@busrauyanik
|
Ömür her zaman ki gibi sabah erken kalktı. Uzun zaman sonra huzurlu bir uyku uyumuş kendini dinlenmiş hissediyordu. Spor kıyafetlerini giyip Can'ı uyandırmamak için merdivenleri sessizce inerek bodrumdaki spor odasına girdi. Bu odayı yaptırırken duvarlarına ses yalıtımı yaptırmıştı. Bu nedenle yukarı ses gitmiyordu. Biraz ısınma hareketleri yapıp koşu bandına çıktı. Yarım saat aynı tempoda koştuktan sonra biraz ağırlık kaldırdı. Her sabah düzenli spor yapıp formda kalmaya çalışırdı. Aslında bazı günler dışarıda koşuda yapardı. Ama bugün evde misafiri olduğu için çıkmamıştı. Spora ayırdığı süre dolunca duş alıp inene kadar kaynaması için mutfağa gidip çay suyu koydu. Odasına çıkarak kısa bir duş aldı. Hızlıca üzerine kot pantolon ve sade bir siyah tişört giyerek aşağı indi. Kahvaltı hazırlamaya başladığında bir yandan da Can'ı nasıl uyandıracağını düşünüyordu. Can onu bu düşüncelerin arasından kurtarmak ister gibi kapıda görünmüştü. Ömür onun mutfağa girerken bir yandan da etrafı kontrol ettiğini fark ederek " Dumanı oda da bıraktım kapıda kapalı endişelenme " demişti. Can'ın üzerinde bir rahatlama olduğun da Ömür Dumanı aşağı inerken odada bırakarak çok doğru bir karar verdiğini anladı. Üzerinde dün ona verdiği eşofman takımı vardı. Büyük ihtimalle kahvaltı hazırlarken fazla ses çıkarıp uyandırmıştı. Çünkü yataktan hızlıca kalkıp mutfağa gelmiş gibiydi. Takım ona tam olmuştu acaba kardeşinin üzerinde nasıl duracaktı. Belki ona hiç olmayacaktı belki de ona da tam olacaktı. Bu düşünceleri başka zaman düşünmeye karar vererek kahvaltı hazırlamaya geri devam etti. Can biraz kısık sesle " Her şey için teşekkür ederim benim için yeni bir şehre alışmak hep zor olmuştur. Senin sayende burada ilk günüm tahmin ettiğimden çok daha iyi geçti. Eminim ileri ki zamanlar da güzel geçecek ne yapman gerektiğini söylersen sana yardım etmek isterim " demişti. Ömür onun bu sözleri karşında sadece içten bir şekilde gülümsedi. Yeni ortağıyla daha güzel günlerinin olacağına nedense adı kadar emindi. Kahvaltılık malzemeleri masaya koyarak yardım edebileceğini söyleyip çayı demlemek için ocağın yanına gitti. On dakika içinde her şey hazırdı. İşe gitmek için epey zamanları vardı. Güzel bir kahvaltı olacak gibiydi. Ömür tek başına kahvaltı yapmayı hiç sevmezdi. Bu nedenle hızlıca bir şeyler atıştırıp çıkardı. Uzun zamandır biriyle kahvaltı yapmamıştı. Diğer ortaklarıyla sadece işte konuşurlar özel hayatına dahil etmezdi. Evine ekipten kimse gelmemişti. Aslında iş hayatından kimseyi bu eve davet etmedi. Davet etmeyi düşünmüş elbette ama harekete geçememişti. Can’ın da dün zor durumda kalınca yardım etmek istedi. Can ile biraz sohbet etmek isteyip her ne kadar yemek yerken iş konuşmayı sevmese de işten konu açtı. “ yeni görev hakkında bir planın var mı benim aklımda bir şeyler oluşmaya başladı. Senin aklında ne var merak ediyorum açıkçası “ Can bu konuda onun fikrini almasına sevinmişti. Aslında Ömür her zaman ortaklarının fikri alınırdı. Can ona sormasına yine de çok sevinmiş görünüyordu. " gece anlattığım plandan başka aklımda bir plan oluşmadı. Bu adam başka işler de karıştırıyor gibi sanki başka yasa dışı işleri de var ama ne olduğunu çözemedim şuan. " Yeni ortaklar aşağı yukarı aynı fikirdeydiler. Ve bu adamın yaptığı en büyük kötülüğü öğrendiklerinde hayatlarındaki en büyük şoku yaşayacaklardı. Ömür kendi düşüncesini de dile getirip " aslında bende aynı şeyleri düşünüyordum. Bir kaç planda yaptım. Aslında araştırmamız bitince kesin bir planımız olacak gibi duruyor. Öncelikle merkeze gidip son dosyaları incelememiz gerekiyor. Bu adam da farklı bir şey var beni rahatsız eden bir şey " demişti. Aynı fikirde olmaları ikisini de sevindirmişti. Kahvaltının geri kalanı sessiz geçmişti. Daha sonrasında masayı toplamaya başladılar Ömür ortağının ona yardım etmek istediğini görüyordu. Ancak artık evden çıkmaları gerektiği için Can'ı üstünü giymesi için odaya yollayıp hızlıca etrafı toparladı. Ömür üstünü daha önceden değiştiği için sadece Dumanı odadan çıkarmak için yukarı çıktı. Kapıyı açıp dumanın yanına gitti yerde uzanmış bir şekilde kapıya bakan Duman onu görünce kalkmamıştı. Ömür onun yanına gidip oturdu. Başını okşayıp kendisine darılan dostunun gönlünü almaya çalıştı. Ömür ne zaman Dumanı odada kapalı tutsa bir kaç gün sözünü tutmazdı. Duman yıllardır yanında olan sahibinin kendini odaya kapatmasına darılırdı. Sonrasında ayağa kalkıp kapıya yöneldi Duman tekrar odada kalmak istemeyerek hızla doğrulup kapıya koştu. Ömür ile beraber merdivenlerden indiler o sırada Can da misafir odasından çıkmıştı. Ömür Dumanı tutmaya fırsat bulamadan Duman, Can'ın üstüne doğru koştu. Dumanın tanımadığı biriydi Can, bu tepkisi normaldi belki ama sonrasında olanlar Can ile Ömür'ü çok şaşırtmıştı. Duman hızla Can'a yaklaşıp bir kaç kez havlamış daha sonra üstüne atlayarak yere düşürdü. Yüzünü koklayarak sonrada yalamaya başladı. Can ilk başta korkudan tepki verememiş olsa da sonrasında Ömür'e seslenmişti. Ömür onun sesiyle transtan çıkıp Dumanı onun üzerinden almıştı. Can hala yerde uzanıyordu biraz kendini toparlayıp bulunduğu yerde oturur konuma geldi. Ömür ise biraz olsun kendini toparladığında " özür dilerim onu odadan çıkarmasam böyle bir şey olmayacaktı. Cidden çok üzgünüm yakalayamadım bir anda koştu " diyerek merdivene oturmuştu. Bir yandan da Dumanın tasmasını sıkıca tutmayı ihmal etmedi. Ömür gerçekten çok üzülmüş ve aynı zamanda korkmuştu. Can onun bir suçu olmadığını bildiği için daha fazla üzülmemesi istemedi. "senin bir suçun yok ani bir şeydi. Zaten ilk üstüme koşması dışında yüzümü yalaması benim hoşuma bile gitti " diyerek onun üzüntüsünü biraz olsun almak istedi. Can yavaş hareketlerle merdivenlere yaklaştı. Dumanın yanına yaklaşınca durdu. Ömür onun ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. Can cesaretini toplayıp Dumanın başını okşamaya başladı. Duman başta kısık sesle hırlasa da okşamaya başlayınca susmuştu. Can bundan cesaret alıp Ömür'den tasmasını bırakmasını istedi. Bırakınca iki eliyle okşamaya başladı. Duman için bu okşamalar sevgi belirtisi gibiydi Ömür'e de aynı şekilde alışmıştı. Bir anda Can'a doğru adım atınca Ömür başta tekrar tutmak için hamle yapsa da Can'ın bir tepki vermediğini fark edince vazgeçti. Daha sonra anladı ki kafasını daha iyi okşasın diye yaklaştırmıştı. Ömür gülümsedi Can'a bakarak o da kafasını kaldırıp sessizce " sanırım bana alıştı ve sevdi " dedi. Ömür iş saatinin geldiğini fark edip " hadi çıkalım artık daha otele uğrayacağız daha sonra devam edersiniz " diyerek ortamı daha da yumuşatmıştı. Can "onu tekrar görmeyi çok isterim oyunda oynarız belki Dumanla, izin verirsen tabi " bunu öyle bir beklenti ile söylemişti ki sanki karşında oyuncağı elinden alınmış bir çocuk var gibi hissetti. Ömür uzun zaman sonra küçük bir kahkaha attı. " tabi ki izin veririm ortak, bunu sana borçluyum biraz önceki olanlardan dolayı tekrar özür dilerim " diyerek üzüntüsünü tekrar dile getirdi. O gülerken bir anda Duman yine Can'ın yüzünü yalamaya başladı. Ona bu kadar çabuk alışmasına Ömür şaşırsa da bu konunun çok üstünde durmadı. Can'a yüzünü yıkayıp gelmesini artık çıkmaları gerektiğini söyleyerek Dumana mamasını vermek için onunla beraber mutfağı girdi. Can ortağının dediğini yaparak lavaboya yüzünü yıkamaya gitti. Ömür Dumanın yemeğini ve suyunu bir kaba koyduğunda evdeki işi bitmişti. Can o sırada kapının orada beklemeye başladı. Beraber dışarı çıktıktan sonra Ömür yine kapıyı kilitleyerek alarmı kurdu. Hızla arabaya binip yola çıktılar. Hava alanına kadar sohbet etmişler Can köpeğini sorunca Ömür de Dumanı nasıl bulduğunu anlatmıştı. Uzun zaman kendisinin onu sevmesine izin vermediğini söylemişti. Can bu duruma onun kadar şaşırmıştı. Belki Duman onun korktuğunu hissetmiş kendini sevdirmişti. Farklı teoriler üreterek yaptıkları yolculukta hava alanına yaklaştıklarını gördüklerinde bu sefer de aralarında adres konusu açılmıştı. Fazla konuşmayı sevmeyin bu ikilinin yolculukta hiç susmaması ortakların çok iyi anlaştıklarının sinyallerini veriyordu. Ömür adresi sorduktan kısa zaman sonra arabayı otelin önüne park etti. Can hemen indi ve kısa sürede hazırlanarak geri geldi. Can da spor giyinmeyi seven biriydi. Baskısız sade koyu mavi tişört ve kot pantolon giymişti. Ömür merkeze geç kalmamak için ortağı binince hemen hareket etti. Merkezin kapalı otoparkına giriş yaparak her zaman park ettiği yere arabasını park etti. Arabadan indikten sonra kapıları kilitleyerek Can ile sohbet ederek otopark katındaki asansöre bindiler. Sohbet konusu yine sabahtı ama bu sefer olayın korku kısmını değil komik kısımlarını konuşuyorlardı. Her ikisi de birbirlerinin yüz ifadelerini hatırlayıp anlatıyor tepkileri karşısında gülüyorlardı. Odalarının olduğu katta asansörden inince biraz ileride ekibi gördüler. Ekip üyeleri onların asansörden çıkarken ki seslerini duyunca ikisine doğru bakmışlardı. Can’ın koluna dokunup susmasını için uyardı Ömür, kendi de gülmesini durdurup yüzünü ifadesiz tutmaya çalıştı. Daha sonrasında Can ekibi henüz fark etmediği için " bizim ekip şurada gel yanlarına gidelim neden toplanmışlar bir soralım " diyerek sözlü bir uyarı yaptı. Can ortağının ne demek istediğini hemen anlamıştı. Yüzünde artık sert bir ifade vardı aynı Ömür de olduğu gibi ama ikisinin de gözlerinin içi gülüyordu. Ömür kafasıyla hafifçe ekibi işaret ederek " hadi yanlarına gidelim " dedi. Can tamam anlamında kafasını sallamıştı. Konuşursa ciddi ifadesinin bozulacağından korkuyordu. Ekibin yanına doğru yürüdüler " niye toplandınız buraya böyle, bir şey mi oldu" diye sormuştu Ömür. Okan " aslında önemli bir şey olmadı. Sadece yeni görev hakkında konuşuyorduk bir yandan da sizi bekliyorduk aklınızda bir fikir oluştu mu diye merak ettik " demişti. Aslında konu görev filan değildi. Konu Ömür'ün yeni ortağıyla anlaşıp anlaşamamasıydı. Ömür’de böyle olduğunu tahmin ediyor ama emin değildi.Bu durumu umursamayıp konuşmaya başladı. " aklımızda bir kaç fikir var ama tam bir plan sayılmaz biz tam olarak karar verelim, sonra sizle de paylaşırız hem bir iki dosya kaldı onları da inceleyip plan yapalım dedik Can ile" son kısmı ortağına bakarak konuşmuştu. Can ona uyup " Ömür'ün dediği gibi daha plan denilemediği için bir şey söylemek zor ufak tefek araştırmalar " diyerek destek çıkmıştı. Ekip arkadaşları Ömür'ün yeni ortağıyla bu kadar çabuk anlaşmasına şaşırmış gözüküyorlardı. Yüz ifadelerine dikkatli bakınca Okan, Barış, Selin'in bu duruma sevindiğini Semih'in ise sinirli oldu için çatılan kaşları ile onlara baktığını fark etti. Şaşırmıştı Ömür onunda ortağıyla iyi anlaşmasına sevinmesini umuyordu. Sonuçta uzun zaman sonra bir ortağı ile anlaşmıştı. Bu durumu sormaya karar verdiği sırada Okan " Siz niye gülüyordunuz merak ettim seni gülerken görmek zordur " diye sorduğunu duydu. Bu soruyu duyunca Can'a baktı önce, onun yüz ifadesini görünce kendisinin de aynı durumda olduğunu fark etti. Ne söylese bilmiyordu. Onunla eve gittiğini söylese bu normal karşılanmazdı. Ekipten kimseyi evine davet etmemişti. Can'ı da etmezdi ama durumu yüzünden etmişti. Köpeğinin olduğunu bile masasındaki Duman ile çekilmiş fotoğrafı gördülerse biliyorlardı. Ömür işte iş konuşan biriydi özel hayatını işe karıştırmazdı. Ama şimdi bir cevap vermesi gerekiyordu. Tam açıkça anlatıyordu ki kolunda bir baskı hissettiğinde kimin tuttuğuna baktı bu kişi Can'dan başkası değildi. Onun bu hareketine hem şaşırmış hem de nedense mutlu olmuştu Can ona göz kırpıp elini çekti. Bu kısa göz kırpış konuşmaya onun devam edeceğini anlatmıştı. Ömür bunun üzerine hiç sesini çıkarmadı. Ekip onun bu hareketine karşı sesini çıkarmadığı görünce daha da şaşırmışlardı. Can boğazını temizler gibi yapıp dikkati üzerine çekti. " Ben anlatayım Ömür ile buraya gelirken yolda karşılaştık sağ olsun arabasına aldı beni ufak ufak sohbet ederken lisedeki komik bir anımı anlattım da ona gülüyorduk " diyerek açıklama yapmıştı. Diğerleri onun açıklaması inanmış görünüyorlardı. Can ortağına büyük bir iyilik yapmıştı. Ömür ona bir teşekkür borçluydu bu yüzden ekip ile konuşmayı bırakıp odaya gitmeliydiler çünkü daha fazla soru istemiyordu. Ekibe dönüp " bizim kalan dosyaları incelememiz lazım sonra yine konuşuruz size kolay gelsin hadi Can " diyerek sonunda onu bu ortamdan kendi ile beraber kurtarmıştı. Odanın önüne gelince anahtarı çıkarıp hemen kapıyı açarak içeri girdi. Can da hemen arkasından gelip kapıyı kapattı " ucuz atlattık gibi pek inanmış gibi görünmüyorlardı. Ama bir daha soracaklarını sanmıyorum sen neden bir anda dondun öyle " dedi. Haklıydı Okan'dan öyle bir soru beklemediği için, Ömür o anda ne söyleyeceğini şaşırmıştı. Masasına doğru yürüyüp sandalyeye otururken biryandan da ortağının sorusunu cevapladı " evime iş hayatından düne kadar kimseyi davet etmedim. Şimdi seni evime davet ettiğimi söylesem akıllarına neler geleceğini bir düşün. Tabi bir de köpeğim olduğunu bile bilmiyorlardır fazla konuşmak istemedim. O yüzden sen araya girmesen kesin açıklama yapmam gerekecekti. O konuda da sana çok teşekkür ederim " diyerek ona minnetini belirtti. “ anladım, zaten araya girmesem anlatacağını anlamıştım. Ancak anlatmak istemediği görerek benim yüzümden zorda kalmanı istemediğim için araya girdim " Ömür onu anlayan bir ortağı olduğu için mutluydu. " hadi gel son dosyalara bakıp adamı araştıralım daha sonrasında ise güzel bir plan yapıp işi biz kapalım aslında aklımda da güzel bir plan var " diyerek göz kırptı. Can hemen sandalyesini alıp gelmişti. Onlar dosyaları incelerken bir ara odanın temizlenmesi için bir kişi gelip her yeri güzelce temizleyerek çıktı. Normalde dışarı çıkardı Ömür ama dosyalara bakmaları gerekli olduğu için bu seferlik çıkmadı. Ömür dosyalardan birini önüne çekerek açtı. Bora KARADAĞ' ın babasının dosyasıydı. Alper KARADAĞ şuan 75 yaşında, oğlu Bora 26 yaşındayken ani bir karar vererek tüm işlerini oğluna devrediyor ve kendisinin sadece uzaktan sadece imza yetkisi var. Ömür, yasa dışı işlerin içinde Alper KARADAĞ 'ın da olduğunu düşünüyordu. Bu durum ona babadan oğulla geçen bir koltuk devri gibi gelmişti. Ama şöyle bir durum da söz konusu Alper KARADAĞ hakkında düzgün bir iş adamı olduğu dışında hiçbir delil bulunamamış diğer işlerin içinde olup olmadığı ise bir muamma gibiydi. Bora KARADAĞ' ın babasını daha sonra araştırmanın içine dâhil etmeye karar verip diğer dosyaya geçtiler. Kızı İpek KARADAĞ 24 yaşında liseyi bitirene kadar İstanbul'da okumuş daha sonra üniversite de İngiliz Dili ve Edebiyatı okumak isteyince yurt dışına gitmiş ve hala yurt dışında olduğu bilgisi vardı. Babasının işlerinden haberi var mı bilinmiyor kız şuan burada olmadığı için onunda dosyasını sonra incelemek için kenara bıraktılar. Cenk KARADAĞ 29 yaşında inşaat mühendisi o da kardeşi gibi üniversite hayatını yurt dışında bitirip İstanbul'a yerleşmiş arada yurt dışına seyahat etmeyi de ihmal etmiyor. Dosyasında şuanda da yurt dışında olduğu yazıyordu. Babasıyla çoğu zaman anlaşamasalar da aile şirketinde beraber çalışıyorlar iş hayatında olduğu kadar gece hayatında da aktif biri her gece dışarıda günü gün ediyordu. İpek de olduğu gibi Cenk'in de babasının diğer hayatı konusunda bilgi sahibi olduğu bilinmiyordu. Dosyaların üzerinde onlarca kez geçmiştiler. Ömür yorulduğunu hissettiğinde dosyayı kapattı. Saate baktığında öğlen olduğunu gördü acıkmıştı. " biraz ara verelim yemekhaneye gidip bir şeyler atıştıralım hem kafamız dinlenmiş olur. Ayrıca aşırı derecede canım kahve çekti " demişti. O susar susmaz Can hemen ayaklandı "evet hemen gidelim o zaman ben de acıkmıştım ama senin söylemeni bekliyordum ". Ömür onun neden beklediğini anlamamıştı. Kendisi gidip yemek yiyebilirdi kızacak hali yoktu ya diye düşünürken bir anda aydınlandı. Can daha dün gelmişti merkeze yemekhanenin nerede olduğunu bile bilmiyordu. Ömür kendine kızdı bunu daha önce fark etmeliydi. Düşüncelerini kendine saklayıp kapıya yürüdü onunda odadan çıkmasını bekleyip kapıyı kilitledi. Aklına gelenler ile anahtarları odaya dönünce Can'a vermeyi unutmaması gerektiğini düşündü. Ömür kendini biraz suçlu hissettiği için merkezdeki birçok yeri tarif ederek veya göstererek ortağına anlattı daha sonra ise yemekhaneye giriş yaptılar. İkisi de yemeklerini hızlıca alıp yemekhanenin köşesindeki boş diğer masalara göre büyük masaya karşılıklı oturdular. Yemeğe başlamışlardı ki ekip de yemek yemek için kapıdan giriş yaptı. Dikkatli bakınca Semih'in kendilerine baktığını gördü Ömür, Semih'in yine kaşları çatılmış ve sinirliydi en kısa zaman da bu sinirinin sebebini sormalıydı. |
0% |