@busrauyanik
|
Ömür elindeki babasının kaleminden çıkmış olan mektubu, yaşlı gözler ile defalarca okudu. Neyin peşinde olduğunu çözemiyordu. Ama artık daha dikkatli olması gerektiğini çok iyi anlamıştı. Acaba bu yüzden kardeşinin başına kötü şeyler gelmiş olabilir miydi? Bunu düşünmek dahi istemiyordu. Ömür hissediyordu kardeşi yaşıyor ve onu bulmasını bekliyordu. Bu sefer kâğıtta ne bir adres ne de bir numara yazılıydı. Daha sonra tekrar bakmaya karar verdi. Kâğıdı dikkatle katladıktan sonra kutunun içine koydu. Nereye gitmesi gerektiğini bulsa dahi kardeşi olmadan bir sonuca ulaşamayacağını da biliyordu. Kutuyu torpidoya yerleştirdi. Saate baktığında öğle vakti olduğunu gördü. Arabada saatlerce aynı satırları okumuştu saatin nasıl geçtiğini anlamamıştı. Karnından gelen gurultuyu duyduğunda bir şeyler atıştırmak için park alanından çıktı. Bulunduğu konuma yakın bir kâffenin önüne arabasını park etti. Kapıları uzaktan kumanda ile kilitledikten sonra kâffeye girdi. Karnı çok acıkmıştı bir masaya oturarak sipariş verdi. Sade ama insanın içini ısıtan samimi bir mekândı. Müşteriler kendi halinde yemek yiyor sohbet ediyorlardı. Ömür buraya sakin bir zamanda Can ile gelmeye karar verdi. İkisinin de böyle hoş ve sakin bir mekânda zaman geçirmeye ihtiyaçları olduğunu düşünüyordu. Aklına Can gelince yemek yedimi diye düşünmeden edemedi. Onu tatil gününde yalnız bıraktığı için kendini affettirmek adına pasta almaya karar verdi. Aradan geçen beş dakika sonunda siparişleri geldi. Cam kenarında bir masada oturduğu için dışarıyı izleyerek kahvesinden bir yudum almıştı ki karşında hissettiği hareketlilik ile kimin geldiğine bakmak için kafasını kaldırdı. Gördüğü kişinin Burak olması ile onda büyük bir şaşkınlık yarattı. Ömür bu aralar bu kadar fazla karşılaşmaları tesadüf mü gerçekten diye düşünmeden edemedi. Artık her şeyden şüpheleniyor kime güvenmesi gerektiğini bile bilmiyordu. Bir de son günlerde sürekli karşılaştığı bu adam içinde anlamlandıramadığı hisler uyandırıyordu. Bu hislere çok yabancıydı ve bu Ömür'ü daha fazla korkutuyordu. Ömür’de, genç adam da içlerinde bir hesaplaşma içerisne girmişler bu kadar da tesadüf olmaz diyorlardı. " Burak " " Ömür " İkisinin de ağzından aynı anda isimlerinin çıkması bile onları birbirini gördüklerinden daha az şaşırttı. İlk kendisini toparlayan Ömür oldu. " senin burada ne işin var " Ömür'ün aklından birçok soru geçiyor ama bir sonuca çıkmıyordu. Bu yüzden karşısındaki genç adamın cevabını beklemeye başladı. " hafta sonları genelde burada arkadaşımla takılırım seni görünce selam veriyim dedim" Ömür onun arkadaşının kim olduğunu merak ederek konuşurken gösterdiği yere baktı. Güzel bir bayan ile geldiğini gördüğünde kendisine bakan kadına başı ile selam verdi. " anladım bende bir şeyler atıştırmak için gelmiştim " " buranın yemekleri güzeldir " " o zaman doğru yere gelmişim gerçekten çok açım " " o zaman seni yalnız bırakayım da bir an önce yemeklerine kavuş görüşürüz " " pekâlâ, görüşürüz " Ömür genç adam masasına oturana kadar onu gözleriyle dalgın bir halde takip etti. Kendisini kandırılmış gibi hissetmesi normal miydi? Neden bir yakınından darbe almış gibi kalbine ağırlık binmişti. Bu duygudan kurtulması gerektiğini için derin bir nefes aldı. Ömür hissettiği duyguları daha sonra sorgulamak için kendine biraz zaman tanıdı. Yine bir şeyleri düşünmemek için başka zamana bırakmıştı. Oysa düşünmek için kenara attığı o kadar fazla konu vardı ki ve Ömür bunu henüz fark etmiş gibi görünmüyordu. Yemeğini yavaş yavaş yemeye başladı. Az önce çok aç olan karnı şimdi hiç bir yemeği almıyordu. Bir kaç dakika daha yemek için uğraşmış yiyemeyeceğini anladığında çatalını masaya bırakmıştı. Karşısındaki sandalyeye birinin oturduğunu hissettiğinde başını kaldırarak gelen kişiye baktığında Burak olduğunu gördü. Ne oldu anlamında baş hareketi yaptı konuşmak içinden gelmemişti. " sana eşlik etmeye geldim " Bu sözlerinin hemen ardından garson masaya onun yemeklerini bıraktığında şaşkınlığı arttı. " ama arkadaşın onun için sıkıntı olmayacak mı? " Burak genç kadının sorduğu soruya hafif tebessüm ile başını sağa sola sallayarak " hayır o çoktan işe çıktı ve gitti " diye cevap verdi.. Ömür karşısındaki genç adamın cevabı ile biraz önce canının istemediğini yemeği iştah ile yemeye başladı. Mutluydu şuan nedenini bilmiyor sorgulamak dahi istemiyordu. Bugün içindeki bu mutluluğu sonuna kadar yaşamak istiyordu. Beraber dün sabahki kahvaltıdan daha samimi bol sohbetli zaman geçirerek birbirleri hakkında bilgiler edindiler. Ömür genç adamın ailenin tek çocuğu olduğunu ve annesinin ve babasının İzmir'de yaşadığını öğrenmişti. Ömür ve Burak günün ilerleyen saatlerine kadar sohbet etti. Daha sonra hesabı ödeyerek beraber mekândan ayrıldılar. Ömür'ün arabasının yanına ulaştıkların da vedalaşmışlardı. Burak kendi evine gitmek için arabasına bindiğinde, Ömür çoktan arabasını otoparktan çıkarmış evinin yolunu tutmuştu. Saatler önce Can; Can sabah uyandığında çok susamış olduğunu hissedince mutfağa gitmiş ve su içmek için dolabı açacakken Ömür'ün yazdığı notu görmüştü. Ömür'ün yine gizemli işlerinden birine gittiğine emindi. Can onun kendisinden kişisel bir konuda bir şeyler sakladığından emindi. Ama aylar geçmesine rağmen söylemediği için artık kendisine güvenmediğini düşünmeye başlıyordu. Yanına görev için yerleşeli bir ayı geçmişti. Onun ile bir ortak olarak çok iyi anlaşsa da yakın arkadaşı dostu olmayı istemesinin normal olduğunu düşünüyordu. Bu konuyu Ömür ile konuşmaya karar verdi. Su içmek için geldiği mutfakta derin düşüncelere dalmıştı. Bir yandan kahvaltılıkları hazırlıyor bir yandan da bu evde kaldığı süre boyunca hissettiği şüphelerin beyninde bir sıraya diziyordu. Aklında ki şüphenin gerçekliliğini sorgulamaya kalktığında ise görünmez bir duvara çarpıyordu. Öyle olmamasını dilediğinde ise içinde kime ve neye karşı bilmediği bir kırgınlık vardı. Can kahvaltıdan sonra günün ilerleyen saatlerinde Duman ile oynadı, film izledi, en son belki daha önce yüz kere yaptığı görev dosyalarını bile sıkıntıdan bir kere daha gözden geçirmek için bodrum kata indi. Ömür, Can'a ilerleyen zamanlarda ihtiyacı olabileceğini düşünerek evdeki ortak kullanabilecekleri birçok odayı gezdirmişti.. Sadece bodrum kattaki ve en üst kattaki bir oda hariç neredeyse hepsini. Can çalışma odasına girerken o odaya gözü takılmıştı. Belki de yapmaması gerekiyordu. Ama bir daha bu fırsatı bulamayacağını var sayarsak kesinlikle yapmak istiyordu. Odanın kapısını açmak için kolu indirdi kilitli olacağını düşünmüştü ama değildi. Dikkatlice içeri girdi kapının sol tarafında kalan duvardaki ışık düğmesine basmış odayı aydınlatmıştı. Oda diğer odalar gibi düzen içindeydi sadece biraz daha tozlu ve duvarlara sabitli raflardan oluşan depoya benzer bir odaydı. Can incelemeyi bırakıp çıkmak için ışıkları kapatacakken gözüne odanın düzenini bozan odanın sol köşesine öylesine konmuş eski olduğu her halinden belli olan yıpranmış koliler takıldı. Can içindeki merak ile kolilere adımlayarak en üstekinin kapağını açtı. İçinde tozlu bir kaç tane değerli olduğunu düşündüğü biblo, birkaç parça eşya ve kenarına sıkıştırılmış dosya vardı. Dosyayı dikkatlice eline aldı. Açtığında ne ve kim adına olduğunu okumaya başladı. Şuan sadece kendi nefes alış verişlerini duyduğu odada üst kattan gelen kapının açılıp kapanma sesi ile ne yapacağını şaşırdı. Ömür'e bu odada ve bu dosya ile ne yaptığını açıklayamazdı. Hızlıca kendini toparladı dosyayı aldığı yere aldığı şekilde dikkatlice bıraktı. Daha sonra ise koliyi etkisi gibi kapatmış üzerindeki tozların etkisiyle oluşan parmak izini ise tozları temizleyerek yok etti. Kapıya ulaştığında ışıkları ve ardından kapıyı kapatıp odadan çıktı. Bu durumda yapması gerekeni yapıp çalışma odasına girerek önüne bir dosya açtı. Yakalanacağının düşüncesi ile kalbi deli gibi atıyordu. Meraklı biri olamamıştı hiç, bu yaptığının da çok yanlış olduğunu bildiği için kendini suçlu hissetti. ….. Ömür evin kapısından girdiğinde onu derin bir sessizlik karşıladı. Can'ın salonda film izliyor olabileceğini düşündü. Kapıyı kapatmasının ardından Dumanın kendisine doğru geldiğini gördüğünde yanına yaklaşarak başını okşadı. Can'ın nerede olduğunu merak ederek odalara ve mutfağa baktı. Bulamayınca da bodrum katta inen merdivenlere yöneldi. Sıkıldığında dosyaları tekrar gözden geçirmeyi sevdiğini biliyordu. Alt kata inince ortağını çalışma odasında dosyalara gömülmüş halde buldu. Kendisini fark etmeyen ortağına geldiğini belli etmek için, " Yine dosyalara gömülmüşsün tatil günümüzde yapma bari " dedi. Can ortağının sesi ile irkilerek dosyadan başını kaldırdı. " Canım sıkıldı biraz zaman geçirmek istedim. Bu arada hoş geldin " Elindeki içinde ne yazdığını bile hatırlamadığı dosyayı kapatarak, yan tarafında bulunan dosya yığınının üstüne bıraktı. Kafasında çok fazla düşünce vardı. Bunlar yüzüne de yansıdığı için Ömür onda ki farklılığı görerek yanına geldi. " İyi misin? Can yüzün çok asık ve solgun görünüyorsun hasta mısın? " diyerek ateşine bakmak için alnına uzandı. Can geri çekilmek istese de dikkat çekmemek için sabit durdu. Ömür'e kızgın ve kırgındı. Bunu bakışlarına yansıtmak istemese de farkında olmadan öyle bakıyordu. Aslında Ömür, Can'ın bir sorunu olduğunu odaya girdiği anda anlamıştı. Ancak sebebini bilmiyordu. Ona haber vermeden çıktığı için kızdığını düşünse de sonra bu düşüncenin saçma olduğunu fark etti. Birçok kez tatil günlerinde dışarı çıktığı olmuştu. Bu durumu hiç sorun etmediğini biliyordu. Ateşini kontrol ettiğinde terlemiş olduğunu fark etti. Sanki biraz da ateşi vardı. " Sen ılık bir duş al bende sana yiyecek bir şeyler hazırlayayım sonrada ilaç içersin hasta olmak üzere gibisin " diyerek elini alnından çekerek Can'ı kapıya yönlendirdi. Can onun haklı olduğunu bildiği için itiraz etmedi. Sabahtan beri üzerinde bir kırgınlık vardı. Dün saçını kurutmadan uyuduğu için üşütmüş olduğuna emindi. Çocukluğundan bu yana hep böyleydi Can yaz kış fark etmez ıslak saçla uyursa veya duştan sonra yatınca üstü açık kalırsa hemen hastalanırdı. Ama en çokta ani ruh değişimi yaşadığı zamanlar ateşi de çıkardı. Bugün yeterince şaşırmış kızmış ve kırgındı. Bu da diğer etkenlerden sonra bünyesine iyi gelmemişti. Can'ın odasına yönelmesiyle Ömür de kendi odasına çıktı. Üzerini değiştikten sonra söylediği gibi mutfağa girerek sıcak bir çorba pişirdi. Yanına da dünden kalan yemekleri ısıtarak masayı hazırladı. Dumanın kapının önüne geldiğini gördüğünde onunda mamasını ve suyunu koydu. Ömür tüm bunları yaparken Can’da masadaki yerini aldı. Sessizce Ömür'ün kâseye koyduğu çorbayı içti. Masada bulunan diğer yemeklerden de az da olsa yedi. Ömür bugün Burak ile yemek yediğini söylemek için tam zamanı olduğunu düşünerek Telefonda tam zamanında çalmıştı. Ömür, Can'a bu konudan kesinlikle bahsetmeliydi yoksa içi rahat etmezdi. Telefonun sesini kısmak için eline aldığında Ayhan müdürün aradığını görünce Can'a baktı. " Ayhan müdür arıyor " Telefonu açarak sesi dışarı verdi. " Efendim müdürüm " " Ömür önemli bir operasyon var. Buluşacağımız adresi mesaj atacağım orada olun biz gerekli teçhizatları size getiririz " Ömür " Anlaşıldı müdürüm " diyerek telefonu kapattı. Bazen görevde olsan da adam eksikliği nedeniyle operasyonlara çağırılırdı. Can ve Ömür bu duruma alışık olduğu için çok soru sormadı. Sonrasında zaman hazırlanmakla ile geçti. Ömür ortağına bugün olanları görevden sonra söylemeye karar verdi. Ayhan Müdürün gönderdiği adreste ekibin gelmesini bekliyorlar aralarında operasyonun ne hakkında olabileceğini konuşuyorlardı. Ömür, onun canının sıkkın olduğunun farkındaydı. " Can senin bir sıkıntın var belli, bana anlatabilirsin biliyorsun elimden geldiğince yardımcı olurum " Ömür sadece sorunun ne olduğunu sormak istese de Can'ın tepkisi pekiyi olmadı. Kendisine değişik bir ifade ile bakarak yanlarına gelmekte olan ekip aracına doğru yönelmişti. Ömür onun sorununun artık kendisiyle ilgili olduğunu anlamıştı ve eve dönünce kesinlikle konuşacaktı. Kendisi de gelen araca bindiğinde verilen koruma giysisini giymeye başladı. En son olarak kafasına maskeyi geçirdiğinde sadece yüzüne indirmek kaldı. Can arabaya bindiğinde Barış'ın yanındaki boş yere oturdu. Ömür ile göz temasını kesmek istemişti. Ayhan Müdürün sesi ile tüm ekip ona odaklandı. " diğer arkadaşlar biliyor ama Ömür ve Can sizin için tekrar anlatıyorum başka bir ekibe destek sağlamak için gidiyoruz. Tarihi eser kaçakçılarının içine sızan meslektaşlarımız araştırmaları sonucunda bugün yurt dışına eser çıkarmak için bir sevkiyat olacağını doğrulamışlar ve bizde onlara destek sağlamak için gidiyoruz. Adamları elimizden kaçırmayacağız ve gerekmediği sürece maskelerinizi operasyon bitene kadar çıkarmayacaksınız en önemli kuralımız bunlar ayrıca herkes kendi ortağının yanından ayrılmayacak anlaşıldı mı? Birazdan sevkiyatın yapılacağı depoda olacağız dikkatli olun " Ekip hep bir ağızdan Ayhan Müdürü onayladı. " Anlaşıldı Müdürüm " Yolculuk boyunca Okan'ın yanında oturan Ömür arada Can'ın olduğu tarafa bakıyordu. Aralarının neden bozulduğunu çözmeye çalışıyordu. Dün çok iyi anlaşıyorlardı. Ne olmuşsa kendisi evde yokken olmuştu. Kafasını toparlamalıydı yoksa birazdan girecekleri depoda bu psikoloji ile işine odaklanamayacağını ve ortağını savunmasız bırakabileceğini biliyordu. Can, camdan dışarıyı izliyor gibi gözükse de Ömür'ün kendisine baktığını hissedebiliyordu. Sadece ortağının değil diğerlerinin de aralarındaki sorunu hissettiğinin farkındaydı. Operasyon öncesi dile getirmemek için sormadıklarından da emindi. Ömür ile arasındaki sorun kişiseldi. Bu durumu tabi ki işine karıştırmayacaktı. Depoya girdikleri anda onu korumak içinde elinden gelen her şeyi yapacaktı. Birkaç dakika sonra araba hafif sarsıntı ile durduğunda ekip maskelerini yüzlerine indirerek arabadan indi. Ayhan Müdür ekip arabasında kalarak Barış ile beraber ekibe kulaklık yardımı ile talimat verecekti. Okan ise ortağı olmadığı için Esra ve Semih'e eşlik edecekti. Ömür ve Can da plandaki gibi beraber gireceklerdi. Diğer ekibin de arabası yanlarına park ettiğinde operasyona başlamak için hazırlardı. İçeride ki adamlarından onay alır almaz içeri gireceklerdi. Dikkatli ve sessiz bir şekilde deponun etrafını sardılar. Tüm ekip içeri girmek için teslimatın biraz daha ilerlemesini bekliyorlardı. İçerideki adamdan gelen boş mesaj ile operasyon başladı. Operasyon başlamasıyla deponun içine hızla girdiler. İlk olarak teslim olmaları için uyarılarını yapmışlardı. Ancak bu uyarıları dinleyen olduğunu söylemek zordu. Depodaki onlara ateş eden adamları etkisiz hale getirmekte zor olmuştu. Kalan kişilerde arkadaşlarının yakalanması üzerine teslim oldular. Ömür ve Can onları kelepçeleyerek ekip aracına götürmek için gelen kişilere teslim etti. Ömür depodaki silah sesi dindiğinde etrafa göz atmak için silahını indirdi. Can' a dönüp " bitti sanırım, temiz ve sorunsuz bir iş oldu " dediğinde Can hala etrafı kontrol ediyordu. Bir yandan da ortağını onayladı. Can ile Ömür hala deponun içinde etrafı kontrol ederken diğerleri tarihi eserleri kontrol ediyorlardı. Birazdan olay yeri incelemede gelir ve işine başlardı. Ömür yardım etmek için diğerlerine doğru yöneldi. Bu sırada deponun karanlık bir köşesinde duran varillerin orada bir hareketlilik gözüne çarptı. Çatışma biteli çok olmamıştı ve depo geniş ve varillerle dolu bir yerdi. Birinin saklanma ihtimali hala vardı. Orayı kontrol etmek için varillere doğru yaklaştı. Can’da içindeki anlamsız huzursuzluk ile depoyu kontrol etmeye devam etti. Oysa tüm adamları etkisiz hale getirmişlerdi. İçindeki huzursuzluğun sebebi neydi anlamıyordu. Bir an önce buradan gitmek için Ömür gibi ekibin yanına doğru yürüdü. Ömür'ün diğerlerine yardıma gitmek yerine deponun varil olan kısmına yöneldiğini görünce Can'da onun peşine takıltı. Hem etrafa bakıyor hem de Ömür'ün yanına yaklaşıyordu. O sırada varillerin arasında parlayan bir şey gördü. Biraz daha yaklaştığında bunun bir silah olduğunu ve Ömür'e doğrultulduğunu görünce adımlarını hızlandırarak koşmaya başladı. Bir yandan da adını seslenmeyi ihmal etmese de adamın ateş etmesine saniyeler kala Ömür'ün ona bakmasını sağlaya bilmişti. Aralarındaki kısa mesafeyi de kapattı. Üstüne atlayarak yere düşmesini sağlarken saliseler içinde depoda çınlayan silah sesi ve hemen ardından derisinden içeri girip çıkan kurşunun acısını tüm hücrelerinde hissetmişti Can. |
0% |