Yeni Üyelik
17.
Bölüm

17. Bölüm

@busrauyanik

İyi okumalar yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.....

Ömür ve Can her akşam yaptıkları gibi bu akşamda film keyfi yaptı. Film bittikten sonra odanın ışıklarını açarak dağıttıkları odayı topladıktan sonra odalarına çekildi. Duman ise onlar film izlerken çoktan uykuya dalmıştı. Birkaç gündür sessiz oluşu Ömür’ün dikkatini çekiyordu. Bu hali onu ilk bulduğu zamanki hallerini hatırlattı. Ömür’ün bu duruma canı sıkıldı. İlk fırsatta bir veterinere götürmeye karar verdi. Ömür yatağına uzandığından beri bu durumu düşünüyordu. Köpeği onun için çok önemli ve değerliydi. Bir süre sonra uykuya yenik düştüğünde huzursuz bir uykuya daldı.

Can ise odasına girdiğinde kısa bir duş aldıktan sonra gecenin ilerleyen saatleri olsa da, Esra ile mesajlaşmaya başladı. Genç kadını çok seviyordu ve bunu da ona şimdilik mesaj ile söylemişti. Görev yüzünden yüz yüze görüşemiyor olmaları, bir ilişkiye başlayamayacakları anlamına gelmediğini düşünüyordu. İlerleyen zamanda Ayhan Müdür ile de konuşmaya karar vermişlerdi. Can, Esra’ya ilk önce Ömür ile konuşması gerektiğini söylediğinde Esra bu durumu yadırgadı. Ömür’ün önce öğrenmesini neden istediğini sorduğunda Can’ın sessiz kalarak bir şey söylememesi kafasını daha da karıştırdı. Fakat daha fazla sevdiği adamın üzerine de gitmedi.

Can ve Esra saatlerce mesajlaştıktan sonra birlerine iyi geceler dilediler. İkisi de hiç olmadıkları kadar mutlulardı. Can içindeki bulunduğu bu mutluluğun uzun sürmesi için elinden geleni yapmaya hazırdı. Aklında sevdiği kadın ile inşa edeceği mutluluk dolu hayatı ile derin bir uykuya daldı.

***

Sabahın erken saatlerinde uyandı. Genç adamın yüzünde uyumadan önce aklında kurguladığı planın gülümsemesi vardı. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünerek kurgulamıştı. Tek yapması gereken genç kadını kendisi ile arabaya binmeye ikna etmekti. Bunu yapmak içinde aklında çok güzel bir plan daha vardı. Plan yapma konusunda babası kadar iyiydi. Bu özelliğini ondan aldığı kesindi.

Kardeşinin aksine babasının bütün işlerini biliyordu. Kardeşi İpek ise sadece ona anlattıkları kadarını biliyordu. Ancak bu demek değildi ki yasa dışı işlerden haberdar değil. Tabii ki de her şeyi biliyordu. Hatta bu işte yardımcı dahi oluyordu. Fakat babasının izin verdiği kadar bu işe dâhildi. Cenk ise yeni varis olarak işlerin başına geçmek için gün sayıyordu. Yataktan hiç acele etmeden yavaş hareketlerle kalktı. Kısa bir duşun ardından üzerini giyindi. Islık çalarak seri adımlarla merdivenden indi.

Keyfi günler sonra ilk defa bu kadar yerindeydi. Belki de aklına koyduğunu yapmaya alışkın olduğu içindi. Bir şeyler atıştırdıktan sonra şirkete gitmek için evden çıktı.

Aynı saatlerde Ömür ve Can kahvaltı yapıyorlardı. Can, Ömür'ün dün işten eve geldiklerinden bu yana canının sıkkın olduğunun farkındaydı. Sorup sormamak arasında kalsa da daha fazla dayanamadı.

" neyin var Ömür dünden beri düşüncelisin "

" önemli bir şey değil boş ver halledeceğim ben"

Ömür genç adama önemli bir şey olmadığını söylese de içi hiç rahat değildi. Konu yine köpeği Dumanın durgun haliydi. Yemeğini vermesine rağmen gelip yememişti. Oysa Duman, sabah kalkar kalkmaz onun yemek vermesi için peşin dolanır, istediğini almadan durmazdı. İç çekerek kahvaltısını yapmaya devam etti.

Can onun iç çekişinden ortada önemli bir konu olduğunu emindi. Neden kendisine anlatmadığını anlamıyordu. Ona belki yardım edebilirdi.

" Ömür söyler misin? Seni bu kadar düşündüren sorun ne? Yardım ederim biliyorsun "

" aslında sorun Duman, galiba hasta baksana yemek kabına, doldurduğum gibi duruyor yemeğini silip süpüren Duman, bugün yerinden kalkacak hali bile yok "

Can, Ömür'ü dinlerken onun sesinin nasıl titrediğini duyduğunda gözlerinin dolduğunu gördü. Can kendine nasıl fark etmediği için kızıyordu. Haklıydı Ömür dünden beri Duman onunla hiç oynamıştı. Üstelik bir kere bile havlamamıştı.

“ tamam, veterinere götürelim”

“ götüreceğim ama hafta sonuna anca giderim, işe gitmezsek olmaz biliyorsun”

Can aklına gelen fikir ile konuştu.

“ tamam, ben götürürüm sonrada şirkete geçerim sonuçta ne kadar uzun sürebilir ki ”

Ömür, Can’ın önerisini biraz düşününce mantıklı geldi. Birkaç saat Can’ı idare edebilirdi.

“ olur, sen veterinere git ben idare ederim seni, hatta arabayı sen al işin bitince hemen gelirsin. Can çok teşekkür ederim”

“ teşekkür edecek bir şey yok Ömür, Duman benim içinde önemli ”

Kahvaltılarını bitirdikten sonra Ömür taksi çağırarak şirkete giderken, Can da Dumanı arabaya bindirerek Ömür’ün adresini verdiği veterinere gitmek için yola çıktı. Kısa sürede veterinere ulaşarak Dumanın durumunu anlattı.

Veteriner köpeği muayene ettikten sonra Can’ı bilgilendirdi.

“ Bağırsaklarında parazit var. Köpeklerde en sık görülen hastalık çeşitleri arasında yer alır. Köpeğinizin bağırsak parazitlerine karşı dirençli olması için aşılarının yapılması gerekli. Büyük ihtimalle bu hastalığı önleyecek olan aşı uzun zaman önce yapıldığı için hastalığa karşı direnci zayıflamış. Aşısını tekrarlayacağım birkaç gün gözlem altında kalması lazım anlayacağınız küçük dostumuzu bir süre misafir edeceğiz”

“ onu geri almak için sizden haber bekleyeceğim.”

Can, konuşurken bir yandan da, göreve başlarken yaptırdığı kartviziti veterinere verdi. Dumana iyi bakmaları konusunda uyarmayı da ihmal etmedi. Oradan ayrılmadan önce Dumanı sevmeyi ihmal etmedi. Onu orada bırakmak içine sinmese de iyileşmesi için bunun gerekli olduğunu biliyordu.

Ömür şirkete geldikten sonra işinin başına geçse de, aklı Can ve Dumanda kaldı. Neyse ki, bugün odasına sıkkın olan canını daha da sıkmak için Cenk gelmedi. Bu bugün için tek mutlu olduğu konuydu. Eline aldığı dosyalara dalgın şekilde bakarken kapısı yine çalınmadan açıldı. Cenk gelmedi derken kapıdan onun girmesiyle Ömür, gününün kötü geçeceğinden emin oldu.

Cenk odaya girdiğinde ister istemez gözleri Can’ı aradı. Odada olmaması işine gelse de nerede olduğunu merak etti.

“ buyurun Cenk Bey”

“ günaydın Ömür Hanım, ben sizi önemli bir toplantı olacağını söylemek için gelmiştim. Hemen çıkmamız gerek toplantı saatine az kaldı. Bu arada asistanınızı göremedim işe gelmedi mi?”

“ evet, bugün önemli bir işi olduğu için geç gelecek, bende size bu konuda bilgi vermek için yanınıza gelecektim”

Cenk Can hakkında konuşmayı istemediği ve gelmemesi işine yarayacağı için sevindi.

“ anladım, Can Bey’in gelmesine gerek yok zaten”

“ pekâlâ, o zaman toparlanayım geliyorum”

Ömür projeler için kullandığı bilgisayarını kapatarak çantasına koydu. Daha sonra da kişisel eşyalarını toplayarak odadan çıktı. Şirkette işe başladıktan sonra aniden çıkan toplantılara alışmıştı. Bu toplantılara bazen tek başına gider bazen de yanında şuan olduğu gibi patronları olurdu. Toplantılara Can ile gittiği çok az oluyordu.

Aklına Can gelince ona kısa bir mesaj yazdı. Şirkete geldiğinde onu bulmayınca merak etsin istemiyordu.

Cenk ile şirketin kapısında buluşarak onun aracı ile yola çıktılar. Cenk arabanın içindeki sessizlikten hoşlanmayarak toplantı hakkında konuşma başlattı. Ömür ve Cenk arasında uzun zaman sonra, normal bir konuşma geçmişti. Bu durum Cenk’in hoşuna gittiği için anı bozmadı. Genç kadına yakınlaşmaya çalışmadı. Bir süre daha yol aldıklarında planını gerçekleştirmek için telefonuna uzandı. Tam o sırada iki aracın arabanın önünü kesmeye çalışması ile ters giden bir durum olduğunu anladı. Nerden çıkmıştı bu araçlar kim böyle bir şeye cüret ederdi, hiç bilmiyordu. Bir yandan arabanın kontrolünü sağlamaya çalışırken, bir yandan da Ömür’ün sorusuna cevap verdi.

“ neler oluyor Cenk Bey”

“ bilmiyorum Ömür Hanım, siz sadece sakin olun ben halledeceğim”

Ömür neler olduğunu anlamasa da yine de her duruma karşı tetikte beklemeye başladı. Kimliği açığa çıkmaması için müdahale de bulunamayacak olsa da, kendince bir şeyler yapmaya çalışacaktı. Cenk’in torpidoya uzanmaya çalıştığını görünce kendisi açarak, içindeki silahı ona uzattı. Torpidoda silah olmasına şaşırmamıştı. Ama kendisine şaşkın bir şekilde bakan adama mantıklı bir açıklama yapmaya karar verdi. Çünkü genç adamın silahı görünce korkması, en azından sorgulaması gerektiğini düşündüğü kesindi.

“ büyük bir şirket yönetiyorsunuz düşmanlarınızda olduğu kesin, silahınızın olmasına şaşırmadım bu yüzden. Beni de ilgilendireceğini düşünmüyorum sonuçta silahı ben kullanmıyorum”

Cenk genç kadının açıklaması mantıklı buldu. Korkmamış olması garip gelmemişte değildi. Arabanın kontrolünü kaybedeceğini anladığında durmayı seçti. Tek başına olsa bu durumdan bir şekilde kurtulacağını bilse de, arabada hoşlandığı kadının olması ona riske girmemeyi seçtirmişti.

Araç yavaş yavaş dururken aklından bugünkü planlarının boşa gittiği geçiyordu. Üstelik birde henüz tanımadığı adamlar tarafından kaçırılacakları belliydi.

“ Ömür, üzgünüm durmak zorundaydım. Yoksa kaza yapacaktık bu adamların şakası yoktu”

Ömür genç adama sadece düz bir şekilde baktı. Daha sonrada dışarıdan kapısını açmak için zorlayan adama döndü. Emniyet kemerini çıkararak kapının kilidini açmak için hamle yaptı. Cenk kapıyı sakince açmaya çalışan kadına şaşkın halde bakarak, ne yaptığını sordu.

“ ne yapıyorsun”

“ adamların camı kırıp bizi zorla çıkarmasını mı istersin?”

Cenk aldığı cevap ile ona hak verdi. Birini aramak için zaman bile olmamıştı. Tek temennisi babasının onun yokluğunu en kısa zamanda öğrenmesiydi. Yoksa kolay bir şekilde kurtulamayacakları kesindi. Kapıları zorlayan adamların, camı kırmak için hamle yapacağını görünce kapıları açtı. Açılan kapı ile ilk Ömür sonrada kendisi dışarıya çıkarıldı.

“ bizden ne istiyorsunuz benim kim olduğumu biliyor musunuz?”

“ tabii ki de biliyoruz Cenk Karadağ, Karadağ holdinginin yeni varisisin”

“ o zaman bu yaptığınızın size neye mal olacağını da biliyorsunuzdur”

Cenk bir yandan konuşurken bir yandan da adamların ellerini bağlamasını engellemeye çalışıyordu. Ama engellemenin mümkün olmadığını da biliyordu, zira iki kişi tarafından kollarından tutuluyordu. Aklına Ömür geldiğinde onun olduğu yöne baktı. Onu da zorla tutularak, yanına getirildiğini gördüğünde sinirlendi.

“ çalışanımı bırakın gitsin onunla işiniz yok, sizin sorununuz belli ki sadece benimle”

Cenk’in karşısındaki adam onun bu sözlerine gülerek “ olur mu öyle şey seni çalışanından ayırır mıyız? Hiç” diyerek dalga geçti. Cenk adamın kendisi ile dalga geçer gibi konuşmasına sinirlenerek, üzerine yürümeye çalıştı. O sırada yanlarına Ömür’ü getiren adamların acı ile bağırdığını duydular. O tarafa baktıklarında ise Ömür’ün iki adamı da dövdüğünü görmüşlerdi.

..…..

Ömür’den

Nerden çıkmıştı bu adamlar, kötü giden günümü daha da kötü hale getirmişlerdi. Neyse ki adamların önümüzü kesmeye çalıştıklarını anladığım an da Can’a kısa bir mesaj atarak telefonu ceketimin iç cebine koymuştum. Cenk’in mesaj attığımı görmemesi bugün en büyük şansım olmuştu. Telefonu bulmamaları için dua etmekten başka bir şey yapamıyordum. Ne kadar geç bulurlarsa o kadar iyiydi. İki adam kolumdan tutarak arabanın diğer tarafında, adamlarla tartışan Cenk’in olduğu yöne yönlendirdiler.

Adamların sayısı fazla olsa da şansımı denemeye karar verdim. Hızlı bir hareket ile sağ tarafımdaki kolumu tutan adamı sol elim ile tutmuş kolunu tüm gücümle ters çevirmiştim. Sol kolumu tutan adamın kolumu bir anlık bırakması bunu kolayca yapmamı sağlamıştı. Kolunu çevirdiğim adamı yere fırlattım. Bu hamle en sevdiğim hamlelerden biriydi ve şimdi daha çok sever olmuştum. Sol tarafımda bizim ile beraber yürüyen diğer adam, benim arkadaşına yaptığım hamlenin şoku ile kısa süre donduğu için önce karnına diz kapağım ile vurup sonrada dirseğim ile sırtına vurarak yere düşmesini sağladım.

Akademideki eğitimleri ve gittiğim dövüş kurslarının meyvesini böyle zamanlarda topluyordum. Uzun zamandır dövüşmediğim için biraz paslansam da inanılmaz zevk almıştım. Kendimi toparlayarak gelecek olan diğer adamları beklerken Cenk ve bizi kaçırmak isteyen kişinin bana baktığını gördüm. Dudaklarımdaki gülümseme ile tek kaşımı kaldırarak Cenk’e bir soru yönelttim.

“ savaşmadan teslim olacağımı mı düşünmüştünüz? Cenk Bey”

Cenk’ten aldığım karşılık ise şaşkınlık ile kalkan kaşlar ve parlayan gözler olmuştu. Onu biraz daha kendime hayran bıraktığım için üzülsem mi kendim ile gurur duysam mı bilemedim. Benim sözlerimi duyan adamların üzerime gelmesi ile birkaç tanesini yaralasam da tek başıma onca adamla başa çıkamadım. Yine kollarımdan tutularak durduruldum. Cenk’in ellerinin bağlı olduğu için bana pek yardımı olmaması da buna bir etken olmuştu. En azından Can’ın beni bulması için biraz zaman kazandım. Kolumu tutan adamların beni Cenk’in yanına götürmeleri ile önce ona baktım. Sonrada bu durumda olmamızın sebebi olan adama bakmaya başladım.

Adam benim ona bakmam ile konuştu.

“ iyi denemeydi ama boşa bir çaba, sana kaça bileceğini düşündüren nedir?”

“ sizin gibi adamlara kolay teslim olmam ben”

“ bizim gibi adamlar? Nasılmış bizim gibi adamlar”

“ sizin gibi adamlar, kendi çabaları ile bir yere gelemeyen başkalarının yanında kukla olan adamlar”

Söylediklerim ile sinirlenen adamın yüzünü gördükçe daha fazlasını söylemek gelmişti içimden, yan tarafımdan gelen Cenk’in sesi ile ona baktım.

“ ne yapmaya çalışıyorsun sen bizi öldürtmeye mi niyetlisin?”

Onun söylediklerine hak versem de bugün benim için yeterince kötüydü ve bu adamın bizi bir yere götürmeden Can’ın gelmesi için onları biraz daha oyalamam gerekliydi. O yüzden Cenk’i umursamayarak karşımdaki söylediklerimi hala hazmedemeyen adama odaklandım.

“ ne oldu seni sinirlendirdim mi? Bak buna çok üzüldüm demeyeceğim, aksine çok sevindim bir şey sormayı unuttum siz kimin kö-”

Sözlerimi bitiremeden adamın boğazımı sinirli bir şekilde sıkması ile susmak zorunda kaldım. Anladığım kadarı ile söyleyeceğim kelimeyi tahmin ederek çok sinirlenmişti. Cenk adamın boğazımı sıkmasına sinirlenerek üzerine yürümeye çalıştı.

Onu tutan adamlar yüzünden bu girişiminin boşa çıktığını bulanıklaşan görüşüm ile zar zor gördüm. Nefes almakta zorlandığım halde kolumu hala tutan adamlar yüzünden bir hamlede bulunmadım. Adamın boğazımı bırakması ile nefes almaya çalıştım. Boğazımın acıması dışında adamları biraz dövdüğüm ve ağzıma geleni söylediğim için yemin ederim rahatlamıştım. Tüm günün stresini üstümden atmış gibi hissediyordum. Ben kendi içimde düşünürken adamlardan birinin söyledikleri ile oyalama işinde başarılı olduğumu anladım.

“ siren sesleri geliyor birisi polise haber vermiş gitmeliyiz”

“ götürün şunları arabaya, bu kadın yüzünden çok oyalandık burada”

Gitmemek için direnmeyi düşünürken enseme aldığım darbe ile gözlerim karardı. En son duyduğum sözler ise Cenk’in adımı bağırması oldu. Sonrasında ne ses ne ışıktı sadece sonsuz bir karanlıktı.

Loading...
0%