@busrauzun
|
Merhaba arkadaşlar bomba gibi bir yeni bölümle karşınızdayım :) Keyifli okumalar
‘’Neva elindeki dosyaları bırakır mısın lütfen?!’’ dedi Ali. Telaşla bana bakıyor, bir umut onu dinlememi bekliyordu. Bense sabah uyanır uyanmaz ilk iş ofise gelip eşyalarımı toparlamaya başlamıştım. Daha fazla Ali ile ortaklık yapamazdım. Öğrendiğim gerçeklerden sonra eskisi gibi olabilir miydik? Hiç sanmıyordum. Odamın son haline bakıp unuttuğum bir eşyanın kalıp kalmadığını kontrol ettim. Ali ile ofisimizi açtığımız ilk gün aklımdan çıkmıyordu. Neval Hukuk Bürosu tabelasına her baktığımda gurur duyuyor, sürekli Ali’nin olduğu odaya gidip heyecanımı paylaşmaktan kendimi alamıyordum. Ondan güç almak bana iyi geliyordu. Herkes bir yana Ali benim için bambaşkaydı. Ortağım, dostum belki de daha fazlasıydı. Sahip olamadığım ailemdi o benim. Şimdiyse yolumu kaybetmiş hissediyordum. Ali’ ye olan güvenim, inancım sarsılmıştı bir kere. Tekrardan ona güvenebilir miydim bilmiyorum. ‘’Ali böylesi daha iyi olacak… Artık birlikte devam edemeyiz…’’ sesim titriyor, ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Öfkeli olacağımı düşünürken hayal kırıklığıyla baş başa kalmıştım. Biraz daha kalırsam kararımın değişmesinden korktum. Çıkışa doğru yöneldiğim esnada Ali aniden kolumdan tutarak beni durdurdu. ‘’Unutmayacaksın değil mi?... Sana yaşattığım acıyı asla unutmayacaksın…’’ gözlerimin içine bakıyor gitmemem için adeta yalvarıyordu. Yaralı bir köpek yavrusundan farkı yoktu. Neden ona her baktığımda kalbim böylesine acıyordu? Ali, kalmam için her şeyi yapacağından artık emindim. ‘’Gitmemi istemiyorsan bana yardım et Ali…’’ dedim ifadesiz bir şekilde. Söyleyeceklerime kendimi hazırlamaya çalışıyor, nereden başlayacağımı seçemiyordum. ‘’Ne istersen… Senin için her şeyi yaparım Neva!’’ dedi. Mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Yüzünde kocaman bir gülümseme yayılmış, ağzımdan çıkacak sözlere dikkat kesilmişti. Bir umut tekrar Ali ve Neva olabileceğimize inanıyordu. ‘’Baran kamera kayıtlarından bahsetmişti… Kerem’in öldüğü geceki kayıtlar…’’ sesim cılızlaşmış gözümden akan yaşı durduramamıştım. Hala Kerem’i öldürdüğümü kabul etmek istemiyordum. Ama gerçeklerden de kaçamazdım. Kerem artık yoktu. Cezalandırılması gereken asıl kişi bendim ve hala dışardaydım! ‘’Ne var aklında senin!...’’ Ali sinirle tuttuğu kolumdan beni kendine doğru çekiştirmeye başladı. Burnumun dibine kadar girmiş öfkeyle bana bakıyordu. Ali’nin gözleri siyahın en koyu halindeydi. Ne zaman öfkelense gözleri gecenin rengini alırdı. Kolumun acımasını umursamadan beni daha sıkı tutmaya başladı. ‘’Neva bana cevap ver! Neden istiyorsun o kayıtları?!’’ dedi bağırarak. Ellerinin altından kayıp gideceğimi düşünüyordu. Kaçmamdan, hata yapmamdan korkuyordu. ‘’Savcıya gideceğim... Elimde bir delil olmadan kapanmış bir dosyayı tekrar açmaz… O kayıtlara ihtiyacım var Ali. Böylece tekrar soruşturma açılması sağlayacağım.’’ dedim kararlılıkla. Ali’nin gözlerinin içine bakmadan konuşuyordum. Ne de olsa kendimi yakmak kolay değildi. ‘’Sende o kayıtları sana vereceğimi düşündün öyle mi Neva?! Hapse girmene vesile olacağımı?!!’’ dedi sinirle gülerek. ‘’Ne büyük bir saçmalık!’’ kavradığı kolumu hızlıca bırakmış, geriye doğru sendeleme neden olmuştu. Benden uzaklaşarak odanın içinde hızla volta atmaya başlamıştı. Ara sıra sinirle sarı saçlarını sertçe çekiştiriyordu. ‘’Bir şekilde ulaşırım Ali biliyorsun. Ama sen verirsen-‘’ Onu ikna etmeye çalışırken sözümü bölmüştü. Ellerini beline yerleştirerek tam karşımda dikildi. ‘’Neva!... Cezaevine girmene göz yummaktansa ortağım olmamanı tercih ederim!...’’ Odanın kapısının önünde dağ gibi duruyor, dışarı çıkmama engel oluyordu. Uzun boyu ve atletik bedeniyle önümden çekilmediği sürece dışarı çıkmam imkânsızdı. ‘’Benden âşık olduğum kadının hayatını yakmamı istiyorsun…’’ dedi acı dolu bir sesle. Boğazında yumru varmış gibi konuşmakta zorlanıyordu. Gözlerini benden kaçırsa da ağladığını görebiliyordum. ‘’Bana engel olamayacaksın Ali… Kararımı çoktan verdim...’’ yüzümden akan yaşlara bir türlü engel olamıyordum. Daha güçlü olup Ali’yi de ikna etmeliydim. Haydi Neva! Biraz daha dayan kızım! Yoksa gidemeyeceksin!... İkimizde dakikalarca sessiz kalmış, birbirimizin gözlerine bakmaya başlamıştık. Belki de bugün onu son görüşüm olacaktı. Ali, aniden kapıyı açıp kenara doğru çekildi. Omuzları çökmüş, adeta yıkılmış bir vaziyette kapının kolundan destek alıyor, ayakta durmakta zorlanıyordu. ‘’Benim odadaki kasanın içinde. Şifreyi biliyorsun zaten…’’ dedi ruhsuz bir sesle. ‘’Teşekkür ederim…’’ dedim buruk gülümsemeyle. Odadan dışarı çıktığımda Ali arkamdan gelmemişti. Böylesi daha iyiydi. O da içten içe beni durduramayacağının farkına varmıştı. Hislerim alınmış bir şekilde hareket ediyordum. Aklım, verilen komutları yerine getirmekten fazlasını yapamıyordu. Artık vicdanımı susturacaktım. Tek bir görevim vardı. Katil olduğuma dair bir delil bulmak… Sonrası zaten çorap söküğü gibi gelecekti. Ali’nin çalışma odasından içeri girip çelik kasanın başına geçtim. Daha önce tek başıma açmadığım bir kasaydı. Yine de şifresini tahmin etmem zor olmayacaktı. Doğum tarihim olan rakamları dikkatle girmeye başladım. Bir an gözümün önünde olan gerçeği idrak etmek zorunda kalmıştım. Ali’nin hayatının her yerinde ben vardım! Bunca yıl bana olan aşkını görmezden gelmekle ne büyük bir hata yapmıştım böyle! Onu kaybetmemek uğruna aşkını yok saymış, sonunda kötü yola bulaşmasına sebep olmuştum. Baran’ı beni ihbar etmekle tehdit edecek hale dahi gelmişti Ali! Başıma gelen her şeyi sonuna kadar hak ediyordum. Gerçekten… Ali’ye yaptıkları için kızma hakkım var mıydı? Kasanın açılma sesini duymamla daldığım düşüncelerden hızla sıyrılıp heyecanla kapağı açtım. Birkaç dava dosyası ve para haricinde bir şey yoktu. Telaşla kasanın içini karıştırıyor bir türlü kamera kayıtları bulamıyordum. Aradığım lanet olası kayıtlar burada değildi işte! ‘’Yok burada hiçbir şey!’’ diye koridora doğru bağırmamla Ali hızla yanıma geldi. Yanı başımda dikilip kasanın içindekileri dikkatle çıkartmış, telaşla boşalan kasaya bakıyordu. ‘’Ali oyun oynama benimle bal gibi burada olmadığını biliyordun! Nerede şu kayıtlar söyler misin artık!’’ dedim sinirle. Sabrım artık taşmak üzereydi. Ali, ‘’Neva, bu kasanın içindeydi! Kaydı daha önce dışarı çıkartmadım ki!’’ dedi. Kaşlarını çatmış, bana düşünceli bir şekilde bakmaya başlamıştı. ‘’Başka kim biliyor Ali!?’’ dedim korkuyla. Kaderim kimin elindeydi benim? ‘’Kayıttan hiç kimseye söz etmedim. O gece yaşananları bir ben biliyorum bir de…‘’ bir anda susmuş, cümlesinin sonunu getirmekten kaçınmıştı. ‘’Baran… Ondan başkası almış olamaz…’’ dedim üzüntüyle. Artık şansın benden yana olmadığına emindim. Baran ölse o kayıtları bana vermezdi. İşim sandığımdan da zordu. Onu ikna etmek hiç ama hiç kolay olmayacaktı.
***
‘’Müge emin misin doğru adresi verdiğine?’’ bir yandan telefonun ucundaki Müge ile konuşuyor bir yandan da arabamın navigasyonunu kontrol etmeye çalışıyordum. Adres doğruysa geldiğim yer evimin tam karşısıydı! ‘’Evet Neva. Baran’ın adresini bana vermiş olduğu vekâletten buldum. Bu arada duruşmasının günü yaklaşıyor haberin var değil mi?’’ dedi Müge. Ah! Bir de o iş vardı değil mi? Kendi derdime düşmüş, Baran’ın hâlihazırda devam eden davasını tamamen unutmuştum. ‘’En yakın zamanda dönüş yapacağım sana Müge. Önce Baran ile görüşeyim olur mu?’’ dedim sinirle. Baran cezaevinden çıkar çıkmaz evimin karşısında ev tutmuş olmasına bir hayli şaşırmıştım. Ne yapmaya çalışıyordu bu adam?! Müge, ‘’Tamam canım haberleşiriz. Baran’a da söyle bana dönüş yapsın. İnsan avukatının telefonlarını da açar ama değil mi?’’ dedi sitemle. ‘’Tamamdır Müge. Sonra görüşürüz.’’ diyerek telefonu kapadım. Hızla arabadan inerek soluğu Baran’ın evinin önünde almış, seri yumruklarla kapısına vurmaya başlamıştım. Resmen yanı başımda kendine müstakil bir ev tutmuştu! Kapının açılmasıyla Baran’ın gülümseyen yüzü ile karşı karşıya kalmıştım. Bir anda nefesim kesilmiş, kalbim hızla atmaya başlamıştı. Neden Baran her güldüğünde kalbim tepetaklak oluyordu ki? Toparlan Neva! Sen buraya o kamera kayıtlarını almaya geldin. Hemen yelkenleri suya indirme. ‘’Hoş geldin güzelim. Bende Neva’m ne zaman ziyaretime gelecek diyordum.’’ dedi kapıya doğru yaslanarak. Karşımda tüm çekiciliğiyle durmuş, mavi gözlerini üzerime dikmişti. ‘’Ne işin var evimin karşısında? Resmen dibimde ev tutmuşsun!’’ dedim sitemle. ‘’Gel içeride konuşalım. Üşüyeceksin.’’ kapının önünden çekilerek geçmem için bana yer vermişti. Yavaşça içeri girmiş, merakla etrafı incelemeye başlamıştım. Tam Baran’ın tarzına göre döşenmişti. Deklarasyonda modern eşyalar ve koyu renkler hâkimdi. Anlamlandıramadığım tasarım objelerine rağmen huzurlu bir evdi. ‘’İncelemen bittiyse kahve içer misin?’’ dedi arkamdan. Farkında olmadan salonun ortasına kadar yürümüş, her detayı aklıma kazımaya çalışmıştım. Hızla ona dönüp ‘’Olur.’’ dedim. Baran’ın karşısında elim ayağıma dolanıyordu. Sanki gizli işler çeviren bir çocuktum ve anneme yakalanmıştım. Yanaklarımın kızardığını hissediyordum. Bu tavrım karşısında Baran, gülümsemesini saklamaya çalışsa da başarılı olamıyordu. Evi Amerikan Mutfaklı olanlardandı. Bu sayede salonda otururken onu görebiliyordum. Dikkatle kahve çekirdeklerini çekmeye başlamıştı. Elindeki kahveye karşı öylesine narin davranıyordu ki... Çok geçmeden hazırladığı kahveyi adını dahi bilmediğim aletlerde demlemeye başlamıştı. Her hareketini özenle yapıyor, adeta işini aşkla yapıyordu. Onu izlemekten kendimi bir türlü alamıyordum. İtiraf etmem gerekirse Baran’dan etkilenmemek için kendimi zor tutuyordum. Yani bu tutmuş halim sayılırdı! ‘’İşte kahveler hazır bakalım sevecek misin?’’ elinde bardaklarla gelip tam yanıma oturmuştu. Bu kadar yakın olmak zorunda mıydı bu adam! Baran’ın dizi bacağımın yan tarafına değiyordu. Sanki dokunduğu yer alev almış gibiydi. Bense hareket edemeden elime tutuşturduğu bardağa bakıyordum. Boğazım kurumuş, bu yakınlık heyecanlanmama sebep olmuştu. ‘’Hadi Neva! O kadar da kötü değil.’’ dedi dudaklarını büzerek. Özenle hazırladığı kahveden içmemiş olmam gururunu incitmişti. Hızla büyük bir yudum alıp bardağı kafama diktim. Kesinlikle içtiğim en iyi kahveydi. ‘’Güzel.’’ dedim. Güzel mi? Muhteşemdi! Ama bunu Baran’ın bilmesine gerek yoktu. Yüzündeki gülümseme genişlemiş, gözlerimin içine bakmaya başlamıştı. Bakışlarıyla beni olduğum yere hapsediyordu. Kendimi gözümü kırpmadan ona bakar halde bulmuştum. ‘’Baran Kerem’in öldüğü gece… Kamera kayıtları sende değil mi?’’ cevabını bildiğim bir soruyu sormak canımı yakıyordu. Baran’ın gülümsemesi yüzünde donup kaldı. ‘’Bende sanmıştım ki… Boş versene…’’ dedi ayağa kalkarak. ‘’Ne sandın Baran? Ayrıca soruma cevap vermedin?!’’ karşısına dikilip benden kaçmasına engel olmaya çalışıyordum. Gözlerimin içine bakarak öfkeyle konuşmaya başladı. ‘’Beni özlediğin için geldin sandım! Seninse terk derdin lanet olası kamera kaydı!’’ Dışarıdan bakınca bencilce bir hareket olduğunun farkındaydım. Ama vicdanımın rahatlayabilmesi için elimden başka bir şey gelmiyordu. ‘’Bak Baran ben böyle yaşayamam anlıyor musun beni? Senin yüzüne bile bakmaya cesaretim yok görmüyor musun?’’ dedim yalvarırcasına. ‘’Bir bedel ödenmesi gerekiyordu ben de ödedim. Senin kendini ateşe atmana asla izin vermem.’’ dedi kararlı bir sesle. Bana söyleyecek söz bırakmıyordu. Onu ikna etmek sandığımdan da zordu. ‘’Nasıl aldın o görüntüleri Ali’nin kasasından?’’ dedim merakla. ‘’İçeriden çıktığım gibi önce sana geldim. Senin evine. Hatta bana verdiğin fuları verandadaki masanın üstüne bırakmıştım…’’ Baran suskunluğumu görünce derin bir nefes alarak konuşmaya devam etti. ‘’İlk önce seni görmek istemiştim ama evde yoktun. Bende yapmam gerekeni yaptım ve Ali’nin evine gittim. Ona asla güvenmiyorum Neva. Tekrar beni seninle tehdit etmesine engel olmam gerekiyordu. Bana öyle bakma! Bir daha aynı hatayı yapamazdım. Ama Ali’nin evinde aradığım şeyi bulamadım. Benim de aklıma ofise bakmak geldi. Kasaya bakınca senin aleyhinde olacak delili buldum. Sonrasını biliyorsun zaten. Sana tekrar geldim. Sen de beni hırsız sanıp kafama vazoyu geçiriverdin.’’ dedi buruk bir gülümsemeyle. Şaşkınlıkla Baran’ın anlattıklarını dinliyordum. ‘’Peki, kapıların kilitlerini nasıl açtın? Güvenlik önlemlerini nasıl geçtin Allah aşkına!’’ duyacaklarımdan korkmaya başlamıştım. Omuzlarını silkerek ‘’Cezaevinde öğreniyor insan.’’ dedi rahatça. Yaptıklarının arkasında durmaya devam ediyordu. Sesimi yükselterek sinirle ‘’Baran bu yaptığın suç biliyorsun değil mi!?’’ dedim. ‘’Senin için her suçu işlemeye hazırsam demek ki…’’
Bölüm Sonu
Evet arkadaşlar nasıl buldunuz bölümü? Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin yazarınızı mutlu edin :) |
0% |