@buyalnizcasitemm
|
Günlerdir düşünüyordum enine boyuna hatta düzüne tersine her ihtimali mertle konuşmadan önce Armağanla konuşmam gerektiğini biliyordum önce mert öğrenir ise Armağana gideceğinden şüphem yoktu , aralarındaki iletişim tatsızlıkla başlasın istemiyordum ben kabullenmek istemesem dahi onun biyolojik abisiydi gerçekleri değiştirme gücüm yoktu , olsun isterdim . göğsümde tuttuğum telefonu yüzümün hizasına getirip Armağanın limanda beni aradığı numarayı aradım
“ Armağan , ben Eleni “
Derin bi nefes aldığını işittim hattın diğer tarafında
“ Merhaba Eleni “
sesi hayli sakindi belkide yorgun ayırt edebilecek kadar tanışmıyorduk
“ seninle konuşmam gereken bir şey var da , ne zaman müsait olursun “
Bir kaç kağıt hışırtısı işittim
“ şuan müsaitim nereden alayım seni ?”
Evin adresini verip hazırlanmaya başladım yarım saat kadar sonra aşağıda olduğuna dair bir mesaj atmıştı
Aşağıya inip kapının önüne çektiği arabasına bindim
“ nereye gidelim ?”
Omuz silktim
“ farketmez sakin bir yer olması tercihim “
Başıyla onayladıktan sonra arabayı çalıştırdı Kısa bir yolculuktan sonra ona ait olduğunu düşündüğüm evin önüne park etti arabayı ne o nede ben konuşmadan eve adımladık önden gidip kilidi açtıktan sonra bana öncelik verdi salona geçip koltuğa oturduğumda hemen önümde duran pufa oturup dirseklerini dizlerine koydu biraz hareket etsek dizlerimiz birbirine değecekti
“ öncelikle sakin olmanı isteyeceğim , her ne duyarsan duy ne kadar kızarsan kız kendine hakim olmak zorundasın “
Kaşlarını çattı muhtemelen anlam veremiyordu
“ annemle buluştuğumuzdan bahsetmiştim , sana söyleyip söylememe konusunda çok düşündüm önce Mertlemi yoksa seninlemi konuşmalıyım diye kendimi yedim resmen -“
Sözümü kesti
“ Mertin konuyla ne ilgisi var”
“ anlatıyorum işte inan zor, yerimde olsaydın sende zorlanırdın , sana söylemiştim hatırlıyor musun Mert le babalarımız farklıymış demiştim ?”
Evet manasında başını salladığında derin bi nefes alıp devam ettim
“ Mertin babası Latif beymiş Armağan “
Dudağımı ısırırken tepkilerini izliyordum önce çatık kaşları düzelmiş sonra tekrar çatılmıştı konuşmak üzere ağzını bir kaç kez açıp kapamış yumruklarını sıkmıştı sonunda kendinde konuşacak gücü bulmuş olmalı ki konuşmaya başladı
“ sen ne dediğinin farkındamısın o kadın şeytanın teki yalan söylüyordur “
Sinirle ayağa kalkıp salonda bir kaç volta attı
“ zaten böyle hedef şaşırtmasıda beklemediğim bir şey değildi “
Bu ihtimale sarıldım sıkıca belkide haklıydı
“ belkide haklısın umarım öyledir Armağan , benim kardeşimi paylaşmaya hiç niyetim yok çünkü “
Gülümsedi fakat aklına ne geldiyse gülümsemesi soldu birden
“ eğer doğruysa Eleni , ya böyle bir şey varsa sahiden o pislik herif annemi aldatmışmıdır bir tek bu kötülüğü yapmamıştı bunuda yapmıştır “
Öfkeyle orta sehpanın üzerindeki bibloyu duvara çarptığında irkildim
“ umarım annemin oynadığı aptalca bir oyundur ama Armağan eğer gerçekse babanın yaptıklarının acısını kardeşimden çıkartamazsın , izin vermem “
Yüz ifadesi yumuşarken amerikan mutfağın adasından aldığı bardaktan bir kaç yudum su içti
“ Mertin saç teli, diş fırçası hangisi olursa getirebilir misin ? DNA testi yapmadan asla emin olamayacağız ve böyle bir şey varsa ondan bunu saklamana da ben izin vermem Eleni “
Zorlukla yutkundum
“ saklamam zaten hayatım boyunca ona yalan söylediğim tek an annem konusuydu , böyle bir şey varsa onunla birlikte konuşmamız gerekir diye düşündüm , tek başıma onu zapt edebileceğimi sanmıyorum “
Gelip yanıma oturduktan sonra bakışlarını boş duvara dikti
“ sonuçların bir kaç haftaya çıkması için elimden geleni yapıcam “
Söyledikleriyle başım hızla ona dönerken itiraz ettim
“ benim o kadar zamanım yok annem beni tehdit etti eğer 6 gün içinde merte annemin yaşadığını söylemezsem karşısına çıkacak . Böyle bir şey olursa Mert beni asla affetmez Armağan . Önce annemin yaşadığını söylediğimi farzedelim tam bunun şokunu atlatıp alıştığında senin varlığını öğrenecek ee dolaylı yoldanda babanızı bu onu daha çok kızdırır”
Sıkıntıyla oflayıp ayağa kalktı aynı anda kapı çalınca önce bana bakıp sonra kapıya yöneldi
“ Armağan ! Günlerdir sana ulaşmaya çalışıyorum beni ne kadar endişelendirdiğinin farkındamısın ? “
Gelen sevgilisi olmalıydı zaten bu kadar yakışıklı bir adamın yalnız olduğuna ihtimal vermiyordum
“ bana mı ? Arasaydın mutlaka açardım “
“ bunların bir önemi yok beni içeri davet etmeyecek misin ?”
Az sonra, ritmik topuk tıkırtıları ardındanda Armağanın sevgilisi geldi epey güzel bir kadındı buğday teni kahve saçları kahve gözleri çekici yüz hatlarıyla ve asla es geçilemeyecek bacak boyuyla mankenleri andırıyordu beni farketmesiyle kaşları çatılırken mahcup hissettim sevgilisinin evinde ne işimin olduğunu düşünüyor olmalıydı haklı olarak , ayağa kalktım .
“ bende tam gidiyordum , iyi günler dilerim . Armağan konu hakkında bana daha sonra ulaşırsan çok sevinirim “
Kız kol çantasını orta sehpanın üzerine bırakıp kollarını yanında duran armağanın beline doladı aslında bu gösteriye hiç mi hiç gerek yoktu Armağan neden olduğunu anlayamadığım bir şekilde şaşırmış görünüyordu
“ hemen mi ? Niye gidiyorsun canım bir şeyler içerdik değil mi armağan ? Bu arada ben İrem armağanın sevgilisiyim “
Dudaklarıma yalandan bir tebessüm kondurdum
“ Eleni bende çok memnun oldum , gitmem gerekiyor bir dahaki sefere belki “
Şaşkınlığı üzerinden atmış olmalı ki armağan konuşmaya başladı
“ İrem öyle herkesle aynı masaya oturmaz belliki seni sevdi , kal lütfen “
Kendimi gerçek anlamda süs köpeği gibi hissetmeme sebep olan bu cümle sanki içimde birşeylerin kırılmasına sebep oldu zoraki bir şekilde gülümseyip mutfağın ada tezgahına giden çifti takip ettim herkes yerine oturduğunda İremin şüpheci bakışlarının radarındaydım
“ ee siz nereden tanışıyorsunuz Armağanla ?”
Niyetini çok net belli eden sözlerini gülümseyerek karşıladım bakışlarımı armağana çevirip topu ona attığımı belli ettim
“ Eleni bir aile dostumuzun kızı geçenlerde vesperada karşılaştık bir proje için fikrini alıyordum “
İrem samimiyetsiz bir gülümsemeyle baktı yüzüme rahatsızlıkla yerimde kıpırdandım
“ ne güzel bir tesadüf olmuş , Tunç nerelerde son günlerde pek görmedim “
Armağanın bakışları hayal kırıklığıyla doldu sebebini deli gibi merak ettim
“ yok o , bilmiyorum nerede “
İremi terslemesi pek beklediğim bir hareket değildi bu ortamda ne işimin olduğunu sorguladım bir kez daha
“ arasana oda gelsin ne kadar kalabalık o kadar eğlence “
İremin söyledikleri Armağanı ne denli rahatsız etti bilmiyorum ama sandalyesini sertçe itip kalkan armağan bunu epey belli ediyordu
“ tabi , arayayım gelsin “
Ya irem çok aptaldı anlamıyordu yada sağır falandı armağının dişlerini sıkarak konuştuğunu gerildiğini fark etmemesi mümkün değildi yinede pişkinliğini sürdürmeye devam ediyordu
Tunç dedikleri adam yakınlarda olmalı ki 20 dakika sonra gelmişti gelmesiyle işler daha da karışık bir hal aldı İrem Tunç’ a gözleri parlayarak bakıyordu geldiği gibi aşırı bir samimiyetle sarılarak karşılamıştı onları ada tezgahın arkasından izleyen armağanın gözlerindeki kıvılcımları görmemek imkansızdı Bu işe karışmamayı tercih ettim biraz kafanızı çalıştırdığınızda çözülmeyecek dava değildi . Bu üçlü arasında feci bir aşk üçgeni oluşmuştu belli ki Armağan İreme , İremse Tunç ‘a aşık gibi duruyordu tunç bu denklemin dışındaydı çünkü irem ona sarıldığında ağzının içinde bir şeyler mırıldanıp onu çaktırmadan itmişti ama her denklemde olduğu gibi bu denkleminde bir bilinmeyeni mevcuttu Armağan belli ki İremin Tunça olan hislerinin farkındaydı peki neden onunla sevgili kalmaya devam ediyordu ? Anlayamamıştım ,zaten beni de ilgilendirmezdi.
“ Tunç ben Armağanın çocukluk arkadaşıyım ve sende ? “
Gülen çehresine kısaca bakıp tokalaşmak üzere uzattığı eline bıraktım elimi
“ Eleni bende memnun oldum “
Gerektiğinden fazla bir süre elimi bırakmadığında gerginlikle gülümsedim
“Elimi geri verirsen iyi olacak ? “
Genişçe sırıtıp elimin sırtına bir öpücük bırakıp doğruldu espri yapmıyordum
“ kusura bakma lütfen dalmışım “
Gereksiz samimiyet ve yakınlık haz ettiğim bir şey değildi gerginlikle armağan ve ireme göz attığımda yapmamış olmayı istedim irem her an beni öldürebilecek gibi bakıyordu çünkü
Masanın etrafına yerleşmiş İremin servis ettiği hatta ederken neredeyse Tunç un içine düşeceği şaraplarımızı yudumluyorduk Armağanın pek mutlu gözüktüğü söylenemezdi
“ neler yapıyorsun Eleni ? Anlatsana biraz “
Zoraki bir şekilde zaten yanımda oturan Tunça baktım
“ devlet memuruyum , çok anlatılacak bir kısmı yok “
Konuşmak istemediğim her haliyle belli oluyorken tekrar soru sormaz sandım , büyük yanılıyordum
“ öylemi ? Ne güzel sık geliyor musun Armağana “
Boğazımı temizleyip içimden bolca sabır diledim benimle konuşma çabası İremi deli ediyor gibi görünüyordu Armağan kaçıncı kadehindeydi sayamıyordum
“ hayır çok sık görüşmüyoruz “
“ ee ben nasıl göreceğim seni tekrar öyleyse “
Kırılma sesiyle iremlere doğru dönerken iremin yere düşen muhtemelen bilerek attığı kadehe baktım
“ ne kadar sakarım , öylece elimden kaydı”
Toplamasına yardım etmek için ayaklandığımda yerinden kıpırdamadığını görünce gözlerimi devirip yere çöktüm
Tunçun elleri görüş alanıma girince kafamı kaldırıp bakışlarımı ona yönelttim
“ elini keseceksin , sen dokunma ben hallederim “
Duymamazlıktan gelip büyüklü parçaları avucuma toplarken İremin kazara (tamamen bilinçli ) bana çarpmasıyla dengemi kaybettim düşmemek için elimi yere yasladığımda müthiş bir acıyla düşmeme çabamdan vaz geçip elimi görebileceğim bir hizaya kaldırdım avucuma saplanan küçük sayılamayacak cam parçasını nasıl çıkaracağımı düşündüm ilk olarak saçma bir şekilde, dirseğime dek uzanan kan midemin bulanmasına sebep olurken bir an bayılacak gibi hissettim
“ Eleni demiştim sana değil mi ? Uzat avucunu bakayım, çok fazla kan var ciddi bir şey olabilir !”
Tunç endişesine rağmen yumuşak hareketlerle elimdeki kesiği inceledi
“ hadi seni kaldıralım misafir odasında acil durum kiti vardı galiba “
Bileğimden tutup kesilen elimin yukarıda kalmasını sağlarken sanki kırılacakmışım gibi yavaşça beni o yöne doğru ilerletti
“ bizde koltuğa geçelim film falan seçelim . Yürü İrem! “
Armağana bakma gereği duymadım odaya ulaştığımızda Tunç hızla yardım çantasını getirmişti avucuma saplanan cam parçasını çıkartırken canı benden daha çok yanmışçasına yüzünü buruşturunca güldüm gülüşüme bakıp gülümsediğinde bu tuhaf andan çıkmak için gözlerimi kaçırdım kanlı kısımları temizleyip idare edecek bir pansuman yaptığında derin bir nefes alıp ellerini beline yerleştirdi
“ huh ! Bir an stresten düşüp kalacaktım şuraya , canını yakacağım diye ödüm patladı “
Gülümsemeden edemdim
“ pansuman için teşekkür ederim ayrıca canı tatlı tiplerden sayılmam , ama o kadar çok kanı görünce bi anlığına benim dahi bayılasım geldi “
Erkeksi bir kıkırtı döküldü dudaklarından
“ rica ederim , bu gece burada olduğun için mutluyum , sen olmasaydın kabus gibi bir akşam olacağından eminim “
Merakla ona baktım
“ Konu İrem değil mi ? “
Başını salladı bu konunun keyfini kaçırdığı çok açıktı
“ sen bile farkettiysen pek söylenecek bir şey yok “
Dudaklarımı birbirine bastırdım
“ Armağan İremin sana olan hislerinin farkında gibi görünüyor ama öyle olsa neden iremi hala hayatında tutsun ki “
Yanımdan kalkıp şifoniyere kalçasını yasladıktan sonra kollarını göğsünde bağladı bakışları ayakkabılarındaydı
“ Armağan çok uzun zamandır İreme aşık sırf iremden vazgeçemediği için İremin bana olan hislerini görmezden geliyor , en azından çabalıyor , İrem bana kafayı takmış durumda kıza ne yaptıysam kurtulamadım , arada Armağan , üzülmesine dayanamayınca benden rica ettiği için İremle aynı ortama giriyorum aşırı berbat bir durum “
Şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım gerçekten aşırı berbat bir durumdu
“ Armağan gibi birinin böyle bir şey yaşıyor olacağı hiç aklıma gelmezdi “
Başını salladı ayaklandığımda ben önden o arkadan odadan çıkıp Armağanların yanına ilerledik iremin gözleri hasetle üzerimizde dolaşırken yanlarındaki üçlü koltuğa oturduk
“ ben buradan pek net göremiyorum, Tunçun yanına geçsem daha iyi olur “
irem kimseye cevap hakkı tanımadan başımda dikilince mecburiyetle ayaklanıp Armağanın oturduğu koltuğa oturdum bu gecenin tamamı saçmalıklar silsilesiydi yeterince sorunum vardı birde bu aşk üçgeniyle hiç uraşazamdım
Televizyonda vizyona yeni giren aksiyon filmlerinden biri açılmıştı bir ara irem kalkıp salonun ışıklarını kapattı bahanesi “sinema havası” yaratmaktı 40 dakika kadar konusunu anlayamadığım filmi izlemeye çalıştım kucağımdaki ağırlıkla bacaklarıma yöneldi bakışlarım şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım Armağan az önce kucağıma doğru sızmıştı sanırım . Onun içtiği kadar alkol alsaydım muhtemelen ölmüş olurdum , dağ gibi adamın düştüğü hal içimi burktu . Televizyondan yüzüne yansıyan cılız ışık sayesinde ifadesini görebiliyordum ve hayli masum görünüyordu. Uyurken küçük bir erkek çocuğunu andırdığını biliyor muydu acaba? İreme kızdım içten içe , Armağan tanıdığım kadarıyla iyi biriydi dışında da içinde de sevilmeyecek pek bir şey yoktu nasıl olurda böyle bir adam ona aşıkken o fütursuzca bunu yok sayıp kalbini kırmaya devam edebilirdi . Açılan ışıkla saçlarına ne ara götürdüğümü anlamadığım ellerimi hızla çektim .
“ sızdı sanırım , benim artık gitmem gerekiyor “
Tunç Armağana gülüp İreme baktı
“ Armağanı ben bile yerinden oynatamam herif 2 metreye 110 kilo , Eleni sen yavaşça kalk İrem geçsin senin yerine. Bende eve bırakayım seni”
Başımla onaylayıp yavaş hareketlerle Armağanın kafasını kaldırmaya çalıştım bir insanın kafası bile nasıl bu kadar ağır olabilirdi Birden başının yanında olan elimi tutunca korkuyla irkildim uyanmasını beklemiyordum
“ Anne , ölme ne olur “
Duyduklarım , içimde ne var ne yoksa kırıp döktü.
Armağanın sayıklamalarının hemen ardından tunç beni apar topar oradan çıkarıp eve bırakmıştı bilmediğimi düşünüyordu fakat biliyordum annesinin öldüğünü de Armağanın onu ne kadar özlediğinide biliyordum. O dev gibi sert duruşuyla yerleri titreten adamın içinden böyle bir şey çıkması akıl alır gibi değildi o gecenin üzerinden tam tamına 5 gün geçmişti merte gerçekleri anlatmak zorunda olduğum son gündeydik annemin bana tanıdığı süre tükenmişti ve Armağan hala aramamıştı oysa o gecenin sabahı mertin yastığından topladığım bir kaç saç telini ona göndermiştim bekleyecek zamanım kalmamıştı telefonun mesaj uygulamasına girip Armağana mesaj yazmaya koyuldum
Kısa süre sonra yanıt verdi
Sıkıntıyla derin bir nefes aldım bu günü mertin gözünde kötü biri olmadan atlatmak istiyordum. Öğlen olmak üzereydi armağan konuştuktan kırk dakika kadar sonra buraya gelmişti şimdi mutfak masasına karşılıklı oturmuş Merti uyandırsak mı yoksa kendi uyansın diye beklesek mi diye düşünme aşamasındaydık
“ bence uyandıralım , bitsin gitsin bir an önce bu mesele stresten midem bulanıyor “
Armağan kafasını iki yana sallayıp konuştu
“ olmaz uyandığı gibi böyle bir şok yaşarsa daha kötü olur “
“ kim şok yaşıyor ?”
Mert mutfağın kapısının pervazına yaslanmış ikimize bakıyordu aniden gelişi korkarak irkilmeme sebep olmuştu
Armağan merti inceliyordu belkide kardeşi olma ihtimalini değerlendiriyordu bilmiyorum ama bakışları sıcaktı bundan emindim
“ günaydın ablacığım “
Dedim bariz belli bir gerginlikle yakalanmış mıydık pek duymuş gibi durmuyordu
“ günaydın balım , sizde hoş geldiniz bu arada mert ben kardeşiyim “
Derken gözleriyle beni işaret etti Armağan uzun süre mertin uzattığı eline baktı Mert bana doğru eğilip fısıldadığını düşünerek
“ sağır falan ellam ? Vah vah “
Dedi koca karı edasıyla gülüşüme engel olamazken dirseğimi hafifçe karnına geçirip özür dilercesine armağana baktım
Beklemediğim şekilde armağan samimiyetle gülümsedi
“ kulaklarım baya iyi duyar aslında , Armağan bende çok memnun oldum aslanım “
Mert şımarık bir tavırla gülüp mutfak masasının orta kısmında kalan sandalyeye otururken üzerinde sadece armağanın getirdiği zarfın bulunduğu boş masaya göz gezdirdi
“ hani kahvaltı yok mu?”
“ sırası değil seninle bir şey konuşmak istiyorum “
Kaşlarını çattı anlayamıyordu , hak veriyordum
“ konuş ablamgül de bir kahvaltı etseydik böyle aç açına “
Şımarıklığını görmemezlikten gelerek zarfı elime aldım
“ mert hatırlıyor musun biz yurda yerleştikten bi süre sonra annemin nerede olduğunu sormuştun ?”
Mert tedirgin bir tavırla armağana baktı
“ hatırlıyorum da , bunu baş başayken konuşmamız gerekmez mi sencede abla “
“ iki dakika sus, dinle!”
Derin bir nefes alıp devam ettim
“ yalan söyledim .”
Anlam veremeyen bakışları özellikle gözlerimin içine , içine bakıyordu
“ sana yalan söyledim , annem yaşıyordu “
Kaşları rahatlayarak indiğinde elini omzuma koydu
“ abla alemsin bumuydu ? Biliyorum zaten “
Şaşkınlıkla öylece kaldım
“ nasıl biliyorsun ya ! Ben günlerdir sana söyleyeceğim diye neler yaşıyorum içimde “
“ 9 yaşında olmam lazım heralde , sarp abiyle konuşuyordunuz bahçede gizlice sizi dinlemiştim hani bir hafta boyunca seninle konuşmamıştım bu yüzdendi “
28 haziran 2014
Sarp ağacı kendine siper etmiş gizlice sigara içerken Eleni sessizce yanına yaklaşıp omzuna dokundu korkuyla zaten bitmiş sigarayı avuç içine saklayıp hızla arkasını dönen sarpın yüzü korkudan kıp kırmızı kesilmişti Eleni kahkaha atıp koluna vurunca rahatlayıp tekrar sinirlendi
“ ne sessiz sessiz yaklaşıyorsun kızım ödüm koptu müdür sandım seni elimde yandı zaten“
Eleni biraz daha güldü
“ yüzünün halini görmeliydin”
Deyip ağacın dibine oturdu
“ ne oldu mert konusu , halledebildin mi ?”
Dedi hemen yanına oturan Sarp ,Eleni sıkıntıyla iç çekti
“ sanırım evet , annemin öldüğünü söyledim. üzüldü , çok üzülüyor biliyorum ama böylesi onun için en iyisi inandı şükür ki benim gibi bir ömür acı çekeceğine bir gün çeksin razıyım“
Eleni yerdeki otları yoluyordu bir yandan
Sarp otların arasından çıkan küçük papatyayı koparıp eleninin ot yolan avucunu kendine çekip tam parmaklarımın arasına bıraktı
“ masum otlarada kendine de eziyet etmeyi bırak , bir gün avuçlarının içinde bunun kadar güzel papatyalar açacak . Hayat daima kötü gitmez”
Deyip güven verircesine gülümsedi
İkiside yarım saattir üstlerindeki ağacın dallarına tünemiş erik toplayıp tişörtünün eteklerine koyan mertin farkında değildi
Günümüz :
“ sana inanamıyorum mert , bir hafta boyunca beni mahvetmiştin hasta olduğunu düşünüp ne kadar üzüldüm haberin varmı “
Omuz silkip kalkarak buzdolabına yöneldi belliki ciddi manada açtı
Armağan başından beri ilk kez konuştu
“ mert otur , daha bitmedi “
Mert dolaptan kaşar tabağını ve çikolatayı alıp masaya geri oturdu çikolataya bandırdığı kaşarları ağzına atarken konuşmamız için bir bana bir armağana bakıyordu benim ise gittikçe sinirlerim bozuluyordu
“ neden yalan söylediğimi sormayacak mısın?”
Dedim suçlu bir ifadeyle
Hayır anlamında başını sallayıp kirpiklerinin ardından bana baktı
“ bunca yıldır benim yanımda olan sendin o kadın değil sen bana küçücük yaşında annelik yaptın hakkını ödeyemem abla , sen öldü diyorsan ölmüştür hala hayatta olmasının benim için bir kıymeti yok “
Masanın üzerindeki elimi avucunun arasına alıp öpünce zaten hazırda duran göz yaşlarım birer birer süzüldü yanaklarımdan
“ mert , bir şey daha var ama sakin olacaksın ablacım bana söz ver”
“ o kadınla asla görüşmem bunu söyleyeceksen kalsın “
Dedikten sonra elini elimden ayırıp kollarını göğsünde bağladı
“ iki hafta önce falan buluştum onunla bana söylediklerini bilmeye hakkın var sözümü kesme zaten yeterince zor “
Dedim ağzını açtığını görünce
“ o kadın dedi ki baban hayatta hatta bir abin olabilir ama emin olamazdım dna testi yaptırmadan kafanı bulandırmak istemedim mert “
“ baba konusunu umursamıyorum onunda annemden farkı yok oda bizi terketti sonuçta ama abimiz konusu beni şaşırttı tanışmak isterdim ”
Bu kadar sakin karşılaması beni şoke ederken yanlış anladığını farkettim
“ ablacığım senin abin benim değil gerçi abin olup olmadığını da bu zarftan çıkan sonuç kesinleştirecek “
Kaşları çatılırken elimdeki zarfa baktı
“ nasıl yani senin değil “
“ babalarımız farklıymış , senin kardeşin değil dedi bana gözümün içine baka baka “
Göz yaşlarım tekrar akmaya başlarken ellerimle yanaklarımı sildim
“ abla ne diyorsun sen ? öyleyse ne olmuş başlatmasın kardeşliğinden ne bilecek o baba aynı olunca ne oluyor sen benim ablamsın umurumda değil tamam mı ? O kadından nefret ediyorum seni böyle ağlattığı için affetmeyeceğim onu bizi terketmesi umrumda değil ! “
Kolları beni sıkıca sararken titreyen ellerimi saçlarının arasına bıraktım ben bağırıp çağırmasını beklerken bu kadar olgun karşılaması beni şoke etmişti bir kez daha gurur duydum olduğu adamla
Armağana baktı kolarımın arasından
“ sen de hikayedeki abi oluyorsun herhalde “
Deyip armağana gülümsedi armağan gülümsemesine karşılık verirken masanın üzerine geri koyduğum zarfın üzerine iki parmağıyla vurdu
“ bu zarf açılınca öğreneceğiz onu aslanım”
|
0% |