@buyalnizcasitemm
|
Masaya oturmuş gerginlikle birbirimize bakıyorduk bu zarftan çıkacak sonuç mertin hayatını değiştirebilirdi bu ihtimal beni içten içe Endişelendirse de elimdem gelen bir şey yoktu
“ bu zarfı açtıktan sonra sonuç ne olursa olsun yanında olacağım mert “
Mert genişçe sırıttı
“ abla bunu bu kadar gergin hale getirmeye gerek yok açalım gitsin , hem ne olacak babalarımız farklıysa en fazla bi abim olur”
En çok onun stres olması gerekirken rol çaldığım için kendime kızmadan edemedim sakin olmaya çalışarak gülümsedim Armağan sessizdi mert seri hareketlerle zarfı yırtıp içindeki kağıdı eline aldı kafamı uzatıp bakmaya çalıştım fakat küçük yazılar buna engel oldu mert kaşlarını kaldırıp önce armağana sonra bana baktı
“ doğru söylüyormuş “
Dedikten hemen sonra Armağan oturduğu sandalyeyi gürültülü bir şekilde iterek ayağa kalktı . Elleri özenle şekil verilmiş saçlarını dağıtırken bir kaç adımla mutfak penceresine ulaştı ben mertin ruh halini kontrol etmek için ona dönerken Armağan da bize doğru dönmüştü .Mert ifadesiz gözlerle Armağanı izliyordu ne hissettiğini anlayamadım
“ sorun değil “
Dedi mert bunu bizden çok kendine söylüyor gibi bir hali vardı ve devam etti
“ bu kadından bıktım. Sürekli birşeyleri berbat edip ortadan kayboluyor , ama sorun değil ona istediğini vermeyeceğim .”
Söylediklerine anlam veremedim kaşlarımı çatıp konuşmaya hazırlandım
“ Mert aklında ne var bilmiyorum ama hemen vazgeçiyorsun . Anneme karşılık vermek aptallık olur Armağanla kaybettiğiniz zamanı telafi etmenizi isterim ama annemden uzak durmak zorundasın inan ne yapacağını kestiremiyorum “
Endişeyle elimi yanağına götürüp bana bakmasını sağladım
“ o da isterse neden olmasın “
Dedi mert alaycı tavrından sıyrılmış bir halde Armağan beklemediğim bir hızla Mertin kolundan tutup onu ayağa kaldırırken korkuyla bende ayağa kalktım ona zarar vermesi ihtimali kalbimi sıkıştırırken ihtimal vermediğim bir şey oldu merte sıkıca sarıldı gözlerimi kırpıştırdım şaşkınlıkla, mert havada kalan kollarını Armağanın beline sararken dolan gözlerime engel olamadım belkide hissettiği baba eksikliğinin yerini Armağana yaslanarak doldurabilir diye düşündüm uzun denebilecek bir süre sadece sarıldılar Armağan omuzlarından tutup merti kendinden biraz uzaklaştırdı
“ belki zamanı geri alamam ama bundan sonra her zaman arkanda ve yanında olacağım seni latife yedirmem “
Mert içtenlikle gülümseyip bir elini omzundaki Armağanın omzundaki elinin üzerine koyup hafifçe bana döndü
“ yeni bir babam oldu , ne ballıyım oda işe yaramaz çıktı “
Mertle armağan salona geçip kaybettikleri zaman hakkında konuşurken bende mutfakta kahve yapmaya çalışıyordum , ilkini taşırdığım için bu ikinci denemem oluyordu kafam öyle doluydu ki yaptığım hiçbir eyleme odaklanmam mümkün olmuyordu hissettiğim titreşimle hırkamın cebindeki telefona uzandım yine tanımadığım bir numarayla karşılaşırken sıkıntıyla mutfak kapısından öte beri görünen salonu kontrol ettim muhabbete dalmış gibi duruyorlardı
“ efendim ?”
Gerginlikle karşıdan gelecek sesi beklerken yeniden taşmak üzere olan kahveyi ocağı kapatarak son anda durdurmayı başardım
“ tik , tak süren dolu “
Annemin soğuk çatallaşmış sesi kulağıma ilişince sıkıntıyla iç çektim
“ mert biliyor , bu saçmalığa bir son ver istediğini aldın bizden uzak dur !”
Ruhsuz gülüşü zaten var olan gerginliğimi hat safaya çıkarmaya yetti
“ istediğimi aldığımı sana düşündüren nedir Eleni ? Mert latifin soy adını alacak , hakkı olan mirası böylelikle garantileyeceğim “
Acıyla gülümsedim
“ ne düşüncelisin sen anne ne çok umursuyorsun çocuklarını tek derdin para senin ! Mertin bu süreçte ne kadar yıpranacağını düşündün mü sen ? Niye düşünesin bizi , umursadığın konuların çok dışındayız değil mi anne ?
“ mertin bir şey yapmasına gerek yok ben soy adı değişikliği için gereken işlemleri halledicem . Latifle tanışması gerekiyor o kadar “
Sinirle telefonu kapatıp tezgahın üzerine attım
Kahveleri fincanlara doldurup salona geçtim armağana doğru ilerleyip kahvesini servis ederken bir yandan konuşuyordum
“ annem aradı , Mertin soy adını değiştirecek latif beyin nüfusuna geçmesini istiyor . Buraya kadar problem yok ama onu biraz tanıyorsam Merti ne yapıp ne edip latif beyle bir araya getirir”
Kendi fincanımı alıp tekli koltuğa yerleştim
“ tanışalım bakalım latif beyle , neyi bu kadar sorun ediyorsunuz bir kez bir araya gelicez bitecek “
Dedi mert umursamaz bir tavırla , Armağan sinirli görünüyordu sert sesi salonda yankılandı
“ O adamı hiç bilmiyorsun mert . Pis işlerini yaptıracak bir varis arıyor , beni kaybetti . Sen Latifin altın yumurtasısın . Gençsin , manipüle edilmeye müsaitsin , onun kanındansın bulunmaz bir fırsat onun için “
Başını kaldırıp merte baktı
“ bunları yapabilmek için önce beni öldürmesi gerekiyor , seni ona bırakmam “
…
O kabus günün üzerinden 4 gün kadar geçti, Armağan merti alıp sık sık bir yerlere gidiyor fazlaca vakit geçiriyorlardı . Rahatsız olmaya hakkım olmasada yıllar sonra kardeşimi paylaşmak zorunda kalınca tuhaf hissetmiştim. Mertin ise keyfi epey yerindeydi Armağana abi demeye bile başlamıştı bu kadar çabuk adapte olması beni bir yandan kızdırıp bir yandan mutlu ediyordu epey karışık duygular içindeydim kısaca bu sürecin içinde olmak istediğimden iş yerinden yıllık izin almış 2 gündür evde öylece oturup mertin gelmesini bekliyordum , sürecin içinde olmaktan kastımın bu olmadığı kesindi .
Zil çalınca saatlerdir oturduğum koltuktan kalkıp kapıya yürüdüm sonunda gelebilmiştiler bu olayda dışlanan taraf Armağan olur sanarken iş bana patlamıştı. Kapıyı açtığımda elleri ceplerinde kocaman gülen bir Tunç görmeyi beklemiyordum
“ sen , evimi nasıl buldun ? “
Gülüşü dahada genişlerken omzunu kapıya yasladığında Tunç un hemen arkasında dikilen iremle göz göze geldik
“ Armağandan istedim , kızdın mı ? Sadece bir süredir Armağanı göremedik buradadır belki diye gelelim dedik “
Ne diyeceğimi bilemeyerek yana çekilip kapıyı sonuna dek açtım Tunç ayakkabılarını çıkartıp kibar bir tavırla bana gülümsedikten sonra içeriye geçti iremin ayakkabılarını çıkartmak gibi bir hareket yapması söz konusu bile değildi topuklularıyla zemine vura vura oda içeri geldiğinde kapıyı kapatıp derin bi nefes aldım gözlerimi açtığımda Tunç hemen önümde duruyordu beklemediğim varlığı irkilmeme sebep olurken elimi kalbimin üzerine götürdüm
“ işte öyle alırım aklını “
Tunç erkeksi bir kıkırtıyla bir kaç adım geri çekildi
“ delisin sen , cidden !“
Başımı iki yana sallayıp önden salona ilerledim adım seslerinden arkamdan geldiğini anlamak zor değildi
“ belki biraz “
Dedi eğlendiğini apaçık ele veren sesiyle Koltuklara yerleşmiş ikiliye baktım
“ Armağan henüz gelmedi yarım saate gelirler muhtemelen “
İrem kollarını göğsünde bağlamış otururken söylediklerimle tek kaşını kaldırıp bana döndü
“ gelirler derken , kiminle birlikte gitti “
“ kardeşim , mertle birlikte çıktılar “
Kollarımı bağlamış kalorifer peteğine kalçamı yaslamış tavşanlı panduflarımı izliyordum
“ aslında ben iş yerine gelmiştim seni görmek için ama , izne ayrıldığını söylediler “
Tunç çekingen bir tavırla ensesini kaşıdığında zorlukla gülümsedim onunla benden asla olmazdı sebebini bilmiyordum ama olmazdı işte yanlış hislere kapılmaması için dua ettim
“ yıllık izne ayrıldım , sen ne için beni görmek istedin ? “
Tunç bakışlarını kaçırıp duruşunu dikleştirdi
“ belki birlikte bir şeyler yapabiliriz diye düşünmüştüm sinema yada kahvaltı “
Omuz silkip çapkın bi bakış attığında nasıl yok olabilirim diye düşündüm irem her an beni boğabilecek gibi duruyordu bu saçma aşk üçgenindeki dördüncü kişi olmaya hiç niyetim yoktu
“ pek kahvaltı ettiğim söylenemez , film insanı da sayılmam “
Dedim saçmalayarak ikiside deli gibi severdim ama ne söylenebilir bilmiyordum onu incitmeden bana yaklaşmaması gerektiği nasıl belli edilirdi Yüzü düşsede çabucak toparlayıp arkasına yaslandı
“ sorun değil akşam yemeği yerdik bizde , film izlemez kitap okurduk , beraber olduktan sonra keyif alacak bir şey illaki bulurduk “
Yanlış zamanda gelen doğru insanlar vardır . Tunç o insanlardandı ince ruhlu , kibar , düşünceli epeyde yakışıklı bir adamdı fakat onunla ilgili kalbime dokunan hiç bir şey yoktu Onun kadar düzgün birini sevmek isterdim , Tunçla göz kontağımızı iremin topuklu ayakkabılarından gelen sert sesler kesti hırsla ayağa kalkıp bir kaç adım atmış ardından bana dönmüştü
“ lavabo nerede ?”
Eve iğrenerek bakıyordu , oysa küçük tatlı bi evim vardı oldukça sade döşemiştim iğrendiği ev değil bendim muhtemelen ona lavaboyu tarif edip tunçun karşısında kalan tekli koltuğa bıraktım kendimi
“ yarın benim için boş vaktin varmı ? “
Koktuğum başıma geliyordu adım adım . Tunça kararsızlıkla baktım
“ tabi neden olmasın“
Kendimi gülümsemek için zorladım kapı tekrar çalınca irem koştura koştura kapıya gitti koridorda bizi dinlediğine yemin edebilirdim Bir kaç dakikanın ardından önden mert arkadan Armağan ve irem salona gelip koltuklara yerleşti mert yanımdaki tekli koltuğa kendini bırakıp iyice yayıldı yorulmuş olmalıydı sabahtan beri dışarıdaydılar
“ hoşgeldiniz , daha erken gelirsiniz sanmıştım”
Dedim küskün bir ses tonuyla Mert alayla gülüp elimi tutup dudaklarına götürdü
“ ablacım kıskanma yarında seninle bir şeyler yaparız “
Dedi gülerek , gülümsedim
“ maalesef Mert yarın ablanın bana sözü var “
Dedi tunç bana dönüp göz kırparken mertin kaşları yavaşça çatıldığında armağana bir bakış attı
“ abicim bu tunç benim en yakın dostumdur “
Mert başıyla kuru bi selam verip elini elimden çekti Armağanın keyfi epey yerindeydi irem ona iki koluyla sarılabildiği kadar sarılmış duyamadığımız bir ses tonuyla konuşup gülüyordu Armağanın yüzündeki gülümseme bi an beni afallattı böyle güldüğünü görmemiştim hiç , gözlerinin içine dek gülümsüyordu. Kalkacak gibi durmadıklarından mutfağa gidip çay demlemek için gereken malzemeleri çıkardım çaydanlığı ocağın üzerine koyduktan sonra sigara içmeye çıkacağım için odama yönelip hırka almaya karar verdim . Odam hemen mutfağın karşısındaki koridorun sonundaydı evin yapısı yamuk olduğundan kaynaklı banyonun olduğu kısım biraz kuytuda kalıyordu Tunç un fısıldayan sesini duyunca adımlarımı son anda durdurup duvara yaslandım belki yaptığım hoş bir şey değildi ama dürtülerime engel olamamıştım
“ İrem kes sesini dedim sana ! Bir dünya insan var içeride , yeri değil “
“ Umrumda mı sanıyorsun ha ! Tunç gözümün içine baka baka o kızla gülüşüyorsun . Ne hissettiğimi düşündün mü hiç ? “
İremin başlarda sert çıkan sesi sonlara doğru ona acımama sebep olacak kadar çaresiz çıkmıştı
“ bana ne allahını seversen ? Armağan senin gözünün içine bakıyor aklın varsa kıymetini bil otur oturduğun yere , arkadaşımı harcatır mıyım sana hemde benimle . defol git uzak dur benden “
“ arkadaşın öylemi ? Benimle yatarken de düşünüyor muydun Armağanı ? Söylesene vefalı dost ! Bana umut verip sonra başka bi kız görünce beni bi kenara atamazsın ! “
Duyduklarım gözlerimin fal taşı gibi açılmasına sebep olurken elimi şokla ağzıma kapattım yirmi küsür senelik ömrümde böylesi entrikalara hiç dahil olmayışımın etkisiydi herhalde , Armağana üzülmeden edemedim
“ bir iki kere yattık diye üzerime mi aldım kızım ben seni ? namus timsali köylü kızı rollerini bırak ! “
“ eğer o kızla aranda her hangi bir şey olduğunu sezersem Armağana benimle yattığını söyleyeceğim beni küçümseme Tunç konu sen olduğunda ne kadar ileri gidebileceğimi ben bile kestiremiyorum .”
“ İrem bak zaten ileri gidiyorsun ,benim sabrımı sınama ”
“ Tunç benim sana dokunmaya dahi hakkım yokken o kızın senle olma ihtimaline dayanamam , gözümün önünde o kıza gülüyorsun, ölüyorum anlamıyor musun ?”
“ Öl İrem ! Öl kurtulayım yeter . Çekil şuradan içeri gideceğim “
Konuşmalarının bittiğini anladığımda korkuyla bir iki adım geri gidip daha yeni koridora giriyormuşum gibi yapmaya çalıştım Tunç köşeyi döndüğünde beni görmesiyle rengi atarken İremin bakışları korkusuz hatta keyifliydi
“ bende iremin lavabodan çıkmasını bekliyordum “
Dedi tunç tedirgin bir sesle tekrar aceleyle arkasını dönüp banyoya yönelirken . İremin yüzüne bakmaya gerek duymadan odamın kapısını açmıştım ki iremin eli kolumu sardı Omzumun üzerinden ne var dercesine yüzüne baktım
“ Armağan’dan da Tunç’tan da uzak duracaksın , seni sadece bir kez uyaracağım “
Onu ciddiye almadığımı anlaması için gülümsedim
“ karar ver hangisinden uzak durayım? Birini seçmek zorundasın “
İremin çenesi gerilirken kolumdaki tutuşunu sertleştirdi
“ ikiside benim ve sen o küçük aklını bunlarla yormayacak uslu bir kız gibi söz dinleyeceksin”
Söyledikleri izlediğim bir diziyi anımsatınca gülüşüm sırıtmaya evrildi
“ İrem bak ne diyeceğim , hepsi senin bebeklerin o kısımda hemfikiriz ama sana bi tüyo , Armağan grup sevmiyor olabilir “
Ona göz kırpıp odama girdikten sonra kapıyı suratına kapattım . Böyle sinsi , kalbi kararmış insanların gece nasıl uyuyabildiğini merak etmiştim hep . Mesela nasıl başlıyorlardı güne nasıl huzurla gülüp eğlenebiliyor , hayatlarına devam edebiliyorlardı ? Oysa bana göre işler o kadar kolay değildi. Bir keresinde iş yerinde masamın üzerinde duran orkidenin yaprağını kırmıştım dalgınlıkla oynarken , öyle çok vicdanım sızlamıştı öyle üzülmüştüm ki ertesi günüm hatamı telafi edebilmek için bitki vitamini arayarak geçmişti . Kalp kırmanın böyle normalleştiği bu zamandan nefret ettim. Siyah hırkamı alıp omuzlarıma atıp salona geçtim , İrem sanki hiç bir şey olmamış gibi Tunç ‘un yanına oturmuş çokta merak etmediğim bir şeyler anlatıyordu . Armağan ise ortalıkta gözükmüyordu . Balkonun kapısını açıp iki kişilik bir masanın ancak sığdığı balkona çıktım . Zaten küçük olan balkon Armağanın iki metrelik cüssesiyle dahada küçülmüş oyuncak bir balkona dönüşmüştü , izin istercesine boğazımı temizledim omzunun üzerinden bana bakıp başını tekrar istanbulun binalardan oluşan manzarasına çevirdi iki elini korkuluğa yaslamış öylece duruyordu bende ilerleyip kalçamı korkuluğa yasladım sigaramı yakarken parmağının arasında kızıl parıltıyla onunda sigara içtiğini farkettim.
“ zor olmuyor mu böyle ?”
Güler gibi oldu , mutlu olduğundan güldüğünü pek sanmıyordum
“ o kadar fark ediliyor demek “
Başımı salladım dudaklarımın arasındaki dumanı azat ederken
“ bariz belli hemde , açıkçası bulunduğun durum yürek burkan cinsten . Yakışıklı , boylu , poslu gözlemlediğim kadarıyla delikanlıda bir adamsın . İrem gibi bir kadının seni böyle parmağında oynattığını görmek hayret verici”
Bakışlarını yüzüme sabitledi
“ Ben artık kabullendim , çok zor oldu ne kadar acı çektim bir Allah biliyor ama kabullendim . Tunç ‘ u seviyor ne yapabilirim ne gelir elimden ? Bir köşede bekliyorum sadece , belki bir gün beni tercih eder “
İçim acıyarak dağ gibi görünen ama içi un ufak olmuş adama baktım
“ yaralayanla kalmak , yaranın derinleşmesine izin vermektir . Bazen atlamak değil tutunmak kanatır Armağan . Anlatabiliyor muyum emin değilim hiç aşık olmadım ama bence aşk yaralamaz , sarar . Belkide tutunduklarını bıraktığında aşağıda seni serin bir deniz karşılar kim bilir ? “
Doğrulup ellerini korkuluklardan ayırıp sigaradan son bir duman çektikten sonra izmariti aşağıya attı
“ kendimi bildim bileli iremin dikenli tellerine tutunuyorum ben , bıraktığımda ne olacağını kestiremiyorum ondan önceki beni hatırlayamıyorum çünkü. Bahsettiğin o deniz beni yutar , yok eder Eleni “
Derin bi nefes aldım sıkıntıyla , kendi yaşamalıydı . Onun akışına müdahale etmeye hakkım yoktu dostum dediğinin kahpeliğinide , aşkım dediğinin sahteliğini de elbet bir gün görecekti . Armağanla içeri geçmemizden yarım saat kadar sonra kalkmaya karar verip evden ayrılmışlardı mertle uyumaya hazırlandığımız sırada bir yandan dişlerini fırçalarken odamın kapısında dikiliyordu diş macununun köpüğü yüzünden boğuk ve komik çıkan sesini duydum
“ o Tunç denen adamı hiç gözüm tutmadı , sende çok yüz verme abla belliki geniş bi herif abimin sevgilisi içine düşecek kalkıp bir şey bile demedi “
Bir yandan nevresim takımımı değiştirirken kirpiklerimin altından merte baktım
“ merak etme , hoşlanacağım biri değil zaten “
Yorganımı yatağa bırakıp , yatağa oturdum
“ o zaman ben yatar , iyi geceler abla”
Ona aynı şekilde karşılık verip uzanıp uyumaya çalıştım .
Uyandığımda çoktan öğlen olmuştu tunça bu gün için söz verdiğimi hatırlayıp elimi anlıma koydum kalkıp güne başlarken yaptığım rutinleri gerçekleştirip siyah uzun kollu gömlek yaka mini bi elbise giyip ayaklarıma topuklu deri çizmelerimi geçirdim siyah kabanımı üzerime geçirdiğimde tunç esneyerek salona girdi
“ nereye böyle , süslenip püslenmişsin “
Göz devirip çantamı kontrol ettim
“ Tunçla buluşacağız “
Mertin kaşları çatılırken uykulu halinden pek eser kalmamıştı
“ abla dün gece ne konuştuk seninle ? Hani uzak duracaktın o heriften “
Derin bi nefes alıp duruşumu dikleştirdim
“ söz vermiş bulundum , bir kez görüşeceğim olacak bitecek . Endişelenme ne yaptığımı biliyorum”
Mert sinirli tavrını korudu
“ o dallamanın yanına pijamalarınla gitmen lazımdı , fıstık gibi olmuşsun dibi düşecek “
Gülümseyip yanağını avucumun içine aldım
“ pijamalı halimle de gitsem pek bişey farketmezdi “
Deyip göz kırptıktan sonra kapıya yöneldim
“ aynen kesin farketmezdi , sabah uyandığın halinin hatırına seni dabbe de başrol yapmazlarsa bende bir şey bilmiyorum “
Ona dönüp portmantonun üzerindeki terliklerden birini fırlattığımda çokta mutfağa kaçmıştı kimse prenses gibi uyanmazdı bir kere herkesin uyandığı halinin korku filminden bi sahneye benzediğine emindim
Aşağıya indiğimde tunç un çoktan gelmiş olduğunu farkedip arabaya bindim Uzanıp yanağımı öptüğünde derin bir rahatsızlık hissettim
“ bu tarz gereksiz yakınlıklardan hoşlanmıyorum “
Dedim kibar olduğuna inandığım bir gülümsemeyle tunç un yüzü düşsede bir şey diyemedi
“ Tunç aslına bakarsan burda olmamın sebebi seninle randevuya çıkmak değil “
Dedim yoldan gözlerimi ayırmadan, kaşlarını çatıp iki saniye bana bakıp yola çevirdi gözlerini
“ anlamadım ne demek istiyorsun “
Derin bi nefes alıp konuştum
“ o gece iremle konuştuklarınıza kulak misafiri oldum , Armağana ihanet ettiğinin farkındasın diye düşünüyorum ve inan ben bu konuda sizin kadar rahat değilim o yüzden bunu Armağana söylemekten başka seçeneğim yok . Yinede belki kendin söylemeyi tercih edersin diye önce seninle konuşmak istedim “
Tunç un rengi atarken bembeyaz kesilen yüzünü bana çevirip arabayı kenara çekti Yıkılmış bir şekilde sırtını koltuğa bıraktı
“ Eleni benden her şeyi iste ama bunu değil , bunu yapamam . Armağan beni siler , Allah kahretsin beni silsin ama yıkılır toparlanamaz bunu ona yapma yalvarırım “
Kaşlarımı çatıp onu baştan aşağı süzdüm
“ ben ne yapıyorum ki benim yaptığım bir şey yok siz yapacağınızı yapmışsınız söyleyeceğimi söyledim tunç onu böyle kandırmanıza ortak olmayacağım “
Tunç konuşmak için ağzını açmıştı ki telefonu çaldı ekranda armağanın adı yanıp söndü tunç düşünmeden çağrıyı yanıtlarken kollarımı göğsümde bağlayıp arkama yaslandım armağanın sesi arabanın içinde yankılanınca dinlemiyormuş gibi görünmek için başımı dışarı çevirdim
“ tunç , ilaçlarımı bulamıyorum sanırım kötüleşiyorum . Eczaneye gitmen lazım ben çıkacak halde değilim “
Tunç telaşla arabayı çalıştırdı merakla kaşlarımı kaldırdım Armağan hastamı olmuştu
“ hemen geliyorum , Armağan eğer çok kötü hissedersen ambulansı ara 10 dakikaya oradayım kardeşim “
Telefon kapandığında Tunç arabayı akıl alma bi hızla sürmeye başladı
“ Armağanın neyi var ? Dün akşam iyi görünüyordu “
“ kalp yetmezliği var Armağanın … bu yüzden söyleyemezsin Eleni ufacık bir stres bile onu öldürebilecekken ona bunu söylersen ne olur sanıyorsun ? Piç herifin tekiyim , hata yaptım ama bunun bedelini armağan ödememeli anlıyor musun “
Duyduklarım içimde bir yerleri talan etti üzüntüyle buruldu sanki içim
“ hata farkında olmadan yapılır , senin yaptığına kahpelik denir ancak “
Bir eczanenin önünde durup Armağanın istediği ilaçları aldıktan sonra konuşmadan yola devam ettik . Armağanın evine geldiğimizde tunç koşarak kapıyı ulaştı arabanın anahtarına taktığı anahtarla kapıyı açtıktan sonra aynı hızla içeri daldı arkasından içeriye adımladım salona vardığımızda İremin de burada olduğunu farkettim Armağan koltuğun önüne yere oturmuş bir ayağını yere uzatmıştı diğer dizi kırmış üzerineyse kolunu yerleştirmiş başı arkada kısık gözlerle ayakta dikilen iremi izliyordu
İrem titriyor gibi görünüyordu
“ acıyorum sana , hayatın boyunca hiç kimsenin ilk tercihi olamadın olamayacaksında ! Baban Merti seçti. Senin yerinde olmak istemezdim , bitik durumdasın Armağan . Neyin kaldı ? ben bile seni değil Tunç u istiyorum , kim niye istesin seni ! Hasta bir adamı kim ne yapsın ? Kimse zaten ölecek biriyle zamanını harcamaz Armağan . Yapayalnız öleceksin ! “
Tunç un elindeki poşet düşerken bende sinirden kızarmış durumdaydım en çok tepki vermesi gereken armağan sadece kalbini tutuyor kapanmak üzere gibi duran gözleriyle bom boş ireme bakıyordu . Düşen poşetin çıkarttığı ses yüzünden irem irkilerek bize doğru döndüğünde korkuyla yüzü garip bi ifade aldı tunç poşeti yerden alıp koşarak armağanın yanına gitti
yavaş adımlarla İreme doğru ilerledim bu kez öyle aşmıştı ki haddini kimse böyle sözleri haketmezdi hele ki armağan gibi rahatsızlığı olan bir adama söylenecek laflar hiç değildi bunlar tam karşısında durduğumda korkudan arınmış yüzü sinsi bir ifadeye büründü
“ İrem , İrem , İrem ne kadar aşağılıksın , ucuz bir karakterin olduğu az çok belliydi fakat bir insanı sana açtığı yaralarından vuracak kadar şerefsiz olabileceğin hiç aklıma gelmemişti konuya açıklık getirelim birini sevmek acınacak bir şey değildir tabi senin bunları bilmemen normal senin gibi sadece yatakta saçı okşanan kadınlar , aşkın ne denli derin bir şey olduğunu bilemez . Acıyorum sana irem , sen hayatın boyunca sevilmek için birilerinin yatağına girmek zorunda kalacaksın . Armağan ölürken yanında kardeşi, belki ben ama mutlaka birileri olacak ama sen İrem bi yol kenarında çöp gibi atıldığın gün yapa yalnız öleceksin senin gibi kadınlar genelde hayata böyle veda eder”
Dedim , sinir bozacak kadar sakin bir ses tonuyla elimi kaldırıp omzuna koyduktan sonra onu kapıya doğru ittim dengesini sağlayamayıp dizlerinin üzerine düştü üzülmedim . Orkidenin yaprağına dahi merhamet gösteren ben irem için gram vicdan hissedemedim . Düştüğü yerden bana dolu dolu gözlerle bakarken gözlerinde sadece yaş değil nefrette vardı
“ defol git burdan İrem “
|
0% |