Yeni Üyelik
2.
Bölüm

🂡 KADEH | 1

@buzlarkralicesi

-1-

Size bir tavsiye, sakın yakışıklı bulduğunuz ve yatma potansiyeliniz olan bir adamın üstüne kusacak kadar içmeyin. Sonra adamın yüzüne bakacak hâliniz kalmıyor. Bir dost tavsiyesi.

Gözlerimi araladığımda hiç tanımadığım, bilmediğim bir evdeydim. Ahşap detayların ve birbirinden ilginç bibloların olduğu, klasik ama bir o kadar modern görünümlü geniş bir odada yatıyordum. İki kişilik yatağa benzer bir koltukta üzerimde çarşaf örtülüydü. Başımı kaldırıp kendime baktığımda çarşafın altında çırılçıplaktım. Aman Allah'ım. Yoksa yatma potansiyelim olan adamla gerçekten de yatmış olabilir miydim? Yok canım. Hayır. Olamazdı öyle bir şey. Odada kimse yoktu. Yatakta hafif doğrulurken çarşafı vücuduma sardım ve neler olup bittiğini anlamaya çalışarak evi incelemeye başladım. Etrafta tanımlayamadığım tuhaf bir karmaşa hâkimdi. Büyük oda kırmızı kadife bir perdeyle ikiye ayrılmıştı ve ben yalnızca görebildiğim kısmına büyük diyordum, düşünün. Yerler parkeydi ama yeni ve lüks görünüyordu. Bir parke ne kadar lüks görünebilirdi ki?

Yukarıdan ayak sesleri geldiğini duyunca bakışlarım tavanda gezindi. Odanın köşesinden yukarı dönen bir merdiven çıkıyordu. Gözlerimi kırpıştırarak bulanık görüşümü netleştirmeye çalıştım. Çırılçıplak tanımadığım bir evde uyandığım ve evden tıkırtılar geldiği için panik olmuştum. Birkaç dakika sonra az önceki gördüğüm dönen merdivenlerden üstü çıplak biri indi. Yüzünü bana döndüğünde kumarhanede beni yerden kaldıran gizemli kumral adamın olduğunu görüp çarşafa sarıldım. Tedirginlikle "Benim ne işim var burada?" diye sordum. Yanıt alamayınca başıma bela almış olabileceğimi düşünüyordum. Bir an camdan dışarı gökyüzünde hâlâ gecenin karanlığı hâkimdi. "Ne yaptın bana?" Bu kez daha gergin ve suçlayıcı çıkmıştı sesim.

Kaşlarını kaldıran adam inanmaz bir şekilde gülümsedi. "Oradan bakıldığında sapık gibi mi görünüyorum?"

Yatakta doğrulduğumda "Bunu sen bana söyleyeceksin." dedim ve tutmaya çalıştığım çarşaf üzerimden kaydığında kısa bir an göğüslerim gözler önüne serilmişti. Bakışlarını yere indiren adam çenesini kaşırken alaycılıkla gülüyordu.

Umursamazca omuz silkti adam. "Sana istemediğin hiçbir şey yaptığımı düşünmüyorum. Üstüme atlayan sendin."

Bu konuşmalardan anladığım kadarıyla yatmıştık. Evet. İnanamıyordum. Nasıl olabilirdi böyle bir şey? Çok öfkelenmiştim. Sarhoş bir kadından nasıl yararlanabilirdi bu adam? Üstelik karşıma geçmiş onun üzerine atladığımdan falan bahsediyordu. "Ya sarhoştum, sarhoş! Nasıl ciddiye alabilirsin sözlerimi?" Derin bir nefes aldım ve öfkemi bastırmaya çalıştım. "Üzerine atlamış olmam, sarhoş bir kadından faydalanmanı gerektirmiyordu!" Kahkahalarla gülmeye başladı adam. Neden güldüğünü anlamıyordum ama bu ona daha da öfkelenmeme sebep oluyordu. "Ne gülüyorsun, pis sapık?"

Gülüşüne kısa verdikten sonra "Aramızda bir şey olmadı. Yatmadık yani merak etme." dedi sakin, dürüş ve güven veren bir ifadeyle başını sallayarak.

"Peki, madem birlikte falan olmadık ben niye çırılçıplağım? Senin üstün niye soyunuk?"

"Hatırlarsan üstüme kusmuştun." Kumarhane önünde üzerine kustuğum anı mahcup olmuş bir biçimde hatırladım. Doğru, bayağı tazyikli bir şekilde kusmuştum adamın üstüne. İğrençti. Bunu hatırlayıp kendimi kötü hissettiğimi gören adam anlatmaya devam etti. "Evini sordum, saçma sapan adresler verip bütün Manhattan'ı dolaşmamızı sağladın. En sonunda pes edip seni evime getirdim, bana sarılıp öpeceğim, öpeceğim diye tutturup kollarını bana sardın, burada da kustun." O anlattıkça ben yerin fersah fersah dibine yolculuk yapıyordum. "Burada kusarken üzerini mahvettiğin için üzerini çıkarmak zorunda kaldım."

Adamın açıklamalarından sonra kafam karışsa da biraz sakinleşmiştim. Onay bekler gibi ona baktım. "Aramızda bir şey geçmedi yani. Yatmadık."

"Sarhoş kadınlarla sevişmek tarzım değildir, küçük hanım."

Hâlâ tam anlamıyla kendime geldiğimi hissetmiyordum. Sarhoştum, muhtemelen ağzım leş gibi kokuyordu ve kendime gelmem sabahı bulacaktı. "İyi o zaman." dedim rahatlamış bir biçimde.

Sağ eliyle kulak kabartarak "Benden özür dilediğini duyamadım?" derken beni mat etmenin keyfini çıkarıyor gibiydi.

"Ne özrü?"

"Sana yardım etmeme rağmen sarhoşluğundan faydalanmakla suçladın beni."

İstemeden de olsa hatamı kabul etmek zorunda olduğumun farkındaydım. O yüzden daha fazla savaşmadan "Özür dilerim." dedim.

Sıradan bir ses tonuyla "Harika." derken oldukça egoist görünüyordu. "Bu sorunu da çözdüğümüze göre ayılman için sana bir kahve yapayım."

"Şey, kıyafetlerimi alabilir miyim?"

"Alamazsın, çünkü giyilebilecek durumda olduklarını sanmıyorum." Başını sallayarak "Hepsi kusmuk içinde. İç çamaşırların da dâhil." diye mırıldandı. Çenesini kaşıdıktan sonra çözüm odaklı yaklaştı. "Kahveden önce sana bir şeyler ayarlayayım." Yukarı çıktıktan kısa bir süre sonra beyaz bir gömleği bana fırlattı. "Kıyafetlerin yıkanana kadar bununla idare edebilirsin umarım."

Gömleği alırken "Teşekkür ederim." diye mırıldandım sakince. Kendimi yaptığım rezilliklerden dolayı kendimi kötü hissediyordum. O pisliği bulup yüzüne tükürmek, ondan intikam alıp düzenini bozmak için çıktığım yolda kendimi düşürdüğüm duruma inanamıyordum. Hepsini ödetecektim ona. Gözlerim dolmuştu. Duygusallaşmıştım. Kendi kendime "Ondan nefret ediyorum." diye söylendim. O an adamın yanımda kalıp beni dinlediğini fark etmemiştim bile. "İnsanların sorumluluklarını öylece bırakıp kaçmasına, umursamadan arkasına bile bakmadan gitmesine inanamıyorum. Bunu nasıl yapabiliyorlar?" Beni dinleyen adama döndüm. "Senin çocuğun var mı?"

Başını iki yana salladı. "Yok." Ağzının içinde geveleyerek "O tür biri değilim ben." dedi yalnızca.

Kısa ve ne anlama geldiğini anlayamadığım sözleri onu daha da gizemli hâle getiriyordu. "Ne tür biri değilsin?"

"Âşık olmak, evlenmek bana göre şeyler değil. Çocuk sahibi olmak hiç değil." Öyle katı ve net konuşmuştu ki buz gibi olmuştum. Dürüst olması bir an için tuhaf hissettirmişti. Konuyu dağıtmak için "Ben kahveyi yapayım." deyip Amerikan mutfağa yöneldiğinde engel oldum.

"Yanımda kal lütfen." Kendimi ona ilginç bir şekilde yakın hissetmiştim. Ev arkadaşım Meredith'le bile bu kadar dürüstçe konuşup dertleşemiyordum zaman zaman. Beni yargılamasından korkuyordum sanırım. Ama karşımda bana tamamen yabancı biri vardı. Beni tanımıyordu bile. Bir daha karşılaşmamız bile mümkün görünmüyordu, istediğim gibi dertleşebilirdim.

Beni dinleyip yatağın kenarına oturdu. "Babandan mı bahsediyordun?" Ben ne söylediğini anlamaya çalışırken açıkladı. "Az önce bahsettiğin, sorumluluklarından kaçmaya çalışan kişi. Baban mıydı?"

Onaylayarak başımı salladım. Çakır keyiftim. Kendimi tam olarak ayık hissetmiyordum ama ne konuştuğumu, ne yaptığımı iyi biliyordum. Sadece kanımda beni coşturan alkol normalden daha cesur davranmama yardımcı oluyordu. Bu yüzden olmalı ki "Sen sandığımdan da seksiymişsin." diyerek gecenin başından beri aklımdan geçenleri açık etmiştim. Belki de az önce kendi açtığım konudan kurtulmaya ve onu bir geceliğine de olsun unutmaya ihtiyacım vardı, bilmiyordum.

Bu hoşun gitmiş gibi çarpık bir gülümsemeyle karşılık verdi tuhaf aksanlı, seksi ve karizmatik adam. "Bana mı öyle geliyor yoksa sen bana asılıyor musun?"

Yatak odası sesiyle "Bir sakıncası mı var?" diye mırıldandığımda cesaretime kendim bile inanamamıştım. Sağ elim omzuna gitti ve onu kendime çekerek dudaklarına uzandım. Sert ve ani bir biçimde yapıştığım dudaklarından karşılık aldığımda rahatlamış hissediyordum. O anki duygusallığım göz önüne alındığında reddedilseydim muhtemelen büyük yıkılırdım.

Dudaklarımdan kısa bir an kopan adam "Baştan anlaşalım, sabah benim sarhoşluğumdan faydalanıp beni yatağa attın falan diyeceksen şimdi burada duralım." derken şakayla karışık uyaran bir ses tonu hâkimdi.

Güldüm. Ellerim çıplak ve kaslı vücudunda gezinirken aşağı pantolonunun kemerinde gezindi. "Emin ol, seni yatağa ben atıyorum." Sesimde oyuncu bir tavır vardı ve bu karşımdaki yabancıyı cezbetmişe benziyordu. Üzerimdeki çarşafı kenara çeken adam saçlarımdan yanağıma ve çeneme süzülen elleriyle yüzümü yeniden tanıyor gibiydi. Dudaklarıma abanıp sertçe öpmeye başladı. Dudak hareketleri hoyrat ve bir o kadar da zevk vericiydi. Sanki dudaklarımı içiyor gibi davranması ilginç hissettiriyordu. Yeni bir bedeni tanımanın verdiği heyecanla ona aşinaymış gibi güvende hissetmek tuhaftı ama güzeldi.

Kalçalarımdan kavrayarak aniden havaya kaldırıp kucakladı beni. Dönemeçli merdivenlerden yukarı çıktığımızda başım dönüyordu. Yatak odasına gelmiştik. Bu durumdayken pek inceleme fırsatım olmamıştı ama evin genelindeki ahşabı modernize ederek kullanma tarzı bu oda için de geçerli görünüyordu. Beni kollarından yatağa bıraktığında "Sana öyle şeyler yapacağım ki bu beni seçmene seni pişman edebilir." diye mırıldandı.

Bense boş durmamış, kemerini çıkarıp pantolonunu aşağı indirmiştim. "Yap o zaman." Cesaretime hayrandım. Beni Karındeşen Jack gibi deşebilirdi ama ben tüm cesaretimle bana yapacağı şeyleri zevkle bekliyordum. Yatağa çıkıp üzerime yükseldiğinde iç çamaşırıylaydı. En azından benden daha giyinik, diye düşündüm kendi kendime. Harekete geçmiş ereksiyonu boxerından belli oluyordu. Yine bir gevezelik yapmak için ağzımı açmıştım ki başparmağını dudaklarımın üstüne bastırdı. Dudaklarımı aralayıp sağ elinin iki parmağını ağzıma soktu ve "Em." dedi emredercesine. Tanıştığım nazik adamdan çok uzak, otoriter bir figür hâline gelmişti bu yabancı. Diğer eli çıplak bacaklarımda gezinirken sıcaklığı tenime işliyordu. Vücudum gerilmişti. Söyleneni yaptım ve parmaklarını yavaş yavaş emmeye başladım. Eğilip boynuma üflediğinde saniyeler içinde göğüs uçlarım sertleşti ve gözlerimi yumdum. Sertleşmiş erkekliği mideme baskı yaparken mantıklı düşünemiyordum. Ağzı kulak mememi hafifçe ısırırken kulağımın arkasına üfledi. Elleri ise sertleşmiş göğüs uçlarımla ilgilenirken istemsizce boğazımdan bir inilti koptu. Parmakları bir ateş çemberi gibi göğüs uçlarımın etrafında daireler çizerken dudakları uçlarımı emerek sömürüyordu. Dudak hareketlerine dişleri de eklendiğinde göğüs uçlarım emilmekten kızarmıştı fakat bu yeterli olmamış olacak ki adam uçlarımı sertçe dişledi. Dudaklarımdan çığlıkla karışık bir inilti koptuğunda şaşkınlıkla kaşlarımı çattım. Bana bu kadar zevk verebileceğini nereden bilebilirdim? Onu isterken bile bu kadarını beklememiştim. Dudakları göğüslerimden aşağı önce göğüs boşluğuma, sonra da göbeğime indi. Dili göbek deliğimin etrafında dolanıp daire çizerken beklenmedik bir biçimde göbek deliğime üfledi. Belim kıvrılmak için o anı bekliyormuş gibi davranıp havalandığında ereksiyonu bacak arama sert bir baskı yaparken adamın sağ eli ikisinin arasına girdi ve önce iç bacaklarımı okşamaya başladı. Belimi havalandığı yerden aşağı indirirken ağzı iç bacaklarımı okşuyordu. Usulca gezindiği yerlerdeki ısırık izlerini diliyle yalıyordu. Eli bacaklarımın arasına hassas noktama geçiş yaptığında bedenim zevkle gerildi. Bu beni yoldan çıkarıyordu. Önce masumca karşılaştığı tepeciğin dışını okşadı, bense bunun burada kalmayacağını bilerek gerilmeye devam ediyordum, içten içe eriyordum. Daha sonra devreye parmakları girdi. Usulca klitorisimi okşarken işaret parmağı içime süzüldü. Alt dudağımı ısırırken boğazımın içinde inledim. Parmağının girip çıktığı yer alev alıp eriyordu, ben daha bu hisse adapte olamamışken aynı işlemi iki parmağıyla gerçekleştirmeye başladı. Bu kez dayanacak gücüm kalmamıştı.

Ellerim yatağın çarşaflarını kavrayıp sıkarken durduramadığım iniltilerim ardı ardına dudaklarımdan kopuyordu. Bu hâlime memnun olan adam şeytani bir gülümsemeyle "Aferin, iyi dayanıyorsun." dedi yalnızca. Biraz erken konuşmuş olması dışında sorun yoktu. Kendimi koy verip ıslandığımı gören adam istifini bozmadı. "Immm... Benim için boşaldığını görmek güzel."

Nefes nefese "Bunu daha ne kadar sürdüreceksin lânet olası?" diye sordum. Sesimde zevke doymayan sabırsız ve oyunbozan bir ifade hâkimdi.

Yabancı adam ise geri adım atmıyordu. "Söyle." dedi yalnızca fısıltılarla. "Ne istediğini söyle, vereyim."

İç bacaklarımı öpüp yalayarak beni yeniden zirveye tırmandıran adama daha fazla dayanamayacağımı nasıl anlatabilirdim? Dişlerimi sıktım. "Seni istiyorum." Alevler içinde yanıyordum ve söndürecek kişi karşımdaki adamdan başkası değildi. Sadece ona ne istediğimi söylememi istiyordu. Parmaklarının içime giriş hızı ve beklenmedik zevkle klitorisime yaptığı baskı beni yiyip bitiriyordu. İnlemeden konuşmam mümkün görünmüyordu ancak dişimi sıkarak "Beni becermeni istiyorum." diye fısıldadım.

Yavaşça başını aşağı yukarı sallayan adam "Doğru cevap buydu, tebrikler." derken komodininin çekmecesinden bir prezervatif çıkardı ve bu yanıtı bekliyormuş gibi boxerını sıyırdı. Parmağını bu kez ağzıma sokarken "Kendini tatmak istersin diye düşündüm." diye mırıldandı ve kondomu taktıktan sonra beklenmedik bir anda içime girdi. "Ben seni tadarken." diyerek ekledi. Bacaklarım iki yana açıktı ve her şeyi hissedebiliyordum. Tüm çıplaklığıyla. Dudaklarımı ısırarak öperken içimde gidip gelmeye başladı. Ben sakin kalmaya çalıştıkça içimdeki hareketleri daha hızlı, hoyrat ve zevk verici bir hâl almıştı. "Siktir, bu ne, çok darsın."

Ağzına kontrolsüzce inlediğimde beni uyardı. "Biraz daha inlersen seni tatmin etmeden boşalabilirim." Herhangi bir cevap verecek durumda değildim. Gözlerim zevkten kapanmıştı. Tamamını içime aldığımda içimdeki doluluk hissiyle ne yapacağımı bilmiyordum, hissettiğim o tatlı acı daha da yoğunlaştı. Tek eliyle bileklerimi yakalayıp başımın üzerinde birleştirdiğinde kendimi kontrol tamamen karşı tarafa geçtiği için çaresiz hissediyordum ancak bu aldığım zevki daha da arttırıyordu. Başımın üstünde havalanmış kollarımın içini öperken sesim yalvarırcasına çıkmıştı. "Biraz daha hızlanamaz mısın?" Neredeyse yalvarmakla çıkışmak arasında gidip geliyordu duygularım. "Daha fazlasını istiyorum."

"Daha fazlasını istiyorsun demek, küçük hanım." Beklenmedik bir hâlde, hâlâ içimdeyken beni ters çevirdi ve önünde diz çöker gibi bir kalıba girmemi sağladı. Kalçama bir tokat attığında verdiği hazla gözlerimi kapadım ve inledim. Bileklerim yine başımın üstünde onun esiriydi. Başımı yatağa gömmüş, boğuk iniltilerimle beni baş başa bırakırken büyük elleri kalçamı sertçe yukarı aşağı yoğuruyordu. Dudakları boynumla buluşup beni yaladı ve ona ısırıkları eşlik etti. Bir yandan beni saçlarımdan tutup kendine çekmişti. Dili çenemde arsızca gezinirken "Benim için inlemen hoşuma gidiyor." diye fısıldadı ve üfledi. O da benim gibi nefes nefeseydi ve beklenmedik bir biçimde içimdeki aleti kasılmaya başladı. "Ev- ah, evet, siktir!" Hayvani bir iniltiyle içime gelmeye başladığında kendimden geçmiştim.

...

*

YAZAR NOTU: Hi guyss! ✨ İlk bölümümüz geldii, ısınma turlarıyla başladık. Nasıl hissediyorsunuz? Buraya yazabilirsiniz. Bu hikâyeyi nereden buldunuz? Onu da buraya yazabilirsiniz. Bu aradaaa Halikarnas'ta Bir Gece hikâyem 1 MİLYON okunmaya ulaştı, bunun için siz okurlarıma çok müteşekkirim! 💞 Eğer aramızda okumayanlarınız varsa profilime girip göz atabilirler. 😍 Çokça yorumlarınızı bekliyorum. ❤️ Sevgiler, bol kokulu öpçükler! 😘

•••

SOSYAL MEDYA
Wattpad: -BuzlarKralicesi
Instagram: buzlarkralicesioffical
YouTube: Gülay Sena Dündar

Loading...
0%