@busrauzun
|
Merhaba arkadaşalar Bol yorum ve beğeni yapmayı unutmayın yazarınızı mutlu edin Keyifli okumalar
Yoksa... Baran gerçekten de burada mıydı? ''Neva...'' Arkamdan gelen sesle irkilmiş, korkuyla elimdeki fuları yere düşürmüştüm. Ön bahçede adımla seslenen biri vardı. Ses uzaktan gelmiş, kim olduğunu çıkaramamıştım. Adımla seslendiğine göre beni tanıyan biriydi. Gözlerim yere düşürdüğüm fulara takıldı. Gelenin Baran olma ihtimali bir hayli yüksekti. Hızla etrafa göz gezdirdim. Gecenin karanlığı görüş açımı kısıtlıyordu. Kıpırdamadan bahçeden gelen seslere kulak kesildim. Sadece yerdeki çakıl taşlarının sesini duyuyordum. Her kimse bana doğru adım adım yaklaşıyordu. Bense evimin arka bahçesindeki verandada hareketsizce dikiliyor, elimden hiç bir şey gelmiyordu. Bedenim kaskatı kesilmişti. Bahçedeki Baran’sa ne yapacaktım? Onu tekrar reddetme gücüm var mıydı? Bilmiyordum. Müge birkaç dakika önce telefonda Baran’ın hapisten çıktığını söylememiş miydi? Bu fuların başka açıklaması olamazdı ki! Geri döndüğünün işaretini kendince veriyordu işte. Kesinlikle buralarda bir yerdeydi. Kalbim hızla atıyor, ellerim titremesine engel olamıyordum. ‘’Neva neden karanlıkta duruyorsun?’’ Gelen Ali’ydi. Karşımda elinde çiçeklerle dikiliyor, şaşkın bir ifadeyle yüzüme bakıyordu. Ali’ydi işte. Baran değil Ali… Bir anda rahatlamış, derin bir nefes vermiştim. Hızla yerdeki fuları alıp pantolonumun cebine sıkıştırdım. ‘’Eve geçecektim bende hoş geldin Ali.’’ dedim tebessüm etmeye çalışarak. Yanına doğru yürüyerek tam karşısında durdum. Ona yaşadığım korkuyu çaktırmamaya çalışıyordum. Baran’ın ceza evinden çıktığını Ali’nin bilmesi hiç iyi olmayacaktı. ‘’Yoksa bu güzel çiçekler benim için mi?’’ Elindeki beyaz gül demetine bakıyordum. En sevdiğim çiçeği bilmesine tabi ki şaşırmamıştım. Ali, her zaman ince detaylara önem veren biriydi. ‘’Evet. Bir nevi özür çiçeği diyebiliriz. Bugün seminerde seni yalnız bırakmak zorunda kaldım. Belki bu çiçeklerle kendimi sana affettirebilirim.’’ dedi telaşla. Gözlerimin içine bakıyor, haylazlık yapan bir çocuk gibi karşımda dikiliyordu. Ne kadar sevimli olduğunun farkında bile değildi bu adam. Bense ciddi ifademle kollarımı göğsümde kavuşturmuş, elindeki çiçeklere bakıyordum. Dakikalar geçtikçe Ali daha da telaşlanıyordu. Artık rol yapamayacaktım. Bir anda gülmeye başladım ve elinden çiçekleri hızla aldım. ‘’O kadar muhteşem bir adamsın ki sana şaka bile yapamıyorum. Tabi ki affedildin.’’ dedim. Çiçeklerin güzel kokusunu içime çekiyor bir yandan da evin anahtarını çantamda arıyordum. Ali gamzelerini gösterecek şekilde gülmeye başladı ve evin kapısına doğru yaslandı. ‘’Yine inadın tutacak sandım Neva. Hem seminere gelmeme sebebimi bilsen sen bile iyi ki yalnız gitmişim diyeceksin.’’ kendinden emin duruşuyla bedenini dikleştirmiş, beni mutlulukla izliyordu. Anahtarı bulmanın sevinciyle kapıyı sonunda açmıştım. Karanlık ve bütün gün havasız kalmış eve birlikte girerken ‘’Lütfen yemek yerken anlat açlıktan bayılacağım sanırım.’’ dedim. ‘’O zaman kendinizi Ali şefe bırakın Neva Hanım. Menüde ne istersiniz?’’ Ali’nin muhteşem yemeklerinden hangisini tercih etsem diye düşünüyordum. En hızlı makarna yapılırdı herhalde. Maalesef Ali mutfakta ne kadar iyiyse ben de bir o kadar kötüydüm. ‘’Makarna? Şu muhteşem soslu olandan?’’ dedim heyecanla. Ali, gülümseyerek ceketini çıkartıp dolaba yerleştirdi. Beyaz gömleğinin kollarını kıvırmaya başlamış, bilmiş bir edayla ‘’Önce Neva’mızı doyuralım bakalım.’’ diyerek mutfağa doğru yeltenmişti. ‘’Evin camlarını açacağım biraz havalansın. Sonra da hemen yardıma geliyorum şefim.’’ asker selamı vererek ondan uzaklaştım. Hızla pencereleri açmış ve en son odama gelmiştim. Üstüme rahat edeceğim kıyafetler seçerek giyinmeye başladım. Ali’nin yanına mutfağa döndüğümdeyse çoktan işler bitmişti. ‘’Ne ara yaptın bunları oğlum ya! Ben ne yapacağım şimdi? Neden beklemedin ki?’’ üzülerek kurulmuş masaya bakıyordum. Gerçekten de yemekte yardım etmek istiyordum. Sonuçta Ali, evime gelen misafir sayılırdı değil mi? ‘’Neva’cım senin hazırlanmanı bekleseydik bu akşam aç kalırdık. Bir dahakine yardım edersin artık. Hadi geç otur soğumasın.’’ Ali masaya son dokunuşlarını yapmış, kalan eksikleri kontrol ediyordu. Bense üstünde buharı tüten tabağıma aç kurt gibi atılmıştım. Her zamanki gibi yemekler harika görünüyordu. ‘’Senin mükemmel bir insan olduğunu söylemiş miydim?’’ ağzım makarna dolu konuşmaya çalışıyordum. Ali, kollarını masanın üstünde birleştirmiş gülümseyerek beni izliyordu. Hala yemeğine dokunmamıştı. ‘’Bence bir an önce yemeğini ye yoksa senin tabağını da yerim.’’ dedim ciddi bir şekilde. Ali, tabağını usulca kendine doğru çekerek yemeğini benden kollamaya çalıştı. O sırada birlikte kahkaha atmaya başladık. ‘’Eee. Sen neden gelmemiştin seminere anlat bakalım.’’ doyma hissi yavaş yavaş geldiğine göre artık Ali’yi dinleyebilirdim. ‘’Neva alanında iyi bir inşaat şirketiyle anlaşmak üzereyim. Uzun süredir görümeler yapıyordum. Yani eğer anlaşıp imzaları atarsak bir sene hukuk müşavirliklerini biz yapacağız. Verecekleri ücretler de bir hayli yüksek. Bu süreçte başka davalar almamıza bile gerek kalmaz. Bugün toplantıda netleşince seninle de paylaşmak istedim. İkimizle de görüşüp imza atmak istiyorlar.’’ dedi heyecanla. Ali, işini ince eleyip sık dokuyan inanlardandı. Belli ki bütün olasılıkları düşünmüş ve şirketle anlaşmanın son aşamasına gelmişti. ‘’Yani beni istediklerine emin miyiz Ali?’’ dedim. Uzun zamandır emek gösterdiği işine son anda beni katmaya çalışmasına anlam verememiştim. Bütün çabayı gösteren oydu. Bense son anda çıkan bölüm sonu canavarı gibiydim. ‘’Biz ortağız Neva. Sensiz çalışmayacağımı biliyorlar.’’ net bir şekilde kestirip atmıştı. Ali’yi tanıyorsam bana söylenecek söz bırakmamıştı. ‘’Ayrıca konu tartışmaya kapalı. Yemeklerimi yediğimize göre bir kahveni içerim artık.’’ dedi ve masadan kalkarak etrafı toparlamaya başladı. Peşinden kalan tabakları da alarak mutfağa doğru yanına gittim. ‘’Ali…’’ dedim kaçmasına fırsat vermek istemiyordum. Kolundan tutup elindeki tabakları bırakmasını sağladım. Yüzünü bana döndürmüş ‘’Sürekli yaptığın iyiliklerin altında eziliyorum görmüyor musun? İşleri sürekli sen getiriyorsun. Tam anlamıyla ortağın bile sayılmam ben. Baksana seni istediğin gibi bile sevemiyorum. Neden kendine bunu yapıyorsun? Ben umutsuz bir vakayım. Görmüyor musun?’’ gözlerim dolmuş boğazım düğümlenmişti. Ali’nin de benden aşağı kalır yanı yoktu. Bakışlarındaki üzüntüyü görebiliyordum. ‘’Belki de sandığın kadar iyi biri değilimdir Neva. Belki de bencil herifin tekiyimdir. Hiç düşündün mü bunu!? Senin tanıdığın Ali’den farklı olabileceğim aklına geldi mi?’’ dedi. Ali, her cümlesinde acı çekiyor, adeta kendiyle kavga ediyordu. Boynunda sinirlenince çıkan damarı yakın mesafeden görebiliyordum. Göğsü hızla inip kalkarken nefes alamıyor gibiydi. Bir anda karşımda vicdan azabı çeken birine dönüşüvermişti. Neden böyle davranıyordu? Ne yapmış olabilirdi ki? ‘’Neden böyle söylüyorsun? Tanıdığım en iyi insansın sen. Benim Ali’msin.’’ gözlerine bakmaya, ona kendini anlatmaya çalışıyordum. Yavaşça koluna dokundum. Ali, buğulu gözlerle bana bakıyordu. Ne yaşadığını bilmiyordum. Bildiğim tek şeyse onun üzülmesine katlanamıyordum. ‘’Keşke her zaman senin gözünde Ali’n olarak kalabilsem Neva. Ama bir gün gelecek sen de nasıl biri olduğumla yüzleşeceksin. Bırak o gün gelene kadar yanında olayım. Beni kendinden uzaklaştırma. Soru sorma, sadece yanında olmama izin ver. Biraz daha Ali’n olarak kalayım. Lütfen Neva…’’ dedi. Dünyası başına yıkılmış gibiydi. Omuzları çökmüş, yüzünü hüzün kaplamıştı. Ali’nin gözünden akan yaşı elimle silip ona sımsıkı sarıldım. Neyden bahsettiğine dair hiç bir fikrim yoktu. İçten içe yaşadığı şey onu yiyip bitiriyor, resmen karşımda vicdan azabı çekiyordu. ‘’Ali…’’ dedim buruk bir sesle. Sımsıkı birbirimize sarılıyor, acısını sonuna kadar hissedebiliyordum. Ali’yi kadar üzen ne olabilirdi? ‘’Her şeyi seni sevdiğim için yaptım. Bunu hiçbir zaman unutma tamam mı?’’ beni kendinden uzaklaştırmış yüzüme bakıyordu. Vereceğim cevabı sabırsızlıkla bekliyordu. ‘’Tamam, unutmam.’’ dedim gülümsemeye çalışarak. Biraz olsun Ali’yi rahatlatmaya çalışıyordum. ‘’Söz mü?’’ çocuk gibi bana bakıyor, burnunu çekerek gözlerini elleriyle kurulamaya çalışıyordu. ‘’Söz Ali’m. Yeter artık bu kadar duygusallık daha kahve içeceğiz bak.’’ dedim onu güldürmeye çalışarak. Elim kahve makinasına doğru giderken beni durdurdu. ‘’Ben gideyim Neva. Yarın erken saatte duruşmam var. Hem senin de canını sıktım akşam akşam. Biraz yalnız kalsam iyi olacak sanırım.’’ dedi buruk bir gülümsemeyle. Israr etmemiş ona kapıya kadar eşlik etmiştim. Kapıdan çıktığında dışarıya doğru bir iki adım attı ve bir anda bahçenin ortasında durdu. Ali, arkasını hızla dönüp, bana sımsıkı tekrar sarıldı. Bu çocuk bugün fazla mı duygusaldı? Hiçbir şey anlamıyordum. ‘’Seni çok seviyorum Neva’m’’ dedi ve çıkıp gitti. Bense Ali’nin arkasından bakakalmıştım. Arabasıyla uzaklaşmasını seyredip kapıyı yavaşça kapattım. Ali’yi saran hüzün beni de etkilemişti. Onu bu kadar üzen şeyin ne olduğunu merak ediyordum. Nede olsa bir gün bana anlatırdı. Birbirimizle her şeyi paylaşacağımıza söz vermemiş miydik? Hazır olduğunda anlatacağına emindim. Şimdilik üstüne gitmesem iyi olacaktı. Salona doğru ilerlerken evin fazlasıyla soğuduğunu fark etmiş, içimi birden ürperti kaplamıştı. Eve geldiğimde açtığım pencereleri hızla kapatmaya başladım. Işıkları söndürüp odama doğru ilerlerken duyduğum sesle aniden durdum. Mutfaktan kesinlikle olmaması gereken sesler geliyordu. Balkon camını kapatmadığımı hatırladım. Acaba kedi falan mı girmişti? Gelen seslere daha çok dikkat kesildim. Biri küfür mü ediyordu? Kedi küfür edemeyeceğine göre kesinlikle evde biri vardı! Ali olabilir miydi? İyi de Ali olsa kapıdan gelirdi değil mi!? Aman Allah’ım eve hırsız mı girmişti yani!...Gözlerimin karanlığa alışması için birkaç saniye bekleyip masanın üstünde duran vazoyu sessizce elime aldım. Eğer salona girerse kendimi bu cam vazoyla savunacaktım. Hay aksi ya! Telefonum mutfakta kalmıştı! Polisi de arayamazdım. Ali de çoktan arabasına binip gitmişti. Çığlık atsam komşular sesimi duyana kadar çoktan hırsız tarafından yaralanabilirdim. En mantıklısı kendimi korumak olacaktı. Hem hareketim meşru müdafaa sayılırdı. İşler kötüye giderse ceza bile almazdım. Evet evet kesinlikle kendimi savunacaktım. Duvara doğru yavaşça bedenimi yasladım. Başka çaren yok kızım! Mecbur hırsızın salona girmesi bekleyeceksin. Onu etkisiz hale getirebilirsem en azında yardım çağıracak vakti bulabilirdim. Ellerim korkudan titriyor yine de sıkıca vazoyu tutuyordum. Nefes alıp vermeye dahi korkar olmuş, tüm gücümü toplamaya çalışıyordum. Mutfaktan gelen ayak sesleri gittikçe daha da yakınımdan geliyordu. Salon giren karaltıyı görür görmez vazoyu hızla savurdum. Elimdeki vazo tuz buz olmuş, adam olduğunu tahmin ettiğim kişinin başında patlamıştı. Hırsız, sertçe yığılarak yüz üstü yere düşmüştü. Korkudan kaskatı kalakalmış, ellerim zangır zangır titriyordu. Adam ses çıkarmadan salonumun ortasında yatıyordu. Yavaşça ışığa dokundum. Gözlerim kamaşmış, birkaç saniye boyunca açılan ışığa alışmalarını beklemek zorunda kalmıştım. Yerde yatan adama telaşla bakıyordum. Deri ceketi ve uzun boyuna bakılırsa genç birine benziyordu. Yavaş adımlarla cam parçalarını geçerek ona doğru ilerledim. Önce ayağımla hırsıza dürterek dokunmuştum. Bir tepki vermesini bekliyordum. Yerde kan birikmeye başlamış, küçük bir gölet oluşmuştu. Ne yapacaktım ben! Ölmüş olamazdı değil mi?.. Allah’ım lütfen bir şey olmasın!...Lütfen!... ‘’Hey! İyi misin?!’’ dedim sesim korkudan titriyor bir türlü yüksek çıkmıyordu. Hareketsiz yatan adama doğru ilerledim. Nabzını kontrol etmem gerekiyordu… Yavaşça yüz üstü yatan adamı çevirmeye başladım. Hadi be kızım yaparsın sen! Yapmak zorundasın. Adamı çevirmemle çığlık atmam bir olmuş, dizlerimin üstüne düşmüştüm. Yerde kanlar içinde yatan adam Baran’dan başkası değildi. Bölüm sonu *** Yeni bölüm nasıldı sizce arkadaşlar? Artık Baran hapisten çıktı bakalım bundan sonra nasıl gelişmeler olacak? Ali’nin büyük sırrı ne? İleriki bölümlerle ilgili tahminleriniz var mı? Geçmişe dönüş yapıp neler olduğunu Baran’ın neden Neva’yı terk ettiğini de zamanla anlatacağım bununla ilgili yorumlar geliyor birazcık sabredin çok az kaldı takipte kalın Bol yorum ve beğeni yapmayı unutmayın yazarınızı mutlu edin Seviliyorsunuz
|
0% |