@busrauyanik
|
Final Bölümüne son 7 bölüm. İyi okumalar yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın..... mür ensesinde hissettiği yoğun ağrı ile uyanırken bir yandan da genzini yakan rutubet kokusu ile öksürmeye başladı. Bilinci yavaş yavaş açılırken neler olduğunu hatırlamaya çalışıyordu. Hissettiği yoğun baş ağrısı ise bunu zorlaştırıyordu. Birazda olsa kendine geldiğinde elleri ve ayaklarını oynatamadığını fark etti. Hissettiği acıdan dolayı yaşaran gözlerini zorla açarak nerde olduğunu anlamaya çalışırken, duyduğu başka bir öksürme sesi ile sağ tarafına odaklandı. Etraf karanlık olduğu için kim olduğunu göremese de, öksüren kişinin Cenk olduğunu düşünüyordu. Sonunda neler olduğunu hatırlamıştı. Adamları eline geçirdiğinde ensesine vurmalarının hesabını soracaktı. Bağlandığı sandalyede kıpırdanmaya çalışsa da mümkün olmadığını fark etti. Boşa enerji harcamamak için hareket etmeye bıraktı. Neyse ki ağızlarını bağlamamışlardı. Bu durumdayken sevinebileceği tek şeyde bu oldu. Cenk’in biraz kendine geldiğinde “ neredeyim ben” dediğini duydu. Ona hitaben alaycı bir tavırla cevap verdi. “ neredeyiz biz demek istedin herhalde” Cenk yanından gelen alaycı sesi önce tanıyamasa da birkaç saniye içinde, Ömür gibi o da olanları hatırladı. Genç kadınında kendisi gibi bağlanmış olduğunu idrak edebildi. “ olanları yeni hatırladım kusura bakma” Ömür genç adamın da bir suçu olmadığını biliyor olsa da, Cenk’in yüzünden kaçırıldıkları için sinirliydi. Fakat şu durumda sinirli olmak bir artı değil eksiydi. Sakin olmalı ve bu durumdan nasıl kurtulacaklarını tartışmalılardı. “ tamam, anladım ama şimdi biz bu durumdan nasıl kurtulacağız” Cenk buraya getirilmeden önce olanları yeni yeni hatırlıyordu. Kendini genç kadının dövüşmesini düşünürken buldu. Ömür’ün sorusunu es geçerek kendisi bir soru yöneltti. “ öyle dövüşmeyi nerden öğrendin? Çok iyiydin keşke sana yardım edebilseydim şuan burada olmazdık” Ömür bu sorunun gelmesini bekliyordu. Ancak bu kadar çabuk olacağını düşünmüyordu. Yine de sorunun çok saçma olduğunu hissettirircesine bir ses tonu ile cevapladı. “ lise ve üniversite de gittiğim dövüş kurslarında öğrendim. Kendimi korumam gerekli olduğunu düşünmüştüm bak şimdi işime yaradı” Cenk ondan aldığı yanıt ile tatmin oldu. Ömür’ün istediği gibi sorusunun saçma olduğunu bile düşünmeye başladı. Cenk bir yandan elindeki iplerin sıkılığını kontrol ederken bir yandan da, Ömür’ün daha önce sorduğu soruyu cevapladı. “çoktan babamı aramışlardır o bizi kurtarır biz sadece bekleyeceğiz” Ömür ona hak verdi. Bora Karadağ oğlunu burada bırakmazdı. Onu bulduklarında ekipte kendisini bulabilirdi. Tek yapması gerekenin sessizce bağlı olduğu sandalyede, oturmak olduğuna inanıyordu. Ama bu demek değildi ki plan yapmayacak elbette yapacaktı. Yıllarca onlara her duruma karşı ne yapılması gerektiğini düşünmeleri ve plan yapmaları öğretilmişti. Ömür ve Cenk kendi içinde düşünceler ile boğuşurken bulundukları yerin kapısı açılarak azda olsa içeri aydınlandı. Kapıdan gelen ışık bulundukları yeri nasıl bir yer olduğunu görünebildiği kadar gözler önüne serdi. Bu saatten sonra Ömür hiçbir şeye müdahale etmemeye karar verdiği için, gelen adama sadece bakarak söyleyeceklerini dinlemeye başladı. Ancak Cenk’in konuşması adamdan önce olduğu için, Ömür’ün ondan tarafa bakmasına neden oldu. “ bizden ne istiyorsun” “ aslında sizden bir şey istediğimiz yok hele de bu güzel ve aynı zamanda hırçın bayandan. Bizim amacımız seni kaçırmaktı. Güzel bayanda şansımıza senin yanındaydı. Anlayacağınız burada benim asıl muhatabım sensin, ama adamlarımdan duyduğuma göre olay çıkarttığı için onu da getirmek zorunda kalmışlar ” Cenk adamın sözleri ile sinirlense de sakinliğini korumaya çalıştı. Karşısındaki adamı ilk defa görüyordu. Kendisi ile ne derdi vardı anlamıyordu. Kaçırılmadan önce gördüğü kişiler bu adam için çalışıyor olmalı diye düşünürken, yine aynı soruyu farklı şekilde sordu. “ o zaman benden ne istiyorsunuz” “ senden ne istiyoruz? Aslında senden değil babandan bir şey istiyoruz. Son zamanlarda canımızı çok sıktı sürekli işimize taş koyuyor. Artık buna bir son vermesi gerekiyordu. Bizde varisini kaçırarak bunu sağlayacağız ” Adam bir yandan sakince anlatırken, bir yandan da etraflarında dönüyor her ikisini de inceliyordu. Tekrar karşılarında durduğunda gözleri ilk Ömür’ün üzerinde dolandı. Sonrada Cenk’e dönerek sözlerini tamamladı. “ ve oğlu için istediğimizi yapacağına eminim” Ömür ve Cenk adamı dinlediklerinde neler olduğunu anladı. Kurtulmanın tek yolunun Bora Karadağ olduğu aşikârdı. Ömür içinden bu işin bir an önce bitmesi için dua etmeye başladı. Açığa çıkmak istemediği için, kurtarılmayı beklemekten başka şansı kalmıyordu. Eğer Cenk’in babası yerine onları özel ekip kurtarırsa Ömür’ün kimliği açığa çıkmasa dahi içlerinde bir sızıntı olduğu kesinleşecekti. Ömür’de bu kadar yol kat etmişken bunun olmasını hiç istemiyordu. Cenk ise kendi içinde olayı çözmeye çalışıyordu. Adamın söyledikleri bitince gittiğini geç fark etti. Babasının kendisini kurtarmak için elinden geleni, ardına koymayacağını biliyordu. Bu yüzden içi rahattı üstelik yanında korkmuş bir Ömür vardı. Ona kendisini anlatmak için en iyi anlardan biri olduğunu düşünüyordu. **** Ömür’ün kaçırılmasının üzerinden iki gün geçmişti. Burak bu olayı öğrenmesinin üzerinden geçen iki gün nasıl geçti, iki gün ne yaptı hiç hatırlamıyordu. Sadece oradan oraya patronunun peşinde duygusuz bir surat ile yürüyordu. Yüzünde duygu barındırmasa da kalbi bir kor gibi yanıyordu. Genç kadının başına bir şey gelme düşüncesi bile burnunun direğini sızlatıyor ağlamamak için kendisini sıkıyordu. Ne çok seviyordu genç kadını, sevdiğini hatta âşık olduğunu bile günler önce kendine itiraf etmişti. Ömür’ün kaçırıldığını öğrendiğinden beri genç kadını düşünmediği bir an bile olmadı. Onu koruyamamış olmak canını en çok yakandı. Daha doğru düzgün konuşamamıştı. Oysa onu ne kadar çok sevdiğini onun için her şeyi yapabileceğini söylemek isterdi. Onu bulduğunda ilk yapacağı şeyin sımsıkı sarılmak olduğunu düşündükçe içini mutluluk kaplıyor olsa da şuan ne durumda ve nasıl olduğu düşüncesi aklına düştüğünde içindeki mutluluk kayboluyor, yerini sonsuz bir üzüntü ve kasvete bırakıyordu. Düşüncelerinin arasında patronunun kendisine seslendiğini duyduğunda odaklanarak söylediklerini dinledi. “ Burak şu kâğıttaki adrese git birkaç kişide al yanına orada bir adam seni bekliyor olacak Cenk’i kaçıran adamlardan biri orada tutuluyor ne yapacağını biliyorsun” “ hemen gidiyorum efendim” Burak adres yazılı olan kâğıdı aldıktan sonra korumalar içinden en güvendiği iki adam ile ayrı araçlarla oradan ayrıldı. Bora Karadağ yakın koruması çıktıktan sonra yumruk yaptığı elleri ile çalışma odasının camından dışarıyı izliyordu. Oğlunu kaçırmaya cüret eden adamın kim olduğunu bulduğunda ona neler yapacağını düşünüyordu. Sinirlerini bu şekilde yatıştırmaya çalışıyordu. Oğlu ile beraber kaçırılan genç kadın aklına geldi. Onu neden kaçırdıklarını bilmese de oğlunun yanında olduğu için onu da kaçırmak zorunda kaldıklarını düşünüyordu. İki gündür bu olayı basın duymadan halletmeye çalışıyordu. Kaçırılan bayanın şirkette çalışan mimar olduğunu korumasının söylemesi üzerine öğrenmişti. Mimar olduğunu öğrendiğinde onu birkaç kez şirkette proje sunarken gördüğünü hatırladı. Sıradan bir mimarın bu tarz işlerde olabileceğini bile düşünmüyordu tanıdığı kadarı ile sıradan hayat yaşayan biriydi. Yinede bu iş bittikten sonra elbette araştıracaktı. Oğlunun o kadınla aynı arabada ne işi olduğunu bilmese de az çok tahmin ediyordu Bora Bey. Oğlu sağ salim eve döndüğünde bu konuyu onunla açıkça konuşacaktı. Ayrıca genç kadına da kaçırılma hakkında kimseye bir şey anlatmaması konusunda uyarmalıydı. Bu olanlar işlerini etkileyeceğinden emindi. Az hasarla atlatmak için elinden geleni yapmaya hazırdı. Burak ise patronundan aldığı adrese giderken aklına telefonu yüzüne kapattığı Can geldi. İki gündür onu aramasını beklemiş olabileceğini düşünerek elindeki telefonun mesaj kısmına girdi. Kısa ama içini rahatlatacak bir mesaj daha yazarak onu bilgilendirdi. İki gün boyunca sadece birkaç mesaj atabildi. Patronuna yakalanmakta istemiyordu. Kendisinin içi rahat olmasa da kendisi kadar Ömür’e değer veren birisini daha çok üzmek istemedi. Adrese ulaştıklarında arabadan ilk inen kendisiydi. Diğer iki korumada peşinden indi. Korumalar onun bu aceleci hallerini patronunu bir an önce bulmak için olduğunu düşündüklerinden çok üzerinde durmadılar. Ama Burak için bu olayda Cenk değil sevdiği kadın önemliydi. Şuan işinden olmak bile onu bu düşünce kadar korkutmuyordu. Kendisini orta yaşlarının sonunda olan bir adamın karşılaması sonrasında onunla beraber yıkık dökük bir binaya girdi. Burası patronunun gizli evlerinden biriydi. Burak buraya hiç gelmemiş olsa da bu gibi onlarca ev olduğunu biliyordu. Diğer adamlara beklemelerini söyleyerek kapıda kendisini karşılayan adam ile onun gösterdiği odaya girdi. Burak odaya girdiğinde sandalyeye bağlanmış olan bir adam ile karşılaştı. Adamın kaşından ve burnundan sızan kan, yüzünün birçok yerinde yeni oluşan morluklarıyla daha önce konuşturulmak için dövülmüş olduğu aşikârdı. Burak karşısındaki adamı gördüğünde normalde başka zaman olsa içi sızlardı. Fakat konu sevdiği kadınken içinde ufacık bir sızı bile hissetmiyordu. İçinde sevdiğine karşı olan endişe ile karşısındaki adama hızlı adımlarla yaklaşarak sert bir yumruk attı. Geldiği andan beri sormak istediği soruları sıraladı. “ kim için çalışıyorsun?” “ onları nereye götürdünüz? Söyle” “ onları kaçırma amacız ne?” Her sorusunda sertleşen yumrukları ile sorularını sıralıyor içinde büyüttüğü korkuyu bu şekilde yok etmeye çalışıyordu. Ancak o kadar sert ve güçlü yumruklar atıyordu ki odada bulunan diğer adama, konuşmadan döverek öldüreceğini düşündürdü. Bu düşünce ile hemen Burak’ı adamdan ayırarak odanın bir köşesine itti. “ tamam, konuşmasını istiyorsun anladım da adamı öldüreceksin o zamanda konuşması hiç mümkün olmayacak” Burak adamın dediklerinde haklı olduğunu bildiği için bir süre durarak kendini toparladı. Sandalyede bağlı olan adamın karşısına tekrar geçti. Aynı soruları cevabını bu sefer alacağına emin olduğu için sakince sordu. Yanılmamıştı da az önce kendisi tarafından dövülen adam aynı acıyı tekrar yaşamak istemediği için kısık çıkan sesi ile sorularını cevapladı. “ Oğuz Kesik için çalışıyorum nerede olduklarını bilmiyorum ama bildiğim adresleri veririm” Adam birkaç kez öksürdükten sonra karşısındaki sinir ile kendisine bakan adamın diğer sordukları içinde cevap beklediğini görünce konuşmaya devam etti. “ bize, Cenk denen adamı kaçırmamızı söyledi. Bizde kaçırdık kadının yanında olduğundan haberimiz yoktu. Kadın bize zorluk çıkarınca onu da aldık” Burak adamın “zorluk çıkarınca” derken ne demek istediğini anlamadı. “ zorluk çıkarınca derken neyi kastediyorsun” Adam saatler önce yaşananları düşünürken bir yandan da anlatmaya devam etti. “ ikisini de arabadan indirdik adamın zorluk çıkaracağını düşünüyorduk elimizden kaçmaması için önce adamın elini bağlamıştık. Kadını iki adamımız tutuyordu. Birisi sanırım kolunu bıraktı. Zaten olanlarda o sırada oldu birkaç adamımızı etkisiz hale getirdi zor zapt ettik ” Burak duydukları karşısında ne demesi gerektiğini bilemedi. Ömür’ün adamları nasıl etkisiz hale getirdiğini merak ediyordu. Ama en çok bunu yapmak için cesareti nerden bulduğunu merak ediyordu. Hoşuna gitmemişte değildi. Artık eskisi kadar onun için korkmuyordu. Belli ki sevdiği kadın başının çaresine bir şekilde bakıyordu. Ama bu demek değildi ki onun iyi olması için elinden gelenin en iyisini yapmayacaktı. Adamdan Ömür ve Cenk’in tutulabileceği adresleri aldıktan sonra oradan ayrıldı. Ellerindeki az önce dövdüğü adamın kanı ile sevdiği kadının olabileceği ilk adrese yola çıktı. Yanındaki diğer adamlara da farklı adresleri vererek onları da kontrol etmek için yolladı. Gittiği ilk adres bir depoydu. Depoyu kontrol ettiğinde içerisinin boş olduğunu gördü. Elindeki diğer adrese giderken diğerlerinden de gittikleri adreslerin boş olduğunu belirten bir mesaj aldı. Onlar arayarak diğer iki adrese daha bakmalarını söyledikten sonra kendiside yola çıktı. …… İki gün boyunca Barış olay yerine yakın kamera kayıtlarını incelerken diğerleri de ona yardım etti. Barış iki gün sonunda bulduğu aracı kameralardan sadece bir yere kadar takip edebildi. Ama onları kimin kaçırdığını bilmeden o bölgedeki tüm ev ve depoları aramak mümkün değildi. Araçların plakaları da sahte çıktığı için oradan da bir sonuç alamadı. Artık tek çareleri Can’ın kimden yardım istediğini bilmeseler de o kişiden gelecek olan haberi beklemekti. Can ise Burak’tan gelen mesaj sonrasında evin içinde sıkıntı ile dolaşırken Esra, Barış ve Okan’da en az onun kadar endişeliydi. Can artık daha fazla dayanamayarak Burak’ı aradı. Onun aramasını uzun süredir bekliyordu. Bunca zamandır sadece birkaç mesaj atmıştı. Telefonunu alarak odadan dışarı çıktı. Diğerlerinin şimdilik Ömür ve Burak’ın arasındaki durumdan haberleri olmamasının doğru olduğunu düşünüyordu. Ömür’ü zor durumda bırakmak istemiyordu. Anlatmak isterse kendi anlatırdı. Can odadan dışarı çıktığında üçü de arkasından baktıktan sonra birbirlerine döndü. Barış artık dayanamayarak düşüncelerini diğerleri ile paylaştı. “ sizce de Can gereğinden fazla endişeli değil mi?” Okan ona hak vererek konuştu. “ evet, biraz fazla endişeli ama Ömür ile ilk görevleri onu tam tanımadığı içindir belki de biliyorsun Ömür ne görevlere çıktı” “ evet, biliyorum bu durum onun başardıklarının yanında hiçbir şey ” “ sen bu konuda ne düşünüyorsun Esra, Can’ı da sen bizden iyi tanıyorsun” Esra kendisine yöneltilen sorudan önce onların konuşmasını sessizce dinliyordu. Söyleyecek pek bir sözü yoktu. Ancak gelen soruyu kısa bir süre düşündü ve cevapladı. “ Can’ı bende ilk defa bu kadar endişeli görüyorum. Sizde fark etmişsinizdir Ömür ile araları çok iyiydi. Ömür için bu kadar endişelenmesi normal gibi de geliyor sizin de dediğiniz gibi onunla ilk görevleri mazur görmemiz lazım” Barış ve Okan, Esra’nın söylediklerinde haklı olabileceğini düşünüyordu. Artık Can’ın bu halini düşünmeyi bırakarak Ömür’ü bulmaya odaklandılar. Barış bir ipucu bulmak için uğraşırken Okan ve Esra’da başka bir bilgisayardan kamera kayıtlarını tekrar izliyordu. Can ise Burak’ı birkaç kez arasa da ulaşamadı. Odaya geri dönerek Barış’ın yanına oturdu. Aradan geçen yirmi dakikanın ardından odadaki sessizliği Can’ın çalan telefonu bozdu. Burak’ın aradığını görünce ayağa kalkarak odandan ayrıldı. Telefonu odasına girince cevapladı. “ alo” “ beni aramışsın Can müsait değildim bakamadım ” “ herhangi bir şey bulabildiniz mi? ” Burak onun ne kadar endişeli olduğunu sesinden anlayabiliyordu. Kendiside onun kadar endişeli ve korkuyordu. Bu yüzden öğrendiklerini eksiksiz anlattı. Can, Burak’ın anlattıkları karşısında en azından Ömür’den iyi ya da kötü bir haber almanın sevincini yaşıyordu. Burak konuşmasını bitirmişti ki söyleyip söylememek arasında kalsa da konuşmasına devam etti. Can’a birkaç adrese baktıklarını anlattı. Can ona yardım etmek istiyordu. Artık evde eli kolu bağlı şekilde oturmak istemiyordu. Burak onunda gelmek istemesini anlıyordu. Fakat yanında görülmesinin sorun yaratacağını da çok iyi biliyordu. İtiraz etse de kazanan taraf Can oldu. Burak kalan iki adresten kendisine yakın olanı söyleyerek gelmesini istedi. “ hemen çıkıyorum” Can telefonu kapattıktan sonra dolabından çıkardığı ceketi üstüne geçirerek odasından acele ile çıktı. Odaya girdiğinde Okan rütbe olarak odadaki en kıdemli kişi olduğu için ilk ona açıklama yaptı.. “ Okan abi bir adrese ulaştım oraya gideceğim ama gizlilik için tek gitmem gerek. Sorularınız olduğunu biliyorum şu iş bitsin her şeyi açıklayacağım. Sadece biraz daha zaman verin Ömür ile sizlere bir açıklama yapacağız. Barış sen benim telefonumu takibe al ne olur ne olmaz Ömür ve Cenk’in kaçıran araçların son görüldüğü yerde bir adrese gidiyorum” Konuşmasını bitirir bitirmez masanın üstündeki arabanın anahtarını alarak evden ayrıldı. Barış onun söylediği gibi telefonu takibe almak için bilgisayarın başına geçti. Okan, Ayhan Müdüre bilgi verirken Esra ise acele ile giden sevdiği adamı, camdan arabaya binene kadar takip etti. Ömür için endişesini gözleri ile görmüştü. Sevdiği adamın ortağına olan bu sevgisini kıskanıyordu. Bu durumda bile kıskanıyor olmaktan ise utanç duyuyordu. |
0% |