi. Çıkardığı kıyafetleri poşete koyarak oradan ayrıldı. Arabasının yanına ulaştığında kendisini yorgun hissediyordu. Uzun zamandır bu kadar yürümemişti. Ama henüz işi bitmediği için dinlenme işini akşama bıraktı. Yakınlarda gördüğü markete girerek parktaki tüm çocuklara ve kendisine dondurma alarak parka geri döndü. Küçük çocuğu çok sevmişti ve onunla biraz zaman geçirmek istiyordu.

Barış’ı gördüğünde yanına giderek kendini tekrar tanıttı. Küçük çocuk az önceki halinden daha farklı gözüken kişi karşısında şaşkındı. Yağmur onun bu şaşkınlığı karşısında gülerek bir şeyler uydurdu.

Küçük çocuk onun anlattıklarının üzerinde çok durmadan konuşarak “ gittin sandım” dedi. Yağmur onun bu sözleri ile gitmiş olma ihtimalinin onu üzdüğünü anladı. Dizlerinin üzerine çökerek Barış ile aynı boya geldi.

“ beraber oyun oynarız diye düşündüm ayrıca sana ve arkadaşlarına dondurma aldım ”

Dondurma dolu poşeti Barış’a vererek arkadaşlarına dağıtmasını söyledi. Barış mutluluk ile gülümseyerek Yağmur’a sarılarak teşekkür etti. Küçük çocuk Yağmur’u çok sevmişti. Yağmur içinde oluşan bir his ile yıllar sonra Barış ile tekrar karşılaşacağına emindi. Küçük çocuktan ayrılarak arkadaşlarının yanına yolladı.

Barış onun sözünü dinleyerek dondurmaları diğerlerine dağıtmak için hızlıca yanından ayrıldı. Dondurmalarını yiyen çocuklar ile bir süre top oynayarak vakit geçirdi. Sonrasında çocuklara tekrar geleceğini ve onlar ile vakit geçirmeyi çok sevdiğini söyleyerek oradan ayrıldı.

Arabaya ulaştığında yola çıkmak için arabayı çalıştıracakken aynadan şirketten hızlıca çıkan Ferit Beyi gördü.

İlk dersi ve ikinci dersinde yarısını kaçırdığını bildiği için, küçük kızın kurtulacağından emin olmak daha ağır basmış peşlerine düşmüştü. Uzak mesafeden takip etmeye başladı. Birkaç gündür yaşananlar yaşıtlarından daha aklı başında olan Yağmur’u daha da olgunlaştırmıştı. Her adımını planlı ve dikkatli atar oldu. Kendisine verilen güçleri bir hediye olarak görüyordu. Bu güçleri iyi amaçlar için kullanmanın doğru olduğunu düşünüyordu. Hayatını buna göre şekillendirmek istiyordu.

Ferit Bey kendi evinin önüne geldiğinde Yağmur’da evi gören bir yere park etti. Hızla araban inen adamı izlemeye başladı. Yağmur evine giren adamı beklerken bir yandan da annesine okula bugün neden gitmediği konusunda bahaneler sıraladığı bir mesaj yazdı.

Okul müdürünün ailesini gün sonunda okula gitmediğini haber vereceğini bildiği için önce kendisinden öğrenmelerini istiyordu. Geçen yarım saatlik zamanın ardından evin kapısına iki tane polis aracı geldi. Yağmur, Ferit Beyin kızı için en doğru kararı verdiğini düşünse de bunu yapmak için biraz geç kalmış olduğunu da düşünüyordu. Polis araçlarının evin geniş bahçe kapısından girmelerinin üzerinden on dakika geçmemişti ki bir araç daha hızlı bir şekilde gelerek bahçeye girdi.

Yağmur arabadan inen kişinin kim olduğunu seçebildiğinde vücudundaki tüm kanın çekildiğini hissetti.

Arabadan inen adam ile Yağmur bir süre nefes alamadı. Bu adamı canlı bir şekilde gördüğü ilk andı ve içinde bu adama karşı karanlık bir his vardı. Aslında adama karşı da değildi. Osman denen adamın karanlık düşüncesi, hisleri, kötülük dolu düşünceleri her hücresini kaplıyordu. Nefes almaya çalıştıkça zorlanıyordu. Sanki karanlık ve havasız bir kuyuda nefes almaya çalışıyormuş gibi hissediyordu. Bu adamın düşündüğünden daha kötü biri olduğunu anladı.

Kendine gelmek için çantasından su şişesini çıkararak birkaç yudum içti. Az da olsa kendisini iyi hissettiğinde ne yapması gerektiğine karar vermeye çalıştı. Kapıdan bir süre sonra elleri kelepçeli halde çıkan adam ile ne olduğunu anlamasa da sonunda rahat bir nefes alabildi.

 

Loading...
0%