@busrauyanik
|
İyi okumalar yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın..... Önceki gününün yorgunluğu ile zor uyanan Can ve Ömür için şirkette geldiklerinde Cenk’in odaya kapıyı çalmadan girdiği bir gün daha başladı. Ömür ve Can artık şirketteyken görev hakkında konuşmama ve herhangi bir işlem yapmama konusunda hem fikirlerdi. Cenk ile saatlerdir proje üzerinde çalışan Ömür sıkılmıştı. Biraz kendine gelmek için lavaboya gideceğini söyleyerek kalktı. Ellerini ve yüzünü yıkama ihtiyacı hissediyordu. Dün gece uykuya geç daldığı için uykusunu alamamıştı. Bu yüzden sürekli esniyordu. Lavabonun olduğu koridora girecekken sağ tarafındaki odanın aralık olan kapısından bir kol çıkarak onu içeri çekti. Olayın şoku ile çığlık atacakken ağzına kapanan el ile gözleri kocaman açıldı. Kendini savunmak için hamle yapmayı düşünüyorken karşısında gördüğü kişi ile az da olsa rahatladı. “ benim korkma” Ömür konuşmak isteyince ağzına kapanmış olan el çekildi. “ beni çok korkuttun Burak” “ özür dilerim ben bağırma diye ağzını kapattım. Seni korkuttuğum için gerçekten çok üzgünüm” Ömür karşısındaki adamın masmavi gözlerinde ne kadar üzgün olduğunu gördüğünde sessiz kaldı. Kalbi hala hızla çarpsa da onu rahatlatmak gözlerindeki üzüntüyü yok etmek için sorun olmadığını söyledi. Bir süre daha kendisine gereğinden fazla yakın duran Burak’ın gözlerine bakmayı sürdürdü. İkisi de bu anı bozmak istemese de zamanları kısıtlıydı. Her an Ömür’ü merak eden Can ya da Cenk kontrol etmek için odadan çıkabilirdi. Ömür bu ihtimalin olmaması için bu anı bozmak istemese de sormak zorundaydı. “ beni neden bu odaya çektin açıklamayacak mısın? ” Burak genç kadının gözlerine o kadar dalmıştı ki duyduğu ses ile irkildi. Gözleri kapatarak kendini toparlamaya çalıştı. Ömür’den bir adım uzaklaştı. “ seni bir konuda uyarmak için bunu yapmak zorundaydım” “ ne hakkında uyaracaksın anlamıyorum sorun nedir? ” “ sorun Cenk Bey sana kafayı takmış durumda araştırmamı istedi. Seni, sizi” Ömür böyle bir şey olacağı tahmin ediyordu. Cenk’in onu takıntı haline getirmiş olmasından şüphelenmeye de başlamıştı. Ama Burak’ın sizi derken kimi kastettiğini anlamadı. “ sizi derken kimden bahsediyorsun, hem bunu neden bana söylüyorsun başın belaya girebilir ” Burak sıkıntılı bir nefes vererek Ömür’ün sorusunu cevapladı. “ seni ve Can’ı, sevgili olup olmadığınızı aynı evde kalıp kalmadığınızı öğrenmek istiyor. Sana söyleme ihtiyacı hissettim. Cenk Bey’in seni elde etmek için her yolu deneyeceğini biliyorum. Çünkü o öyle biri ” Ömür onun canının neden sıkıldığını anladı. İlk adımı karşıdan beklemenin doğru olmadığını biliyordu. Bir süredir hislerini sorgulayıp duruyordu. Az önce gözlerinde kaybolduğu adamdan hoşlanıyordu. Her ne kadar bir görevde olsalar da ilk defa hissettiği bu duyguları bastıramıyordu. Kendisinden bir adım uzakta duran genç adamın eline uzanarak tuttu. Onun elini iki elinin arasına aldı. Daha fazlasını yapamıyordu. Çünkü karşı tarafın hislerini bilmiyordu. Burak, Ömür’den gelen bu hamle ile şaşırsa da mutlu oldu. Daha önce sevgilisi olmuştu ama karşısında ki genç kadına hissettiklerini hiç hissetmemişti. Ömür genç adamın gözlerine bakarak konuşmaya başladı. Bazı konularda açık olmak gerektiğini hayat ona acı bir şekilde öğretmişti. Artık bazı şeylere geç kalmak istemiyordu. “ Can benim için özel biri, ama aklından geçirdiğin gibi değil çok sevdiğim güvendiğim bir dost, başıma bir şey gelse koşabileceğim tek kişi diyebilirim. Cenk Bey konusunda da endişelenme. Ben istemediğim sürece bana kimse yaklaşamaz izin vermem. Yine de Cenk Bey hakkında beni bilgilendirdiğin için teşekkür ederim. Daha dikkatli olurum sen yine de bulduklarını söyle. Başına benim yüzümden bir şey gelsin istemiyorum” Burak duydukları karşısında hem sevindi hem kıskandı. Oysa genç kadının ilk koşacağı kişi kendisi olmak isterdi. Yine de artık Can’ın onun için ne ifade ettiğini artık biliyordu. Kendisini düşünmesine mutlu olsa da onun hakkında o adama bilgi vermek istemiyordu. Elinden geldiğince oyalamaya çalışacaktı başka çaresi yoktu. “ sen bunu düşünme kendine dikkat et yeter” Ömür, genç adamı başını sallayarak onayladı. Daha fazla zaman geçmeden odaya dönmek için istemese de genç adamın elini yavaşça bırakarak kapıya doğru döndü. Burak elini bırakan ve odadan çıkmak için hamle yapan Ömür'ün bileğinden tutarak durdurdu. Uzun süre böyle bir fırsat yakalayamayacağını biliyordu. Üstelik Ömür kendisine bir adım atmışken ona karşılık vermeden bırakamazdı. Bu yüzden dönüp bakan genç kadını kendisine çekerek yanağına dudaklarını bastırdı. Yanağını değil dudaklarını öpmek isterdi. Fakat bunun şu anlık erken olduğunu bildiği için yapmadı. Genç kadının yanağını öpmek bile, içini tarifi imkânsız hislerle ile doldurmuştu. Ömür, Burak’tan böyle bir hamle beklemediği için donup kaldı. Burak genç kadının şaşkınlığını anlayabiliyordu. O yüzden her ne kadar bırakmak istemede de genç kadının yanağından dudaklarını çekti. Ömür şaşkınlığını az da olsa attıktan sonra genç adamın öptüğü yanağına elini koyarak gitmesi gerektiğini söyleyerek odadan çıktı. Ömür kendisini liseli gençler gibi hissediyordu. Hayatını geleceği düşünerek geçirmiş biri olarak bu yaşına kadar kimse ile çıkmamış kimseye ilgi duymamıştı. Burak’a karşı olan hislerine dur diyememesi belki de bu sebeptendi. İlk defa bu hisleri yaşıyor ilk defa seviyordu. Korkuyordu bir yandan da üzülmekten, hislerine karşılık alamayıp yıkılmaktan çok korkuyordu. Burak, kaçarcasına çıkıp giden kadının ardından gülümsedi. Elbette utandığını de anlamıştı. Beyaz tenine tezat pembeleşen yanakları genç kadını ele veriyordu. Burak içinden geçeni yapmanın keyfi ile ıslık çalarak odadan çıktı. Ömür oradan ayrılır ayrılmaz odasına gitti. Sürekli aklına yanağında hissettiği sıcak dokunuş geliyor gülümsüyordu. Kendisi bunun farkında olmasa da iki genç adamda ondaki bu gülümsemenin farkındaydı. Can daha fazla onun bu haline dayanamayarak kulağına fısıldadı. " âşık mısın Ömür, durduk yere gülümsüyorsun adam seni izliyor kendine gel " Ömür, Can'ın söylediklerini zar zor idrak etti. Gülüşünü hızla kaybolduğunda ortağının gözlerine baktı. Gülüşünü silmiş olsa da gözlerinin içi gülüyor olduğunu sadece Can gördü. Kafası fena halde karışmıştı. Ömür'ün ne ara bu kadar âşık olduğu ve bu kişinin kim olduğunu merak ediyordu. Cenk ise karşındaki manzaradan hiç hoşnut değildi. Can'ın genç kadına bu kadar yakın olmasını kaldıramıyordu. Genç kadının kendisine bakmazken bu adama bu kadar yakın olmasını anlamıyordu. Ne yapıp edip genç kadını kendisine bağlamayı aklına koydu. Şimdiye kadar isteyip de elde edemediği kimse ya da herhangi bir şey olmamıştı. Ömür’ü de elde etmek için elinden geleni ardına koymayacağına yemin etti. ……. Cenk bir haftadır babasının yanına verdiği korumadan, araştırmasını istediği konu hakkında bilgi almak için bekledi. Her sorduğunda araştırmaya devam ediyorum cevabından başka kelime duymadı. Artık kendi araştırmaya başlaması gerektiğini düşünüyordu. Aynı zamanda babasının yanına verdiği korumanın hiçbir işi beceremeyeceğine emin oldu. Zaten o adamı hiç sevmemişti. Babası işinde iyi ve güvenilir biri olduğu bilmese, yanında tutmayacağı için ses etmiyordu. Açıkçası onu işlerin başına geçirmeye karar vermişken onu kızdırmakta istemiyordu. Ama yakın zamanda o korumadan kurtulacaktı. Şimdi ilk işi Ömür'ün nerede yaşadığını öğrenmekti. Ömür’ün adresini öğrenmek çok uzun sürmedi. İnsan kaynaklarından personel dosyalarını istemek yeterli oldu. Ömür'ün dosyasını bularak adresini bir kâğıda yazdı. Dosyaları geri gönderecekken Can’ın dosyası gözüne takılınca onun ev adresini de merak ederek baktığında yazan adresin, Ömür’ün evinin adresi ile aynı adres olduğunu gördü. Sinir ile elindeki dosyayı masaya fırlattığında aklında ki tek düşünce o adamla aynı evde neden yaşadığıydı. Can’ın sadece asistanı olduğunu sanıyordu. En fazla yakın arkadaş olduklarını düşünmeye çalışmıştı. Demek günlerdir yan yana olmaları bu yüzdendi. İkisi aynı evde yaşıyorlardı belki de aynı odada kalıyorlardı. Bu yüzden onu günlerdir görmezden geldiğini düşünüyordu. Bir sevgilisi olduğu için. Oysa onu ilk defa toplantı odasında gördüğümde tutulmuştu. Sesini duyması ile mest olmuş onun ağzından kendi adını duymak istemişti. Çok mu şey istiyordu, genç kadın sadece onu görsün istiyordu. Kaç gündür peşinden koşuyordu ve ona bir kere bile yüz vermemişti. Korumasıyla bile daha samimiydi. Ona karşı ise sert bir duvardı. Ama onun bu hali bile Cenk’in onu daha çok istemesini sağlıyordu. Ömür’ü eninde sonunda elde edecekti. Hem de sonuçları her ne olursa olsun. Cenk adresin yazılı olduğu kâğıdı alarak şirketten ayrıldı. Site güvenliği kim olduğunu sorarsa bir arkadaşına geldiğini söylemeyi planlıyordu. Planladığı gibi “ kime gelmiştiniz ” sorusuna isim vermeden evlerden birini göstererek cevapladı. Nezih bir site içinde yer alan müstakil bir ev olması genç kadın hakkında düşüncelerini güçlendirdi. Ömür’de aynı onun gibi sakin ve sessiz ortamları sevdiğini düşünüyordu. Şimdi onu daha çok istiyordu. Oysa Cenk ne sakin ne sessiz ortamları severdi. Onun için kaos demek heyecan demekti. Cenk isteği olmadığında, insanları özellikle kadınları takıntı haline getiren biriydi. Şimdi de kendisine karşı hiçbir duygu belirtisi göstermeyen Ömür’e kafayı takmıştı. Aracının içinde akşam saatlerine kadar evi izledi. Bugün hafta sonuydu ikisinin de evde olduğunu düşünüyordu. Evde olduklarını havanın kararması sonrasında, ışıkların yanmasından emin oldu. Biraz daha izledikten sonra ışıklar kapandığını televizyondan geldiği belli olan renkli ışık huzmeleri cama vurduğunu gördü. İçindeki meraka engel olamayarak arabasından indi. Işık gelen cama yaklaştığında kapalı olan perdenin aralık olan kısmından bakmaya çalıştı. Az da olsa içeriyi gördüğünde yaptığını doğru bulmasa da görebildiği kadar izlemeye devam etti. Açıklıktan daha çok Ömür’ü görebildiği için şanslıydı. Televizyondan yüzüne düşün renkli ışıklar onu daha güzel yapmıştı. Cenk içeriyi izlerken arada gülüşme sesleri gelmesi ile Can’ında orada olduğuna anladı. Daha fazla burada kalarak birinin görme riskini alamadı. Geldiği gibi sessiz adımlarla aracına geri dönerek siteden ayrıldı. Evine gitmeli ve uyumalıydı. Yarın ilk işi Ömür ile konuşmak olacaktı. Belki reddetme imkânı olmayacak bir yemeğe davet ederdi. Evine çok az bir yolu kalmıştı ki telefonu çaldı. Bluetooth kulaklığını takarak aramayı cevapladı. “ alo” “ Cenk neredesin” “ eve gidiyorum baba, bir şey mi oldu” “ sana atacağım adrese gel hemen” “ tamam, hemen geliyorum” Babasının sesindeki gerginlikten bir şeylerin ters gittiğini anlayarak gaza biraz daha bastı. Mesaj olarak attığı adrese giderken neler olduğunu merak ediyordu. Babası onu bu şekilde acil olarak durduk yere çağırmazdı. Üstelik yanına verdiği korumaya iki gündür babası yanından ayırmıyordu. Ters giden bir şeyler olduğu kesindi. Kısa sürede adrese ulaştı. Geldiği yer şehrin ara sokaklarında, dışarıdan bakınca her an yıkılacak gibi duran bir evdi. Babasının burada ne işi var diye düşünmüyordu. Onun bu gibi birçok gizli evi olduğunu biliyordu. Şimdiye kadar yaptığı yasa dışı işlere karşın hala yakalayan olmamıştı. Kendisinin de yakalanacağını sanmıyordu. İşlerin başına geçtiğinde tüm bu işleri o yönetecekti. Cenk’inde babası kadar ulaşılmaz olmak hedefiydi. Evin kapısındaki korumalara kısa bir bakış atarak eve havalı bir giriş yaptı. İçerisi evin dışına göre gayet güzeldi. Mobilyalar eski olmasına rağmen temiz ve düzenliydi. Anlaşılan babası gizli yerlerini temizletmeyi ihmal etmiyordu. Bir odanın kapısının önündeki babasının yakın korumasını görünce içeride olduğunu anladı. Babasının yanına yöneldiğinde kapıyı göstermesi ile hemen kapıyı kapattı. “ neler oluyor baba” Sorduğu soruyu cevaplamasını beklerken bir yandan da evi inceleyerek onun karşısındaki koltuğa oturdu. “ önemli bir sorun var Cenk” “ sorun mu? Ne konu da sorun var” “ geçen hafta ki satışı baskın yüzünden yapamadığımızı biliyorsun” “ evet, büyük oranda mal ve para kaybettik. Ama sadece alıcı adam ve birkaç adamımız elinde bu yüzden mi? Endişelisin” Cenk’in sorusuna karşılık Bora Bey bilmiş şekilde gülümseyerek yanıtladı. “ oğlum Cenk, bu işlerde hala acemisin ancak ufak tefek şeyler için endişelenmeyeceğimi de öğrenmiş olman gerekiyordu” Bu sözler ile Cenk’te ona hak verdi. Ama hala sorunun ne olduğunu bilmediği için babasının anlatmasını bekledi. “ Neyse asıl sorun tabi ki o konu değil, yakında büyük bir mal satışı yapacağız biliyorsun. Her sene yaptığımız gibi partiden iki veya üç ay sonra olması gerekiyordu. Ancak son olan baskın yüzünden alıcı erken bir tarihe çekti. Bu işin hemen bitmesini istiyor ayrıca sorun çıkarsa bizi sorumlu tutacağını da açıkça belirtti” “ ne gibi bir sorun çıkacakmış ki her zaman ki gibi sorunsuz bir teslimat olacak” “ işte işin sıkıntısı da orada oğlum içimizde bir hain olduğunu düşünüyorum. Önce geçen haftaki baskın sonra bu adamların tarihi öne çekmek istemesi bir şeyler bildikleri kesin, ama bize hiçbir bilgi vermiyorlar. ” Babasının söyledikleri Cenk’inde dikkatini çekti. Kim olabilirdi ki şimdiye kadar tanıdığı kimse hainlik yapacak biri değildi. Bu konuyu araştırmaya başlamalıydı. İşler sarpa sarmadan hainin kim olduğunu teslimatlara ait bilgileri kimin sızdırdığını bulmalıydı. Hem böylece babasının gözüne daha iyi girebilirdi. Cenk, Bora Bey’le bir süre daha, öne çekilen teslimat ve malların tedariki hakkında konuştuktan sonra oradan ayrıldı. Bora Bey biraz daha orada kalıp sonra çıkacağını söylediği için onu beklemeden evine geldi. Odasına girerek duş aldı. O evin temiz olmasına rağmen üzerine sinen rutubet kokusundan arındı. Uyumak için yatağına uzanacakken aklına düşen Ömür ile canı sıkıldı. Ne vardı sanki onu görse kaç gündür bunun için çok uğraşmıştı. Artık onun kendisini görmesini beklemeyecekti. Onun görmesi için elinden geleni yaptığını düşünüyordu. Şimdi sıra görmesi için ona kendini zorla göstermekti. Bu düşünceler ile uykuya sabah doğru daldı. ……. Genç adamın bedeni patronunun odasının kapısında duruyor olsa da, aklı hala günler önce öptüğü genç kadındaydı. Son günlerde arada şirkette karşılaşmak ve birbirlerine kimseye belli etmeden gülümsemek dışında konuşamamışlardı. Oysa karşılıklı oturup genç kadının huzur veren sesi ile sohbet etmek, onun gözlerine doya doya bakmak ne çok isterdi. Genç adam düşünüyordu da hiç doğru düzgün sevdiği kadının gözlerine bakamamıştı. En önemlisi sevdiğini bile söyleyememişti. En kısa zamanda söyleyecekti. Genç kadının hislerini de öğrenecekti. Kafasına koymuştu bir kere onu kimse tutamazdı. Ömür’ün ela gözlerini hatırladı. Şirkette onu odaya çektiğinde korkudan kocaman açılan gözlerini düşündü. Korkmasına rağmen o hali bile genç adama ayrı bir güzel görünmüştü. Ama onu korkuttuğu için ise üzgündü. Sevdiği kadını korkutmayı hiç istemezdi. Onu Cenk konusunda uyarmanın en doğrusu olacağını bildiği için yapmıştı. Onun koruması diye sevdiği kadının başına bir şey gelmesine izin verecek değildi. O gün iyi ki o odaya Ömür'ü çektiğini bu sayede onunda, kendi hislerinden de emin olduğunu düşünüyordu. Genç adam saatlerdir beklediği kapı önünde olmak yerine, genç kadının yanında olmayı çok istiyordu. Ama şuan bu mümkün görünmüyordu. Başından beri koruması olduğu adamı hiç sevmemişti. Yakında onun yanında çalışmayı bırakacağı için mutluydu Burak. İç çekerek saatlerdir durduğu kapı önünde yorulan bedenini olduğu yerde biraz daha dik tutmak için gayret göstermeye çalıştı. Çok yorulmuş ve uykusu gelmişti. Neyse ki nöbet değişim saatine bir kaç dakika kalmıştı. Günlerdir bu nöbetler bu şekilde ilerliyordu. Normalde kendisi gündüzleri Bora Bey'in yanında korumalık yaparken bir haftadır gece gündüz yanında oluyordu. Bu durum Burak'ın yeterince yıpranmasına sebep olmuştu. Genç adam düşüncelere dalmışken kendisinin yerine geçecek olan koruma gelerek kapı önündeki yerini aldı. Burak " kolay gelsin dikkatli ol " gibi sözleri sıraladıktan sonra hemen oradan ayrıldı. Bir an önce yatağına kavuşma arzusu ile arabasına binerek evine yol aldı. Neyse ki evine yarım saatten kısa bir sürede ulaştı. Odasına girdiğinde bedenini yatağa resmen attı. Kafasını yastığa koyar koymaz uykuya daldı.
|
0% |