Yeni Üyelik
44.
Bölüm

۝ B: BTBP || 33 || FİNAL

@buzlarkralicesi

-33-

Bu işin çekiştirilir yanı kalmadığını anladıklarında, aslında ilişkileri için yapılacak bir şey de kalmamıştı onlara göre. Ancak her şey, tam bitti dedikleri yerden başlamıştı. Hani derler ya, "Kopan bir ipe sımsıkı bir düğüm atarsanız ipin en sağlam yeri artık bu düğümdür." diye, Burç ve Alara çiftinin ilişkilerini kurtaran en sağlam noktayı da keşfeden birileri çıkmıştı. Elbette henüz çiftin bundan haberi yoktu.

Alara ve Burç bu konuyla daha fazla uğraşmak istemediğinden davayı avukatlarına vekâlet vererek devretmiş, tatil için bavullarını hazırlamışlardı. Esasında en başında anlaşmalı boşanma diyerek olayı hafife almasalardı iş bu noktaya gelmeyecekti ama... Artık yapılacak bir şey yoktu. Her ikisi de çok yorulmuştu bu sürüncemeden. Ve dinlenmeye ihtiyacı olan çifti en zayıf noktalarından yakalamıştı arkadaşları.

Alara'ya Taçmin ve Nilüfer, Burç'a da Burak ısrar etmişti. Çok yorucu bir dönemden geçtiklerine ve dinlenmeye ihtiyaçları olduğuna onları inandırmış, bu tatil için resmen dil dökmüşlerdi.

Elbette Alara'nın tekrar aynı hataya düşmeye niyeti yoktu, arkadaşları en son onu böyle bir şeye ikna ettiğinde kocası olacak kişiyle denizin ortasında mahsur kalmıştı. Bu defa teklifi kabul etmeye son derece kapalıydı ancak kızlar onu hiçbir oyun olmadığına ikna edene kadar rahat bırakmamış hatta bu konuda garanti bile vermişlerdi.

Burç'un da sorgulayacak bir yanı kalmamıştı zaten. O dünden razıydı karısıyla barışmaya, ancak onun keçi inadını aşamadığı için bu ayrılığa kendin alıştırmaktan başka çaresi yok gibi görünüyordu. Belki bu tatil ona yepyeni bir soluk getirirdi, bu yorucu hayat yolunda bir dinlenme noktası olurdu.

Genç kadın son defa bavulunu kontrol ederken komodinin üzerinde duran Burç'un fotoğrafında takılı kaldı bir süre. Buna alışmak mümkün müydü, bilmiyordu ama bunca şey yaşandıktan sonra geri dönemeyeceğinden alışmak zorundaydı. "Böylesi daha iyi olacak." dedi kendi kendine. Ses tonu, kendini ikna etmeye çalışır gibiydi.

Havaalanına geldi, kontrolden geçti ve uçaktaki yerini aldı. Tıpkı bir robot gibi... Bu tatil onu hiç heyecanlandırmıyordu. Oysa düğünden kaçtığı gün uçağa yetişirken ne kadar heyecanlıydı. Yepyeni bir hayata yelken açıyordu, gerçek aşkı bulacaktı, hayatında doğru insana yer vermek içindi mücadelesi. Şimdi ne olmuştu? Doğru insan olarak bulduğu kişiyle bir tesadüf sonucu evlenmişti de ne olmuştu yani? Mutlu olabilmiş miydi? Hayır. Belki de bunu kendine yapan yine kendisiydi. Hayatı kendine de etrafına da zehrediyordu.

Oturduğu koltukta rahatsızca kıpırdandı. Uçağın kalkmasına on dakika vardı. Gayet sıkılmış bir edayla kalan sürenin geçmesini beklerken telefonuna gelen mesajla cihazı uçak moduna almadığını fark etti. Mesaj Taçmin'dendi. Herhâlde iyi tatiller diliyordu. Yine de mesajı açtı fakat içeriği hiç de beklediği gibi değildi. Bol ünlemli bir mesajdı kendisini bekleyen.

Kimden: Taçmin

"Abim kaza geçirdi! Hastaneye kaldırıldı!! Acilen gel!"

Okuduğu mesajla beyni durmuştu sanki. Ne yapacağını, nasıl davranacağını bilmiyordu. Beynini ve kalbini büyük bir panik duygusu ele geçirmişti. Düşünemiyordu. Mantığı devre dışıydı. Burç kaza geçirmişti. Burç'a bir şey olmasın, diye geçirirken içinden, nefes alamıyordu. Ya ona bir şey olursa? O an tüm kırgınlıklarını bir çırpıda unutmuştu. Ona bir şey olursa yaşayamazdı. Bu acı ayrılık ya da boşanmayla eş değer değildi, daha büyük bir acıydı. Daha yıkıcıydı. Ayrıldıklarında en azından kendisinden uzakta bile olsa yaşadığını, sağlıklı olduğunu bilecekti ve bu da genç kadını rahatlatacaktı. Ancak bu... Bu... Belki de Burç'u bir daha asla göremeyecekti. Sırf kendi katı inadı yüzünden. Onu bir kez bile dinlememişti. Söylediği her şeye aşkından, sevgisinden ve saflığından ötürü inanmaktan korkmuştu ve onu bir kere bile can kulağıyla dinlememişti. Ne söylediğiyle, kendini nasıl savunduğuyla ilgilenmemişti. Şimdiyse ayağının dibine kadar gelen o fırsatları geri çevirmenin pişmanlığını yaşıyordu.

Neye uğradığını şaşırmış bir biçimde ayağa kalkmaya çalıştığında bedeni pelte gibiydi, ilk seferinde ayaklanmayı başaramadı. Vücudunun her zerresi uyuşmuş, karıncalanmıştı. Gözleri dolu doluydu. Kafasında hep ya ona bir şey olursa o zaman ne yaparım, düşüncesi dönüp duruyordu. Delirmenin eşiğindeydi ve kendini zorlayıp ikinci denemesinde ayağa kalkmayı başardı. Kendine en yakın gelen çıkışa doğru hızla ilerlerken eli ayağı titriyordu. Büyük bir panik dalgası ürpertmişti bedenini. Gözü hiçbir şey görmüyordu, öyle ki kapıdan çıkmak üzere kendisiyle aynı manevrayı yapan adamla çarpıştığını bile son anda fark etti. O adamı son ana kadar görmemişti, kendini o kapıdan hızla çıkıp gitmeye programladığı için etrafındaki hiç kimseyi gözü görmüyordu. O an düşündüğü tek kişi Burç'tu. Biricik aşkı. Onun için ilk ve tek doğru insan. Şimdi onun iyi olduğunu öğrenmeye ihtiyacı vardı. Özür dileme gereksinimi bile duymadan tekrar kapıya yüklendi ve bu kez adamla kafaları tokuştu. Tam cırlamak için adama döndüğünde karşısında gördüğü kişiye inanamıyordu.

"Burç..."

"Alara!"

İkisi de şaşkın bakışlarını birbirinde gezdirdikten sonra aynı anda "Senin burada ne-" deyip sustular. Neler olup bittiğine dair en ufak fikirleri yoktu ve merak ediyor gibi de görünmüyorlardı. Birbirilerini sağ ve sağlıklı görmeleri yetmişti huzura kavuşmalarına.

Alara daha ne olduğunu anlayamadan adamın kendisine sıkı sıkı sarılmasıyla şaşkına döndü. Burç kaza geçirmişti, hastanedeydi. Burada ne işi vardı? Tüm bunları düşündüğü için kendine kızdı o an. Ne önemi vardı? O iyiydi, hayattaydı! Ve şuan sıkı sıkı kendisine sarılıyor "Çok şükür, iyisin..." diyerek kokusunu içine çekiyordu. Meğer bu anı ne çok bekliyormuşum, diye geçirdi içinden. Fakat adamın sayıklamaları bir köşeye sinmiş merakını körükledi.

"İyisin derken?"

"Sana bir şey oldu diye çok korktum Alara! Sensiz yaşayamam ben..."

Genç kadın "Ben de çok korktum." diyerek kocasının sarılmalarına karşılık verdi. Neler olup bittiğini daha sonra sorgularlardı, şuan içinde bulundukları o büyülü anın tadını çıkarmalıydı.

"Sevgilim..."

"Aşkım..." Bir anda dönüp her şeyi itiraf etmek istedi Alara. Artık bu uzayıp giden inadın sona ermesini istedi. Onu ne kadar sevdiğini haykırmaktı niyeti. "Ben de sana bir şey olacak diye çok korktum. Taçmin abim kaza geçirdi deyince ben... Elim ayağım tutmadı bir an."

"Bana da Burak aniden fenalaştığını söyledi, aklım çıktı."

Birbirilerinin iyi olduklarına emin bir biçimde rahatladıktan sonra işin iç yüzünü sorgulamaya başlamışlardı. Tıpkı iki dedektif edasıyla gözlerini kısarak birbirilerine baktılar ve yine aynı anda "Plan!" dediler. Evet, bu defa dâhiyane bir plandı. Bunca barıştırma girişiminden sonra nasıl anlayamamışlardı, şaşıp kaldılar doğrusu.

Burç "Bizi barıştırmak için plan yapmışlar." derken hâlâ sevdiği kadının iyi olduğuna şükreder gibiydi.

Kadın kıkırdayarak "Efsane zekice bir plan, kabul et. Ve işe yaradı!" diyordu neşeyle.

Esasında normal şartlarda ikisi de arkadaşlarının canına okurdu ama barışmalarına vesile olan bu olay için elbette onlara kızmayacaklardı. Belki de kendilerinin yapamadığını yapmışlardı. Onlara kalsaydı sonsuza kadar küs yaşayacaklardı. Büyük bir inatla acı çekerek ve her güne lânet ederek... Birbirilerine aşkla baktıklarında artık hiçbir şeyin önemi yoktu. O çocukça kavgaların, didişmelerin, kırıldıkları noktaların... Hiçbir şeyin! Belli ki bu onlara büyük bir ders olmuştu. Artık tüm sorunlarını konuşarak çözmeyi öğrenirlerdi. Aniden özlemle dudaklarını birbirilerininkine bastırdılar. O anın ölümsüzleşmesi için her şeylerini verebilirlerdi. Ancak şimdilik gereken tek şeyin bundan sonra ayrılmamak için ellerinden geleni yapmak olduğunun da farkındaydılar.

"Artık yalan yok Alara, sana yemin ediyorum asla yalan yok! Seni kaybetmeyi göze alamam, asla... Sana layık olabilmek için elimden geleni yapacağım."

"Ben de artık sorunlarımızı inat ederek değil konuşarak çözmeye çalışacağım." İtiraf sırası genç kadındaydı. "Ben de sensiz yaşayamayacağımı en acı şekilde anladım. İnat etmenin bize kaybettirdiği zaman yeter. Artık tüm hayatımızı birlikte, doludizgin yaşayacağız."

Heyecanlı ve hevesli bir ifadeyle ellerini çırpan Burç "Hemen bize yakışır harika bir düğün tertip ediyoruz." dedi. Yüzündeki kararlılık ve mutluluk tüm o acı günleri geride bırakmanın rahatlığıyla parlıyordu.

Güldü Alara. "İyi de, biz zaten evliyiz." Adamın heyecanı onu çok eğlendiriyor gibiydi. Her şeyin güzel olacağına dair inancı tamdı artık.

"Sen hiç nikâh tazeleme diye bir şey duymadın mı?"

"Ya duydum, ama o yıllardır evli kalan çiftler için geçerli. Biz daha birkaç aydır evliyiz."

"Ben onu bunu bilmem! Biz 30 yıllık kavgamızı yaptık ve benim gözümde 30 yıllık evliyiz." İtiraz etmeye çalışan karısına "Valla ben onu bunu anlamam." diye tekrarladı. "İlk düğünden bir şey anlamadık, zehir zıkkım oldu. İçimde kalan birçok şeyi gerçekleştireceğim." Alara'nın kahkahalarına merakla karşılık verdi. "Ne gülüyorsun?"

"Evlilik düşmanı Burç Aksoy, kafayı beyaz gelinlikle bozmuş evlilik delisi kızlar gibi konuştu. Senin içinde düğünle alakalı nasıl bir ukde kalmış olabilir acaba? Sen Burç Aksoy'sun kendine gel!"

Karısının yüzünü elleri arasına aldı ve onun mutluluktan parıldayan gözlerine aşkla baktı. "Ben artık evliliği yüzde yüz destekleyen, mutlu bir Burç Aksoy'um. Çünkü gelinimi buldum..."

Birbirilerine bakarak gülüştü çift. Artık acı çekmek yoktu. Gereksiz ve çocukça inatlarla hayatı kendilerine zindan etmek yoktu. Sevip de söyleyememek yoktu. Dürüstlük vardı. Sevgi vardı. Aşk vardı. Özveri ve fedakârlık vardı. Artık evlilikleri için mücadele vardı.

Gerçek aşk, bu dünyada çok zor bulunan bir şeydi. Alara ve Burç bu gerçek aşk denen tuhaf ama mükemmel şeyle kaçışlarının ardından bir tesadüf sonucu karşılaşmışlardı. Birbirilerinden kaçıp yine birbirilerine tutulmuşlardı. Hayatın onlara oynadığı bu oyun, genç âşıkları tekrar birleştirmişti. İlişkileri bir sürü sınavdan geçmişti; kimilerinden geçmişti, kimilerinden kalmışlardı. Ancak aşk da zaten bunu gerektirirdi, başarısız oldukları noktalardan ders çıkarıp birbirine daha çok kenetlenmek...

İşte gerçek aşk tam da bu demekti.

...

*

YAZAR NOTU: Arkadaşlar veda içeren balkon konuşmamı Sonsöz bölümünde yapacağım. Bir yere dağılmayın, hikâyenin devamı var, sonsözde görüşmek üzere... 💖

Loading...
0%