@buyalnizcasitemm
|
O kadını görüşümün üzerinden yaklaşık iki hafta geçmişti hayır değişen bir şey yoktu , tek düze hayatıma kaldığım yerden devam ediyordum Armağanın anlımı silmem için verdiği mendili yıkayıp ütüledim küçük bir poşetin içine koyduktan sonra çamtama koydum ama ne yazık ki bu iki haftada beş dakika dahi boşluk bulup geri veremedim öyle yoğun bir dönemdeydim . Mertin Vizeleri başlamıştı işten çok onlar beni meşgul ediyordu aslına bakarsanız o kadınla ilgili hiç bir şeyi hayatımda istemediğimden de Armağandan kaçıyor olabilirdim . Birazdan işten çıkacaktım gaye gelip iki elini birden masaya koydu
“ bu gece kızlarla eğlenmek için biryerlere gitmeyi düşündük sende geliyorsun “
Başımı omzuma yatırıp düşündüm mert bu gece tek başına ders çalışabilirdi sanırım çünkü molaya ihtiyacım vardı hem iş hem mertin sınavları hayli bunalmıştım
“ olur aslında biraz kafam dağılır nereye gideceğiz “
Kalçasını sağa sola sallayıp güldü gaye
“ Vespera var biliyor musun oraya rezervasyon yaptırmış Birce saat 11 de hem yarın tatil zaten biraz içip dağıtmanın ne zararı var ki “
Gülerek onu onayladım biz konuşurken mesai saati sona ermişti bile toparlanıp iş yerinden ayrıldım eve giderken bir mağazaya uğrayıp giyecek üç beş bir şey baksam iyi olacaktı güzel bir mekana gidecekmişiz gibi duruyordu ama benim giyecek uygun elbisem olmayabilirdi çok uğraşmama gerek kalmadan siyah ince askılı mini bir elbise aldım evde klasik ceketim vardı zaten elbiseyle boyları aynı sayılırdı kalın bir kemerle gayet hoş olacağını düşünüyordum . Telefonumu alıp merti aradım eve geleli bir saat kadar olmuştu ama beyefendi hala ortalıkta yoktu
“ efendim balım “
“ mert neredesin seni merak ettim “
“ abla okuldan sonra arkadaşlarla kütüphaneye geçmeye karar verdik de unuttum sana yazmayı “
Koltuk örtüsünün çıkmış ipliğini parmaklarıma dolayıp bıraktım
“ endişelendim ablacığım o yüzden aradım bu akşam iş yerinden arkadaşlarımla dışarı çıkacağım haberin olsun sen daha gelmezsin herhalde evde göremezsen merak etme “
“ tamam ablacım kelebeğim ne diyeceğim ya bi baktım benim param yokmuş bi el at be ablam “
Gülerek başımı iki yana salladım
“ eşek misin keşke bu güzel sözler para karşılında olmasaydı mert bey , atarım birazdan “
Vedalaşıp telefonu kapattıktan sonra merte para gönderip telefonu koltuğa bıraktım başımı koltuğun arkasına yaslarken tavandaydı gözlerim annesi bile terkedince insanı hayat nede zorlaşıyormuş zihnimin en ücra köşesine kapattığım bu annesizliğin acısı ne fena vurmuştu onca zamandan sonra pahalı bir kürkemi değişmişti bizi lüks arabalaramı sosyetenin bir mensubu olmak için miydi yoksa bunca yıllık cereme mert gibi olmak istedim deli gibi, onu öldü bilip ferah bir kalp ve akılla yaşamayı diledim , neler vermezdim bu uğurda. Görünen o ki gittiği yerlere de götürmüştü karanlığını Armağanın bakışlarında bir acı vardı ondan bahsederken merak ediyordum içten içe , kendi evlatlarına acımayanın başkasının evladına merhamet edeceğine umudum yoktu . Dolan gözlerimi kapatıp kalkıp odama yürüdüm hazırlanmam gerekiyordu artık Sanırım hazırlanırken iki saat kadar kaybetmiştim saçım ve makyajımla uğraşırken zamanın farkına varamamıştım geç kalmamayı umuyordum stilettolarımı ayağıma geçirip çantamı omzuma astıktan sonra evden çıktım vesperaya geldiğimde saat onbiri on beş dakika kadar geçiyordu kızlarda anca oturup sipariş vermiş olmalı diye düşündüm mekan gözüme tanıdık gelirken kısa süre düşündüm Armağanın yerindeydik o gün o kadınla buraya gelmiştik yanağımın içini stresle ısırırken etrafıma bakındım umarım Armağan buradadır ve günlerdir yanımda taşıdığım mendilini ona iade edip kurtulabilirim Gaye beni gördüğünde elini sallayıp oturdukları masayı gösterdiği gülümseyip masaya ilerledim o gün var olan stresimden mekanı inceleyecek vaktim olmamıştı sarı ışığın hakim olduğu sakin ama kalabalık bir yerdi inceden hareketli bir şarkı çalıyordu yerime oturup çantamı önümdeki servisin yanına bıraktım
“ Eleni bi an gelmeyeceksin sandık “
Bir ay önce işe başlayan canana gülümseyip cevap verdim.
“ hazırlanırken zamanın farkına varamadım çok bekletmemişimdir umarım “
Gaye kolumu sıvazlayıp canana ters bir bakış atarak bana döndü
“ bakma sen canana bizde yeni geldik sayılır”
Başımı sallayıp servisin üzerindeki deri kapaklı menüyü incelemeye başladım
“ karidesli penne alacağım sanırım siz sipariş verdiniz mi ? “
Dedim kızlara tek tek bakarak
“ birazdan garson gelir bizde henüz vermedik “
Başımı sallayıp menüyü yerine bıraktıktan iki dakika kadar sonra garson siparişleri almak için gelmişti siparişlerimizi verdikten sonra garson masadan ayrılacakken aklıma gelen şeyle onu durdurdum
“ pardon bir şey soracaktım , Armağan bey buradamı acaba? “
“ Evet efendim kendileri az önce geldiler isterseniz haber verebilirim “
Gülümsedim
“ çok sevinirim “
Önüme döndüğümde kızlar bana merakla bakıyordu
“ bir kez karşılaşmıştık ta bende unuttuğu bir şey var onu geri vermem gerek “
Gaye imayla sırıtırken kızlar aralarında gülüştü
“ ciddiyim özel bir şey yok saçmalamayın rica ederim “
Canan ağzını açtığında gözlerimi devirdim hayatımda gördüğüm en boşboğaz insan olabilirdi
“ çok yakışıklı diye duymuştum öyleyse zaten senle işi olmaz bence “
Şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırmadan edemedim Cevap vermek için ağzımı açmıştım ki gaye benim yerime konuşmaya atıldı
“ ne anlatıyorsun allah aşkına canan , Eleni den bahsettiğine emin misin kıza bir bakan beş kez daha bakıyor resmen , kıskanıyorsun diye yorumladım “
Deyip saçını geriye attı utançla bakışlarımı kaçırmadan hemen önce cananın sinirden kızaran yüzünü görme şansım oldu gaye iş yerinde samimiyetimin olduğu tek kişiydi ondan başka da arkadaşım yoktu zaten tamam vardı fakat hepsi yetimhanedendi Sarp dışında da hiçbiriyle yetimhaneden çıktıktan sonra bir daha konuşmamıştık minnetle gayeye bakıp aralarında bir markanın yeni koleksiyonundan bahseden kızların sohbetini dinlemeye koyuldum kızların bakışları tek tek bana dönerken anlamayarak oturduğum yerde doğruldum sonrasında bana değilde hemen arkama baktıklarını farkedip bakışlarımı arkaya çevirdim Armağan tam arkamda duruyordu ayağa kalkıp masanın üzerindeki çantamı elime aldım
“ Merhaba “
Dedim çekinerek neyim vardı benim böyle annemin yaptıklardan utanç duyduğumdan mı bu tavra bürünmüştüm Gülümseyip eliyle sağ tarafı işaret etti
“ daha rahat bir yere geçelim mi böyle ayakta kaldık “
Başımı sallayarak onayladıktan sonra gösterdiği yöne ilerlemek için adımladım hemen yanımda yürüyordu biraz ilerledikten sonra camdan bir kapıyı benim için açtı merdivenleri çıktık derin bir sessizlikle alt tarafı bir mendil verecektim bunca yol kat etmek ne manasızdı merdivenler genişçe bir odaya çıkmıştı büyük bir çalışma masası camdan duvarın hemen önüne konumlandırılmıştı biraz ilerisinde bir L koltuk karşı kısmında yuvarlak biçimli bir yatak yer alıyordu hayli büyük bir odaydı etrafa bakmayı bırakıp çoktan oturduğu L koltuğun diğer ucuna oturdum aramızda iki kişinin oturacağı kadar bir mesafe vardı küçük çantamı karıştırıp içinden bordo pakede koyduğum mendili ona uzattım
“ mendilin , o gün geri getirmemi istemiştin “
Yüzünde boş bir gülüş belirdi
Pakedi elimden alıp orta sehpanın üzerine bıraktı
“ teşekkürler aslında senin geri geleceğini hiç düşünmemiştim “
Gülümsedim yerimden kalktığımda benimle birlikte ayaklandı
“ oldu o zaman ben gideyim artık “
“ aslında seninle bir konu hakkında konuşmak istiyordum “
Merakla gözlerine baktım Armağanda anlayamadığım bir şeyler vardı öyle tuhaf bir enerjiye sahiptiki aynı anda hem kötü hem iyi gibiydi
“ hangi konuda konuşacağız “
Dedim sakin olmaya çalışarak , annemden konuşmak istemiyordum
Çalışma masasının yanında kalan camdan kapıyı açıp terasa çıktığında onu takip ettim altı yedi adım atıp korkuluklara yaslandı
“ geçen sefer düzgün bir şekilde tanışamadık ben Armağan Göktun “
uzattığı elini tuttum
“ Eleni Soykan “
Ellerimiz ayrıldıktan kısa süre sonra tekrar konuştu ben o sırada manzarayı izlemekle meşguldüm
“ bir konuda senin yardımına ihtiyacım var konuştuklarımıza dayanarak senden istiyorum bunu “
Anlamayarak yüzüne baktım
“ annen , uzun süredir annenle ilgili bazı şeyleri bir araya getirmeye çalışıyorum o kadın şeytanın yer yüzündeki hali sen nasıl hatırlıyorsun onu bilmiyorum ama hatırladığından çok daha kötü emin ol “
Derin bir nefes aldım sıkıntıyla
“ ne demek istiyorsun , açık konuş lütfen “
Yüzü acıyla kasıldı
“ birini öldürdü Eleni benim için çok kıymetli birini “
Şokla dudaklarım aralanırken konuşmak istedim ama sesimi bulamıyordum ellerim terliyordu bu kadar kötüleşebilmiş miydi Sahiden
“ kanıtlayamıyorum elimde hiç bir halt yok ispat edemiyorum “
Sinirle ellerini korkuluğa geçirdiğinde irkildim
“ ben , ne diyeceğimi bilemiyorum “
Sahiden bilmiyordum ne söylenirdi bunlara karşılık özür dilerim mi ? Saçmalık
Başını bana çevirdi sakince
“ bunu bu kadar kolay yapabildiyse daha öncede yapmıştır geçmişini kurcalayamıyorum çünkü hiç bir yerde ona ait bir bilgi yok yunanistandan kaçak geldiğini biliyorum kaçak geldiği için ona ait bir kayıt yok son umudum sensin Eleni başka yolum kalmadı “
Çaresizlikle düşen omuzlarına baktım o güçlü duruşu gitmiş yerine yerle yeksan bir adam gelmişti sanki
“ pavyonda çalışıyordu , bizi evde sık sık yalnız bırakıp giderdi ama nereye gittiğini bilmiyorum.”
Şehrin ışıklarına daldı gözlerim
10 Mayıs 2008
Mertle birlikte evin önündeki bahçede yere oturmuş biraz önce küçük kovayla getirdiğim suyu toprağa döke döke oynuyorduk çamurdan pasta yapmaktı niyetimiz siyah bir araba bahçe kapısının önünde sert bir frenle durduğunda mertin elini tutup kendimle birlikte ayağa kaldırdım . Arabanın içinden sırayla takım elbiseli büyük adamlar indi .En önlerindeki adam bahçe kapısına bir tekme attığında korkuyla irkilip mert i arkama çektim ah salak ben, yedi yaşında bir çocuk nasıl koruyabilirdi birini adam eve doğru yürüdü yavaş hareketlerle bir yandan da elindeki bıçağı çeviriyordu kapıya yumruğunu üç kez belli aralıklarla vurdu yardım isteyebileceğim birilerini aradı gözlerim yoktu hiç kimse yoktu . Annem kapıyı yarım açıp gelen adama baktı gözlerinde korku vardı
“ katarina , katarina senin bu ürkek hallerin bitiriyor beni “
Annem kapıyı kapatmaya çalışınca hızla atılıp kapıya bir tekme attı takım elbiseli adam Mert ağlıyordu ben ağlıyordum annem bu adamları def etmeye çalışırken bizide onlarla beraber kapının dışında bırakıyordu , farkındamıydı ?
Annem duvara çarpan kapıya bakıp dizlerinin üzerine çöktü elleri adamın paçalarına yapışırken adam ona anlayamadığım bir mutlulukla bakıyordu
“ iskender yalvaririm , ne istersen vereceyim peşimi birak yemin ederim iki güne kalmaz ayrilacayim şehirden bir daha ne karşiniza çıkarim ne bu şehire uğrarim söz “
Adam genişçe sırıtıp elini annemin saçlarına geçirdi
“ kolay mı sandın lan o kadar he ? Hem abiye borcu takıcan hem mekanda arkasından ileri geri konuşucan sonrada basıp gidicen yok ya “
Annem hırsla kalkıp neresine sakladığını anlamadığım bıçağı adama savurdu adam tecrübeli olmalı ki kolayca bu hamleden kurtulup anneme okkalı bir tokat attı gözlerimi kapattım sıkıca sanki bana vurmuştu Annem düştüğü yerden doğruldu yanağını tutarak
“ ne yapıyorsun lan sen ! senin gibi sürtüklere ne yapacağımı bilirdim ama dua et abi seni canlı istiyor üç günün var bu sefer elimden kimse alamaz seni unutma katarina işlediğin günahın bir kefareti var “
Annemin suratına tükürüp arkasını döndü arabaya doğru adımlarken kapıdan çıkmak üzereyken birden durup bize doğru sert bir adım atınca korkuyla çığlık atıp mertle bir birimize sarıldık adam gülerek bize arkasını döndü
Günümüz ;
“Daldın “
Başımı salladım onaylarcasına
“ Armağan o kadın bizi terketmeden bir yıl falan önce sanırım , birileri gelmişti evimize takım elbiseli korkunç tipler bayağıda hırpalamıştı içlerinden biri annemi , iskenderdi adı adamın çok net hatırlıyorum “
Şaşkınlıkla bana döndü
“ emin misin “
Başımı salladım
“ hatta annemi tehdit ettiğini hatırlıyorum işlediğin günahın kefareti gibi bir şey birde bir borç meselesi abi diye birine borcu varmış sanırım “
Elini cebine götürüp telefonunu aldı sanırım birini arıyordu
“ tunç iskenderi al bende birazdan geliyorum “
Şaşkınlıkla kaşlarım kalktı
“ tanıyorsun anladığım kadarıyla “
Bi sigara yakarken yandan bir bakış atıp tekrar önüne döndü
“ latifin en güvenilir adamı olur kendisi 5 yıl önce işten ayrıldı diye biliyorum neyse teşekkürler benim çıkmam lazım “
Gülümsedim sadece
Önden o arkadan ben restoran kısmına indik Kızlarla iki saat kadar daha oturmuştuk haylide içmiştik arabayla geri dönebileceğimden emin değildim attığım adımlardan dahi pek emin değildim arabama doğru yürürken telefonumun sesiyle başımı çantama çevirdim küçücük çantada telefonum nereye kaybolmuştu anlayamadım sonunda bulduğumda çoktan susan telefonumun ekranını açtım yabancı bir numaradan gelen cevapsız çağrıyla bir süre bakışıp geri aramaya karar verdim arabanın kaputuna kalçamı yaslayıp telefonun yanıtlanmasını bekledim
“ alo kimsiniz acaba ? “
Bir süre karşıdan ses gelmesini bekledim başım dönüyordu
“ benim , seninle konuşmam gerekiyor “
Omuzlarım düştü gözlerim doldu kısa sürede
“ anne ! Sen beni arar mıydın “
“ eleni bu saçmalıklara vaktim yok neredesin geleyim konuşalım “
Derin bi nefes alıp yanaklarımı ıslatan göz yaşlarımı sildim kolumla
“ vesperanın önüne gel “
Telefonu kapatıp arabaya geçtim gözlerimi kapattığım sırada uyumak gibi bir niyetim olmasada camın tıklatılmasıyla gözlerimi araladım kapıyı açıp yan koltuğa oturan anneme baktım bir kaç kırışıklık bile gölge edememişti güzelliğine yüzüme bakmayan gözleri hala aynımı bilemiyordum sinirle arabayı çalıştırıp öylece sürmeye başladım
“ mert konusunda söylediklerin gerçek miydi “
Güldüm alayla
“ niye öldüğünü bilmesi senin için bir şey ifade ediyor mu ki”
Derince iç çekip bana baktı göz ucuyla
“ ona gerçeği söylemek zorundasın belkide beni görmek isteyecek , eğer yalanların ortaya çıkarsa senden nefret edeceğini biliyorsun değil mi “
Ellerimi sertçe direksiyona vurdum
“ ne gerçeği , ne gerçeği ya ölmedin mi sen bizi terk ettiğin gün öldün sen anne ? allah taksiratlarını affetsin “
Alkolün etkisiyle öyle fütursuzca konuşuyordum ki
“ Eleni terbiyeni takın sen söylemezsen ben söylerim “
Türkçesini düzeltmişti keşke karakteri içinde bir şeyler yapabilseydi . Arabayı dahada hızlı sürmeye başladım
“ ne yapmaya çalışıyorsun sen , amacın ne senin o çocuğun bir anneye ihtiyacı varmı sence artık 20 yaşında koca adam oldu biliyor musun bilmezsin .”
“ yavaşla Eleni “
Korkulu sesi ulaştı kulaklarıma keyfim yerine geldi
“ niye öleceğiz işte ikimizde bu arabada , dünya senin gibi bir pislikten kurtulacak bende sonunda senden “
Direksiyona atılıp son anda sola kırmasaydı muhtemelen bir ağaca çarpmış olacaktık sertçe frene basıp arabayı durdurdum hızlı hareketlerle dışarıya çıktım ormanlık bir alandaydık istanbul dışına çıkmış olmalıydık ellerimi saçlarıma geçirdim sinirden gülme evresine getirmişti beni nihayetinde
“ senden nefret ediyorum , duydun mu ? Senden tüm kalbimle nefret ediyorum “
Gülerken göz yaşları akar mıydı akıyordu
“ ne yani , özür dilemem mi gerekiyor bu kısımda hep bu kadar aptaldın eleni büyümek sana hiç bir şey katmamış “
Acımasızlığına aklım ermedi
“ ne yaptım ben sana anne ? Söylesene niye hala nefret ediyorsun benden benim sebebim belli senin ki ne söyle “
Sesim Ormanda yankı yapacak kadar yüksekti Cevap vermesi lazımdı muhtaçtım buna
“ aynı o adama benziyorsun baban gibi bitiksin gözlerin bana benziyor sanıyorsun , yanılıyorsun aynı baban gibi acınacak haldesin , zayıfsın eleni benden doğmuş olamayacak kadar zayıfsın ”
Güldüm gözyaşlarım boynuma dek ulaştı kendime kızdım
“ sahi diğer kıymetli aile üyemiz neredeler onu da mı öldürdün anne “
Şokla donup kalırken farların aydınlattığı gecede bembeyaz olmuş yüzüne baktım
“ ne saçmalıyorsun “
Gülümsedim acıyla
“ yaptın değil mi ? niye anne niye bu kadar kötüsün nasıl yapabildin ki “
Bakışları donuk yüzü sabitti
“ bin şu arabaya dönelim sen iyice saçmalamaya başladın “
“ Cevap ver bana ! “
Avazım çıktığı kadar bağırdım
“ öldürdüm ! Bunu mu duymak istiyorsun tek kurşunla hemde kalbinden vurdum acı çekmedi ne yazık ki kolayca öldü “
Büzdüğü dudağına sonra şeytanlıkla parlayan gözlerine baktım bu kadarını aklım almıyordu
“ bizi zaten annesiz bırakmıştın , niye babamızıda elimizden aldın anne ? “
Hırsla bana yürüyüp kolumdan tutunca irkildim beni peşinden ormanın içine doğru sürüklerken iki kez düştüm durmadı oldukça yüksek ağaçların daha seyrek olduğu bir tepede durdu şehrin ışıkları çokta uzakta sayılmazdı
“ ne görüyorsun ? “
Gözleriyle işaret ettiği yöne baktım şehrin parlayan ışıklarına
“ ne görüyorsun söylesene ! “
Sesinin yüksekliyle irkildim benide öldürür müydü buradan atar hayatına devam ederdi belkide
“ istanbul işte ne görmem gerek “
Kolumu sertçe bırakıp bir kaç adım uçurumun kıyısına ilerledi
“ ben ne görüyorum biliyor musun ? Mezarımı . Bu şehir beni önce öldürüp sonra gömdü Eleni”
bana arkasını dönmüş olduğundan gecenin karanlığında bile parlayan kızıl saçlarına baktım
“ 16 yaşındaydım babam beni Türkiyede bir pavyona sattığında yani , orada bir süre çalıştıktan sonra latifle karşılaştık bana yardım etmeye başladı maddi manevi , bir gün yakın bir arkadaşıyla mekana geldiler murat baban olacak kansız bana kafayı taktı ne yapsam kurtaramadım kendimi senden neden nefret ediyorum biliyor musun Eleni ?”
Diyip bana doğru döndü bakışları tam gözlerimdeydi bilmiyorum anlamında başımı iki yana salladım
“ bakışların babana benzediği için değil benim gençliğime benzediğin için zayıf güçsüz itilen kakılan halime benzediğin için seni her gördüğümde kaçtığım geçmişim bir tokat gibi suratıma çarpıyor sanki “
Başımı yana çevirip zaten yeni durmuş göz yaşlarımı geri itmeye çalıştım
“ baban bana tecavüz etti eleni o nefret ettiğim günün meyveside sensin , neden sen değilde mertin peşindeyim biliyor musun onun babası o kansız değil çünkü “
Gerçekler ok gibi kalbime saplanırken nefes almaya çalıştım olduğum yere çökerken mantığım bunları inkar ediyordu
“ yalan söylüyorsun , yalan söylediğini söyle! Mert benim kardeşim ben baktım ona sen yokken ben annelik yaptım .”
Başını iki yana sallayıp kollarını göğsünde bağladı
“ mertin babası latif , bu yüzden ona gerçekleri söyleyeceksin hakkı olan mirastan mahrum kalmasını istemiyorum senin yüzünden “
Hıçkırıklarımın arasında başımı kaldırıp ona baktım
“ sen nasıl bi kadınsın , amacın mert değil senin miras, anneler bu kadar kötü olmaz ki anne bize neden bunları yaşatıyorsun yetmedimi çocukluğumuzu mahvettin zaten kalanında mutlu olmamızdamı rahatsız eder seni bırak bizi artık “
“ saçmalamayı kes 10 gün veriyorum sana mert her şeyi öğrenmek zorunda “
Hırsla ayağa kalkıp kollarına yapıştım
“ babamı öldürdün, latife ulaşmak için miydi Ama tek engel babam değildi değil mi ? Armağan da senden bu yüzden nefret ediyor onunda canını yaktın değil mi “
Kollarını tiksinircesine ellerimden kurtarıp tekrar bana sırtını döndü bana bakmaktansa şehrin ışıklarını izlemek daha cazip gelmiş olmalıydı
“ ayağama takılanları yolumdan çektim sadece. Baban , Armağanın annesi bunlar sadece küçük pürüzlerdi yolumdan çekilmediler bende onları ortadan kaldırmak zorunda kaldım “
Cinayet böyle kolayca üzerine konuşulabilecek kadar basit bir şey miydi ? Korkuyordum. Şimdi mert konusunda yoluna çıkarsam benide öldürürdü değil mi acımazdı
“ tiksiniyorum senden , senin gibi anne olmaz olsun . Konuşacağım mertle gitmek istiyorum burdan , seninle aynı ortamda bulunmak midemi bulandırıyor “
Arkamı dönüp arabama bindim iki dakika sonra gelip yanımdaki yerini aldı 1 saatlik bir yolculuktan sonra onu merkezde istediği yerde indirip telefonumu cebimden çıkartıp ses kaydını sonlandırdım , göz yaşlarım bağımsızlığını ilan etmişti artık rehbere girip sarpı aradım sarp yetimhaneden arkadaşımdı
“ sarp , saat geç oldu biliyorum ama limanın oraya gelir misin ben hiç iyi değilim “
Kayıkların hemen yanındaki banka oturmuş durgun dalgaları izlerken düşündüm bu ses kaydını Armağana verirsem her şey son bulurdu o kadın hapse girer bizi rahat bırakırdı
İki kol omuzlarımı sararken tutamadığım hıçkırık dudaklarımdan firar etti sarp dahada sıkı sarılıp başımın üzerine bir öpücük kondurdu daha çok ağladım 10 dakika kadar öyle durduk sonunda sakinleştiğimi düşünüp yanıma oturdu
“ ne oldu çiçeğim ya sana yine “
Acıyla gülümseyip dalgaları izlemeye devam ettim
“ annemle buluştum “
Oldukça şaşırmıştı bir kaç kez ağzını aralayıp kapattı ne söyleyeceğini bilemiyor gibiydi
Telefonuma uzanıp ses kaydını açtım annemin cinayet itiraflarını dinledik beraberce
“Eleni ben inanamıyorum , ne yapmayı dünüyorsun ihbar edecek misin “
Bilmiyorum dercesine omuz silktim
“ Armağan, Latifin oğlu yeni tanıştık benden yardım istedi eğer bu ses kaydını ona verirsem hapse girer annem . Mertin bunların hiçbirinden haberi yok . Boğuluyorum Sarp nefes alamıyorum sanki “
bi süre düşündü
“ öncelikle Mertin babasının farklı olması sizin kardeş olduğunuz gerçeğini değiştirmez Eleni . Bunu aklından bile geçirme yıllardır omuz omuza mücadele ediyorsunuz yalnız başınıza hiç bir şey kardeş olmanızdan daha gerçek değil , ayrıca hesaba katmıyoruz ama bu gerçek Merti Armağanında kardeşi yapar farkındamısın bilmiyorum “
Hiç düşünme gereği duymadığım gerçekle burun buruna geldim ondan sadece annesini babasını değil abisinide saklıyordum ellerimi yüzüme kapatıp derince ofladım
Çalan telefonumla ellerimi çekip telefonuma yöneldim yabancı bir numara arıyordu tekrar annem olabileceği ihtimaline karşılık çağrıyı reddettim ama tekrar aradı sinirle yanıtlayıp kulağıma götürdüm
“ Eleni , ben Armağan iskenderi biraz sıkıştırdık az çok konuştu ama ben söyledikelerine anlam veremedim belki sana bir şeyler çağrıştırır diye seni aradım . Müsaitsen seni alıyım “
Sanki görecekmiş gibi başımı iki yana salladım
“ adresi gönderirsen kendim gelebilirim “
Onaylayan bir şeyler mırıldanıp telefonu kapattı ayaklandığımda sarp oturduğu banktan bana baktı
“ Armağan aradı bir şeyler bulmuş , hem bende bu ses kaydından kurtulmuş olurum o ne yaparsa yapsın ona kalıyor sonrası “
“ seninle gelmemi ister misin tekin birimi bu Armağan ?”
“ merak etme eve gidince haber veririm “
Vedalaştıktan kısa süre sonra armağanın gönderdiği adrese doğru sürmeye başlamıştım Sıra sıra iki katlı villaların dizili olduğu ıssız araziye girince durdum çoğu evin ışığı yanmıyordu zaten saatte epey geç olmuştu
Konuma ulaştığımda arabadan inip ışıkları yanan verandaya adımladım biz kez zili çaldıktan sonra kapı tanımadığım bir adam tarafından açıldı böyle saçma tehlikeli şeylerin içine nasıl düşmüştüm böyle
Salonda volta atan Armağana ilişti gözlerim dağılmış görünüyordu gömleğinde yer yer kan damlaları vardı gömleğin kollarını özensizce yukarı kıvırmış saçlarını da epey dağıtmıştı bu halde bile yakışıklı gözükmesini yadırgadım
“ geldin , şu adamı birde sen dinle “
Diyip kolundan tuttuğu gibi beni bodruma inen merdivenlere sürükledi kendiyle birlikte,adımlarına ayak uydurmaya çalıştım az sonra çelik bir kapıdan geçip boş bir odaya ulaştık ortasında bir sandalyeye bağlanmış elli’li yaşlarındaki adam dışında boştu böylelikle armağanın gömleğindeki kan lekeleride anlam kazanıyordu adamın suratı yarılmış kaşından akan kan yüzünden tanınmaz haldeydi yüzümü buruşturmadan edemedim işaret parmağımla adamı gösterdim
“ bu sahiden gereklimiydi ? “
Ellerini beline koyup bana yandan bir bakış attı
“ niye beğenmedin mi , bir kaç tane daha vurayım sağdan sağdan “
Alaylı tavrına güldüm istemsiz
Adamın yanına ilerleyip gerçektende kafasına bir tane yapıştırdı yara bere dolu yüzünü kaldırdığında yüz yüze geldik yüzü sinirle kasılırken bana doğru atılmaya çalışınca Armağan sandalyesinden tutup adamı sabitledi
“ köpek ! Her şey senin yüzünden ulan , buradan bir kurtulayım bitirdim seni katarina”
Tedirgin adımlarla geri çekildim cesaretli görünmek istiyorsam bu yanlış bir hareketti
“ ben Katarina değilim , Annem le karıştırdın beni galiba “
Haksız sayılmazdı gençliğinin bire bir benzeriydim o kadının keşke olmasaydım
Adamın bakışları değişirken inanmak istercesine inceledi yüzümü
“ hatırlıyorum seni “
Derken güldü gülüşü kanlı öksürüğüyle bölünsede durmadı
“ bende seni , geçmişi yeterince yad ettiysek eğer anlattığın kısma geç lütfen “
Bir Armağana bir bana bakıp sırıttı iğrenç görünüyordu
“ tarih tekerrür ediyor ha , kader ne garip şey ne olacağı hiç belli olmuyor Latifle Katarinanın çocukları sırt sırta vermiş”
Ayaklarının dibine tükürüp kinle bana baktı
Armağan adamı sandalyeye küçük bir kuvvet uygulayıp ittirdiğinde adam bağlı olduğu sandalyeyle beraber yüz üstü zemine düştü
“ boşu kes , konuşmaya başla “
Adam zemine yapışan yanağından kaynaklı bozuk bir biçimde konuşmaya çalıştı
“ katarina muratı öldürdüğünde Latif kanıtları yok etmek için biriyle anlaşmıştı , sahte kimlik çıkarttırıp katarina’nın arkasını temizledi başkada bir şey bilmiyorum “
Armağan yanıma gelip kollarını göğsünde bağladı
“ keşke bende ilk sorduğumda böyle kolayca ötseydin “
Başını bana çevirdi
“ ne diyorsun , tanıdık gelen bişey varmı ? Murat diye birini hatırlıyor musun ?”
Stresle yutkunup tekrar adama baktım
“ nasıl biriydi bu murat ? “
Adam genişçe gülüp bir küfür etti
“ safın tekiydi larifin can dostu güya anana takılıyordu garibim , nasibini aldı “
Acıyla içim burkuldu Armağana dönüm
“ buradan çıkalım “ diyip merdivenlere ilerledim adım seslerinden arkamdan geldiğini tahmin edebiliyordum
Veranda daki takıma oturup onunda oturmasını bekledim
“ annemle buluştum oradan dönüyordum beni aradığında “
Kaşlarını kaldırdı
“ konuşmak istedi , konuştuda murat benim babam , öyleymiş yani öldürmüş gerçekten tecavüz ettiği için kalbinden vurmuş . Tecavüz çocuğuymuşum meğer ben “
Gözlerini kapatıp derin bi nefes aldı
“ mertle babalarımız farklıymış kardeş değilsiniz dedi yüzüme yüzüme , olmazki öyle mert benim canım ben büyüttüm onu bin bir emekle “
Elimle yüzümü sıvazladım
“ o kadını öldüreceğim , yemin ederim annemi öldürdüğüne dair en ufak bir kanıt bulduğum anda o kadını parçalara ayıracağım”
Armağanın sinirli bir tonda sarfettiği sözler irkilmeme sebep olurken kafam durdu ses kaydını ona verirsem annemi öldürecekti yapabilir miydi ? Yapardı . İçerideki adamı gördükten sonra buna ihtimal verirdim peki sonra o kadının ölmesi umrumda değildi ama sanki her dakika mertin arkasından çevirdiğim iş sayısı artıyordu önce annesini ondan sakladığım sonrada ölmesine sebep olduğumu öğrenirse beni siler miydi ? Bu düşünceler titrememe sebep oldu
“ başka bir şey , annemle ilgili bir şey söyledimi ?”
Verdiğim karara itaat edip hayır anlamında başımı salladım pişman olacak mıydım , bu her şeyi daha damı berbat edecekti bilmiyordum
✨
Yorumlarınızı esirgemeyin ❤️🩹
|
0% |