@busrauyanik
|
O gün hep beraber yedikleri yemekten sonra herkes kendi işinin başına geçti. O günün üzerinden iki gün geçmişti. İki gün içinde Cenk ve İpek'in yurt dışından döndüğünü ve diğer öğrendiklerini Okan aracılığıyla Ayhan Müdüre bildirdiler. Yemekten sonra her akşam yaptıkları gibi çalışma odasına indi. Son öğrendikleri bilgiler üzerinden bir sonraki adımlarını planlamaya başladılar. Bu görevde her günün planlı olmak zorundaydı. Plan yapılmazsa açık verilir ve sonucu ölümcül olabilirdi. Karşılarında olan adamın suçlarının bir kısmını biliyorlar ve bunu kanıtlayamıyorlardı. Bilmedikleri suçlarıydı aslında görevi ölümcül yapandı. Biraz daha plan üzerinde konuştuktan sonra odalarına çekilmeyi düşünüyorlarken gelen telefon ile acele ile evden çıktılar. Buluşma adresine giderken görev emrini bu sefer Ayhan Müdürden değil başka bir birimin müdüründen almaları onları şüphelendirdiği için Ömür hemen Ayhan Müdürü arayarak çağrıldıkları görevden bahsetti. Ömür üstleri olduğu için sorgulayamadıklarını da ekledi. Sorgulamak demek emre itaatsizlik etmekle eş değer sayılırdı. İkisi de dile dökemeseler de içten içe bu durumun tuhaf olduğunu biliyordu. Ayhan Müdür onları dinledikten sonra içine bir kurt düşmüştü. “ görevi biliyorum ancak size ben yola çıkarken haber verecektim. Biz hala merkezdeyiz siz şimdilik Kenan ile gelin görev yerine, ben ona bunun hesabını iş bitince soracağım” “ tamam Müdürüm” Çalıştıkları kurumda her birimin müdürü farklı olurdu. Önemli bir durum olmadıkça hiçbir müdür diğer ekibe emir veremezdi. Anlaşılan Ömür ve Can görevde iken bir şeyler değişmişti. Bu konuda kimse onları bilgilendirmemişti. Çağrıldıkları ormanlık alana ulaştıklarında kendilerini bekleyen ekip aracıca bindiler. Araçta sadece görev için arayan Kemal Müdür ve ekibi vardı. Görevin neden Ayhan Müdür tarafından gelmediğini sorsalar da aldıkları yanıt ise “ işiniz sorgulamak değil emirleri yerine getirmek ” oldu. Sorun çıkmaması için sussalar da gece boyunca tetikte olmaları gerektiğini ikisi de anladı. Araçta bulunan Kenan Müdürün ekibi kendi aralarında konuşmaya başladıklarında Ömür ve Can’da hala neden kendilerine teçhizat verilmediğini sorguluyordu. Ömür içinden sabır çekerek aracın arka tarafında bulunan koltuğun üstündeki koruyucu giysilere yöneldi. İncelediğinde iki maske bir çelik yelek iki tanede silah olduğunu gördü. Artık bu görevde bir tuhaflık olduğuna emin halde eşyalardan silahlar hariç diğerlerini alarak Can’ın yanına döndü. Çelik yeleği Can’a uzatarak giymesini söyledi. Sesi itiraz kabul etmeyecek cinsten olduğu için sessiz bir kabulleniş ile elinden alıp giyindi Can, ancak içi hiç rahat değildi. Ömür elindeki maskenin birini kendisi takarken diğerini Can’a uzatarak yanına oturdu. Ömür daha fazla dayanamadı. Can’a sessizce “ Ayhan Müdüre mesaj atsak mı?” diye sordu. Can onu kafasını hafifçe sallayarak onayladı. Ömür cebinde duran telefondan rahatsız olmuş gibi çıkararak birkaç dakika elinde çevirdi. Diğerlerinin görebileceği şekilde telefonunda bulunan bir oyunu açarak oynar gibi yaptı. Bakmadıkları bir anda Ayhan Müdüre olanları kısaca anlatan mesaj attı. Birkaç dakika sonra gelen mesaj ile ters giden bir şeyler olduğu kesinleşmişti. Mesajda “ biz gelene kadar operasyona dâhil olmayın ”yazıyordu. Mesajı Can’a gösterdiğinde onunda kendisi gibi az da olsa rahatladığını gördü. İkisi kendi aralarında fısıltı ile neler olduğunu tartışırken Kenan Müdürün dikkatini çekmişlerdi. “siz aranızda ne fısıldanıyorsunuz ” “ sohbet ediyorduk Müdürüm bir sorun mu var” “ Ayhan sizi çok şımartmış üsttünüz ile nasıl konuşmanız gerektiğini bilmiyorsunuz” Can, araca bindiklerinden beri kendilerini küçük gören bu adamı hiç sevmemişti. Ömür ile bu şekilde konuşmasından sonra da daha fazla dayanamadı. " Ayhan Müdür bizi hiç şımartmaz bizlere gerektiği yerde gerektiği şekilde davranır. Biz onu ilk önce saygı duyduğumuz ve itaat ettiğimiz Müdürümüz, daha sonra yeri geldiğinde bir abi, bir baba olarak görür ne zaman nasıl davranmamız gerektiğini biliriz Kenan Müdürüm " Kenan Müdür karşısındaki gençlerin kendisi ile konuşma tarzlarını hiç sevmemiş ve sinirlenmişti. Bir şey söyleyecekken aracın ön tarafından depoya yaklaştık sözünü duyduğunda önüne dönerek sabır çekti. Ömür ise kafasını eğerek hafifçe gülümsedi. Can'ın ekibe yeni gelmesine rağmen böyle düşünmesi ve konuşması Ömür'ün hoşuna gitmişti. Kenan Müdürün tavrına bakılırsa Ayhan Müdür ile aralarında bir sorun olduğu belliydi. Bunu Can’da Ömür’de açıkça görüyordu. Araç sarsıntı ile durduğunda önce diğerlerinin inmesini beklediler. Asıl şimdi ne yapmaları gerektiğini bilmiyorlardı. Kenan Müdür " birazdan içeri gireceğiz hazır olun" dediğinde Ömür daha dayanamayarak “Ayhan Müdür ve ekibi beklemeyecek miyiz birazdan gelirler” dedi. Kenan Müdür onu duymamış gibi yaparak planı anlatmaya başladı. Can, Ömür'ün kolundan tutarak yanlarından azda olsa uzağa götürdü. " boşa konuşuyorsun kimseyi beklemeyecek baksana hala anlatıyor planı " " haklısın ama ben ekip gelmeden ve burada ne döndüğünü anlamadan o depoya girmem. Sende girmeyeceksin" " zaten istesen de oraya girmene müsaade etmem. Çelik yeleğin bile yok ve bunu sorgulamadılar bile " Onlar aralarında sessizce konuşurken ekip aracı sonunda gelmişti. Ayhan Müdür duran araçtan hızla indi. İkisinin de yüzündeki rahatlama gözle görülür cinstendi. Orada bulunan herkes bu rahatlamayı net bir şekilde görmüştü. " Ömür ve Can araca geçin eminim görev hakkında bilgi sahibi değilsiniz Okan size anlatacak ayrıca teçhizatlarınızı çıkaran araçtaki kendinize ait olanları giyin hemen" " emredersiniz Müdürüm " Ömür ve Can onun itiraz kabul etmeyen sesine karşılık emrini hemen yerine getirdi. Can çelik yeleği ve maskesi çıkardıktan sonra Ömür'ün uzattığı maskeyi de araca bıraktı. Araçlar depodan yeterince uzakta olduğu ve gece karanlığında görünmediği için şanslılardı. Bu olay yüzünden operasyon tehlikeye girebilirdi. Beraber kendi ekip araçlarına binerek teçhizatlarını giydiler. Okan onlar giyinirken bir yandan da operasyon hakkında bilgi vermeye başladı. " bir ihbar üzerine buradayız. Gelen ihbara göre burada madde ticareti yapılacağı bilgisini aldık. İçeride kaç kişi var bilinmiyor. Ancak az kişinin olmayacağı da tahmin edilir bir durum. Operasyon boyunca kimse kendi ortağının yanında ayrılmayacak görev Kenan Müdürün ekibine geldiği için biz onlara destek için buradayız. Operasyonu Kenan Müdür yönetecek. " Ömür ve Can anladıklarını belirtir şekilde kafalarını salladı. Okan onlarda aldığı onay ile devam etti. " fakat biz yine de Ayhan Müdürün emirlerini de dikkate alacağız. Bunu diğerlerine belli etmeden yapacağımız için şu kulaklıkları takın buradan iletişime geçeceğiz" Ömür ve Can, Okan'ın uzattığı mini kulakları alarak taktı. Kontrol işlemini yaptıktan sonrasında nasıl oldukları konusunda kısa da olsa sohbet etme fırsatı bulmuşlardı. Ömür ekibinin üyelerine tek tek göz gezdiğinde onları ne kadar özlediğini anladı. Esra ile çok fazla zaman geçirmemiş olsa da onu dahi özlediğini hissediyordu. Araç kapısından gelen Ayhan Müdürün sesi ile ekip araçtan indi. Maskelerini yüzlerine indirerek depoya doğru dikkatlice yaklaşmaya başladılar. Deponun etrafında gözcülük yaparak herhangi bir sorunda içeriye haber vermek için bekleyen 10’a yakın adamın olduğunu görmüşlerdi. Dikkatlice deponun etrafındaki adamları sıra ile etkisiz hale getirerek yerlerine kendileri geçti. Deponun içini görebilecekleri bir açıklık bulduklarında Can içeriyi izlerken Ömür’de etrafı kontrol etmeye başladı. Can’dan gelen ses ile onun yanına tekrar adımladı. “ adamlar mallar ile paraları değişiyorlar içeri girmenin tam zamanı” Can sadece ortağını değil kulaklık ile onu dinleyen diğerlerini de bilgilendirmişti. Ömür ile beraber deponun arka tarafına doğru ilerlemeye başlayarak orada ki deponun diğer girişine geldiler. Kenan Müdürün giriş emri sağ kulaklarına taktıkları kulaklıktan geldiğinde diğer kulaklıktan gelecek olan emri beklemeye başladılar. Oradan gelen girin emri ile kapıyı hızla açarak içeriye giriş yapmışlardı. Adamlar depoya girdiklerinde olayın şoku ile birkaç saniye donup kalmaları işlerine yaradı. Birkaç kişiyi silahlarına davranmadan yaralamayı başarmışlardı. Adamlar baskının şokunu üstlerinden attıklarında ise ortalık fena halde karıştı. Depo gibi kullanılan mekan paslanmış ve çürümeye bırakılmış makineler ile dolu olduğu için adamların saklanmaları da zor olmadı. Dakikalar geçtikçe karşı tarafın sayısı azaldı. Sadece patronlar ve patronları koruyan adamlar kalmıştı. Adamlar onları korurken ikisinin de kaçmak için fırsat kollayacağını hepsi biliyordu. Ömür silahındaki son kurşunu sıktıktan sonra şarjörü değiştirmek için gizlendiği duvara yaslandı. Can ise birkaç makine ileride adamlara ateş etmeye devam ediyordu. Ortağının silah sesinin durduğunu anlayınca göz ucuyla onu kontrol etti. Ne yaptığını gördüğünde Ömür’ü korumak için ona doğru dikkatlice yaklaşmaya başladı. Ömür bir yandan şarjörü cebinden çıkarmaya çalışırken bir yandan da kendisine doğru yaklaşan Can’ı gördüğünde fısıltı ile konuştu. “ ne yapıyorsun yerinde kal Can” “ saçmalama dikkatsiz bir anda vurulabilirsin” “ çok abartıyorsun sanki hiç operasyona çıkmamışım gibi davranma” Can ortağının söylediklerine karşılık güzel bir cevabı vardı. “ öncesini bilmem ama bu benim ile ikinci operasyonun seni korumak ise benim en büyük görevim” Ömür onun bu koruyucu tavırlarına alışmaya başlamış olsa da bazen fazla abarttığını da düşünüyordu. Yedek şarjörü taktıktan sonra boş olanı pantolonunun cebine koydu. Can onun işinin bittiğini görünce adamlara daha çok odaklandı. Bir iki atıştan sonra adamlardan birini daha vurarak “ üç” dedi. Ömür, “ ne sayıyorsun Can delirdin mi?” dese de gülmekten de geri kalmadı. Can kalan beş adamdan birini daha yaralayarak dört dedikten sonra açıklamaya başladı. ” alışkanlık operasyonlarda vurduğum ve yakaladığım adamları saymazsam o günüm iyi geçti saymıyorum” diyerek sırıttı. Ömür duyduğu açıklama ile gülerek kafasını sağa sola sallayarak “ hakkında daha neler duyacağım acaba senden” demişti. Can onun söylediklerini duyduğunda ateş etmeyi bırakarak Ömür’e baktı. Sıkıntılı bir nefes vererek işine tekrar döndü. Adamların iki patronunu da bulundukları yerden daha önce fark etmedikleri üçüncü bir kapıdan çıkardıklarını gördüklerinde peşlerine düştüler. Zorda olsa alıcıyı yaralayarak yakalasalar da satıcı olan patronu ellerinden kıl payı kaçırmışlardı. Yakaladıkları adamları çağırdıkları araçlara bindirerek merkeze göndermelerinin ardından Kenan Müdür’ün kaçan adam yüzünden canı sıkılmış iki ekibe de fena halde kızmıştı. En çokta Ömür ve Can’ın üstüne gitmişti. Oysa suçlu olmadıkları ortada olduğu halde bu kadar kızmasının doğru olmadığını bilseler de, sessizce dinleyerek ekip araçlarına geçtiler. Ayhan Müdür, karşısındaki adamı ekibinin önünde rencide etmemek için bağırırken susmuş olsa da ona söyleyeceği iki çift sözü vardı. “ Kenan operasyon öncesi diye konuşmadım. Ama şimdi ilk ve son defa söyleyeceğim. Sakın bir daha benim haberim olmadan benim ekibimden herhangi birine görev vermeye kalkma hele de suçlu olmadıkları halde onlara az önceki gibi bağırmaya kalkarsan gereğini yaparım umarım anlamışsındır. Senin kendi ekibine davranışın beni ilgilendirmez. Ancak benim ekibime tekrar bu şekilde davranmayı aklından bile geçirme” Kenan Müdür hatasını azda olsa anladığı için sessiz kalarak aracına yöneldi. Ayhan Müdürün tekrar konuşması ile durdu. Duydukları ile tekrar sinirlenmeye başladı. “ ha bu arada ekibimin yazdığı raporların bir kopyasını da sana fakslarım. Sende bana göndermeyi sakın unutma” Ayhan Müdür son sözlerinden sonra araca binerek oradan uzaklaştı. Okan, Barış, Esra, Semih, Ömer ve Can uzun zamandır bir araya gelememelerinin acısını çıkarıyorlardı. Ayhan Müdür ise aracın ön koltuğunda arka taraftan gelen gülüşmeler ile bu gece ilk defa gülümsedi. Ekip aracı, diğer polis ekip araçlarının aksine arka kısımda bir kişinin durabileceği kafes şeklinde alan dışında aracın üç kenarı da koltuklarla çevriliydi. Ortada yeterince boş alan kalıyordu. Araçta uzun süre kalmaları gerekirse küçük portatif masa yardımı ile bilgisayar ve diğer elektronik teçhizatları kurabiliyorlardı. Can, Esra ve Ömür’ün arasına oturmuş sohbete dâhil olarak güzel vakit geçiriyordu. Okan diğerlerinin aksine Can ve Esra arasındaki çekimi hissetmişti. Ancak Can’ın Ömür’e farklı şekilde baktığına da birkaç kez şahit olduğu için neler olduğunu çözememişti. Zamana bırakmanın en doğrusu olacağına karar verdi. Özlediği arkadaşları ile kısa da olsa sohbet etmeleri Ömür’e iyi geldi. Bu güzel an bıraktıkları aracın yanına geldiklerinde son buldu. Vedalaştıktan sonra arabaya binerek evin yolunu tuttular. Bir saatin sonunda eve geldiklerinde konuşacak halleri olmadığı için ikisi de odalarına çekildi. Ömür ve Can erkenden kalkarak kahvaltı yaptıktan sonra şirkete geçti. Bugün Cenk ile proje hakkında konuşacaklar ve çalışmaya başlayacaklardı. Şirkete geldiklerinde asansör binerek beşinci katta olan odalarına geçtiler. Odaya girdiklerinde günlük rutin işlerini hallederek Cenk'in gelmesini beklerken bir kaç dakika önce sekreterin getirdiği kahveleri içiyorlardı. İkisi de gergin ve düşünceliydi. Ömür’ün aklı dün geceki acil olarak çağrıldıkları operasyondaydı. Ortağının da düşünceli halini gördüğünde onunda aynı konuyu düşündüğünü anladı. “ sence de dünkü görevde bir gariplik yok muydu?” Ömür dün gece eve döndüğünden beri aklını kurcalayan ancak bir türlü sormaya fırsat bulamadığı soruyu sonunda sormuştu. Can içinde durum farklı değildi. Görev emri geldiğinde de içine kötü bir his doğmuştu. Ve hala geçtiği söylenemezdi içi sıkılıyordu. İkisi de operasyonu düşünmeyi bırakarak proje hakkında konuşmaya başladılar. Can birkaç gündür sormak istediği konu aklına gelince sormaya hazırlanıyordu ki kapının çalınmadan açılması ile şaşırdı. Hızla kapıdan kimin girdiğine baktı. Ömür’de onun kadar şaşkındı. Ta ki kapıdan giren kişiyi görene kadar, içinden sabır çekmekten başka bir şey yapamadı. Sonuçta yakında patronunuz olacağım diyen birine kapıyı çalmadan girdiniz diyemezlerdi. Can ortağı kadar sakin olamayarak Cenk’e sinirli bir şekilde bakmaya başladı. Cenk bu bakışı kaile almadı. Kapıyı kapatarak masanın önünde, Can’ın karşısında bulunan tekli koltuğa oturdu. Masadaki kahve fincanlarını gördüğünde Can’a hitaben konuştu. “ Can Bey bana da bir kahve getirir misiniz? Sade olsun lütfen” Can adama gıcık olsa da patronu olduğu için sessizce kalkarak odadan çıktı. Kapıyı kapatmadan önce Ömür’e dudaklarını oynatarak dikkatli olmasını söylemeyi ihmal etmedi. O gün yemek yediklerinde adamın Ömür’e olan ilgisini anlamıştı. Anlamamak için aptal olmak gerekirdi. Ömür’ün başa çıkabileceğini bilse de onları uzun süre yalnız bırakmak içine sinmediği için acele adımlar ile kahve almaya gitti. Ömür, genç adamın kendisi ile yalnız kalmak için Can’ı gönderdiğini bildiği için sessiz kaldı. Ne yapmak istediğini anlamamış gibi davranmanın şuan için en doğrusu olduğunu düşünüyordu. “ hoş geldiniz Cenk Bey isterseniz kahveniz gelene kadar taslaklar üzerinden size projeyi tekrar anlatayım. Toplantıda ki görseller üzerinden anlatmakla arasında baya fark vardır. Sorunuz olursa anlattıktan sonrada onları cevaplarım” Cenk’in onayı ile iki gün öncede anlatmış olduğu projeyi tekrar anlatmaya başladı. Cenk karşısında seri bir şekilde konuşan ve yapmış olduğu projenin her ayrıntısını hakkı ile anlatan kadından daha çok etkiledi. Elbette kendisine yüz vermemesi de buna bir sebepti. Bu zamana kadar kimse ona karşı bu şekilde davranmamış onu yok saymamıştı. Acaba sevgilisi mi var diye düşünüyor sormamak için kendisini zor tutuyordu. Sormaya karar verdiğinde genç kadında projeyi anlatmayı bitirmişti. Bu sırada Can odaya girdi. Cenk daha sonra sormaya karar vererek odada olma sebebine geri döndü. Saatlerce proje hakkında konuşarak değişmesi gereken yerler hakkında fikirlerini söyledi. Ömür ve Can iş söz konusu olduğunda genç adamın ciddi ve disiplinli bir tavra bürünmesine şaşırdılar. Her zaman laubali görünen adamın böyle olabileceğini hiç düşünmüyorlardı. Genç adamın ciddi ve işine odaklanan hali daha çok hoşlarına gitti. En azından diken üstünde değiller işlerine odaklılardı. Mesai bitişine kadar yemek molası haricinde odadan çıkmadılar. Can ve Ömür aşırı derecede yorgundu. Bir an önce eve gitmek için dakikaları sayar olmuşlardı. Birkaç dakika sonra Cenk kolundaki saatine baktı. Bugünlük bu kadar yeter toplanarak çıkabiliriz dediğinde Can ve Ömür seri hareketlerle masayı toparladı. Cenk ve odanın kapısında onların çıkmasını bekleyen Burak, Ömür ve Can’a çıkışa kadar eşlik etti. Cenk, Ömür’ü evine bırakarak yalnız kalma fırsatını kaçırmak istemiyordu. Cenk aklından geçeni dile getirerek onu eve bırakmayı teklif etti. “ Ömür Hanım isterseniz sizi evinize ben bırakabilirim. Yeterince yoruldunuz taksi beklemeyin” Can artık genç adama sinir olmaya başlıyordu. Ömür’ün cevap vermesine fırsat bırakmadan kendisi konuştu. “ teşekkür ederiz Cenk Bey biz eve kendimiz gideriz. Kendi aracımızda var zaten size iyi akşamlar ” Can, Burak ve Cenk’e hitaben iyi akşamlar dedikten sonra Ömür’ ün koluna girerek yanlarından ayrıldı. Ömür, Can’ın yaptığına hiçbir şey demedi. Hatta koluna giren genç adama yaslanarak yürümeye devam etti. Burak kol kola giden ikilinin arkasından sessizce bakarken kafası karıştı. İçinden gidip onların kollarını ayırmak gelse de olduğu yerde durmaktan ve arkalarından bakmaktan başka bir şey yapamadı. Cenk onun aksine ellerini yumruk yapmış sinirli gözler ile onların arkasından bakıyordu. “ ikisi sevgili mi?” “ bilmiyorum efendim” “ aynı evde mi kalıyorlar” “ bilmiyorum efendim” Cenk korumasından aldığı yanıtlardan sonra siniri daha da arttı. Sert bir şekilde Burak’ın yakasını tutarak “ araştıracaksın” dedi. Burak kendisine verilen emri yerine getireceğini belirtmek amacı ile sadece başını salladı. Ama bu adam için hoşlandığı kızı araştırmak istemiyordu. Ömür’ün, Can ile aynı evde yaşadığını bildiği halde söylememişti. İçinden bir ses bu yaptığının doğru olduğunu söylüyordu. Ömür ve Can eve girdiklerinde yemek hazırlayarak yediler. Film izlemeye karar verdiklerinde Ömür mısır patlatırken, Can’da film seçme işini üstlendi. Yorum yaparak izledikleri film ile keyifli zaman geçirmiş günün stresini üzerlerinden böyle atmışlardı. Film bittiğinde etrafı toplayarak odalarına çekildiler.
Merhaba Umarım sıkılmadan ve severek okuyorsunuzdur. Kod Adı: Ortak kitabımın final yapmasına 11 Bölüm kaldı. Daha önceden final yapmış bir kitap olduğu için düzenleme yaparak bölüm atıyorum. |
0% |