@butterfly2
|
Sabah erkenden uyanmıştım. Gece binbir çeşit düşüncelerle uykuya dalmış sonra da kapı sesiğiyle uykumdan sıyrılmıştım. Çünkü aren gelmişti. Her ne kadar ona uyuyormuş numarası yaptığıysam da uyanıktım. Ve geliş seslerinin hepsini duymuştum. Arene baktığımda hala uyuyordu. Lavabodaki işlerimi halletmek için yataktan kalktım. Ama ondan önce üstümü değiştirmek adına gardolaba ilerledim. Arene dolaptaki kıyafetlerin kime ait olduğunu hala sormamıştım. Bugün onu sormak adına aklımın bir ucuna not ettim. Dolaptan kendime uygun kıyafet seçtikten sonra banyoya doğru ilerledim. Banyodan çıkarken Arenin hala uyuyor olduğunu fark ettim. Ne kadar masumdu uyurken. Sanki kalbine kötülük girmemiş gibiydi. Sanki hiç bir şeyi o yapmamıştı. İnsanlar hep uyudukları gibi görünse olmaz mıydı? Ben bu yaşadıklarımı hayatım boyunca unutamicam. Hayatımdaki insanların hiç bir zaman ne hissettirdiğini unutamicam. Benim inancımı güvenimi yerle bir ettiler. Bir ailem vardı iyi ya da kötü en azından başım sıkıştığında gidebileceğim bir yerim vardı ama onu da yok ettiler. Onlar beni hiç kızları gibi görmediler onlar için hep yabancıydım. Aile, artık bu kelimeyi duyunca gülüyorum. Aile kavramı bana yabancıydı. Benim için aile kavramı yoktu artık. Hani diyorlar ya insan eşini dostunu seçebiliyor ama ailesini seçemiyor. Bence çok doğru bir söz insan ailesini seçemiyor ve bu çok acı. **** Arenin uyumasını fırsat bilerek evi gezmeye karar verdim. Sonuçta burdan kurtulmam için elimde bir şeylerin olması lazımdı. Arenin bir açığı bir suçu ne bilim benim işime yarayacak bir şeyin olması yeterliydi. Daha fazla zaman kaybetmek istemiyorum. Areni en savunmasız halinde bırakıp burdan kurtulacaktım. Arenin yan odasının kapısını açarak içeri girdim ama aradığımı bulamicağımı bildiğim için direkman çıktım. Odanın içi kütüphaneydi ve sadece kitaplardan oluşuyordu. Normal zamanda girip uzun uzun bakardım ama o kadar vaktim yok. Aşağıya inerek mutfağın köşesinde kalan odalara baktım üç tane kapı vardı. Biri açıktı ve banyoydu. Diğer odalardan biri de spor odasıydı. Geriye bir oda kalıyordu. Ve eminim bu odada ne varsa benim işime yarayacak bir şeydi. O odanın da kapısını açmak için kolunu indirirken kapı açılmadı. Siktir! Kapı kilitliydi. Yukarıdan adım seslerini duymamla hemen banyoya girdim. Biraz bekledikten sonra suyu açıp ellerimi yıkadım. Benden şüphelenmemeliydi. Daha sonra hiç bir şey olmamış gibi çıktım. Salona geçerek Arenin karşısına oturdum. Arenin elinde yine içki bardağı vardı. Benim geldiğimi fark etmiş ancak sessizliğini bozmamıştı. Dün arene nerde olduğunu sormak istiyordum ama çekiniyordum. Bir de bana ne onun nerde olmasından? Sürekli onu merak etmeme anlam veremiyorum. O yüzden sormaktan da vazgeçtim. Arenin bugün sessiz oluşu biraz tuhaftı. Aklında bir şeyler var gibiydi gerçi onun hep aklında bir şeyler vardı da. Orası ayrı bir mesele ama bugün sanki benimle konuşmak istemiyormuş gibiydi. Bence sen kafanda kuruyorsun adam senle ilgilenmiyor diye. Ayyy yeter iç ses sende bir sus. Sonunda Arenin bu tavrına daha fazla dayanamicağımı anladığımda yapıcağımdan pişman olucağım şeyi yaparak ayağa kalkıp Arenin kucağına oturdum. Aren neye uğradığını şaşırırken içki bardağını alıp kafama diktim. Ve evin bir köşesine bardağı fırlattım. "napiyorsun Alisya?" Benden etkileniyordu. Konuşurken sesi bile titremişti. "canım kucağında oturmak istedi aren oturamaz mıyım? Hem kucağın bence çok rahat." Aren her söylediğimden sonra daha da şaşırıyordu. Areni tahrik etmek için kucağında sürtünmeye başladım. Arenin elleri kalçama giderken yüzümü ona yaklaştırıp dudaklarının üzerine fısıldadım. " noldu pek bir heyecanlı gördüm seni yoksa bunun sebebi sana yakın olmam mı? Aşık mı oldun bana?" Dediklerimden hemen sonra kucağından kalkıp geri karşı koltuğa oturdum. "Alisya her şeyin bir zamanı var emin ol bir gün altımda inim inim zevkten inlerken sana bu dediklerini hatırlatırım." Bulabilirsen neden olmasın tabi o vakit gelmeden burdan gitmiş olacağım aren senin açığını bulamasam bile ilk fırsatta gideceğim burdan. Ve senin hiçbirinden haberin bile olmayacak. " Bu akşam bir şirket açılışının davetine gideceğiz. Sende geliceksin. Ben birazdan şirkete geçeceğim eve de hazırlanmam için birilerini göndereceğim." Arenin konudan bağımsız başka bir şey demesi dikkatimi çekmişti. Bu davet neyin nesiydi bilmiyorum ama öğrenicektim belkide benim için bir fırsattı. Hiç itiraz etmeden kafamı onaylar nitelikte salladım. Aren itiraz etmeyişime şaşırsada belli etmemeye çalıştı. Ama ben anlamıştım. Aren çok tuhaf bir insandı. Bazen neyi neden hangi düşüncelerle yaptığını anlamak zordu. Gözleri geçen gece bardak kırılan elime takıldı. Fakat kendini tutarak bir şey dememişti. Sardığı bandajı çıkarmıştım. Çünkü o kadar derin değildi. Bir anlık dikkat eksikliğinden olmuş bir şeydi. Bunun üzerinde bu kadar durmayıp bambaşka bir soru yönelttim. " şey... gideceğimiz davet ne daveti yani ona göre beni bilgilendirirsen nasıl davranmam gerektiğini bilirim en azından" Arenden bunu öğrenmem lazımdı. En azından kimin daveti olduğunu bilirsem yardım isteyeceğim birilerini ya da daha doğrusu kaçmam için işime yarayacak birini bulabilirdim. " Bir arkadaşımın daveti çok da takma yanımda dursan yeterli gözümün önünden ayrılmaman için onun için daha fazlasını bilmene gerek yok." Arenin yaptığı açıklama da ne açıklayıcıydı ama. Üzerime daha fazla şüphe çekmemek için sorularımı bir kenara bıraktım. Bunaldığımı hissettiğim için ayağa kalkıp mini dolaba doğru ilerleyip içinden viskiyi aldım. Düşüncelerimden kurtulabilirsem ancak rahatlardı beni. "Alisya napiyorsun akşam davete gideceğiz ve sen alkol içiyorsun. Farkında mısın bilmiyorum ama iyice alkolik olmuşsun." Ve bamm. Gerçi tahminimden biraz daha geç gelmişti ama olsun sonuç olarak Aren yani ne kadar dayanabilirdi ki. Yalnız kendi önümde koca bir içkiyi içerken sorun olmuyor da ben içince mi sorun oluyordu bunu tam anlamış değilim. Amerikan mutfaktan çıkmadan salondaki arene bakarak viskiyi kafama diktim. Onu kızdırmak onunla zıtlaşmak hoşuma gidiyordu. " ister misin arencim" Dediğimle yanıma gelip viskimi elimden aldı. Onu takmayarak dolaptan yenisini çıkardım ve elimden almasına fırsat vermeyerek kafama diktim yarısını. "ALİSYA YETER ARTIK KENDİNE GEL SABRIMI SINAMA CANINI YAKARIM SENİN ANLIYOR MUSUN ŞIMARIK BİR ÇOCUK GİBİ DAVRANMAYI BIRAK ARTIK." Arenin bu kadar tepki vermesine alışmıştım ama ani tepkisi olduğu için bir iki adım geriledim. Aren bunu görünce daha da çok sinirlendi. Yüz mimiklerinden bile anlaşılıyordu siniri. Ben arene tepkisizce bakarken dibime kadar girip ensemden tuttuğu gibi dudaklarıma yapıştı. Bunu beklemediğim için biraz şaşırsam da kendime gelip areni ittirmeye çalıştım. Aren bu hareketimle dudaklarıma daha da vahşice gömülüp ağzımın içine dilini soktu. Bir yandan da iki elimi yukarıda sabitledi. Nefessiz kalana kadar geri çekilmedi. En sonda kendini bana bastırarak geri çekildi. Şişmiş dudaklarıyla tam karşımda dururken yüzüne attığım tokatla yüzü yana savruldu. "bu kadar iğrençleşme aren ve sakın bir daha seni istemeyen bir kadına dokunacak ve onu öpecek kadar adileşme." Bu dediklerimle Arenin gözlerinden sadece iki duygu geçmişti. Pişmanlık ve üzüntü. Yaptığından pişman mıydı? Madem öyle neden pişman olacağı bir şeyi yaptı o zaman? Peki gözlerindeki üzüntü de neyin nesiydi dediklerime mi üzülmüştü? Kırılmış mıydı bana? Ben gerçekleri söylemiştim. İçimden geçenleri hissettiklerimi yalan kokan gerçekleri dile getirmiştim. Kendimi böylesine inandırmak daha kolaydı. areni istemiyordum. Aren benim yaşarken ölmeme sebep olan diğer katillerimdendi. Aren beni bir mal gibi bir borca karşılık satın alandı. Beni istemediğim halde yanında zorla tutandı. Duygularımı benliğimi acılarımı yoksayandı. Benim içimdeki küçük kız çocuğu yara bere içindeyken aren o kız çocuğunu yok etmeye çalışandı. Aren hiç bir zaman beni iyileştiremezdi. Yaralarımı sarıp içimdeki kız çocuğunu kurtaramazdı. Arenin her yeri günaha boyanmışken kendini çıkmaza, kötü yola sokmuşken ve karanlığın hakimiyetini yönetmeye çalışırken beni kendi cehennemimden kurtaramazdı. Başka bir zamanda başka bir şekilde karşılaşsaydık işte o zaman areni severdim. Sevebilirdim. Ne kadar bunu imkansız gibi göstersemde arene, içimdekileri ne kadar yok saysamda gerçekler bunlardı. Ama şimdi bana o kadar yara vermişken onu affedemem. Bana bu yaptıklarını unutamam. Hiç bir yalan arenin bana yaptığı kötülüğün gerçeğini değiştiremez. Bu kadar canım yanarken beni daha da ateşe iten adama kendimi bırakamam. Sevemem. Ona tutulamam. Bunu yaparsam kendi benliğime ihanet etmiş olurum. İçimdeki kız çocuğunu yok etmiş olurum. Ben beni mahveden yok eden biriyle ne yarınımı ne de geleceğimi süsleyemem. Ne ben ona yar olurum ne de o bana yar olabilir. Ne de olsa yedi rengin bulunduğu gökkuşağı siyahı alarak kendini kirletmezken bende areni hayatıma alıp kendimi kirletemem siyaha boyanamam. _____________________________________________________ İyi Okumalar... Bu sefer kararlıyım kitabım istediğim kitleye ulaşmadan bölüm yayınlamayacağım. Okumalar çok az beğenilenlerden söz etmiyorum bile. Biraz daha böyle devam ederse hikayeyi kaldırmayı düşünüyorum. Şimdilik bu kadar umarım desteklerinizi görürüm. |
0% |