@busrauyanik
|
İyi okumalar yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın..... Can bodruma inen merdivenlerin sonuna geldiğinde onu iki kapı karşıladı. Sağdaki kapıyı kolayca açarak içeriyi kontrol ettiğinde boş olduğunu gördü. Diğer odanın kapısını açmaya çalıştığında o kapı kilitliydi. Kapının kilidini kırmak için bir adım uzaklaşarak tahta kapının kilit kısmına ayağıyla tekme atmaya başladı. Kaçıncı olduğunu saymadığı tekmelerin ardından, kapı bu zorlamaya dayanamayarak açıldı. Attığı son tekme ile kapı hızla duvara çarptı. İçerisi karanlık olsa odanın ortasındaki sandalyede bağlı olan Ömür görebiliyordu. Sonunda ona sağ salim bulmanın mutluluğu ile ona doğru adımlarken konuştu. “ abla ” Hızlı adımlarla Ömür'ün yanına gelmişti. Arkasına geçerek ellerini ve ayaklarını çözerken bir yandan da ona iyi olup olmadığını sormuştu. " iyi misin sana bir şey yaptılar mı? " Ömür genç adamın kendisine neden abla dediğini anlamıyordu. Şaşkın halde onun kendisi ile konuşmasını dinliyor hiçbir sorusuna cevap veremiyordu. Can kendisi ile hala konuşmayan Ömür'ün karşısına geçerek, aynı soruları tekrarlamıştı. " iyi misin? Neden konuşmuyorsun" Ömür daha fazla dayanamamış Can' a şaşkın şekilde bakarak konuşmuştu. " abla mı? Dedin az önce sen” Can oradan bir an önce ayrılmaları gerektiği için, kısa bir konuşma yaparak konuyu şimdilik kapattı. " evet, abla dedim. Önce buradan çıkalım eve gidince her şeyi konuşacağız" Ömür ne konuşacaklarsa şuan konuşmayı çok istese de, rutubet kokan odadan bir an önce kurtulmak için kafasını sallayarak ayağa kalkmaya çalıştı. Uzun süredir oturmaktan uyuşan ayaklarının üstünde duramayınca, düşmek üzere iken Can onu yakalayarak kendisine yaslanmasını sağladı. Can onun iyi olduğunu gözleri ile görse de içindeki korku dinmiş değildi. Ömür’ü biraz daha kendine çekerek sıkıca sarıldı. Ömür’ün de sarılmaya ihtiyacı olduğu için ses etmeden karşılık verdi. Ama aklında hala çözülmemiş sorular vardı. Can sarılmayı bıraktığında kolunu Ömür'ün omzundan atarken sıkıca kavrayarak kendine yasladı. Ne çok isterdi şuan ona daha fazla sarılmak oysa açıklaması, kanıtlaması gereken çok şey vardı. Ömür, Can’ın yardımı ile zorlanarak da olsa merdivenleri çıktığında, evin kapısından girmek üzere olan Burak’ı gördü. Sorarcasına Can’a baktığında onunda kendisine tebessüm ile baktığını görmüştü. “ ne oldu” “ o iyi bir adam” Ömür, Can’ın ne demek istediğini başta anlamayarak bir süre ona baktı. Daha sonra kafasının içinde bir ışık yanmışçasına aydınlandı. Konuşmak yerine önüne dönerek sevdiği adamın kendisine yaklaşmasını bekledi. Burak hızlı adımlarla sevdiğine ulaştığında onu kollarının arasına almamak için kendisini zor tutuyordu. Etraftaki adamların onlara baktığını görebiliyordu. Bu yüzden sarılmayı sonraya bıraktı. Ömür'e bakarak konuştu. “ Ömür Hanım size evinize kadar biz eşlik edeceğiz” Bu sırada Can da Ömür’den biraz uzaklaşsa da ona yürümesi için destek olmayı devam etti. Ömür, Burak’ın sözleri ile neler olduğunu anlamasa da başını salladı. Aslında sevdiği adamın kendisine sıkıca sarılacağını düşünmüştü. Ama bir bildikleri olduğunu düşünüyordu. Can ve Burak ile beraber arabaya binene kadar sessizce yürüdü. Can Ömür’ün arabasını daha sonra gelip alacağı için, Burak’ın arabasına binmişlerdi. Arabayı kullanmak için Can şoför koltuğuna geçtiğinde Burak’ta Ömür ile arka koltuğa oturdu. Can arabayı çalıştırarak evden uzaklaştırdığın da, Burak’ta sevdiği kadına sarılabildi. Ömür beklediği sarılmanın gelmesi ile bu içten sarılışa kendisi de sıkıca sarılarak karşılık verirken kokusunu da içine çekti. “ senin için ne kadar endişelendim biliyor musun?” Ömür kendisi için endişelenen birilerinin olmasına mutlu mu olsa? Üzülse mi? Bilemedi. Bu duyguyu hissetmeyeli uzun zaman olmuştu. Kendi duygularını da paylaşmak isteyerek konuştu. “ tahmin edebiliyorum, aynı durumda sen olsan kim bilir ben ne halde olurdum” Burak, Ömür’ün söylediklerini işitince kulaklarına inanamadı. Onu kollarının arasından biraz uzaklaştırarak gözlerine baktı. Gözler yalan söylemezdi biliyordu. Ömür’ün ela gözleri söylediklerini doğruluyordu. Şuan Ömür’ü öpmeyi ne kadar çok istese de, araba tek olmadıkları için öpemedi. Diğer bir etken ise Ömür’e sarıldığı andan itibaren sürekli kendisine delici bakışlar atan Can’dı. Bu yüzden tekrar sıkıca sarıldı. Can bu manzaraya daha fazla dayanamayarak sitemde bulundu. “ kıskanıyorum valla Ömür, bana bile bu kadar sarılmadın. Ah pardon düzeltiyorum ben sana sarılmasam kurtardım diye sarılmazdın bile” Ömür ortağının sitemine gülerek karşılık verdi. Bir yerde de haklı olduğunu bildiği için arka koltuktan ona doğru yaklaştı. Yanağını çocuk sever gibi sıkarak konuştu. “ seninle sonra hesaplaşacağız Can” Burak ikilinin arasındaki samimi ortamı bozmamak için sessizce onları izledi. Sevdiği kadının mutlu halleri ile mutlu oldu. Eve gidene kadar geçen sürede Can ve Ömür’ün arasındaki bağın, çok güçlü bir bağ olduğuna emin oldu. İkisinin de birbirlerine gözlerinin içi gülerek baktığını görebiliyordu. Burak bu durumu kıskanmak yerine sevdiği kadın adına mutlu oluyordu. Çünkü ikisinin arasındaki bağın farklı olduğunu görebildiği gibi, Can’ın Ömür’ü korumak için her şeyi yapabileceğini görmüştü. Üstelik Ömür’ün kendisini sevdiğini hissediyordu. Bu yüzden onu Can’dan kıskanmaya da gerek duymuyordu. Kollarındaki genç kadına biraz daha sıkı sarılarak yolu izlemeye devam etti. Ömür ise bu sarılışa gülümseyerek karşılık verdi. Yorgunluktan kapanan gözlerini açık tutmaya zorlayarak Burak’ın omzuna yasladı. *** Ömür eve yaklaşırken Can’ın dikiz aynasından kendisine baktığını gördü. Dudaklarını oynatarak "evde birileri var mı?" Diye sorduğunda, Can ise "var" diye onayladı. Neyse ki yolu izleyen Burak aralarındaki sessiz konuşmayı fark etmedi. Araba evin önünde durduğunda ilk inen Can oldu. Ömür’ün olduğu tarafın kapısına gelerek arkasını döndü. Burak Can’ın onlara verdiği zamanı boşa harcamak istemiyordu. İkisi de gözleri sevgi ile birbirlerine bakarken konuşmaya gerek olmasa da, ikisi de bu konuşma için daha fazla geç kalmak istemedi. “ bizi kurtarmak için çok uğraştığını biliyorum. Çok teşekkür ederim Burak” “ ben Cenk’ten çok seni kurtarmak için uğraştım Ömür” Ömür onun söyledikleri ile mutlu olsa da, kendisini zor duruma soktuğunu da biliyordu. Patronu bu söylediklerini duysa neler olacağını tahmin bile edemiyordu. “ Burak kendini bir daha böyle bir riske atma, benim için olsa bile sakın yapma. Sana bir şey olmasını istemiyorum hem de benim yüzümden ” Burak, genç kadının kendisini düşünmesine sevinse de bu düşüncelerle canını sıkmasını istemiyordu. “ sen bunları düşünme ben hallerim. Hem ben senden gelecekse benim için kötü de olsa razıyım” Ömür karşısındaki adamın konuşmasını buruk bir tebessüm ile dinledi. Burak Ömür’ün ela gözlerine bakarken, bakışları tebessüm eden dudaklarına kaydığında, günler önce yapmak istediğini yaparak dudaklarını sevdiği kadının dudaklarına bastırdı. Amacı sadece öpmek değil duygularının karşılıklı olup olmadığını anlamaktı. Zaten yolculuk boyunca ikisi de birbirlerinden hoşlandıklarını belli etmişti. Bu hamle ikisi içinde her şeyin başlangıcı oldu. Ömür hissettiği bu hafif baskı ile şaşırmış olsa da kızaran yanaklarıyla, sevdiği adamın öpüşüne acemice karşılık verdi. Onlar için uzun ama kısa süren bir zaman sonra ayrıldıklarında, ikisinin de dudaklarındaki tebessüm gözlerinin içi ulaştı. Burak, iki gündür söylemek istediği o sözlerin tam zamanı olduğunu biiyordu. “ iki gün boyunca sana daha önce söyleyemediğim bir şeyin pişmanlığını duydum” “ ne söyleyecektin bana ” Burak Ömür’ün merak içinde sorduğu soruyu gülümseyerek cevapladı. “ Seni seviyorum Ömür ” Ömür duyduğu sözler ile yanakları bir ton daha da kızardı. Ömür hayatında ilk defa birisini sevmişti. Karşılık bulmuş olmaktan dolayı çok mutluydu. Burak’ın beklenti ile bakan gözlerini gördüğünde onu daha fazla bekletmedi. Parmak uçları ile genç adamın yanağını okşarken gözlerinin içine bakıyordu. Hayatında ilk defa birine âşık olmuştu. Kendinden emin bir sesle aynı cümleyi onun için kurdu. “ seni seviyorum Burak” Bu itiraftan sonra ikisi de sımsıkı sarılmışlardı. Geçen birkaç dakikanın ardından ayrıldıklarında konuşmaları gerekenlerin olduğunu ikisi de biliyordu. Buna rağmen Can’ın onlara tanıdığı zaman dolduğunu için bu konuşmayı sonra yapmaya karar verdiler. Can’ı daha fazla bekletmemek için ikisi de arabadan indi. “ sonunda çıkabildiniz ağaç oldum burada” Ömür Can’ın sitemlerine devam edeceğini anladığında karnına dirseği ile hafifçe vurarak susturdu. Burak, Ömür’ün bu hareketi karşısında sesli bir kahkaha attı. Can kendisine gülen adama sinir ile bakarken onu kızdırmak için kolunu yanında duran Ömür’ün omzuna atarak kendisine çekti. Burak bu durumu kıskanmak yerine tebessüm etti. Sevdiği kadını korumak için her şeyi yapabilecek birini kıskanmak, onun yapacağı bir şey değildi. Burak sadece mutlu olurdu. Can beklediği karşılığı alamayınca morali bozuldu. Gülen yüzü anbean asıldı. Oysa kendisine gülen adamı biraz kızdırmak istemişti. Aklı az önceki yaşananlar da olan Ömür, ikisinin arasındaki olanları fark etmiyordu. Burak daha fazla burada kalmasının şüphe uyandıracağını biliyordu. Ömür’e yaklaşarak konuştu. “ benim artık gitmem gerekiyor. Söylemeyi hiç istemesem de yaşananları polise anlatmamalısınız ” Ömür ve Can onun neden böyle bir istekte bulunduğunu tahmin ediyorlar, hatta eminlerdi. Bora Karadağ emretmişti. Burak’ta uygulamak zorunda kalıyordu. Zorla söylediği her halinden belli olan Burak’ı rahatlatmak için ikisi de birbirine baktıktan sonra genç adama dönerek gülümsemişlerdi. Aynı anda senkronize bir şekilde konuşarak, bugün Burak’ı belki de ilk defa kıskandırmışlardı. “ kimseye bir şey anlatmayacağız ” Burak aldığı cevap ile içten içe aralarındaki uyumu kıskandı. Gitmeden önce Can’ın elini sıkarak teşekkür etti. Sonrada sevdiği kadına kendine çekerek sıkıca sarıldı. Kulağına bir kez daha onu çok sevdiğini söylemeyi unutmamıştı. Aynı karşılığı aldıktan sonra mutlu bir şekilde oradan ayrıldı. Ömür ve Can tüm bunlar yaşanırken, camdan kendilerini izleyenlerin olduğunun farkındaydılar. Ömür, Burak gittikten sonra bir süre arkasından baktı, içinden geçenleri Can ile paylaştı. “ kendisini zor durumda bıraktı. Farkında değil ama hayatını tehlikeye attı” Can’da Ömür gibi düşünse de onun içini rahatlatmak istiyordu. “ ben öyle düşünmüyorum sizi kurtarmak için girdiğimizde çok iyi idare etti. Merak etme bir sorun çıkmayacak. Gel eve girelim daha konuşacaklarımız var” Can’ın söyledikleri ile Ömür’ün içi biraz olsun rahatladı. Beraber eve girdiklerinde salonda onları ekip ve Ayhan Müdür karşılamıştı. Hepsi tek tek Ömür’e sağ salim kavuşmanın mutluluğu ile sarılmış, iyi olup olmadığını sormuşlardı. Ömür onlara iyi olduğu söyledikten sonra kaçırılmasını, iki gün boyunca neler yaşadığını anlattı. Ömür konuşmasını bitirdiğinde hala hepsinin yüzündeki soru işaretlerini görebiliyordu. Ömür’ün üzerine daha fazla gitmemeleri için Burak konusunu kendi açıklamak istedi. Can onları daha fazla merakta bırakmamak için anlatmaya başladı. “ Müdürüm Ömür’ü bulmak için yardım istediğim kişi, Bora Karadağ’ın yakın koruması olan Burak Doğan’dı. Biliyorum bu görevimiz için riskli bir karardı. Ama Ömür ile görev boyunca Burak ile aramızı yakın tutmuştuk. Bu yüzden yardım istemekte kolay oldu. Bu sayede Ömür bulundu. Tabi öncelik onlar için Cenk olsa da Burak yine de Ömür için de çok uğraştı” Ayhan Müdür duydukları karşısında büyük riske giren Ömür ve Can’a kızmak istese de, camdan gördüğü kadarı ile o adamın güvenilir biri olduğunu düşünüyordu. Yine de merkeze döndüğünde adamı araştıracaktı. “ bu yaptığını ekip arkadaşını kurtarmak için yaptığını anlıyorum. Bir daha olmayacağına inandığım için bu seferlik bir şey demiyorum. Ama şu korumayı bir de ben araştırayım. Bakalım güvenilir bir adam mı?” “ peki müdürüm” Ömür, Can’ın kendisini korumak için söylediklerine karşısında ona minnet duymuştu. Yine de doğrusunu anlatmak için Ayhan Müdüre dönecekken elinde hissettiği Can’ın elinin baskısı ile sustu. Böyle davrandığına göre bir bildiğinin olduğunu düşünüyordu. Can’ın konuşacak çok fazla şeyi olmasına rağmen, evde Ömür ve kendisinin kalmasını bekledi. Neyse ki Ayhan Müdür işleri olduğunu söyleyerek evden ayrıldı. Can diğerlerinin de ondan bir açıklama bekledikleri için gitmediklerini görebiliyordu. Onları daha fazla bekletmemek için anlatmaya başladı. “ hepiniz benden bir açıklama beklediğinizi biliyorum. Ömür’e olan düşkünlüğümü fark ettiğinizin farkındayım. Sebebini söylemek istiyorum ” Ömür bu konuşmanın neden yapıldığını anlamıyordu. “ Can sen neden böyle bir açıklama yapıyorsun ki ” Can, Ömür’den gelen soru ile ona dönerek sakince cevapladı. “ senin kaçırıldığını öğrendiğimde ve bulamadıkça verdiğim tepkilerin sebebi hakkında, bir açıklama yapmam gerekiyor. Ben seni bulduktan sonra yapacağımı söylediğim için şuan bu açıklamayı yapıyorum” Ömür, Can’ın söyledikleri ile karşısında oturan arkadaşlarına baktı. İki gündür Can’ı ne düşünceler ile sıktıklarını ve Can’ın da böyle bir açıklama yapma gereği duyduğunu tahmin edebiliyordu. Ömür ortağının nasıl bir tepki verdiğini bilmese de, kendisi yerine Can kaçırılmış olsa onunla aynı endişelere sahip olacağından emindi. “ beni ararken böyle şeyleri düşündüğünüze inanamıyorum. Can açıklama yapmana gerek yok, ben senin nasıl biri olduğunu da, senin kalbinin sahibini de biliyorum. Ayrıca neden benim için bu kadar endişelendiğini de anlıyorum. Ben olsam bende en az senin kadar endişelenirdim. O yüzden sizde bu konuyu fazla kurcalamayın. Sizden rica ediyorum” Odada bulunan Barış, Okan, Semih, Esra, Ömür’ün yaptığı konuşmadan sonra saçmaladıkları için özür diledi. Can’ın onu bulmak için ne kadar çırpındığını, uğraştığını görmüşlerdi. Ancak bunun sebebinin sürekli birlikte çok zaman geçirdikleri için birbirlerine olan dostluk bağından dolayı olduğunu şimdi daha iyi anlıyorlardı. Can aslında konuşmasının devamında başka bir açıklama yapmak istiyordu. Ama Ömür’ün araya girmesi ile susmak zorunda kaldığında, bu konu hakkında daha sonra konuşmaya karar vermişti. Ömür konunun kapanmasından mutlu oldu. Bir şekilde koltukta arkasına yaslanarak arkadaşlarına bir sitemini daha dile getirdi. “ yalnız arkadaşlar size çok dargınım hiç demiyorsunuz bu kız kaçırılmış günlerce bağlı tutulmuş yemek verdiler mi? Aç mı? Susuz mu? Hiç sormadınız” Ömür’ün söyledikleri ile herkes bir aydınlanma yaşamışçasına oturduğu yerde doğruldu. Bunu nasıl unuttuklarını kendilerince sorguluyorlar birbirlerine hem akıl edemedikleri için kızgın şekilde bakıyor hem de hep bir ağızdan birbirlerini suçluyorlardı. Bu manzara karşısında Ömür yüzündeki gülümseme ile ayağa kalkarak arkadaşlarını susturdu. “ sakin olun ben üzerimi değişene kadar yemeği hallederseniz sizi affederim” dedikten sonra düşünür gibi yaparak yukarı baktı. Sonra da Can’a dönerek “ sen de benim sevdiğim tatlıyı yaparsan affedebilirim” diyerek odadan ayrıldı. Can onun arkasından “ o affedebilirim mi? Dedi ” diye diğerlerine sordu. Arkadaşları onun neye takıldığına gülerken asıl meselenin tatlı yapmak olduğunu düşünüyorlardı. Oysa Can için tatlı yapmak basit bir işti. “ sen ona takılana kadar önce tatlıyı yapmaya çalış” Esra genç adamı arkadaşlarının söylediklerine karşı onu korudu. Can’ın kolundan tutarak odadan kaçırırcasına çıkardı. “Can’a ben yardım ederim siz asıl yemek işini düşünün” Okan, Barış ve Semih Esra tarafından bu işte yalnız bırakıldıklarını anladıklarında hemen telefonlarına sarılarak, Ömür’ün sevdiği yemekleri yakın bir restorandan sipariş vermeye koyuldular. İşleri bittiğinde arkalarına rahatça arkalarına yaslanarak yemekleri halletmenin mutluluğu ile bir birleri ile sohbet etmeye başladılar. Can ve Esra mutfağa girdiklerinde birbirlerine sıkıca sarıldılar. Esra sevdiği adama sarılırken düşüncelerini de onunla paylaştı. “ Ömür’ün bulunmasına çok sevindim” “ Esra’m inan benim kadar sevinmemişsindir” Esra, Can’ın söyledikleri ile gülümseyerek konuşmasına devam etti. “ onu bir abla gibi gördüğünü biliyorum ” Can sevdiği kadının söylediği ile burukça gülümsedi. “ evet ablam gibi görüyorum”. Esra, Can’ın yanına yaklaşarak yanağını öperek onu sevdiğini söyledi. Aynı karşılığı aldığında Can’ın tezgâha bıraktığı sütü ve tencereyi alarak ocağın başına geçti. Can ve Esra mutfakta hasret gidererek tatlı yapmaya koyulmuşken, Ömür’de odasında duş alıyordu. Yorgun olan bedeni sıcak su altında biraz rahatlamıştı. Yıllardır gittiği tehlikeli görevler ve yaşadıklarını hatırladıkça, gözlerinden düşen yaşlara mani olamadı dakikalarca suyun altında ağladı. Bu ağlayış yılların birikmişiydi. Biraz olsun sakinleştiğinde duştan çıktı, üzerini giyindi. Ömür aşağı arkadaşlarının yanına indiğinde, hep birlikte sohbet eşliğinde yemek yemişler, bir süre önce konuşulan tatsız konulardan hiç bahsetmemişlerdi. Uzun zaman sonra bir araya gelmenin keyfini yaşadılar. Akşamın ilerleyen saatlerine kadar hep birlikte film izlemişler Can ve Esra’nın yaptığı tatlıyı keyifle yemişlerdi. Film bittiğinde gitmek için kalktılar. Okan, Barış, Semih, Can ve Ömür ile vedalaştıktan sonra odadan çıktı. Esra önce Can’a sarılarak kulağına kendisine iyi bakmasını söylemiş, sonrada karşılaştıklarından bu yana hep uzak durduğu Ömür’e sıkıca sarılmıştı. Can’ın Ömür’ü bulmak için çok uğraşmış olduğunun farkındaydı. Ömür’ün bulunmasına en çok sevinenlerden biride Esra’ydı. İki kadının sarılması son bulduğunda dolu dolu olan gözleri ile bakışarak anlaşmışlardı. Ömür, aslında genç kadını ilk gördüğünde kanı ısınmıştı. Ama Esra uzak davranınca kendisi de ona uymuş mesafeli davranmıştı. Şimdi anlıyordu ki ilerde çok yakın arkadaş olacaklardı. Kısa süre sonra Esra’da evden ayrıldığında ikisi baş başa kaldı. Ömür ve Can’ın baş başa kaldıklarında beklenen konuşma artık yapılacaktı. Beraber yan yana koltuğa oturmuşlar ikisi de birbirlerinin konuşmasını bekliyorlardı. Can, Ömür’ün yorgun olduğunu bildiği için bugün daha fazla konuşma yapmak istemiyordu. Ancak Ömür’ün söyledikleri ile bu konuşmanın bu gece yapılacağını anlamıştı.
|
0% |