Yeni Üyelik
43.
Bölüm

۝ B: BTBP || 32

@buzlarkralicesi

-32-

Alara ve Burç'un boşanamamış olmasına en çok aileleri sevinmişti, kuşkusuz. Fakat iki taraf da inadından dönecek gibi durmuyordu, orası ayrı. Onlar olaya boşanamamak şeklinde değil de daha çok ertelenen tarihte kesin boşanacakları gözüyle bakıyordu. Davanın ertelendiği tarihe kadar iki taraf da kendini işlere vermişti, ailelerinin yüzlerini gördükleri bile yoktu. Bu sorunla baş etmek için böyle bir çözüm bulmuşlardı belli ki. Ancak ailelerin öyle kolay vazgeçeceği yoktu.

Burç ve Alara bir öğle vakti aileleri tarafından aranıp alelacele eve çağrıldığında ne olduğuna dair hiçbir fikirleri yoktu ve oldukça merak içerisindeydiler. Şirketten eve geldiklerinde önce girişte birbirileriyle karşılaşıp şaşırdılar, ardından her ikisinin de aileler tarafından çağrıldığı ortaya çıkınca bir şeyler döndüğünü anlamışlardı. Sonra kapının önünde Nilüfer, Burak ve Taçmin'le karşılaştıklarında o dahiyane soruyu soran ilk kişi Burç olmuştu.

"Sizin ne işiniz var burada?"

Burak ekibin temsilciliğini üstlenerek "Ferhunde Teyze beni aradı, sizin kaç gibi evde olacağınızı sordu. Eve geleceklerini öğrenince neler oluyor diye bir merak ettim." diye açıkladı kısaca.

Durumu daha tarafsız bir biçimde anlatmaya niyetlenen Nilüfer ise "Onlar Burak'ı arayınca Burak da 'Kesin bir olay var, gidelim.' dedi. Ve işte buradayız." demekle yetindi.

Alara'nın kuzeninden ziyade Taçmin bir olay olması konusunda daha istekli ve meraklı görünüyordu. Kız kardeşinin gözlerine bakınca bunu daha iyi anlamıştı Burç "Resmen kaostan besleniyorsunuz var ya."

Bu işte bir iş olduğuna adı gibi emin olan Alara Burak'a döndü ve "Demek seni aradıktan sonra bizi çağırdılar." diyerek kısa süreli düşüncelere daldı. "E hadi içeri girelim, ne için çağırmışlar görelim. Anahtarla kapıyı açıp içeri girdiklerinde Alara'nın annesi Afitab Hanım ve Burç'un annesi Ferhunde Hanım yanlarında bir kadınla salonda beyaz çarşaflarla, tencerelerle tuhaf işler peşindeydi.

Burç merakına yenilip soru dolu bakışlarını çarşaf ve tencereden annesine çevirdi. "Anne?"

Sabırsız ve şaşkın bir ifadeyle "Bu hâl ne, ne yapıyorsunuz burada?" diye sordu Alara.

Afitab Hanımdan cevap ise gecikmedi. "Son günlerde yaşananlar bizi çok etkiledi kızım."

Gayet ikna edici bir tavırla Ferhunde Hanım "Biz de Selma Teyzeni getirdik, bir okuyup üflesin kurşun falan döksün size. Nazara geldiniz siz kızım, valla göz var sizde göz!" diye tamamladı dünürünün sözünü.

Kendini olaya kaptırmış bir biçimde "Gözü olanın gözleri çıksın!" diyerek beddualar yağdırdı Afitab Hanım.

Durumdan oldukça eğlenmiş görünen Burak'ın dudaklarında ise çarpık bir gülümseme oluştu. "Elem tere fiş, kem gözlere şiş olayları ha? Alırım bir dal valla!"

"Sana çağırmadılar akıllım, abimle Alara'ya çağırdılar."

"Olsun canım, biz de nasipleniriz fena mı? Sonuçta yakışıklı, karizmatik, heybetli bir adamım yani, benim de bir kurşun döktürmeye ihtiyacım var." Kurşun döktürmek için gelmiş kadına döndü Burak. "Hatta sen benim üstüme kurşunları yağdır ablacım, anca yeter yani. Çok kadın peşimden koşuyor, yüz vermiyorum. Nazarları değer maazallah."

Ve her zamanki gibi Taçmin'den yanıt gecikmemişti elbette. "Hayır canım, o bir sürü kadının ahını aldığın içindir."

"Ben kimsenin ahını almadım ufaklık. Sadece kadınlarla aramdan bir elektrik alışverişi oluyor ne yapayım, elimde değil."

"Dikkat et canım, öyle herkesten elektrik alırsan ay sonu faturayı ödeyemezsin."

"Ha ha ha, çok komik!"

Konuşmaları kaçırdığı için şikâyetçi görünen Nilüfer "İki dakika didişmeyin de susun biraz." diyerek Burak ve Taçmin'i uyardı.

Burç neye uğradığını şaşırmış bir durumdaydı. İlk kez başına böyle bir iş geliyordu. "Anne bizim kurşunluk hâlimiz mi var Allah aşkına?"

Yaşlı kadın tam ağzını açacakken Afitab Hanım girdi araya. "Birdenbire boşanma kararı aldınız çocuğum, ne düşünmemizi bekliyorsunuz?"

Sabırlı bir ifade takınarak "Annecim denedik, olmadı." dedi Alara. "Biz de boşanmaya karar verdik. Bunu böyle paranormal bir olay gibi lanse etmeseniz?

İlk defa bir konuda karısına katılan adam "Ya cidden anne, böyle hurafelerle..." diyerek Alara'nın sözlerini onayladı.

"Sus bakayım sen, çarpılırsın alimallah! Sen benim tek oğlumsun, mürüvvetini görmüşken o kem gözlülerin gazabı yüzünden mutluluğunu kaybetmene izin veremem! Ayrıca gevezeliği bırakın da oturun şuraya."

Ne Burç'un "Ya saçmalamayın Allah aşkına!" sözlerini, ne de Alara'nın "Yapmayın lütfen ya, bu ne saçmalık?" türünde itirazlarını bir türlü dinlemiyorlardı. Onlara göre çocuklarına nazar değmişti ve bu kurşun döktürüldüğünde her şey yoluna girecekti, nokta.

Afitab Hanım kesin bir dille "Eğer şuan dediğimizi yapmazsanız analık haklarımızı helâl etmiyoruz haberiniz olsun." diye belirtti. "Değil mi dünür?" sorusuyla Ferhunde Hanımdan "Evet dünür!" cevabını koparıp destek alınca yenilmezliklerini ilan etmiş süper kahramanlar gibi dik duruşlarını sergilediler.

Burç karısına dönüp "Bayağı çete olmuş bunlar ya." diyerek söylendiyse de ısrarlara dayanamayıp söyleneni yapmaktan başka çareleri olmadığının farkındaydılar.

Yan yana dizilmiş iki sandalyeye oturdular ve başlarının üzerinde gerilmiş beyaz çarşafın üstünden gelen tuhaf hışırtı sesleriyle gerilmeye başlamışlardı bile. Üstelik bir yerde sabit oturmaktan hiç hazzetmeyen Alara şimdiden sıkıntıdan patlamaya başlamıştı. "Ufff... Ne zaman bitecek bu saçmalık ya?"

"Görüyorsun değil mi başımıza getirdiklerini?"

"Tabi her şeyi ben yaptım zaten değil mi, sen sütten çıkmış ak kaşıksın çünkü." Anında kestirip atmakta buldu çareyi kadın. "Üfff... Aynı konuları deşip durma yeter ya."

Durumun vehametinin farkına varan Nilüfer "Bunlar git gide daha kötü oluyor çocuklar ya. Artık kavga bile etmiyorlar. Resmen pes etmişler, boş vermişler." diyerek gördüklerini suç ortaklarına tercüme etti.

Burak "Ne yapacağız?" diye sorduğunda her iki taraf da sessiz kalmıştı.

Taçmin beklenmedik bir anda tadı tuzu kaçmış bir ifadeyle ofladı. "Eskiden hiç olmazsa tatlı tatlı didişiyorlardı, artık o da yok."

Kurşun döken kadın "Ay ay ay!" diye bağırınca çiftin anneleri dikkat kesilmişti ona. "Çok fena göz var bu çocuklarda hanımcığım! Şuna bakın hele şuna!"

Üç kadın da aralarında pek de senkronize olmayan bir biçimde uğultular hâlinde "Gözü olanın gözü çıksın!" diyerek söylenirken Alara daha fazla dayanamadı ve sonunda çarşafı aralayıp aniden ayağa kalktı. "Offf, bu saçmalığa daha fazla dayanamayacağım. Gidiyorum ben!"

En az genç kadın kadar bunalmış Burç da "Al benden de o kadar!" derken söylene söylene kalkmıştı. "Bu ne ya böyle?"

Çift söylenerek çekip giderken Taçmin yine dâhiyane bir fikirle aydınlanmışçasına parmağını şaklattı. "Aklıma efsane bir fikir geldi valla!" Nilüfer ve Burak'ın meraklı bakışlarındaki soru işaretlerini dindirmekte hiç acele etmedi. "Bu defa oldu bu iş! Bu iki inatçı keçiyi dize getirecek harika bir planım var."

Sabırsızca "Kızım çatlatma da anlat! Ne buldun?" diye sordu Burak. Taçmin ballandıra ballandıra aklına gelen fikri anlatınca ilk başta aklına yatmış gibi görünmese de genç kız anlattıkça mantıklı geliyordu aslında.

Nilüfer hevesle avuçlarını birbirine sürterek "Oldu bu iş, oldu!" derken Arşimet'in suyun kaldırma kuvvetini bulduğunda "Eureka!" derken takındığı coşkuyla haykırdığının farkında değildi.

...

*

YAZAR NOTU: Final bölümümüze yaklaşmış bulunuyoruz arkadaşlar. 💖 Şimdilik herhangi bir şey demeyeceğim, uzun konuşmamı final bölümüne saklıyorum. Şimdilik beğenmeniz dileğiyle, keyifli okumalar. 😊

Loading...
0%